10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ŞUBAT 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Sınıf sendikacılığı kimlik oluyor DİSK’le, işçinin politik mücadelede ‘karar’ sahibi olması gündeme geliyor, sendikaların bağımsızlığı korunularak siyaset öngörülüyor ŞÜKRAN SONER Süleyman Çelebi: DİSK aydınlık ve laik bir Türkiye umududur İstanbul Haber Servisi Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi, DİSK’in tarihinin aynı zamanda Türkiye’nin ve işçi sınıfının da tarihi olduğunu belirterek “DİSK aydınlık ve laik bir Türkiye umududur” dedi. Konfederasyonun 40. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde düzenlenen “DİSK Kuruluş Nedenleri ve Mücadele İçinde DİSK Kurumsal Kimliği” konulu sempozyumda konuşan Süleyman Çelebi, “DİSK’in 40 yıllık arşivini, söylediklerini, yaptıklarını, yapamadıklarını, tartıştıklarını, önerdiklerini, kararlarını, afişlerini yeniden gün yüzüne çıkardığını, işçi sınıfının şeffaf, katılımcı ve taban demokrasisine dayanan örgütünü güçlendirmek için arşivini açtığını” belirterek cesareti olan herkesi arşivlerini açmaya davet etti. İSK anılarından söz açmaya gelince Faruk Pekin, DİSK içinde etkili görevlerde olduğu, DİSK’in emek, ülke sosyal yaşamında en etkin rol oynadığı yılları değil de, öncelikle kuruluş yıllarını anımsıyor. En umutlu, en içtenlikli, en kaynaşılmış, özverili yıllar olduğu için mi? Benim gazetecilikteki ilk yıllarımla Faruk’un DİSK’teki ilk yılları Cağaloğlu’nda çakışıyor. Onlar Çemberlitaş’ta, araya sıkışmış bir sıradan apartman katında... Öncelikle eğitim seminerleri gözlerinin önünde canlanıyor; Fethi Naci, Kemal Sülker, Çetin Özek, Faruk.. her biri eğitimin bir ucundan tutarlardı... Faruk: “Aksaray’da TÖS salonu, Madenİş üyeleri çağrılı. Süreyya Berfe şiir okuyor Nâzım’dan. Ben beş dakikada Beşiktaş gibi artı değeri anlatıyorum. Süleyman Üstün Hoca coşkulu bir konuşma yapıyor. Ardından Sokak Tiyatrosu kuzgun maskeleri ile oyun sergiliyorlar... Eğitimler canlı, işçi eğitimin içinde. Sadece eğitimler mi? Grev yerleri davul zurna değil, eğitimle geçirilen yerlerdi. Aydınlar, gençlik sürekli destek verirlerdi.. Madenİş gazetesi gözümün önünde Ali Özgentürk günlük gazete ebadına çıkardığı gazeteyi matbaa harfleri ile değil, Tan Oral’a yazdırırdı. Lastikİş gazetesi için gravürler yaptırmış D DİSK kuruluşta kendisine ‘devrimci’ nitelemesini uygun görmüştü. Kuruluş Bildirgesi’nde devrimciliği “Biz devrimciliği; bugünkü tutucu, gerici, ekonomik, sosyal, politik ilişkilerin anayasa uyarınca değiştirilmesi ve anayasa ilkelerinin hayata uygulanması anlamında alıyoruz.” diyerek tanımlamıştı. tık. Rıza Kuas mizaha, sanata çok açıktı. ‘İşçiler Neden ve Nasıl Sömürülüyor’ başlıklı kitapçığımı, yayınevinden öğrendiğime göre 300 bin basmıştı. O zamanın ölçüleri ile bestseller sayılırdı. İşçiler okurdu. 12 Mart muhtırasını o günün koşullarında DİSK resmen desteklemek noktasındaydı. Biz Madenİş gazetesinde ‘İşçi sınıfının da muhtırası vardır’ diye başlık atmıştık. Tabii dağıtılamadı... Ama DİSK büyük bir inançla, umutla, her kesimden aydının içtenlikli desteği, katkısı ile, işçiyle özdeşleşerek işte böyle gelişti...” lı Olmanın Adı: DİSK” başlığı altında, kuruluşundan günümüze DİSK’in kısa bir değerlendirmesini yapmaya çalışıyor... Türkİş’ten dışlanmak istenen sendikaların önce dayanışma boyutunda SADA’yı oluşturmaları, sonra da DİSK kurmaları üzerine tartışmaları gündeme getiriyor... “Türkiye’de özellikle 1980 sonrasında, sendikal birliğin Türkİş’te gerçekleştirilmesini savunan kimi ilerici çevreler, bu iddialarına gerekçeler ararken geriye de dönerek DİSK’in kuruluşunun yanlış bir çıkış olduğu görüşünü öne sürdüler. Bazıları ‘DİSK biraz deneyimsizlik, biraz da aceleci kararlar sonucu kuruldu’, ‘DİSK’i Türkİş’ten ayrılan ya da kendini ihraç ettiren sendikacılar kurdu’ diye yazarken, kimileri de ‘DİSK’e sonradan gelenler Türkİş yöneticilerinin oyununa geldi’ gibi komplo teorileri öne sürdüler. Bunlar öznel yaklaşımlar. Oysa bir bütün olarak DİSK’in kendisi nesnel bir olgu. Daha kuruluş günlerin de 14 Şubat 1967 tarihli ANT dergisinde yer alan yazısında Fethi Naci; ‘Büyük bir eğitim faaliyetine girişmesi zorunlu olan DİSK yöneticilerinin dikkat edecekleri en önemli husus, sendika ile parti arasındaki mahiyet farkıdır’ diyerek oldukça önemli bir ön uyarıda bulunacaktı. DİSK’in kuruluş günlerindeki yaklaşımı daha sonra DİSK davasında askeri savcılarca iddia edildiği gibi yasalara uygun sözler kullanma kaygısından kaynaklanmıyordu. Bu söylem son derece samimi idi ve 1967’deki TİP söylemini yansıtıyordu. Bu söylem içinde işçi sınıfının asgari programı ya da azami programında olması gereken hedefler aynı anda sıralanabiliyordu.” OLDUKÇA SİYASİ İÇERİKLİYDİ “DİSK kuruluşta kendisine ‘devrimci’ nitelemesini uygun görmüştü. Ancak bu niteleme Kuruluş Bildirgesi’ndeki, Beslenme Devrimi, Barınmada Devrim, Sağlıkta Devrim, Vergide Devrim.. gibi başlıklarda yer alan biçimiyle henüz egemen devlet ideolojisinden kopuşu içermiyordu. Nitekim DİSK, Kuruluş Bildirgesi’nde devrimciliği şöyle tanımlıyordu: ‘Biz devrimciliği; bugünkü tutucu, gerici, ekonomik, sosyal, politik ilişkilerin anayasa uyarınca değiştirilmesi ve anayasa ilkelerinin hayata uygulanması anlamına alıyoruz.’ DİSK’in kuruluş günlerinin söylemi işçilerin anayasal yoldan kendi siyasi partileriyle iktidara gelmesini amaçlayan oldukça siyasi bir retoriğe sahipti. Planlı devletçiliğin, anayasanın eksiksiz uygulanmasının, sosyal adaletin gerçekleştirilmesinin istendiği Kuruluş Bildirgesi’nde; ‘işçi sınıfının devlet yönetiminin her kesiminde söz ve karar sahibi olması’ amaç gösteriliyordu. Buradaki ‘karar sahibi olması’ tanımlaması oldukça ileri bir amaçtı. DİSK’in ‘Dört Mücadele Yılı’ adıyla şubat 1971’de yayımlanan bir broşürde ise Kuruluş Bildirgesi’ndeki görüşler tekrarlanmakla birlikte şöyle denilecekti: ‘DİSK topluluğu.. geri bırakılmış Türkiye’de sendikacıların mutlaka ilerici anayasamızın ilkelerine sahip çıkarak politika yapmaları, kendi partileri içinde görev almaları, kendi partilerinin iktidara gelmesi için mücadele vermeleri gerektiği görüşünü savunmuştur... İşçi sınıfının ideolojisi sosyalizimdir. Bu nedenle sendikalar, bir yandan ekonomik mücadeleyi sürdürürken öte yandan da işçi sınıfını kendi ideolojisine sahip çıkaracak eğitimi yapmak zorundadırlar...’ Aynı broşürde ayrıca, ‘DİSK ise, Türkiye’nin geri kalmışlıktan, içine düştüğü emperyalizm ağından, tüm haksızlıklardan kurtulabilmesinin tek öncü, devrimci gücü olmuştur’ biçiminde oldukça tartışmalı bir cümle yer alacaktı.” YARIN: 1516 Haziran, DİSK için dönemeç DIŞARDAN BAKARAK DEĞERLENDİRMEYE ÇALIŞMAK Faruk Pekin, duygusallığı, anıları bir yana bırakarak elden geldiğince trafsız, uzman gözüyle “Fark D İSK’in kuruluş günlerinin söylemi işçilerin anayasal yoldan kendi siyasi partileriyle iktidara gelmesini amaçlayan oldukça siyasi bir retoriğe sahipti. Planlı devletçiliğin, anayasanın eksiksiz uygulanmasının, sosyal adaletin gerçekleştirilmesinin istendiği Kuruluş Bildirgesi’nde; ‘işçi sınıfının devlet yönetiminin her kesiminde söz ve karar sahibi olması’ amaç gösteriliyordu. DİSK ilk kitlesel eylemini antidemokratik İş Kanunu’nu protesto etmek için 25 Haziran 1967’de Tandoğan mitingiyle gerçekleştirdi İşçiler hakları için meydanlara çıktı MİYASE İLKNUR DİSK Genel Başkanı Çelebi, DİSK tarihinin tek tek işçilerin tarihi olduğunu söyledi. İNTERNET MİTİNGİ Çelebi, Türkiye’de ilk defa internet mitingini yapacaklarını belirterek “Irak’ta bombalamanın başladığı 20 Mart tarihinde saat 20.00’de internet sitemizde savaşa dur diyeceğiz” diye konuştu. Çelebi, DİSK tarihinin tek tek işçilerin tarihi olduğunu anlatarak şöyle devam etti: “DİSK’in köklerinde 18. yüzyılda Selanik’te ve Şam’da yapılan ilk grevler vardır. DİSK’in kökleri, Osmanlı Amele Cemiyeti’dir, Kavel direnişidir, MESS’ye başkaldırıdır. DİSK, 1516 Haziran direnişidir, demokrasi mücadelesidir, faşizme dur diyebilme iradesidir. Kürt sorununda demokratik ve barışçıl bir çözümden yanadır. Cezaevlerindeki tecrit uygulamalarına karşı mücadele ile sonuçlar elde eden yine DİSK’tir. 400 bin üyemiz, 17 sendikamızla, işçilerin hakları için mücadele etmeye devam edeceğiz. DİSK 1 Mayıs’tır. DİSK 12 Eylül’e direniştir.” 966 yılında Paşabahçe Cam Fabrikaları’nda çalışan 2 bin işçi toplu iş sözleşmelerindeki uyuşmazlık nedeniyle 1 Şubat’ta greve çıktı. Grev, Türkİş tarafından işçilere rağmen bitirilmek istendi. Türkİş, 22 Şubat’ta işçilerin ve işyerinde örgütlü sendikanın bilgisi dışında toplu iş sözleşmesini imzaladı. Sözleşmenin imzasından sonra işveren, 138 işçinin iş akdini feshetti. İşçiler, 26 Şubat’ta yapılan haksızlıkları ve Türkİş’i protesto için yürüyüş yaptı. 29 Mart’ta Türkİş, grevin sonlandırıldığını açıkladı. İşçiler ve sendika, grevi sürdüreceklerini açıkladı. İşçilerin grevi sürdürme kararını destekleyen sendikalar “Sendikalararası Dayanışma”yı kurdu. 1 SADA’ya katılan sendikalardan bazıları geçici olarak Türkİş’ten ihraç edildi. Bakanlar Kurulu’nun, 21 Nisan’da grevi 1 ay süreyle ertelediğini açıklamasına karşın Paşabahçe işçileri işbaşı yapmadı. Baskılar nedeniyle işçiler, 25 Nisan’da 1 ay sonra devam etmek üzere işbaşı yaptı. Aynı günlerde Çorum Belediyesi’nde çalışan işçiler de eyleme geçtiler. Çorum Belediyesi, 72 işçiyi işten çıkartıp, diğer işçilerin statülerini değiştirip ücretlerinde indirime gitti. İşverenin bu tutumu üzerine işyerinde örgütlü Genelİş Sendikası harekete geçti. Genelİş Sendikası’nın genel başkanı Abdullah Baştürk’ün de aralarında bulunduğu 54 işçi Çorum’dan yalınayak başlattıkları yürüyüşü 3 Ağustos’ta Anıtkabir’de tamamladı. Sendikanın açtığı dava 5 Ağustos’ta TİP’in kurucuları DİSK’in de kurucuları oldu DİSK’in kurucuları: T. Madenİş Genel Başkanı Kemal Türkler, Lastikİş Genel Başkanı ve TİP Ankara Milletvekili Rıza Kuas, Basınİş Genel Başkanı İbrahim Güzelce, T. Gıdaİş Genel Başkanı ve TİP Tekirdağ Milletvekili Kemal Nebioğlu, T. Madenİş (Zonguldak) Genel Başkanı Mehmet Alpdündar. DİSK’in kurucu yürütme kurulu Kemal Türkler’in genel başkanlığında, genel sekreter İbrahim Güzelce, Kemal Ayav, Macit Karabulut ve Şinasi Şengün’den oluştu. “1961 Anayasası’nda yer alan ekonomik ve sosyal ilkelerin işçilerin yararına olan tüm hükümlerin yaşama geçirilmesi için ant içeriz.” Muhalefet hareketine kısa sürede yeni katılımlar oldu. Türkİş’e üye T. Madenİş, Basınİş, Lastikİş ve Gıdaİş sendikaları genel başkanları 15 Temmuz ÜYÜK ANT’LA DİSK’E 1966’da “Sendikalararası Dayanışma Anlaşması”nı (SADA) kamuoyuna açıkDOĞRU ladı. 15 Ocak 1967’de toplanan ortak Türkİş, içindeki görüş ayrılıkları ne sendika temsilciler meclisi oybirliğiyle deniyle ayrışma kaçınılmaz hale gelmiş Türkİş’ten ayrılma ve yeni bir konfedeti. Türkiye Maden İş Sendikası’nın 26 rasyon kurma kararı aldı. Aslında ilk Ocak 1966 tarihinde yapılan yönetim toplantılara 20’nin üzerinde sendika kaKurulu toplantısında alınan kararla tılmış, yeni konfederasyonun 17 sendiTürkİş yönetimine karşı Kemal Türk ka ile kurulacağı açıklanmış olmasına karler önderliğinde muhalefet hareketi şın sonradan 5 sendika yeni konfederasbaşlatıldı. Başlatılan muhalefet hare yonun kuruluşuna katılmıştı. 12 Şubat’ta ketine katılanlar “Büyük Ant” adı ve T. Madenİş, Lastikİş, Basınİş, Gıdarilen şu ilkeler üzerine yemin ettiler: İş ve T. Madenİş (Zonguldak) sendikalarının ortak genel kurulları İstanbul Çemberlitaş Şafak Sineması’nda toplandı. Beş sendika delegelerinin ortak kararıyla, kısa adı DİSK olan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu kuruldu. Türkİş Konfederasyonu 1952’de kurulduğunda da isim babalığını yapan Kemal Sülker’in önerisiyle yeni konfederasyonun adı DİSK olmuştu. 13 Şubat’ta DİSK’in kuruluş başvurusu yapıldı ve yeni konfederasyonun kuruluşu ilan edildi. DİSK ilk eylemini antidemokratik İş Kanunu’nu protesto etmek için 25 Haziran 1967 yılında Ankara Tandoğan Meydanı’nda gerçekleştirdi. Binlerce işçinin katıldığı, TİP Milletvekili Çetin Altan, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler, DİSK’in kurucularından Rıza Kuas ve Alpaslan Işıklı’nın konuştuğu Tandoğan mitingi, DİSK’in ilk kitlesel eylemi olarak İşçi direnişlerinin birbirini takip ettiği günlerde, Genel Başkan Kemal Türkler’in tarihe geçti. de aralarında olduğu çok sayıda DİSK yöneticisi sık sık savcılığa çağrılıyordu. işçiler lehine sonuçlandı. Belediye başkanı, mahkeme kararlarını uygulamayınca işçiler bu kez 15 Ağustos’ta İstanbul’a yürüyüşe geçti. Bolu, Hendek, Düzce, Adapazarı ve İzmit’te geniş katılımlı karşılamalarla işçilerin yürüyüşü geniş yankı yaptı. Direniş hız kazandı Temmuz 1967’de Singer Fabrikası, satış mağazaları ve Anadolu 31 şubelerinde çalışan işçiler, sendikal faaliyetleri yüzünden işten çıkarılan işçi arkadaşları ile dayanışma amacıyla direnişe geçti. Fabrikaya girmek isteyen Amerikalı işverene kimlik soran bir işçinin yüzünde sigara söndürülmesi üzerine olaylar büyüdü. Grev yapan işçilere saldırı düzenlendi. Grevin yasalara aykırı olduğu kararı alınmasına karşın işçiler direnişini sürdürdü. DİSK’in Türkiye çapında örgütlenmesi hızla sürerken yeni konfederasyona bağlı sendikaların örgütlü olduğu işyerlerinde işverenlerin yasadışı uygulamalarına karşı direnişler birbiri ardına patlıyordu. 1968’de Kozlu ve Üzülmez’deki maden ocaklarında 25 bin işçi birden direnişe geçti. İşçileri dağıtmak için Ankara ve Karabük’ten gelen toplum polisleri ve jandarma birlikleri ile işçiler arasında çatışma çıktı. Çatışmalarda 13 polis yaralandı, 1 polis kayboldu. Olaylar sonrasında köylerine dönmekte olan 2 işçi öldürüldü. 1960’ların sonlarına doğru işçi eylemlerine paralel olarak öğrenci eylemleri de tırmanışa geçti. ‘B ‘6. FİLO’YA HAYIR’ İstanbul Dolmabahçe’ye gelen “6. Filo’ya Hayır” eylemlerini DİSK ve üniversite öğrencileri birlikte düzenledi. Tarihe “Kanlı Pazar” olarak geçen protesto mitingine Taksim’de gericilerin saldırısı sonrasında Turgut Aytaç ile Duran Erdoğan öldü. Yüzlerce kişi yaralandı. SÜRECEK CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle