27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 ARALIK 2007 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y B Y Y Y Y Y PB 16 15 15 15 18 16 16 16 17 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB B B B PB PB PB PB Y 14 17 15 12 9 7 9 2 18 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B 15 Y 17 PB 7 PB 8 PB 7 PB 9 S 1 B 1 S 2 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun güney ve batı kesimleri parçalı çok bulutlu, Marmara, Ege ve Akdeniz yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Yağışların Kıyı Ege, Batı Akdeniz ile akşam saatlerinden sonra Marmara’nın batısında etkili olması bekleniyor. Hava sıcaklığı kuzey ve batı bölgelerde 24 derece artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB Y Y Y PB Y Y 2 4 3 13 10 7 10 6 6 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y 8 PB 7 B 16 PB 6 Y 7 Y 9 PB 17 Y 20 Y 7 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm Y PB PB PB PB PB PB B B 2 8 8 15 9 11 7 24 15 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada mındaki çark edişi devlet yönetiminde gereğini yaptığını söyleyerek savunanlar, hatta açıkça yazıp söylemeseler de medyadan, siyaset adamlarının kimilerinden, içlerinden onaylayarak alkışlayanlar da olabilir. Oysa, bu gerçek; AKP iktidarında siyaset adamlarındaki dün dündür, bugün bugün, anlayışının ne kadar geçerli olduğunu, gereği geldiğinde dün savunduğu ilkelerden bugün ne kadar çabuk vazgeçip tersini yaptığını kanıtlıyor. Batı demokrasilerinde medya ve partiler oturduğu koltuğa bu kadar derin ters düşen siyaset adamının yakasına yapışır ve oturduğu koltuktan istifa edene kadar devletin tepe noktasında da olsa o siyaset ve devlet adamını silkeler. Bizde mi? Ülke dörtbeş yıldır kapılmış bir rüzgâra, bilinen anlatımıyla binmiş bir alamete, daha sonraları nereye varacağı kestirilemeyen ılımlı İslam baskısı altında AKP’nin saptadığı hedefe doğru koşuyor. Üstelik sadece ana (CHP) veya yavru (MHP) muhalefeti değil, “gidişin” kanıtlarını her gün sütunlarında vermesine karşın açık seçik böyle bir durum karşısında medya kayıtsız. Allahlık muhalefet partileri olayı görmezlikten geliyor. RTE’nin ikide bir “Herkes kendi işine baksın” sözüne uygun, ülke sorunlarına ve rejime sadık çıktığı iddiasıyla, evet, basın holdingleri de zararkâr hesabıyla “kendi işine bakıyor”. Tabii AKP’nin dar lider kadrosu bu ortamda Meclis’teki çoğunluğu istediği yönde kullanarak “rejimin icabına bakıyor”. ??? Bu durumun düne kadar bizdeki adı takıyye. Bugün ise devlet adamlığı! Söz konusu devlet ve siyaset adamı Çankaya’daki AKP’li ve AKP’nin amaçlarına uygun hareket eden Cumhurbaşkanı. Adı Abdullah soyadı Gül! Dünden bugüne sergilediği tabloya; medyanın, muhalefet partilerinin onaylar gibi bir tavır almasını gülerek izliyor. ??? Askeri Şura son toplantısında, bünyesindeki 38 kişinin 7’sini irticai faaliyetlerden, 31’ini disiplinsiz hareketlerden ihraç etti. RTE ve Bakanı Vecdi Gönül, beklendiği gibi Şura kararlarına muhalefet şerhi koydu. Son kararı Cumhurbaşkanı verecek, kararı ya onaylayacak ya da onaylamayacaktı. Fiili siyaset yaptığı günlerdeki RTE’ye koşut ve parti ilkelerine sıkı sıkıya bağlı tutumuna bakılırsa AKP’li 11’inci Cumhurbaşkanı’nın Şura kararlarını onaylamaması bekleniyor, ilkelerine sıkı sıkıya bağlı bir insan olarak böyle davranması gerekiyordu. Şura kararlarını onaylamaması doğal karşılanacaktı. Velakin benim değil AKP’nin Cumhurbaşkanı kararı duraksamaksızın, üstelik önüne gelir gelmez imzaladı. ??? AKP’nin Cumhurbaşkanı için, demek ki, dün dündü bugün ise bugün! Medya ve partiler Çankaya’daki ani, geçmişi ile bugünü arasında yüz seksen derece dönüşü sergileyen, Türkiye’de siyasetin ve siyaset adamlarının ne denli yanar döner olduğunu simgeleyen tanığa, kanıta gerek göstermeyen somut olay karşısında ne şaşırdılar, ne de hayretlerini sergilediler. Sustular! Gül Abdullah emaneti RTE’ye teslim etmeden önce Başbakan’dı. Askeri Şura’ya başkanlık etti ve TSK’nin içindeki muzırları temizleyen dosyalarını partisi hatta kendi ilkeleri doğrultusunda davranarak onayladı! Dışişleri Bakanlığı görevinde iken, dört yıl, aynı yönde davrandı. Yadırganmadı! Aynı siyaset adamı Çankaya’ya çıktıktan sonra beş yıl boyunca inatla sürdürdüğü siyasal yaşamına damgasını vuran ilkesel kimliğini bir saat içinde geride bırakarak... Askeri Şura’nın kararlarını onayladı! ??? 11’inci şen şakrak. Şen şakrak gazeteciler ve türbanlı karısı ile, şeriat devleti olmasına karşın havaalanında örtünmeyen, başı açık kadınların karşıladığı Pakistan’a gitti. Şu manzaraya bakın: Türbanlı eşi, laik Cumhuriyetin çağdaş kadınlığını temsil ediyor. 11’inci de siyaset Batılı siyaset adamlarında görülmeyen, görülse bile tepkiyle karşılanan yüz seksen derece dönüşü umursamazlıkla karşılıyor, görmezlikten geliyor. MHP’yi bırakınız bir yana. Ana muhalefet partisi CHP, nerede? Olay, siyaset adamının, siyasetin ve partilerin aşama aşama gelişen acıklı serüveninin son perdesi. Ey AKP dışındaki partiler, siyaset adamları: “Ağlasam dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle!” 25 yıldır türban üzerinden siyasi ve ekonomik rant operasyonu sürdürülüyor GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Gömlek, türban ve rant MEHMET FARAÇ KONDA’nın türban araştırması salt AKP iktidarının sosyopolitik yansımalarını değil, mahalle baskısının ulaştığı boyutları da gösteriyor! Türkiye’de artık müteahhit hanımları ihale almak için türban takıyor! Heidi’ler, Barby’ler ve Kırmızı Başlıklı Kız’lar bile tesettüre sokulurken, türban takmayan kızlar okullarını terk ediyor! Tesettür firmalarından beslenen dinci gazeteler hedef gösterince yargıçlar ve avukatlar öldürülüyor! Çaresiz kızlar barınma uğruna tarikat yurtlarına mahkum oluyor. Ne de olsa milli görüş gömlek değiştiriyor! KONDA’nın yaptığı ve dünkü Milliyet gazetesinde yayımlanan “Gündelik Yaşamda Din, Laiklik ve Türban” araştırması Türkiye’de başını türbanla örtenlerin oranının 2003’ten bu yana yüzde 3.5’ten yüzde 16.2’ye yükseldiğini gösteriyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe örtünenlerin sayısının da arttığını kanıtlayan araştırmada lise mezunu türbanlıların 2003’te yüzde 2.5 olan oranlarının yüzde 17.2’ye, üniversite mezunlarının ise 2.6’dan 11.4’e çıkmasının üzerinde özellikle durmak gerekiyor. Bu konudaki veriler türban kullanımında AKP’yle başlayan ivmenin, bir ideolojinin sosyopolitik ve sosyoekonomik alandaki yansımalarını gösteriyor! Türkiye’de 1983’ten itibaren ivme kazanan İslamcı partiler, kitle örgütleri, tarikat vakıfları ve dinci medya 25 yıla yakın süredir türban üzerinden siyasi ve ekonomik rant operasyonu yürütüyor. Tehlikeli hesaplar Birbirine organik ve ideolojik olarak bağlı olan bu kurumlar, hem siyasal taban yaratmak hem de bu tabanı besleyen ekonomik kurumları oluşturma uğruna toplumun değer yargıları ve inançları üzerinde tehlikeli hesaplar yapıyor! Gelecek kaygısına düşen genç kızlar gerici sindirme ve inanç sömürüsüyle psikolojik bir Engin Arık. mücadelenin hedefinde bocalıyor! Bu uğurda yapılanlar, KONDA’nın araştırmasından nasıl böyle bir sonuç çıkabildiğini göstermeye yetiyor. Örneğin dinci Akit gazetesinin kışkırtmalarıyla İzzet Kıraç adlı biri şeriatçı Osmaniye’den kalkıp Gümüşhane’ye gitti ve Baro Başkanı Ali Günday’ı katletti! Bu gazetenin yayımladığı fotoğraflardan yola çıkan Alparslan Arslan adlı bir gerici avukat da Danıştay’ı basarak Mustafa Yücel Özbilgin’i öldürdü. Yıllardır tesettür giyim firmalarının ilanlarından beslenmeleri, bu gibi yayın organlarının türban konusunu salt inanç sömürüsü değil aynı zamanda bir ekonomik kaynak olarak kullandığını da gösteriyor. Yalnız medya değil, kimi yayın kuruluşları tesettürü dayatan kitap, dergi ve benzeri yayınlar üzerinden AKP’nin açtığı yoldan rahatlıkla eğitim kurumlarına sızabiliyor. Türbanlı çizgi filmler İslamcılar artık kendi yazarları, şarkıcıları, standup’çıları ve oyuncularıyla türbana giden muhafazakâr kültürün altyapısına hizmet ediyor! Öğrenciler artık çizgi film karakterleri Heidi’yi, Kırmızı Başlıklı Kız’ı türbanlı olarak görüyor, sıkmabaşlı Barby bebeklerle oynamaya zorlanıyor. İlköğretim kitaplarında türbanlı kadın görüntüleriyle, küçücük çocukların beyinleri yıkanıyor. Bu yüzden Amasya’da olduğu gibi liseli kızlar, öğretmen ve öğrencilerinin baskısı yüzünden okul değiştiriyor. Türban takmakta ısrar edenler ise mağdur olarak gösteriliyor hatta başbakanlar ve eşlerinin telefondaki şefakatine nail oluyor! Salt dinci yayın kuruluşlarının ekonomik beklentileri değil, iş dünyasının kaygıları da türban furyasına inanılmaz boyut kazandırıyor. Tarikat yurtlarında barınma uğruna on binlerce genç kızın “ablalar”ın baskısıyla örtünmeye zorlandığı hatta onlara cemaat eğitimi ve ekonomik destek verildiği biliniyor! Üniversitede veda Isparta’daki uçak kazasında yaşamını yitiren Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Engin Arık ve Araştırma Görevlisi Özgen Berkol Doğan için dün BÜ Kuzey Kampusu’nda tören düzenlendi.Törende Arık ile Doğan’ın cenazelerinin yanlarında önceki gün toprağa verilen BÜ yüksek lisans öğrencisi Engin Abat ile Doğuş Üniversitesi araştırma görevlisi Mustafa Fidan’ın da fotoğrafları yer aldı. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli Farmakoloji Uzmanı Dr. Alp Tezcan’ın cenazesi ise, Manisa’nın Akhisar ilçesinde toprağa verildi. Törene Tezcan’ın 1 aylık hamile eşi Fadime Tezcan ile ailesi ve çok sayıda yurttaş katıldı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Uçak güzergâhında değildi ANKARA / ANTALYA (Cumhuriyet) Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru, Isparta’da meydana gelen uçak kazasında “uçağın izlemesi gereken güzergâhta olmadığını” söyledi. Arıduru, bunun bir pilotaj hatası olup olmadığının ancak uçağın kara kutularının incelenmesinden sonra açıklığa kavuşacağını belirtti. Arıduru, Ulaştırma Bakanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında, kazanın ardından bölgeye giden 6 kişilik kaza kırım ekibinin kara kutu olarak bilinen ‘Kokpit Ses Kayıt Cihazı (CVR)’ ve ‘Uçuş Veri Kayıt Cihazı’na (FDR)’ ulaştığını belirtti. Arıduru’nun açıkladığı ilk saptamalar şöyle: “Havalimanında yer alan seyrüsefer cihazlarının tümü aktif haldedir. Bu kazaya neden olacak meteorolojik durum yoktur. Uçağın Hava Trafik üniteleriyle haberleşmesinde çarpma anına kadar hiçbir problemi olmamıştır. Hava trafik ünitelerine bildirilmiş herhangi bir anormal durum raporu yoktur. Uçağın çarpma anına kadar motorlarının faal olduğu tespit edilmiştir. Uçağın iniş takımlarının açık olduğu görülmüştür. Havada bir yangın veya sabotaja yönelik hiçbir bulgu saptanmamıştır.” Isparta Havaalanı’nda aletli iniş sistemi olarak bilinen ILS sisteminin olmamasının kazanın nedenlerinden birisi olarak gösterilip gösterilemeyeceği sorusuna yanıt veren Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdür Vekili Orhan Birdal ise “Kazanın olduğu noktada ILS’nin hizmet vermesi mümkün değil” dedi. Türkiye Havayolu Pilotları Derneği İdari Müdürü Tayfun Gürel, uçağın kaptan pilotu Serhat Özdemir’in simülatör eğitiminden geçmediği yönündeki açıklamaların doğruyu yansıtmadığını söyledi. CHP’li Hüsnü Çöllü, verdiği soru önergesinde ILS’nin bulunmadığı havaalanlarını ve sistemin maliyetini sordu. Isparta İl Genel Meclisi’nde de Süleyman Demirel Havalimanı’na ILS cihazı konulması yönünde de çalışmaların başlatılması kararı alındı. Türban üzerinden takıyye AKP Kütahya Milletvekili Hüseyin Tuğcu’nun “Devletten ihale almak isteyenler eşinin başını örtüyor” şeklindeki itirafı da hem türban üzerinden nasıl bir takıyye yürütüldüğünü kanıtlıyor hem de türban araştırmasının perde arkasındaki unsurları ortaya çıkarıyor. Türban bürokraside yükselme aracı olarak kullanılıyor, sosyopolitik dayatma tesettürlülerden sosyetik bir tabaka da yaratıyor! KONDA’nın araştırmasında türbanlıların oranının dört yılda dört katına çıkması kimseyi şaşırtmasın. Türbanı Çankaya’ya kadar ulaştıran ideolojinin sahipleri milli görüş gömleğini çıkardıklarını söyleseler ne yazar? Ne de olsa türban için hedef gösteren de, kurşun atan da, Meclis’te namus sözü veren de kendi yandaşları!.. Gül’ü dinleyelim: “Bugüne kadar tek bir rektör ataması yaptım. YÖK’ten sadece üç ismin bulunduğu bir dosya geldi. Yanında da bir ihbar notu vardı. İsimlerden biri için eşi kara çarşaflıdır, diyordu. Dehşete düştüm. Talimat verdim, araştırdılar. Adam bekâr, dediler. Gizlediği bir şey vardır, bir daha bakın, dedim. Baktılar, hiç evlenmemiş”. Konu, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi rektörünün atanması... Gül, Cumhurbaşkanı olarak yalan söylemeyeceğine göre, YÖK kendisine 3 aday gönderirken yanına da bir ihbar notu koymuş! Gül’ün kara çarşaf nedeniyle dehşete düşmesi sanırız iki nedenle olabilir: 1 3 adaydan neden sadece birinin eşi kapalı? 2 Henüz renkli, ipek türban dönemindeyiz, kara çarşaf aşamasına zamansız geçen densiz kim! Geçelim... ??? Görevi 8 Aralık’ta dolacak olan YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç dün bu iddiayı katmerli yalanladı. Önce yazılı olarak duyurdu. Sonra gazetecilerin karşısına geçti, sözlü anlattı. Dedi ki: “Biz adayların akademik geçmişine bakarız. YÖK, bugüne kadar Cumhurbaşkanı’na sunduğu rektör atamalarında, YÖK Genel Kurulu’nda yapılan gizli oylamanın sonucu ve adayların kısa akademik özgeçmişleri dışında kesinlikle herhangi bir bilgi, belge ya da not göndermemiştir.” Prof. Teziç, Gül’le görüşmesi sırasında böyle bir olayın konuşulduğunu, ama üzerine alınmadığı için kimden bu tür bir not geldiğini sormadığını da ekledi. Bu durumda son olasılık şu: Gazeteciler Gül’ü yanlış mı anladı? Fotoğraflardan anladığımız kadarıyla uçakta en az 4 gazeteci var. Tümünün Gül’ü yanlış anlaması olanaksız diye düşünüyorduk ki, saat 15.00 sıralarında Gül’den açıklama geldi: “YÖK’ten söz etmedim.” Tam çarşaflama! ??? Olayın özü bize göre şöyle: 1 Gül, AKP’nin Cumhurbaşkanı sıfatıyla konuşma alışkanlığını bırakamadı. Bırakması olanaksız. AKP’liler de buna hemen alışmış. TBMM’den bir yasa geçtiğinde, onay için saat sayıyorlar. 2 AKP’nin kurumları ele geçirme mantığı 2 temel yaklaşıma dayanıyor; tüm yönetimi ele geçirmek ve kurumu yıpratıp işlevsizleştirip kendi istediği biçime sokmak. YÖK’te her ikisi birden uygulanmak isteniyor. 3 Eğitim, AKP’nin tümüyle ele geçirmeyi hedeflediği alanlardan biri. Üniversitelerde amaca ulaşmak için öncelikle YÖK’ün tam olarak iktidara bağımlı hale gelmesi gerekiyor. Bu da yetmez; YÖK’ü değiştirmek için, bugüne kadar yapılanları kötülemek ve YÖK’ü tümüyle itibarsızlaştırmak gerekiyor. 4 YÖK Başkanı Prof. Teziç ve Başkanvekili Prof. İsa Eşme, kendilerine atılan çamurların tümünü iade etmeyi başardılar. Üniversiteleri eldeki olanaklar çerçevesinde yönettiler, yönlendirdiler. Kimi alanlarda yeniliği onlar da gerekli gördüğü için öneriler getirdiler. İktidar baskısına boyun eğmediler. Son sözümüz şu: Bu gidişle bir gün her şey AKP kokacak ve bu kokudan kendileri bile irkilecek! ankcum?cumhuriyet.com.tr Mustafa Fidan. Engin Abat. Ö. B. Doğan. IŞIL ÖZGENTÜRK Tercihimiz sanal bir dünya mı? ? Baştarafı Arka Sayfada ‘Her türlü olasılığa’ göre konuşlandırıldılar DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik Yargı Tarikatlaştırılıyor... Dr. Alev COŞKUN (Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi) ? Baştarafı 2. Sayfada Türkiye’nin sınırdaki birlikleri kalıcı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’nin Irak sınırındaki birliklerinin kalıcı olduğu bildirildi. Türkiye, 2006 yılı sonunda dikkatini Irak ve Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye yönelebilecek tehditlere yöneltmişti. Irak’taki istikrarsızlığın, ülkenin kuzeyinde PKK terör örgütünün işini kolaylaştırması, güvenlik birimlerinin tehdit algılamasına yansımıştı. Bu değerlendirmelerin ardından ilk olarak Irak sınırındaki birliklerin komuta düzeyi yükseltildi. Şırnak bölgesinde komuta düzeyi tümen olan birliklerin Hakkâri bölgesindeki komuta düzeyi de tümen düzeyine çıkarıldı. Daha önceki dönemlerde, Türkiye’nin batısında konuşlu birliklere, terörle mücadelenin hız kazandığı aylarda Doğu ve Güneydoğu’da görev veriliyordu. Bu yöntem, son dönemde yerini kalıcı konuşlanmaya bıraktı. Yeni konuşlanma yapısı, Türkiye kırsalındaki terörist unsurlar ve Irak’taki PKK varlığına göre gerçekleştirilebilecek operasyonlar göz önüne alınarak planlandı. Irak’ın kuzeyine yönelik olası sınır ötesi operasyon da düşünülerek sınır birliklerine uzun menzilli ateş destek birimleri yerleştirildi. Top ve tanklar, sınırın sıfır noktalarına konuşlandırıldı. ‘Demokratik çözüm getirin, PKK’yi kınarız’ AYŞE SAYIN Yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi, demokrasinin ve hukuk devletinin vazgeçilmez koşulu olarak bütün uygar ve demokratik ülkeler tarafından benimsenmiştir. AKP çoğunluğunun Meclis’ten geçirdiği bu antidemokratik yasaya karşı çıkılmalıdır. Yargı bir kez sivil darbe yoluyla ele geçirilirse, bütün erkler bir kişinin eline; özetle, Başbakanın eline geçecektir. Bütün muhafelet partileri, bütün barolar, YARSAV , yüksek yargı organları, tüm sivil örgütler bu yasaya karşı çıkmalıdırlar. Hukuk içinde demokratik mücadele yürütmelidirler. Cumartesiyi pazara bağlayan gece yarısı Yargı güvencesi ve Yargı bağımsızlığı paramparça edilmiştir. Sivil darbe yoluyla Yargının ele geçirilmesi yolu açılmıştır. Sivil darbe adım adım geliyor sözü yanlıştır. Bu yasa ile sivil darbe gerçekleşiyor. Yargının tarikatlaşmasının önü açılıyor... ANKARA ABD Büyükelçisi Ross Wilson’ın, tartışmalara yol açan kahvaltı davetinde DTP’yi dışlaması ve PKK ile arasına mesafe koymadığı sürece de görüşmeyeceğini açıklaması, bu partide “PKK ile birlikte tasfiye” endişesi yarattı. PKK ile ABD arasına sıkışan DTP yönetimi, yeni politika belirlemekte zorlanırken Siirt milletvekili Osman Özçelik, “Yeni politikaya gerek yok. Sorunun çözümünü demokratik yoldan sağlasınlar, PKK’yi kınayalım” dedi. DTP’liler, PKK’nin tasfiye sürecinde Türkiye’de oluşma sı istenen güçlü bir “Kürt siyasi hareketinin” kendileri dışında arandığı kaygısı taşıyor. Bu çerçevede Wilson’ın kahvaltıya davet ettiği ve birleşme kararı alan KADEPHAKPAR oluşumunun, DTP’ye alternatif sunulabileceğine dikkat çekiliyor. HAKPAR ve KADEP, Kürt sorununa “federasyon” temelinde çözüm önerirken Mesud Barzani’ye yakınlığıyla biliniyor. “Eğer PKK’yi kınarsak, halk üzerindeki etkinliğimiz kırılır” diyerek PKK’yle arasına mesafe koymayı reddeden DTP, bu ülkenin desteğini kaybetmek istememesine karşın yeni bir çıkış yolu da bulamıyor. pıda açıklamak mümkün değil. Yalnızlıktan kaçış mı desem, kendini ifade etme ihtiyacı mı desem, vakit bolluğu mu desem, en ucuz vakit geçirme biçimi mi desem, bilemiyorum, bildiğim, binlerce insanın başkalarının hayatını yaşayarak sanal bir biçimde dolaştığı. Gene mahallenin gençleri uyardı, “Işıl Abla sen bunları geç, asıl arkadaşlık sitelerinde neler oluyor bir bilsen” dediler. “Neler oluyor” dedim, “Her şey oluyor” dediler. Ve herhalde benim pek cahil olduğuma karar verip başladılar anlatmaya. Öyle şeyler anlattılar ki, burada ben sizlere anlatamam, sansür yerim. Ama öğrendim ki, bu ülkede çok fazla yalnız kadın ve çok fazla yalnız erkek var. Ve muhafazakâr görünen bu toplum sanal âlemde işin cılkını çıkarmış. Anlatılanlar yanında porno metinler hiç kalır. Ve siz de komşunuzdan şüphelenmeye başlarsınız. Doğrusu aşkın bizi bu denli terk ettiğini görmek benim biraz canımı sıktı. Bu aşk nereye gitti ve biz ne zaman sanal âlemin bize sunduğu, hiçbir gerçekliği olmayan bir yaşam tarzına yuvarlandık? Bunları düşünürken, çocukluğunu bildiğim gencecik bir kız yanımdan geçiyor. Henüz on yedi yaşında ama o güzel yüzünü az sonra sahneye çıkacak gibi boyamış. Annesini babasını iyi tanırım, biri kapıcılık yapar öteki evlere temizliğe gider. Anne çok akıllıdır, kızlarını okutmak istedi; kendisi gibi temizliğe gitmesinler istedi ama büyük kentin zengin semtlerinden birinde yaşayan kızlar onu dinlemediler. Gençtiler, güzeldiler ve hayat bu semtlerde çok fazla baştan çıkarıcıydı. İşte şimdi yanımdan geçip gidiyor, onun bir internet kurdu olduğunu söylüyorlar, internetten tanıştıklarıyla çıkıyormuş, öyle korkusuz öyle gözü kara. Canım sıkıldı, hayat yanımızdan binlerce hikâyeyle geçiyor ve biz ne yaparsak yapalım, şu aşırı groballeşen dünyada işler kötüye gidiyor. Ben de bir dizi yazmaya karar veriyorum, gerçek bir Türkiye dizisi. İçinde en çok umudun olduğu. Kendim için. isilozgenturk@gmail.com CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle