15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 2007 PAZARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL ‘Sis Çanı’ Kimin İçin Çalıyor? Anday’ın ‘Sözcükler’i... Hikmet ALTINKAYNAK is” denince Tevfik Fikret (18671915), “Sis çanı” denince de Melih Cevdet Anday (19152002) aklıma gelir. İlki Meşrutiyet’in, ikincisi Cumhuriyet’in düşünür ve şairidir. “Sis”le yani baskıcı yönetimle, yani geceyle, yani karanlıkla savaşım vermiş iki büyük şairimiz... İki aydınlanmacı şairimiz... Melih Cevdet Anday’ın tüm şiirlerini içeren kitabı “Sözcükler” adını taşıyor. Anday’ın kitabına “Sözcükler” adını vermesi, bana göre, bir imge sanatı olan şiirin ana malzemesi ‘sözcük’ü önemsemesi anlamını taşır. Benzer bir söylemi bir başka şair de dile getirmişti. Ressam Edgar Degas, arkadaşı şairler prensi Mallarme’ye “Güzel duygularım var, şiir yazmak istiyorum, ama başaramıyorum” demiş, o da arkadaşına “Şiir duyguyla değil, sözcük Oyların Dalgalanışı GENEL SEÇİME katılacak partilerin adları belli olduktan ve aday listeleri kesinleştikten sonra sıra kampanyalara geliyor. Bu süreç, seçmen tercihlerinin yavaş yavaş belirlenmeye başlayacağı süreçtir. Çünkü, yalnız Türkiye’de değil, bütün ülkelerde son günlere kadar kararını vermemiş seçmen sayısı genellikle küçümsenmeyecek kadar büyüktür. Aslında bu büyüklüğü ülkedeki geleneksel katılım ölçülerine göre düşünmek gerekir. Katılımın çoğu zaman düşük olduğu ülkeler de var; hep yüksek katılımla övünenler de demokrasinin görece genç sayılabileceği ülkelerden olmakla birlikte, Türkiye’deki seçmen katılımının genelde düşük olduğu söylenemez. Unutmayalım ki, “seçmenin sadece yüzde yetmiş beşi katıldı, iktidar da onların üçte birinin oyunu aldı” diyerek eleştirdiğimiz 2002 seçimlerinin katılım oranı bile küçümsenecek gibi değildir. Bu orana hiç erişemeyen ülkeler bile var. Bizde, o seçimdeki sonucun çarpıklığı, katılım azlığından daha çok, sistemdeki barajın yüksekliğinden kaynaklandı. Böyle de olsa, partilere ilişkin eleştiriler sayesinde, bu defaki katılımın daha yüksek olacağını söylemek pek yanlış olmaz. Eğer, “mükerrer oylar” için yapılmış elektronik elemeler rakamlarda beklenmedik düşüşler yaratmazsa... emek ki, şöyle ya da böyle, geçen genel seçimlerden farklı bir tablonun ortaya çıkıp çıkmayacağı, her şeyden önce, katılımın niteliğine ve kararsızların verecekleri kararlara bağlı olacaktır. Ama tek etken bu değil. Özellikle “sol” ya da “cumhuriyetçi” denen kesimde CHPDSP birlikteliğinin ve merkez sağdaki Demokrat PartiANAVATAN uzlaşmazlığının etkilerine bakmak gerekecek. Bu yapılırken en önemli etken, birlikteliğin ya da uzlaşmazlığın partilerin alışılmış görüntülerine getirdiği değişiklik olacaktır. Daha açık ve ayrı ayrı sormak gerekirse, akla gelen sorular şunlar olabilir: Birlikteliğin CHP oylarına getireceği katkı, acaba aynı partinin aday yelpazesi oluşturmadaki tutumuyla ve genel başkanın söylemlerindeki havanın etkisiyle gelebilecek oy kayıplarını ne ölçüde dengeleyebilir? DYP’nin Demokrat Parti’ye dönüşmesiyle neredeyse kuşaklar öncesi bağlılıkları canlandırarak elde edilen üstünlüğün acaba ne kadarı ANAVATAN fiyaskosu yüzünden yitirilmiştir? Belki, yelpazeyi genişleterek AKP için de şu sorulabilir: Merkez sağdan, hatta “sol” sayılan kesimden yapılmış aday “transfer”leri partinin görüntüsünü ne ölçüde ortaya çekmiş sayılır? u sorulara verilecek yanıtlar elbet önemlidir ama unutmamak gerekir ki, daha da önemli olan, partilerin ülke sorunlarını ve halktaki özlemleri iyi tanımlayarak doğru çözümleri ve yanıtları önerip önermediklerine bağlıdır. Oysa, böyle bir çözümlemeyi tam olarak yapmak için vakit henüz erkendir. “S lerle yazılır” yanıtını vermişti. “Sözcükler” bugünlerde 51. kuruluş yıldönümü kutlanan Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıktı (1). Yayına Sevengül Sönmez’in hazırladığı “Sözcükler” (2), 1978’de yapılan 1. baskısı ile daha sonraki şiir kitapları esas alınarak hazırlanmış, ayrıca şiirlerin ilk yayımlanış yerleri, tarihleri vb. notlar eklenmiş. Yayımlanan ilk şiiri hepimizin bildiği gibi “Ukde”ydi (Varlık, 15 Kasım 1936), sonuncusu ise ilk kez bu kitapta belirtilen, benim yayımladığım (Yaşasın Edebiyat, Kasım 1997) “Şarap” adlı şiirdir. Anday’ın şairsanatçı kişiliği sizlerin de katılacağı gibi, Cumhuriyet’teki tadına doyulmaz felsefe denemeciliği yanında, romancılığı ve tiyatro yazarlığıyla da ünlüdür. Bugünlerde Mikadonun Çöpleri adlı oyunu Yıldız Teknik Üniversitesi Oyuncuları tarafından üniversitenin merkez yerleşkedeki (C Blok) Oğuz Atay Sahnesi’nde başarıyla oynanıyor. Geçen yıl Melih Cevdet Anday Sahnesi adı verilen Akatlar Kültür Merkezi’nde de sahnelenen (Mart 2006) Mikadonun Çöpleri’nde Timuçin Esen ve Devin Özgür Çınar oynamıştı; bu yıl YTÜ Oyuncuları’ndan Nergis Uslu, Cem Bahşi rol alıyorlar. İlk kez Yıldız Kenter ve Müşfik Kenter tarafından 1967’de sergilenmiş ve aynı yıl “İlhan İskender Ödülü”nü kazanan bu oyun, aradan geçen tam 40 yıla karşın eskimemiş, tam tersine değerine değer katmış görünüyor. Tıpkı şiirleri gibi... Gelelim yeniden “Sözcükler”e ve “Sis çanı”na... Melih Cevdet’in 1941’de Birinci Yeni (Garipçiler) olarak Orhan Veli ve Oktay Rifat ile birlikte başlayan şiir serüveni, 1947’de onlardan ayrılarak ve 10 yıl toplumcu gerçekçi şiirin izinde olarak ‘memleketin hali’ için şiirler yazdı. Bu süreçte 1956’da Yanyana kitabının toplatılıp yargılanması aklanmayla sonuçlansa bile, Kol ları Bağlı Odysseus’a (1963) kadar kitap yayımlamadı, sustu. Bu kitapla birlikte Melih Cevdet, artık şiirini yeniledi; akılcı, diyalektik, toplumcu şiire doğru yola çıktı. Melih Cevdet, yaşadığımız şu günlerde yazıyor olsaydı, hiç kuşkum yok ki, o her şeyi bilen düşünür olarak, önce AKP’nin Türkiye’yi içine sürüklediği tehlikeye dikkat çeker, “Sis çanı çalıyor” der, ülkenin sürüklendiği rejim bunalımından çıkış yolunu gösterir, tam 55 yıl önce yazdığı “Telgrafhane”yi okurdu. Bana öyle geliyor ki herkesin Melih Cevdet Anday’dan öğreneceği bir şey var. “Sözcükler”i zamanında edinmenizi dilerim. Karanlık günlerden geçerken, topluma doğru bakan bir şairin toplumu güçlendiren şiirlerini, okumakta geç kalmayın derim. Ben de Melih Cevdet ustayı saygıyla yâd ederek, sizleri “Telgrafhane”yle baş başa bırakmak istiyorum. Telgrafhane Uyuyamayacaksın Memleketinin hali Seni seslerle uyandıracak Oturup yazacaksın Çünkü sen artık o sen değilsin Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin, Durmadan sesler alacak Sesler vereceksin. Uyuyamayacaksın Düzelmeden memleketinin hali Düzelmeden dünyanın hali Gözüne uyku girmez ki... Uyumayacaksın Bir sis çanı gibi gecenin içinde Ta gün ışıyıncaya kadar Vakur metin sade Çalacaksın. (1) Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 1956’da Cumhuriyet döneminin efsane olmuş Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından kuruldu. (2) Sözcükler/Melih Cevdet Anday, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2. baskı, İstanbul 2007. D B [email protected] CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle