16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2007 ÇARŞAMBA 6 HABERLER TSK personeline verilen terörle mücadele eğitimi Isparta Eğirdir’de basına tanıtıldı AVRUPA GÜRAY ÖZ Komandoya sıkı eğitim ŞEMDİNLİ DAVASI Gökten Yere İnmenin Erdemi Hem çağımızın, hem günümüzün önde gelen düşünürlerinden Terry Eagleton, “Kuramdan Sonra” adlı değerli eserinde postmodernizmin eleştirisini derinleştirirken postmodernistlerin, “kapitalizmin çok çeşitli yaşam biçimlerini bir araya getirmesini erdem sandıklarını” söyler. Küreselleşmenin çeşitli biçimlerde kendini gösteren dağıtıcılığını övmek için kelime bulamayanlar, geleneksel cemaatlerin parçalanmasının, ulusal bariyerlerin yıkılmasının, devasa göç hareketlerinin köktenciliği nasıl güçlendirdiğini görmezden gelirler. İnsanlar “kendileri olarak” kalabilmek için her şeyi yapacak durumdadırlar. Tarihin bize gösterdiği, Doğa’nın kimi zaman kültürlerden daha esnek bir şey olduğudur. “Kimi zaman dağları dümdüz etmek, ataerkil değerleri değiştirmekten daha kolaydır. Koyun kopyalamak, şovenistleri önyargılarından vazgeçmeye ikna etmenin yanında çocuk oyuncağıdır.” ??? Eagleton’un dikkati çektiği bir başka somut durum da, solun kendine çıkış yolu arar, günahlarının kefaretini büyük anlatıları terk ederek ödeme yolunu seçerken bulduğu “çare”dir. Solun düşünürleri, yazar çizerleri “büyük yenilgi”den sonra “kapitalizmin yerine ne konulabileceğini bulmaya çalışmak şöyle dursun, onun adını bile anmaktan vazgeçmişlerdi” diye yazıyor Eagleton: “Cinsiyet ya da etnisiteden bahsetmek yeterliydi; kapitalizmden bahsetmek fazla ‘bütüncülleştirici’ ve ‘ekonomistçe’ idi. Bu, özellikle canavarın göbeğinde yaşadıkları için onu tam olarak görmekte zorluk çeken ABD’li kuramcıların çizgisiydi.” ??? Yalnızca onların çizgisi değildir. Bizim artık kapitalizmle mücadele etme zorunluluğunu unutup, mücadelenin yerine başka bir şey koyma derdine düşmüş aydınlarımızın da çizgisidir. Varolan sorunları, büyük sorunun yerine yerleştirdiğinizde, yalnızca etnik ya da cinsiyet sorunlarından söz ettiğinizde hem “radikal” olmayı sürdürebilir hem de o unutmak istediğinizi rahatça unutabilirsiniz. ??? Şimdi unutmanın tam zamanıdır! Boşverin işsizliği, sömürüyü, emperyalizmi... Şimdi Kürt ya da Türk olarak etnik sorunu çözebilir, laik ya da dinci olarak “demokratik” cumhuriyeti halledebilir, bireysel özgürlüğümüzü yüzümüzü peçeyle örtmeye kadar genişletebilir, her türlü cinsel sorunumuzu ve özgürlüğümüzü yaşayabilir ve çarşaflayabilir, demokrasiyi kendi özgürlüğümüzle tanımlayabilir ya da barajlayabilir, duvarlarımızı parçalanmanın eşsiz tablolarıyla süsleyebilir, sermaye her geçen gün biraz daha semirir, uluslararası tekeller ülkemize iyice yerleşirken biz biraz daha “kendimiz olmak” için sokaklarda “Türk” ya da “Kürt” olmanın, “türbanlı” ya da “çıplak” olmanın erdemi üzerinde nutuk atabilir, ruhumuzu huzursuz sokaklarımızda dinlendirebiliriz. ??? Oysa sokaklarımızdaki huzursuzluğun temel nedeni açlık ve yoksulluktur. Siz görmeseniz, görmek istemeseniz, ihmal edilebilir bulsanız da bu böyledir. Açlığın ve yoksulluğun, işsizliğin ve sömürünün “alt edilmesi güç” düzeni olarak kapitalist emperyalizm, ne etnik sorunların ne de cinsiyet sorunlarının çözümüne izin verir. O bu sorunlarla oynar. Onları eğip büker. Postmodern kültür ve felsefe ise sizi buna alıştırır, “farklı”, “devrimci”, “radikal” olduğunuza inandırarak düzene uyumlaştırır. Sonra bir bakarsınız ki, elinizde avucunuzda ne varsa yitirmişsiniz. Sorunları çözmek bir yana derinleştirmiş, parçalanmış, erimişsiniz. Güçten kuvvetten düşmüş ülkeler, Batı’nın bin yıldır yitirmediği hayali ve hevesidir. Fırsat buldukça çullanmalarının, hile ve desiseye sapmalarının nedeni budur. ??? Kendin olmak iyidir. İyidir de, kendin olmak isterken kendini yitirmek, o hengâmede sorunların babasını unutmak hiç ama hiç iyi değildir. eposta: [email protected] Mahkeme üyelerine inceleme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay’ın Şemdinli davasında görevsizlik kararı vererek askeri mahkemenin yetkili olduğuna ilişkin kararına karşın davayı görmeye devam eden Van Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri hakkında inceleme başlatıldı. Hakkâri Şemdinli’de 9 Kasım 2005 tarihinde meydana gelen patlamalar üzerine başlatılan ve olayı soruşturan Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın meslekten ihracına kadar uzanan halkalar zincirine, mahkeme üyeleri hakkında başlatılan inceleme de eklendi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 39’ar yıl hapis cezasına çarptırılan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz’in temyiz başvurusunda bozma kararı vermişti. Yargıtay, sanıkların askeri mahkemede yargılanması gerektiğini belirtirken alınan kararın eksik soruşturmayla verildiğini belirtmişti. Bozma kararının ardından dava Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlanmıştı. Mahkeme, görevsizlik kararı verip dosyayı askeri mahkemeye göndermek yerine olay yerinde keşif kararı aldı. Bu gelişmeler üzerine sanık astsubaylar Kaya ve İldeniz, bir başka teftiş nedeniyle Van’da bulunan adalet müfettişlerine dilekçe vererek mahkeme heyetinin yasa dışı davrandığını iddia ettiler. Adalet müfettişlerinin inceleme sonucu hazırlayacağı rapor Adalet Bakanlığı’na sunulacak. ? Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanı Tuğgeneral Serdar Ekizoğlu, personelin zor arazi koşulları ve her türlü iklim şartlarına göre eğitildiğini söyledi. SERTAÇ EŞ ISPARTA/EĞİRDİR Terörle mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personelinin iç güvenlik eğitimleri basına tanıtıldı. Genelkurmay Başkanlığı tarafından terörle mücadelenin yoğunlaştığı Doğu ve Güneydoğu’da görev alan er, erbaş, yedeksubay ve muvazzaf personelin eğitimlerini tanıtmak amacıyla Isparta Eğirdir’deki Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı’na basın turu düzenlendi. Basın turuna televizyon ve gazetelerin Ankara temsilcileri ile savunma muhabirleri davet edildi. Merkezdeki eğitim hakkında bilgi veren Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanı Tuğgeneral Serdar Ekizoğlu, personelin zor arazi koşulları ve her türlü iklim şartlarına göre eğitildiğini söyledi. Ekizoğlu, toplam 127 muhtelif engelle eğitim yapıldığını, eğitimin yüzde 96’sının arazide, yüzde 60’ının da gece gerçekleştirildiğine dikkat çekti. Eğitim sırasında personelin teçhizat ve her türlü ihtiyacının içinde bulunduğu 3050 kilogramlık yük taşıdığını anlatan Ekizoğlu, eğitimin niteliğinin ABD’deki “Ranger” kurslarından daha ağır ve zor olduğunu örnekleriyle anlattı. Ekizoğlu, “Bizim eğitimimiz toplam 155 gün iken ABD’de bu eğitim 61 gündür” diye konuştu. Dağ Komando Okulu’nda eğitim gören personelin yüzde 12’sinin yabancı olduğunu anlatan Ekizoğlu, Kırgızistan, Pakistan ve İngiltere’den aynı düzeyde birliklerle ortak tatbikat yapıldığını da belirtti. Gerçek koşullara uygun eğitim yapıldığını, atışların gerçek mermilerle ve gerçek durumlara yakın senaryolarla gerçekleştirildiğini vurgulayan Ekizoğlu, son dönemde yoğun Eğirdir’deki Dağ Komando Okulu’nda eğitimin yüzde 96’sı arazide, yüzde 60’ı da gece gerçekleştiriliyor. Tuğgeneral Ekizoğlu, okuldaki eğitimin ABD’deki “Ranger” kurslarından daha zor olduğunu söyledi. (AA) şekilde gündeme gelen uzaktan kumandalı patlayıcılar ve tuzaklı mayınlar konusunda da eğitim verildiğini anlattı. Tanıtıma eşlik eden Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) Komutan Yardımcısı Korgeneral Nejat Özel de son dönemde yoğunlaşan mayın ve uzaktan kumandalı patlayıcılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Terörle mücadelenin yoğunlaştığı bölgede araziye bırakılan patlayıcı ve mayınların yüzde 70’inin belirlenerek imha edildiğini belirten Özel, kayıpların zorunlu ve hızlı görevler nedeniyle yaşandığına dikkat çekti. Teröristlerle temas sağlanamamasının sıkıntı olduğunu belirten Özel, “Terörist sizi görüyor. Siz açıktasınız. Size kimse terörist burada demiyor. Nokta istihbarat olmayınca arama tarama faaliyetleri sürekli yapılıyor. Bu sırada ilk ateşte kayıplar olabiliyor ama anında toparlanma sağlanıyor. Terörle mücadele sabır gerektiren bir konu” dedi. Özel, eğitimin yetersizliğine yönelik iddiaların anımsatılması üzerine, yapıcı eleştirileri kabul edebileceklerini dile getirerek “Vatandaş zannediyor ki bütün mayınlar patlıyor, askerler şehit oluyor. Oysa durum öyle değil. Zayiatların verilen eğitimle, eğitimin seviyesiyle ilgisi yoktur” diye konuştu. len “karıştırıcı” sistemler devreye sokuluyor. Bu karıştırıcılar, bir konvoyu da koruyabiliyor, tek personelin sırtında taşınmasıyla da koruma sağlayabiliyor. Karıştırıcılar, 200 metre yarıçapında bir bölgede patlamaya neden olabilecek her türlü sinyali engelliyor. Basın turunda, terör örgütünün kullandığı tuzaklama yöntemleri de uygulamalı olarak tanıtıldı. Bu kapsamda cep telefonu sinyali, telsiz kumandası, kasetçalar, basma, basınçtan kurtulma gibi yöntemler gerçek mühimmatla uygulamalı olarak izlettirildi. Terör örgütünün yöntemlerinde olduğu gibi cep telefonuyla tuzaklanan patlayıcı ilk önce karıştırıcının çalıştırıldığı zamanda denendi ve patlamadı. Karıştırıcının devre dışı bırakılması ve cep telefonunun tuzaklanan telefonu aramasıyla mayın patladı. KARIŞTIRICI SİSTEMLER Basın turunda verilen bilgilere göre, TSK birimleri, mayın ve uzaktan kumandalı patlatıcıların verdiği kaybı en aza indirmek için çeşitli yöntemler kullanıyor. Birliklerin bir yerden başka bir yere intikali sırasında Türk firmalarınca geliştiri RUM PATRİKHANESİ ‘PROVOKASYON OLUR’ Van Ağır Ceza Mahkemesi’nin keşif yapma kararını bildirdikleri ve önlem alınmasını istedikleri Van ve Hakkâri valiliklerinden olumsuz yanıt geldi. Mahkemenin keşif istemini Van ve Hakkâri valiliklerinin “provokasyon olur, güvenliği sağlayamayız” gerekçesiyle ertelediği öğrenildi. Ekümenik Yargıtay’a takıldı Beler, memleketi Ağrı’nın Patnos ilçesinde Kürtçe ağıtlar yakılarak toprağa verildi. (Fotoğraf: AA) ORHAN DOĞAN Kritik durum sürüyor YUSUF ZİYA CANSEVER ? Yargıtay, Lozan Antlaşması’nda isminin dahi zikredilmediği Patrikhane’nin ekümenik olduğu iddiasının yasal dayanağı bulunmadığına karar verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay, Fener Rum Patrikhanesi’nin tamamen Türk hukukuna bağlı olduğuna işaret ederek egemen bir devletin, kendi topraklarında yaşayan azınlıklara özel bir statü vermesinin, anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olacağını vurguladı. Yargıtay kararında, “Patrikhanenin ekümenik olduğu iddiasının yasal bir dayanağı bulunmamaktadır” denildi. PİR SULTAN ABDAL DERNEĞİ Teröre 1 şehit daha ŞIRNAK (Cumhuriyet) Şırnak’ta terör örgütü PKK üyelerince yola döşenen mayının patlaması sonucu 1 asker şehit oldu. Şırnak Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada, önceki gün Bestler Dereler bölgesinde yürütülen keşif gözetleme faaliyeti sırasında, daha önceden terör örgütü mensuplarınca döşenen mayının patlaması sonucu Piyade Er Kasım Beler’in yaralandığı belirtildi. Açıklamada, yaralı olarak helikopter ile Şırnak Asker Hastanesi’ne kaldırılan Beler’in müdahalelere karşın kurtarılamayarak şehit olduğu ifade edildi. Beler, memleketi Ağrı’nın Patnos ilçesinde toprağa verildi. Beler’in Türk bayrağına sarılı naaşı, doğduğu yer olan Andaçlı köyüne götürüldü. Vatani görevini yapmak için yaşını büyüttüğü öğrenilenŞehit Beler’in cenazesinin köye girişi sırasında akrabaları Kürtçe ağıtlar yakarak uzun süre gözyaşı döktü. Baba Seyfettin Beler ise oğlunun cenazesi başında intikam yemini etti. Öte yandan önceki gün Tunceli’nin Pülümür ilçesinde yaklaşık 20 PKK’li yol keserek 40 aracı durdurdu. Örgütün propagandasını yapan PKK’lilerin seçimlerde DTP’nin gösterdiği bağımsız adayların dışında kimseye oy verilmemesini istedikleri öğrenildi. ‘Kıyımı yaratan zihniyet iktidarda’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kazım Genç, Sıvas olaylarının 14. yıldönümü nedeniyle dün Mülkiyeliler Birliği bahçesinde basın toplantısı düzenledi. Genç, Sıvas’ta, 2 Temmuz 1993’te, 33 aydın, yazar, şair, sanatçı, ozan ve semahçılar ile iki otel görevlisi olmak üzere 35 kişinin yakılarak katledilişinin üzerinden 14 yıl geçtiğini anımsattı. VAN Kalp krizi geçirerek yoğun bakıma kaldırılan eski DEP Milletvekili Orhan Doğan’ın sağlık durumunda kısmi düzelme olduğu ancak kritik durumun halen devam ettiği belirtildi. Eski DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, eski Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, eski DEP milletvekilleri Leyla Zana, Selim Sadak ve birçok partiliyle birlikte Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alınan Doğan’ı ziyaret etti. YYÜ Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tuncer, Doğan’ın nabız ve tansiyonunda iyi yönde çok küçük bir farklılık olduğunu vurgulayarak “Ancak koma hali ve kritik durum sürüyor” dedi. BULGAR PAPAZDAN DAVA Aralarında patrik Dimitri Bartholomeos’un da bulunduğu Fener Rum Patrikhanesi görevlileri hakkında, “dinlerden birine ait ibadet ve ayinden başkalarını men etmek’’ iddiasıyla kamu davası açıldı. Sanıkların, görev yaptıkları Fener Rum Patrikhanesi’nin, Bulgar Ortodoks Kilisesi üzerinde ruhani üstünlüğü olduğu düşüncesinden hareketle Bulgar kilisesi papazı Konstantin Kostoff’un “ruhanilik sıfatının kaldırılmasına karar vererek’’ din özgürlüğünü ihlal ettikleri iddia edildi. Fatih 3. Asliye Ceza Mahkemesi, sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 4. Ceza Dairesi’ne geldi. Daire, sanıkların eylemlerini din özgürlüğünü ihlal niteliğinde bulmadı ve onama istemli tebliğnameye uygun olarak yerel mahkemenin beraat kararını oybirliğiyle onadı. Daire kararını, patrikhanenin ekümenik sıfatı bulunmadığı, dolayısıyla bu yetkiyi de kullanamayacağı gerekçesine dayandırdı. ‘YANGIN SÜRÜYOR’ Yangından 105 kişinin de yaralı olarak kurtulduğunu kaydeden Genç, “Katliamı yaratan zihniyet, bütün kadroları ile şimdi iktidarda iken Madımak yangını bugün Madımak’ta et lokantası ile sürmektedir’’ dedi. Bugün, Türkiye’de yaşanan gelişmelere bakıldığında Sıvas olaylarının anlamının daha da fazlalaştığını belirten Genç, üniversitelerin ticarethane haline getirildiğini, bilim insanları, öğretim üyeleri, öğrenciler üzerinde gerici ve şoven baskıların devam ettiğini, eğitim sisteminin çağdaş, bilimsel ve demokratik nitelikten uzaklaştırıldığını, zorunlu din dersleri ve uygulamalı din eğitimi ile gericileştirildiğini belirtti. Genç’in verdiği bilgiye göre, anma etkinlikleri haftası çerçevesinde bugün dernek merkezinde fotoğraf sergisi açılacak. Hafta boyunca söyleşiler, paneller, müzik dinletisi ve sinevizyon gösterileri yapılacak. Ermeni Hastanesi’nin AİHM’de açtığı dava dostane çözümle sonuçlandı Azınlık vakfına mülkü iade ediliyor Haber Merkezi Azınlık vakfı statüsüne sahip Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) Ankara’ya karşı açtığı dava dostane çözümle sonuçlandı. Osmanlı döneminde 1832’de kurulan vakıf, 1999’da AİHM’ye yaptığı başvuruda, Türkiye’de Müslüman olmayan dini azınlıklara ait vakıfların mülk edinmeleriyle ilgili mevcut yasal düzenlemelerin Lozan Antlaşması’yla kısıtlanmış olmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ayrımcılıkla ilgili 14’üncü maddesine ve mülkiyet hakkıyla ilgili 1 numaralı protokolüne aykırı olduğunu savunuyordu. Vakfın 1943 ve 1967 yıllarında biri Beyoğlu, diğeri de Kadıköy’de olmak üzere, bağış yoluyla elde ettiği iki binanın tapuları, Hazine’nin 1992’de aldığı kararlarla iptal edilmişti. Türk mahkemeleri de Yargıtay’ın dini azınlık vakıflarıyla ilgili 8 Mayıs 1974 tarihli bir hükmünü temel alarak Hazine’nin kararını onaylamışlardı. Türk hükümeti, Strasbourg’a ilettiği mektupta, Ermeni vakfına mülkünü iade edeceğini ve vakfa 15 bin Avro mahkeme masrafı ödeyeceğini bildirdi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle