23 Aralık 2024 Pazartesi English
İzmir Ekonomi Üniversitesi

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EKİM 2007 PAZARTESİ 4 HABERLER Halkoylamasına katılım oranı yüzde 67.5 olarak gerçekleşti. Katılanların yüzde 68.9’u ‘evet’ oyu verdi 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK En düşük katılımlı referandum ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve seçimlerin dört yılda bir yapılmasını öngören anayasa değişikliği paketi dün gerçekleştirilen halkoylamasında yüzde 31.08 “hayır” oyuna karşılık, yüzde 68.92 oyla kabul edildi. Katılım oranının yüzde 67.5 ile bugüne dek yapılan beş halkoylaması içinde en düşük düzeyde kalması dikkati çekti. Kabul oyları toplam seçmen sayısının yüzde 45.5’ini oluşturdu. Cumhurbaşkanının halk tarafından “5 +5” formülüne göre seçilmesi, milletvekili seçimlerinin dört yılda bir yapılması, TBMM’de yapılacak oylamalarda toplantı yeter sayısı olarak 184 katılımın aranmasına ilişkin düzenlemelerin yer aldığı anayasa değişikliği paketi dün halkoyuna sunuldu. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) açıkladığı geçici sonuç Bir Toplum Nasıl Şaşırtılır?.. Toplumlar da kimi zaman bireyler gibi şaşırtılır, yanıltılır, kandırılır. Tarih, bu durumların örnekleriyle doludur. Kendi ülkemizin de uzunca bir süredir ‘şaşırtıldığını’ düşünüyorum. Toplumların yönetimi, toplum mühendisliği gibi konularda eski çağların filozofları, yeni çağların bilim insanları çalışmaktadırlar. Gene de toplumların ‘şaşırtılması’ çok etkenli bir sorun olarak sürüp gitmektedir. Ülkeyi yönetmekte olan siyasal iktidar ‘laik devlet kurumları’ ile çatışmalıdır ve devleti çok kötü yönetmektedir. Buna karşın cemaatleri, tarikatları, ‘inanç temelli kurumları’ başarıyla yönetmektedir. Üniversiteler, yargı organları, Türk Silahlı Kuvvetleri gibi laik Cumhuriyet kurumları bugünün siyasal iktidarı ile anlaşamamaktadır, bağdaşmaları da olanaksızdır. Çünkü siyasal iktidar toplumu eksen değişikliği için zorlamaktadır. Bu kurumlar da bu zorlamaya karşı direnmektedirler. Oysa inanç doğrultusunda ideolojik yön taşıyan dinsel kurumlar bugünkü iktidarın temelini oluşturmaktadır. İnanç temelli kurumlarla anlaşmak bugünün iktidarının temel hareket ilkesini oluşturmaktadır. Peki, toplum nasıl ‘şaşırtılmaktadır?’ Temel ‘şaşırtma’, vatandaşın önüne “Dinden yana mısın, değil misin?” diyen bir soru koyarak yapılmaktadır. Elbette bu soru açıkça sorulmamaktadır, çünkü sorulamamaktadır. Ama ‘Çankaya’ya dindar bir Cumhurbaşkanı seçmek’ temasıyla, işadamları toplantısında “Sonra size dinsiz derler” tehdidiyle ortaya konmaktadır. Birincisi eski Meclis Başkanı Bülent Arınç tarafından, ikincisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından söylenmiştir. Başbakan birkaç gün önce “Biz laikiz, başka dinden olanlara da ateistlere de hizmet vereceğiz” diyerek açıkça bir başka imada bulunmuştur. Oysa, gerçekten laik olmak için, ‘dindar olanla ateist olan arasında hiçbir fark görmediğini’ söylemek gerekir. ‘Hizmet vermek’ laikliği belirleyen bir ölçüt değil, yönetimde olmanın zorunlu bir görevidir. Eğer, kendi dininizden olmayanlarla ateistlere hizmet vermeyecekseniz onları ülkeden kovmanız gerekir. Bu ayrım da dikkatlerden kaçmıştır. Bugün toplumumuz ‘demokrasi oyunu’ ile şaşırtılmaktadır. Gerçek bir demokrasinin kurulup yaşaması için, ‘özgür iradesiyle kendi kararını veren bireyler’ gerekmektedir. Oysa ortada bu özelliği taşıyan yurttaşların sayısının çoğunluk olduğuna ilişkin zorunlu işaretler yoktur. Buna karşın, iradesi inanç yoluyla ipotek altına alınmış yurttaşların durumuna ilişkin çok belirti vardır. Elbette bu durumun bilimsel saptaması ancak bilimsel araştırmalarla yapılır ama izlenimler de önemlidir. Toplumlar ‘dikta yöntemleriyle zorlanarak’ da şaşırtılabilir. 12 Eylül yönetimi böyle bir örnek olmaktadır. Toplumlar ‘kışkırtılarak’, ‘hedef şaşırtılarak’, ‘pohpohlanarak’, ‘yanlış ödüllerle oyalanarak’ da şaşırtılabilir. Salazar’ın Portekiz’i diktatörlükle yönetmesinin sırrını üç F’nin oluşturduğu ünlüdür (futbol, fado, fiesta). Eğlencelerle oyalanarak ‘şaşırtılan’ bir topluma örnek, eski Roma İmparatorluğu’dur. Bir düşman topluluk seçilerek toplumun ‘kışkırtma’ yoluyla şaşırtılmasına örnek Hitler Almanya’sıdır. Yahudiler ulusal düşman ilan ederek kışkırtılan Alman toplumu, geçmişindeki büyük Goethe’leri, Schiller’leri, Beethoven’leri unutarak tarihin en büyük soykırımını yapmıştır. Son seçimlerde AKP iktidarı ‘istikrarı bozmayın’ temasıyla ekonomik korku yaratarak toplumu bu yönde de ‘şaşırtmayı’ başarmıştır. Buna karşı gereken önlemler mi? Elbette bunları da tartışmalıyız... ? YSK’nin açıkladığı geçici sonuçlara göre, 42 milyon 663 bin 690 seçmenin, 28 milyon 813 bin 185’i oy kullandı. Oyların 28 milyon 161 bin 324’ü geçerli, 651 bin 861’i geçersiz sayıldı. Halkoylamasında geçerli oyların 19 milyon 410 bin 813’ü “evet’’, 8 milyon 750 bin 511’i “hayır’’ çıktı. Oylamaya katılmayan, geçersiz oy kullanan ve “hayır” diyenlerin toplamı da 23 milyon 252 bin 877’ye ulaştı. lara göre Türkiye genelindeki kayıtlı 42 milyon 663 bin 690 seçmenin, 28 milyon 813 bin 185’i oy kullandı. Kullanılan oyların 28 milyon 161 bin 324’ü geçerli, 651 bin 861’i geçersiz sayıldı. YSK Başkanı Muammer Aydın, sonuçlar belli olduktan sonra hükümetin ve cumhurbaşkanının görev süresi tartışmaları ile ilgili yöneltilen sorulara “O ileride tartışılacak konu. Benim erkenden bir şey demem mümkün değil. Hukukçular arasında çeşitli görüşler var. Kişisel görüşüm şudur veya budur deme şansım yok’’ yanıtını verdi. yüzde 58.37’si sandık başına giderken, bunlardan yüzde 35.53’ü “evet” oyu kullandı. Yüzde 64.47’si ise “hayır” dedi. Tunceli’yi yüzde 64.16 “hayır” ile Kırklareli izlerken, diğer “hayır”cı iller Aydın, Edirne, İzmir, Muğla ve Tekirdağ oldu. Bu sonuçlara göre de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, yerel seçimlerde “düşürülecek kaleler” listesine aldığı İzmir, “hayır”cı tek büyükşehir oldu. Halkoylamasında yüzde 97.57 ile en yüksek “evet” Bitlis’ten çıktı. Bu ili yüzde 96.58’le Batman, yüzde 95.81’le Bingöl izledi. Ankara ve İstanbul da “ evet”çi iller arasında yer aldı. Halkoylamasına en düşük katı lım yüzde 52.98’le Diyarbakır’da olurken en yüksek katılım yüzde 97.75’le Bartın’da gerçekleşti. 5. kez referanduma gidildi Yurttaşlar dün 5. kez halkoylamasına giderken katılım oranı olarak bunların içinde en düşük düzeyde kalan halkoylaması oldu. Katılımın çok daha düşük olabileceği, ancak katılmayanlara 19 YTL para cezası verileceğinin ilan edilmesinin katılımı artırdığı değerlendirmesi yapıldı. 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan seçimlerde katılım oranı yüzde 84’e ulaşmıştı. Türkiye’de ilk halkoylaması 1961 Anayasası için yapıldı. 9 Temmuz 1961’deki halkoylamasına katılım yüzde 80.7 oldu. İkinci halkoylaması, 7 Kasım 1982 tarihinde 1982 Anayasası için yapıldı. Halk oylamasında, kayıtlı seçmenin, yüzde 90.32’si katıldı. Türkiye’de üçüncü halkoylaması, 1982 Anayasası’nın Geçici 4. maddesi ile getirilen 10 ve 5 yıllık siyasal yasakların kalkıp kalkmaması konusunda yapıldı. 6 Eylül 1987’de gerçekleştirilen halkoylamasına katılım oranı yüzde 94.6 oldu. 4. halkoylaması ise, anayasanın 127. maddesindeki yerel seçimlerin bir yıl erkene alınıp alınmaması konusunda oldu. 25 Eylül 1988’de yapılan halkoylamasına katılım oranı yüzde 88.82 oldu. Toplam seçmenin yüzde 45.5’i Halkoylamasında geçerli oyların 19 milyon 410 bin 813’ü “evet’’, 8 milyon 750 bin 511’i “hayır’’ çıktı. Bu sonuca göre oylamaya katılmayan, geçersiz oy kullanan ve “hayır” diyenlerin toplamı da 23 milyon 252 bin 877’ye ulaştı. Kabul oyları toplam seçmen sayısının yüzde 45.5’ini oluşturdu. 7 il ‘hayır’ oyu verdi Pakete yedi il “hayır” dedi. Anayasa paketine en fazla “hayır” oyu, aynı zamanda Doğu ve Güneydoğ’daki “hayır”cı tek il olan Tunceli’den çıktı. Tunceli’de toplam seçmenin PARTİLER İLGİSİZ Sandık kurulları eksik kaldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tartışmalı anayasa değişikliği için yapılan referandum sırasında sorunlar yaşandı. Birçok noktada sandık kurulları bile oluşturulamadı. Çözüm için yurttaşlar geçici sandık kurulu üyesi olarak kaydedilirken, sandık başlarındaki heyecansızlık dikkat çekti. Başkentte yurttaşlar sandığa ilgi göstermedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, sandık kurulları oluşturulamayan yerlerle ilgili olarak itirazda bulunacaklarını söyledi. Ankara’da pek çok okulda parti yetkilileri sandık başına gelmediği için sandık kurulları oluşturulamadı. Bu nedenle oy verme işlemlerinde büyük aksamalar yaşandı. Yaşanan organizasyon bozuklukları sandıklara kayıtlı olup oy kullanmaya gelen yurttaşların sert tepkisine neden oldu. Sandık kurullarında eksik sayıyı tamamlayabilmek için YSK’nin talimatıyla yurttaşlar geçici sandık kurulu üyesi olarak kaydedildi. Tartışmalar sona ermedi AKP, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili tartışmaları ortadan kaldırmak için halkoylamasından önce anayasa değişikliği yaparak “11. cumhurbaşkanının seçimi”yle ilgili geçici maddeleri çıkardı. Ancak tartışma bitmedi. Halkoylaması sonrasına yansıyan noktalar şöyle: ? Gümrüklerde oy veren seçmenler “11. cumhurbaşkanının” seçimi ile ilgili geçici maddelerin yer aldığı metne, geçici maddelerin çıkarılmasından sonra oy kullananlar ise başka bir metne oy verdiler. Bu karmaşayla ilgili tartışmalar sürüyor. Gül'ün görev süresi tartışmalı ? Cumhurbaşkanı Gül’ün görevinin devam edip etmeyeceği konusundaki tartışmalara nokta konmadı. AKP yönetimi, değişikliğin 12. cumhurbaşkanı için geçerli olacağını, 12. cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceği görüşünü savunuyor. Eski Danıştay Başkanı Nuri Alan ise, anayasa değişikliğinin Resmi Gazete’de yayımlandığı gün Gül’ün görevinin hukuken sona ereceğini, çünkü 11. cumhurbaşkanının durumu hakkında bir geçici madde düzenlemesi yapılmadığı görüşünü dile getiriyor. CHP lideri Deniz Baykal da, bu görüşe katılıyor. Gül’ün bazı tasarruflarının yargıya götürülebileceği ve bu süreç sonunda görevinin sona erdiğinin hükme bağlanabileceği yorumları yapılıyor. ? Anayasa değişikliği cumhurbaşkanının halk tarafından beş yıl için seçilmesini öngörüyor. Bu durumda, TBMM tarafından 7 yıl için seçilen Gül’ün görev süresinin ne zaman sona ereceği de tartışmalı. ? Anayasa değişikliği ile seçimlerin dört yılda bir yapılması esası getirildi. Beş yıl için seçilen TBMM’nin görev süresinin ne zaman dolacağı ve ne zaman seçime gidileceği konusunda da farklı görüşler dile getiriliyor. Cumhurbaşkanı Gül, oyunu memleketi olan Kayseri’de kullandıktan sonda Ankara’ya gitti. (Fotoğraf: AA) Gül, Erdoğan ve Demirel sandık başındaydı Baykal sandığa gitmedi ANKARA (Cumhuriyet Bü Partisi Genel Başkanı Recai Kurosu) AKP’nin inat uğruna çı tan Ankara’da oy kullandı. CHP kardığı, cumhurbaşkanının halk ta Lideri Deniz Baykal, oy kullanrafından seçilmesini de içeren mamayı tercih etti. Baykal, oy kulanayasa değişikliğiyle ilgili hal lanmak yerine Ankara Milletvekoylamasında, liderler de bölün kili Yılmaz Ateş’in Haymana yodü. “Evet” cephesinde yer alan lu üzerindeki çiftlik evinde bir Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdo? Hakkâri’deki çatışmanın ğan ile “hayır” cephesinde yer alan MHP lideri Devlet ardından gün boyu karargâhta Bahçeli, oy kullanırken, CHP toplantılar yapan Orgeneral Genel Başkanı Deniz BayBüyükanıt ile kuvvet kal sandığa gitmedi. komutanları sandığa gitmedi. Hakkâri’deki çatışmanın arGenel Kurmay 2. Başkanı dından gün boyu karargâhta toplantılar yapan GenelkurSaygun ise oyunu kullandı. may Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile kuvvet komutanları sandığa gitmedi. Ge grup gazeteciyle sohbet toplantınel Kurmay 2. Başkanı Orgene sı düzenledi. 10. Cumhurbaşkaral Ergin Saygun ise oyunu kul nı Ahmet Necdet Sezer de oy kullandı. Başbakan Erdoğan İstan lanmadı. bul’da, Cumhurbaşkanı Abdullah ÖDP Genel Başkanı Ufuk Gül, Kayseri’de sandık başına gi Uras da oylama öncesi yaptığı derken, oylama öncesinde yurttaş çağrı doğrultusunda oy kullanlara “hayır” oyu kullanmaları mazken, BBP Genel Başkanı çağrısında bulunan MHP lideri Muhsin Yazıcıoğlu da yurtdıDevlet Bahçeli, 9. Cumhurbaş şında bulunduğu için sandığa gikanı Süleyman Demirel, Saadet demedi. Yazıcıoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün terör zirvesi çağrısı üzerine gezisini yarıda kesmesine karşın, sandıklar kapandıktan sonra Ankara’da olabildi. Mardin’de oy kullanması gereken DTP Grup Başkanı Ahmet Türk ise “evet” cephesinde yer almasına karşın, sandık başına gidemedi. Türk, Hakkâri’deki saldırı üzerine, Ankara’da parti yönetimini toplayarak durum değerlendirmesi yaptı. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, halkoylaması için oyunu Çankaya İlköğretim Okulu 1100 numaralı sandıkta kullandı. Oyunu kullandıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demirel, “Referandum sürecini nasıl değerlendirdiğinin” sorulması üzerine, “Şimdi referandum hakkında yorum yapmaya şartlar ve zemin müsait değildir. Zaten referandum üzerindeki yasak tedbiri kalkınca yine konuşuruz. Hayırlı olsun demek benim içimden gelen bir şeydir. Memleketimiz için hayırlı olsun” dedi. Oy kabinleri bile kurulmadı Ahmet Andiçen İlköğretim Okulu’nda oy kullanma süresinin başladığı saatlerde sandık kurullarının oluşturulamaması nedeniyle bazı sorunlar yaşandı. Bazı yurttaşlar bu süre içinde oyunu kullanamazken sandık kurullarının oluşturulmasıyla saat 09.00’da oy kullanma işlemine geçilebildi. Olaya tepki gösteren yurttaşlar, oy kullanmadan okuldan ayrıldı. Bazı sandıklarda ise oy kabinlerinin olmaması yurttaşların tepkisine neden oldu. Yurttaşlar, oylarını kullanmaları için sınıfların arka sıralarına yönlendirildi. Tepkiler üzerine, sandık görevlileri tarafından derme çatma oy kabinleri hazırlandı. Çok sayıda sandıkta türbanlı görevli yer aldı. Ankara Nevzat Ayaz Anadolu Meslek Lisesi’nde görevli türbanlı bir AKP’li sandık görevlisi ile sakallı bir başka görevli, yurttaşların tepkisini çekti. email: erdalatak@gmail.com erdalatak@superonline.com www.erdalatabek.com HUKUKÇULAR SONUÇLARI YORUMLADI ‘Sorunlara yenileri eklendi’ İstanbul Haber Servisi Hukukçular ve siyaset bilimciler dün yapılan referandum öncesinde yaşanan sürecin hukuk dışı uygulamalarla dolu olduğunu belirterek, halkoylamasının iptali için Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurulabileceğini söylediler. Referandum sonuçlarını değerlendiren Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Necmi Yüzbaşıoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçiminin 40 gün sonra yeniden yapılması gerektiğini belirtirek “Çünkü ‘oylanmaya başlanmış metnin değiştirilmesi’ diye bir usul yok. Henüz anayasa metni olmamış bir hükmü anayasa değişikliği yoluyla değiştiriyorsunuz. Böyle bir şey olamaz” dedi. Yüzbaşıoğlu, bu tartışmaların bugüne dek “hukuk” dikkate alınmadığı için yaşandığını söyledi. Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. İlter Turan ise “Bugün bir Cumhurbaşkanı var. Tüm anayasanın gözden geçirilmesi çalışması yapılıyor. Böyle bir ortamda mevcut anayasada bir değişiklik yapma ihtiyacı inandırıcılıktan uzaktır. Bu referandum, bir hukuki ve siyasi ihtiyaçtan çok, toplumu alıştırma amacını gütmektedir. Toplum ikna edilememiştir” dedi. Prof. Dr. Baskın Oran, ise “62 yaşındayım böyle siyasi rezalet görmedim. Referanduma gidip 4 soruya tek yanıt istiyorlar. Şimdi bin tane yorum çıkacak. Cumhurbaşkanı’nın meşruiyeti tartışılacak. Bu kadar sorun yetmiyormuş gibi yeni bir sorunumuz daha oldu” diye konuştu. Galatasaray Üniversitesi Ceza Hukuku Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Kocasakal, referandumu hukuki kaos olarak niteleyerek “Referandumu Anayasa Mahkemesi’ne götürme imkânı yok gibi görünüyor. Ama şu anda YSK’ye referandumun iptali için başvuru yapılabilir” diye konuştu. Referandum sürecinin büyük hukuki hatalarla dolu olduğunu ifade eden Kocasakal, “Şimdi her iktidar, çoğunluğu sağlarsa anayasada istediği gibi değişiklik yapacak. Anayasa milli mutabakat yasası olmaktan çıkıp bir tür yasa haline dönüşecek” dedi. Baykal: İtirazda bulunacağız CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, birçok yerde sandık kurulları oluşmadığını vurgularken “Arkadaşlarımız tutanak tutturdu. İtirazda bulunacağız” diye konuştu. Yürüyüş dergisi çalışanları olduğunu belirten bir grup, geçen gün gazetede ziyaretime geldi. Ferhat Gerçek isimli gencin bu gazeteyi dağıtırken polislerin silahlı saldırısına uğradığını ve sıkılan bir polis kurşununun omuriliğine girmesi sonucu sakat kaldığını anlattılar. Birçok insanın gözü önünde cereyan ettiğini belirttikleri bu olayda Ferhat Gerçek’e kurşun sıkan polisin kolayca teşhis edilmesinin mümkün olduğunu, ancak bugüne kadar yapılan başvurulara rağmen bu yönde bir adım atılmadığını iddia ettiler. O gün ziyaretime gelen grubun bana anlattıklarını sizlere aktarıyorum. Gazete dağıtırken bir polis tabancasından çıkan kurşunla bu durumun meydana geldiği iddiası, önemli bir iddia. Sanırım polis yetkilileri ve savcılık bu konuda bir soruşturma açacak ve gerçekten hangi polislerin olay yerinde silah kullandığını saptayacaktır. Başka türlüsünü düşünmek mümkün Ferhat Gerçek’i Kim Vurdu? değil. Kabul edilir değil. Bu gazete, radikal solcu bir gazete olabilir. İçinde soruşturma açılacak yazılar bulunabilir. Bunları bildiğim için söylemiyorum, varsayalım ki diyorum. Derginin de içeriğini bilmiyorum. Bu dergide suç içeren cümleler olsa bile ortada silahla sakat kalmış bir genç bulunuyor. Üstelik silahı polisin sıktığı iddia ediliyor. Bu iddia ciddi bir şekilde soruşturulmalıdır. ??? Yürüyüş dergisinde çalıştıklarını söyleyen grubun bana anlattıklarını size aynen aktarıyorum: “7 Ekim 2007 günü Yenibosna semtinin Zafer Mahallesi’nde dağıtımı yapıp bitiren ve Yürüyüş önlüklerini sırtından çıkarmak üzere olan Yürüyüş okurlarına üç resmi ekip otosu yaklaşmış, ‘yasadışı iş’ yaptıklarını iddia etmiş, aracı üzerlerine sürerek taciz etmiş ve ‘Hepinizi geberteceğiz’ şeklinde tehditte bulunmuştur. Hiçbir neden yokken gözaltına alınmaya çalışılan Yürüyüş okurları, ortada yasadışı bir iş olmadığını belirtmesine ve gerekirse amirlerine sorabileceğini söylemesine; amirinden de ‘Bırakın yasal o’ cevabını almasına rağmen tahrik ve saldırı devam etmiş, dağıtımcılardan Ersin Kip gözaltına alınmaya çalışılmıştır.” Benim anladığım kadarıyla Ersin Kip’i arkadaşları polise vermek istememişler. Bu nedenle gerginlik artmış. Bunun üzerine polisler takviye istemişler. Gerisini Yürüyüş dergisi çalışanları şöyle anlattılar: “Bir anda saldırı (polis) başlamış, ‘ihtiyaç üzere’ takviye ekipler istenmiş, coplar çekilmiş, ağızlar küfür ve hakaretlerle doldurulmuş, biber gazları devreye sokulmuş, aynı anda silahların kabzaları kavranmıştır! Bir anda ortalık karışmış, yakınlarda kurulan pazaryerinde, esnaflar ve halk tehdit edilmiş, art arda silahlar patlatılmış, kendini sakınmaya çalışan dergi dağıtımcısı Ferhat Gerçek hedef gözetilerek sırtından silahla vurulmuştur! Çevrede bulunan yurttaşlardan ikisi yaralıya tampon yaparak kanı durdurmaya çalıştığı ve dövüldüğü halde orayı terk etmediği için; biri kendi telefonuyla 112 Acil Servis’i aradığı için kızıyla gözaltına alınmış ve zanlı durumuna düşürülmüştür.” Bu iddiaların ne kadarı doğrudur? Sonuç olarak Ferhat Gerçek isimli genç omuriliğine saplanan bir kurşunla felç oldu. Geçenlerde hastaneden taburcu edilip evine getirildiğini gazeteler yazdılar. Arkadaşları kurşunun halen vücudunda bulunduğunu ve bu kurşunun hangi silahtan çıktı ğını saptamanın mümkün olduğunu iddia ediyorlar. Polisle itişme sırasında polisin gözaltına almaya çalıştığı söylenen Ersin Kip, Ferhat’ı vuran polisi görse tanıyacağını, bir yüzleştirme yapılması halinde gerçeğin ortaya çıkacağını belirtti. ??? Polis Vazife Salahiyetleri Kanunu geçen dönemde ağırlaştırıldı. Polise daha fazla müdahale yetkisi tanındı. Ancak hiçbir yetki, polisin gazete satarken direnen gençlere rasgele ateş etmesini haklı çıkaramaz. Konunun savcılık ve polis tarafından ciddi şekilde araştırılması, varsa sorumluların ortaya çıkarılması, hukuk devletinin gereğidir. Türkiye bir hukuk devleti midir? Değil midir? Günlerdir gazetelere haber konusu olan bu yaralama olayında polisin sorumluluğu var mıdır? Yetkililerden açıklama bekliyoruz. CUMHURİYET 04 K
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle