19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 EKİM 2007 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ Şeriat ve ılımlı İslam açmazı.. 9 İlk AKP deneyimi Fas’ta... BAHADIR SELİM DİLEK ABD politikası: Radikalizme karşı ılımlı... B Y eni muhafazakâr sıfatlı ABD stratejistlerine göre Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) kapsayan coğrafyanın en Batı noktası olan Fas’ta tipik bir “siyasi İslam” deneyimi yaşanıyor. Aslında Fas’ta yaşanan bu pratik, hem içerik hem de şekil açısından Türkiye ile yakından benzeşmekte... Ülkenin resmi adı “ElMemleketü’l Magribiye”. Yani Mağrib Ülkesi. 31.4 milyon nüfusu olan Fas’ta, ağırlıklı olarak Arapça ve Berberice konuşuluyor. Yönetim şekli ise meşruti krallık. Görünürde çoğulcu demokrasi işliyor. Her ne kadar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “İslamın ılımlısı, serti olmaz. İslam İslamdır” dese de bugün Türkiye’de yaşanmakta olan ılımlı İslam veya siyasi İslam pratiğinin ilk ortaya çıktığı ülkelerden birisi Fas. Washington, yöntemini AKP’yi Türkiye için bir ılımlı İslam projesi olarak kurgularken, örnek olarak Fas’taki bir siyasi parti alındı. Hem adıyla hem simgesiyle hem de parti programıyla... Ancak küçük bazı değişiklikler saklı kaldı. Fas AKP’sinin gaz lambası olan simgesi modernize edilip ampule çevrildi, adı aynı kaldı, programındaki ana hatlar ise korundu. Fas AKP’sinin önde gelen isimlerinden Lahsen Davudi bu gerçeği saklamıyor. Davudi’nin Fas AKP’sine ilişkin, “Evet bizimki de sizinki gibi Adalet ve Kalkınma Partisi. Sizin AKP bizi model alarak kuruldu, hâlâ ilişkilerimiz çok iyi!” yönündeki sözleri Türk basınına yansımıştı. Davudi’nin AKP ile ilgili Türk basınına yansıyan görüşleri sadece partinin adıyla ilgili değil. Özellikle ılımlı İslamın küreselleştirilmesi bağlamında Davudi’nin şu değerlendirmesi dikkat çekici: “İslam bütün Müslüman ülkelerde tekrar referans haline geliyor. Fas ve Türkiye’deki AKP’den başka, Irak’ta ve Uzakdoğu’da bir ülkede de yeni AKP’ler kurulmak üzere. Niye yarın bir AKP Enternasyonali olmasın!” Fas’taki siyasi İslamcılar, Türkiye’deki AKP deneyimini dikkat izliyor. Türkiye AKP’sinin AB politikasından Kürt sorununa ilişkin yaklaşımına, laik devlet kurumları ve askersivil ilişkilerine kadar bütün yaklaşımları, Fas AKP’si tarafından not ediliyor ve değerlendiriliyor. Siyasal İslam yükselişte Gelişmeler tersinden değerlendirildiğinde, bu terörist saldırı ABD’nin Fas ile stratejik ilişkilerini çok daha geliştirmesi için “gerekçe” oluşturmuştu. 2003 yılından sonra Washington yönetimi için Fas, artık başta El Kaide olmak üzere radikal İslamcı teröre karşı mücadelesinde Afrika’daki en önemli dayanak noktasıydı. Fas ile ABD arasında kurulan yakın ilişki, ülkedeki siyasi sistemi de Washington’ın görüşleri doğrultusunda şekillendirdi. İslamiyetin genel olarak ülkenin dokusuna damgasını vurmuş olması, radikal İslam, yani şeriat yönetimi ile ılımlı İslam yani siyasi İslam arasında bir tercih arayışını ortaya çıkardı. ABD etkisinin yanı sıra ülkede İslamın yükselmesindeki en önemli etkenlerden birisi de devletin sosyal ve ekonomik sorunları çözememesi oldu. Siyasal İslam son dönemde hızlı bir yükselişe geçti. Fas AKP’si ülkedeki seçimlere ilk kez 1997 yılında katıldı. Bu seçimlerde parlamentoya 9 sandalye ile girebildi. 2002 seçimlerinde milletvekili sayısını 42’ye yükseltti. 2002 seçimlerinde Fas Kralı’nın ricası üzerine AKP’nin fazla aday göstermediği ve muhalefette kalmayı tercih ettiği konuşuluyor. ABD’deki 11 Eylül terör saldırılarından sadece bir yıl sonra gerçekleşen 2002 seçimlerinde AKP hükümetin baskısı ile seçim bölgelerinin sadece yüzde 22’sinde, yani 55 bölgede, seçime katılmayı kabul etmek zorunda kalmıştı. Bunun yanı sıra parti başkanının değişmesi konusunda “devlet sistemi” de devreye girmişti. Belli ki Fas derin devletince, AKP’nin daha fazla güçlenmesi istenmiyordu. Üstelik ülkenin seçim sistemi de tek parti iktidarını neredeyse olanaksız kılıyordu. Ancak bütün bunlara karşın parti, 2002 seçimlerinde ülkenin üçüncü büyük siyasi oluşumu durumuna geldi. Yolsuzluk ve yoksullukla mücadeleyi temel amacı olarak ortaya koyan parti programını ise “İslami çerçeve ile demokratik tercih” kurmuştu. Seçim sürecinde Fas AKP’si “şeriat” bağlamında gizli gündeminin olduğu yönündeki iddiaları da sert bir dille reddediyordu. Aslına bakıldığında, bu durum AKP’nin Milli Görüş çizgisinden gelen kadrolarının “değiştik” söyleminin bir başka yoldan dile getirilmesiydi. Ilımlı İslamın temsilcisi olan Fas AKP’sinin hızla yükseliyor olması, 2007 yılındaki seçimlerde iktidara geleceği şeklinde yorumlanıyordu. Seçim öncesi yapılan bütün kamuoyu yoklamaları, Fas AKP’sinin, iki büyük rakibi olan İstiklal Partisi ile Sosyalist Halk Güçleri Birliği’nin (USFP) önünde gittiğini gösteriyordu. Yapılan yorumlar ise 2002 seçimlerinde Türkiye’de yapılan değerlendirmeler ile büyük benzerlik taşıyordu. Toplumun nabzını tutan uzmanlara göre Fas halkı, bugüne kadar iktidarda olan partilerin politikalarından bıkmıştı ve hiç iktidara gelmemiş bir partiyi denemek istiyordu. Üstelik bu parti, İslama yaklaşımı ile dinsel kökleri güçlü olan Fas halkının ilgisini çekiyordu. Türkiye’nin 2002 seçimleri öncesindeki deneyimi, büyük benzerlikler ile birlikte Fas’ta da yaşanıyordu. AKP liderleri, 2007 seçimleri sonunda, 42 olan sandalye sayısını 80’e yükseltmeyi umut ediyordu. Ancak olmadı, geçen ay yapılan seçim sonrasında AKP’nin vekil sayısı 47’de kaldı. Koalisyon hükümetinde yer alan İstiklal Partisi, 52 koltukla seçimlerin birincisi oldu. Öte yandan, 33 partinin yarıştığı seçimler, Fas tarihinin en düşük katılımlı seçimleriydi. 15 buçuk milyon seçmenin bulunduğu 33 milyon nüfuslu ülkede, seçmenlerin sadece yüzde 41’i sandığa gitti. Sonuçları, “AKP kazandı ama Fas kaybetti” şeklinde yorumlandı. İstiklal Partisi ve Sosyalistler, seçim öncesinde kesinlikle AKP ile koalisyona girmeyeceklerini açıklamıştı. Ülkede aslında parlamento çok kısıtlı yetkilere sahip. Asıl yetkiler kralın elinde bulunuyor. Bakanlar konseyine başkanlık eden kral, istediği kanun teklifini veto edebiliyor. Seçim sonuçlarını dikkate almadan, başbakan olarak istediği bir ismi atayabiliyor. Bu isim dışarıdan da olabiliyor. Bu nedenle AKP seçimden zaferle çıksaydı bile Fas’ın özel yönetim sisteminden ötürü iktidar olabilmesi yine de Kral’a bağlı olacaktı. YARIN: Mağrib’in umutsuz ülkesi: Cezayir... Dinci kuşatma ve iç savaşların ülkesi Müslüman Kardeşler eski Genel Yayın Yönetmeni İdris Ksikes, Türkiye ile Fas AKP’sini karşılaştırırken önemli saptamalar yapıyor. Ksikes’in görüşleri Türk basınına yansımış, ancak Türk kamuoyunda çok fazla yankı bulmamıştı. Ksikes’e göre Fas AKP’si, Jeostratejik hesaplar ve ekonomik pragmatizm adına İsrail’le bile ittifaktan kaçınmayan Recep Tayyip Erdoğan’la, bugün Filistin’de iktidarda olan HAMAS direniş örgütü arasında bir orta yol tutturmak istiyor. Fas AKP’sinin programına bakıldığında ise resmen Okyanusu’nun Akdeniz’e olan kapısı Cebelitarık Boğazı’nı kontrol etmesi nedeniyle “stratejik bir noktada” bulunuyordu. Afrika’nın en ucundaki Tanca şehri Fas’a ait ise de Fas topraklarındaki Ceuta ve Melilla’nın İspanyol yönetiminde bulunması, ülkenin stratejik konumunun önemli bir göstergesi... Fas’ın, Afrika ile Avrupa arasındaki en yakın nokta olduğu gibi Türkiye’nin, Avrupa ile Asya, Mısır’ın Afrika ile Arap yarımadası, Malezya’nın da Çin’e giden enerji ve ticaret yolları üzerinde u noktada, ılımlı İslamın Fas’taki siyasi temsilcisi AKP’nin, “hangi radikal tehdide karşı” kurgulandığı sorusu da gündeme geliyor. Fas’ta radikal İslamcı olarak, İslami çevrelerde Şeyh Yasin’in cemaati olarak bilinen “El adl vel İhsan” örgütü var. Aslında laik kesim ülkede güçlü değil. Çünkü, ülkede Türkiye’nin 1923’te yaptığı gibi bir devrim yaşanmamış. Toplumun, köklerinden gelen İslami yapı korunmuş. Ancak ılımlılar ve kendini “liberal” olarak gören kesimler, Şeyh Yasin’in cemaatini önemli bir tehdit olarak görüyor. Bu bağlamda Fas AKP’sinin ılımlı İslam yaklaşımı hem taban buluyor hem de devlet ile “barışık” olmasını sağlıyor. Çünkü parti, krallığın hassasiyetlerine karşı “dikkatli davranma” politikasını benimsemiş durumda. Geleneksel İslam, monarşi ve Fas’ın toprak büünlüğü ve siyasi birliği, Kral’ın “kritik eşikleri”... Batı Sahra sorunu da Fas’ın en önemli dış politika başlıkları arasında. AKP, bu konuda da Kraliyet’e aykırı bir politika oluşturmamış durumda. Çünkü, bu noktada kırılacak bir siyasi yapı, AKP’nin sonu anlamına gelebilir. Aslında ılımlı İslamın temsilcisi AKP’nin siyasi hedefleri ile diğer siyasal İslamcı örgütlerin hedefleri arasında büyük benzerlikler bulunuyor. Asıl fark, şekilde ve sunumda. Fas AKP’si de aynı Türkiye’deki adaşı gibi kendi yapısını Avrupalı “Hıristiyan Demokrat” partilere benzetiyor. Fas AKP’sine göre radikal İslam ile ancak ılımlı İslam mücadele edebilir. Parti kuvvetle, ülkenin ABD ile stratejik ilişkisinin devamından yana. Üstelik, parti eliti Fas’ın AB ile ortaklık ilişkisi içine girmesini de istiyor. Tıpkı Türkiye’deki AKP’nin AB’ye kayıtsız koşulsuz yönelimi gibi... örgütünün bir uzantısı Aslında bu cümlelerin satır araları iyi okunduğunda Davudi’nin, AKP ile simgeleşen ılımlı İslam projesinin küresel hale getirilmesine işaret ettiği hemen göze çarpıyor. Yani, FasMalezya eksenindeki Müslüman ülkelerin, ABD’nin çıkarları doğrultusunda dinselleştirilmesi... Fas’taki AKP’nin Latin harfleriyle okunuşu “Hizbu’ladl ve’tTenmiye”... Yani Adalet ve Kalkınma Partisi. Yaygın Fransızca kullanımıyla PJD. Partinin bu isimle kuruluşu 1998 yılında olmuş. Ancak ideolojisinin geçmişi 60’lı yılların sonuna kadar uzanıyor. İdeolojisi ile birlikte kendini açıkladığı ilk tarih 1967. Yani soğuk savaşın bütün sıcaklığı ile devam ettiği dönemde siyasi varlığını ilan etmiş. Fas AKP’si aslında ABD’nin soğuk savaş döneminde Mısır’daki Sovyet yanlısı Nasır rejimine karşı oluşturduğu ve siyasi İslam anlamında bugün önemli bir “deneyim” olarak gösterilen Müslüman Kardeşler örgütünün bir uzantısı. edilip ampule çevrildi, adı aynı kaldı, programındaki ana hatlar ise korundu. Fas AKP’sinin önde gelen isimlerinden Lahsen Davudi bu gerçeği saklamıyor. şeriatçı. Programda “Devletin İslami karakteri, her türlü parti programı ve politikasının referans olarak İslamı almasını emreder” deniyor. Fas’taki siyasi İslamcılar, Türkiye’deki AKP deneyimini dikkat izliyor. Türkiye AKP’sinin AB politikasından, Kürt sorununa ilişkin yaklaşımına, laik devlet kurumları ve askersivil ilişkilerine kadar bütün yaklaşımları, Fas AKP’si tarafından not ediliyor ve değerlendiriliyor. olduğu düşünülürse, ılımlı İslam rejiminin dayatılmasının stratejik ve ekonomik nedeni de çok daha kolay anlaşılabiliyor. Yani, ABD yönetiminin küresel egemenliğini sağlaması açısından, Türkiye, Malezya, Fas ve Mısır’ın stratejik konumları büyük ölçüde benzeşiyor. Çin’in son dönemde dünya ticaretinde giderek ön plana çıkması, ABD’nin dünya üzerindeki ticaret ve enerji yolları bağlamında stratejik noktaları çok daha iyi denetim altına alması gereksinimini de beraberinde getirmişti. Fas’ın soğuk savaş döneminden bu yana ABD ile stratejik ilişkileri bulunuyor. Bu stratejik ilişkilerin daha gelişmesi, 11 Eylül saldırılarının ardından oldu. Radikal İslam terörüne karşı Fas ile ABD stratejik işbirliğini sıkılaştırdı. Siyasi olarak ılımlı İslam modeli etkinleştirildi. Tıpkı 2002’de Türkiye’de olduğu gibi... Washington ile Fas arasındaki ilişkiler, 2003 yılındaki Kazablanka’daki terörist saldırıların ardından daha da ileri bir noktaya taşındı. Fas AKP’sinin gaz lambası olan simgesi modernize Ilımlı İslamın yükselişinde ABD etkisi... Referansı İslam... Muhalif tutumundan dolayı kapatılan Tel Quel dergisinin Geleneksek Müslüman kökleri dışında Fas’taki İslami yükseliş soğuk savaş döneminde başlamış. Ülkenin 1956 yılında bağımsızlığını kazanmasının ardından, Washington yönetimi “stratejik ortak” olarak Fas’taki meşruti yönetim ile yakın ilişki içine girdi. Çünkü Fas, Washington yönetimi için gerek Akdeniz’e, Atlas Okyanusu’na kıyısının olması, Afrika’nın Avrupa’ya yaklaştığı uçta yer alması, Atlas CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle