19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 2007 PAZARTESİ 12 PLAZA BAŞKENTİ MASLAK Avrupa’da bin kişiye 200 metrekare alışveriş merkezi alanı düşerken bu oran Türkiye’de yalnızca 35 metrekare EKONOMİ GÖZ UCUYLA TÜRKEL MİNİBAŞ Yeniden Yapılandırma Kurulu’nun Farkında mıyız? Bayram tatili sonrası, Noel ile yılbaşı arası para piyasalarındaki değişiklikleri tartışmak… Ya da 2008’le ilgili öngörülerde bulunup yüreklere su serpmek varken “Yeniden Yapılandırma Kurulu” da nerden çıktı diyorsunuz değil mi? Bir kere, kutlasanız da kutlamasanız da bugün Noel! Yani, dünya piyasaları tatilde! Dolayısıyla, kazma sesinden bile etkilenen İMKB de sakin sularda salınmak zorunda! Kaldı ki, Yeniden Yapılandırma Kurulu (YYK) 2001’de Dünya Bankası’nın Tarım Reformu Uygulama Projesi (ARIP) doğrultusunda kurulduğundan beri Türkiye’nin akciğeri gibi. 3186 sayılı yasa ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na ait yetkilerin tamamı da YYK’ye devredildiğinden yeniden yapılandırmayla ilgili her hususun tek yetkilisi. “Yeniden Yapılandırma” ise malum 21. yüzyılın Türkiye’sini yaratma projesi! Kısacası, yaşamımızın her alanı 2001’den beri Yeniden Yapılandırma Kurulu’nun düzenlemelerine bağlı! Geçen hafta “Birliklerin Kapatılması Kimin Yararına?” başlıklı Gözucuyla’ya Ziraat Mühendisi Ersoy Kozan’dan gelen cevap üzerine Yeniden Yapılandırma Kurulu üzerinde daha kapsamlı durmak gerektiğini düşündüm. Sayın Kozan’a göre : “Devlet Birlikleri özerkleştirirken tüm borçlarını sildiği gibi, bir yıl ürün alacak kadar parayı da Birliklere hibe etmiş… Daha sonra bu kadar parayı tekrar Birliklere kredi açmış ve halen geri de almamıştır… Devlet, Birlikleri denetleme görevini yerine getirmediği için bu Birlikler batmıştır.” Anlaşılan, devlet bankalarının özelleştirilmesinde kullanılan yöntem Birliklerin tasfiyesinde de kullanılmış! Birliklerin zarar eden kuruluşlar haline dönmesi için önce devlet eliyle fonlanmışlar!.. Sonra da kamu otoritesi denetleme yetkisini yetersiz kullanarak Birlikleri yok edici süreci başlatmıştır. Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri’nin (TSKB) 7 üyesinden 6’sı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Hazine yetkililerinden oluştuğuna göre bu duruma şaşmamak gerek. Kaldı ki, 4572 sayılı yasa ilk günden beri sürecin böyle işleyeceğini de göstermekteydi! Hatırlanacağı üzere… Birlikler 19631994 arasında devlet destekleme alımlarıyla görevlendirilmişti. 1994’teki 5 Nisan Kararları’yla da Birliklerin faaliyet alanını oluşturan ürünler destekleme alımları kapsamından çıkarılmış… Birlikler kendi nam ve hesaplarına alım yapmaya başlamışlardı. Değirmenin suyu nerden geldi derseniz… 20002007 dönemi de dahil olmak üzere Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan (DFİF) açılan kredilerden!. DFİF bir fon havuzu. 250 trilyon lira ile başlamıştı. Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri bu fondan kredi kullandıkça faiz oranlarıyla beslenerek 800 trilyon lirayı aşan bir meblağa ulaştı!. Filimin asıl can alıcı kısmı 2000’de çıkarılan 4572 yasayla başlamakta. 2000’nin 1 Mayıs’ı itibarıyla: Birliklerin borçları ve borçlardan doğan faiz ve gecikme zammı, personel kadrolarında yapılacak düzenlemeler için gerekli tazminat tutarı Yeniden Yapılandırma Kurulu’nun önerileri dikkate alınarak Hazine’ce üstlenip tasfiye edilmiş! Yani? Devlet, seçilmişlerin atadığı yöneticilerin hatalarından oluşan zararı üstlenmiş. Yeniden yapılandırma kapsamı dışında tutulan Birliklere ise genel bütçeden ve DFİF’nin gider hesabından işletme kredileri tahsis edilmiş. Tabii ki, Yeniden Yapılandırma Kurulu’nun öneri ve bilgilendirmesi doğrultusunda! İçiniz daraldı değil mi? Ama daha bitmedi, bu iş “gemicik” öyküleri kadar basit değil. Bir ülkenin temel üretim alanlarının yok edilmesiyle ilgili olduğu için bundan böyle hep daralacağız. Kaldı ki… Bugün fındıktan kayısıya tüm üretici birliklerini tek tek çökerten bu süreç gizli saklı planlanmadı. Hepimizin gözleri önünde oldu. Gerek Birliklerin yöneticileri gerekse çiftçi soruna at gözlüğüyle baktığı için “yeniden yapılandırmayı” eski düzenin reforma tabi tutulması olarak algıladığı için yeniden yapılandırmaya korunaksız yakalandılar. Tabii ki, burada tek suçlu ne çiftçi ne de Birlik yöneticileri. Kooperatif ortaklarının hâlâ Birlik eşittir Devlet mantığıyla hareket ettiğine bakılırsa bu sürecin asıl mimarı ARİP projesi doğrultusunda oluşturulan YYK . Gelecek haftalarda, bu sürecin nasıl başladığını FİSKOBİRLİK örneğinden hareket ederek tartışmaya ne dersiniz? [email protected] www.turkelminibas.net Alışveriş değil, turistik gezi Artan alışveriş merkezi sayısının ‘fizibıl’ olup olmadığını zaman gösterecek. Ancak araştırmalar alt gelir grubu için alışveriş merkezlerinin turistik gezi mekânı olduğunu ortaya koyuyor ? Orta gelir grubu için “günlük kent hayatının parçası’’, üst gelir grubu için ise “ev ve iş arasındaki istasyon’’ işlevi görüyor. Bir diğer saptama da işsiz gençlerin kalabalık yarattığı yönünde. ANKARA (AA) Türkiye’de son 45 yılda gittikçe yükselen tüketim eğilimi, alışveriş merkezi sayısındaki artışta kendini gösteriyor. Avrupa’da 1000 kişiye ortalama 200 metrekare alışveriş merkezi alanı düşüyor. Türkiye’de ise bu oran Ankara ve İstanbul’da 8485 metrekare, yurt genelinde ortalama 3435 metrekare. Bu noktadan hareketle yerli ve yabancı yatırımcılar “Türkiye’nin önünde gidilecek daha çok yol olduğuna inanıyor’’ ve yatırımları yavaş yavaş Anadolu’ya kaydırıyor. Artan alışveriş merkezi sayısının ‘fizibıl’ olup olmadığını zaman gösterecek. Sayıları hızla artan alışveriş merkezlerinin yarattığı sosyal etkiyi araştıran ODTÜ Sosyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Aksu Akçaoğlu, son aşamaya gelen “Kentin Alışveriş Merkezlerine Odaklaşması’’ başlıklı çalışması hakkında bilgi verdi. Araştırma sonuçlarına göre, alışveriş merkezleri, cinsiyet, gelir ve yaş gruplarına göre farklı anlamlar taşıyor. Alt gelir grubu için alışveriş merkezi “turistik bir gezi mekânı’’, orta gelir grubu için “günlük kent hayatının parçası’’, üst gelir grubu için ise “ev ve iş arasındaki istasyon’’ işlevi görüyor. Alışveriş merkezlerine en çok gençler gidiyor ancak en kuvvetli bağ kuran kesim “emekli kadınlar’’. Emeklilik sonrası evin pasif yapısı içinde kalan kadınlar, alışveriş merkezlerinde kendilerini yeniden aktif hissediyorlar. Aynı konu üzerine araştırma yürüten ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden Laçin Tutalar da satıcıların, müşterilerin kendilerine “birer ürün’’ gibi yaklaşmasından, alıcıların ise aynı ses tonu ve yüz ifadesinden rahatsızlık duyduğunu söyledi. Tutalar, işsizliğin alışveriş merkezlerindeki kalabalığı artırdığına dikkati çekerek “Özellikle işsiz gençlerin bütün gün tek çay ile alışveriş merkezlerinde oturduğunu gözlemliyoruz. İnsanları, çevreyi izliyor, bu yolla evden çıkıp sosyalleşmeye çalışıyorlar’’ dedi. ? Önceleri sadece Maslak civarında yoğunlaşan, şimdilerde ise kentin dört bir yanını saran alışveriş merkezleri bölge trafiğini kilitlediği gibi, esnafı da iş yapamaz hale getiriyor. GÖKÇE UYGUN SAYILARLA AVM’LER İnşaatı süren 24 AVM bulunuyor: Maslak 1, Levent (2), Merter (2), Güneşli (2), Fulya (2), Beylikdüzü (4), Ataköy (2), Avcılar, Nişantaşı, Ümraniye, Zincirlikuyu, Hadımköy, Fatih, Beyoğlu, Beşiktaş, Bahçelievler. Kentte ayrıca 32 AVM daha yapılması planlanıyor. Avrupa Yakası: Büyükçekmece (8), Levent (4), Şişli (3), Bakırköy (3), Bayrampaşa (2), Bahçelievler (2), Eyüp (2), Beylikdüzü (2), Bahçeşehir (2), Etiler, Sefaköy, Küçükçekmece, Maslak, Florya, Dolmabahçe, Ataköy, Güngören, Akatlar, Beşiktaş, Zeytinburnu, Bebek, Mecidiyeköy, Etiler ve Kemerburgaz. Anadolu Yakası: Dudullu, Altunizade, İçerenköy, Maltepe, Ümraniye, Kartal, Kadıköy, Maltepe ve Çengelköy. Tüketim pompalanıyor Prof. Dr. Gülten Kazgan, bu alandaki yatırımların artmasına ilişkin “Dış dünya, yeni teknolojileri devreye sokmak istiyor ama bu arada ekonomileri sürükleyip götürebilmek için de tüketimi pompalıyorlar. Biz de pompalanan tüketimin bir aracısı olarak alışveriş merkezlerini kuruyoruz’’ değerlendirmesinde bulundu. Yabancı sermayeden beklentinin “tamamen boş çıktığını’’ kaydeden Kazgan, “Bizim düşündüğümüz üretken yatırımlara gelmiyor. ’’ Küçük esnaf yasayı bekliyor Küçük esnafı büyük mağazaların rekabetine karşı korumak amacıyla hazırlanan büyük mağazalar yasa tasarısı, büyük mağazaların hafta içi 20.00’de kapanmasını öngörüyor. Bu mağazaların, kuruluşu için kent planlaması aşamasında önceden alanlar ayrılmamış olması yüzünden, genellikle kent içerisinde kaldıkları ve büyük mağazacılık faaliyetlerine elverişli olmayan arsalarda yapılan veya önceden yapılmış yapılarda faaliyet gösterdiği anlatılan bu tasarı yasalaşırsa: Satış alanı 10 bin metrekareden fazla olan büyük mağazaların kuruluş izinleri Sanayi Bakanlığı tarafından onaylanacak. Büyük mağazaların yakınlığı, birbirine 500 metreden az olmayacak. Her ilde Sanayi Odası bünyesinde, “büyük mağazalar sicili” oluşturulacak. Yakın alan içinde olan marketler müşteri taşıma servisçiliği yapamayacak. Büyük mağazalar, belediye mücavir alanlarında, satış alanları toplamının en az yarısı kadar bir alanı otopark yapacak. Çok sayıda medeniyete başkentlik yapmış, bir tarih kenti olan İstanbul, son yıllarda yerli ve yabancı sermayenin girişimiyle “plaza kenti” haline getiriliyor. Önceleri sadece Maslak civarında yoğunlaşan, şimdilerde ise kentin dört bir yanını saran plaza, iş ve alışveriş merkezleri, bölge trafiğini kilitlediği gibi, esnafı da iş yapamaz hale getiriyor. Türkiye’de, özellikle 1990’lı yılların başında artmaya başlayan plaza, rezidans ve alışveriş merkezleri (AVM), belirli bir kesimin ihtiyaçlarını karşılamakla birlikte bulunduğu bölgeye olumsuz etkiler yapıyor. İstanbul’da geçen günlerde açılan Capacity Alışveriş Merkezi, tartışmaları yeniden alevlendirdi. Bakırköy’de İstanbul Caddesi üzerinde, Carousel yakınlarında hizmet vermeye başlayan Capacity, bölgede zaten yoğun olan trafiği kilitlenme noktasına getiriyor. Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Sekreteri Tayfun Kahraman, iş ve alışveriş merkezlerinin yer seçiminin planlama mantığı dışında yapıldığını belirterek “Bu gibi yapılar genellikle plan değişiklikleri sonucu inşa ediliyor. Örneğin planlara donatı alanı olarak işlenen bir yer, değişiklik yoluyla ticaret alanına alınarak, oraya bir plaza yapılıyor” dedi. Alışveriş merkezlerine özellikle hafta sonları 70100 bin arası nüfus çekimi olduğuna işaret eden Kahraman, “Bu yüksek ulaşım talebi de bize trafik sıkışıklığı olarak geri dönüyor” ifadesini kullandı. Kahraman, bu gibi yapıların kente verdiği bir başka zararı da şöyle anlattı: “Bu merkezler, inşa edildikleri bölgelerdeki emsal hakkını aşan yapılaşma hakkı kullanıyorlar genelde. Bu durum da aynı yerde inşaat yapmak isteyen başkalarına da aynı hakkı talep etme örneği yaratıyor.” Venezüella’nın ucuz petrolü ile Küba’nın muz ve şekerinin takası gündemde Castro ve Chavez’den ortak tavır Köprüde 45 dakika beklemenin maliyeti 1.5 milyar dolar ANKARA (ANKA) – İstanbulluların bitmek bilmeyen trafik çilesinin ekonomiye olan maliyeti de giderek artıyor. Her gün Boğaz köprüsünde dakikalarca bekleyen İstanbullular, ekonomide 1.5 milyar dolarlık kayba sebep oluyor. İstanbul Boğaz köprülerinden geçen araç sayısının Boğaz köprülerinin kapasitesinin çok üstüne çıkması, yaşanan trafik sorununu içinden çıkılmaz hale getiriyor. Her gün Boğaz köprülerinden ortalama 420 bin araç geçerken, trafik sıkıntısının ekonomiye olan yükü de artıyor. Boğaz geçişlerinde yaşanan yoğun trafik, araçların yüzde 50’sinin ortalama 45 dakika gecikme ile boğazlardan geçmesine neden oluyor. Gecikmeden dolayı oluşan akaryakıt, işgücü ve işletme kayıplarının maliyeti ise yıllık 1.5 milyar doları buluyor. Ekonomi Servisi Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle bir yılı aşkın süredir kamuoyunun önüne çıkmayan Küba’nın efsanevi lideri Fidel Castro’yu ziyaret eden Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, Küba ile beraberliklerinin sonsuza dek süreceğini belirterek adeta tek bir ulus olduklarını dile getirdi. 4. Karayipler Petrol Zirvesi için Küba’da bulunan Chavez emperyalistlerle kapitalistlerin hizmetinde olmadıklarını, halk için yeni bir petrol jeopolitiği yarattıklarını söyleyerek ABD’ye atıfla, “Yankilere rağmen, petrolümüz önce Venezüella’nın, sonra da Karayipler’deki dostlarımızın hizmetindedir” dedi. Chavez, ayrıca bölge ülkelerine verdiği ucuz petrole karşılık para yerine muz ve şeker takası önerisinde de bulundu. Bugüne kadar Küba, Venezüella’dan aldığı ucuz petrole karşılık Venezüella’nın yoksul yerlerine ücretsiz doktor A S G A R İ Ü C R E T Yüzde 6.5’lik artış bekleniyor ANKARA (ANKA) Asgari Ücret Tespit Komisyonu yarın üçüncü toplantısını yapacak. Yetkililerden edinilen bilgiye göre, asgari ücrette yüzde 6.5’lik bir artış olması bekleniliyor. Türkiye İstatistik Kurumu, Çalışma Genel Müdürü Saadettin Akyıl başkanlığında toplanacak komisyona, gıda harcama verilerini sunacak. Yetkililerden alınan bilgiye göre, asgari ücret dördüncü toplantıda belli olacak. Asgari ücret artışının ise hükümetin öngördüğü yüzde 6’lık artışın yarım puan üzerinde olacağı ifade ediliyor. Yeni asgari ücret uygulaması ise 1 Ocak 2008’den itibaren geçerli olacak. Asgari ücret halen 16 yaşını doldurmuş işçiler için brüt 585 YTL, net 419.15 YTL olarak uygulanıyor. Hugo Chavez ile Fidel Castro’nun görevini devr alan kardeşi Raul Castro Küba halknı selamladı. (Fotoğraf: AP) gönderiyordu. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyesi olan Venezüella, ABD’ye petrol arz eden en büyük ülkelerden biri. Chavez’in, ülkesinin petrol gücünü Latin Amerika ve Karayipler’deki ülkeleri yanına çekerek ABD’nin gücüne karşı çıkmak için kullandığı öne sürülürken, Washington Chavez’i bölgesel demokrasiye tehdit olarak algılıyor. CUMHURİYET 12 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle