18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 MART 2007 CUMARTESİ 8 HABERLER Stockholm’de ısıtılmış kaldırımlarda İsveç’in serinkanlı insanları dolaşıyor Vikinglerin soğuk ülkesi S MEHMET FARAÇ TOCKHOLM Uçağımız Stockholm üzerine geldiğinde sis bulutları arasından onlarca adacık ve buz tutmuş deniz görülüyor. Yüzlerce metre yükseklikten bakıldığında soğuk havanın hâkim olduğu bu kent, her şeyin donmuş olduğu izlenimini veriyor. Oysa büyük bölümü ormanlarla kaplı İsveç’in başkentine ayak bastığımızda bizi karşılayan dostlarımız, birkaç gün önce eksi 20’lerde olan havanın ısınmaya başladığını belirterek beni teselli etmeye çalışıyor! Finlandiya ve Norveç arasındaki Kuzey Avrupa ülkesi olan 9 milyonluk İsveç’in başkenti Stockholm, Malaren Gölü takımadaları ile Baltık Denizi’nin birleştiği noktada, 14 ada üzerinde bulunuyor. Kentte 45 bin Türk yaşıyor. Yüksek işçi giderleri nedeniyle mağazalar en geç akşam 18.00’de kapanıyor. Açık kalan tek tük eğlence mekânlarına girebilmek için gençler gece yarılarına kadar dondurucu soğukta, kuyrukta bekliyor. Kentin yüzölçümü İstanbul kadar olmasına karşın sokaklarda pek kimseye rastlanmıyor. Yazarımız Mehmet Faraç, Doğa Müzesi’ndeki 8 tonluk mamut ağacı kesitinin önünde. Tek muhafızlı saray İ sveç’teki demokrasiyi görmek için sadece buradaki yasaları ve insan hakları uygulamalarını görmek gerekmiyor. Devleti yönetenlerle halk arasındaki mesafenin neredeyse sıfıra indiğini gösteren çok ilginç görüntüler göze çarpıyor. 1986 yılında eşiyle birlikte sinemadan çıktıktan sonra öldürülen İsveç Başbakanı Olof Palme’nin Adolf Fredrik Kilisesi’nin bahçesindeki mezarının sıradanlığı bizi şaşırtıyor. Bir kilisenin bahçesinde, taban taşları yamulmuş mezar, üzerinde Olof Palme yazan bir taştan oluşuyor. Çevresinde ne mermer duvarlar ne gösterişli mezar taşları ne de bilgilendirici bir levha bulunuyor. İsveç Başbakanı John F. Reinfeldt’in oturduğu kanal kenarındaki ev ise sıradanlığıyla dikkat çekiyor. Belediye başkanlarının bile evlerinin önünde polis kulübelerinin olduğu, başbakanların konutlarının çevresindeki sokakların polis bariyerleriyle kesildiği bir ülkeden gidince, İsveç başbakanlarının oturduğu üç katlı resmi konut bizde burukluk yaratıyor. Önünde ne kulübe ne de polis bulunmayan sıradan bir sokaktaki evde bir devlet büyüğünün oturduğunu gösteren tek bir ize rastlanmıyor. Bu sıradanlık İsveç Kralı Kung Karl XVI Gustav’ın yaşadığı binada da göze çarpıyor. Kungliga Slottet Stockholm (Kraliyet Sarayı) her ne kadar yapısal açıdan görkemli görünse de, burada bir ülkenin kralı ve ailesinin yaşadığını gösteren alışılmış belirtiler göze çarpmıyor. K RİSTALİ ÜNLÜ Ejderhanın yuva yaptığı kilise! Stockholm’deki eski yaşamı görmek isteyenler Gamla Stan diye adlandırılan eski şehire koşuyor. Kentin ilk yerleşim yeri olan bu bölgenin 1200’lü yıllarda kurulduğu söyleniyor. Cadde ve sokakların çoğunu 1600’lü yıllardan kalma balkonsuz, 5 6 katlı rengârenk yapılar süslüyor. Binalar tıpkı Güneydoğu’daki eski yapılar gibi daracık sokaklarla birbirlerine bağlanıyor. Tarih kitapları 1200’li yıllarda kentin çevresinin yüksek savunma duvarlarıyla çevrili olduğunu yazıyor. Stockholm’de mağazaların bulunduğu Kraliçe Caddesi’nin eski şehirdeki devamı olan Vasterlanggatan’da (Batı Uzun Caddesi) yöresel ürünlerin satıldığı butikler bulunuyor. 1800’lü yıllardan bu yana faaliyet gösteren bu butiklerde İsveç geyiklerinin ahşaptan yapılmış bibloları, saf yün kazaklar, geyik figürlü bıçaklar ve benzeri süs eşyaları ile biblolar satılıyor. Kimi dükkânlarda da ünlü İsveç kristalinden yapılmış ürünler vitrinleri süslüyor. S tockholm’deki görkemli Stor Kyrka (Büyük Kilise) kentin her yerinden görülüyor. 1200 yılında Kral Birger Jarl tarafından yaptırılan kilise kentin sembollerinden biri olarak yüzyıllardır ayakta duruyor. 1279’dan bu yana kalan belgelerde de söz edilen kilisenin bir yangının ardından ciddi oranda tahrip olduğu ve 1306’da yeniden inşa edildiği belirtiliyor. Şu anki halini 1700 yıllarında aldığı, ancak 1908’de bazı sütunlarının kaldırıldığı ifade ediliyor. 19 Haziran 1976’da Kral Carl XVI Gustav’ın da evlendiği bu kilise altın revakları, göz kamaştırıcı mermer ve ahşap işlemeleri, şaşırtıcı boyutlardaki avizeleriyle dikkat çekiyor. Kilisenin tabanında çok sayıda mezar bulunuyor. Mermer kapaklı mezarlar üzerinde tavanı süsleyen resimleri izleyenler yüzyıllar ön cesine gidiyor. Heykellerle süslü bu kilisenin bir köşesinde insanı loş ışıkta ürküten bir heykel bulunuyor. Bir şövalyenin devasa bir canavarı mızrakla öldürdüğünü tasvir eden heykelle ilgili kentte çeşitli rivayetler anlatılıyor. Örneğin canavar Danimarka olarak lanse ediliyor. Gezi sırasında bize rehberlik yapan İsveçTürk Dostluk Derneği’nden TülinMete Uygur çifti, şövalye St.Göran’ın Silene şehrini canavardan kurtarışının ve buna teşekkür olarak şehir halkının Hıristiyanlığı kabul edişinin tasvir edildiğini söylüyor. 14841496 yıllarında Alman asıllı Bernt Notkes tarafından çınar ağacından yapıldığı belirtilen heykel İsveçlilerin gurur abidesi olarak gösteriliyor. Heykelin tunçtan yapılmış dev bir örneği de eski kentin Doğu Uzun Caddesi’ni (Österlanggatan) süslüyor. Bir şövalyenin devasa bir canavarı mızrakla öldürdüğünü tasvir eden heykel. Şövalye Adası... Eski şehir ve büyük kilisenin ardından kenti gezmek isteyenler genellikle Şövalye Adası’na (Riddarholmskyrkan) yöneliyor. Aynı adlı çok görkemli bir kilisenin de bulunduğu bu küçük adada, Stockholm’ün en eski yapıları yer alıyor. 1300’lü yıllarda yapılan ve Ortaçağ’da Gri Kardeşler Kilisesi olan bu ibadet merkezinin Gri Kardeşler Manastırı’na ait olduğu ifade ediliyor. Manastırın 1527 yılında kapatıldığı ve Riddarholmskyrkan’ın protestan kilisesine dönüştürüldüğü anlatılıyor. Kaynaklar, Kral Gustav II Adolf’un 1634 yılında burada toprağa verildiğini ve bu tarihten itibaren kralların cenaze törenlerinin bu kilisede yapıldığını, 17 kralın da buraya gömüldüğünü gösteriyor. VİKİNG DİYARINDA ÇİN İSTİLASI SIRADANLIK SARAYDAKİ Kraliyet sarayının girişinde yalnızca tüyü bitmemiş genç bir muhafız duruyor. “Koca sarayı bu çocuk mu koruyor’’ sorusunu yöneltmeye çalışırken, kendimizi sarayın giriş avlusunda buluyor ve nöbet değiştiren bir avuç asker karşımıza çıkıyor. Tülin Uygur, sarayı topu topu 45 askerin koruduğunu anlatıyor. Bu askerler 1523 yılından bu yana sarayda konuşlanan muhafız birliğinde görev yapıyor. Saray’da 1800’lü yıllarda bile ancak 200 askerin görev yapmış olduğu söyleniyor. Dünyanın hâlâ bir kral tarafından kullanılan en büyük sarayı olarak gösterilen 605 odalı yapının, 1697 yangınında yanan eski saray üzerine inşa edildiği ve 1754’te tamamlandığı belirtiliyor. Stockholm bir müze kenti olarak da adlandırılıyor. Stor Torget’da (Büyük Meydan) 17671778’de inşa edilen Nobel Müzesi bulunuyor. 1520’de bu meydanda büyük bir katliam yapıldığı ve Kral Kristian II’nin İsveç’in soylularından 100 kişiyi katlettiği anlatılıyor. Stockholm’deki Natur Historiska Musset (Doğa Tarihi Müzesi) de ilgi çekiyor. Fosillerin, soyu tükenmiş hayvanların ve değerli taşların sergilendiği bu müzede devasa bir ağaç kesiti dikkatleri çekiyor. İÖ 470 yılında 5 metre yüksekliğinde olduğu belirtilen Mamut ağacının (sierra redwood/sequoiadendron gigantcum) 1952’de Kaliforniya eyaleti tarafından Doğa Tarihi Müzesi’ne verildiği bildiriliyor. Kesiti 70 santimetre kalınlığında, çevresi 12.2 metre ve çapı 3.7 metre olan 8 ton ağırlığındaki ağaç bir vitrinde sergileniyor. Kentin en eski ve en turistik bölgesi olan Gamla Stan’da çok fazla turist göze çarpmıyor. Havaların soğuk olması bir yana aslında turist azlığının en büyük nedeni olarak Stockholm’ün çok fazla pahalı bir kent olması gösteriliyor. Ateş pahası fiyatlarla satılan turistik eşyalar bu yüzden çok fazla rağbet görmüyor, turistler genellikle Pakistanlıların işlettiği ve mağazalara oranla daha ucuz olan dükkânlara akın ediyor. Bu dükkânların vitrinlerinde de çoğu Çin’de üretilmiş İsveç’i sembolize eden ürünler bulunuyor. Oyuncak miğfer ve kılıçlarda bile Çin damgası bulunması sanırım Vikinglerin kemiklerini sızlatıyor! Uluslararası mağaza zincirleri ise daha çok İsveç Dışişleri Bakanı Anna Lindh’in öldürüldüğü Hamngan’da bulunuyor. A LTI DA ÜSTÜ DE DUMAN! Sigtuna’da 300 yıllık evler Uluslararası mağaza zincirleri ise daha çok İsveç Dışişleri Bakanı Anna Lindh’in öldürüldüğü Hamngatan (Liman Caddesi), Biblioteksgatan (Kütüphane Caddesi) ve Kraliçe Caddesi’nde bulunuyor. Kraliçe Caddesi’nin altından sıcak su boruları geçiyor. Dondurucu soğuklarda bu caddede rahatlıkla yürünüyor. Bazı metro istasyonlarındaki taştan yapılmış banklar ile Tunç Okan’ın ünlü “Otobüs” filmini çektiği Sergel Meydanı da alttan ısıtılıyor. Uyuşturucu tacirlerinin mekân tuttuğu Sergel’de, marjinal kılıklı gençlerin sıcak zeminde duman tüttürmesi ilginç bir çelişki yaratıyor. S tockholm’ün çevresindeki köy ve beldeler ülkenin eski yaşamından önemli kesitler sunuyor. Hem doğal hem mimari yapısı hem de eskiyi koruyan kimliğiyle bu beldelerde, kent yaşamından kaçan İsveçliler yaşıyor. Malaren kıyısında İS 980 yıllarında Erik Segersall tarafından kurulan Sigtuna, eski şövalye filmlerinin platolarını andırıyor. 1010 yıllarında Olof Skötkonung zamanında ilk paranın basıldığı bu köyün, 1100 yıllarından itibaren kraliyet ve ticaret merkezi olarak geliştiği anlatılıyor. 1187’de kim oldukları kesinlikle bilinmeyen ancak doğudan geldikleri belirtilen barbarların saldırılarında tahrip edilen beldede, Viking ve Ortaçağ kiliselerinin kalıntılarına rastlanıyor. Sigtuna’da evlerin çoğu 17001800 yıllarından bu yana kullanılıyor. Evlerin çatılarında inşa tarihlerini gösteren metal plakalar bulunuyor. Şimdilerde turistik bir merkez olarak popüler bir bölge haline gelen Sigtuna’nın en ünlü cafesi olan Tant Brun’a (Kahverengi teyzenin kahvehanesi) uğramadan gidilmiyor. Yöresel kıyafetler giymiş garson genç kızların, eski mutfak araç gereçleriyle servis yaptığı bu kahvehanede, İsveç’in yöresel yemekleri ve tatlıları sunuluyor. Benim gibi yaz aylarında ortalama sıcaklığın 40 dereceyi aştığı Urfa’da büyüyenler için İsveç kış aylarında çok cazip gelmiyor. Uçaktan bakıldığında donmuş bir deniz ve kar altındaki bir şehir görmek istemeyenlerin, bu güzel ülkeye mayıs ağustos arasında gitmesi öneriliyor. Olof Palme’nin mezarının sıradanlığı görenleri şaşırtıyor. Sigtuna’da 300 yıllık bir kafede yöresel kıyafetli garson. BAŞSAĞLIĞI Baromuzun 29657 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT Gazetemiz eski Diyarbakır Temsilcisi AYŞE YAMİÇ vefat etmiştir. Cenazesi 23.3.2007 Cuma günü memleketi Trabzon’dan kaldırılan genç meslektaşımıza Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve Baromuz mensuplarına başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI ZİYA AKSOY’u kaybettik. Ailesi ve yakınlarına başsağlığı dileriz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI SAYI: 2006/155 Tal. Satılmasına karar verilen taşınmazın, cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: Şanlıurfa ili Akçakale ilçesi Uğurtaş köyünde, 22 nolu parsel 3,649 dekar 4.662,32.YTL 24 nolu parsel 8,731 dekar 11.155,59.YTL 25 nolu parsel 4,145 dekar 5.296,06.YTL 27 nolu parsel 0,743 dekar 949,33.YTL bedelle, her bir parselin üç adet 21/1440 hissesi, T. Vakıfbank A.Ş. lehine tesisi: 200.000,00.YTL bedelli akdi faizli 1. derece fekki bildirilinceye dek müddetli 27.07.2004/859 yevmiyeli ipotekle ve Şanlıurfa 2 İcra Müdürlüğü’nün 2006/4564 sayılı dosyasından hacizli olarak satılacaktır, tarla vasfında 1. sınıf kuru tarım arazisi. Satış şartları: 1 Satış 02.05.2007 günü saat 09.00’dan 11.00’e kadar Akçakale Adliyesi önünde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 14.05.2007 günü aynı yer ve saatlerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada rüçhanlı alacakların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok % 40 artırana ihale olunur. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir,alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere süre verilebilir.Tellaliye resmi, damga vergisi, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılar ile diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İİK 133. maddesi gereği ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve % 10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/155 Tal. sayılı, dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 13.03.2007 (İİK. 126)* (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (*) Bu örnek bu yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. Basın: 12816 AKÇAKALE İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle