22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2007 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB Y PB PB PB PB PB Y 13 14 14 14 17 15 15 15 8 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y Y Y PB 14 12 16 13 10 8 11 11 21 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y B Y Y Y Y Y Y Y 21 24 20 18 12 13 8 8 6 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurt geneli parçalı ve çok bulutlu, Batı ve Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile sabah saatlerinde Doğu Akdeniz, İç Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Batı ve Orta Karadeniz’in iç kesimleri ile Kocaeli ve Sakarya çevreleri yağışlı geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y 3 Y 3 Y 6 B 11 Y 9 B 9 B 10 Y 5 Y 12 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y B Y Y Y Y Y Y 7 11 19 12 16 9 19 19 4 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B B B PB PB Y Y Y Y 2 24 7 18 17 6 10 23 22 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Nasıl sağlayacak? Tarihin en büyük uyuşturucu baronu diye anılan Pablo Escobar’ın Kolombiya’da yakalanmasını sağlayan “anlık istihbarat” sistemiyle… Güzel, âlâ, pekâlâ! Ama mademki elinde böylesi anlık istihbarat sağlayan gereçler vardı da; aaa benim büyük, stratejik dostum ABD; yıllardır terör örgütü dediğin Kuzey Irak’ta yuvalanmış PKK’nin inlerini, ele başlarını saptayıp stratejik dostum dediğin Türkiye’ye hizmet vermesini bugünlere dek neden sağlamadın? Yıllardır PKK ile mücadelemize destek verdiğini söyleyeceksin; lakin elindeki olanakları PKK’ye karşı kullanmayacak, operasyonel önlemler almaya kalkıştığımız her dönemde karşı çıkacaksın! ABD’nin yıllardır sürdürdüğü dostluk nasıl bir dostluksa. Böyle dost düşman başına! Son “iyiliksever” tutum aslında ABD’nin iki ayrı yüzünü sergiliyor. ??? Şayet “anlık istihbarata” ilişkin haberler doğruysa; bizimle ilgili bir başka sorunun akla takılmasını engellemek olanaksız. ABD, şu veya bu nedenle, ama PKK’yi himaye etmek için adı geçen gereçleri bizim için kullanmak istemedi; peki, ama biz bugüne dek ABD’den anlık istihbarat sağlamasını neden istemedik? İstedik de karşılanmadı mı yoksa? Bakalım bir başka konu siyaset dünyamızın, ilim irfan sahibi yorumcuların gündemine girecek mi? RTE’nin yüzlerce vatan evladımıza mal olan başarısız, bağımlı dış politikasını ve uygulamalarındaki bir diğer yüzünü açığa çıkarmak için fazla çabaya da gereksinilmiyor. Bir iki yıldır halkın eğilimleri doğrultusunda ana muhalefet, hükümeti TBMM’den derhal sınır ötesi operasyon izni almaya zorladı. RTE, inat etti, haklı gerekçelere dayanan önerileri reddetti. Oysa, tezkere alınır, sınırda K. Irak’a bir operasyon için gerekli ve ciddi hazırlıklar yapılırsa, hatta kimi öne süreceğimiz koşullar K. Irak’ta, Bağdat’tan olumlu yanıtlanmazsa PKK’ye karşı harekete geçileceğini açıklar, kısacası Türkiye gerekeni yapardı. RTE ne zaman tezkereye sarıldı? Son olarak 15 erimizin toplu şehit edilmesinden ve bir ay içinde 45’e yakın şehit vermemizden sonra… bıçağın kemiğe dayandığını ilan etti. Meclis’ten izin aldı. Askerin hazırlıklarını tamamlamasını sağladı. Oysa… bırakınız iki yılı, bir yılı, tezkereden üç ay önce sınır ötesi operasyon iznini Meclis’ten alabilseydi… ola ki şu kadar vatan evladının şehit düşmesi aylarca önce engellenecekti! Lafla peynir gemisinin yürümediğini acaba RTE anlayabildi mi? Sözle değil, masaya yumruğu vurmanın ABD’yi de, K. Irak Kürt yönetimini de, Bağdat hükümetini de sonuç almaya yönelteceğinin ayırdına vardı mı? Onca söze, ricaya, görüşmelere karşın kılı kıpırdamayan ABD, halk baskısıyla RTE’nin de artık operasyondan kaçınamayacağını anladıktan sonra, hiç değilse anlık istihbarat olanaklarını kullanacağını açıklayabildi. Açıklamaları ne kadar gerçekleri yansıtıyor, bilinmez elbette. ??? Yabancı basın bizim medyamız kadar iyimser bakmıyor Washington görüşmelerine ve son gelişmelere. Ama medyamız (ve tabii RTE) Başkan Bush’un elimize verdiği anlık istihbarat adındaki elmaşekeriyle mutlu görünüyor. Oysa, RTE’yi ve bir kısım basını mutlu eden vaatlerle gelişmelerin arkasında işimize gelmeyecek başka planlar sakın gizli olmasın? Baksanıza Barzani’nin “Başbakanı” Neçirvan Barzani, TürkiyeABDBağdat arasındaki “işbirliğine” K. Irak Kürt yönetiminin de katılmasını istiyor. Son olarak daha canlı ve heyecanlı biçimde açıklanan bu istek, Türkiye’yi K. Irak yönetimini (sonra Kürt devletini) tanımaya zorlayacağa benziyor. Washington’daki BushRTE arasındaki ikili görüşmede neler olduğunu, hangi ödünlerin verildiğini bilmek olanaksız. Bu tür görüşmelerde “‘dışarıda’ açıklanan ile ‘içerisinin’ çoook farklı olduğunu” bilen bilir! ABD’de başlayan ve tüm dünyaya yayılan dalgalanmaya karşı para otoriteleri çaresiz GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Ekonomik kriz endişesi NECDET ÇALIŞKAN ETKİSİ 2008 2009’DA GÖRÜLECEK Dünya ekonomisindeki yavaşlamanın Türkiye’nin ihracatını da olumsuz etkilemesi bekleniyor. Bunun da iç talepte daralmaya yol açması olası. Küresel çalkantı, Türkiye’nin ödemeler dengesinin finansmanında önemli bir yeri olan sıcak para girişçıkışlarını istikrarsızlaştırıyor. Dövizdeki dalgalanmaların yarattığı kur riski, ithalatçıları ve bankaları dolardaki düşüşe karşın dolarla borçlanmakta tedirgin ediyor. Finans Yatırım tarafından yapılan gelecek 5 yıla ilişkin tahminlere göre kredi piyasasındaki likidite krizi asıl etkisini 2008 ve 2009’da gösterecek. Kötümser senaryolara göre Türkiye ekonomisindeki büyüme 2008’de yüzde 5’e, 2009’da ise yüzde 4’e gerileyebilir. Bu da geçen yıllarda yüzde 67’lik büyüme rakamlarıyla işsizliğe çözüm olamayan Türkiye için daha zor günlerin geleceğinin habercisi olarak yorumlanıyor. dünyaca ünlü para spekülatörü George Soros, ABD ekonomisinin öngörülenden daha da kötü bir duruma gitmekte olduğunu vurguladı. Merkez bankaları köşeye sıkıştı: ABD Merkez Bankası (FED) başta olmak üzere dünyanın önde gelen ülkelerin merkez bankaları bir yandan likidite (nakit) sıkışıklığı içindeki piyasaları faiz oranlarını düşürerek fonlamaya çalışıyor, diğer taraftan küresel olarak yükselen enflasyonla mücadelede yetersiz kalıyorlar. Nakit fon arayışı içindeki sorunlu şirketler, FED’in yüzde 4.50’ye çektiği faiz oranını daha da aşağı indirmesini bekliyor. Ancak gelişmiş ülkelerdeki faizlerin düşüşü, sıcak para trafiğinin yönünü yine Türkiye başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelere yöneltiyor. Hedge fonlar cirit atıyor: Piyasalardaki hedge fonların (yüksek kâr amaçlı, kısa vadeli hareket eden büyük fonlar) ağır ABD’de konut piyasasında başlayan ve tüm dünyaya yayılan küresel dalgalanma, bir türlü durulmuyor. Geçen temmuz ayında başlayan ve milyarlarca doların havaya uçmasına neden olan kredi krizine yönelik endişeler tekrar alevlenirken dünya para otoriteleri sorunun çözümünde çaresiz kalmaya devam ediyor. Üç ay önce likidite sıkıntısına giren İngiltere’nin en büyük mortgage şirketlerinden Northern Rock, hâlâ kurtarılamadı. Banka şimdi de Çinli finans şirketlerinden gelecek tekliflere açık olduğunu açıkladı. Uluslararası yatırım bankası Morgan Stanley de ABD’deki yüksek riskli konut kredileri nedeniyle bu yıl 3.7 milyar dolar zarar edeceğini açıkladı. Öte yandan kredi krizine çözüm bulmaya çalışan merkez bankaları ise faiz kararlarında enflasyonbüyüme ikileminde kalıyor. Dün toplanan Avrupa ve İngiltere merkez bankaları da enflasyon kaygılarıyla faizlerde değişikliğe gitmezken “Ekonomi yavaşlıyor” diyen FED’in eski başkanı Alan Greenspan ve lığının giderek artması ekonomideki dengeleri daha da sarsıyor. Hedge fonlar bu yılın ortası itibarıyla1.6 trilyon dolara yön veriyor. Son yaşanan kredi krizinde kaç hedge fonun ne kadar parasının battığı ise hâlâ bilinemiyor. Gözler Çin’e çevrildi: Dolardaki düşüş, rezervlerini dolar cinsinden tutan ülkelerin zararına yol açıyor. Bu konuda en kritik ülke ise son yılların en hızlı büyüme temposuna sahip olan Çin. Döviz rezervini 1.4 trilyon dolara çıkaran Çin Avro’ya geçmeyi değerlendirdiğini duyurdu. OPEC ülkeleri de dolardan avroya geçmeyi değerlendiriyor. Türkiye topun ağzında: Son 5 yıldır iç tüketime bağlı olarak büyümesini devam ettirmeye çalışan Türkiye de düşen dolar ve aşırı değerlenen yerli para biriminden (YTL) zarar görenlerin başında geliyor. Türkiye’nin yıllık ihracatı 100 milyar doları geçmesine karşın dövizin değer kaybetmesine bağlı olarak, dış satımdan elde edilen gelir de azalıyor. Bu da Türkiye’nin ihracata (dış büyümeye) bağlı büyümeden çok, kredi kartı ve tüketici kredilerine endeksli talep artışından büyüdüğünü ortaya koyuyor. SARKOZY’DEN UYARI ‘Ticaret savaşı çıkar’ Dış Haberler Servisi ABD’ye ilk resmi ziyaretini yapan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, ABD yönetiminin doların düşüşünü engellemesi gerektiğini, aksi takdirde bir ticaret savaşı çıkabileceğini söyledi. Sarkozy, ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada, doların düşüşünün sadece “bazılarının sorunu” olarak kalmayacağını belirterek “Dikkatli olmazsak ekonomik savaş çıkar. Hepimiz bu savaşın kurbanları oluruz. Doların Avro karşısında gerilemesi Avrupa’nın rekabet edebilirliğini zedeliyor” dedi. Avro dün dolar karşısında yeni bir rekor kırarak 1.4731’i buldu. Avro’nun çok güçlenmesinin Avrupa Birliği’nin zararına olduğunu vurgulayan Sarkozy, Avrupa Merkez Bankası’nın faiz oranlarını düşürmesini istiyor. Fransa Cumhurbaşkanı’nın ABD Başkanı George Bush’la yaptığı görüşmedense İran’ın nükleer faaliyetlerine karşı baskıyı sürdürme kararı çıktı. Fransa Cumhurbaşkanı temasları sırasında ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ı göçmen ilan ederek bir de gaf yaptı. Sarkozy, FransızAmerikan İş Konseyi’nin Washington’daki toplantısında yaptığı konuşmada, Rice’ın ABD’deki göçmen kökenli başarılı insanlara örnek gösterilebileceğini söyledi. İnönü için üniversitede anma töreni Türk siyasetinin ve bilim dünyasının gülen yüzü Prof. Dr. Erdal İnönü, akademisyenlerin ve öğrencilerinin katıldığı törenle anıldı. Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) ve Sabancı Üniversitesi (SÜ) tarafından, BÜ Albert Long Hall Salonu’nda düzenlenen törene İnönü’nün eşi Sevinç İnönü ve kız kardeşi Özden Toker’in yanı sıra akademik çevreden birçok isim ile öğrencileri de katıldı. SÜ Rektörü Rektörü Prof. Tosun Terzioğlu, İnönü’nün Türk siyasetine örnek oluşturacak bir duruşu olduğunu, ancak bazı medya kuruluşlarının İnönü’nün bu yönünü görmezden geldiğini belirtti. BÜ Rektörü Prof. Dr. Ayşe Soysal da İnönü’nün çok yönlü biri olduğunu vurgulayarak İnönü’nün devlet adamı kimliği, bilim insanı kimliği ve diğer yönleri ile her zaman anılacağını belirtti. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) poruna neredeyse selam vermiyor. Konu, adeta Dışişleri’nin sıradan işlerinden biri haline geldi! 20022005 arasında nasıldı? Yılda 3 kez AB’ye girerdik! İlk AB’ye girişi haziran ayındaki zirvede olurdu. Türkiye’ye hangi yükümlülükler verilirse verilsin AKP’ye “makul” gelirdi. Yılın ikinci AB’ye girişi sonbahardaki ilerleme raporundan sonra olurdu. AB’ye girişimiz kesin olduğu için Erdoğan, rapor açıklanmadan bile içindekileri olumlu bulurdu. Yılın son AB’ye girişi ise aralık zirvelerinde yaşanırdı. Aynı yıl içinde iki defa daha AB’ye girildiği için son giriş görkemli olurdu. Ankara’yı AB’ye susuz götürüp susuz getiren başkan Gökçek de yine bir gündüz vakti havai fişek gösterileriyle katılımı kutlardı. ??? AB’nin 2007 yılı ilerleme raporunda genel görünüm başlıkta vurguladığımız gibi; AKP’ye dokunmamak için özel bir çaba harcanmış. Kimi yaptıkları övgüye değer bulunmuş. Ama Türkiye’nin yapması gereken daha çok şey var! Birkaç örnek aktarmak gerekirse; 22 Temmuz seçimlerinden AKP’nin sadece başarıyla çıkmakla kalmadığı, demokrasinin kurumlarını da güçlendirdiği belirtiliyor. Soralım: Acaba hangi AB ülkesinde apar topar, kuralları yolda belirlenen bir seçim yapılmıştır? Hangi AB ülkesinde iktidar sultası, demokrasinin en önemli unsuru olan seçimlerde böylesine hoyratça kullanılmaktadır? Hangi AB ülkesinde aday belirleme işlemi genel başkanın iki dudağı arasına sıkıştırılmıştır? Hazır seçimler gündeme gelmişken AB, Türkiye’deki siyasi yapının AB standartlarına uymayan yönlerini gündeme getirebilirdi. Bunun yerine AKP’nin başarıları vurgulanmakla yetinilmiş. Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci de başarı olarak vurgulanmış. AKP açısından elbette öyle. Ama, yılın bütünü dikkate alındığında acaba AKP, AB standartlarında bir uzlaşma arayışını ne kadar denemiştir? Raporun en güzel cümlelerinden biri: Yolsuzlukla mücadelede ilerleme sağlandı! Acaba duble yollardan mı söz ediliyor? ??? Son ilerleme raporu AB’nin Türkiye’den “hemen” kaydıyla isteklerini şöyle sıralıyor: 1 301. madde derhal değişmeli. 2 Kıbrıs Rum Yönetimi’ne limanlar derhal açılmalı. 3 Fener Rum Patrikhanesi’ne ekümenik sıfatı verilmeli. 4 Heybeliada Ruhban Okulu açılmalı. 5 Vakıflar Yasası çıkmalı. Türkiye’nin halen tartışılmakta olan sorunları dikkate alındığında yukarıdaki “derhal”lerin ne kadarı gerçekçi? AB için, ne olursa olsun öncelik bunlar! Türkiye’de şu yaklaşım da kabul görüyor: Kardeşim AB kendi standartlarına bakıyor ve Türkiye’deki eksiklikleri saptıyor. Türkiye’nin kendi düzeyine gelmesini istiyor. Raporların özeti budur! Bu yaklaşıma hak verip soralım: AB ülkelerinde Türkiye’deki kadar iç ekonomik dengesizlik var mı? AB ülkelerinde AKP hükümeti kadar devlet işleriyle din işlerini birbirine karıştıran var mı? Örneklerini arttırabileceğimiz bu konularda neden Brüksel standardı aranmıyor? Bugünkü ortamda AB’den ciddi bir beklentimiz yok ama, Türkiye’deki AB soğukluğunun nedenleri sıralanacaksa, bunlardan biri şu: AKP ile AB’nin Türk halkına karşı çok yüzlülükte anlaşması! ankcum?cumhuriyet.com.tr GÜLER ‘TEHLİKESİZ’ DEMİŞTİ Petrolü ABD tırmandırıyor Washington’ın Ortadoğu’ya müdahalesi belirsizliği artırarak fiyatları yükseltiyor. ABD’nin İran’a müdahalesi durumunda fiyatların 160 dolara ulaşacağı belirtiliyor MURAT KIŞLALI Bakana siyanür yeme çağrısı MEHMET ÇELEN İZMİR ÇİĞLİ ANA JET ÜSSÜ Eğitim uçağı düştü: 2 şehit İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de Çiğli 2. Ana Jet Üs Uçuş Eğitim Merkezi Komutanlığı’nda askeri eğitim uçağının düşmesi sonucu pilotlar Yüzbaşı Tunç Fidaner ile Teğmen Muzaffer Gümüş şehit oldu. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, Çiğli’deki 2. Ana Jet Üs Uçuş Eğitim Merkezi Komutanlığı’ndan kalkan T38 tipi uçak, dün saat 17.43’te gece uçuşu eğitimi sırasında belirlenemeyen bir nedenle düştü. Açıklamada, kazada, pilotlar Yüzbaşı Tunç Fidaner ile Teğmen Muzaffer Gümüş’ün şehit oldukları bildirildi. Komutanlığın açıklamasında, kazayla ilgili inceleme ve araştırma faaliyetlerinin sürdüğü kaydedildi. ANKARA Petrol fiyatlarındaki yükseliş, ABD’nin Ortadoğu’da belirsizliği artırması ve OPEC’in üretim gücünün talep artışını karşılayamamasına bağlanıyor. Petrol fiyatının üçte birinin söz konusu belirsizliklerden kaynaklandığını ifade eden uzmanlar, İran’a müdahale durumunda fiyatların 160 dolara ulaşacağını belirtiyorlar. JP Morgan’ın raporunda da “Üretim açığının riskli bölgeler tarafından karşılanmasının fiyatları yükselttiğine” işaret ediliyor. Petrol fiyatlarının 100 dolara yaklaşması, uzmanlar tarafından şöyle değerlendiriliyor: ABD’nin Ortadoğu’ya müdahalesi belirsizliği artırarak fiyatları yükseltiyor. Son olarak OECD bugünkü petrol fiyatlarının en az üçte birinin söz konusu psikolojik etkenlerden kaynaklandığını açıkladı. ABD, Birleşmiş Milletler ve NATO, Ortadoğu politikasını desteklediği için bütün dünyaya ders veriyor. Dünyadaki konjonktür de petrol fiyatlarını artırıyor. Bir taraftan ABD’nin yedek kapasitesi düştü, üretim alanlarının bir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz Al Suud, bugün kalabalık bir heyet ve 6 uçakla Ankara’ya geliyor. Kral Abdullah’a “Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin her alanda güçlendirilmesi” ve “bölgenin barış ve istikrara kavuşması için sorunların çözümüne yönelik şahsi çaba ve kat kısmında ciddi problemler var, rafineri sıkışıklığı var. Diğer taraftan başta Çin ve Hindistan olmak üzere, ki bu ikisine birlikte Çindistan deniliyor, dünyadaki büyümeden kaynaklanan artan talep var. Yeni üretim yatırımı yok Artan talebi karşılayacak yeni üretim yatırımı da yok. OPEC dışı üretim alanlarında ciddi üretim artışı yapılamıyor. Eskiden petrol fiyatlarını devletler ve sonra büyük firmalar belirlerdi. Artık piyasalar belirliyor. Spot ve ileriye dönük pikılarından dolayı” Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Bakanlar Kurulu’nun teklifi üzerine “Devlet Şeref Madalyası” da verilecek. Kral Abdullah, İngiltere, İsviçre, Vatikan ve Almanya’nın ardından bugün Türkiye’de olacak. Kral ve heyetine, Ankara’daki Swiss Otel’de tam 120 oda ayrılırken, 96 adet lüks araç, 3 otobüs yasalarda petrol üzerinden günde 56 milyar dolarlık, yani yılda 2 trilyon dolarlık işlem yapılıyor. Bu piyasalarda dünyada üretilen her bir varil petrol için günde 40 varil petrol satılıyor. Dolayısıyla bu tür piyasalarda üretici olmayan ülkeler manipülasyonlara çok açık oluyor. Bu nedenle BOTAŞ ile TPAO’nun rafineri ve diğer üretim uçlarıyla kamu enerji holding şeklinde oluşturulup dünya piyasalarına açılması son derece önemli. Büyük enerji holdingleri bugün ulusal güvenliğin en vazgeçilmez unsuru olmuş durumda. ve 18 kamyonet kiralandı. Konuk kral, Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından resmi törenle karşılanacak. Görüşmelerde, Ortadoğu’daki gelişmelerin de ele alınacağı belirtiliyor. Bunun yanı sıra, Suudi Kral’ın sahibi olduğu Sevda Tepesi’ne imar izni konusunu da gündeme getirebileceğine işaret ediliyor. Suudi Krala ‘Devlet Şeref Madalyası’ ÇANAKKALE Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in, bakanlığın bütçe görüşmeleri sırasında sodyum siyanürü savunması üzerine Çanakkale’deki çevreciler, Güler’e noter önünde yarım çay kaşığı siyanür yemesi için çağrıda bulundu. Çanakkale Çevre Yürütme Platformu Sözcüsü Hicri Nalbant, “Fazla söze gerek yok. Geçmişte Çernobil faciasından sonra dönemin bakanının radyasyonlu çayı içtiği gibi, Güler’i de noter önünde sodyum siyanür yemeye davet ediyoruz” dedi. Güler, bütçe görüşmeleri sırasında, başta Kaz Dağları olmak üzere Türkiye’nin yeraltındaki altın rezervlerini gün yüzüne çıkarmada, sodyum siyanür kullanmanın hiçbir tehlikesi olmadığını savunmuştu. Nalbant, TÜBİTAK gibi ciddi bir kuruluşta görev almış Bakan Güler’in siyanür konusunda yeterli bilgiye sahip olmamasını büyük bir talihsizlik olarak nitelendirdi. Nalbant, altın madeni çıkarmada kullanılan hidrojen siyanür kadar, sodyum siyanürün de öldürücü etkisi bulunduğunu ve Uşak Eşme’de olduğu gibi Kaz Dağları’nda da sodyum siyanür kullanılması halinde binlerce insanın yaşamının riske gireceğini söyledi. Nalbant, Bakan Güler’in savunduğu sodyum siyanürün daha önce Eşme’deki altın madeni işletmesinde kullanıldığını ve sonuçlarının ortada olduğunu belirterek “Güler’i de noter önünde sodyum siyanür yemeye davet ediyoruz. Üstelik bir bardak hacminde değil, sayın bakan sadece yarım çay kaşığı sodyum siyanür yesin yeter” dedi. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle