12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 2007 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Irak ve ‘Politik Askeri’ Gelişmeler!.. 1926’dan bu yana “Irak’ın toprak bütünlüğü”nün ardında duran “Türkiye Cumhuriyeti” bugün artık Irak’ı parçalamak ve Kuzey Irak’ta ırksal temele dayalı ayrı bir devlet kurmak için yola çıkan ve benzer amaçla Türkiye’de faaliyet gösteren terör örgütüne destek sağlayan Iraklı yerel gruplarla temas arayışı içinde olan bir “hükümet”le karşı karşıyadır!.. yalnızca teröre karşı olmakla bağlantılıdır. Ne var ki bu gerçek Türkiye’de farklı algılanmakta bazı çevrelerce, ABD’nin bölücü/ayrılıkçı hareketin karşısında yer aldığı sanılmaktadır. ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” kapsamında bölgeyi şekillendirme gayretleri ve Kuzey Irak’ta yeni bir müttefik oluşturma girişimleri, bölücü/ayrılıkçı terör örgütünün anılan bölgede varlık sürdürmesine olanak sağlamaktadır!.. Aslında ABD bölücü/ayrılıkçı terör örgütünün varlığından yararlanmaktadır. Onu Türkiye’ye karşı siyasal bir manivela gibi kullanmaktadır. ABD, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ta yapabileceği askeri bir harekâta bu nedenle karşı çıkmaktadır. ABD tüm bu yaşananları, “devleti olmayan bir ulusun özgürlük mücadelesi” olarak tanımlamaktadır. Politik alandaki söylemler tercüme edildiğinde ABD’nin, bölgede hedefine ulaşıncaya kadar, Ortadoğu’nun şekillenmesi ABD çıkarlarına uygun şekilde tamamlanıncaya kadar, bölücü/ayrılıkçı örgüt kartını elinde tutmaya kararlı olduğu anlaşılmaktadır!.. Türkiye’de 2002 sonrasında ortaya çıkan siyasal irade noksanlığı ve uygulamaya konulan ulusal nitelikten yoksun politikalar ABD’ye bu olanağı sağlamıştır!.. Sonuçta “bölücü/ayrılıkçı hareket”in, Türkiye’de ivme kazandığı bu yeni durumda hareket giderek uluslararası düzleme taşınmaya başlamıştır!.. Bu düzlemde ortaya çıkan siyasal, ekonomik ve askeri yaklaşımlar, Türkiye için baskı ve hatta dayatma niteliğine dönüşmüştür. Bu etkiler karşısında siyasal irade, dün olduğu gibi bugün de ulusal nitelikli bir duruş sergileyememekte ve yeterli direnci gösterememektedir!.. gelenekselleşmiş devlet politikaları dışına çıkamaz!.. Bu konuda kendi başına adım atamaz!.. Devlet çapında kabul görmemiş uygulamaları ortaya koyamaz!.. Türkiye’de tekil devlet yapısına karşı çıkan bölücü/ayrılıkçı anlayış bugün “siyasal çözüm”, “barışçıl çözüm” gibi taleplerle, ilk aşamada “iki uluslu iki bölgeli federasyon”u Türkiye Cumhuriyeti’ne kabul ettirmek için girişim ve faaliyetini sürdürürken konuya bir ölçüde uluslararası boyut da kazandırmıştır. Bunun temelinde ABD ve bazı AB ülkelerinin dostane olmayan, müttefiklikle bağdaşmayan tavırları yer almaktadır. Bu kapsamda gelişmelerin yaşandığı bir ortamda, siyasal iktidarın Kuzey Iraklı yerel yöneticilerle temas arayışı içinde olması; Irak’ın toprak bütünlüğünü göz ardı etmesi; zemin değiştirme gayreti içinde olan bölücü/ayrılıkçı harekete destek sağlamaktan öteye bir anlam taşımamaktadır!.. Türkiye’ye karşı yaklaşımları ortada olan Kuzey Iraklı yöneticilerle görüşmeye kalkanların, bu girişimleriyle yarın benzer alanlarda neler yapabilecekleri kanıtlanmıştır!.. “Irak’ın toprak bütünlüğü Türkiye’nin bekası ve Irak’taki Türk varlığının korunması ile yakından ilgilidir!..” Ulusal kimliğimizi yani “Türk kimliği”ni, altkimlik düzeyine indirgeyenlerin, bu mücadeleyi sürdürebilecek azim ve kararlılıkta olmadıkları artık anlaşılmıştır!... Türkiye Cumhuriyeti topraklarının bir kısmını, üzerinde yaşayan halkla birlikte kopararak ayrı bir devlet kurmayı amaçlayan bölücü/ayrılıkçı terör örgütünü topraklarında barındıran ve kendi amaçları doğrultusunda kullanan Kuzey Irak’taki siyasi oluşumla temas arayışı içinde olan bir hükümetin atacağı ikinci adım, herhalde örgütle masaya oturmak olacaktır!.. Ama Türk ulusu siyasal iktidara bu olanağı tanımayacaktır!.. PENCERE Erbakan’ın Kafasında Beyaz Takke... Fotoğraf sanatı dehşet!.. ‘An’ın sonsuzluğunu hayatın sinemasında vurgulayan kareyi saniyesinde yakalamak fırsatı her zaman ele geçmez... Erbakan Hoca cami avlusunda bu olanağı gazete foto muhabirlerine sunmuş... Hoca iki büklüm... Başında beyaz takke.. Yüzünde ıstırap çizgileri.. Kollarına girmişler.. Ayağa kalkmaya çabalıyor.. Neden?.. Başbakan Tayyip Erdoğan ve de Meclis Başkanı Arınç, eski Bakanlardan Mehmet Altınsoy’un cenaze töreninde Hocalarının elini öpmek için Erbakan’ın oturduğu sandalyeye yanaşmışlar... Necmettin Bey’in mecali yok... Ama “talebeleri” ‘Üstad’a saygıda kusur etmiyorlar... Hoca’ya kazığı atan öğrenciler bir de üstüne saygısızlık mı edecekler?.. Peki, tarihsel bir ‘an’ı saptayan bu fotoğrafın anlamı ne?.. ? Bir cenaze töreninde, cami avlusunda, üç kişinin buluşmasında saptanan tarihsel fotoğraf neyi saptıyor?.. Resme bakan kişi ilk önce diyor ki: Vah zavallı Erbakan!.. Akılsız Hoca!.. Sen vaktiyle ne yapmıştın?.. Hem Müslümanlığı politikada kullanmıştın, hem antiamerikan siyaseti benimsemiştin... Sonra ne oldu?.. İcabına bakıldı!.. Ama, öğrencilerin ipin ucunu yakaladılar, Anadolu Müslümanlığını Amerikancılığa, Türkiye İslamını emperyalizmin hizmetine bağladılar... Ne oldu?.. İktidar koltuğuna oturdular... Sonuç: Hocalarından daha kurnaz ve akıllı çıktılar... Tarihsel fotoğraf bu siyasal gerçeğin cami avlusundaki günah çıkarma tablosudur. ? AKP, Anadolu Müslümanlığını Amerika’nın, bir başka deyişle, Hıristiyan emperyalizminin hotozu gibi kullanan türban partisidir... Bu siyaset Erbakan’ın takkesine sığar mı?.. Hoca elden ayaktan düşmüş gibi görünüyor... Dileriz toparlanır... Ama, sakın yanılıp da cami avlusunda eline ayağına sarılan öğrencilerinin yola geleceklerini sanmasın... Öğrenciler iktidarın tadını çıkarmaya bakıyorlar... ? İktidarın tadı nedir?.. Amerikancı Müslümanlıktır... Hoca’nın aklı bu işlere ermez... AKP iktidarı, Bush’un Evangelizmiyle Sünni’den türeme yan ürün sayılan Nakşibendiliğin halitasında yolsuzluk dosyalarına dokunulmazlık sağlayarak günde kırk rekat namaz kılıyor; ama, nafile... Aman Hoca dikkat!.. Müslümanlıkta günah çıkartmak numarası yoktur!.. Zor Bir Sınav Bizi Bekliyor! Günler hızla geçiyor. Kaç ay kaldı cumhurbaşkanı seçimine? Yedi yıllığına Çankaya’ya kimi göndereceğiz? Geçmiş yıllardaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini anımsayanlardan mısınız? Yoksa, kim gelirse gelsin umurumda değil, ben işime, kazancıma, keyfime bakarım diyenlerden misiniz? Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olacak mı? Atatürk’ün, İnönü’nün köşküne yakışan biri mi? Turgut Özal yakışmış mıydı? Yüzde otuzlarda kalmış bir oya dayanarak Çankaya’ya çıkmasını anımsayan var mı? Yerel seçimde yüzde otuzu da yitirmişti, ama Meclis çoğunluğuyla cumhurbaşkanı olmuştu. Şimdi Tayyip Bey de aynı yoldan, beş yıl önce elde ettiği yüzde otuz oya dayanarak Çankaya’ya gitmeyi hesaplıyor mu? ??? Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olursa, ne olur? Kimilerine göre, hiçbir şey olmaz! Turgut Özal da Erbakan çizgisinden biriydi. Onun partisinden aday olmuş, ama seçilememişti. Takunyalı kardeşlerden biri değil miydi? Birkaç yıl Çankaya’ya eşiyle, ailesiyle yerleşti. Yazgının oyunuyla hem yaşamdan hem de Çankaya’dan koptu sonunda... Cumhurbaşkanı demek, tüm olanakları elinde tutan insan demek! Hele 1982 Anayasası’ndan sonra, gücü kat kat artan bir devlet başkanıdır Çankaya’ya yedi yıllık konuk olan kişi! Üstün nitelikleri olmayan, sizden, bizden biri!. ??? Necdet Sezer’e bir yedi yıl daha tanınsa ne iyi olur diye düşünmüyor muyuz? Bir de devletin tepesinde Tayyip Erdoğan’ı ya da Erdoğan’ın seçtiği bir partiliyi düşünün; bir anda bir sarsıntı, bir üzünç, bir çeşit korku duymuyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti yönetimimiz seksen yıldır kimi zaman yalpalayarak, kimi zaman umutlanarak, kimi zaman üzüntüler yaratarak yolunda yürüdü. Atatürk’ten, İnönü’den kalan halkçılık, laiklik, ulusallık, devlete, halka, devrimlere bağlılık çizgisi, zaman zaman kesintilere uğrasa da, halkımızın desteğiyle bugünlere kadar yaşatıldı. Dıştan, içten kırıklıklar, bozgunlara karşın yine de belirli bir güç olarak etkinliğini sürdürdü. ??? Şimdi yeni bir sınav geçireceğiz. Ama bu sınav öncekiler gibi değil! Ulusumuzun kişiliğini koruması ya da bambaşka bir anlama döndürülmesi sınavı!.. Ya Atatürk Cumhuriyeti her türlü geriliklere, ilkelliklere, bilgisizliklere, özel çıkar dalgalarına karşı sağlam bir anıt gibi direnecek ya da tam bir çıkmaza saplanacak.. Daha doğrusu saptırılacak!.. Bir sınav geçireceğiz. Şunun şurasında kaç ay, kaç hafta kaldı?.. İyi düşünelim. İyi bilelim. İyi görelim... Pişmanlık hiçbir zaman yarar sağlamamıştır, unutmayalım!.. O. Doğu SİLÂHÇIOĞLU “Irak’ın geleceği ve Türkiye’nin güvenliği”ne ilişkin tartışmaların sürdüğü bir ortamda, Başbakan’ın ve Dışişleri Bakanı’nın konuyla ilgili söylemleri, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin bu alanda yıllar önce oluşturmuş olduğu ulusal politikaları delik deşik etti!.. Siyasal iktidar, Türkiye Cumhuriyeti’nin yıllardır izlemekte olduğu “Irak’ın toprak bütünlüğü” politikasından saptığı yolunda işaretler verdi. Bu görüntü, hükümetin daha önce ilgili devlet kurum ve kuruluşlarının katkılarıyla belirlenmiş politikalar dışında gelecekte daha da farklı adımlar atma arayışı içinde olduğunu gözler önüne serdi!.. Türkiye’nin Irak politikasının “devlet politikası” olduğunu vurguladıktan sonra, şaşırtıcı bir ifadeyle, “Bu politikada bir değişiklik yok. Farklı değerlendirmeler yapılırsa dış dünyada da tereddütler meydana getirir” diye açıklamalarda bulunan; seçilmişlerle Türk Silahlı Kuvvetleri arasındaki konuma, “tahterevallide oturuş benzetmeleri” getiren hükümet sözcüsü bakan, herhalde bu söylemiyle bugüne kadar izlenen politikaların dışına çıkarak, ters yönde açıklamalarda bulunan Başbakanı ya da Dışişleri Bakanı’nı ya da “bölücü/ayrılıkçı terör örgütü”nün talimatıyla benzer şekilde açıklamalar yapan örgüt yandaşlarını kastediyor olmalı!.. Hükümet sözcüsü bakanın bu yerinde belirlemesine göre, eğer ulusal çıkarlar konusunda gelenekselleşmiş, devlet politikası haline gelmiş çizginin dışına çıkarak farklı değerlendirmede bulunanlar varsa, onlar “ulusal politika” haline gelmiş düşüncelere ve belgelere göre değil, devlet yönetiminde hiç yeri olmayan bir şekilde kendi düşüncelerine göre söylem yolunu seçenlerdir!.. 1926’dan bu yana “Irak’ın toprak bütünlüğü”nün ardında duran Türkiye Cumhuriyeti, bugün artık Irak’ı parçalamak ve Kuzey Irak’ta ırksal temele dayalı ayrı bir devlet kurmak için yola çıkan ve benzer amaçla Türkiye’de faaliyet gösteren terör örgütüne destek sağlayan Iraklı yerel gruplarla temas arayışı içinde olan bir hükümetle karşı karşıyadır!.. devletbağımsız devlet” çizgisinde seyretmesi kurgulanan bir girişimle yeni bir siyasal yapı oluşturmak ve daha sonra bu yapıyı Kuzey Irak’ta ABD desteği ile yaratılan siyasal oluşumla bütünleştirmek, ileri evrelerde ise bu yapıyı İran ve Suriye’den koparılacak topraklarla daha da genişletmek hülyasında olan “bölücü/ayrılıkçı terör örgütü”nün ardında, “Kuzey Iraklı gruplar”; Kuzey Iraklı grupların ardında ise “ABD” vardır. ABD içinde Türkiye’nin de yer aldığı bu resme hiçbir zaman karşı olmamıştır. ABD, Kuzey Irak’taki gelişmelere müdahale edebilecek olanaklara sahip olmakla birlikte, bölücü/ayrılıkçı terör örgütünün bölgeye yerleşmesine ve de silahlı gücünü muhafaza etmesine, sessiz ve eylemsiz kalmaktadır. ABD bölücü/ayrılıkçı örgütün önünde değil, ardında durmaktadır. Onun varlığına ve de silahlı girişimlerine bir yerde olanak sağlamaktadır. ABD; örgütün bölücü/ayrılıkçı girişimlerine hiçbir zaman karşı olmamıştır!.. ABD’nin karşı çıkar gibi göründüğü nokta, terörün bu girişim içinde, görüntüde yer almasıdır!.. ABD’nin bu yaklaşımı Görünen tehlike Türkiye Cumhuriyeti topraklarının bir kısmı üzerinde, “yerinden yönetimözerklikfederatif Devlet politikası Türkiye’de hiçbir hükümet ulusal hak ve çıkarlarımızın korunmasında, vazgeçilmez hale gelmiş, CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle