18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 NİSAN 2007 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB B B B B Y 13 16 15 16 18 18 20 16 11 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y PB PB PB Y B 11 11 8 8 12 11 9 6 19 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB Y PB PB Y K Y Y 19 21 10 17 10 10 3 8 3 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzeydoğusu, Doğu ile Güneydoğu Anadolu’nun doğusu yağışlı geçecek. Yağışlar, yağmur ve sağanak, Batı ve Doğu Karadeniz’in iç kesimleri, İç Anadolu’nun kuzeydoğusu ile Doğu Anadolu’nun kuzeyinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Hava sıcaklığı tüm yurtta artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB Y Y Y PB PB PB 8 5 5 14 15 12 16 16 16 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB Y Y Y Y Y Y Y 11 17 14 16 19 15 17 17 12 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm PB PB PB PB Y PB Y B PB 12 14 7 21 11 13 14 23 17 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada kararlı tutumu karşısında AKP: Cumhurbaşkanı Sezer’e; kuşkusuz onun temsil ettiği ve savunduğu Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı olduklarını, halkın eğilimlerini umursamadıklarını artık her fırsatta açığa vuruyor... Son olarak RTE’nin resmi sıfatı Dış İlişkiler Danışmanı (oysa yabancı diyarlarda yanı başından ayrılmayıp yabancı dilden nasibini almamış Başbakanı’na çevirmenlik yapan) AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış: Bir konferansta izleyicilere “Cumhurbaşkanı Ahmet mi Mehmet mi olur; kim olursa olsun bugünden çok daha iyi olur” dedi. Hiç kuşku yok, RTE’den aldığı ilhamla böyle konuşuyor. Bilindiği gibi laikliği var sayıp içini boşalttığı laikliği Cumhurbaşkanlığı’nı fethettikten sonra gerçek anlamından ve hedefinden uzaklaştırmak; RTE’nin ve onunla el ele verecek olan TBMM Başkanı Arınç ile başbakanlık bekleyen Gül Abdullah’la onlara destek veren AKP kadrolarının başlıca hedefi. ??? “Cumhuriyet tarihinde ilk defa mahalle muhtarından cumhurbaşkanına kadar kalbi ile nabzı aynı atan bir yönetim olacak” diyor Egemen Bağış. Bırakalım laik demokratik Cumhuriyete verecekleri zararları tartışmayı bir yana; “mahalle muhtarından cumhurbaşkanına kadar kalbi ve nabzı aynı atan bir yönetimin nasıl olacağını” RTE’nin bir başka başlıca yardımcılarından, genel başkan yardımcısı olan D.M.M.Fırat açıklamış bulunuyor. Cumhurbaşkanı (RTE) Çankaya Köşkü’nü haftanın belli bir günü halka açacak… Cumhurbaşkanı da parkta insanlara katılıp hatırını soracak… Böylece cumhurbaşkanı halkla kaynaşmış olacak (mış). Bağış’tan Fırat’a kadar AKP’ye egemen olan bu dâhiyane buluşlar, daha önceki yıllarda uygulanmıştı. Örneğin Turgut Özal, Çankaya’yı haftanın bir günü halka açtı. Bir kez halk arasında göründü, o kadar. 27 Mayıs müdahalesinin lideri rahmetli Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, kimi geceleri şimdi yerinde yeller esen Çankaya’daki bir parka çıkar, simitçisinden arabacısına, memuruna, emekliye, ev kadınına kadar herkesle oturup sohbet ederdi. RTE de herhalde Ulusa Sesleniş zırvalarını seslendireceği bir park ya bulur ya da bir park yaratılmasını sağlar. O parkta türbanlılar mı istersiniz, RTE kılık kıyafetini seçmekte insanların özgür olduğunu başbakanlığında ilan eylemiş olduğuna göre, serpuşlu, takkeli, eli tespihli, çember sakallılar mı… görünen köy kılavuz istemediğine göre o da bu da hepsi olabilir. ??? Medyayı adaylığını açıklayıncaya kadar susturdu. Hatta destekleyici yayınlar yapmalarını sağladı. Sivil toplum örgütleri ise Allah’ın verdiği ağzı kullanmıyorlar. (Atatürk Düşünce Derneği) ADD çeşitli illerde RTE’nin Çankaya’ya çıkmamasını vurgulayan mitingler düzenliyor. Bu mitinglerde RTE’nin yetersizliğini ve AKP’nin bu ülkeyi yörüngesinden çıkaracak nasıl hizmetler vereceğini anlatan tek konuşmacı (üstelik ne siyasetçi ne de siyasete girmeye hevesli olmayan) gazeteci Tuncay Özkan. Bu mitinglere katılarak daha görkemli olmasını sağlamaları beklenen parti liderlerinden tek biri yok! ADD’nin mitinglerine neden katılalım, daha iyisini, âlâsını yaparız diye düşünüyorlarsa; işte meydanlar. Maddi olanaklarsa sorun yok. İşte devletten bu millet, bu halk için aldıkları trilyonlar tutarında para yardımı. ??? Bu mitinglere yüz çevireceksin… RTE’ye yol açan her türlü gelişmeye gözlerini kulaklarını kapayacaksın. Ankara’da oturup günübirlik açıklamalarla, konuşmalarla halkı kandırmakta ustalaşan bugünkü kadrolara, propagandaya karşı halkı uyardığını sanacaksın! Olacak şey mi? Adamlar RTE’yi sadece iç kamuoyunda “yukarıya” hazırlamıyorlar. Dışarıdan, özellikle ABD’den de TSK’yi konuşma hakkından, hatta görevinden alıkoyacak tertipleri durmadan su üstüne çıkarıyorlar. Geçenlerde Washington yöneticilerinin sevgili kulu bayan gazeteci; Washington’dan daha önceleri askerin RTE’nin cumhurbaşkanlığına karşı çıkacağını sandıklarını, ama bu gelişmeyi artık benimsemediklerini belirten bir yazı yayımladı. Dün, yine ABD’nin askere bakış açısını irdeleyen, tabii Amerika’nın önemsediği kimi önemli konularda askeri eleştiren, “TSK ile ABD farklı telden” başlıklı yazı yayımladı. Bu yazılar; AB’ye, yalaka yazarların desteğinde RTE yönetimine egemen olan, TSK’yi herhangi bir müsteşarlığa dönüştürmek isteyen görüşün Washington’ı yansıtan bölümü. Çankaya’da RTE’yi görmek isteyen dışarısı içerisi elbirliğiyle, ılımlı İslamla hışımlı arası Cumhuriyet’e geçiş sürecine yeşil ışık yakıyor. Danıştay, içkili yerleri şehir dışına çıkarmayı hedefleyen girişimi engelledi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Tecrit genelgesine iptal ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay, İçişleri Bakanlığı’nın içkili yerleri şehir dışına çıkarmayı hedefleyen genelgesini iptal etti. Dairenin kararında, genelgede yönetmelikte olmayan kısıtlamalara gidildiğine işaret edilerek “Genelgede getirilen kısıtlamalarla içkili yer bölgelerinin tecrit anlamında şehir yaşamının dışına itilmesi sonucu çıkarılabileceğinden hukuka uygunluk bulunmamaktadır” denildi. Danıştay 8. Dairesi, Ankara Barosu Başkanlığı’nın genelgenin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açtığı davayı esastan sonuçlandırdı. Daire, genelgeyi oybirliğiyle iptal etti. Dairenin kararında, Bakanlar Kurulu kararıyla 10 Ağustos 2005’te çıkarılan İşyeri Açma ve Ruhsatlarına Dair Yönetmelik’te “içkili yer bölgesi’’ tanımının, “...mülki idare amirinin görüşü alınarak tespit edilen ve içerisinde şarap ve bira dahil her türlü alkollü içeceğin verilebileceği işyerlerinin açılabileceği bölgeyi ifade eder’’ şeklinde yapıldığı anımsatıldı. Yönetmelikte, içkili yer bölgesinin, mülki idare amirinin görüşü doğrultusunda, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde belediye meclisi, bu sınırlar dışında il genel meclisi tarafından tespit edileceği, bu bölge dışında içkili yer açılamayacağının belirtildiği hatırlatıldı. ‘Yeni kısıtlama getiriliyor’ İçkili yer bölgesi tespit edilemeyecek yerler yasal düzenlemelerde açıkça sayılmışken, dava konusu genelgeyle, “konut ve yerleşim alanlarında, ko nutlardan ayrılmış, özel olarak bu şekilde faaliyet gösteren işletmelere tahsis edilmiş, altyapısı, ulaşım hizmetleri buna göre yapılmış ayrı bir bölgede’’ tanımları yapılarak, üst hukuk normu olan yönetmelikte sayılmayan kısıtlamalara yer verildiği ve içkili yer bölgesi konusunda yeni kısıtlamalar getirildiğinin görüldüğüne işaret edildi. Genelgeyle ihdas edilmiş bu kısıtlamalara, yönetmelikte yer verilmediği vurgulanan kararda, “Bu nedenle genelgede, üst hukuk normuna uygunluk bulunmadığı gibi, getirilen bu kısıtlamalarla içkili yer bölgelerinin tecrit anlamında şehir yaşamının dışına itilmesi sonucu çıkarılabileceğinden içerik yönünden de hukuka uygunluk bulunmamaktadır’’ denildi. ‘Amaç dışına çıkılıyor’ Türk güvenlik birimlerinin Mahmur Kampı’na ilişkin ele geçirdiği fotoğraflarda, terörist Abdullah Öcalan’ın fotoğrafının bulunduğu dershanelerde, üniversiteyi Türkiye’de bitirmiş sempatizan ya da militanlar tarafından, askeri kıyafetler içinde Kürtçe eğitim gören çocukların görüntüleri yer alıyor. Kararda, İçişleri Bakanlığı’nın savunmasında, genelgenin umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin ruhsatlandırılmasının, kanun değişikliğiyle belediye ve il özel idarelerine devredilmesi, dolayısıyla uygulayıcılarının değişmesi nedeniyle mevzuatın ne şekilde uygulanacağına açıklık getirilmek üzere çıkarıldığının belirtildiği kaydedildi. Kararda, “Bu belirtilmiş ise de genelgeyle hedeflenen amacın dışına çıkıldığı görüldüğünden bu iddiaya itibar edilmemiştir’’ denildi. ‘Üst hukuk normlarına aykırı’ Kararda, genelgede içkili yer bölgesiyle ilgili yönetmelikte olmayan yeni kısıtlamalar getirilmesinin, bu haliyle üst hukuk normlarına aykırı olduğu, bu nedenle genelgede hukuka uyarlık bulunmadığı vurgulandı. İçişleri Bakanlığı, kararı temyiz ederse dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na gidecek. Danıştay 8. Dairesi, genelgenin yürütmesini durdurmuş, İçişleri Bakanlığı’nın bu karara itiraz etmesi üzerine dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na gelmişti. Kurul, bakanlığın itirazını reddetmişti. Mahmur’da terörist yetiştiriliyor Ulaşılan yeni bilgiler, BM ve Irak hükümetine sunuldu İLHAN TAŞCI ANKARA ABD’nin, Türkiye’nin büyük hassasiyet gösterdiği Mahmur Kampı’nda hiçbir PKK’li teröristin bulunmadığını açıklamasına karşın, Türk güvenlik birimlerinin, kampa ilişkin ulaştığı bilgiler, Mahmur Kampı’nda “PKK militanı” yetiştirildiğini gözler önüne serdi. Cumhuriyet, Türk güvenlik birimlerinin Mahmur Kampı’na ilişkin eline geçen ve kampın PKK’nin eğitim birimi olarak kullanılmakta olduğunu gösteren belgelere ulaştı. Terörist Abdullah Öcalan’ın fotoğrafının bulunduğu dershanelerde, üniversiteyi Türkiye’de bitirmiş sempatizan ya da militanlar tarafından, askeri kıyafetler içinde Kürtçe eğitim gören çocukların görüntülerinin yer aldığı fotoğraflar, bilgiler ve belgelerin Dışişleri Bakanlığı’nın eline ulaşmasından sonra, gerekli değerlendirmeler yapıldı. Bu değerlendirmeler ışığında ise söz konusu fotoğraf, bilgi ve belgeler çeşitli kanallar aracılığı ile BM’ye ve Irak hükümetine iletildi. Türkiye bu kanıtların ortaya konmasının ardından, Mahmur’un kapatılması yönündeki istediğini net bir dille yineledi. Türkiye, Irak ve BM arasında geçen ay İsviçre’de yapılan Mahmur toplantısı sonuçsuz kalmıştı. Fotoğraflarda, Öcalan’ın fotoğrafının bulunduğu dershanelerde öğrencilerin askeri kıyafetle öğrenim görüyor olması, terör örgütünün Mahmur’u “militan yetiştirme merkezi” olarak konumlandırdığını ortaya koydu. ABD askerleri ve Irak Ulusal Muhafızları’nın kampta yaptığı arama faaliyeti sırasında militan yetiştirilen dershaneleri görmezden gelmiş olması da yeni soru işaretlerini beraberinde getirdi. Geçen hafta sonundaki gözlemlerim öncekilerden farklıydı. Ama önce yakın geçmiş. Türkiye’de AKP’nin iktidara gelmesinin ardından Kıbrıs’taki siyasi havanın renkleri de hızla değişmiş, AB’den esen rüzgârlar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tümünü kaplamıştı. 2004 ve 2005’teki kısa süreli gidişlerimdeki hava şuydu: 1. Annan Planı ile birlikte KKTC’nin yıllar süren esareti bitecek. Dünyaya açılacak. AB’ye üyelik aylarla değil, günlerle sayılı bir süreç sonrasında gerçekleşecek. 2. KKTC’de yaşayanların ekonomik durumu bir anda birkaç kat artacak. Güneyle yarışır hale gelecek. 3. Adayı ikiye bölen hat kaldırılacak. Kıbrıslılık bilinci iki tarafı da etkisi altına alacak ve adil bir devlet kurulacak. 4. Bu zaman diliminde Türkiye’den gelenler de geri dönecek. Kıbrıs Kıbrıslılara kalacak. Komşu bir ülke olarak Türkiye ile iyi ilişkiler kurulacak. 5. Gelişmelerin devamında Türkiye asker çekecek. Kapılarını ada halkına sonuna kadar açacak olan Brüksel başlıca garantör olacak. Annan planına “Yes be annem” sloganlarıyla evet demek aynı zamanda AB’ye evet anlamına gelecek. ??? Bu havanın estiği günlerde farklı görüşlerden yorumcuların katıldığı tartışmalarda da aynı hava esmişti. Derin Kıbrıs yorumcuları; sorunun artık çözüldüğünü, 2006 yılına girildiğinde Türkiye’nin Kıbrıs diye bir sorunu kalmayacağını anlatıyordu. Son görünümü aktaralım: 1. Büyük beklentileri arkasına alarak iktidara gelen CTP, bunları karşılayacak durumda değil. Bunu kendi tabanı da kabul ediyor. 2. Annan Planı’na evet demekle geleceklerinin kurtulacağına inanan gençler artık sessiz. Doğal olarak yanılmışlığı da kabul etmiyorlar ama, mevcut iktidarla hayallerinin gerçekleşmeyeceğini görüyorlar. 3. CTP’nin yarattığı hayal kırıklığına karşılık, toplumu arkasından sürükleyebilecek başka bir hareket öne çıkmıyor. 4. KKTC’yi bu noktaya sürükleyen politikaların başlıca destekçisi olan AKP hükümetine yönelik tepkiler de başlamış durumda. 5. CTP, muhalefette iken kendisini destekleyen Rum siyasetçilerinin bugün tam olarak yanında olmamasının getirdiği hayal kırıklığını yaşıyor. Belki de bu hayal kırıklığı karşılıklı! ??? Saptamaları ve saplamaları burada kesip soralım: Ne yapmak gerekir? Şu sözlerin yararı yok: “Bakın işte biz dememiş miydik, işte siz de gördünüz; Rumlar adanın tümüyle kendilerine ait olduğunu düşünüyor, Türk varlığını tanımak istemiyor... Rum kesiminde yapılan anketlere bakın, bunca karşılıklı gelip gitme, kapı açıp misafir etmeden sonra adada AB istemlerine dayalı bir barışın yakın olduğuna inanan Rumların oranı yüzde 20’yi bile bulmuyor... Bunları zamanında söyledik, inanmadınız... Alın işte olacağı buydu...” Bunların yararı yoksa, neyin yararı var? Hey şeyden önce KKTC’de ders kitaplarından ekonomiye yeni bir ortak heyecan, yeni bir ortak gelecek ufku yaratmak gerekiyor. Eğer bir ülke gençliği, geleceğini başka bir ülkede arıyorsa, orada gelecek karanlık demektir. Eğer bir ülkede, bütün oklar içte birbirine dönük ise, orada ortak payda çıkarmak olanaksız demektir. KKTC’de bu tabloyu görüyoruz... Dünkü “yes be annem” bugün “ahh be annem” olmuş... Böyle giderse yarın şöyle olacak: Vah be annem! ankcum?cumhuriyet.com.tr Türkiye isteğini yineledi Belgeleri ve fotoğrafları BM ve Irak’a iletmekle kalmayan Türk yetkililer, özellikle Irak hükümetine, “Kampta PKK varlığını inkâr ediyorsunuz. Bu belgeler, teröristlerin Mahmur Kampı’nı kullandığını gösteriyor” diyerek tepki gösterdi. ODTÜ’DE KURULTAY Türk heyeti 10 gün önce döndü ancak açıklama yapılmadı Mühendislerden Cumhuriyet’e ödül ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası’nca bu yıl 11’incisi düzenlenen “Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı” çerçevesinde, yaptığı haberlerle oda çalışmalarına katkı sunan basın kuruluşları ödüllendirildi. Cumhuriyet gazetesi de oda çalışmalarına karşı gösterdiği duyarlı ve ilkeli yayıncılık nedeniyle ödüle değer bulundu. “11.Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı”, dün ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde başladı. Kurultay açılışında konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, Türkiye’de ekonomik, sosyal ve siyasal alanda tehlikeli bir gidiş yaşandığına işaret etti. Selvi, Türkiye’nin her şeyden önce bölünmüş haritaların ortada dolaşmasını engelleyecek bir yapıya ihtiyacı olduğunu vurguladı. Haremüşşerif bilmecesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in Ankara ziyareti sırasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, üç semavi din açısından kutsal sayılan Haremüşşerif’te inceleme yapmasını önerdiği “teknik heyet”, Kudüs’teki çalışmalarını tamamlayıp Türkiye’ye döneli 10 günü geçti. Ancak teknik heyet raporunun sadece kendisine verilmesini isteyen Erdoğan’dan şimdiye kadar konuyla ilgili bir açıklama gelmemesi dikkat çekti. Tarihçi Prof. Tufan Buzpınar, İstanbul Üniversitesi’nden arkeolog Prof. Sait Başaran ve jeofizik mühendisi Prof. Metin İlkışık, sanat tarihçisi Doçent Ahmet Vefa Çobanoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi danışmanlarından yüksek mimar Hilmi Şenalp, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Tarihi Çevre Koruma Müdürü Mimar Cem Eriş, Bayındırlık Bakanlığı’ndan inşaat mühendisi Atilla Erenler’in yer aldığı teknik heyet, İsrail’in “çalışma yapma” süresini sadece 2 gün ile sınırladığı için 20 Mart’ta Kudüs’e gitti ve incelemeleri yaptıktan sonra 22 Mart’ta Türkiye’ye döndü. Varılan mutabakat uyarınca heyetin basın açıklaması yapmaması ve hazırladığı raporu Erdoğan’a vermesi, Erdoğan’ın gerekli gördüğü takdirde söz konusu raporu kamuoyu ile paylaşması öngörüldü. Heyet, şimdiye kadar konuyla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı’nı da bilgilendirmedi. Erdoğan’ın da açıklama yapmamış olması, “tepkileri üzerine çekmeme çabası” olarak değerlendirildi. Heyetin incelemesini sürdürdüğü günlerde basına, “Haremüşşerif’teki çalışmaların, dini dokuya zarar vermediğinin anlaşıldığı” yönünde haberler çıkmıştı. Haremüşşerif, Ürdün merkezli bir vakıf tarafından yönetiliyor. Ancak bölgeye girişçıkışlar İsrail güvenlik kuvvetleri tarafından denetleniyor. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle