16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 HAZİRAN 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Yurtdışındaki yatırımcıların tatil bölgelerinde kurdukları şirketlerin sayısı her geçen gün artıyor 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Yabancılar Türkiye’ye akın etti ANKARA (ANKA) Uluslararası doğrudan yatırım verilerine göre yabancı yatırımcılar şirket kurmak için başta Antalya olmak üzere tatil beldelerine yöneldi. Yabancıların, Türkiye’de en çok şirket kurduğu iller arasında 8 bin 715 şirketle İstanbul başı çekti. İstanbul’u 1879 şirketle Antalya izledi. Hazine Müsteşarlığı’nın uluslararası doğrudan yatırım verilerine göre yılın ilk çeyreğinde uluslararası yatırım girişi 9.1 milyar dolara ulaştı. Uluslararası sermayeli şirketlerin en çok şirket kurduğu iller arasında İstanbul başı çekti. İstan Neden Aday Olmadım? Milletvekilliği için adaylık başvurusu yapmadım. Bu durum başvuruların son günü olan 22 Mayıs’ta kamuoyuna açıklandı. Haftalar önce yazılan bu yazının yayımı, daha önemli konuların araya girmesi nedeniyle bugüne kaldı, gecikti. Aday olmama kararımın nedenlerini, kişisel ve partisel kısımlarını yazmaya çalıştığım anılara bırakarak özetlemek istiyorum. ??? Yasama gücü, yürütme ve yargıdan da önce, demokrasinin esasıdır. Yasama organı olan Meclis’in iki temel işlevi vardır, yasa yapmak ve hükümeti denetlemek. Uygulamada ise durum şudur; görüşülen ve çıkarılan yasaların tamamına yakını, hükümet tasarısıdır. Denetim görevi de gereği gibi yapılamıyor. İktidar partisinin milletvekilleri, hükümeti denetlemekten çekiniyor; “iş yapmak için” onlara muhtaç olduğundan soru soramıyor. Gündemi iktidar grubu belirlediğinden muhalefet milletvekillerinin denetim görevini yerine getirmesi de iyice güçleşiyor. “Sözlü sorular”, çok uzun bir süredir hiç mi hiç gündeme gelmiyor. Yazılı sorulara ise ya zamanında yanıt verilmiyor ya da yanıtlar sorularla ilgili olmuyor. Ayrıca Meclis Başkanı, içtüzüğün “sorulamayacak sorular” maddesine dayanarak sorunuzu geri çevirebiliyor. Meclis araştırması ve gensoru gibi denetim süreçlerinde, milletvekilinin istemlerinin yerine getirilmesi olasılığı da yok denecek düzeyde kalıyor. ??? Yasama gücünün tam olarak kullanılamamasının asıl nedeni, milletvekilliğinin oluşumu sürecidir. Adayların saptanmasında, genel başkanların “tek seçici” olmaları ve bu nedenle milletvekilllerinin parti yönetimlerine mutlak olarak bağımlı kılınması, yasama ve denetim görevlerinin yapılmasını, uygun deyimle, dinamitleyen ana etkendir. Milletvekilliği sırasında da “lidere yakınlık”, her türlü uzmanlığın, çalışkanlığın, partiye verilen emeğin ve üretkenliğin yerini alıyor; siyaset yapmanın ve siyaseten “var olmanın” tek belirleyicisi oluyor. Böyle olunca da liderin çevresinde, “ilk çember”, ikinci çember gibi yapılanmalar oluşuyor; giderek, liderin “yakınına yakınlık” için uğraş veriliyor; kişiliklerden büyük ödünler veriliyor. Partilerin yetkili kurulları çalıştırılmıyor; milletvekili, politika üretiminin tamamıyla dışına atılıyor. Siyasal yapılanmanın kurgusu olan demokrasi, partilerde tam anlamıyla işlemez duruma geliyor. Sonuçta, her bir genel başkan partisini “kendi öz malı” olarak algılıyor. ??? Bunlar konunun genel yönleri. Bir de partilerin Meclis grupları var. Milletvekilinin hangi komisyonda görev alacağına grup yönetimi karar verir. Genel kurulda konuşma olanağı bulunması ya da Meclis dışı görevlendirilme de yine lidere yakınlık “ilkesine” göre grup yönetimince karara bağlanır. Milletvekilinin yasa teklifleri ve denetimle ilgili önergeleri, Meclis Başkanlığı’na gönderilmeden “önce” grup yönetimlerince onaylanır. Pek çok yasa, araştırma ve gensoru önergesi, çoğu kez hiçbir gerekçe gösterme gereği bile duyulmadan milletvekilinin kendi Meclis grubu yönetimlerince “incelemeye alınıyor”, bekletiliyor. Meclis grupları, toplantılar yapıp bu konuları ele almayınca ve görüşmeyince, milletvekili görevini yapamaz duruma geliyor; yaşanan olumsuzluklar da katlanarak artıyor. ??? Bütün bu olumsuzlukları, geneliyle ve özeliyle düzeltme istekleriniz; anayasa, siyasi partiler ve seçim yasalarının daha demokratik bir duruma getirilmesi için yaptığınız başvurular; var olan yapılanmanın bir sonucu olarak lider ve çevresinin duvarlarına çarpıyor ve sonuçta kaçınılmaz olarak “kişisel” düzeyde kalıyor ve bu tür çabalar en hafif deyimiyle “dışlanmışlıktan” başka bir işe yaramıyor. Önseçim yapılmasına, milletvekilinin yaptıklarını ve yapamadıklarını parti örgütü ve seçmenlerle paylaşmasına bile olanak tanınmıyor. Çok önemli bir nokta daha var: Yıllar boyu uğruna çaba harcadığınız dünya görüşü ve “düşünsel değerler”, günlük çıkar rüzgârlarının etkisiyle, giderek önemsizleştiriliyor, aşındırılıyor ve eritiliyorsa ve bunları partinizin yetkili organlarının toplantılarında konuşma olanağı da bulunmuyorsa, kaçınılmaz olarak, başlıktaki sonuç ortaya çıkar. ??? Partilerin kurumsal yapılanması çok yetersizdir; organları ve örgütleri etkisizdir. Parti içi demokrasi açığı ya da yokluğu, ülke demokrasisinin en ağır yarasıdır. Bu yara iyileşmedikçe ve siyasi parti yapıları ve seçim sistemi buna koşut değiştirilmedikçe, siyaset sorunlara çözüm üretemez; tersine kendisi sorun olarak kalır. Yapılması gereken, kuşkusuz, öncelikle partilerde ve sonra da ülkede demokrasinin tüm öğeleriyle işlemesi için çaba harcamaktır. ? Yabancıların en çok şirket kurduğu iller arasında 8 bin 715 şirketle İstanbul başı çekti. İstanbul’u 1879 şirketle Antalya izledi. bul’u Antalya ve Ankara izledi. Türkiye’nin gözde tatil beldesi Muğla ilk beşe giren iller arasında yer aldı. Yılın ilk çeyreğinde yabancı yatırımcıların Muğla’daki şirket sayısı 906’ya ulaştı. Bu sayı Ankara’da 1099, İzmir’de 976, Bursa’da 323, Mersin’de 296, Aydın’da 252, Adana’da 129, di ? Yabancı yatırımcıların tatil beldelerinde kurdukları şirket sayısı, İzmir’de 976, Muğla’da 906, Mersin’de 296, Aydın’da 252, Adana’da 129’a ulaştı. ğer illerde de toplam 1016 oldu. Türkiye’nin en önemli kentlerinden Kocaeli’de kurulan şirket sayısı ise 190’da kaldı. ? 15 bin 781 yabancı sermayeli firmanın ülkelerine bakıldığında, Almanya 2 bin 762 firma ile birinci, 1536 şirketle İngiltere ise ikinci sırada. luşların faaliyetleri, imalat sanayii, inşaat, gayrimenkul kiralama, gıda ürünleri, içecek imalatı, kimyasal madde imalatı, elektrik, gaz ve su alanları ön planda yer aldı. İstanbul’da faaliyette bulunan 8 bin 715 yabancı şirketin başta toptan ve perakende ticaret (3 bin 343 adet) olmak üzere, imalat sanayii, Alman şirketleri ilk sırada Uluslararası doğrudan yatırım girişlerinin sektöre göre dağılımına bakıldığında mali aracı kuru (1842), gayrimenkul kiralama ve iş faaliyetleri (1061) sektörlerinde faaliyette bulundukları görüldü. Hazine verilerine göre, 15 bin 781 uluslararası sermayeli firmanın ülke gruplarına göre dağılımına bakıldığında, 8 bin 701 şirketle AB ülkeleri başı çekti. AB ülkeleri ortaklı şirketlerin içinde Almanya 2 bin 762 firmayla birinci sırayı alırken 1536 şirketle İngiltere de ikinci sırada yer aldı. Aynı dönemde kurulan 826 yabancı şirketin 494’ü AB ülkelerine, 118’i Yakındoğu ve Ortadoğu ülkelerine, 108’inin de Avrupa ülkeleri ortaklı şirketlere ait olduğu kaydedildi. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ABD ve Rusya arasında bir gerginlik var ve tırmanıyor. Son G8 toplantısı öncesinde, Putin, eğer, ABD Füze Kalkanı kapsamında radar ve füze rampaları Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne konursa, Rusya’nın füzelerini yeniden Avrupa’ya çevirmek zorunda kalacağını açıkladı. Bush da Putin’i Rusya’da demokrasiyi geriletmekle suçladı. Böylece, uluslararası medyanın gündeminde “yenisoğuk savaş” endişesi ön sıraya yükseldi. Sonra, hiç beklenmedik bir biçimde Putin, füze kalkanı projesine karşı çıkmaktan vazgeçti, Polonya ve Çek Cumhuriyeti yerine Azerbaycan’daki bir Rus radarının yerini önerdi, hatta Türkiye bile olabilirdi. Böylece hafta sonu aniden rahatladık. Adeta “tehlike” ortadan kalkmıştı. Ancak ne gündemdeki bir “yenisoğuk savaştı”, ne de “tehlike” ortadan kalkmıştı. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com Ateşle Oynamak mı?” başlıklı yorum, RusyaABD çelişkisine değinmekle birlikte, özellikle Japonya ve Güney Kore’nin kalkana katılma olasılığı üzerinde duruyor, kalkanın gerçekte İran’ı değil, Rusya ve Çini hedef aldığına dikkat çekiyor. 22 Mayıs tarihli bir başka yorum, füze kalkanı projesinin arkasında, ABD’nin “mutlak güvenlik”, “teknolojik üstünlük” ve “küresel egemenlik” arayışının yattığına işaret ettikten sonra, silah teknolojisindeki tırmanmaların, savaş olasılığını engellemek bir yana, güçlendirdiğine, bugünün füze teknolojilerini düşününce, savaşın küresel topluluğun var oluşuna yönelik bir tehdit oluşturduğunu anımsatıyor. Başa dönersek, Putin’in ABD’ye, kendi radar üssünü verme ve projeye katılma önerisi, Washington Post, New York Times, Financial Times gazetelerinin, Stratfor gibi stratejik analiz sitelerinin, National Interest Online , Council on Foreign Relations sitesindeki yorumların işaret ettiği gibi, diplomatik açıdan Bush yönetimini hazırlıksız yakaladı, Putin açısından diplomatik bir başarı oldu ama, esasen ABD’nin gereksinimlerine cevap verecek bir seçenek oluşturmuyor. Zaten, Brzezinski de Time’daki yorumunda, iki tarafın dostluk taklidi yaptığını düşünüyor (07/06). Karşımızda bir yenisoğuk savaş yok, ama “nükleer denge” bozulduğundan, çok daha tehlikeli bir “nükleer”, “konvansiyonel” silahlanma yarışı; yaklaşan seçimlerde tüm başkan adaylarının din istismarına yaslanmaya çalıştığı (The Guardian 07/06), iktidar partisinin başkan adaylarının nükleer silah kullanma, ilk vuruş seçeneğine olumlu baktığı (Washington Post 06/06), bu arada nükleer üstünlüğü de elde etmeye başladığına inanan bir hegemonyacı güç var. Ülkemizde de bu güçle ortak vizyon belgesi imzalamış, “eşbaşkanlık” deklare etmiş bir hükümet… Az Daha ‘YeniSoğuk Savaş’ Çıkıyordu… ve Çin’in çok kutuplu dünya önerilerine, ABD’nin tek kutuplu dünya vizyonundan çok daha yakın oldukları söylenebilir. Bu gün ABD ve Rusya arasındaki gerginliği anlamlandırmak için “soğuk savaş” analojisi yerine, 1900’lerin “güçler dengesi”, “nüfuz alanları, paylaşım savaşları” gibi kavramları çok daha işlevsel olabilir. Örneğin, Clinton’un Dışişleri Bakan Yardımcısı Strobe Talbot’un “NATO’nun savaşını, en iyi, Kosovalı Arnavutların sorunları değil, Yugoslavya’nın ekonomik ve siyasi reformların genel trendlerine direnişi açıklıyor.” (John Norris, Collision Course: NATO, Russia, and Kosovo, Praeger, 2005, Sunuş, XIII) saptaması iyi bir başlangıç noktası oluşturabilir. Gerçekten de, ABD yönetici seçkinleri ve Bush yönetimi açısından bugünün ekonomik ve siyasi “reformlarının” genel trendini: 11 Eylül ertesinde açıklanan “Yeni Savunma Stratejisi” bağlamında, dünyadaki enerji, doğal kaynaklara sahip ülkelerde, ABD yanlısı, küresel sermayeye açık rejimler oluşturulması, ABD’nin mutlak askeri üstünlüğüne dayalı bir tek kutuplu dünyanın kurulması oluşturuyor. Bu “trend”, SSCB sonrası coğrafyanın ABD ve AB arasında paylaşılmasını da içeriyor. Putin yönetimindeki Rusya, bu genel trende direniyor. larını, Ukrayna’dan, Tacikistan, Kırgızistan, Özbekistan’a kadar yeniden inşa etmeye başladı. Enerji piyasalarında Irak savaşıyla oluşan ortamdan yararlanarak Rusya ekonomisini yeniden inşa etmekle kalmadı, aynı zamanda, gaz ve petrol kaynaklarını stratejik amaçlarla kullanabileceği bir konuma ulaştı. Böylece Rusya, ABD’nin, IMF’nin ve uluslararası sermayenin etki alanı dışına çıkarken, kendi etki alanlarını Avrupa’yı da içerecek biçimde genişletirken, Uzakdoğu’da yükselen Çin ile ABD hegemonyasına karşı bir ittifaklar zinciri inşa etmeye başladı. Bunlara ek olarak Rusya nükleer kapasitesini, balistik füze repertuvarını, Lieber&Press’in çalışmasında altını çizdikleri “yeni durumun” geri çevrilmesi, “ilk vuruşun” olanaksız kılınması yolunda restore etmeye başladı. ‘Yenisoğuk savaş’ olur mu? “Soğuk savaşa”, “soğuk” özelliğini veren etkenlerin hiçbirini, bugün göremiyoruz. Farklı sosyal sistemleri ve gelecekleri temsil ettiklerini ileri süren iki ideolojik blok söz konusu değil. SSCB’nin yerinde, piyasa kapitalizmini benimsemiş, dış ticaretinin yüzde 70’ini AB ile gerçekleştiren bir Rusya var. İkincisi, ABD’nin yönetici seçkinleri giderek, soğuk savaş dönemindeki “karşılıklı imha garantisine” dayalı nükleer dengenin değiştiğine, şimdi bir “ilk vuruşla”, Rusya ve Çin’in nükleer misilleme olanaklarını yok edebileceklerine inanıyorlar (Lieber&Press, “The Rise of US Nuclear Primacy”, Foreign Affaires, Mart/Nisan, 2006). Üçüncüsü, ABD hegemonyası geriliyor. Dünya piyasalarında Çin, enerji piyasalarında Rusya iki büyük güç. Avrupa Birliği oluştu ve üye ülkelerin, Rusya ile güçlü ekonomik, siyasi bağları, enerji bağımlılığı oluştu; dış politikada ABD’den bağımsız refleksler geliştiriyorlar. Hatta AB ülkelerinin, Rusya Genel eğilimlere direnenler… Böylece iki eğilim çatışıyor. Birincisi, ABD bir taraftan, SSCB çök tükten sonra, Yeltsin döneminde, NATO’yu genişleterek, Kafkaslar’a taşımaya çalışarak, “renkli devrimlerle” eski SSCB uydularındaki rejimleri değiştirerek, Rusya’yı kuşatmaya, uluslararası sermaye hareketleri yoluyla enerji ve maden kaynaklarının denetimini ele geçirmeye çalışıyor, nükleer dengeyi bozarak, ABD’nin “ilk vuruş” üstünlüğünü restore etmeyi amaçlıyor. Lieber&Press’in yukarıda değindiğim, yayımladıktan sonra büyük tartışma yaratan çalışmaları, bugün ABD’nin mutlak üstünlük elde etme noktasında olduğunu, yakın bir gelecekte, Rusya ve Çin’e, bir misilleme tehlikesini yok edebilecek biçimde saldırabilecek üstünlüğe ulaşacağını, belki de ulaştığını gösteriyordu. İkinci eğilim Rusya ile ilgili. Putin yönetimi Rusya’da merkezi devletin kapasitelerini, toplumsal istikrarı restore etti; enerji ve maden kaynaklarını yeniden devlet denetimi altına alarak uluslararası sermayenin erişimine kapadı, yakın çevresinde ABD’ye kaybettiği nüfuz alan Ve ateşle oynayanlar… Rusya’nın ABD’nin füze kalkanı projesine karşı çıkışının arkasında da işte bu restorasyon çabası yatıyor. Sorun esas olarak Polonya ve Çek cumhuriyetlerinde oluşacak üslerle sınırlı değil. Rusya’yı, ABD’nin, bu bağlamda, küresel çapta oluşturmayı planladığı üsler ağı kaygılandırıyor. Çin’in de aynı kaygıyı paylaştığını görüyoruz. Halkın Günlüğü’nde, Putin’in tavrını desteklemek ve ABD’yi eleştirmek amacıyla yayımlanan ayrıntılı analizler, örneğin 18 Mayıs tarihli, “ABD Füze Kalkanı: Öz Savunma mı, [email protected] T.C. KAYSERİ 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZ SATIŞ İLANI Dosya No: 2006/585 TAL. İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2003/4270 esas sayılı dosyalarından, Müdürlüğümüzün yukarıda talimat numarası yazılı bulunan dosyasından, talimat gereğince aşağıda tapu kaydı ve nitelikleri yazılı taşınmazın satılarak paraya çevrilmesine karar verilmiştir. TAPU KAYDI: a) Kayseri ili, Kocasinan İlçesi, Sümer mahallesi, 3413 Ada, 4 parselde kayıtlı bina ve arsa cinsinde bulunan, 2.144.66 m2 yüzölçümlü, Kutluca siteleri, D Blokun Bulunduğu yer ve arsasıdır. Borçlunun bu yerdeki a) 40/2144 arsa paylı, 2. katta 8 numaralı meskende, 3/28 hissesi bulunan taşınmaz, b) 42/2144 arsa paylı, 3. katta 12 numaralı meskende, 3/28 hissesi bulunan taşınmaz. İMAR DURUMU: Kocasinan Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünden alınan 25/09/2006 tarih ve 2784 sayı ile gönderilen imar yazısında, yürürlükte olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında, 5 katlı konut alanında kalmaktadır denilmektedir. TAŞINMAZLARIN HALİHAZIR DURUMU: Satışa konu ana taşınmaz olan Kayseri İli, Kocasinan ilçesi, Sümer mah., 3413 Ada, 4 parselde kayıtlı betonarme bina ve arsa niteliğinde bulunan taşınmazın, içerisinde bulunan ana yapı betonarme karkas yapı tarzında yapılı, zemin ve 11 normal kattan oluşmakta, 2 asansörlü, kaloriferli, çatılı, içi dışı sıvalı ve boyalıdır, 2. kat 8 numaralı mesken ve 3. kat 12 numaralı meskenler antre, salon, oturma odası, mutfak, yatak odası, banyo, lavabo ve WC’den oluşmaktadır. Meskenlerin bütün taban döşemesi karo, kapı ve pencere doğramaları ahşap, camlar ısıcam, duvarlar plastik boyalı, 3. kat 12 numaralı meskenin mutfağında mermer tezgâh mevcut olup, dolaplar bulunmamaktadır. 2. Kat 8 numaralı mesken ve 3. kat 12 numaralı mesken 100’er m2 alanlı olup, kuzey doğu cephelidir. TAŞINMAZLARIN KIYMETİ: Dosyamızdan düzenlenen 16.10.2006 tarihli kıymet takdir raporuna göre a) 2. kat 8 numaralı meskenin, borçlunun hissesine göre 6.000.00YTL, b) 3. kat 12 numaralı meskenin, borçlunun hissesine göre 6.321.42YTL. SATIŞ ŞARTLARI: Taşınmaz Kayseri 1. İcra Müdürlüğü Adliye sarayı, Kayseri Adresinde açık artırma sureti ile satışa çıkarılacak olup, yukarıda yazılı muhammen bedeller üzerinden gösterilen şartlarda satılacaktır. 1 Birinci Satış 23/07/2007 saat 14.0014.20 arasında Kayseri l. İcra Müdürlüğünde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle bahse konu taşınmaz 02.08.2007 günü saat 14.0014.20’de ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin % 20’si nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, tapu satım harcı, birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir, ihale pulu, tapu alım harç ve masrafları ve Katma Değer Vergisi (KDV) alıcıya aittir, 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu taşınmaz üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle, ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için, dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/585 Tal. Sayılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. (İc.İf.K. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 31431) T.C. BOYABAT 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI 2007/160 Satılmasına karar verilen gayrimenkullerin cinsi, kıymeti, adedi, evsafı: l. Tapu kaydı: Boyabat ilçesi, Yazı köyü Ören mevkiinde kâin, tapuda 132 parselde kayıtlı 1280 m2 yüzölçümlü tarla vasfında taşınmaz. Takdir olunan değeri: 1600 YTL 2. Tapu kaydı: Boyabat ilçesi, Yazı köyü Köyaltı mevkiinde kâin, tapuda 182 parselde kayıtlı 1959 m2 yüzölçümlü tarla vasfında taşınmaz. Takdir olunan değeri: 979.50 YTL 3. Tapu kaydı: Boyabat ilçesi, Yazı köyü, Ağca yazı mevkiinde kâin, tapuda 315 parselde kayıtlı 1600 m2 yüzölçümlü tarla vasfında taşınmaz. Takdir olunan değeri: 800.00 YTL 4. Tapu kaydı: Boyabat ilçesi, Yazı köyü, Aca yazı mevkiinde kâin, tapuda 3158 parselde kayıtlı 1480 m2 yüzölçümlü tarla vasfında taşınmaz. Takdir olunan değeri: 740 YTL 5. Tapu kaydı:. Boyabat ilçesi, Yazı köyü Ağca yazı mevkiinde kâin, tapuda 343 parselde kayıtlı 2719 m2 yüzölçümlü tarla vasfında taşınmaz. Takdir olunan değeri: 1359 YTL 6. Tapu kaydı: Boyabat ilçesi, yazı köyü Ağca yazı mevkiinde kâin, tapuda 347 parselde kayıtlı 1759 m2 yüzölçümlü tarla vasfında taşınmaz. Takdir olunan değeri: 879.00 YTL 7. Tapu kaydı: Boyabat ilçesi, Yazı köyü, Ağca yazı mevkiinde kâin, tapuda 368 parselde kayıtlı 1080 m2 yüzölçümlü tarla vasfında taşınmaz. Takdir olunan değeri: 540 YTL Tapu kaydı: Boyabat ilçesi, Yazı köyü Ambar yeri mevkiinde kâin, tapuda 423 parselde kayıtlı 1040 m2 yüzölçümlü tarla vasfında taşınmaz. Takdir olunan değeri: 520 YTL 9. Tapu kaydı: Boyabat ilçesi, Yazı köyü Ambar yeri mevkiinde kâin, tapuda 494 parselde kayıtlı 3120 m2 yüzölçümlü tarla vasfında taşınmaz. Takdir olunan değeri: 1560 YTL SATIŞ ŞARTLARI: l İlk satış günü 23/07/2007 günü saat l. Taşınmaz: 10.0010.10, 2. Taşınmaz: 10.1510.25, 3. Taşınmaz: 10.3010.40, 4. Taşınmaz: 10.4510.55, 5. Taşınmaz: 11.0011.10, 6. Taşınmaz: 11.1511.25, 7. Taşınmaz: 11.3011.40, 8. Taşınmaz: 11.4511.55, 9. Taşınmaz: 12.0012.10, Boyabat Hükümet Konağı önünde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 03/08/2007 günü aynı yerde, aynı saatlerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin % 20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır.Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/160 sayılı dosya numarası ile İcra Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (İc.İf.K.126) Basın: 31708 BAŞSAĞLIĞI Eski Cumhuriyet Ankara Büro çalışanlarından, 1987–1992 arası Washington temsilcimiz, dostumuz, arkadaşımız UFUK GÜLDEMİR’i kaybettik. Arkadaşımızı saygı ve sevgiyle anarken kederli ailesine sabır, yakınlarına başsağlığı dileriz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI KARTAL 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Esas No: 2007/31 Davacı Ak Sigorta A.Ş. vekili tarafından davalılar İsmail Cendere vs. aleyhine mahkeme mize açılan tazminat davasında; Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili sigorta şirketine sigortalı Ömer Yeşilyut yönetimindeki 34 AHT 61 plakalı araç ile davalı Bülent Yıldırım’a ait, İsmail Cendere idaresindeki 34 ZG 3307 plakalı aracın 30/05/2006 tarihinde trafik kazası yaptığını, trafik kaza raporuna göre İsmail Cendere’nin asli kusurlu olduğunu, müvekkili şirket sigortalısı olan 34 AHT 61 plakalı aracın onarımı için 9.099 YTL hasar bedeli ödendiğini ileri sürerek 9.099 YTL hasar bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı İsmail Cendere’ye tebligat yapılamadığı gibi birçok aramalara rağmen bulunamadığı ve adresi meçhul olduğundan davalının duruşma tarihi olan 02/10/2007 günü saat 09.45’te duruşmada hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, hazır bulunmadığı takdirde gıyabında devam olunacağı ve karar verileceği tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 06/06/2007 Basın: 31649 KARŞIYAKA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2005/454 Davacılar Yaşar Ünverir ve Necdet Ünverir mirasçıları vekili tarafından davalılar İbrahim Erdem mirasçıları aleyhine açılan müdahalenin men’i ve ecrimisil davasının verilen ara kararı gereğince: Davalılar Nezahat Erdem (Ayyıldız), Ömer Erdem, Hülya Erdem, İsmail Erdem ve Meryem Erdem’in yapılan tüm aramalara rağmen tebligata yarar açık adresleri bulunamadığından, ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Duruşması 19.07.2007 günü saat 09.10’a bırakılmıştır. Belirtilen gün ve saatte duruşmaya gelmeleri veya kendilerini bir vekil ile temsil ettirmeleri, aksi takdirde yokluklarında duruşmaya devam olunacağı ve karar verileceği hususu tebliğ olunur.01.06.2007 Basın: 31757 CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle