15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 HAZİRAN 2007 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Yüzde 10 barajını aşabilmenin yolunu arayan sosyalist adaylar çalışmalara başladı GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Bağımsızlar yola çıktı HİLAL KÖSE Bu ‘Kuzey Irak İşi’ Beni Korkutuyor… Çünkü, AKP hükümeti ülkeyi yönetemiyor. Kimi suçlarsanız suçlayın, bir şey değişmez. AKP ülkeyi yönetemiyor. Birçok kriz eğilimi çakışarak çok şiddetli bir “fırtına” yaratmaya başladı. Kuzey Irak ABD egemenliği altında. Ancak, Türkiye’nin en yakın müttefiki ABD, nedense, PKK faktörünün giderilmesinde Türkiye’ye bir türlü yardımcı olamıyor. Bir “Koordinasyon” oluşturuldu ve çöktü. Türkiye’de ABD’yi ikna edemeyince, Irak’a girerek sorunu bizzat giderme eğilimi güçlendi. Bu görünü üzerinde oluşan tartışmalarda bir taraf diyor ki, Irak’a girersek, ABD ordusu ve peşmerge güçleriyle karşılaşır, çatışmak zorunda kalırız; büyük bir felaket oluşur. ABD bu yönde uyarıyor, İsrail’in son Lübnan macerasını anımsatıyor. AB temsilcisi de benzer telkinlerde bulunuyor. Bunlara karşılık öbür taraf, ulusal çıkar böyle gerektiriyor, girer sorunu kendimiz çözeriz, bu arada fatura neyse öderiz çizgisinde. Eğer, sorun PKK’nin, Irak üzerinden Türkiye’ye yönelik operasyon yapmasını engellemekse sayıları en fazla binlerle ölçülen, ağır silahlardan yoksun bir grubu yok etmek için, yüz binlerce askerle bölgeye girmeye, ABD ile çatışma riskini yaratmaya, fatura ödemeye gerek yok diye düşünüyorum. ABD’nin, PKK’nin bölgedeki varlığını sürdürmesine bağlı olarak elde etmeyi umduğu jeopolitik çıkarla, Türkiye’yi kızdırmanın maliyeti arasında kurduğu denklemi bozmak yeterli. Bunu yapmak hiç de zor değil. Bugüne kadar Türkiye’ye üzerinde baskı kurmanın aracı olan süreçleri ters yönde işletmek yeterli: ABD ve AB’nin Türkiye’deki ekonomik çıkarlarından, mali piyasalardan, İncirlik üzerinden ve NATO (Afganistan vb..) bağlamında yapılacak uygun basınçlardan, İsrail’e tanınmış askeri avantajların karşılığında İsrail’den istenecek desteğe kadar bir sürü olanak söz konusu. Bu olanaklar tüketilmeden, ülke içinde siyasi rejimden ve bölgesel jeopolitik dengelere kadar büyük sarsıntı yaratacak bir adımı gündeme getirmenin arkasındaki mantığı anlamak zor; bu olanakların bugüne kadar kullanılmamış olmasını da. Acaba TSK, böyle ekonomik kırılganlık, siyasi kamplaşma ortamında, kaldıramayacağı bir yükün altına itilerek, tümden bir siyasi ve ekonomik aktör olmaktan çıkarılmak mı isteniyor? Bu arada oluşacak can kaybının ve insanı krizlerin açacağı yaraların on yıllar boyunca kapanmayacak olması da ayrı bir sorun. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com İstanbul’daki bağımsız sosyalist milletvekili adayları, yüzde 10’luk barajı aşabilmek ve dışlananların sesini TBMM’den duyurabilmek için yola çıktılar. İstanbul 1. bölgeden bağımsız aday eski ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras “Meclis’e Ufuk Gerek” sloganıyla seçim çalışmalarına başladı. İstanbul 2. bölgenin adayı siyaset bilimci Prof. Dr. Baskın Oran’a destek büyüyor. Ufuk Uras, seçim çalışmalarına, 1. bölgedeki muhtarlarla yaptığı görüşmeler ve değişik sol gruplarla yaptığı toplantılarla başladı. Bütün ilçelerde seçim bürosu kuracak olan Uras, bölgedeki demokratik kitle örgütle ? Ufuk Uras, seçim çalışmalarına, 1. bölgedeki muhtarlarla yaptığı görüşmeler ve değişik sol gruplarla yaptığı toplantılarla başladı. İstanbul 2. bölge bağımsız sol aday Prof. Dr. Oran ise seçim çalışmalarının startını, 16 Haziran’da Yeni Melek’te düzenlenecek bir şenlikle verecek. ri, farklı inanç grupları, dernekler ve mümkün olan herkesle yüz yüze buluşmayı hedefliyor. Seçim bürolarının merkezi Kadıköy’de olacak Uras’ın projeleri www.ufukuras.net takip edilebilecek. Uras, mahallelerde toplantılar düzenleyerek, CHP’nin tutumunu beğenmeyen sosyal demokratlardan, emekten yana olan herkesten destek isteyecek. Uras, 17 Haziran Pazar günü saat 12.00’de Haydarpaşa Garı’nda yapacağı basın toplantısı ile projelerini anlatacak. İstanbul 2. bölge bağımsız sol aday Prof. Dr. Oran, seçim çalışmalarının startını, 16 Haziran’da Yeni Melek’te düzenlenecek bir şenlikle verecek. www.baskinoran.net adlı web sitesi açılan Oran’ın seçim bürosu, Beyoğlu Bekâr Sokak’taki San Apartmanı’nın 3. katında açıldı. Seçim çalışması yürütücülerinden Esra Koç, yapılmakta olan gündelik politikaya karşı Oran’ı destekleyenlerin her gün arttığını söyleyerek, altı çalışma grubu ile seçimlere hazırlandıklarını anlattı. Baskın Oran’ı Destekleme Derneği kurulduğunu kaydeden Koç, bölgedeki 10 ilçede örgütlenme toplantıları yapacaklarını anlattı. Genel seçimlere bağımsız adaylarla katılan DTP’nin seçim çalışmaları, Diyarbakır’da geçen hafta sonu yapılan iki günlük toplantının ardından başladı. DTP’nin bağımsız milletvekili adaylarının tümünün katıldığı toplantıda, kampanya dili, çalışma tekniği ve planlaması yapıldı. Emek Partisi de “Seçime katılmalarına karşın ülkenin içinde bulunduğu bu süreçte barış ve kardeşlik için bağımsız adayları destekleme çağrısı” yaptı. Seçmenlerin tercihinin “korku ve tehditlerle” yönlendirildiği belirtilerek, tüm bu yaşananların bilindik bir tablo olduğu, çözümün, barış, kardeşlik ve demokrasiden geçtiği vurgulandı. Krizler… AKP’nin cumhurbaşkanlığı konusundaki ısrarı, hızla, bir “rejim değişikliği” (cumhurbaşkanını halkın seçmesi vb..) projesine dönüştü… Dolayısıyla seçimlerden sonra oluşacak ortama ilişkin riskler de aniden arttı. Tam bu sırada ordu Kuzey Irak’ta, amacı ve sınırları, bence, çok belirli olmayan bir savaşa girmeye hazırlanıyor. Bu sırada, son tahlilde, savaş kararını alacak hükümet, ABD ve AB’deki dostlarının talepleriyle ülke içinde yükselmekte olan basınç arasında kalmış görünüyor. Nihayet, ekonomik kriz olasılığı giderek güçleniyor. Bunun bir nedeni gittikçe artan siyasi belirsizlik, bir diğer nedeni uluslararası sermayenin Türkiye’deki siyasi süreçleri etkileme çabası, bir nedeni de küresel mali piyasalardaki hassas dengelerin, geçen hafta ABD’de on yıllık bono faizlerindeki ani yükselişle birlikte sarsılmaya başlaması. Morgan Stanley baş ekonomisti Stephen Roach’ın işaret ettiği gibi, 20023 döneminde depresyon korkusuna merkez bankaları büyük bir mali genişlemeyle cevap verdiler. MB’lerinin başlattığı mali genişleme, piyasalardaki kredi hacminin ve kredi türevlerinin genişlemesiyle devam etti. Şimdi bir “normalleşme” çabası söz konusu. Birinci aşamada faizler yükselmeye başladı, şimdi bono piyasasında bir düzeltme yaşanıyor (Financial Times 07/06). Roach’a göre üçüncü aşamada kredi piyasaları, “yükselen piyasaların” kâğıtları etkilenecek. Bu koşullarda Türkiye’nin dış finansman gereksinimlerini karşılamakta ve dünya ekonomisindeki yavaşlamaya bağlı olarak ihracat performansını korumakta zorlanmaya başlamasını beklemek gerekiyor. Neden Irak? Bu olumsuz ortamda, Kuzey Irak’a geniş çaplı bir müdahale olasılığı giderek güçleniyor. En azından medyada hava bu yönde. Ben ise, bu müdahalenin arkasındaki mantığı anlamış değilim. Bu yüzden de içimde, görünenin, gerçek durumu yansıtmadığına ilişkin kötü bir his var. Görüntü şöyle: Türkiye’de, PKK kaynaklı şiddet olayları, can kaybı, adeta birileri düğmeye basmış gibi tırmanmaya başladı, PKK’nin ana üssü Kuzey Irak’ta. 1992 yılında yurtdışından gelip Cumhuriyet’te çalışmaya başladığımda Ufuk Güldemir Cumhuriyet’ten ayrılmıştı, sanırım ilk özel televizyon kanalı olan Star’da çalışmaya başlamıştı. Daha önceki yıllarda ise ben hapisteydim, Ufuk Cumhuriyet’te. Onunla birlikte çalışma şansımız olmadı. Ama Ufuk gazeteciydi, bu nedenle onunla yollarımız birçok kez çakıştı. Habertürk’ün tartışma programlarına gittiğimde onu hep bir şeylerle uğraşırken görürdüm. Bir yerden masa taşınır, bir ucundan Ufuk tutardı. Bir köşede ışık düzenini ayarlamaya çalışırdı. Habertürk’ü yoktan var ettiğini hepimiz biliyoruz. İşte tam böyleydi. Sabahın erken saatinde geldiği işine gece yarılarına kadar devam ederdi. ??? Pazar sabahı Habertürk’ten Tolga ağlayarak Ufuk’un ölümünü haber verdiğinde susup kaldım. Ne söyleyeceğimi bile Ufuk Güldemir’in Ardından... medim. Onunla en son ne zaman karşılaşmıştık. Perihan Mağden yazınca anımsadım, Orhan Pamuk’un Nobel edebiyat ödülünün ardından verdiği yemekte birlikteydik. Ağır tedaviye ve hastalığın yıpratıcı etkisine rağmen ayağa kalkmış, eşi Gaya’yla birlikte gelmişti. Keyfi yerindeydi. Hastalığı yenme inadını sürdürüyor, her zamanki gibi kendine güveniyordu. Daha sonra telefonlarla konuştuk. Habertürk’ün Genel Yayın Yönetmeni Melih Meriç, ondan iyi bir haber aldığında telefon ederdi. Ben de bunun üzerine onu arar sevgilerimi, desteğimi iletirdim. ??? Türkiye’de gazetecilik zor iştir. Siyasi havanın inişleri çıkışları bizim mesleği derinden etkiler. Gazeteciler bu nedenle değişik etkiler altında kalırlar, değişik ruh hallerine girerler. Bu kargaşa ve iniş çıkışlar içinde ayakta kalmak, mesleği sürdürmek kolay iş değildir. Ufuk, bizim mesleğin en acar ve en atak temsilcilerindendi. Değişik fikirlerle, değişik tepkilerle ortaya çıkar, zaman zaman ortalığı da birbirine katardı. Onun Milliyet gazetesinin başındayken Süleyman Demirel için attığı, “Havada Demokrat” manşetine hem gülmüş, hem de zekâsına gıpta etmiştim. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in uçak söyleşilerinde daha demokratik konuştuğu ve yere inince bu görüşlerini sürdürmediği ancak bu kadar güzel özetlenebilirdi. ??? Ufuk bu delişmen ve sivri dilli gazeteciliğiyle ilgi çekerdi, ama aynı zamanda başına dertler de alırdı. Çok gazete ve TV’de yöneticilik yaptı, kafası attığı zaman istifa etmesini de bildi. Habertürk onun bağımsızlaşma kararıydı. Artık kendi istediği gibi özgürce gazetecilik yapacaktı. Yaptı da. Uğraştı didindi, önemli bir haber kanalı yarattı. Keyfi yerindeydi, koşturup mutluluğu yaşıyordu. Daha çarpıcı, hepimizi etkileyecek yeni şeyler yapabileceği duruma gelmişti. Birikimi de elverişliydi. İşte tam bu ortamda, kanser onu gelip buldu. O dur durak bilmez adam, tedaviler, hastaneler arasında gidip gelmeye başladı. Dirençliydi, hastalığı boyunca da direndi ve mücadele etti. İşini sonuna kadar takip etti. ??? Orhan Pamuk, Nobel edebiyat ödülünü alıp Türkiye’ye döneceği zaman ona kitlesel karşılama yapılması fikri de Ufuk’a aitti. Birçok çevre Orhan Pa muk için sert ifadeler kullanırken o, Pamuk’un bir kahraman gibi karşılanması için yayın yapılmasını istemişti. Ufuk’tu bu yapardı. “Aman zaten ortalık gergin” dense de o bu tavrı almıştı. Sevinilecek bir iş yapmıştı, ama bir yanıyla hepimizi de korkutmuştu. ??? Ufuk, ülkemiz gazeteciliğinin tarihinde önemli bir isimdi. Çok genç yaşta yitirdik. Gözü uzaklardaydı, daha çok şeyler yapmak niyetindeydi. Arkasında önemli bir birikim ve etkili bir TV kanalı bıraktı. Bir yönüyle mutlu gitti. Başarmak istediği en zor şeylerden birini başarmış olarak hayata veda etti. Ufuk Güldemir artık yok. Onu dün acılar içinde yolladık. O ezber bozucu, hepimizi zaman zaman yerinden hoplatan adam artık yok. İçimizden çok şey eksildi. Onunla birlikte çok şeyleri de kaybettik artık. Onu çok arayacağız... CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle