13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2007 PAZARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y B Y Y Y Y Y 5 6 9 8 13 15 15 13 10 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y B B B B B 11 13 13 13 8 6 5 3 18 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y 18 Y 17 B 9 Y 12 B 9 B 9 PB 0 PB 2 S 2 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Orta Karadeniz’in doğusu, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ile Sıvas çevreleri yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Yağışlar kıyılarda yağmur, iç kesimlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo B 1 Helsinki B 1 Stockholm B 2 Londra PB 12 Amsterdam B 13 Brüksel B 12 Paris B 13 Bonn PB 7 Münih B 8 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B PB Y PB Y Y PB Y B 7 7 22 6 5 8 16 13 12 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB 10 Y 14 K 4 Y 18 PB 9 PB 12 PB 12 Y 20 Y 15 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Şaşkınlık ve Dağınıklık? ? Baştarafı 1. Sayfada Şimdiye dek hiçbir siyasal iktidar kendi çıkarlarına dönük bu kadar ‘özel’ bir dış politikayı uygulama akılsızlığını ve cüretini göstermemişti. Ne var ki ortalıkta görünen manzara bir şaşkınlık, keşmekeş ve ne yapacağını bilmezlikten ötede görüntü sergilemiyor. ? Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en rizikolu dönemlerinden birini yaşamaktadır; dış dünyada, bölgemizde ve kendi içimizde sergilenen göstergeler bu saptamayı tartışmasızlaştırıyor. Her şeyden önce içerde bir araya gelmek ve ulusal, laik, demokratik bir birliktelikte buluşmak bu kadar mı güç? Kanaltürk’e gözaltı ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY AÇI C Emin Çölaşan’la Mustafa Balbay’ın yaptığı ‘Ankara Rüzgârı’ programında açıklandı. Belgenin tamamı şöyle: “Yapılmakta olan bir vergi incelemesi nedeniyle, Ekli Liste’de kimlik bilgilerine yer verilen kurum ve şahıslarla ilgili olarak 01.01.200431.12.2006 dönemine ait 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 148’inci maddesi uyarınca aşağıda belirtilen bilgi ve belgelere ihtiyaç duyulmuştur. 1 Ekli Liste’de kimlik bilgilerine yer verilen kurum ve şahısların bankanız nezdinde (TL, YTL, döviz, çek, yatırım, kredi vb.) hesaplarının olup olmadığı, varsa bu hesaplara yatan ve çekilen paralara ilişkin olarak, tarih, tutar, cins ve şahıs bilgileri ile hesap özetleri (ekstreleri), (ayrıca Excel dosyasına kayıtlı olarak CD veya disket ortamında). 2 Ekli Liste’de kimlik bilgilerine yer verilen kurum ve şahısların adına bankanıza gelen ve giden havale, Swft, EFT ve benzeri para transferleri işlemlerine ilişkin olarak, havale, swift, EFT ve benzeri para transferlerinin tarihi, cinsi, tutarı ve kimden ve nereden geldiği veya kime ve nereye gönderildiği (detaylı olarak), (ayrıca Excel dosyasına kayıtlı olarak CD veya disket ortamında). 3 Ekli Liste’de kimlik bilgilerine yer verilen kurum ve şahısların bankanız nezdinde işlem görmüş ve bunlar adına/bunlar tarafından ciro edilen çeklerin onaylı birer fotokopisi. Söz konusu bilgileri içeren cevabi yazınız ve eklerinin her bir kurum ve şahıs için ayrı ayrı olacak şekilde imzalı ve mühürlü (veya kaşeli) bir örneğinin bu yazının tarafınıza tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde aşağıda belirtilen çalışma adresimize gönderilmesi gerekmektedir. İstenilen bilgi ve belgelerin belirtilen süre içerisinde adresimize gönderilmemesi, eksik veya yanlış gönderilmesi durumunda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 148 ve mükerrer 355’inci maddeleri uyarınca işlem yapılacağını tebliğ ve rica ederim.” Bakanlığın malvarlığını soruşturduğu kurum ve kişilerin adları şöyle: “Yaşam Televizyon Yayın Hizmetleri AŞ, Yaşam Haber Ajansı Ticaret Ltd. Şti, Trakya Basın ve Yayın Hiz. Tic.AŞ, Gökcan Prodüksiyon Tic.AŞ, RekTur Reklam Pazarlama ve Ticaret Ltd. Şti, Müjdat Kerimcan Kamal, Havva Göksu,Adnan Bulut, Emre Eren, Tuncay Mollaveisooğlu, Ahmet Burak Mızrak,Ahmet Gökbulut, Ahmet Tuncay Özkan, Mine Kırıkkanat ve Cüneyt Arcayürek.” nı bildiği yayın organlarının üzerine de Maliye elemanlarıyla gidiyor. Olay, Kanaltürk olayı değildir. Rejim olayıdır, ifade özgürlüğü olayıdır.” ‘Bizi susturamazlar’ Ankara Rüzgârı programından sonra Kanaltürk’te yayımlanan ‘Politika Durağı’ programında söz konusu belgeyi değerlendiren Arcayürek ve Özkan şu noktaların altını çizdiler: “Bizim temel kaygımız doğruları söylemek. Sırf bunları yaptığımız için üzerimize geliyorlar. Ellerinden geleni arkalarına koymasınlar. Baskılarla bizi susturamazlar. Önce kişilerle uğraşmayı denediler, olmayınca Kanaltürk’ü tümüyle susturmaya çalışıyorlar. Yapılan işlem, sıradan bir vergi incelemesi değil, yasal olmayan yöntemlerle servet soruşturmasıdır. Bizim veremeyeceğimiz hiçbir hesap yok. Bu tür girişimlerle ilkelerimizden, görüşlerimizden ödün verecek değiliz.” ‘Belgelenmiş sansür girişimi’ Cumhuriyet’in görüşüne başvurduğu hukukçular, Kanaltürk’e yönelik işlemin belgelenmiş bir sansür girişimi olduğuna dikkat çektiler. Hukukçular, şu değerlendirmeyi yaptılar: “Yapılan, bir kanalı tümüyle abluka altına almak için başlatılmış bir girişimdir. Bu bir anlamda toplu sansürdür.Türkiye’de yayın organlarının sahipleri, yöneticileri üzerlerindeki baskıyı, yayınlarında hükümete yönelik eleştirileri azaltarak hatta tümüyle sansür ederek hafifletmeye çalışıyorlar. Bunu çok bilinçli biçimde uygulayan hükümet, bu yöntemle sonuç alamayacağı Kanaltürk’ten açıklama Sansür girişiminin ortaya çıkmasının ardından Kanaltürk yetkilileri özetle aşağıdaki açıklamayı yaptı: “Hükümet, elindeki kamu gücü ve otoritesini siyasi ve kişisel amaçlarla kullanarak; özgür ve bağımsız medyanın temsilcisi olan Kanaltürk’e karşı hukuk dışı, doğrudan ve dolaylı, gizli ve açık biçimde keyfi, tehdit, baskı ve yıldırma politikası uyguluyor. Halkın haber almasını, düşünce ve kanaatlere ulaşmasını, kamuoyunun serbestçe oluşmasını engelleyerek anayasamızdaki temel hak ve özgürlükleri ihlal ediyor, suç işliyor. Maliye Bakanlığı, RTÜK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı izlenen bu politikanın baş aktörleri arasında yer alıyor. Hiçbir kuruluşta görülmemiş biçimde denetim ve kontrollerin henüz biri bitmeden diğerleri başlatılıyor, emsali olmayan bu denli sıklıktaki ve birçoğu hukuk dışı denetim ve kontrollerin sonu gelmek bilmiyor. Denetim ve kontrol görevlilerine çalışma yeri göstermekte, ilgilenecek, izahat verecek görevli tahsis etmekte güçlük çekiyoruz. Kanaltürk’e gelen denetim elemanı sayısı uzunca bir süredir dördün altına düşmüyor. Denetim elemanları defter ve belgeleri dönüşümlü olarak kontrol etmek zorunda kalıyor, denetim için adeta sıraya giriyorlar! Kanaltürk’ün denetimden muaf tutulmak gibi bir istemi söz konusu dahi değildir. Ancak, Maliye Bakanlığı uygulamaları; kamu gücü ve otoritesinin nasıl siyasi ve şahsi amaçlarla kullanıldığının somut delilidir. İşimizi yapmak, kendimize, ailelerimize, çalışanlarımıza, toplumumuza, ülkemize karşı görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmek istiyoruz. Bu nedenlerle, Kanaltürk hakkındaki hukuk dışı, siyasi amaçlı işlem ve uygulamalara son verilerek, objektif kriterlere göre ve hukuk normları içinde,Vergi Usul Kanunu’nun 134. maddesine uygun denetim yapılmasını istiyor ve bekliyoruz. MÜMTAZ SOYSAL Hukuka Yatırım BÜYÜK DEPREME ilişkin hayli yüksek sayıda ceza ya da tazminat davasının zamanaşımına uğramış olması ezeli bir konuyu yeniden gündeme getirdi: Adaletin yavaşlığı. Yalnız deprem davalarında mı bu yavaşlık? Bütün konularda ve bütün yargı kollarında, idari yargıda, hatta Anayasa Mahkemesi’nde de aynı durum yok mu? Bu yüzden içinden çıkılmaz durumlar, düzeltilmeyen yanlışlar, sürüp giden hukuksuzluklar yaşanmıyor mu? Oysa, “Adalet mülkün temelidir” diyen ve “Gecikmiş adalet, adalet değildir”i tekrarlayıp duran yine bizler değil miyiz? O halde?.. imi ve neyi suçlayacağız? Davaları zamanaşımı gününe kadar uzatmayı başlıca sanıklık ya da avukatlık hüneri sayanları mı? Her yanı patlak veren, önce karakolluk sonra mahkemelik olan bozuk düzeni mi? Dosya yüküyle ezilmiş raportörleri, yargıçları, adalet mekanizmasını mı? Suçlama zincirini uzatabildiğinizce uzatabilirsiniz. Hukuk öğretiminden başlayıp yargılama yöntemlerine ve infaz sistemine kadar her alanda ve hep birlikte yapılması gereken bir yığın iş var. Önemli olan, bu konuyu bir an önce ele almanın zorunluluğuna inanmış olmak. “Böyle gelmiş, böyle gider” diyerek ve hele bozuk düzenin meyvalarını yiyerek yan gelip yatmak ya da insanları hurafelerle avutup uyutmak değil. O halde, şimdiki başıbozukluğun ulusal ekonomiye ve toplum düzenine verdiği dolaylı zararın büyüklüğünü düşünerek, adalet alanına her şeyden önce daha çok yatırım yapmak kaçınılmazlaşmıştır. onunun parlamentoya, bütçe ödeneklerine, yargıç, savcı ve adalet görevlileri aylıklarına ilişkin yönlerini ayrıca vurgulamaya gerek var mı? Aslında, böyle bir seferberliğin içine her kesimi katmak gerekiyor. Örneğin, belediyeler bile ellerindeki kaynakları saçmasapan işler için çarçur edeceklerine; kentlere, kasabalara doğrudürüst ve adına yakışır birer “adalet sarayı” yapmak ya da olanı iyileştirmekle yükümlü sayılmalıdırlar. Adalet kadroları, rastgele doldurularak değil, titiz ve hakça seçmelerle, onurlu mesleğin maddi karşılığı onurlu biçimde karşılanarak genişletilmelidir. Üniversiteler; süre, içerik, öğrenci ve öğretim üyesi yetiştirme açılarından hukuk öğretimini bütünüyle ele alarak sağlam temellere oturtmalılar. Toplumdaki kokuşmayı hakça yollardan ve gecikmeksizin temizleyecek bir adalet mekanizması yaratmak, ilk bakışta, temizliğe temel sosyal nedenlerden değil, sonuçlardan başlamak gibi gelebilir çoğumuza. Ama, artık tuzun da işe yaramaz olarak kalacağını gören mikropların azgınlığı daha da sürdürüp çürütmeyi hızlandıracakları unutulmamalıdır. [email protected] K Partisinin Esenler’de düzenlediği toplantıya katılan DSP lideri Zeki Sezer, AKP iktidarını ve anamuhalefet partisi CHP’yi eleştirdi. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ ) ‘Halka diyet ödetiyorlar’ ‘AKP’nin yolsuzluklarının hesabını soracaklarını’ söyleyen DSP Genel Başkanı Sezer, CHP’ye de sert eleştiriler yöneltti İstanbul Haber Servisi DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, AKP’ye ve CHP’ye yüklendi. Sezer, “Solda güçbirliği için engel Baykal ise onu da aşar geçeriz” dedi. AKP’nin millete diyet ödettiğini belirten Sezer, “AKP’nin yaptığı yolsuzlukları seçimden sonra yasal yollarla soracağız” diye konuştu. DSP lideri Zeki, partisinin Esenler’de düzenlediği toplantıya katıldı. Avrupa Birliği ve başka bazı kesimlerinin desteği ile iktidar olan AKP’nin, millete ödettiği diyetin hesabının sorulacağını ifade eden Sezer, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü tartıştıranlara CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da destek oluyorsa bu ülkeyi ondan da kurtaracaklarını dile getirdi. Sezer, “Türkiye’yi bu önü karanlık, arkası karanlık iktidardan kurtarmak üzere sol duyarlılıkta bir büyük toparlanma için önümüzdeki engel Baykal’sa onu da aşar geçeriz. Türkiye’de sırça köşklerde, on üç yıldızlı genel merkez binalarında toz pembe ekonomik tablolar çizen bu iktidara, yine on üç yıldızlı genel merkez binalarında, sırça köşklerde oturup, kendine de solcu diyerek destek olanlar varsa, ‘Başbakan yaptım, Cumhurbaşkanı da yaparım’ diyenler varsa onu da aşar geçeriz” dedi. Milliyetçilik tartışmaları Sezer, Hrant Dink cinayetinden sonra alevlenen milliyetçilik tartışmalarına da değinerek “Kimileri solu bıraktı da sağa sağa açılmaya gidiyor. Biz de ona ‘Yola gel, sola gel’ dedik de anlamıyor.Ama, sandıkta şamarı yiyince anlayacak. Halkın şamarından kurtulamayacak” dedi. görünecek... Ama tümünün ortak özelliği şu olacak: İktidara çatmamak! Bu temel ilkeye uymayan gazete ve televizyon kanalları ise değişik yöntemlerle susturulacak. Bunun en somut örneği, Kanaltürk’e yönelik büyük mali gözaltıdır! Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Gelirler Kontrolörü Metin Ölçek, almış eline vergi ölçeğini, aylardır Kanaltürk üzerinde dolaştırıyor. 8.1.2007 tarihinde tüm bankalara gönderdiği resmi yazıda, Kanaltürk’e ait tüm şirketlere ve kanalda program yapan, yöneticilik yapan 10 kişiye ait tüm bilgilerin ve işlemlerin 15 gün içinde kendisine iletilmesini istiyor. Cüneyt Arcayürek, Tuncay Özkan, Kerimcan Kamal, Havva Göksu, Adnan Bulut, Emre Eren, Tuncay Mollaveisoğlu, Burak Mızrak, Ahmet Gökbulut ve Mine Kırıkkanat’ın bütün hesaplarına bakıla, tez zamanda Maliye’ye uzatıla... Niçin? Bu kişiler yasadışı bir işe mi bulaştı? Bu kişiler hakkında herhangi bir suç duyurusu mu var? Bunlar olmadığına göre, yapılan işlem bir kanalı tümüyle susturmaya, gözdağı vermeye yönelik değil mi? Maliye Bakanlığı aynı vergi incelemesini, bir yılda 5 televizyon, gazete kuranlara yapıyor mu? Düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü deyince, mangalda kül, edebiyatta fasikül, tespihte püskül bırakmayanlar nerede? Dün, Emin Çölaşan’ın üstüne gidenler, bugün Kanaltürk’ü boğmaya çalışıyor. ??? Kaderin cilvesine bakın ki, Kanaltürk’ün üzerine dört koldan giden Maliye Bakanlığı, aynı süreçte bir elemanını meslekten ihraç etti! Maliye Başmüfettişi Hamza Kaçar “resmi belgede sahtecilik, görevi kötüye kullanma” suçlarından soruşturmaya uğradı. Soruşturmayı Başbakanlık Teftiş Kurulu yaptı. Başbakanlık müfettişleri 17 Ocak 2007 tarihinde raporlarını hazırladılar, şu sonuca vardılar: “Hamza Kaçar’a yöneltilen suçlar oluşmamıştır, hakkında soruşturma yapılamaz.” Buna karşın Maliye Bakanlığı’nın Bakan’a bağlı olarak görev yapan Yüksek Disiplin Kurulu, Kaçar’ı memuriyetten çıkardı. Kaçar’ın başlıca suçu şuydu: Başbakan’ın, her şeyine kefilim dediği, BM kayıtlarında terörü finanse edenler listesinde yer alan Yasin el Kadı’yla ilgili inceleme yapması ve El Kadı’nın Türkiye Cumhuriyeti yasalarıyla örtüşmeyen işlemlerini ortaya çıkarması... Bu kadar suç, bir kişiyi meslekten atmaya yetmez mi! Bir yandan bir memur görevlendirip Kanaltürk’ün üzerine gidiyorsunuz, öte yandan kendinize yakın bir kişiyi incelemeye alan memuru görevden ihraç ediyorsunuz! Bu hangi ahlaka sığar? ??? Şimdi sözümüz topluma ve medya kuruluşlarına... Kanaltürk’e yönelik operasyon, salt Kanaltürk’ün sorunu değildir. Türkiye’nin, haber alma hakkının, devamında rejimin sorunudur... Bugün Kanaltürk’e bu baskıyı yapanlar, yarın ellerine yeni güçler geçirdiğinde çok daha ileri gideceklerdir! Yayın organlarından eğer “bana dokunmayan iktidar bin yaşasın” diye düşünen varsa, kendi varlıklarını inkâr ediyorlar demektir... Gaflet, dalalet hatta “iyi niyet” içindeler demektir! İçinde bulunduğumuz dünyada yayın organları bir toplumun akciğeridir. Buradaki bir kısıtlama, bir kirlenme, tüm toplumu etkileyecektir. Bu bağlamda Türk toplumu haber alma hakkına sahip çıkmalıdır. İsmet İnönü’nün 5.7.1931’deki şu sözü en çok bugün gerekli: “Arkadaşlar, eğer bir memlekette, namussuzlar kadar namuslular da cesur olmazsa, o memleket behemehal batar!” ankcum?cumhuriyet.com.tr K YENİ TÜRK PETROL YASASI Mayınlı araziler şirketlere gidiyor MURAT KIŞLALI Eylül ayını işaret eden Babacan’ın sözlerini Erdoğan ve Gül doğrulamadı AKP’de erken seçim havası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından “baskın bir şekilde erken seçim yapacağı” yönündeki tartışmalar boyutlanıyor. Başmüzakereci Ali Babacan’ın AB yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde “Eylül ayında seçim olacağını söylediği” şeklindeki haberler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından yalanlandı. CHP lideri Deniz Baykal, hükümetin erken seçimi nisanda yapması gerektiğini, böylece gerginliğin giderileceğini kaydetti. CNNTürk’ün haberine göre, AB yetkililerinin Türkiye’deki seçimlerin 4 Kasım’da yapılacağı, ilerleme raporunun ne zaman yayımlanmasının doğru olacağı yönündeki sorusu üzerine Babacan “Seçimler eylül ayında yapılacak. Bizim için seçimden önce veya sonra fark etmez. Sizin için uygun olan bir tarihte yayımlayabilirsiniz” dedi. konuya ilişkin sorular üzerine “Biliyorsunuz, benden bugüne kadar böyle bir açıklama çıkmadı. Şu anda her şey normal zamanında yapılacak. Herhangi bir dönüşümüz söz konusu değil.Ama şöyle bir nisanmayıs, bu ayları bir atlatalım, ondan sonra herhangi bir değerlendirme gerekirse onu bir konsensüsle yapma durumu olabilir. Ama bunun dışında bizim takvimimiz normal zamanda seçimleri yapmaktır. Değişen bir şey söz konusu değil” diye konuştu. ilk kez seçimlerin anayasada yazıldığı gibi yapılacağını, son kararı partisinin kurullarının vereceğini söyledi. Baykal: Nisana alınsın Katıldığı bir televizyon programında erken seçim iddialarını değerlendiren CHP lideri Baykal, “Cumhurbaşkanı’nın AKP’nin uzantısı olmasının gerekmediğini, bu durumu hükümetin de görmesinin ülkeyi bir uzlaşma yoluna götüreceğini” söyledi. Parti genel merkezinde aşure dağıtma töreninin ardından soruları yanıtlayan Baykal, “Biz daha geçerli bir öneri yapıyoruz: Seçimleri, hazirana değil nisana alalım. Böylece Cumhurbaşkanlığı seçimini de yeni Meclis yapar” dedi. Böylece Türkiye’nin her iki seçimi de bir gerginliğe sürüklenmeden aşabileceğini söyleyen Baykal, “Madem erken seçimin yapılması ne ekonomiye zarar veriyor ne istikrarı bozuyor. O zaman niye nisana almıyoruz? İki olacağına, beş ay erkene alın. Konuyu en güzel şekilde çözün. Bunu yürekten destekleriz” diye konuştu. 4 kardeş sobadan zehirlendi ? GAZİANTEP (AA) Gaziantep’te Ali Kangal, sabah odalarından çıkmayan oğullarını baygın buldu. Ali Kangal’ın haber vermesi üzerine eve gelen polisler ve sağlık ekibi, odadaki Ergün (17), Ercan (22), Mesut (20) ve Halil (24) Kangal’ın öldüğünü belirledi. Sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlendikleri tespit edilen 4 kardeşin cesetleri, yapılan otopsinin ardından toprağa verildi. Ölenlerden bilgisayar teknisyeni Ercan Kangal’ın nişanlı olduğu, Ergün ve Mesut kardeşlerin dershaneye giderek ÖSS’ye hazırlandıkları, Halil’in ise bir tamirhanede çalıştığı öğrenildi. Gül: Zamanında yapılacak Dışişleri Bakanı Gül, Suudi Arabistan ziyareti dönüşünde seçimin eylül ayında yapılıp yapılmayacağı sorularını da yanıtladı. Seçimlerin zamanında yapılacağını belirten Gül, “Sayın Babacan’ın verdiği bilgiler, sakın yanlış anlaşılmasın,Türkiye’de istikrarın olduğu takvimin işlediğidir” dedi. Gül, “Seçimler tabii ki vaktinde yapılacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” diye konuştu. Erken seçim tartışmalarını değerlendiren Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen de Erdoğan: Nisan ayını bir atlatalım... Başbakan Erdoğan ise erken seçim iddialarını “dedikodu” olarak nitelendirdi. Erdoğan, ANKARA Türk Petrol Yasası’nda, önceki yasada yer alan “sınırlara 5 km. mesafede petrol faaliyeti bakan müsaadesi olmadan yapılamaz” hükmü kaldırılarak Türkiye’de karalarda hiç aranmamış bu alanların petrol şirketlerine açılması sağlandı. 2003’te imzalanan antipersonel mayınlarının temizlenmesine ilişkin uluslararası sözleşme uyarınca; Suriye ile Irak’a komşu olan sınırın mayından temizlenip tarıma açılması öngörülmüştü. Türk Silahlı Kuvvetleri, kaynak ayrıldığı takdirde 2 yıl içinde bu bölgenin temizlenebileceğini hükümete bildirmişti. Hükümet ise “kaynak bulunamadığı’’ gerekçesiyle işi, temizlenecek toprağın 49 yıllığına devredilmesi karşılı ğında yapişletdevret yöntemiyle ihaleye çıkarmaya karar vermiş, ancak yasaya aykırı olan ihaleden vazgeçilmişti. Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan da konu hakkında şunları söyledi: “Nusaybin’in karşısında doğalgaz ve petrol çıktı. TPAO’nun bu bölgelerde arama yaptığı bir kısımda da petrol çıktığı duyumları alıyoruz. Bu nedenle yabancıların birden bu alanlara ilgi göstermesi ve yasanın çıkması dikkat çekiyor. Esas kavganın koptuğu yer mayınlı arazilerdir.Yasayla TPAO’nun sınırlardaki yetkisi kaldırıldı, askeri bölgelerdeki yetkisi kaldırıldı.Türk petrol şirketlerinin de avantajları vardı, onlar da kayboluyor” dedi. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle