18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2007 CUMARTESİ 12 Cevizli’de eylem EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr HALKLA İLİŞKİLERCİ GÖZÜYLE / BETÛL MARDİN Tekel işçisi fabrikada direnişe geçti BURAK ALİÇAVUŞOĞLU Kartal’daki Cevizli Tekel Sigara Fabrikası’nın özelleştirilmesine karşı çıkan işçiler direnişe geçti. Kendilerini ana fabrika binasına kilitleyen işçiler, özelleştirme kararı alan AKP hükümetini protesto ederek “Tekel ABD ve AB’ye peşkeş çekilemez”, “İş ekmek yoksa barış da yok” sloganları attı. Hükümetin özelleştirme kararı aldığı Kartal’daki Cevizli Tekel Sigara Fabrikası’nda çalışan Tek Gıdaİş Sendikası’na üye yaklaşık 150 işçi, fabrikayı satın alacak olan firma yetkililerinin ziyareti öncesi ana üretim binasında direnişe geçti. Kendilerini ana fabrika binasına kilitleyen işçiler, diğer işçiler ve ailelerinin katılımıyla direnişi sürdüreceklerini söyledi. Tek Gıdaİş 2 No’lu Şube Başkanı Yunus Durdu, fabrikayı satın alacak olan firma yetkililerinin bugün fabrikayı ziyaret edeceğini öğrendiklerini, bunun üzerine direniş kararı aldıklarını söyledi. Durdu, “Diğer çalışanlarımız da eyleme aileleriyle birlikte destek verecek. Bu ülke ve bu halk satılık değildir. Fabrikamızı sattırmayacağız” dedi. Eylem yapan işçiler, “İşimize, aşımıza sahip çıkacağız”, “İş, ekmek yoksa barış da yok” sloganları attı. Eylem üzerine polis fabrikaya gelerek önlem aldı. Fabrikanın özelleştirmesine karşı bugüne kadar çeşitli protesto eylemleri düzenleyen işçilere, MHP, DSP, BBP, TKP ve EMEP Kartal ilçe örgütleri, EğitimSen, KamuSen, Türk Eğitim Sen üyeleri ile Kartal ve Cevizli esnafı destek vermişti. Bayramlar, yardımlaşmanın vesilesi olsun ok ufakken konağın arka bahçesine koyunlar “mee”leyerek getirilir, bağlanır, beslenir, sonra da bayram sabahı kesilir, parçalara ayrılır ve çevreye dağıtılırdı. Biz “beslenme” bölümünü bilir, gerisinde odalarımızdan çıkmamız istenmediğinden pembe bulutlar altında bayram gününü geçirirdik. Ç nanmayacaksınız, ama kesimde başlarında durdum ve gereken yerlere sevkıyatta bulundum... Düşünüyorum ve kabul ediyorum, hiç olmazsa yılda bir kez başkalarını hatırlamalıyız. Et, süt, şeker, kalem, kitap, üst baş, ne olursa olsun. Hep bana olmaz, bazen de sana olsun, arkadaşım... İ Gerçekten de Kurban Bayramı değişik bir huzur duygusu verir insana... Yalnız kendimizi değil, yılda hiç olmazsa bir kez başkalarının sorunlarını, eksiklerini düşünmenin ayrıcalığını ve hatta ulvi rahatlığını hissederiz. Diğer yandan geriye dönüp hatırladığım vakit, itiraf etmeliyim ki bu konuda değişik evrelerden geçtim. Çok ufakken konağın arka bahçesine koyunlar “mee”leyerek getirilir, bağlanır, beslenir, sonra da bayram sabahı kesilir, parçalara ayrılır ve çevreye dağıtılırdı. Biz “beslenme” bölümünü bilir, gerisinde odalarımızdan çıkma mız istenmediğinden pembe bulutlar altında bayram gününü geçirirdik. O koyunlara isimler takar, otlarını önlerine koyardık. Önceleri onların akıbetlerini bilmedik, ama sonra bir yıl kazara o kanlı tabloyu gördük ve tek kelimeyle mahvolduk. Yıllarca Kurban Bayramı’nın ilk günü balık veya tavuk yedik. Sanki onları da “biz” halletmiyormuşuz gibi... Derken yıllar geçtikçe, sosyal sorumluluk dürtüsü bende çoğaldı. Babamla birlikte kurban sayısı ve dağıtımını bile planlamaya başladım. Daha kötüsü, babamı kaybettikten sonra, annem bu görevi tamamen bana verdi. İnanmayacaksınız, ama kesimde başlarında durdum ve gereken yerlere sevkıyatta bulundum. Sonra birden karar verdim, bu uygulama tamamlanmıştı... Bitmişti. O günden beridir yardım dernekleri ile görüşüyorum ve medeni bir tarzda ailenin görevlerini yerine getiriyorum. Düşünüyorum ve kabul ediyorum, hiç olmazsa yılda bir kez başkalarını hatırlamalıyız. Et, süt, şeker, kalem, kitap, üst baş, ne olursa olsun. Hep bana olmaz, bazen de sana olsun, arkadaşım... 10 yıldır rekortmen Eşeğiyle mermer ocaklarına su taşıyarak sektörle tanışan Mehmet Çakmak, çalıştığı maden ocağını satın aldı. Kısa zamanda 2 ocak ve 3 fabrika daha kuran Çakmak, şimdi 40 milyon dolarlık ihracatı tek başına yapıyor. Adı hatırlanmayan organ bağışının mucidi... Geçen yazımda bahsetmiştim: Her yıl Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler bölümü son sınıf öğrencileri benden “seminer” dersi alır. Ben de proje uygulamanın önemini bildiğimden, bir konu verip onlardan bir seminer düzenlemelerini isterim. Geçen yıl “çeteleşme” konusunu işlemişlerdi, bu yıl “organ bağışı”... Seminerde sunulan bilgileri önümüzdeki yazılarımda özetleyeceğim ama bu kez size ilk kalp naklini yapan Dr. Bernard’dan söz etmek istiyorum. Güney Afrika’nın ünlü Cape Town hastanesinde, tam kırk yıl önce 2 Aralık 1967’de gece yarısı operatör doktor Christian Bernard tıp tarihinde yeni bir sahife açtı ve ilk kez olarak bir hastanın kalbini çıkarıp o gece trafik kazasında ölen bir genç kızın kalbini aynı yere yerleştirdi. Bilinen tek önemli nokta, alanın ve verenin kanlarının uyuşmasıydı. Dr. Bernard yaptığı işin önemini tam manasıyla idrak edemiyordu. Bu ilk kalp nakli ameliyatında bir tek fotoğrafçı yoktu, hatta hastanenin başhekimine de haber verilmemişti. Gece yarısı ameliyat başladı ve sabahın ilk ışıklarıyla da bitti. Ekip 30 kişiden oluşmuştu ve yeni kalp “tik tak” deyinceye kadar da tıp âleminde bir devrimin yapıldığı anlaşılamadı. Bernard ameliyattan çıkıp detayları başhekime anlattı ve evine uyumaya gitti. O kadar... Organ bağışının yapılmasına kızın acılı babası izin vermişti. Yeni bir kalbi olan şanslı Washanski 53 yaşında bir şeker hastasıydı ve üç kez kalp krizi geçirmişti. Doktor Bernard hastanenin laboratuvarında bir kalp naklinde neler yapılmalı, nasıl yapılmalı gibi kademeleri çok iyi çalışmıştı, ama gerçek bir “nakil” hiç yapmamıştı. Bence başarıdan çok emin değildi. Washanski yine de on sekiz gün yaşadı, sonra ilaçlardan çift taraflı zatürreeden vefat etti. Eşi daha çok ilgi gördü İlginç tarafı, Dr. Bernard şöhretinin zirvesindeyken yeni evlendiği güzel eşiyle Kalp Vakfı’nın davetlisi olarak 1975 yılında İstanbul’a geldi. Rica edildi, halkla ilişkiler faaliyetlerine destek verdim. Medya, doktor ile değil de güzel eşiyle fazlasıyla ilgilendi. O ziyaret sırasında, yanlış hatırlamıyorsam, İstanbul yakınlarında bir sayfiye yerine davet edildiler. Denize giren doktorun eşi mayosunu giyerken bir basın mensubu fotoğrafını çekince, çok güç birkaç gün geçirmiştik, ama kamuoyu, sınırlı olsa dahi, “kalp nakli” diye bir yöntem hakkında bilgi edinebilmişti. Bernard 2001 yılında, 78 yaşında Kıbrıs’ta tatil yaparken astım krizinden öldü. O günden bugüne bize ne kaldı. Bernard’ı veya eşini hatırlayan pek yok, ama organ bağışının önemi gittikçe artıyor... Hatta organlarınızı başka insanlara bağışlamak en büyük hediyedir, en değerli mirastır, diyenler çoğalmakta... gene de yeterli değil. Her yıl binlerce kişi organ nakli yapılmadığı için ölmekte. Kendinizi onların yerine koyun. Böbrek, karaciğer, kalp bekliyorsunuz.. Ve başkasının ölümünü istemek ne kadar zor olmalı, bir düşünün. Diğer yandan, evet, başka hayatları kurtarmak ne asil bir davranış... Su yolundan patron olarak geri döndü MURAT GÜLDEREN Yevmiyeli işçi olarak girdiği mermer sektöründe kısa zamanda patronluk koltuğuna oturan Mehmet Çakmak, yıllık 40 bin metreküp üretim kapasitesiyle Türkiye’de en çok ihracat yapan şirketler içinde ilk sırada yer alıyor. Aralarında Google’ın ve Sony yöneticilerinin bulunduğu birçok ünlünün evine ve Arap ülkelerindeki Hilton otellerine, birçok sarayın mermer tedarikini yapan Çakmaklar Mermer’in sahibi Çakmak, 10 yıldır bölgenin vergi rekortmeni. Çakmak, Türkiye’nin şu an en zengin mermer rezervlerine sahip olduklarını belirterek “Çocuk yaştan itibaren girdiğim bu işte her görevi yaptım. Su taşıdım, işçilere yemek pişirdim. Dürüstlüğümden asla ödün vermedim. Dişimle tırnağımla bu yerlere geldim. Şu an 150 milyon doların üzerindeki servetim varsa bunu yaptığım iş takiplerine borçluyum” dedi. Oteli de var İhaleye giremeyeceği hükmüne karşın yasaklı yöneticinin süreçte yer aldığı kesinleşti Petkim’de iptal yolu MURAT KIŞLALI Enflasyona para yetişmiyor Ekonomi Servisi Zimbabve’de yüzde 8000’lere dayanan enflasyona para dayanmıyor. Son 2 aydır fiyat artışlarıyla ilgili istatistikleri bile tespit edemediklerini açıklayan hükümet yetkileri, “nakit sıkıntısı” nedeniyle Zimbabve Merkez Bankası aracılığıyla 250 bin, 500 bin ve 750 bin Zimbabwe Doları değerindeki banknotları da piyasaya sürmek zorunda kaldı. Yoksulluk ve enflasyonla baş edemeyen Zimbabveliler ise yeni yıla yine umutsuz girmeye hazırlanıyor. ANKARA Petkim ihalesini alan Turcas Enerji ile kamu ihalelerinden yasaklı Turcas Petrol’ün yönetim ve adresleri aynı çıktı. Petkim şartnamesinde “Yasaklı şirket ortaklarının da ihaleye giremeyeceği” hüküm altına alındığı için Petkim’in Turcas Enerji’ye yasal yollardan verilmesine olanak bulunmuyor. Petkim ihalesi 5 Temmuz 2007 tarihinde yapıldı. İhalede ilk sırada yer alan TransCentralAsia Ortak Girişim Grubu, Ermeni ve Kıbrıs Rum Kesimi bağlantıları gerekçesiyle elenince Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) 22 Kasım 2007 tarihinde Petkim’in Turcas Enerji’nin de içinde bulunduğu SocarTurcasInjaz OGG’nin devrine karar verdi. Ancak Petrolİş Sendikası’nın açtığı dava ile söz konusu kararın, Turcas Petrol’ün 15 Ekim 2007 tarihinde “tüm ihalelere bir yıl katılmama cezası” almasından sonra alındığı ortaya çıktı. Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcısı ve Petkim Yönetim Kurulu Başkanı Osman İlter, “iki şirketin farklı olduğu için” ihalenin iptal edilmeyeceğini açıklarken Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da bu gerekçeyi destekledi. Yönetici de önemli ? Şartnamede “Ön yeterlilik başvurusunda bulunamayacak ve ihaleye katılamayacak olanlar” başlıklı 15. maddenin e bendinde “ilgili mevzuata göre geçici veya sürekli olarak ihale yasağı olanlar ve bu şirkette yönetici olanlar ihaleye katılamaz” hükmü yer alıyor. Yasaklı şirket Turcas Petrol’ün Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Erdal Aksoy, aynı zamanda ihaleye katılan Turcas Enerji’nin de Yönetim Kurulu Başkanı. Ayrıca her iki şirketin de adresi Dikilitaş Emirhan Caddesi No: 145 Atakule, Beşiktaş. İhale dokümanlarına göre de SocarTurcasInjaz OGG’nin 25.6.2007 tarihinde yaptığı ihale teklifinin altında Erdal Aksoy’un imzası bulunuyor. Aynı şekilde 5.7.2007 tarihli nihai pazarlık görüşme tutanağında da temsilci olarak Erdal Aksoy’un imzası var. Uygulama olanağı yok Dolayısıyla yönetimin “İhaleye farklı şirketler girmiştir, Turcas Petrol ihalede yoktur” görüşü geçerlilik taşımıyor. Yargıdan iptal kararı çıkmazsa, Petkim’in 22 Şubat tarihinde SocarTurcasInjaz OGG’ye devredilmesi öngörülüyor. Hükümet devirden sonra alınan iptal kararlarına “uygulama olanağı kalmadığı gerekçesiyle” uymuyor. Çakmak şirketlerinde toplam 300 kişinin çalıştığını belirtti. Dünyanın hemen her yerine 40 milyon dolarlık mermer ihracatı gerçekleştirdiklerini kaydeden Çakmak, “Mal verdiğim fabrikaların ihracatı ile bu rakam 100 milyon dolara ulaşıyor” dedi. Çakmak geçen yıl açılışını yaptığı 4 yıldızlı termal oteli Çakmak Marble ile de yılda binden fazla yabancı turist ağırlıyor. Doğaltaş ve mermer sektörü ihracatının 2007 sonunda 1 milyar 250 milyon dolar olması bekleniyor. TETAŞ, TEDAŞ’A VERDİĞİ ELEKTRİĞE ZAM YAPTI. ZAM YURTTAŞA DA YANSIYACAK Elektriğe zam yolda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Elektrik enerjisinin alım satımından sorumlu kamu şirketi, Türkiye Elektrik Ticaret A.Ş. (TETAŞ), dağıtımdan sorumlu kamu şirketi Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye (TEDAŞ) verdiği elektriğin toptan satış fiyatını 1 Ocak’tan itibaren arttırdı. Söz konusu artışın yurttaşa yansıyıp yansımayacağı ya da yansıtılması durumunda zammın hangi oranda olacağı konusu önümüzdeki hafta netleşecek. Edinilen bilgiye göre maliyetlerinin arttığını gerekçe gösteren TETAŞ, uğradığı zararı telafi etmek için TEDAŞ ve 20 dağıtım bölgesine sattığı elektrikte yüzde 10.4’lük zam talebinde bulundu ve kuruma sattığı elektriğin kilowatt saatini 8.63 YKr’den 9,53 YKr’ye çıkartılmasını istedi. Yapılan toplantıda konuyu değerlendiren Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, TETAŞ’ın talebini olumlu karşıladı. EPDK, bu kararını birkaç güne kadar TETAŞ’a bildirecek ve Kurul kararı Resmi Gazete’de yayımlanacak. Bu çerçevede 1 Ocak 2008 tarihinden geçerli olmak üzere TETAŞ, TEDAŞ’a, EPDK’nin kabul ettiği yeni tarifeden elektrik verecek. 2008 yılı içerisinde yeni bir durum değerlendirmesi yapılarak, gerekli görülürse yeni fiyatlar belirlenebilecek. Tariş Zeytin’den yeni tatlar İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği, Türk Patent Enstitüsü’nden aldığı “coğrafi işaret tescili” ile “Güney Ege’’ ve “Edremit Körfez Bölgesi’’ zeytinyağlarında iki ayrı tescille piyasaya girdi. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, coğrafi işaret logolu ürünlerin tüketicilerin kendi tat algılarını belirlemesi açısından da büyük önem taşıdığını belirterek, uygulamayla üreticinin olduğu kadar tüketicinin de korunduğuna dikkat çekti. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği ürünlerinin, Ege Bölgesi’nin kuzeyden güneye 6 ilinde, 33 kooperatif bölgesinde üretilen zeytinyağlarının kendine has özellikleri de içinde barındırdığını belirten Çetin, coğrafi işaretle ürünün tüm özelliklerinin tüketiciye yansıyacağını anlattı. “Zeytinyağı meyve suyudur’’ diyen Çetin, zeytinyağının yetiştiği yörenin tüm coğrafi özelliklerinin şişeye ve tüketiciye taşındığını kaydetti. İpekyolu’na TABA desteği Ekonomi Servisi Türkiye’yi otoyolla Orta Asya ülkelerine bağlayacak olan İpekyolu projesi güzergâhındaki ülkeler Washington’da bir araya geldi. Toplantıda Türkiye’yi temsil eden Uğur Terzioğlu başkanlığındaki TürkAmerikan İşadamları Derneği (TABA) heyeti, projeyi ve bölge ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkileri iş dünyası temsilcileri ve resmi heyetlerle paylaştı. Proje hayata geçtiğinde Türkiye, Orta Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan önemli bir köprü görevi görecek. Hükümetin bu yöndeki görüşüne karşın Cumhuriyet’in ulaştığı Petkim ihale şartnamesinin “Ön yeterlilik başvurusunda bulunamayacak ve ihaleye katılamayacak olanlar” başlıklı 15. maddesinin e bendinde “İlgili mevzuata göre geçici veya sürekli olarak ihale yasağı olanlar ve bu şirkette yönetici olanlar ihaleye katılamaz” hükmü yer alıyor. Buna göre sadece şirketler değil, şirket yöneticilerine de yasak getiriliyor. Ataşehir, finansın yeni adresi olacak İSTANBUL (AA) Vakıfbank Genel Müdürü Bilal Karaman, İstanbul Ataşehir’deki 450 dönümlük TOKİ arazisine taşınma planlarına ilişkin olarak “Bize derli toplu, altyapısı iyi bir finansal alan olma önerisi gelince biz de buraya olumlu bak tık’’ dedi. Ankara’da, kamu sermayeli 3 banka dışında banka kalmadığına dikkati çeken Karaman, “İstanbul’a taşınmak büyük bir avantaj yaratacaktır. 2008 yılı başında arsa verilirse, hedefimiz 2009 sonu gibi taşınmak’’ şeklinde konuştu. Karaman, İstanbul’a taşınırken ihtiyaç duyacakları personelin tamamını buraya getirmeye çalışacaklarını ifade ederek şu anda 1500 civarında personelle çalıştıklarını ve İstanbul’a bin civarında çalışanın gelmesi gerektiğini söyledi. CUMHURİYET 12 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle