24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2007 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB B PB B B B B B B 21 22 22 22 26 28 30 29 16 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B B Y Y B B B B B 16 16 14 14 22 22 23 17 27 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B Y 28 25 26 31 23 25 19 16 12 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey, iç ve doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun kuzeyi sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı yurdun güney ve batı kesimlerinde artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B B B B B B B B B 18 7 16 20 20 21 20 19 20 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B B Y B B Y Y B Y 22 23 17 20 23 19 20 20 21 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y B B Y Y Y Y Y B 9 30 22 34 15 30 18 39 33 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada İrticai dünya görüşlerini gerçekleştirmek için demokrasiyi bir araç gibi gören kafa; kuşkusuz, o aracın temel öğesi halkı da bir araç gibi görüyor. RTE ile ilkel bir demokrasi anlayışı egemen oldu ülke yönetimine. Elbette demokrasi kültüründen yoksun. Amaçlarına varabilmek için uzlaşma yoluyla sorunlara çare aramayı elbette aklının ucundan geçirmedi, geçirmiyor. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi yolunu açan adama egemen olan görüşü özetlemek kolay: TBMM yoluyla Çankaya’yı ele geçiremiyorsam... Cumhurbaşkanını da seçmeye hevesli görünen halka gider... bu kez halk aracılığıyla dindar bir kafayı devletin tepesine oturturum! ??? Önünü arkasını düşünmeden kısa sürede sistem değişikliğine gitmekten, parlamenter sistemin uygulandığı Türkiye’yi iki başlı bir yönetime sürüklemekten çekinmiyor. İç kaynaklar da dış kaynaklar da yanılgı içinde. Dış kaynaklar yanılgı içinde: Örneğin New York Times gibi bir gazete Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar hakkında “İslamcı cumhurbaşkanı adayını engellediği” yorumunu yapıyor. Diğer Batı yayın organlarının yorumları farklı değil. İçimize gelince; Cumhurbaşkanı Sezer’in konuşmaları, Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklaması, Ankara ve İstanbul’daki görkemli mitingler... adamı adaylıktan vazgeçirebilir, Abdullah Gül’ün seçilmesini engelleyebilir ama... bu iki sonuç RTE’nin Çankaya’yı ele geçirme projesinden vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Düne kadar karşı çıktığı görüşe birden sarılmasını iki nedene bağlamak olası: RTE; (1)Cumhurbaşkanını halka seçtirerek Cumhuriyeti temellerinden sarsacak yolu açacağına ve (2) Müslüman halkın dindar bir cumhurbaşkanı adayını seçebileceğine (seçtirebileceğine) inanıyor. ??? AKP’yi yöneten kadronun zihnindeki, RTE’nin, Gül’ün, tabii Arınç’ın kafasındaki tek projenin amacı; erken seçimin yanı sıra, cumhurbaşkanını halka seçtirerek demokratik olanaklarla Cumhuriyet dışında bir projeyi yaşama geçirmek! Baykal’ın söylediği gibi “Bunların referansı elbette anayasa değil”... Bunların referansı RTE daha önce açıklamıştı din! Dinsel kuralların geçerli olduğu bir Cumhuriyet! CHP dışında hiçbir siyasal kuruluştan, anayasal kurumlardan, sivil toplum örgütlerinden, doğru dürüst hazırlık yapılmadan, parlamenter rejimi allak bullak edecek bir yeni sisteme geçişin getirecekleriyle götürecekleri hesaplanmadan... alelacele bir iki ay içinde cumhurbaşkanını erken genel seçimle birlikte seçmeyi öngören harekete karşı çıkan yok! Nerede TÜSİAD, nerede TOBB, nerede sendikalar, nerede âlimler, nerede kitap bülbülü derya deniz profesörler?.. Olayları aktarmaktan başka bir görevi olmadığına inanan ulusal medyamız... Nerede? Oysa “yeni tehlike” RTE’nin son siyasal oyununda gizli! ??? AKP iktidarının belirli amaçlarını gerçekleştirmek için birden benimsediği cumhurbaşkanını halka seçtirmenin yararları zararlarını ancak bir iki siyaset ve hukuk adamı tartışıyor. Yeni sistemin savunucusu, RTE’nin destekleyicisi ise bir eski ve bir yeni siyaset horozu. Erkan Mumcu görüşünü AKP’ye kabul ettirdiği için övünüyor. Tarihsel bir armağan Süleyman Demirel de yıllardır cumhurbaşkanını halkın seçmesi görüşünü savunduğu için bugün varılan sonucu “Türk demokrasisinin başarısına” bağlıyor. Yeni yöntemle asıl sorunun parlamenter sistemin değişmesi söz konusu imiş... parasal oyunların gırla gideceği bir seçimde cumhurbaşkanını halkın seçmesi durumunda adayların arkalarına siyasal bir partiyi almaları ve böylece cumhurbaşkanının tarafsız davranamayacağı... halkı kucaklayamayacağı... adayların oy alabilmek için türlü vaatlerde bulunması... birtakım siyasal görüşler savunmaları olası imiş... iki başlılık devlete egemen olacakmış... Anayasanın bir maddesinin değiştirilmesiyle tam bir kargaşa yaşanacakmış... Cumhurbaşkanını halkın seçmesi anayasadaki birkaç hükmün değiştirilmesiyle sınırlı kalamazmış... ...Bütün bu sakıncalar şu sıralarda sergilenen manzaraya göre bu kaygılar, RTE ve adamları için önem taşımıyor. Genel kanı: Bugüne bak, yarını düşünme! Yaşasın idarei maslahatçılık! Sezer, yeni cumhurbaşkanı seçilene kadar görevinin başında olduğunu bildirdi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Göreve devam edeceğim’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, cumhurbaşkanı seçilememesi durumunda 16 Mayıs’tan sonra yeni cumhurbaşkanı seçilene kadar görevine devam edeceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Sezer, Suriye Kültür İşlerinden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Najah ElAttar ve beraberindeki heyeti dün Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Kabul sırasında bir gazetecinin yeni cumhurbaşkanının seçilememesi durumunu kastederek “16 Mayıs’tan sonra göreve devam edecek misiniz” sorusu üzerine Sezer, “Elbette anayasa gereği bu... 102. maddenin son fıkrası açık’’ dedi. Cumhurbaşkanı Sezer ayrıca dün Kolcuoğlu ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerini de kabul etti. Kolcuoğlu, yaklaşık 40 dakika süren basına kapalı görüşmeden sonra Çankaya Köşkü’nden ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kolcuoğlu, “Cumhurbaşkanı Sezer 16 Mayıs’tan sonra görevine devam edeceğini söyledi mi” sorusuna, “Gayet tabii. Anayasanın 102. maddesinin son fıkrası gayet açık ve seçik. Görevi sonuna kadar devam ettirip yeni cumhurbaşkanına devrini yapıp ayrılacak” yanıtını verdi. “Kendisi bunu belirtti mi’’ sorusu üzerine de Kolcuoğlu, “Tabii yani. Hukukçu olduğu için zaten bunu söylememesi de mümkün değil. Biz de onu söyledik. Doğru olduğunu söyledi. Doğrusu da o zaten. Başka türlü olması da mümkün değil. Zaten görevde kalmamış olsa, Meclis Başkanı’nın vekâlet ettiğini bir an için düşünseniz bile Meclis Başkanı’nın da görevi bitiyor. Seçimle birlikte yeni Meclis başkanı seçimine kadar yeni bir cumhurbaşkanı bulmak mümkün değil’’ diye konuştu. Anayasa değişiklikleri Kolcuoğlu, Sezer’i ziyaretleri sırasında “Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve 5+5”e ilişkin anayasa değişikliklerinin de gündeme geldiğini söyledi. Kolcuoğlu, şunları kaydetti: “Sayın Cumhurbaşkanı’na anayasa değişikliği elbette olabilir, ama bu kadar sıkışık bir planın üzerinde yapılacak değişiklikler değil. Hele cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi konusu... Bazı sıkıntılar doğabileceğini ilettik. O da ‘Doğru’ dedi.” AKP’nin cumhurbaşkanı adayının halka dayatılmak istendiğini söyleyen Prof. Soysal: Erdoğan, Evren’e özeniyor ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) AKP iktidarının cumhurbaşkanını halkın seçmesine ilişkin anayasa değişikliği hazırlığına hukukçular karşı çıktı. Prof. Dr. Mümtaz Soysal, iktidarın adımını “parlamenter sistemden çıkılması yolunda atılmış adım” olarak nitelendirdi. AKP’nin kendi adayını halka empoze ettiğini vurgulayan Soysal, “Kenan Evren referandumla devlet başkanı iken Cumhurbaşkanı oldu.Yapılan ona benziyor. Tek adayı halkın oylamasına sunmak gibi” dedi. BCP Genel Başkanı Soysal, “Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının ardından zorunlu olarak ortaya çıkacak ‘derhal seçim’ durumundaki ‘yenilgi’ izlenimini gizlemek isteyen AKP iktidarının, yeni bir siyasi manevraya girişerek Meclis’ten ‘erken seçim’ kararı çıkarma yolunu seçtiğini” dile getirdi. ‘Büyük anayasa değişikliği gerekli’ Soysal, cumhurbaşkanını halkın seçmesi yolunda atılan adımı sakıncalı bularak “Parlamenter sistem ile cumhurbaşkanının doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesini bağdaştırmak yalnız seçim yöntemini değiştirmekle olup bitecek iş değildir. Birtakım anayasa değişikliklerini de gerektirir. Bunlar yapılmadan ister istemez ortaya çıkacak olan Cumhurbaşkanı arkasına halkın bütün oyunu almış bir unsur olarak son derece güçlendirilmiş olacaktır. Bu operasyon büyük bir anayasa değişikliği paketini birlikte getirmesi gereken bir operasyondur” dedi. Konunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini vurgulayan Soysal, “Halk seçeceğine göre belli sayıda imza ile halk da kendi adayını göstermek durumundadır. Şimdi Meclis’in göstereceği bir adayı halka empoze etmek, halka seçtirmek gibi bir yol oluyor. Bu yanlış. Kendi adayını halka seçtiriyor. Kargaşa yaratacak bir girişim” dedi. Soysal, seçim kararı alan iktidarın anayasa değişikliği yapabileceğini belirtirken “Hukuken yapılabilir olması yapılan işin hukuken doğru olduğu anlamına gelmez.” değerlendirmesini yaptı. Miting engellenmek isteniyor ADD Çanakkale Şubesi Başkanı Yrd. Doç. Necmi Akyalçın, yarın Çanakkale’de yapılacak “Cumhuriyetimize Sahip Çıkalım” mitingini bazı provokatörlerin engellemeye çalıştığını bildirdi. ADD şubelerine gelen telefonlar ve “fısıltı gazetesi” aracılığıyla “miting iptal oldu” söylentileri yayıldığına dikkat çeken Akyalçın, “Bu söylentileri çıkaranları kınıyoruz. Tüm yurttaşları, 5 Mayıs günü saat 14.00’te Cumhuriyet Alanı’nda ellerinde Türk bayraklarıyla buluşmaya çağırıyoruz” diye konuştu. Öte yandan Manisa Emniyet Müdürü Adem Aydemir, 5 Mayıs Cumartesi günü (yarın) Manisa’da yapılacak “Manisa Cumhuriyetimize Sahip Çıkıyor” mitingi için tüm emniyet önlemlerini aldıklarını bildirdi. (MEHMET CELEN) Seçim takvimi ilan ediliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Muammer Aydın, seçim takvimini belirlediklerini ve bugün Resmi Gazete’de ilan edeceklerini bildirdi. YSK’nin seçim takvimini kesinleştirmek amacıyla gerçekleştirdiği toplantı dün geç saatlerde sona erdi. YSK Başkanı Aydın’ın başkanlığındaki toplantı, yaklaşık 5 saat sürdü. Aydın, toplantının ardından YSK’den ayrılırken gazetecilere yaptığı açıklamada, 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılacak seçimin takvimini belirlediklerini, bugün Resmi Gazete’de ilan edeceklerini söyledi. Şu an takvime ilişkin ayrıntılı açıklamada yapmayacağını belirten Aydın, takvimin bugün hem Resmi Gazete’de ilan edileceğini hem de basına açıklanacağını ifade etti. Taslak şeklinde TBMM’ye sunulan takvimden farklılıklar olup olmadığının sorulması üzerine Aydın, “Tabii olacak, o zaten sadece süre belirlemek içindi. Süreyi belirledik” dedi. Kaboğlu: Yetkiler net değil Prof. İbrahim Kaboğlu, Cumhurbaşkanı’nın bugünkü yetkilere sahip olup olmayacağının net olmadığını belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: “Yetkileri azaltılırsa parlamenter sistem mantığını zorlamazsınız. Ama bugünkü haliyle parlamenter rejimin mantığını zorlayabilir. Ciddi sorunlar doğabilir.” Kaboğlu, seçim kararı almış Meclis’in anayasa değişikliği yapmasının hukuk devleti açısından haklılaştırılabilir bir durum olmadığını kaydetti. Meclis’in dünkü gündemi şuydu: Cumhurbaşkanını iktidar partisi olarak biz seçelim ama halk seçmiş gibi yapalım! Bu da ne demek; cumhurbaşkanını ya halk seçer ya Meclis, ikisinin ortası olur mu, demeyin. AKP iktidarında neler olmadı ki! AKP’nin saat başı değiştirdiği anayasa önerisine göre, cumhurbaşkanı adayı olabilmenin yolu Meclis’ten geçiyor. Buna göre, 110 milletvekilinin imzasını alan kişi, halkın karşısına cumhurbaşkanı adayı olarak çıkacak. Meclis’te bu imzayı bulabilecek sadece iki parti var. Bunun anlamı şudur: Cumhurbaşkanı adayı olabilmek için AKP ya da CHP’li milletvekillerinin desteğini almak şart! Bu, cumhurbaşkanını halkın seçmesi anlamına mı geliyor? Güldürmeyin insanı... ??? AKP, anayasa değişiklik önerisinin ANAVATAN tarafından destekleneceğini düşünerek yola çıkmıştı. ANAVATAN’lılar baktılar ki, 110 imza şart, olmaz dediler! Bu kez AKP ile ANAVATAN arasında rakam pazarlığı başladı. Dün öğle saatlerinde yoğun bir açık eksiltme vardı. Pazarlığı bu köşenin diliyle diyalog halinde aktaralım: AKP Tamam haklısınız, 110 yüksek ama, biz onu anayasada öyle yazıyor diye koymuştuk. ANAVATAN Anayasanın kurcalanmadık yerini bırakmıyorsunuz ama, iş o rakama gelince, anayasaya dokunmadık diyorsunuz, olur mu? AKP Olmaz, 110’u 55’e indirelim... ANAVATAN Bu da olmaz... AKP Neden? ANAVATAN Çünkü bizim 55 milletvekilimiz yok. AKP O zaman bunu size nasıl uyduralım? ANAVATAN Son seçimlerde yüzde 5’ten yüksek oy almış partiler aday gösterebilir, diyebiliriz... AKP O zaman Genç Parti, MHP de aday gösterir... Bunun yerine Meclis’te grubu bulunan partiler desek... Pazarlık böylesine ahlaki bir zeminde sürüp gitti... Akşam saatlerinde şu anlaşmaya varıldı: 20 milletvekilinin imzasını alan her kişinin Cumhurbaşkanı adayı olması! Meclis’i kolay kolay bırakmaya niyeti olmayan AKP, ANAVATAN’a her türlü teklifi götürüp seçmenin karşısına bir şeyler yapmış gibi görünerek çıkmak istiyor. AKP anayasa paketine son anda şunu da ekledi: Cumhurbaşkanı dokunulmazlık hakkına sahiptir! Neden eklendi? Yoksa oraya çıkacak kişinin dokunulmazlık gerektiren sorunları mı var? AKP, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en tepesine oturacak kişi için dokunulmazlık zırhı öngörüyor, vay halimize! ??? Meclis dün karar verdi: Genel seçimler 22 Temmuz Pazar günü yapılacak. Bu kesin... Anayasa değişikliği yetiştirilebilirse Cumhurbaşkanlığı seçimi için de sandık konacak. Bir an genel seçimlerle Cumhurbaşkanlığı seçiminin aynı anda yapıldığını düşünelim. Cumhurbaşkanı adayı Anadolu’ya gidip ne diyecek? Mevcut yetkilerine bakılırsa elinde şu tür propaganda malzemeleri var: “Eyy halkım, ben çok iyi büyükelçiler atayacağım... YÖK’ün önüme getirdiği rektör adaylarını incelerken sizin memleketten mi, değil mi diye bakacağım...” AKP’liler cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi halinde görev ve yetkilerinde değişiklik yapılabileceğini söylüyorlar. Ne zaman? Seçildikten sonra... Bir kişi cumhurbaşkanı seçilecek ama yetkilerini bilmeyecek. Aynı seçimle gelen Meclis, cumhurbaşkanına yetki bağışlayacak! Bunun anlamı şudur: Eğer cumhurbaşkanı partimizden olursa yetkisini genişletiriz, olmazsa mevcutları da daraltabiliriz! Yani cumhurbaşkanı duruma göre ya padişah olacak ya kukla! İşte AKP böyle bir hukukla Türkiye’yi yönetmeye çalışacak... Erkan Mumcu’nun AKP için kullandığı şu sözü bir kez daha anımsatalım: “Bu kadroya devlet emanet edilmez!” ankcum?cumhuriyet.com.tr Şehit albay toprağa verildi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’dan İstanbul’a giden askeri konvoyda bulunan ve Kızılcahamam Çamlıdere bölgesinde meydana gelen trafik kazasında şehit olan, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu’nun emir subayı Deniz Albay Birol Atakan dün toprağa verildi. Şehit Atakan için Kocatepe Camisi’nde düzenlenen cenaze törenine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile üst düzey komutanlar da katıldı. Atakan’ın cenazesi Cebeci Askeri Şehitliği’nde toprağa verildi. Kandoğan ihraç edildi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı seçiminin 1. turuna katılan DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, partisinden ihraç edildi. DYP Yüksek Haysiyet Divanı Başkanı Erdoğan Sezgin, Kandoğan ile birlikte disipline sevk edilen Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan’ın savunma süreci tamamlanmadığı için henüz hakkında karar verilmediğini söyledi. Demokrasi, Kurşun ve Anayasa Mahkemesi Prof. Dr. Fazıl SAĞLAM ? Baştarafı 2. Sayfada Başlangıç Bölümü’nün yukarıda anılan fıkrasında iki önemli kural görüyoruz: 1) Egemenliği halk adına kullanan devlet organları arasında bir üstünlük sıralaması mevcut değildir. Üstünlük ancak anayasa ve kanunlardadır. Anayasanın bağlayıcı yorumu ise Anayasa Mahkemesi’ne verilmiş bir yetkidir. 2) Anayasa organları birbirleriyle olan ilişkilerini “medeni bir işbölümü ve işbirliği” anlayışı içinde yürütmek zorundadır. Anayasa Mahkemesi kararları kuşkusuz eleştiriden bağışık değildir. Sivil toplum içinde yer alan herhangi bir yurttaş, başbakanın söylemine benzer şeyler söyleyebilir. Ama yürütme organının merkezinde yer alan bir kimsenin Anayasa Mahkemesi kararını “demokrasiye sıkılmış bir kurşun” olarak nitelemesi, “medeni bir işbölümü ve işbirliği” ilkesinin kaba bir ihlalidir. Aynı şey, ana muhalefet lideri Sayın Deniz Baykal’ın Anayasa Mahkemesi kararından önce anayasa yargısına müdahale niteliği taşıyan sözleri için de geçerlidir. Gerek iktidar partisi ve gerekse ana muhalefet partisi liderleri Anayasa Mahkemesi kararından önce ve sonraki söylemleriyle hukuk devleti ve çoğulcu demokrasi anlayışıyla bağdaştırılması mümkün olmayan birer sorumsuzluk örneği vermişlerdir. Başbakan’ın bu talihsiz söylemi, demokrasi anlayışındaki eksiklikten kaynaklanmaktadır. Çoğulcu demokrasi, genelde uzlaşmayı esas alan bir rejimdir. Herhangi bir partinin Meclis’te mutlak çoğunluk elde edemediği durumlarda uzlaşma kesin bir zorunluluktur. Ancak Meclis’te mutlak çoğunluğa sahip olan partinin her istediğini ulusal irade diye dayatması, “çoğulcu” değil, 1960 öncesinde kötü deneyimlerini yaşadığımız “çoğunlukçu” demokrasi anlayışını yansıtır. Böyle bir anlayışı bile savunabilmenin önkoşulu gerçekten çoğunluğa sahip olmaktır. Unutmayalım ki Demokrat Parti, “çoğunlukçu demokrasi” anlayışını topluma dayatmaya çalışırken en azından geçerli oyların yüzde ellisini aşan bir oy yüzdesine sahipti. AKP ise geçerli oyların yüzde 35’ini alırken Meclis’teki sandalye sayısının yüzde altmış altısına sahip olmasını, geçerli oyların yüzde kırk beşinin baraj nedeniyle Meclis dışında kalmasına borçludur. Kaldı ki Cumhurbaşkanlığı gibi tarafsız ve partilerüstü bir statüyü zorunlu kılan bir makam için yapılacak seçimlerde uzlaşma arayışına girmek anayasanın 102/1. maddesinin gereğidir. Zira anayasanın bu maddesi, cumhurbaşkanının Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğu ile seçileceğini belirtmektedir. Anayasanın bu buyruğunu tüm uyarılara rağmen ciddiye almayan ve bunun gerektirdiği uzlaşmaya yanaşmayan bir liderin, Anayasa Mahkemesi kararından şikâyet etmeye hakkı yoktur. Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk iki oylamasında anayasanın 102/1. maddesinin mutlak bağlayıcı niteliğini somutlaştıran bir karar vermiştir. Bu karara saygı, hukuk devleti ilkesine ve çoğulcu demokrasiye saygının bir gereğidir. 15 yıl sonra gelen tahliye ? İstanbul Haber Servisi THKP/C Devrimci Sol örgütü davasında 2’si tutuklu 16 sanığın Yargıtay’ın bozma kararının ardından İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmalarına devam edildi. Duruşmada örgüt adına çok sayıda eyleme karıştıkları iddiasıyla 15 yıldır tutuklu yargılanan sanıklardan Galip Aygül ve Nursel Demirdövücü tahliye edildi. Tuvalette doğum yaptı, aşağı attı ? ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Eskişehir Kırmızı Toprak Mahallesi Tarlabaşı Sokak’taki bir apartmanın zemin katında ağlayan bebek sesi duyan çevre sakinleri polisi aradı. Olay yerine gelen polis ekipleri havalandırma borusuna açılan pencerenin dar olması nedeniyle itfaiyeden yardım istedi. Pencereyi balyozlarla kırarak genişleten itfaiye ekipleri, düşme sonucu yaralanan bebeği kurtararak hastaneye kaldırdı. Polisin yaptığı araştırmada bebeğin binanın ikinci katında oturan G.D’ye ait olduğunu belirledi. G.D’nin evlilik dışı ilişkiden olan bebeğini tuvallette doğurduktan sonra, havalandırma boşluğuna attığı belirlendi. ‘Doğramacı’ya ödül’ tepkisi ? İstanbul Haber Servisi Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) akademisyenleri Prof. Dr. İhsan Doğramacı’ya verilen TBMM Onur Ödülü’nün geri alınmasını istedi. 81 ODTÜ’lü akademisyen yaptıkları açıklamada Doğramacı’nın üniversitelerdeki birçok antidemokratik uygulamadan sorumlu olduğunu belirterek “Kendisine TBMM ödülü verilmesini onaylamıyoruz” dedi. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle