Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 MART 2007 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU leyla.tavsanoglu?cumhuriyet.com.tr CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’den Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na salvolar: Karşıdevrimci Köşk’e çıkamaz SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Onur Öymen’le konuşuyoruz. Gündemimiz yine Cumhurbaşkanlığı seçimi, genel seçimler, AKP Hükümeti’nin marifetleri ve önümüzdeki hafta TBMM’de yeniden ele alınacak yeni Petrol Kanunu. Burada hiçbir yorum yapmadan Öymen’in ağzından Türkiye’nin ibret verici tablosunu size aktarmak istiyorum: Türkiye önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklandı. İpler iyice gerildi. Yaygın söylenti Tayyip Erdoğan’ın son dakikada Cumhurbaşkanlığı’na adaylığını açıklayacağı ve bu Meclis’in de onu Köşk’e çıkaracağı. Sizce Erdoğan Cumhurbaşkanlığı’na aday olur mu? Olur da Köşk’e çıkarsa neler olur? ÖYMEN Genel Başkanımız Deniz Baykal açıkça ifade etti, “Aday olmayacak” dedi. Her gittiğimiz yerde, Anadolu’nun her tarafında halka soruyoruz. Tepkilerini, görüşlerini öğrenmeye çalışıyoruz. Kim aday olur, kim olmaz bir yana.. Halkın bize verdiği mesaj şudur: “Atatürk’ün koltuğuna bir karşıdevrimciyi oturtmayız.” Vatandaşın tepkisi bu kadar açıktır. Atatürk devrimlerini, dünya görüşünü benimsememiş, çağdaşlığı, laik demokratik Türkiye inancını içinde hissetmemiş bir insanın Atatürk’ün koltuğuna oturması söz konusu olmamak gerekir. Bu, ister kendisi, ister onun zihniyetinde birisi olsun. ‘Düzmece kamuoyu yoklamaları’ Ama demokrasilerde oyu alan seçilir, görüşü hâkim. ÖYMEN Demokrasilerde halkın çoğunluğunun desteğini alan insanlar oraya seçiliyor. Doğrudan doğruya halkın seçtiği sistemlerde bile çoğu zaman iki turlu sistem oluyor. Birinci tura giren adayların içinde en yüksek oyu alan cumhurbaşkanı olmuyor. İkinci tur en çok oyu alan iki aday arasında yapılıyor. Bunun da amacı halkın çoğunluk oyunu alan insanın cumhurbaşkanı olması. Yani her ülke oy çoğunluğuna önem veriyor. Bizde ise beş yıl önce protesto oylarıyla Meclis’e giren bir parti, seçim sisteminin azizliği yüzünden halkın yüzde 34’ünün oylarını aldığı halde milletvekilliklerinin yüzde 66’sını elde etti. O çarpıklıktan yararlanıp parmak hesabıyla ülkeye yedi yıl hükmedecek. Bu mümkün değil. Halkın vicdanı bunu kaldırmıyor. Peki, kimi hukuk insanı bu seçimlerin hukuksal yanını da tartışıyor. Önce Sabih Kanadoğlu bu tartışmayı açtı, ardından son olarak eski TBMM başkanlarından Hüsamettin Cindoruk da hukuksal bir tartışma başlattı. Siz bu konuda ne diyorsunuz? ÖYMEN Hukuksal açıdan da söylenecek çok şey var. Sabih Kanadoğlu’nun mütalaasını hiç kimse göz ardı etmesin. Konuştuğumuz pek çok değerli hukukçu da aynı şeyi söylüyor. Buna göre TBMM’de 367 milletvekili hazır bulunmadan Cumhurbaşkanlığı oylaması yapılamaz. Yaptık, oldu, derlerse ne olacak? ÖYMEN Şu olacak: Sayın Baykal’ın ifade ettiği gibi on dakika içinde Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz. Ondan sonra da Anayasa Mahkemesi’ne güveneceğiz; güveniyoruz. Biz, “Ankara’da hâkimler vardır. Herkes bunu böyle bilsin” diyoruz. Biz Tayyip Erdoğan’ın ya da onun talimatıyla onun zihniyetinde birisinin Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olacağına, olabileceğine inanmıyoruz. Önümüzde sadece Cumhurbaşkanlığı seçimi değil bir de genel seçimler var. Çeşitli kamuoyu yoklamaları havalarda uçuşuyor. Kimi, “AKP eski oyunun üzerinde oyla tek başına iktidar olacak. ‘ Tayyip Erdoğan’ın ya da onun zihniyetinde birisinin Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olabileceğine inanmıyoruz. ’ Meclis’e yine iki parti girecek” diyor. Siz bu kamuoyu yoklamalarının ne derece sağlıklı yapıldığını düşünüyorsunuz? ÖYMEN Ben bu kamuoyu yoklamalarını sağlıklı bulmuyorum. Biz istisnasız her hafta Anadolu’nun bir köşesindeyiz. Halkın nabzını tutuyoruz. Halkın AKP Hükümeti’ne karşı tahmin edilenin üzerinde bir tepkisi var. Türkiye’de büyük şehirlerde bu hükümetten yararlanan bazı işadamlarının, onların desteklediği bazı gazetelerin yazdıklarının aksine halkımız bu hükümetten tüm umudunu kesmiştir. Halk bir kere daha AKP’yi iktidarda görmek istemiyor. Bakın, vatandaş aç. Bir hafta önce Kahramanmaraş’a gittim. Yeşilova beldesinde vatandaşlarla konuştum. Elbistan’a da gittik. İnanılmayacak kadar büyük bir işsizlik ve yoksulluk var. Vatandaş çaresizlik içinde. Fabrikaların o kadar yoğun olduğu bir ilimizde durum buysa siz Anadolu’da gerisini düşünün. Anadolu aç. Uluslararası istatistikler Türkiye’de yoksulluk oranının yüzde 24’ü bulduğunu gösteriyor. Bütün bu açlık ve yoksulluğa karşın bu halk gidip yine AKP’ye oy verir mi? ÖYMEN Seçim zamanı gelecekler, Kuran’a el bastırarak halka kömür, erzak kaldırılması isteniyor. Buna rağmen kaldırmıyorlar. Dokunulmazlık zırhının arkasına saklanarak günü idare etmeye çalışıyorlar. Yarın dokunulmazlık kalkınca ne yapacaksınız? Mahkemelerde hesap vereceksiniz. Türkiye bugün dünya yolsuzluk listesinde 60. sırada. Türkiye’yi, üstelik İslamiyet zırhına sarılarak bu hale getirdiler. Bizim dinimiz dürüstlük dinidir. Bu dine sahip çıktığını söyleyen insanların iktidarda olduğu dönemde Türkiye tarihinde görülmemiş yolsuzluk iddialarıyla çalkalanıyor. Dış desteklerle, payandalarla, bazı iş çevrelerinin gayretiyle, yeşil sermayenin çabalarıyla AKP Hükümeti’ni ayakta tutmayı hiç kimse başaramayacaktır. Düzmece kamuoyu yoklamalarıyla, bazı sözde akademisyenlerin, o sıfatı hak etmeyen bazı üniversitelerin desteğiyle bunlar ayakta duramayacak. Batan bir gemiye de kimse bilet almaz. AKP’nin ABD oyunu Siz bir grup milletvekili olarak Washington’a gidip orada kimi Amerikalı yetkililerle lobi çalışmaları yapacaktınız. Ama öğrendim ki son anda TBMM Başkanı Bülent Arınç bu ziyarete kendileri karar vermişler. “Bizim partimizden kimin gideceğine siz nasıl karışırsınız? Siz kendi partinize bakın” dedik. Sonunda kabul ettiler. Genel Başkanımızdan isimleri aldılar. Siz Şükrü Elekdağ ve Mehmet Dülger’le aynı grupta gidecektiniz, yanılmıyorsam… ÖYMEN Evet. Bizim grubun gidiş tarihini boyuna değiştirdiler. Bize en son, “14 Nisan’da gideceksiniz’’ dediler. Önceki gün TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın Mehmet Dülger’in bana ifade ettiğine göre bizzat TBMM Başkanı Bülent Arınç bizim heyetin ABD’ye gönderilmesini reddetmiş. “Bu dönemde Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Heyet gitmesin” gibi bir bahanenin arkasına saklanmış. Bunun nedeni bizim ABD’ye gitmemizi istememeleri. Gerçek bu. Çünkü bizim Amerikalılara partimizin gerçek duruşunu anlatmamıza tahammülleri yok. Anlaşılıyor ki bazı AKP’liler sürekli olarak Amerikalılara tezviratta bulunmuşlar. TürkAmerikan ilişkilerini CHP’nin bozduğunu söylemişler. Onun için bizim envai çeşit ayak oyunlarıyla ABD’ye gidişimizi engellemek istedikleri anlaşılıyor. Ama korkunun ecele faydası yok. ABD’yle bir devlet geleneği var. Devlet geleneğinden bihaber kişileri Washington yönetimi kendine nasıl muhatap kabul edebilir? ÖYMEN Biz Amerikalılara şunu söyledik: “Çeşitli söylentiler var. Sizin Türkiye’de iç politikayla çok yakından ilgilendiğiniz söyleniyor. Hatta seçim sonuçlarını etkilemeye çalıştığınızı söylüyorlar. Sakın bu işe kalkışmayın. Zaten Türk halkının ABD’ye desteği dibe vurdu. Daha da kötüye giderse ilişkilerimizde bir daha düzeltilemeyecek sonuçlar çıkar. Türk iç politikasına karışmayın. Bundan en büyük zararı ABD görür.” Onlar da bu mesajımızı çok iyi anladıklarını belirten şu sözleri söylediler: “Biz sizin iç politikanıza karışmıyoruz. Zaten iktidarla muhalefeti eşit görürüz. Partiler arasında hiçbir tercihimiz yoktur. Şunu biliniz ki bugün iktidar partisini desteklediğimiz yolundaki iddialar gerçek dışıdır.” Ama öyle anlaşılıyor ki hükümetteki bu parti hâlâ ABD’nin ve başka ülkelerin desteğinden medet umarak iktidarda kalmaya çalışıyor. Türkiye’deki seçimlerin sonucunu ne ABD ne de AB tayin edecektir. Bu seçimlerin sonucunu Türk P O R T R E ONUR ÖYMEN İstanbul, 1940 doğumlu. Babası Türkiye’nin önde gelen felsefe eğitimcilerinden Münir Raşit Öymen. Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi, yükseköğrenimini AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde tamamladı. Aynı fakültede savunma politikaları konusunda doktora çalışması yaptı. 1964’te girdiği Dışişleri Bakanlığı’nda hem merkezde hem de yurtdışında çeşitli kademelerde görev aldı. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra dört yıl Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği Müsteşarlığı görevinde bulundu. 198890’da Kopenhag, 199095 arası Bonn Büyükelçiliği’ni yürüttü. 199597 arası Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı’nı üstlendi. 19972001 arası Türkiye’nin NATO nezdindeki daimi temsilcisi oldu. 2002 seçimlerinde CHP listesinden İstanbul Milletvekili seçildi. dağıtacaklar. Ama bu halk o oyunu oynamayacak. Seçim rüşveti olarak dağıtılan kömürler Doğu Anadolu’da soğuktan titreyen çocuklarımızın kömürüdür. Hükümet kömürü onlara vermiyor. Onlar her gün okullarını evlerinden götürdükleri tezekle ısıtıyorlar. Doğu Anadolu’daki çocuklarımızdan esirgenen o kömürler büyük şehirlerin varoşlarında seçim rüşveti olarak dağıtılıyor. Bunların on parmaklarında on kara var. TBMM’deki milletvekili ve bakanlarla ilgili toplam 227 yolsuzluk dosyası olduğu biliniyor. Hatta Başbakan hakkında da birkaç yolsuzluk dosyası olduğu söyleniyor. AKP seçimler öncesinde dokunulmazlıkların kaldırılacağı sözünü vermişti. Şimdi ise yolsuzluk dosyalarından kaçmak için dokunulmazlık kalkanına sığınıyor. Hakkında yolsuzluk dosyaları olan bir kişi bunlardan aklanmadan nasıl Cumhurbaşkanlığı’na aday olabilir? ÖYMEN Türkiye’deki milletvekili dokunulmazlığı sisteminin başka hiçbir medeni ülkede örneği yok. Hiçbir ülke, milletvekillerini adi suçlara karşı korumuyor. AB’nin Türkiye’yle ilerleme raporlarında da dokunulmazlık sisteminin izin vermemiş. Neden? ÖYMEN Bunun hikâyesi ilginçtir. Aylarca önce hükümeti uyardık. Dışişleri Komisyonu’nda defalarca ifade ettik. “Sözde Ermeni soykırım tasarısının Kongre’den geçmesi ihtimali kuvvetlidir. Onun için çok yoğun bir faaliyet göstermek lazım” dedik. Önce de böyle tasarıların Kongre gündemine gelmesi söz konusu olduğu zamanlarda biz 150 senatör, Kongre üyesi ve danışmanı davet ettik. Bilgilendirme faaliyetinde bulunduk. O zaman tasarıyı geçiremediler. Şimdi de aynı şeyi yapmamız gerektiğini söyledim. “Ayrıca Meclis Dışişleri Komisyonu’ndan bir heyeti de ABD’ye gönderin. Dış İlişkiler Komisyonu’yla masaya otursun ve sadece tasarıyı değil, Kuzey Irak, PKK, TürkAmerikan ilişkileri gibi konuları ciddiyetle ele alsın. Türk halkının ABD’ye olan desteği yüzde 13’e indi” dedim. Bunu Dışişleri Bakanı’yla da konuştum. Pek sıcak bakmadı. “Dışişleri Komisyonu üyesi olmayan bazı arkadaşlarımız var. Onları da göndermek isteriz” dedi. Bunun üzerine üç tane heyetin gitmesi kararlaştırıldı. Ama bir baktık, bizim partimizden kimlerin gideceğine de ilişkilerimizi engellemeye hiçbir zaman güçleri yetmeyecektir. Biz her zaman Amerikalılara, “Bizim hiçbir ülkeye düşmanlığımız yok. Ama ABD’nin Irak’ta yaptıklarını, Kuzey Irak’ta PKK politikasını onaylamıyoruz” diyoruz. Biz Atatürk’ten beri CHP olarak hiçbir ülkeye düşmanca duygular beslemeyen bir politika izliyoruz. Ama Türkiye’nin çıkarı neyi gerektiriyorsa onu söyleriz. Başka ülkelerin politikalarını doğru bulmuyorsak da onu söyleyecek cesaretimiz vardır. Biz hiçbir ülkede, “Efendim, Başbakanımızı delikten süpürmeyin. Onu kullanın” lafını da etmeyiz. Bunu Türkiye açısından haysiyet kırıcı buluruz. ‘Babalar gibi satıyorlar’ Peki, sizin herhangi iç ve dış temasınızı engellemeye kalkmak gibi bir cesareti kendilerinde nasıl bulabilirler? ÖYMEN Biz iktidarın emrinde değiliz. Ana muhalefet partisi CHP ve onun milletvekilleri olarak hükümetin boyunduruğu altına girecek bir parti değiliz. Basına filan uyguladıkları sansürü bize uygulayamazlar. ABD’nin iki yüz yıldan fazla süren halkı tayin edecektir. Atatürk’ün Türkiyesi’nde turuncu boyun bağıyla hükümet değiştiremez ya da iktidarda kalamazsınız. Bu hükümetin ilginç bir her şeyi satma politikası var. Maliye Bakanı çıkıyor, “Ben babalar gibi her şeyi satarım” diyor. En son Dubai Şeyhi El Makdum’a Levent’teki İETT arazisi satıldı. Satacak bir yer kalmayınca sizce ne yapacaklar? ÖYMEN Türkiye satılık değildir. Ama satıyorlar… ÖYMEN Türkiye’nin temel, stratejik servetini satanların, çok uzun süreli olarak bunları yabancılara teslim etmeye kalkışanların bu oyunları mutlaka sona erdirilecektir. Bir kere daha söylüyorum: Türkiye satılık değildir. Burası vatan toprağıdır. Biliyor musunuz.. Hükümet geçen yıl, biri ocak, öbürü haziranda iki gizli kararname çıkarttı. Bu kararnamelere göre ihale açarak yabancılara Suriye sınırında 500 bin dönümlük araziyi mayından arındırma karşılığında 49 yıllığına teslim edeceklerdi. İhaleyi de açmışlardı. Kıyameti koparttık. İhaleleri iptal etmek zorunda kaldılar. ‘ Öyle anlaşılıyor ki hükümetteki bu parti hâlâ ABD’nin ve başka ülkelerin desteğinden medet umarak iktidarda kalmaya çalışıyor. ’ ‘ Dine sahip çıktığını söyleyen insanların iktidarda olduğu bu dönemde Türkiye, tarihinde görülmemiş yolsuzluk iddialarıyla çalkalanıyor. ’ Yeni petrol yasası rezaleti Peki, o gizli kararnameler ne oldu? ÖYMEN O gizli kararnamelerin iptali için Danıştay’a dava açtık. Oradan da olumlu sonuç alacağız. Bu işi araştırırken bir de baktık ki o mayınlı arazinin hemen güneyinde, tam 300 metre uzaklıkta, Kamışlı bölgesinde Suriye’nin çok zengin petrol yatakları var. Bunu görünce, “Tabiat bu kadar haksızlık yapmış olamaz. Herhalde bizim toprakların altında da petrol vardır” dedik. Bugün TPAO tam o bölgede, Nusaybin civarında mayından arındırılan bölgelerde 14 kuyu kazdı. Oralardan petrol çıkıyor. Düşünebilir misiniz? Bunlar o araziyi yabancılara teslim edeceklerdi. İşte, Türkiye’de yaşanan gerçek budur. Bu hükümet zamanında ulusal çıkarları koruma refleksleri kaybolmuştur. Son çıkarılan petrol yasasının da ulusal çıkarlar açısından son derece teslimiyetçi, sakıncalı olduğu değerlendirmeleri var. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz? ÖYMEN Bu petrol yasası kadar kötüsünün örneğini biz dünyada bulamadık. Bu petrol yasasında daha önceki yasada bulunan, “Türkiye’nin milli menfaatları korunacaktır” cümlesini bile çıkarttılar. Yani, Türkiye’nin milli menfaatlarını korumaktan vaz mı geçtiler? ÖYMEN Anlaşılan, öyle oldu. Sonuçta Türkiye kendi milli menfaatlarını korumayacağını resmen ortaya koyuyor. Daha kötüsü, Türkiye’de yabancı şirketler tarafından üretilecek petrolün tamamının yurtdışına çıkmasına izin veriliyor. Devlet hissesi yüzde ikiye kadar indiriliyor. TPAO’nun devlet adına yapacağı petrol araştırmalarından bahseden maddeler çıkarılıyor. Bugün TPAO başka ülkelerde devlet adına araştırma yapıyor. Devlet adına artık ne Türkiye, ne de yabancı ülkelerde araştırma yapılabilecek. Ama yabancı devletler adına başkaları Türkiye’de bunu yapabilecekler. Yani Türkiye’yi yol geçen hanı haline getiren bir petrol yasasıdır. Bereket, Cumhurbaşkanı’ndan döndü. Önümüzdeki hafta Meclis’te yine görüşülecek. Biz büyük tepki göstereceğiz. Israr ederlerse Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz. Bir kere daha söylüyorum. Kimse unutmasın. Türkiye’de hâkimler vardır. Anayasaya, hukuka aykırı olarak Türkiye’yi haraç mezat satamazsınız. Bir de bir yabancı şirketin 1993’te zamanın Enerji Bakanı’na gönderdiği Karadeniz’de çok zengin petrol rezervleri bulunduğunu anlatan mektuplar var. Siz bu konuda bilgi sahibi olduğunuz için bunun içeriğini anlatır mısınız? ÖYMEN Bir yabancı petrol şirketi Şubat ve Kasım 1993’te Enerji Bakanlığı Petrol İşleri Dairesi’ne iki mektup gönderdi. Elimizde bunların metinleri var. O mektuplarda şöyle deniliyor: “Bizim tespitlerimize göre Karadeniz’de bir milyar varil petrol ve çok zengin doğalgaz rezervi var. Ama bizim bunları işletmemiz için petrol yasanızı değiştirmeniz lazımdır.” İstedikleri petrol arama alanlarının genişletilmesi, ruhsat sürelerinin uzatılması, Türkiye’de bırakılmak zorunda olan petrol miktarının azaltılması. Onlar insafa gelmiş, Türkiye’de petrolün yüzde 45’ini bırakmayı teklif etmişler. Bugünkü yasaya göre ise sıfır. Sonuçta bir yabancı şirketin, petrol yasasını Türk Hükümeti’ne dikte etmeye çalıştığını görüyoruz. Fakat sonunda o hükümet de, ondan sonraki hükümetler de bu istekleri kabul etmemişler. Ama bu hükümet bunu kabul ediyor. Bu yeni yasa yabancı şirketlerin 1993’te Türkiye’den istedikleri doğrultusundadır. Bu bir teslimiyet yasasıdır. Böyle bir yasayı çıkartmak bu hükümet için aynen 1 Mart tezkeresi gibi her zaman bir utanç belgesi olacaktır. ‘ Bu seçimlerin sonucunu Türk halkı tayin edecektir. Atatürk’ün Türkiye’sinde turuncu boyun bağıyla hükümet değiştiremez ya da iktidarda kalamazsınız. ’ CUMHURİYET 12 K