15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 HAZİRAN 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK Prof. Dr. Uluğ’un tasarladığı kulak ameliyatı aletleri, kendi adıyla dünyaya pazarlanacak 9 VICHY VE UNICEF’İN ARAŞTIRMASI Türk doktorun büyük başarısı Keneden 5 yılda 70 ölüm ŞULE KÖKTÜRK İstanbul Haber Servisi Türkiye’de ilk kez bir öğretim üyesi hekimin kulak ve kafa tabanı mikro cerrahisi için tasarladığı aletler, uluslararası bir Alman firması tarafından üretilerek hekimin kendi adıyla dünyaya pazarlanacak. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Tuncay Uluğ’un tasarladığı “Ulug DoubleSided Ear Microsurgery Instruments (Çift Taraflı Kulak Mikrocerrahi Aletleri)”, çift taraflı olması ile ameliyat sırasında hekime büyük kolaylık sağlıyor. İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Keçer, dün üniversitenin dekanlık binasında Prof. Tuncay PROF. DR. ULUĞ: Tasarlanan bu aletler, kulak ve kafa tabanı cerrahisi için dizayn edilmiş aletlerdir. Bu aletlerin uçlarında reform nitelikte pek çok özellik vardır. Reform niteliğindeki en önemli özelliği, çift taraflı tasarlanmış olmalarıdır. Basit bir el hareketi ile bu aletler, çift taraflı kullanılabilmektedir. Oysa bugüne kadar hep tek taraflı olarak tasarlanmıştı. Uluğ ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Keçer, Uluğ’un kendi branşında tasarladığı aletlerin yerli firmaların yanı sıra yabancı firmalar tarafından da üretildiğini belirterek “Bu aletler dünyadaki tüm kulakburunboğaz uzmanlarının hizmetine sunulmuştur. Kendisini tebrik ediyorum” dedi. “Zaruret yaptırır” şeklindeki bir Alman atasözünü anımsatan Keçer, Uluğ’un da bilimsel ve pratik deneyimleri arttıkça, ihtiyacı belirleyip kendi aletlerini tasarladığını ifade ederek Uluğ’un başarısının da yüksek olduğunu sözlerine ekledi. ? 44 yaşındaki Prof. Dr. Tuncay Uluğ da, aletleri 1999 yılında tasarladığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Tasarladığım aletler 2000 yılında lokal bir Türk firması tarafından üretilmeye başladı. Ameliyatlarda kullanılmaya başlayan aletler 2003 yılında bir Türk firması tarafından değiştirildi. İki yıl önce bu Alman ‘Storz’ firması ile irtibata geçtik. İki yıldır yapılan çalışmalar sonucu aletler geliştirildi ve bugünlerde üretime geçildi.” Aletlerin özelliğinin çift taraflı olması nedeniyle ameliyat sırasında hekime kullanım kolaylığı sağlaması olduğunu ifade etti. Türkiye’de ailelerin yüzde 92’si çocuklarına özel bir güneş koruma yöntemi uygulamıyor. (SİBEL BAHÇETEPE) Aileler çocuklarını güneşten korumuyor İstanbul Haber Servisi Vichy ve UNICEF Milli Komitesi işbirliği ile 2 bin 500 ebeveyn üzerinde yapılan “Çocuklarımızı Güneşten Koruyalım” projesinin sonuçları geçen günlerde Akatlar’daki L’oreal binasında basına açıklandı. Araştırmaya katılan ailelerin yüzde 92’sinin çocuklarına özel bir güneş koruma yöntemi kullanmadığı belirlendi. Uzmanlar, her yıl cilt kanserine yakalananların sayısının yüzde 5 oranında arttığına dikkat çekerek, güneş koruyucusu kullanmanın cilt kanserlerini önlemede önemli bir yeri olduğunu belirttiler. Proje ile ilgili bilgi veren Vichy Pazarlama Müdürü Ozan Temizkan, Türkiye’de 3 milyona yakın çocuk bulunduğunu ve yaptıkları araştırmalarda ailelerin yalnızca yüzde 8’inin çocuklarını güneşe karşı koruyucu kullandığını ortaya çıkardığını söyledi. Temizkan, çocukların ciltlerinin daha hassas ve korumaya ihtiyaçları olduğunun altını çizerek “Hayat boyunca güneşten kaynaklanan rahatsızlıkların yüzde 70’i çocuk yaşta alınıyor. Gelişim çağındaki ciltler ilerleyen yaşlarda cilt kanseri gibi geri dönülmeyen sonuçlar doğurabiliyor” dedi. çık alanda, tarlalarda, bahçelerde çalışanların, piknik yapmak isteyenlerin korkulu rüyası haline gelen ve kene ısırması sonucu görülen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı, Türkiye’de ortaya çıktığı 2002 yılından bu yana 11’i bu yıl içinde, toplam 70 kişinin ölümüne yol açtı. Uzmanlar, kene ısırması söz konusu olduğunda zaman kaybetmeden bir hastaneye başvurmak gerektiğini vurguladı. ‘Öldürücü bir hastalık’ A SICAKLAR YAŞAMI ETKİLİYOR İstanbul Haber Servisi Sıcak havanın yurt genelinde 40’lı derecelere yükselmesi yaşamı tehdit ediyor. Uzmanlar, hava sıcaklıklarının 35 dereceyi geçmesi durumunda, vücut sıcaklığının dışarıya verilemediğini ve sıcaklığın yaşamı tehdit eder duruma geldiğini belirterek aşırı sıcaklarda normalde 36.5 civarında olan vücut sıcaklığın belli aralıkta tutulması gerektiğini belirttiler. Özellikle vücudun normal görevlerini yerine getirebilmesi için vücut sıcaklığının belli bir aralıkta tutulmasının gerektiğini belirtiyorlar. UZMANLARDAN ÖNERİLER ?Alkol alımını azaltın. ? Fiziksel aktiviteden kaçının. ? Vücut sıcaklığını koruyun. ? Kişi hastalandıysa vakit kaybetmeden serin bir yere yatırın. Giysileri sıkı ise çıkarın. ? Vücuda ya doğrudan soğuk su veya soğuk suya batırılmış bez uygulayın, vantilatör vs. gibi aletlerle de ortamı ve hastayı serinletin. Özellikle boyun, koltukaltı, kasık gibi bölgelere soğuk kompres yapın. ? Hastanın bilinci açıksa sıvı vermeye çalışın. ? Kasılmaları varsa, masaj yapın. ? Morarma, bilinç bulanıklığı, aşırı yüksek ateş, hızlı ve yüzeyel nabız, sık nefes alıp verme varsa acilen hastaneye kaldırın. ? Ateş düşürücü ilaçlar vermeyin, durumu kötüleştirebilir. ? Alkol, kafein içeren sıvılar vermeyin. ? Alkol, kolonya ile deriyi ovmayın. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları öğretim üyesi Prof. Dr. Fehmi Tabak, KKKA’nın kenelerle bulaşan, başta kan ve kas sistemini tutan öldürücü bir hastalık olduğunu anımsatarak, kenelerin bulunduğu alanlarda çalışanlar, piknik yapanlar ve avcıların bulaşma açısından risk altında olduğunu vurguladı. Hastalık, keneden insana bulaştıktan sonra, insandan insana bulaşma özelliği de taşıyor. Tabak, hastalığın, bu hastalar ile ilgilenen sağlık çalışanlarına da hastanın kanı, enfekte doku ve sekresyonları ile bulaşabileceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Fehmi Tabak, kene ısırmasının ardından virüsün 110 gün içinde vücutta çoğalarak hastalık yaptığını ifade ederek, hastalığın ortaya çıktıktan sonraki seyri ile ilgili şu bilgileri verdi: ‘Yurttaşlar dikkat etmeli’ ‘GELECEK İÇİN BESLENMEK’ İlk üç yıl meyvesebze tüketimi önemli İstanbul Haber Servisi Bebeklerin 03 yaş arasında doğru ve dengeli beslenmesi büyük önem taşıyor. Uzmanlar, bu dönemdeki bebeklerin beslenmelerinin ileriki dönemde sağlıklarını önemli ölçüde etkilediğine dikkat çekiyorlar. Milupa, sağlıklı nesiller yetiştirilmesi hedefiyle “Gelecek İçin Beslenmek” adında yeni bir dönem başlatarak Milupa Kaşık Mamaları Bebek Yemekleri Serisi ve Akıllı Kutu uygulamasına geçti. Beslenme uzmanı Taylan Kümeli, bebeklerin ilk üç yılında meyve ve sebze tüketiminin artırılmasının önemine dikkat çekti. Kümeli, bebeklerin bu tatlara alıştırılmasının önemli olduğunu vurguladı. HASTANE ENFEKSİYONLARI ÖLÜM NEDENLERİ ARASINDA 4. SIRADA YER ALIYOR “Hastaların yaklaşık yüzde 90’ı hafif bir klinik seyir gösterir. Ateş, halsizlik, kas ağrıları, baş ağrısı, iştahsızlık, bulantı, kusma, bazen ishal gibi belirtiler olur. Yine hastaların bir kısmında mukoza ve deri kanamaları olabilir. Kontrol edilemediğinde bilinç değişiklikleri, ajitasyon, konvülsiyon, solunum yetersizliği tablosu, damar içi pıhtılaşmaları, böbrek yetersizliği ve koma ile ölüm gelişebilir. Hastalık belirtileri ortaya çıktıktan sonra vakit kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.” Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Öztürk: El temizliği çok önemli SİBEL BAHÇETEPE Hastaneye başvurduktan sonra gelişen ya da taburcu olduktan sonra ortaya çıkan hastane enfeksiyonları çok sayıda kişinin yaşamını yitirmesine yol açabiliyor. Uzmanlar, genellikle hastaneye yattıktan 48 ila 72 saat sonra veya taburcu olduktan sonraki ilk 10 gün içinde ortaya çıkan hastane enfeksiyonlarının kullanılan tıbbi malzemeler, hastanedeki çarşaflar, örtülerle ya da hekimin bir hastayı muayene ettikten sonra diğerini ederken bulaşabileceğine dikkat çekerek “el hijyeni”nin önemli olduğunu vurguluyorlar. Genellikle hastanede yatan hastalar ile kanser, şeker, kalp, romatizmal hastaların daha sık maruz kaldığı söz konusu enfeksiyonlar, sık olarak cerrahi müdahale ya pılan yerlerde, zatürree, idrar yolu enfeksiyonu ve kan dolaşımı enfeksiyonu olarak kendini gösteriyor. ABD’de yapılan bir araştırma, hastane enfeksiyonlarının ölüm nedenleri sıralamasında kalp hastalıkları, kanser ve beyin kanamalarından sonra dördüncü sırada yer aldığını ortaya çıkarıyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi En feksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Recep Öztürk, ABD’de her yıl 2 milyona yakın kişinin hastane kaynaklı enfeksiyonlara yakalandığını belirterek bu nedenle 90 bin kişinin de hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Öztürk, Türkiye’de hastane enfeksiyonları nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısının kayıt sorunu nedeniyle tam olarak bilinmediğini belirtti. ara sözcüğünün kökü Arapçadaki ‘sar’ (yere vurma) sözlüğünden geliyor. Epilepsinin aslı Yunanca, yakalanmak, birden tutulmak anlamında. Çok eski çağlardan beri biliniyor. Bir çığlıkla yere yıkılan ve çırpınan bir insan görüntüsü, bu hastalıkta şeytani ya da Tanrısal bir taraf olduğunu düşündürmüş. Oysa Hipokrat daha MÖ 5. yüzyılda Kutsal Hastalık adlı kitabında “kutsal hastalık adı verilen bu durum diğer hastalıklardan farklı değildir” diye yazmıştı. Gerçekten büyük hekim ve nörolog Hugling Jackson, epilepsinin beyin ve korteks kaynaklı olduğunu ve anormal bir nöron deşarjını ifade ettiğini ve zaman zaman bir nöbet halinde ortaya çıktığını, epilepsi belirtilerinin deşarj bölgesinin fonksiyonlarına bağlı olduğunu, güzel bir tanımlama ile ortaya koymuştur. Sık görülen bir hastalık, daha doğrusu bir semptom, bir belirti. Çok çeşitli nedenlere bağlı olabilir, tıpkı baş ağrısının çok değişik nedenleri olabildiği gibi. Örneğin kanda şeker düşüşü ya da S kalsiyum düzeyinin azalması, beyindeki çok çeşitli patolojiler epilepsi sara yaratabilir. En çok bilinen tablo yukarıda değindiğim gibi bir çığlıkla birden yere düşerek çırpınma ve ağızdan gelen köpüklerdir. Bunu jeneralize nöbet olarak isimlendiriyoruz. Ancak epilepsi nöbetleri çok çeşitli klinik gösterilerle ortaya çıkabilir. Bir davranış bozukluğu gibi, otomatik hareketler gibi, ağızda bir şıpırdatma, bir koku alma, anlamsız kelimeler mırıldanma, gözün önünde beliren gölgeler, alevler, uçuşmalar gibi. Birkaç saniyelik bir dalma da epilepsi nöbeti olabilir. En az her 200 kişide bir insanın epileptik olduğu kabul ediliyor. Bazıları ilaçla iyi bir kontrol altına alınabildiği için epileptiklerin birçoğu normal bir yaşamı sürdürebilirler. İnsanlık tarihinde çok sayıda ünlü epileptik var. Bunlar arasında en çok bilinen 1821 1881 yılları arasında yaşamış olan büyük romancı Dostoyevski’dir. Onun hastalığını özellikle Fransız nörologları Gastaut, Lennox etraflıca incelemiş Sara Epilepsi ler, çok sayıda bilimsel makale yayımlamışlardır. Dostoyevski’nin kendisi de nöbetlerini çok güzel tarif etmiştir, onun bazı roman kahramanları benzer nöbetleri yaşamaktadırlar. Ama büyük romancı doktorların tutumundan hiç de memnun değildir. “Onların dikkati, verdikleri randevu ve alacakları parada yoğunlaşmaktadır” demektedir. Dostoyevski’nin nöbetleri ile ilgili ilginç bir özellik de onun nöbet aurası olarak ecstasy (esrime) olarak isimlendirilen büyük bir huzur, mutluluk ve coşku halini yaşamasıdır. Bu dâhi romancı aynı zamanda büyük bir kumarbazdır. Ondan başka yine büyük bir romancı olan Madam Bovary’nin yaratıcısı Gustave Flaubert de epileptiktir. Nöbetleri oksipitotemporal tipte idi ve bunun nedeni ölümüne de sebep olan beyindeki arterivenoz malformasyondu. Epilepsi (sara) nöbetleri geçiren bir başka büyük sanatçı da ünlü ressam Van Gogh’dur. Onun temporal tipte nöbetler geçirdiği sanılıyor. Nöbetlerini mental bir konfüzyon ( karışıklık ) iz liyordu ve bunlar şizoid psikotik bir özellik de taşıyordu. Bu yüzden onda epilepsi yanında şizofreni olabileceği ileri sürülmüştür. Van Gogh’un bazı şiddetli kızgınlık hali ve agresif davranışlar gösterdiği, büyük ressam Gaugin’e bıçakla hücum ettiği, bir nöbette kulağını kesip kendi portresini yaptığı bilinmektedir. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın haberlerde yavaş büyüyen bir beyin tümörü taşıdığı belirtildi. Haberi verenler, kendisinde sara olmayıp tümör olduğunu belirtiler. Bu kuşkusuz yanlış bir ifade. Oysa uzman gözü ile bakınca Başbakan’ın balyoz darbeleri ile kurtarıldığı araba içinde bir epilepsi nöbeti geçirdiği ve bu yüzden bilinç kaybı içinde bulunduğu, bunun da beyinde yavaş büyüyen tümörden ileri geldiğini düşünmek çok yerinde olur. Epilepsi için bir neden bulunabiliyorsa tedavi onu ortadan kaldırmaktır elbette. Ama sebep bilinse de bilinmese de nöbetleri önleyecek ya da azaltacak ilaçlar vardır ve birçok saralı hasta bu ilaçlarla normal yaşam sürdürebilir. [email protected] VEFAT Susurluk Eski Belediye Başkanlarından merhum Mehmet Özdemir’in eşi, annemiz ÇAĞDAŞ EĞİTİM VAKFI olarak Uniter devlet yapımıza sahip çıkmak, PKK’yı lanetlemek, şehitlerimizi saygıyla anmak ve sessiz çığlıklarımızı duyurmak için FERİDE ÖZDEMİR’i kaybettik. Acımızı paylaşan herkese teşekkür ederiz. YÜRÜYORUZ. Sahibinden Satılık Daire Tarih: 23 Haziran 2007 Cumartesi 10.30 Yer: Perpa önünden başlayarak ÇAĞLAYAN Ankara Oran Şehri Merkez Bloklarda 2+1 0533.334 50 34 0232.324 20 99 Ailesi, Çocukları ve Torunları 006244 no’lu basın kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. Özgür Ulusoy KARASULU CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle