11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 2007 PERŞEMBE 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Ülkenin kuzeyini ‘farklı ve ayrı’ göstermeye çalışan Kürtler uluslararası kampanya başlattı Hedef Alınan Aslında Halkın Özgürlüğüdür Hemen belirteyim, Maliye Bakanlığı’nın “incelemeye aldığı” Kanaltürk’ten ve kimi yöneticilerinden ben de fena halde şikâyetçiyim. Özellikle, ağzım bir karışık açık izlediğim, “Yoksulluk ve Yolsuzluk” programının yapımcısı Tuncay Mollaveisoğlu’na, gecelerimi kâbusa çevirdiği, programları sabahın ikilerine kadar sürdürdüğü (tabii o kâbustan sonra, dörtten önce uyuyabilirsen uyu) uykusuz gecelerin sabahında vaktinde kalkamadığım için çok kızıyorum. 5. Boyut programının hazırlayıcısı ve sunucusu Merdan Yanardağ’a da, yine programlarını geç saatte sunduğu için, aynı nedenlerle kızıyor ve kendisinin de kontrol kapsamına alınmasını istiyorum. Kusura bakmayın sevgili okurlar, toplum şirazesinden çıkınca, böylesine büyük tehlikeler karşısında bile insan borcu bini aşınca baklava börek yiyen müflis misali şaşkınlıkla gülmeye başlıyor. Oysa, olayın şakaya ya da hafife alınacak bir yanı yok. Olay, yalnızca yayınlarını beğeniyle, ilgiyle izlediğim, Kanaltürk’e değil, Türk basınına, dolayısıyla Türk halkının haber alma özgürlüğüne yöneltilmiş bir saldırıdır. Bu saldırı ne ilktir, ne de sonuncu olacaktır. Üstelik de, Maliye Bakanlığı’nın bu “denetleme!” girişimini incelerken, onu bakanlık içindeki kimi olaylardan da soyutlamamak gerekir. ??? Laik ve demokratik çizgiye çok bağlı olan, ulusalcı tavrı yüzünden AKP ile liderinin tepkisini çeken Kanaltürk bilindiği gibi, bir süredir, Başbakan Erdoğan’ın kendisinden ne kadar eminse ondan da o kadar emin olduğunu söylediği, (dikkat buyurunuz ve ifadeyi tekrar okuyunuz, “kendimden ne kadar eminsem ondan da o kadar eminim” diyor) Yasin El Kadı ile ilgili yayın yapmaktaydı. BM’nin terörist faaliyetleri dolayısıyla malvarlığına tedbir konmasını istediği ve şu anda nerede ne yapmakta olduğu tam olarak bilinmeyen Yasin El Kadı, Türkiye’deki İslamcı sermayeye, Suudi Vahabi sermayesi şırınga eden, bu sonuncuların İslami sermaye paravanını kullanarak Türkiye’de kökleşmelerini sağlayan ya da sağlamaya çalışan bir faaliyet içindedir. Kanaltürk’ün yayınlarını izleyenler, El Kadı’nın hangi büyük kuruluşlarla, ne tür ilişkiler içinde olduğunu öğrenmişlerdir. Tabii bu çapta ve nitelikte bir yayının kanala reklam gelirlerinden neleri kaybettirdiğini tahmin de güç olmasa gerek. Kanaltürk bu güçlüğü göğüslemeyi göze alınca da, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Gelirler Kontrolörü Metin Ölçek harekete geçmiş ve bütün bankalara gönderdiği resmi yazıda Kanaltürk’e ait bütün şirketlere ve program yapan 10 gazeteciye ait tüm bilgilerin ve işlemlerin 15 gün içinde kendisine bildirilmesini istemiş. İşin ilginç yönü Mustafa Balbay’ın da önceki günkü “Gündem” köşesinde belirttiği gibi, aynı süre içinde, Maliye Başmüfettişi Hamza Kaçar’ın bakanlık ve memuriyet ile ilişkisi kesilmiş. Gerekçe, Hamza Kaçar’ın “resmi belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanma” suçlarından soruşturmaya uğraması. Başbakanlık müfettişleri 17 Ocak 2007 tarihinde bu konuda bir rapor hazırlayarak “Hamza Kaçar’a yöneltilen suçlar oluşmamıştır, hakkında soruşturma yapılamaz” sonucuna varmışlardır. ??? Ne gam! Bu kez Hamza Kaçar Maliye Bakanı’na bağlı olarak görev yapan, Yüksek Disiplin Kurulu tarafından memuriyetten çıkarılmıştır. Kimdir Hamza Kaçar? Hamza Kaçar, BM’nin terörü finanse edenler listesinde yer alan, yukarıda da adından söz ettiğimiz Yasin El Kadı ile ilgili inceleme yapan ve onun TC yasalarına uymayan işlemlerini ortaya çıkaran kişi. Buyurun biraz da buradan yakın! Bu iki olay arasındaki bağlantı, siyaset – tarikat – ticaret üçgeni içindeki AKP Türkiyesi’nde neler döndüğünü ortaya koymak isteyenleri, iktidarın nasıl sildiği, sindirmeye çalıştığının en güzel göstergelerinden biridir. Kanaltürk’e yönelik girişimler, Türkiye’de halkın haber alma özgürlüğünün kalan ender kırıntılarının da silinmesi hamlesidir. AKP Batılıların baskısıyla TCK’nin 301. maddesini düzeltirken (ben de düzeltilmesinden yanayım) demokrat bir görüntü vermeye çalışıyor. Ama aynı anda, RTÜK aracılığıyla, ya da başka sindirme yöntemleriyle, basın özgürlüğüne yeni darbeler indirmeye çalışıyor. Yöntem yeni değildir, Menderes ve MC dönemlerinde de kullanılmıştır. Uyanık olmamız ve Türkiye’yi bekleyen çok boyutlu ve çok büyük tehlikeleri iyi görmemiz gerekiyor. ‘Diğer Irak’ı gördünüz mü?’ BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Iraklı Kürtler, Kuzey Irak’ı, Irak’ın diğer bölümünden farklı ve ayrı göstermek için, “Kürdistan: Bir Başka Irak” sloganıyla uluslararası tanıtım kampanyası başlattılar. Cumhuriyet’in ulaştığı bilgilere göre ABD ve Avrupa’da bastırılan kampanya afişlerinde, “Diğer Irak’ı gördünüz mü? Muhteşem ve huzurlu” ifadesi yer aldı. Afişlerde ve broşürlerde, bölgesel Kürt yönetiminin “bayrağının” renkleri ve bayrakta yer alan güneş de, “logo” haline getirildi. Broşür ve afişlerde Kuzey Irak’taki “demokrasiye” de atıfta bulunulması dikkat çekerken, söz konusu afişlerde, “On seneden fazladır demokrasinin uygulandığı, ? Iraklı Kürtlerin “Kürdistan: Bir Başka Irak” sloganıyla başlattığı tanıtım kampanyası Irak’ın diğer yarısında yaşanan “teröre” karşın, “Kürdistan’ın barış içinde olduğu” mesajını vererek hem turist hem de yatırım çekmeyi amaçlıyor. ABD ve Avrupa’da bastırılan afişlerde, “On seneden fazladır demokrasinin uygulandığı Irak Kürdistanı’na hoş geldiniz. Bu bir rüya değil, bu diğer Irak” ifadesine yer verildi. Irak Kürdistanı’na hoş geldiniz. Bu bir rüya değil, bu diğer Irak” ifadesine yer verdildi. de video filmi hazırlandı. Şimdilik internet aracılığıyla tüm dünyaya iletilen filmler yakın bir gelecekte ABD’deki televizyonlarda da “reklam” olarak yayımlanacak. Video filmlerinden biri, Kuzey Irak’taki Kürtlerle yapılan röportajlardan oluşurken, Iraklı Kürtler bu röportajlarda, ABD’ye ve Irak’ı işgal eden koalisyon güçlerine “en büyük takdir ve teşekkür” duygularını iletiyorlar. Tanıtımı üstlenen “Kürdistan Tanıtma Kurumu”nun finanse ettiği video filmlerin ikincisinde, Kuzey Irak’taki güncel hayata ilişkin ayrıntılar ve yine halkla röportajlar yer alıyor. Üçüncü video filminde ise, Kuzey Irak’ın “yatırım için ne kadar elverişli bir ortam” olduğuna ilişkin röportajlar bulunuyor. Üçüncü filmde, çeşitli rakamlarla, yatırımcılar bu bölgeye çekilmeye çalışılıyor. Kampanya, Irak’ın diğer yarısında yaşanan “teröre” karşın, “Kürdistan’ın barış içinde olduğu” mesajının verilmesi amacını taşırken, hem turist, hem de yatırım çekmeyi hedefliyor. Kampanyanın başında ise bölgesel Kürt yönetiminin İn giltere’deki temsilcisi Sami Abdurrahman bulunuyor. Abdurrahman’ın, Washington’a, Kaliforniya’ya ve Avrupa’nın çeşitli merkezlerine seyahatlar yaparak, hem “ABD halkına, Iraklı Kürtler adına teşekkür” ettiği hem de “Irak Kürdistanı”nın tanıtımını yaptığı belirtildi. ABD’de de yayımlanacak “Irak Kürdistanı’nın halkı, kurdukları barış dolu, on yıldan fazladır demokrasinin hüküm sürdüğü, üniversitelerin, market, kafe ve fuarların yer aldığı, gelişmiş ve refah içindeki bölgelerini keşfetmeniz için sizi davet ediyor” denilen broşürler ile yatırımcılar, Irak’ın kuzeyine davet ediliyor. Kampanya kapsamında üç ABD ticari ilişkileri geliştiriyor Öte yandan ABD yönetimi Kürt gruplarla ticari ilişkilerini daha ileri noktaya taşımak için harekete geçti. ABD Ticaret Bakan Yardımcısı Frank Livin ve beraberindeki Amerikalı işadamından oluşan heyet, Irak’ın kuzeyine gelerek ABD’nin bölgede gerçekleştirmeyi planladığı yatırım projelerini konu alan “Amerikalrak Ticaret Diyaloğu” toplantısına katıldı. CHP’Lİ ONUR ÖYMEN İnönü’ye şeref doktoru unvanı İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ), fizik alanında yapmış olduğu çalışmalarla Türkiye’yi dünyada başarı ile temsil eden SHP Onursal Başkanı Prof. Dr. Erdal İnönü’ye, “şeref doktoru” unvanı verdi. İKÜ Ataköy Yerleşkesi’nde dün yapılan geniş katılımlı törende İnönü, İKÜ Rektörü Prof. Dr. Tamer Koçel’in elinden, cüppesini giyerek şeref diplomasını aldı. İnönü, “Asıl amacımız, Türkiye’nin bilimde öncü bir devlet olduğunu dünyaya tanıtmaktır” dedi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) ‘Gerçek ortaya çıktı, paniklediler’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Dış Politika Danışmanı AKP’li Egemen Bağış, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in Erdoğan ile eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke görüşmesine ilişkin açıklamalarının asılsız olduğunu ileri sürdü ve Holbrooke’un Başbakan ile görüşmesinde Kerkük’te “Brcko modeli” önerdiğini bildirdi. Öymen ise, “Holbrooke’un bizzat bize söylediğini Başbakanlık nasıl yalanlıyor? Paniğe kapıldılar bir anda. Gerçek ortaya çıktı” diye konuştu. “Erdoğan’ın K. Irak’taki Kürt liderlerle görüşme mesajını’’, Holbrooke ile görüşmesinin ardından yaptığına ilişkin dün Cumhuriyet’in manşetten duyurduğu haber üzerine açıklama yapan Bağış, haberin gerçeği yansıtmadığını ileri sürerken görüşmede, “Brcko modelinin’’ gündeme geldiğini doğrulamak zorunda kaldı. HolbrookeErdoğan görüşmesine ilişkin bilgileri aktaran Öymen, Bağış’ın, “yalanlarken, doğrulamak zorunda kaldığına’’ dikkat çekti. ‘Diyarbakır’a saldırı sayarız’ DTP Diyarbakır İl Başkanı Aydoğdu, KYB’nin internet sitesine yaptığı açıklamada, ‘Kerkük’e yapılan saldırıyı Diyarbakır’a yapılmış kabul ederiz. Referandum Kürtler için milat olacak’ dedi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Demokratik Toplum Partisi (DTP) Diyarbakır İl Başkanı Hilmi Aydoğdu, Kürtlerin Irak’taki kazanımlarının, tüm Kürtler için önemli olduğunu belirterek “Kerkük’e yapılan bir saldırıyı Diyarbakır’a yapılmış kabul ederiz” dedi. Aydoğdu, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ile Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Başkanı Mesud Barzani’nin Diyarbakır’a Nevruz kutlamalarına DTP genel başkanı tarafından davet edilmelerine ilişkin, Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) resmi internet sitesine açıklama yaptı. Aydoğdu, Talabani ve Barzani’nin bu teklifi kabul etmelerinin kendilerini onurlandıracağını anlattı. Kürtlerin Irak’taki kazanımlarının korunması ve kollanması gerektiğini belirten Aydoğdu, Irak’taki Kürt hareketinin bastırılmaya çalışılmasının, Türkiye’deki Kürtlerin kan damarlarının kesilmesiyle aynı anlama geldiğini savundu. du şunları söyledi: “Kerkük’e yapılmak istenen müdahaleleri son derece akıl dışı, mantık dışı, bilim dışı olarak görüyoruz. Tarihi gerçekliği görmeyen ve onu tümden reddeden bir mantığın ürünü olduğunu düşünüyoruz. Kerkük, Kürtlerin kazanmış olduğu yeni statünün korunması ve kazanmış olduğu hakların korunması açısından çok stratejik bir öneme sahiptir. Kerkük referandumu, Kürtler açısından bir milat olacaktır. Ortadoğu’da gerçek anlamda özgürlükçü, demokratik ve tam anlamıyla bölge güç dengeleri içerisinde Kürtlere yer açan ve misyon biçen gelişmelerin önünü açacaktır. Irak’ta bir Kürt liderin cumhurbaşkanı olması Kürtler açısından çok önemlidir. Tarihi bir anlamı var. Bu olay Kürtlük bilincinin gelişmesinde Kürt yurtseverliğinin gelişmesinde, demokrasinin gelişmesinde ve Kürtlerin Ortadoğu’da diğer halklar gibi eşit görülmesinde ve kabul edilmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Kerkük’e yapılan saldırılar Diyarbakır’a yapılmış olur, Diyarbakır’a yapılan saldırılar ise Kerkük’e yapılmış bir saldırı olur.” ‘Tayvan değil Brcko modeli’ Bağış, dün akşam yaptığı açıklamada Öymen’in HolbrookeErdoğan görüşmesine ilişkin açıklamalarını değerlendirdi. Bağış, şunları kaydetti: “Sayın Başbakanımızın, Holbrooke ile yaptığı görüşmede ne Tayvan modeli ne de herhangi bir pazarlık söz konusu olmuştur. Kuzey Irak’taki Kürt liderlerle pazarlığa girme veya görüşmeyle ilgili herhangi bir konu da görüşmede geçmemiştir... Sayın Başbakanımız Kerkük’ün özel statülü bir bölge olması gerektiğini vurgulamıştır... Holbrooke, Kerkük’ün özerk olması gerektiği konusunda Sayın Başbakanımız tarafından ikna edildiğini, hatta BosnaHersek barış planını hazırlarken Brcko’nun da özerk kalarak ne Hırvatistan ne BosnaHersek ne de Sırbistan’ın parçası olmadan barış ve huzurun sağlandığını belirtmiştir. Sayın Holbrooke, Kerkük’te de ‘Brcko modeli uygulanmalıdır’ demiştir.” Öte yandan Başbakanlık’tan yapılan açıklamada da görüşmede Tayvan modelinin gündeme gelmediği belirtildi. ‘Kazanımlar korunmalı’ “Kürdistan federal bölgesindeki kazanımları” bütün Kürt halkının kazanımları olarak değerlendirdiklerini bildiren Aydoğ Cem Vakfı Başkanı Doğan, sorunun aile yaşamını olumsuz etkilediğini belirtti asirmen?cumhuriyet.com.tr Büyükanıt’ın açıklamaları Alevi çocuğa Sünni İslam eğitimi bu konuda takdir hakkı bulunmaANKARA (Cumhuriyet Büdığını ifade eden Doğan, “Alevi çorosu) Aleviliğin ortaöğretim din cukların din dersinde Sünni İsdersi kitaplarında doğru ve yeterlamı öğrenmesi, aile yaşamlali biçimde yer alması istemiyle rında sorunlara yol açıyor. Okul1919 Alevi yurttaşın Milli Eğitim daki eğitimle aile içindeki uyBakanlığı’na karşı açtığı davada gulamalar arasında farklılık yatarafların görüşleri dinlendi. şanıyor” dedi. Ankara 10. İdare Mahkemesi’ndeki duruşmaya, aralarında Davacıların iddialarına karşı saCem Vakfı Başkanı Prof. İzzettin vunma yapan Milli Eğitim BakanDoğan’ın da bulunlığı Din Öğretimi Geduğu davacıların ? Din dersi kitaplarında nel Müdür Yardımavukatlarıyla Milli Aleviliğin yer almaması cısı Hasan Hüseyin Eğitim Bakanlığı bü nedeniyle açılan davada Baysal, başvurunun rokratları katıldı. ardından Alevi Bekkonuşan Doğan, Doğan, 1982 Ana “Okuldaki eğitimle aile taşi öğretisinin ders yasası’nın kabul kitaplarında yer alaedilmesinden bu ya içindeki uygulamalar cağı taahhüdü verdikarasında farklılık na ortaöğretim din lerini, davacıların buyaşanıyor” dedi. kültürü ve ahlak bilnu beklemeden dava gisi ders kitaplarınaçtığını söyledi. Ders da Aleviliğe yer verilmediğini, öğkitaplarında Alevi Bektaşi öğretirencilerin Sünni İslamı öğrendiğisinin bulunduğunu, Pir Sultan ni söyledi. Milli Eğitim BakanlıAbdal, Hacı Bektaş Veli, Mevlağı’na 2005 yılı içinde gönderdikna, Yunus Emre’den örnekler olleri bir yazıda Aleviliğin de müfduğunu, ehlibeyt konularına yer redata alınması talebinde bulunverildiğini anlatan Baysal, mezduklarını anlatan Doğan, bu talehepler arasında ayrımcılık yapılmabin karşılanmadığını savundu. Din dığını ifade etti. Tekrar söz alan Dove vicdan özgürlüğünün anayasa ğan, ders kitaplarında Alevilikle ve uluslararası sözleşmelerle güilgili yer alan bilgileri “yasak savvence altında olduğunu, devletin ma” olarak niteledi. ‘Holbrooke’un bize söylediğini Başbakanlık nasıl yalanlıyor?’ CHP’li Öymen de, yaptığı açıklamada neyin yalanlandığını anlayamadığını söyledi. Öymen, “Holbrooke’un Başbakan’la görüşmesi mi yalan? Holbrooke’un Barzani’yle görüştüğü mü yalan? Görüştüğünü kendisi bize söyledi. Türkiye ile Kuzey Iraklı liderlerin görüşmesini tavsiye ettiği mi yalan? Bu tavsiyesi de Washington Post’ta çıktı” diye konuştu. Öymen, Holbrooke’un temaslarını yaparken, Başbakan’ın “Kuzey Iraklı liderlerle görüşebiliriz” dediğini anımsatarak “Bu da mı yalan. Edip Başer aynı şeyi söyledi. O da mı yalan? Holbrooke, Tayvan modeli lafını da bizzat bize söyledi. Holbrooke’un söylediği lafı Başbakanlık mı yalanlıyor. Biz görüşmede Tayvan modeli gündeme gelmiştir dedik mi. Holbrooke’un bize söylediğini söylüyorum” dedi. “Neyi yalanlıyorlar? Paniğe kapıldılar. Gerçek ortaya çıktı” diyen Öymen şöyle devam etti: “Amerikalıların telkiniyle K. Iraklı liderlerle görüşme önerisini kabul ettikleri anlaşıldı ve tam o sırada Yaşar Büyükanıt’ın da Kürt liderlerin PKK’yi silah ve patlayıcıyla desteklediğini söylemesi oyunu bozdu.” ABD Dışişleri: Kürtler PKK’ye karşı WASHINGTON (ANKA) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın ABD ziyaretinin yankıları, Ankara’da olduğu kadar Washington’da da sürüyor. Büyükanıt’ın Kuzey Irak’ta iki grubun, PKK’ye destek verdiği yönündeki sözleri, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın günlük basın bilgilendirme toplantısının da gündemdeydi. Büyükanıt’ın bu yöndeki yorumlarını görmediğini belirten ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Tom Casey, “Ancak biz Irak hükümeti buna Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’yi de dahil ederim ve Kürt bölgesinin diğer temsilcilerinin, PKK’yle mücadele konusunda bizimle ve Türk hükümetiyle birlikte çalışmaya kararlı olduklarını inanıyoruz” dedi. Irak hükümetinin bu soruna karşı harekete geçme konusunda kararlı olduğuna inandıklarını belirten Casey, Amerika’nın bu konuyu çok ciddi biçimde ele aldığını, bu yüzden de emekli Orgeneral Joseph Ralston’ı özel temsilci olarak atadıklarını söyledi. Bunun çok ortada bir sorun olduğuna değinen Casey, kendilerini de Türk hükümeti, Irak hükümeti ve Irak’ın kuzeyindeki yetkililerle çalışma konusunda kararlı olduklarını ifade etti. Casey, Kerkük sorununa Iraklılar tarafından çözüm bulunması gerektiğini belirtti. Gül: Hepimiz Trabzonluyuz Rahip Andreas Santoro ve gazeteci Hrant Dink cinayetleri ile gündeme gelen Trabzon’un imajını düzeltmek için Trabzon Vakfı ve Trabzonlular Derneği’nce Ankara’da düzenlenen, “Her Yönüyle Trabzon” etkinliğine katılan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, tören salonunda Türkiye’nin değişik illerinden kişilerin olduğunu belirterek “Bugün hepimiz Trabzonluyuz” dedi. Son günlerdeki olumsuzlukların Trabzonluları üzmemesi gerektiğini söyleyen Gül, “Her yerde olan olaylar bunlar. Bunlar bireyseldir” diye konuştu. Gül, etkinlik kapsamında Trabzonlularla birlikte horon çekti. (Fotoğraf: AA) CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle