10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ŞUBAT 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN En beğenilen marka ? 26 ilde 1091 kişiyle farklı kategorilerde yapılan araştırmanın sonucuna göre, halkın tercihlerinde Beko ikinci, Ülker üçüncü sırada yer aldı. Ekonomi Servisi Türkiye’de faaliyet gösteren araştırma gruplarından KMG Araştırma, genel Türkiye resminin çekildiği “2007 Türkiye Beklentiler, Tercihler, Beğeniler” araştırmasını tamamladı. Kamuoyunun 2007 yılına yönelik beklentileri tercih ve beğenilerinin sorgulandığı araştırmada, genel ekonomiden yaşam trendlerine, tüketim eğilimlerinden en beğenilene kadar çok sayıda unsur incelendi. Buna göre en beğenilen marka yüzde 44’lük oranla Arçelik olurken yüzde 16 ile Beko ikinci, yüzde 15 ile ise Ülker üçüncü sırada yerini aldı. Dördüncülüğü yüzde 14’lük oranla Bosch ve Vestel alırken ilk ona giren diğer markalar Nokia, Sony, İstikbal, Profilo ve Adidas oldu. KMG Araştırma Üst Düzey Yöneticisi Vural Çakır, marka performansını ölçen göstergelerin en önemlisinin tüketicinin markaya olan güveni ve ilgisi olduğunu belirtti. Çakır, “Arçelik’in bu konuda özel bir yeri var. Çünkü Arçelik yüzde 44 gibi bir oran yakalamış durumda” dedi. İ L K 5 0 M A R K A Pentagon Bütçesi Amerikan bütçesinin 2008 yılı tasarısı şubat ayının ilk haftasında Başkan Bush tarafından Kongre’ye sunuldu. Söz konusu dokümanın aslında “Amerikan bütçesi” olarak değil, Pentagon bütçesi diye anılmasının daha doğru olacağı kanısındayız. Zira 2008 bütçesi, toplam 623 milyar dolar tutan “askeri harcamalarıyla”, Amerika tarihinde “savunma”ya en fazla kaynak ayıran bütçe olarak ayırt edici özelliklerini hemen belli ediyor. (Söz konusu 623 milyar dolarlık askeri harcama rakamının, Türkiye’nin toplam milli gelirinin iki misline ulaştığını belirtelim.) Pentagon’un 481 milyar dolara varan “temel” harcamalarının geçen yıla göre yüzde 10 düzeyinde bir artış gösterdiği görülüyor. Bunun yanında, Irak ve Afganistan’da sürdürülen sıcak savaş gerekçesiyle Başkan Bush’un “acil harcama fonuna” 2007 için 93.4 milyar, 2008 için de 142 milyar olmak üzere, toplam 235.4 milyar dolar ek kaynak talep ettiği belirtiliyor. ??? Pentagon’un 2008 bütçesi, 11 Eylül New York saldırısının yaşandığı 2001 bütçesine görece yüzde 62’lik bir artışı ifade ediyor. Bütçe uzmanlarının hesaplarına göre yasalaştığı takdirde, Başkan Bush’un bütçesi sayesinde Pentagon, saniyede 20 bin dolarlık harcama yapan dev bir kuruluşa dönüşecek. Gene hesaplamalara göre eğer Pentagon bağımsız bir devlet olsaydı, 2008’deki bütçe ödenekleriyle dünyanın on altıncı büyük ekonomisine sahip olacaktı. “Askeri harcama” kalemlerindeki bu artışlara karşın, Başkan Bush 2008 bütçesini, uzun dönemde dengeye kavuşacağı güvencesi vererek savunuyor. Nitekim bütçe tahminleri, toplam bütçe açığının milli gelire oran olarak 2006’daki yüzde 1.9 düzeyinden, 2008’de yüzde 1.6’ya gerileyeceğini; 2012 yılı itibarıyla da yüzde 0.3’lük bir fazla vereceğini savunuyor. Başkan Bush, “terör ile savaş” bütçesinin “geçici” bir süre için açık vermekte olduğunu ve şu anda Irak’ta görev yapmakta olan 92 bin Amerikan askerinin “yalnız bırakılmaması” temasını işleyerek kendisine kamuoyu desteği aramayı ihmal etmiyor. Ancak bu projeksiyonda önerilen tahminlerde “önemli eksiklikler ve hatalar” olduğu hemen göze çarpıyor. Her şeyden önce, bütçede yapılması öngörülen önemli tasarrufların Bush’un başkanlık dönemi bitiminden sonra (2008) uygulamaya konulmasının hedeflendiği anlaşılıyor. Amerikan sosyal sağlık sistemi Medicare’in “reform” edilerek özelleştirilmesinin tamamlanması ve harcama kalemlerinin “rasyonalizasyonu” benzeri tasarımların meyvelerini 2008 sonrasında vereceği düşünülüyor. Denilebilir ki “Ben önce harcayayım, alınması gereken tedbirler bir sonraki yönetime kalsın” yaklaşımıyla Cumhuriyetçiler kendilerinden sonra iktidara gelmesi olası bir Demokrat başkanın ellerini şimdiden bağlama hesapları yapıyor. ??? Bu siyasi manevra bir yana, bütçe tasarısındaki en önemli varsayımsal hatalardan birinin de abartılı büyüme tahminlerine ilişkin olduğu gözüküyor. 2008 sonrasına ilişkin bütçe gelir tahminleri Amerikan ekonomisinin 20082012 arasında yılda ortalama yüzde 3 reel büyüme sağlayacağı varsayımına dayanıyor. Bu varsayım ise 2007’de Amerikan ekonomisinde beklenen olası yavaşlamanın uzun dönem etkilerini göz ardı ediyor. Amerikan siyasi yaşamına ilişkin içeriden gözlemler yapan bir sosyal bilimci olarak burada beni en çok etkileyen olgu ise şu: Amerika’da her kesim iktisadisiyasi konular üzerine görüş bildirmekte “özgür” olmasına karşın, reel politika kararlarının hemen hiçbir direnç ile karşılaşmadan başkan ve çevresi tarafından rahatlıkla uygulamaya konulmakta olduğu görülüyor. Kasım ayındaki seçimlerde her iki Amerikan meclisini de rakiplerine kaptırmış olmasına karşın, Bush yönetimi gerek Irak savaşının sürdürülmesi, gerekse günlük iktisadisiyasi kararlarının uygulanmasında gayet geniş bir hareket serbestisine sahip gözüküyor. Herkesin görüş bildirme hakkına sahip olduğu bu “özgürlükler ülkesi”nde, reel siyasi kararların uygulanması söz konusu olduğunda, aslında nasıl bir “başkanlık faşizmi”nin hüküm sürmekte olduğunu düşünüyorum. Ernst&Young, Güneydoğu Avrupa Yatırım Çekiciliği Araştırması 2006 sonuçlarını açıkladı: Çekicisiniz ama imajınız kötü ? Türkiye, yatırımlar konusunda Romanya’dan sonra en cazip ülke konumunda bulunurken daha fazla yatırım çekmesi için imaj sorununu çözmesi gerekiyor. Ekonomi Servisi Ernst&Young International tarafından hazırlanan “Güneydoğu Avrupa Yatırım Çekiciliği Araştırması 2006”da, Türkiye doğrudan yabancı yatırım çekme açısından “uyuyan bir dev” olarak nitelendirildi. Dünyadan 200 üst düzey yöneticinin katıldığı araştırmada, Türkiye’nin, Güneydoğu Avrupa’ya yapılan yatırımlar konusunda Romanya’dan sonraki en cazip ikinci ülke olarak görüldü. Ernst&Young’ın araştırma sonuçları, düzenlenen bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. Ernst&Young Fransa Ortağı Marc Lhermitte, yabancı yatırımcıların yüzde 59’unun önümüzdeki 3 yıl içinde Türkiye’ye yatırım yapmayı planladığını belirterek yatırımcıların özellikle politik istikrar ve AB standartlarına uyum konusunda gelişme beklediklerini kaydetti. Türki TABLOLAR NE DİYOR? 1 2 3 4 ye’nin yatırım çekiciliği açısından Güneydoğu Avrupa’da Romanya’dan sonraki en cazip ikinci ülke olarak görüldüğünü dile getiren Lhermitte, buna karşın Türkiye’nin 20012005 yılları arasında bölgeye gelen yabancı yatırımın yalnızca yüzde 20’sini kendine çekebildiğini hatırlattı. Lhermitte, bunun Türkiye’nin imaj sorunu ile yakından ilgili olduğuna dikkat çekerek yabancı yatırımcıların özellikle politik istikrar ve ekonomide AB standartlarına uyum konularında hassas olduklarının altını çizdi. Lhermitte, Türkiye’ye şu önerilerde bulundu: “Yatırımcıların en nefret ettiği şey belirsizliktir. Uzun vadeli is Türkiye, iç pazar açısından Güneydoğu Avrupa’nın en cazip ülkesi olarak algılanıyor. Türkiye, ülkeye özgü bilgi ve beceriler açısından da bölgedeki en cazip ülke olarak değerlendiriliyor. Yatırımları açısından, yatırımcılar 2007’de Türkiye’yi ikinci sırada gösterirken 2010 yılında cazibe konusunda yüzdesini arttırmasına rağmen Bulgaristan’ın gerisine düşüyor. Uluslararası yatırımcılar 2010 yılına kadar Türkiye’nin yurtdışındaki imajını iyileştirme konusunda çalışmalar yapmasını öneriyor. tikrarınızı yatırımcıya göstermek zorundasınız. Lütfen Türkiye’nin yurtdışındaki imajını iyileştirin. Önümüzdeki 3 yılda imajınızı iyileştirmek için kampanya yapın ve yatırımcının peşinden gidin.” DÜNYA GSM BİRLİĞİ Yapı Kredi Emeklilik, 1890’da Japonya kıyılarında batan gemide şehit olan 550 kişiyi hatırlatacak ‘En iyi reklam’ Turkcell’in BARCELONA (AA) İspanya’nın Barcelona kentinde Dünya GSM Birliği (GSMA) tarafından düzenlenen 12. GSM Ödülleri Yarışması’nda, Turkcell’e “En İyi Televizyon ve Radyo Reklam Yayın ödülü’’ verildi. 215 ülkeden 700 GSM operatörünün üye olduğu GSMA tarafından düzenlenen özel gecede Turkcell, “En İyi Televizyon ve Radyo Reklam Yayını’’ kategorisinde finale kalan 5 aday arasından 1. seçildi. Turkcell, ‘’Turkcellim geldi sıkıntı bitti’’ adlı reklamıyla bu ödüle layık görüldü. Ertuğrul şehitleri anılıyor ? Yapı Kredi Emeklilik’in maddi destek verdiği kazılardan elde edilecek kalıntılar Oşima Adası’ndaki müzede sergilenecek. Türkiye’de de gezici bir müze tasarlanıyor. Ekonomi Servisi Yıl 1890, 2. Abdülhamit, belki de Avrupalıların yüz çevirdiği Osmanlı’ya yeni dostlar kazandırmak amacıyla, bir iyi niyet elçisi olarak 77 metre boyunda 49 metre eninde Ertuğrul Firkateyni’ni, 619 mürettebatla, imparatora sunulmak üzere pek çok hediye ile yola çıkarıyor. Ertuğrul Firkateyni, zorlu bir yolculuktan sonra ulaşması gereken yere ulaşıyor. Japon imparatora hediyeleri sunuyor ve geri dönüyor. Ancak, çok da fazla yol alamadan Japonya’nın Oşima Adası yakınlarında çıkan bir fırtınada kayalıklara çarparak batıyor. Pek çoğu ağır yaralı olan 69 denizci dışında geri kalan 550 denizci şehit oluyor. Ada sakinleri, sağ kalanlara yardım ediyor, çıkarılabilen 130 cesedi gömüyor. Zamanla, batığa en yakın noktalarda bir anıt ve müze kuruluyor. Türkiye’de pek bilinmeyen bu olay, Japonya’da ortaokullarda tarih kitaplarında okutuluyor, müze her yıl binlerce Japon tarafından ziyaret ediliyor. Ertuğrul Firkateyni Elde edilen ilk kalıntılar. projeyi başlatma amaçlarını, “1890’da ülkemizden millerce uzakta sulara gömülen Ertuğrul Firkateyni’nin kalıntılarını saptayarak su üstüne çıkarırken, aslında amacımız şehit olan 550 denizcimizin ve onlara destek olan Japon halkının anılarının hem Türkiye’de hem de Japonya’da canlandırılmasıdır” dedi. Amaç anıları canlandırmak Velioğlu, bir emeklilik şirketi olarak söz konusu projeye desteklerinin “Geleceği şekillendirmek, geçmişe sahip çıkmakla mümkündür” özdeyişinin bir uzantısı olduğunu dile getirdi. Proje ortağı INA’nın Türkiye temsilcisi Tufan Turanlı da “Ertuğrul ve denizcileri zaman içinde unutulmuş ve tarihe gömülmüştür. Ertuğrul projesinin amacı, memleketlerinden 10 bin kilometre uzakta yatan bu acı olayla başlayan dostluğun büyüyerek sürmesine aracı olmaktadır” dedi. [email protected] O E C D ’ D E N T AV S İ Y E ! ‘Büyük başarı’ Öte yandan SDPA “En İyi Yeni Servis Sunan Platform’’ ve tarife önerisiyle “Müşteri Odaklı En İyi Uygulama’’ kategorilerinde finalistler arasına girmeyi başaran Turkcell, bu dallarda ödül alamadı. Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, dünyanın birçok ülkesindeki GSM operatörleri arasından Turkcell’in tek Türk şirketi olarak finalist olmasının bile başarı olduğunu söyledi. Fırkateyn mürettebatı. ‘Asgari ücreti düşürün’ Ekonomi Servisi Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) yıllık “Büyümeye Geçiş 2007” (Going for Growth 2007) raporunda, Türkiye’den kıdem tazminatının kaldırılması, asgari ücretin azaltılması, çalışmanın asgari maliyetinin azaltılması ve çalışanların vasıflı eleman niteliğine kavuşturulması istendi. Ülkelerin büyümeleri önündeki engellerin yer aldığı ve “ülke notları” biçiminde sıralanan raporda Türkiye’ye ilişkin olarak, “Büyümede son iyileşmelere karşın, kişi başına GSYİH, OECD ortalamasının oldukça altında kalmaktadır. Verim çok düşüktür” denildi. Özetle öneriler şöyle: Ücretten alınan vergiler düşürülmeli ve erken emeklilik teşviki azaltılmalı. Asgari ücretin artış oranı yavaşlatılmalı ve asgari ücret bölgelere göre farklılık göstermeli. İstihdam koruma hem kadrolu hem geçici işçiler için katı bir şekilde uygulanmalı. İşten çıkarılmış kadrolu işçiler için kıdem tazminatı seviyesi düşük tutulmalı. Şimdi, Türk Japon dostluğunu sağlayan Ertuğrul Firkateyni, 550 şehidin anılarının canlandırılması amacıyla su yüzüne çıkarılmak isteniyor. Yapı Kredi Emeklilik ile Uluslararası Sualtı Arkeoloji Enstitüsü (INA) ortaklığı ve Türkiye Sualtı Arkeolojisi Vakfı’nın (TINA) kat kılarıyla Ertuğrul Firkayeni: Japonya’da Bir Türk Gemisi projesi çerçevesinde ilk dalışlar Ocak 2007’de yapılıyor. Japonya’da her dalışı gazetelere haber olan proje, 550 Ertuğrul şehidinin anısına saygı amacıyla gerçekleştiriliyor. Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü Doç. Dr. S. Giray Velioğlu, Nar çekirdeğinden yağ ve un TARSUS (Cumhuriyet) MersinTarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde bir yıl önce üzüm çekirdek yağı ve üzüm çekirdek unu üretimiyle faaliyete geçen Tüzün Yağ KozmotikGıdaYem Sanayi fabrikası ürün yelpazesini genişleterek nar çekirdek unu ve yağı, keçi boynuzu, badem ve kayısı çekirdek yağı üretimine başladı. B İ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ RU / ÖZLEM YÜZAK Sevgililer Günü bugün. Yunan mitolojisinin sevimli aşk tanrısı Eros suspus. Çünkü artık tanrı “serbest pazar” ya da “piyasa ekonomisi”. Eros ise aşkların ve sevgilerin standartlaşıp nasıl basit bir tüketim metası haline geldiğini izliyor üzgün bir şekilde köşesinde. Nerede bir efsane varsa onu alıp cicili bicili paketlere saran kapitalizmin pratik zekâsı, “Sevgililer Günü”nü baş tacı etmiş durumda. Her yıl biraz daha büyük hevesle kutlanıyor. Kalp şeklindeki yastıklar, taksitle pırlanta yüzükler, sevgililere bedava uçak biletleri, cep telefonları, sağlık sigorta poliçeleri, koşu bantları, sevgili eldivenleri, sevgili adına internet sitesi açma... Âşıklar reklam kampanyalarının en gözde ürünü halinde... Rakamlar da şüphesiz doğruluyor bu tüketim çılgınlığını... Ne bayramlar, ne Anneler ne de Babalar Günü... En çok harcama Aşk Kaç Günde Tüketilir Sizce? sevgililer için yapılır oldu. Bankalararası Kredi Kartı Merkezi’nden alınan bilgilere göre geçen yıl Türk halkı, Anneler Günü’nde 145.7 milyon YTL, Babalar Günü’nde de 195.6 milyon YTL harcama yaparken sadece Sevgililer Günü’nde kredi kartından toplam 340.8 milyon YTL harcama gerçekleştirdi. Aynı gün Türkiye’de 2.5 milyon dal kesme çiçek satıldı. Türkiye’de yılda toplam 500 bin dal kesme çiçek üretildiği de dikkate alınırsa bu rakamın büyük bir kısmı geçen yıl ithalatla karşılandı. Tabii bu arada bir demet gülün 75 YTL’den satıldığını vurgulamakta yarar var. Tüketimin bir varoluş, bir kendini ifade etme tarzına dönüşmesinin mutlak sonucu “Sevgililer Günü”. Batı’nın zengin ülkelerinde ortaya çıkan, sonra bizim “taklit ettiğimiz” tüketim tuzaklarından biri. İnsanın sevdiğine hediye alması, onu hatırlaması tabii ki çok güzel. Ancak işin dozu ciddi anlamda kaçmış durumda. Üstelik bir de kimin ne düşünerek hediye aldığı gibi bir soru çıkıyor karşımıza. Örneğin erkeklerin bir kısmının “Verdiğimiz değer konusunda sorun çıkmasın diye pahalı hediyeler alıyoruz” dediğini biliyor muydunuz? Tabii herkes böyle değil. Sevdiğini neyin mutlu edeceğini düşünmekten şaşkına dönenler de var etrafta, çıktığı kızı akşam yemeğine götürmek için yakınlarından borç para bulmaya çalışanlar da... Yeni aşklar yaşamak için Sevgililer Günü’nü fırsat olarak görenler, bu akşam sevgilisi ve karısı arasında köşeye sıkışıp kara kara düşünenler, “acaba ba na bir sürpriz yapar mı?” diye bekleyenler... Bir erkek arkadaş “Aslında toplumsal baskı ile karşı karşıyayız. Evet, ben de eşime küçük bir hediye ve çiçek alacağım. Kendisini kötü hissetmesini istemem” diye özetliyor durumu. Peki aşkları, dostlukları, sevgiyi tek bir güne sığdırma çabası niye? Ve niye yalnızları, terk edilmişleri, sevgiye muhtaç olanları şu “Sevgililer Günü’nde” daha bir mutsuz ediyoruz? Aşkı, sevgiyi, sadakati ve birlikte yaşanacak hayatı “tüketilebilen bir metaya dönüştürme” gayretlerine ortak olmanın amacı ne? Neden durup biraz düşünmüyoruz? Derinlikten bu kadar uzaklaşma lüksümüz var mı acaba? Değeri fiyatı ile ölçülen hediyelerin yerini, duyguların, bağlılıkların ifade edileceği, özenle saklanacak mektupların, şiirlerin alma şansı kalmadı mı yoksa? Peki, koca yılda, “bir güne sığdırılan aşk” kaç günde tüketilir? Bursa’da işten çıkarmalar arttı BURSA (Cumhuriyet) Marmara Bölgesi sanayisinin en önemli kentlerinden olan, otomotiv ve tekstil sektörünün öncü illerinden Bursa’da 2006 yılında işten çıkarılanların sayısı bir önceki yıla göre artarken bu yılın ocak ayında ise 8 bin 139 kişinin işten çıkarıldığı bildirildi. Türkiye İş Kurumu verilerine göre, 2005 yılında 29 bin 170 kişi işten çıkarılırken 2006’da bu rakam 32 bin 857’ye yükseldi. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle