19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM 2007 PERŞEMBE 6 HABERLER Terörle mücadele Kandil’e odaklanırken sosyal gerçekler göz ardı ediliyor PERŞEMBE ORHAN BURSALI Hedef hangi PKK? MEHMET FARAÇ Başeğikliği ve Demokrasi 15 şehit verilmiş, Türkiye kaynıyor, haberciler Başbakan’a mikrofon uzatıyorlar. Her zaman habercilerin yüzlerine, gözlerine bakarak, bazen azarlayarak bazen gülerek konuşan Başbakan’ın kafası eğik, kimsenin yüzüne bak(a)mıyor, bir şeyler mırıldanıyor, zar zor duyuyoruz: “Bir ay sonra ABD’ye gideceğim, orada Başkan Bush ile bu meseleyi konuşacağım... Umarım olumlu bir netice elde ederiz!..” Şoke olmuş gibi! Sözleri ve görüntüsü, içinde bulunduğu durumu çok net yansıtıyor. ??? Başbaşkan’ın boyuneğikliğiyle şüphesiz empati içinde olabiliriz: ABD’nin elinde ve denetiminde Irak var, PKK var, ve tabii ki AKP ve iktidarı da var... (Ve bu Üçlü’ye destek, eski solcu yeni sağcıları!) Üçübiryerde içinde olmaması gereken bir ülke Türkiye! Çünkü çıkarları ne PKK ne de ABD’nin Irak’ı işgali ile uyuşuyor! Fakat, ABD, bölgemizin ve ülkemizin 1950’lerden bu yana başefendisi, IrakABD ve PKK uyumunu sağlamak için en uygun parti olarak AKP’nin iktidara getirilmesine büyük destek verdi. Erdoğan bu nedenle “Başkan Bush”una sormak, rica etmek zorunda hissediyor kendini, “Bir ay sonra Başkan Bush ile görüşeceğim” ! Yani, bakalım o ne der! Belki şehitlerimiz ve aileleri için, Türkiye’nin de yüreğini soğutacak yüklü tazminat da talep edilebilir, kim bilir! Türkiye’nin ABD’nin Irak denkleminde yeri yok; Türkiye açısından denklemdeki ana hata, AKP’nin iktidarda olması! Boyuneğik ve Başkan Bush’a sorma gereksinimi bu paradoksun ürünü aslında. Başbakan’ın en çok empati talep edeceği andı, o görüntü! Ben empatilerimi bildiriyorum! ??? Bazı yazarlar, ne yani ABD ile mi savaşacağız, diyor; “daha dün silah anlaşması yaptık, ABD’ye bağımlıyız”! Bu mantığı da anlamak mümkün, tıpkı Başbakan’ın durumu gibi. Fakat bizler ve Türkiye için dehşet verici olan, “Ne yapalım bağımlıyız” diyen bu zevatın, bir karakter yapısına dönüşen bu bağımlılıktan müthiş memnun olmaları! Bunun ayırdına yeni vardım! Nedenini çözdüm: Bağımlılık, kendilerine güven veriyor! Kendilerini iyi hissediyorlar; bir limana, limandaki “baba”ya sağlam halatlarla ebedi bağlı olmaktan mutlular! Mevkileri, konumları, gelirleri, itibarları dokunulmazlık kazanıyor. En büyük endişeleri, halatların çözülmesi ve geminin kendi yoluna gitmesi! “Daha dün silah anlaşması yaptık” sözü de yıllar öncesine ait... Gelişmeleri pek izleyemiyor veya algılamaları henüz eski yıllara yönelik çalışıyor olabilir! Onlara kötü haberi vereyim: Türk Silahlı Kuvvetleri silahta ulusal üretime odaklanalı çok oldu! Son uçak anlaşması da ABD ile yapılmadı, ayrıca uçakların görev bilgisayarlarının da ülkemiz denetiminde gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. ABD silahlarına bağımlılıkta, ters yönde, sessiz ve derinden bir dönüşüm başladı! ??? Yıllarca bu “bağımlı” düşünce ve sahipleri iktidar oldu, ülkede ve kamuoyunda! Yani siyasiler ve kamuoyu oluşturucuyapıcı etkin bir kesim “aydın” takım. Şüphesiz, düne kadarki askeriyenin yönetimini de bunlara eklemek durumundayız. 1946’dan beri, kafamızı, beynimizi, düşüncemizi teslim etmekle yakın ilişkisi var, bugünün! Mustafa Kemal döneminde kafamızı bedenimiz üzerinde taşıyorduk! Sonra demokrasiye geçtik. Ancak demokrasiyi “kafayı başkalarına teslim etmek” sandık! Ama bu noktada en önemlisi, demokrasiyi “Pentagon ve Beyaz Saray (ve NATO)” sandık! Onlar para verecekler, biz burada harcayacağız... Peynirsüt verecekler, yiyeceğiz... Silah verecekler kullanacağız, savaşacağız... Maaş verecekler ödeyeceğiz, dağıtacağız... Dışarısı para getirecek, biz burada üreteceğiz, çarkları döndüreceğiz! Buna karşı çıkanın da kafasını kıracağız! İşte demokrasi anlayışımız, 46’dan beri buydu... ??? Erdoğan’ın başeğikliği ve “Başkan Bush’a” durumu iletme dileği; Barlas’ın Kongar’a “Ne yapalım bağımlıyız” sözleri bize gösteriyor ki... 1950’den beri demokrasiden ne anlıyorsak... Bugün milim değişmemiş... Demokrasi, ABD’den cevaz alma ve ABD babasına sürekli ve güvenilir bağımlı kalmadır! İyi bayramlar... Sınır ötesindeki örgüt yuvalarını dağıtmak PKK’nin tamamen yok olacağı anlamına gelmiyor. Terörist cenazelerine katılımlar, intifada provalarındaki tepkiler PKK’nin milis örgütlenmesinin, militan yapılanmasının çok önüne geçtiğini gösteriyor. Örgütün TAK ve benzeri yapılanmalarının metropollerde yarattığı tehdit göz ardı ediliyor. TSK birliklerinin 10 yıldır yürüttüğü Toplumsal Destek Çalışmaları’nın siyasi otoritece benimsenmesi ve terörist yetiştiren bataklıkların kurutulmasının öncelik olması gerekiyor. PKK’nin bir hafta içinde 12 sivil ve 15 askeri şehit etmesinin ardından AKP iktidarı, tezkere yoluyla PKK’ye karşı mermiyi namluya sürmeye hazırlanıyor. Toplumda terörün kökünün kazınmasına yönelik beklentiler sınır ötesi operasyonla başta Irakİran sınırının iç kesimleriyle Kandil Dağı’ndaki terörist yuvalarına odaklanıyor. Oysa sınır dışındaki tehdit, giderek terörün yurtiçindeki lojistik ve milis yapılanmasından kaynaklanan tehlikenin çok gerisinde kalıyor. ? Örgütün TAK ve benzeri yapılanmalarının metropollerde yarattığı tehdit göz ardı ediliyor. PKK son üç yıldır siyasal çabalarının yanı sıra liselerden üniversitelere, mahallelerden köylere kadar yoğun bir milis yapılanması sürdürüyor. Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan yaptığı çağrılar bölgede yankı buluyor, kadınlar legal ve illegal tüm eylem ve etkinliklerde öne çıkarılıyor. PKK’ye yönelik her operasyonda çökertilen sığınaklara yüzlerce ton yaşam malzemesi ve cephanenin kimler tarafından nasıl ve ne zaman ulaştırıldığı sorgulanmıyor. çıkarılıyor. Yayın organları ve televizyonları aracılığıyla artık 7’den 70’e insanlara örgütsel bilinç aşılanıyor, PKK gerçeği siyasal bir hak ve kurtuluş hareketi olarak ısrarla dikte ediliyor. Türkiye’nin dört bir yanında şehit cenazeleri 35 bin kişilik kitlelerce toprağa verilirken, Güneydoğu’da PKK’nin çağrısıyla zaman zaman 1540 bin arasında insan örgüt flamalarının sarıldığı tabutların peşinde zılgıt ve sloganlarla yürüyor. Köylerde, kent kırsallarında kurulan cenaze çadırlarını binlerce kişi ziyaret ediyor. Bu tabloyu, sadece Nakşi feodal zihniyetin töresel taziyesi olarak algılamak gülünç kalıyor. Cenazelerde fatihaların ardından yaşlı kadınlarla okula gitmemiş dedeler siyasallaşmış PKK’nin ezberlettiği dersleri mırıldanıyor. Öldürülen 30 bini aşkın teröristle dağdaki 7 bin civarındaki militanın yüz binlerce kişiye varan akrabalarının devletle kan davası yürüttüğü ise halen anlaşılamıyor? Paradoksa sürüklemek!.. Bu gerçekler örgütün, Öcalan’ın yakalandığı 1999’dan 1 Haziran 2004’e kadar silahları toprağa gömüp piknik yapmadığını, yurtiçi ve dışında siyalasallaşmış PKK’nin temellerini perçinlediğini, toplumsal örgütlenmeye büyük ağırlık verdiğini kanıtlamaya yetiyor. PKK’nin çabalarının nasıl sonuç verdiğini anlamak için sokak çatışmalarının yer aldığı gazete arşivlerine bakmak yetiyor. PKK artık legal ve illegal siyasal örgütlenmeleri, milis grupları, TAK gibi sabotaj birimleri ve bizzat örgütün “Şehir gerillası” diye tanımladığı eylemcileriyle salt üç beş bin teröristten oluşan bir yapılanmadan uzaklaşıyor. Zılgıt ve Fatiha!.. Sınırdan rahatlıkla geçirilen silahlar ve tonlarca patlayıcının büyük kentlere nasıl ulaştırıldığı, bomba düzenekleriyle nasıl ve nerede bir araya getirildiği, lojistik görevlilerinin uzun süre nerede barındığı da düşünülmüyor. Göz ardı edilen gerçekler bununla da kalmıyor: PKK son üç yıldır siyasal çabalarının yanı sıra liselerden üniversitelere, mahallelerden köylere kadar yoğun bir milis yapılanması sürdürüyor. Öcalan’ın İmralı’dan yaptığı çağrılar bölgede yankı buluyor, kadınlar legal ve illegal tüm eylem ve etkinliklerde öne Tüm bunlara karşın TSK başta 300 bin insanın iş aradığı, 30 bin çocuğun sokaklarda çalıştığı Diyarbakır olmak üzere kan ve şiddetten yılmış doğu kentlerinde “Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri”yle terörün beslenebileceği bataklıkları kurutmaya çalışıyor. Komandolar dağdaki teröristle çatışırken, tabip askerler onların belki de köylerdeki analarına babalarına ilaç dağıtıyor, camileri, okulları onarıyor, gençler terörün kucağına düşmesin diye ÖSS hazırlık kursları düzenliyor. Askerler bunları yaparken ülkesine bağlı, sağduyulu milyonlarca Kürt kökenli yurttaşın da desteğini alıyor. Halkla iletişimini kömür çuvallarına endeksleyen AKP ise yalnızca TSK’yi hem terör hem teröristle mücadele gibi bir paradoksun içine sürüklemekle kalmıyor, siyasal kararsızlık ve ikiyüzlü politikalarla sorunu kangrenleştiriyor. PKK gerçeğinin sosyoekonomik ve sosyo politik açmazları yukarıdaki satırlarda duruyor! Terörle mücadeleyi salt sınır ötesine odaklayanların tüm bu gerçekleri bir kez daha mantık süzgecinden geçirmesi gerekiyor. OPERASYONLAR SÜRÜYOR Gabar Dağı’nda terörist avı ? 13 askerin öldürülmesinin ardından sınır ötesi operasyon tartışmalarının yaşandığı bugünlerde bölge genelinde askeri hareketlilik arttı. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin birçok yerinde güvenlik güçleri bir yandan örgütün kış hazırlıklarını engellemeye dönük operasyonlar yaparken, diğer yandan Gabar Dağı’nda 13 askerin şehit edildiği saldırıyı gerçekleştiren terörist grubu bulmaya çalışıyor. 13 askerin öldürülmesinin ardından yeniden sınır ötesi operasyon tartışmalarının yaşandığı bugünlerde bölge genelinde askeri hareketlilik artıyor. Yaklaşık 100 araçtan oluşan askeri zırhlı ve personel taşıyıcı bulunan yük katarı dün Diyarbakır Tren İstasyonu’na ulaştı. İstasyon çevresinde geniş güvenlik önlemleri alınırken, araçlar kamyonlara yüklenene kadar askerler nöbet tuttu. Kentin içinden geçirilen araçlar daha sonra operasyon bölgelerine gönderildi. Şırnak, Hakkâri, Siirt, Tunceli, Bingöl kırsallarında da operasyonların yoğunlaştığı belirtildi. Diyarbakır’daki bombalı saldırının ardından bölgeyi trafiğe kapatarak geniş güvenlik önlemi alan güvenlik güçleri saldırganları yakalamak için çalışma başlattı. Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve Emniyet Müdürü Zeki Çatalkayada olay yerine giderek incelemelerde bulundu. (Fotoğraf: MAHMUT ORAL) Polise saldırı:1şehit Diyarbakır’da üç polis memurunun içinde olduğu bir terzi dükkânına el bombası atıldı. Polis memuru Hüseyin Özdemir’in şehit düştüğü saldırıda ikisi polis altı kişi yaralandı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da Balıkçılarbaşı Çarşısı’nda güvenlik önlemi için bulunan üç polis memurunun girdiği bir terzi dükkânına el bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda bir polis memuru Hüseyin Özdemir şehit olurken, ikis polis, biri çocuk altı yurttaş yaralandı. Saldırı dün akşam saat 19.00 sıralarında, iftar sonrası bayram alışverişine çıkan halkın yoğun olarak bulunduğu Balıkçılarbaşı semtindeki çarşıda meydana geldi. Bayram önlemleri kapsamında bölgede devriye görevi yapan sivil plakalı polis aracında bulunan polis memurları Hüseyin Özdemir, İsmail Üzümcü ve Hasan Hüseyin Polat, araçlarını cadde üzerine park ederek Mehmet Mahzar Toptancı’ya ait terzi dükkânına girdikleri sırada içeriye el bombası atıldı. Kimliği belirsiz kişi veya kişilerce atılan el bombasının patlamasıyla polis memuru Hüseyin Özdemir olay yerinde şehit olurken, polis memurları Hasan Hüseyin Polat ve İsmail Üzümcü, işyeri sahibi Toptancı ile çevrede bulunan Murat Temel, Mehmet Nuri Alçık ve 12 yaşındaki Güzel Özmen adlı çocuk yaralandı. Olayın ardından çevrede büyük panik yaşanırken yaralılar ambulanslarla Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. sevk edilirken diğer beş yaralının sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Bölgeyi trafiğe kapatarak geniş güvenlik önlemi alan güvenlik güçleri saldırganları yakalamak için çalışma başlatırken, Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya’da olay yerine giderek incelemelerde bulundu. obursali?cumhuriyet.com.tr PKK’Lİ DİYEREK SALDIRDILAR 400 terörist aranıyor Güvenlik güçlerinin PKK’lilerin geçiş noktaları olduğu tahmin edilen yüksek yerleri uzun menzilli silahlarla taradığı, bombaladığı öğrenildi. Tunceli’de teröristlerin sığınaklarının bulunduğu bildirilen Aliboğazı, Ahpanos Vadisi, Kutu Deresi, Dokuzkaya, Kinzir Ormanları, Bali Deresi, Kızılmescit, Çet Deresi, Altınyüzük ve Karaoğlan bölgelerine havadan ve karadan özel eğitimli komandolar indirildiği, böylelikle kaçış noktalarının kapatıldığı belirtildi. Bingöl’de ise Genç, Yayladere, Yedisu, Kiğı ilçeleri ile Karacehennem Ormanları bölgesinde operasyonların devam ettiği bildirildi. Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı’nın sevk ve idaresindeki operasyonda, 400 teröristin ele geçirilmesi hedefleniyor. ‘Güvenlik önlemi için bölgedeydiler’ İncelemelerin ardından konuşan Vali Mutlu, bir polis memurunun şehit olduğunu, altı yurttaşın da yaralandığını belirterek “Polis ekibi halkın kalabalık olduğu bölgede güvenlik önmeli için bulunuyordu. Saldırganların yakalanması için çalışmalar devam ediyor. Devletimizin ve milletimizin başı sağolsun” dedi. 12 yaşındaki Güzel’in durumu ağır Olayda ağır yaralanan 12 yaşındaki Güzel Özmen ilk müdahalenin ardından Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’ne Kürtçe şarkıya linç girişimi İstanbul Haber Servisi Ayazağa’da bir parkta cep telefonundan dinlediği Kürtçe şarkıya eşlik eden 17 yaşındaki E.Ç’nin, PKK sempatizanı olduğu gerekçesiyle bir grup tarafından linç edilmek istendiği iddia edildi. Çalıştığı fırın dükkanına sığınan E.Ç’yi kızgın halkın elinden polis kurtarırken, çıkan arbede sırasında 2 polis yaralandı. PKK sempatizanı olmak, halkı galeyana getirmek suçlarından savcılıkça tutuklanması istenen E.Ç serbest bırakıldı. E.Ç’yi dövenler hakkında da soruşturma başlatıldı. Fırın işcisi E.Ç, önceki gün Ayazağa’daki bir parkta otururken cep telefonundan Ahmet Kaya’ya ait kürtçe şarkı dinlediği gerekçesiyle yanına gelen üç kişi tarafından uyarıldı. Tartışma çıkması üzerine çevrede bir grup toplandı. Gruptaki bazı kişilerin ‘terörist’ diye bağırmaları üzerine darp edilmeye başlanan E.Ç, çalıştığı fırına sığındı. E.Ç, yakınlarının olayı polise bildirmesiyle fırın önünde toplanan kalabalıktan kurtuldu. Üsküdar Çocuk Büro Amirliği tarafından “PKK sempatizanı olmak, halkı galeyana getirmek” suçlarından savcılığa gönderilen E.Ç ifadesinde PKK sempatizanı olmadığını, sadece Kürtçe müzik dinleyip şarkı söylediğini anlattı. Saldırganlardan şikâyetçi alan E.Ç, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. TÜRKİYE’DEKİ ŞİRKETLERİ İNCELENECEK IRAK HÜKÜMET SÖZCÜSÜ ALİ EL DEBBAĞ: Barzani’ye yaptırım İhlale izin vermeyiz BAHADIR SELİM DİLEK Habur’da 20 PKK’li yakalandı Bu arada Kuzey Irak’ta Kandil Dağı’na giderek PKK’nin üst düzey yöneticileri ile görüştükten sonra geri dönen 20 kişi, Habur Sınır Kapısı’nda yakalandı. Türkiye’ye girmek isterken durumları şüpheli görülerek gözaltına alınan 20 kişi, Silopi Cumhuriyet Savcılığı’na çıkarıldı. Gözaltına alınan 8’i kadın toplam 20 kişi arasında PKK’nin üst düzey yöneticisi ve üniversite öğrencilerinin de olduğu öğrenildi. Şüphelilerin, yurtdışında terör örgütünün yöneticileri ile görüştükleri ve yurt çapında, özellikle büyük şehirlerde halk komiteleri kurmak suretiyle eylem yaptırmaları yönünde bilgilendirildikleri iddia edildi. ANKARA Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’nun sınır ötesi operasyona vurgu yapan açıklamasında yer alan ekonomik ve hukuki önlemlerin ayrıntıları da netleşmeye başladı. Türkiye’nin öncelikli hedefi Mesud Barzani’nin, terör örgütüne verdiği desteğin kesilmesinin sağlanması olacak. Mesud Barzani’nin, cirosu yüz milyonlarca dolar olan Türkiye’deki şirketleri mercek altına alınacak. Barzani’nin, Türkiye’deki doğrudan kendi adına kayıtlı veya başkaları üzerinden sahibi olduğu ve ağırlığı Mersin Serbest Bölgesi’nde faaliyet gösteren 180 civarındaki şirketi üzerinde yap tırım söz konusu olabilecek. Barzani’nin “teröre verdiği destekten dolayı” Türkiye’deki malvarlıklarının dondurulmasının da gündem maddelerinden biri olduğu belirtilirken, Mersin Serbest Bölgesi’nden yürütülen ve bugüne kadar çok fazla üzerine gidilmeyen, “çay, içki ve sigara kaçakçılığı” faaliyetlerinin engellenmesi için de düğmeye basılacak. Dış Ticaret Müsteşarlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından yürütülen araştırmalara göre, Kuzey Irak’taki ithal içki ve sigara pazarı, Mesud Barzani ve ailesinin tekelinde bulunuyor. Bu pazarda yıllık 300 milyon dolar düzeyinde para akışı olduğu belirtiliyor. Dış Haberler Servisi Irak hükümeti ve K. Irak’taki bölgesel Kürt yönetimi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin olası sınır ötesi operasyonuna karşı olduğunu tekrarladı. Irak hükümet sözcüsü Ali el Debbağ, El Arabiya televizyonuna yaptığı açıklamada, “Irak hükümetinin Türkiye ile Kürdistan topraklarına girmesine izin veren herhangi bir anlaşma imzalamadıklarını” belirtti. Debbağ, “Sınır bölgelerinde PKK unsurlarının varlığının iki ülkenin çıkarlarına zarar verdiğinin farkındayız ancak Irak egemen bir ülkedir ve herhangi bir sınır ihlaline izin vermeyeceğiz” dedi. Irak’ın Sesi radyosuna konuşan Irak İçişleri Bakanlığı Merkez Ulu sal Komisyonu Başkanı Abdülkerim Halef el Kinani de “Türk ordusunun Irak topraklarına girmesi durumunda bunun Irak’ın egemenliğine yapılmış olan bir tecavüz olacağını” söyledi. Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetimi Divan Başkanı Dr. Fuad Hüseyin ise “Bir askeri operasyon her şeyi içinden çıkılmaz bir hale getirecektir” dedi. Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlayan Hüseyin, Türkiye ile Irak arasında imzalanan Terörle Mücadelede İşbirliği Anlaşması konusundaki kararı Irak parlamentosunun vereceğini belirtti ve “Anlaşmayı Irak Kürt halkının çıkarına aykırı bulmaları halinde reddedeceklerini” söyledi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle