27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 ARALIK 2007 CUMARTESİ 4 HABERLER TBMM Genel Kurulu’ndaki 2008 yılı bütçe görüşmeleri sırasında ‘cuma namazı’ arası verildi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Impossible Dream’ Yukarıdaki başlık, gerçekleşmeyecek rüyayı anlatan, bir İngilizce şarkının adı. Ama bu başlık bana hep, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik tutkusunu çağrıştırıyor. Dün Brüksel’de toplanan AB zirvesi ile ilgili olarak bu sütunda, kamuoyumuzun nefretini üstüne çeken Sarkozy ile hakkında “Sarkozy İkiyüzlü mü?” diye bir yazı yazarak, Fransa Cumhurbaşkanı’na kızmamamız gerektiğini, AB’nin çoğunluğunun, Türkiye’yi özel statü ile kuruluşa bağlamak, ama içine almak istemediğini, Başbakan Erdoğan’ın da 17 Aralık 2004 tarihinde imzaladığı belge ile bu durumu kabul ettiğini yazdım. Türkiye o gün, o imza ile davayı kaybetmişti. Kimseye kızmanın âlemi yoktu. Aynı gün, AB konusunun uzmanı olup da, olaya bana göre doğru açıdan bakan Prof. Dr. Erol Manisalı’nın “Patolojik Vak’a Sarkozy’ninki mi? Yoksa Bizimki mi?” başlıklı bir yazısı yayımlandı köşesinde. Yazıda Günther Verheugen’in şu sözleri de yer alıyordu: Biz Türkiye’nin AB’ye alınmayacağını akıllı insanların anlayacağı bir biçimde söylüyoruz. Şimdi, bizim aptallığımızı açıklayan bu sözleri dolayısıyla Verheugen’e mi kızmalıyız, yoksa kendi aptallığımıza mı? ??? Yanlış anlaşılmak istemem. Aptal olan Başbakan değil, bu rüyaya inananlardır. Tayyip Bey, cin gibi adam.. 17 Aralık 2004’te imzalanan metnin üyelik yolunu açmadığını şıpınişi anlamıştır. Onun amacı üyelik değil, müzakereydi; kamuoyunun önüne bir konu attı, herkesi eğlerken istediği gibi yol aldı. Avrupalılar da akıllıydılar. Müzakereler sürerken, üyelik vermeyecekleri halde Türkiye’den istediklerini almaya çalışıyorlardı. Türkiye’de AB’ye kızanlar da haklıydılar. Çünkü AB bizden, başka üyelerden istemediklerini istiyor, önümüze yeni koşullar koyuyordu. Benim AB’ye yönelik eleştirilerim hep bu noktada odaklanıyordu. Yoksa, onların Türkiye’yi almama konusunda haklı gerekçeleri olduğunu da biliyorduk. Bize gerçeği söylemeyip geçersiz gerekçeler ileri sürmelerine kızıyorduk. Yine dün Milliyet’te Melih Aşık’ın ”Açık Pencere” köşesinde “Avrupalı mıyız?” başlıklı yazıda Prof. Yılmaz Esmer’in AKP’li seçmenlerin eğilimlerini yansıtan bir araştırmasından alıntılar vardı. Birlikte bakalım: Soru: Plajda mayo ile dolaşmak günah mıdır? Yanıt: Evet (% 58) Soru: Evreni anlamak için bilimsel buluşlar mı, din kitapları mı önemlidir? Yanıt : Din kitapları (% 59) Soru: Ramazanda lokantalar kapalı olsun mu? Yanıt: Evet (% 53) TESEV anketinden bir soru: Müslümanların başlıca görevi İslami yaşam tarzını hâkim kılmak için çalışmaktır. Yanıt: Evet (% 58.6) ??? Melih Aşık, yazısında şu soruyu haklı olarak soruyordu: Bu kompozisyonda bir toplumun Avrupa’ya uyum sağlamasına imkân var mı? Yanıtını içinde taşıyan bir soru. Evet, Türkiye’de iktidarda olan zihniyet budur ve ülkeyi AB’ye değil, tam tersi doğrultuya yöneltmekte kararlıdır. AB bir Hıristiyanlar kulübü değil. Ama dinci devletlerin de orada yeri olmadığı kesin. Özellikle, 22 Temmuz seçimlerinden sonra iktidarın hızlanan gidişi, Türkiye’yi büyük bir süratle AB’den uzaklaştırmakta ve Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkanların eline kozlar vermekte. “Başbakancı İslamcı sistem”in AB’de yeri yok. Laik olmayan rejimlerin AB’de yeri yok. Yargı bağımsızlığının ayaklar altına alındığı rejimin AB’de yeri yok. Ve AKP, Avrupa’da yeri olmayan uygulamaların hepsini büyük hızla yaşama geçiriyor. Yani gidiş öyle bir gidiş ki, AB, bütün bahanelerinden vazgeçip bizi, diğer ülkelerle aynı koşullarda, onlardan istediği ölçütleri isteyerek içine kabul etmeye içtenlikle razı olsa bile, artık bizim girecek halimiz kalmamış olacak pek yakın bir gelecekte. Bir şarkı başlığı ile özetleyelim durumumuzu: “Gel desen gelemem ki!” ‘İktidar geçmişle boğuşuyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda 2008 yılı bütçesi dün kabul edildi. Sönük geçen son gün görüşmelerinde muhalefet partileri liderlerinden hiçbirisi söz almadı. Genel kuruldaki görüşmeler sırasında kürsüde bulunan AKP’li Meclis Başkanvekili Nevzat Pakdil 15 dakikalık “cuma namazı” arası verdi. AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli partisi adına kürsüde konuştuğu sırada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile çok sayıda AKP milletvekili ara verilmesini beklemeden cuma namazı için genel kurul salonundan ayrıldı. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, “Başbakan ısrarla bugünü dünle kıyaslıyor. AKP rakamlara dans ettirerek iktidar olduğunu zannediyor, gelecekle değil, geçmişle boğuşuyor” dedi. CHP Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili İlhan Kesici ise bu bütçenin “yatırım, üretim, istihdam, ülkenin geleceğini hazırlayan bir altyapı bütçesi” değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin en “menfi rekor bütçesi” olduğunu belirterek “Allah bu memleketi, bu menfi rekorlardan korusun” dedi. AKP hükümeti döneminde cari açığın, borçlanma ve faizin hızla arttığını belirten Kesici, “Ortada bir bolluk, bereket, ferahlık vardır, ama bu borç münasebetiyle vardır. Yoksa Halil İbrahim bereketi değildir” dedi. BAKAN ÇİÇEK: AF DEĞİL KARDEŞLİK PROJESİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, terörle mücadele konusunda “af düzenlemesinin söz konusu olmadığını, dağa çıkışları ve örgüt üyelerinin silah bırakması için askeri ve ekonomik alanda güvenlik birimleriyle birlikte proje yürüttüklerini” açıkladı. Bütçe görüşmelerinde hükümet adına söz alan Çiçek, terör örgütü üyelerinin silah bırakması, örgüt üyelerinin anne ve babalarının yanına dönmeleri, dağa katılımların önlemesi amacıyla baştan beri proje yürüttüklerini açıklayarak, bunun “kardeşlik projesi” olduğunu söyledi. Başta güvenlik olmak üzere devletin tüm birimleriyle birlikte çok titiz bir çalışma yapıldığını anlatan Çiçek, sonuç alınacak her türlü adımın atılacağını kaydetti. Meclis’te sıcak görüntüler Kısa bir teşekkür konuşması yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kürsüden indikten sonra MHP lideri Devlet Bahçeli, DTP ve CHP grup başkanvekilleri ve bağımsız milletvekilleri ile tek tek tokalaştı. Bahçeli de, bayram tatilini dikkate alarak CHP’lilerin yanı sıra DTP grubundan çok sayıda milletvekiliyle tokalaştı. asirmen?cumhuriyet.com.tr AKP’NİN AF HAZIRLIĞI Etkin pişmanlık yöneticiye yarar İLHAN TAŞCI ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt planı çerçevesinde etkin pişmanlıkta “esnetme” yapılabileceğini söylemesi, örgüt yöneticilerine de af yolunun açılması olasılığını gündeme getirdi. Mevcut düzenleme, örgüt üyelerini ve gönüllü teslim koşuluyla yöneticileri de kapsıyor. Erdoğan terör örgütüne yönelik yeni açılımı irdelerken Türk Ceza Yasası’nın (TCY) etkin pişmanlıkla ilgili 221. maddesinin “esnetilebileceğini” belirterek “Daha farklı hale getirebiliriz. Bu çalışmalar yapılabilir” değerlendirmesini yapmıştı. Son 15 yılda 7 af yasası çıkarılırken AKP hükümeti 2004 yılında dönemsel olarak çıkarılan ve belirli sürelerle uygulanan af düzenlemesini TCY’ye madde hükmü olarak ekledi. Abdullah Öcalan, eski Türk Ceza Yasası’nın 125. maddesinden hüküm giydi. Öcalan’ın hüküm giydiği maddenin yeni TCY’deki karşılığı olan 304. maddede ise hem örgüt amacından hem de eylemlerinden ayrı ayrı mahkumiyet söz konusu oluyor. Dolayısıyla Öcalan hakkında zaten lehe olan eski yasa hükümleri uygulandı. Yeni TCY’deki mevcut halin Öcalan açısından daha lehe bir yönü bulunmuyor. Ancak mevcut yasada 221. maddedeki etkin pişmanlığın eski TCY hükümlülerine de uygulanabileceğine ilişkin bir hüküm, Öcalan’a bile af yolunu açabilecek. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle