22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 OCAK 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Merkez Bankası, kamu çalışanlarına verilecek zammın yüzde 4’lük enflasyon hedefiyle uyumlu olmasını istedi 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Kamu işçisi şimdiden yandı! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bu yılın ikinci yarısında tamamlanması beklenen kamu işçilerine ilişkin toplu iş görüşmelerinde ücret artışlarının yüzde 4’lük enflasyon hedefine uyumlu belirlenmesini isteyerek “Elbette bizim vicdanımız da buna razı değil, ama uzun vadeli çıkarımızı düşünmeliyiz” dedi. Daha önce memurlara ve asgari ücrete yapılan zamları da eleştiren Yılmaz, “Elbette bizim vicdanımız buna razı değil. Ama Türkiye’nin de bir gerçeği var. Bize verilen görev enflasyonla mücadele. Bugünkü yaşam koşullarında 15 YTL, 50 YTL, 100 YTL zamlar önemli bir şey değil. Ancak bunları üst üste koyduğunuz zaman, bizim enflasyonla olan mücadeleyi etkiliyor. İşine Gelirse... Erdoğan Hükümeti işine geldiği gibi, ülke için yaşamsal konularda bile Meclis’e danışma gereğini duymuyor. İşine geldiğinde Meclis çoğunluğu benim, parmaklar bana kalkar diyerek toplumsal muhalefeti yok sayıyor. Kıvırtmak istediği konularda ise Meclis, toplumsal muhalefet desteği arıyor. Besbelli Türkiye’nin başına örülen çoraplarda en büyük payı olan BOP’a imza atarken hesap vermek zorunda olmayan iktidar rolünde. Oysa demokrasilerin hiçbirinde bir iktidar ülkenin geleceğini böylesine ipotek altına alacak, üstüne üstlük verilen taahhütlerin içeriği bilinmeyen bir projeye, Meclis’e bile hesap vermeden imza atamaz, atarsa da bedelini öder. AB’den takvim almak, ABD’nin desteklediği siyasi iktidar olarak kalabilmek uğruna başta Kıbrıs, dış politikada Türkiye’nin bilinen bütün kırmızı çizgilerinin yok sayılmasına göz yuman, siyaseten de hesap vermek zorunda değilmiş gibi hareket eden AKP Hükümeti, Bush yönetimi, AB’nin Türkiye’den ödün koparmakta kararlı siyasi iktidarları için bulunmaz nimet sayılsa da giderek kendi iç çelişkileri içinde boğuluyor... Sonu gelmeyen, giderek Türkiye’yi ağır tehditlerin yumağının içinde çıkmaza sürükleyen, birbirinden daha beter Türkiye aleyhine kararlar, gelişmeler karşısında, Erdoğan Hükümeti işin içinden çıkamayacağı bir yükün altında kalıyor... ??? ABD, emperyal çıkarlar savaşım stratejilerinde, içinde bulunduğumuz süreçte ağırlıklı petrol savaşında, dünya çapında hem İslamcı iktidarlarla işbirliği yapma, hem de radikal İslami örgütlerle savaşma gibi bir ikilem içinde yol alıyor. Diktatörlüklerde, işgal altında tutulan ülkelerde, örneğin Suudiler, Irak ilişkilerinde olduğu üzere; hepsi de İslama dayalı tarafları birbirine düşürerek, çatıştırarak bu ilişkileri yürütmek, geri kalmış yoksul İslam dünyasında halklara çok kanlı, ağır bedeller ödetilerek sürdürmek, ABD, dünya emperyal çıkarları için hâlâ tek geçerli yöntem olabilir. Büyük Ortadoğu Projesi’nde (BOP), önce daha yumuşak stratejiler uygulanacakmış gibi gösterilip, Bush iktidarınca yeniden şiddeti öne çıkaran arayışlar, Irak’a yeniden asker gönderme, operasyonları sertleştirme kararları, bölge halklarına verilecek zararın umursanmaması.. son gelişmeler. Ne de olsa kanlı mezhep, ırk çatışmasında önlerini görmeyen tarafların ABD’den, emperyalizmden hesap soracak halleri yok... Gelin görün ki tek başına Irak gelişmeleri dahi, AKP iktidarının geleceğini giderek daha ağır tehdit altına alıyor. Önümüz seçim yılı. AKP’nin oy almak zorunda olduğu seçmen, bir yanı ile Türkiye’yi sıkıştıran, stratejik ortak, aday üye konumunda, durmadan kazık atılan Türkiye aleyhine kararlar karşısında öfke içinde. ABD, AB’den gelen, artık ağır travmalar yaratan olumsuz kararlar karşısında, her iki cephede teslimiyetçi dış politika izleyen Erdoğan Hükümeti’ne yönelik sorgulama, öfke de gelişiyor. Erdoğan Hükümeti çaresiz kimi noktalarda, iç politikaya dönük bir vitrin boyutunda da olsa direnen görüntü vermeye çalışıyor. Başbakan Erdoğan’ın Kasımpaşa üsluplu çıkışları oluyor. Derken; ABD, AB cephesinden hükümeti daha da sıkıştıracak tepkiler geliyor... ??? Daha önce yaşadığımız radikal İslamcı örgütlerin terör eylemlerindeki ilişkileri çok net görülmemişti. Trabzon’da papaz cinayeti, derken Hrant Dink’in katledilmesi.. Hükümet için Türkiye’de terörün hortlatılacağı, terörle zorlanacağı sinyallerini içeriyor. AKP Hükümeti içinde yeni terör eylemlerinin gündeme gelmesi kaygısı büyüyor. Erdoğan Hükümeti, partinin dayandığı radikal İslami taban, kadrolar nedeniyle üzerine gitmediği TAYAD’lıların, cami cemaati linç eylemlerinin faillerine yönelik sorumsuz davranışlarını sürdürme şansına sahip değil. Azmettirenlere ulaşılmasa bile, çocuk tetikçilerle sınırlı bir operasyonla yetinme lüksü yok. Bir yandan da 301’in değişmesine ilişkin baskı artıyor. Hükümet birkaç kez oynadığı, yazboz tahtasına çevirdiği yasada istenen değişiklikleri yapmada hem var, hem yok. Cumhurbaşkanlığı’nda kimselerle tartışmak istemediği Meclis parmak çoğunluğunu bu kez yeterli görmeyerek çamura yatmaya çalışıyor. Hem muhalefetten, hem de parlamento dışından sivil toplum örgütlerinden mutabakat arıyor. Seçmene tek başına hesap vermemek, sorumluluktan sıyırmak istiyor. ABD’nin, emperyalizmin, Suudi diktatörlerle ittifak içinde, aynı ırktan radikal İslamcı örgütlerle, terörle savaş oyunu tutuyor. Irak’ta bugün için Kürtler en yakın, Şiilerin kimileri yanında, kimileri karşılarında, Sünnilerle iç savaşta yerleşmesi de, çok kanlı ama sürüyor. Türkiye’de giderek Türkiye’yi daha ağır tehdit eden politikalarla, ABD, AB’nin emperyal politikalarına karşıtlık yükselirken kendilerine tam teslim, aynı zamanda ılımlı İslam ve milliyetçiliğe oynayarak oy almaya çalışacak bir iktidarı ayakta tutmak gerçekten zor. soner@cumhuriyet.com.tr ? Daha önce devlet memur maaşlarına ve asgari ücrete yapılan artışları da eleştiren Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, son enflasyon raporunu açıklarken “Bu yılın ikinci yarısında tamamlanması beklenen toplugörüşmelerde de yıllık yüzde 4’lük enflasyon hedefi gözetilmeli” dedi. Çünkü çok büyük tutarlara ulaşıyor” diyerek kısa vadeli çıkarların, uzun vadeli çıkarlarımızın önüne konulmaması gerektiğini söyledi. Yılmaz, enflasyon raporunu açıkladığı basın toplantısında, enflasyon tahminlerini yüzde 70 ihtimalle 2007 yılı sonu için yüzde 5.1, 2008 yılı sonu itibarıyla da yüzde 3.4 olarak açıkladı. Yılmaz enflasyonun bu yıl sonu için yüzde 3.6 ile 6.6 bandında, gelecek yıl ise yüzde 1.6 ile 5.2 bandında olmasını beklediklerini vurgulayarak “enflasyonun orta vadeli hedef olan yüzde 4’e yakınsaması için, para politikasının sıkı duruşunun bir müddet daha sürdürülmesi gerekmekte’’ diye konuştu. Enerji fiyatlarındaki düşüş ve talepteki yavaşlamanın enflasyondaki düşüşü olumlu etkilediğini ve önünüzdeki yıl enflasyonda önemli düşüşler beklediklerini söyleyen Yılmaz, buna karşın “sosyal güvenlik, kamu maliyesi gibi konulardaki gelişmeler ve seçimleri” riskli konular arasında saydı. Orta vadeli tahminlerde ve para po Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz. litikası perspektifinde belirgin bir değişiklik yapılmadığını açıklayan Yılmaz, merkezi yönetim borç stokunun 2006 yılı Kasım ayı itibarıyla, 2005 yılı sonuna göre yüzde 5.1 arttığını belirtti. Programa ilişkin yapısal reformların kesintiye uğramaksızın hayata geçirilmesinin kritik önemini koruduğunu vurgulayan Yılmaz, bunun uluslararası konjonktürdeki değişimlerin en az dalgalanmayla atlatılmasına katkıda bulunacağını kaydetti. Yılmaz, Merkez Bankası’nın eleman alımına yönelik cinsiyet ayrımı yaptığı eleştirileri ile ilgili bir soru üzerine de yapılacak işin yük taşıma işi olduğu için doğası gereği, kadınların bu işi yapmaya elverişli olmayacağı konusunun kendilerini bir sonuca götürdüğünü söyledi. 618 YTL Wolfowitz, Türkiye’den ayrılmadan önce Modern Karton ile işbirliği anlaşması imzaladı Açlık ve yoksulluk sınırı yükseldi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkİş, ocak ayında açlık sınırının 617 YTL 94 YKr, yoksulluk sınırının da 2 bin 12 YTL 83 YKr’ye yükseldiğini bildirdi. Türkİş Araştırma Merkezi’nce yapılan araştırmaya göre 4 kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için aylık zorunlu gıda harcaması tutarı, bu ay bir önceki aya göre 0.44 oranında arttı. Gıda harcaması tutarında son 12 ay itibarıyla artış oranı yüzde 12.73 olurken, geçen yıl bu oran yüzde 5.41 düzeyinde gerçekleşti. Açlık sınırı tutarındaki artış 2.71 YTL ve yoksulluk sınırı tutarındaki artış 8.81 YTL düzeyinde olurken, yıllık artış tutarı ise sırayla 69.80 YTL ve 225.36 YTL hesaplandı. Gıda harcaması çalışmasına temel alınan beslenme kalıbındaki ürünlerden süt, yoğurt, peynir grubunda sütün fiyatı bu ay artarken, peynirin fiyatı değişmedi, yoğurdun fiyatında ise düşüş tespit edildi. Et, balık ve sakatat ürünlerinin fiyatları değişmezken, geçen ay yüzde 12.8 oranında ucuzlayan tavuk fiyatları bu ay yüzde 8.56 arttı. Bakliyatlardan kuru fasulye fiyatı yüzde 1.27 oranında düştü, kırmızı mercimekte ise yüzde 17.59 oranında artış görüldü. Geçen ay 1.74 YTL olarak hesaplanan ortalama meyvesebze fiyatı bu ay 1.76 YTL olarak belirlendi. Delik çoraptan milyarlık destek ? Delik çorapla objektiflere yakalanan Dünya Bankası Başkanının, bugüne kadar Dünya Bankası’ndan 18.5 milyar dolar alan Türkiye ile ilişkileri pekiştirdi. Ekonomi Servisi Türkiye ziyaretini tamamlayan Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz, ülkemizden ayrılmadan önce Dünya Bankası’na bağlı Uluslararası Finans Kurumu (IFC) ile Eren Holding’e bağlı Modern Karton arasında varılan işbirliği anlaşmasına imza koydu. Edirne’de Selimiye Camii’ni gezerken Anadolu Ajansı muhabirine delik çorapla yakalanan Wolfowitz’in imzaladığı anlaşma, IFC ve Modern Karton tarafından ortaklaşa finanse edilen program ile resmi bir toplama sistemi getirilerek İstanbul’daki evlerden ve küçük dükkânlardan atık kâğıtların ayrıştırılıp toplanmasını hedefliyor. Anlaşma, Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz, IFC Güney Avrupa ve Orta Asya Direktörü Shahbaz Mavaddat ile Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren’in katılımıyla Eren Kâğıt’ın Güneşli’deki fabrikasında imzalandı. (Foto: AA) Wolfowitz, imza töreninde yaptığı konuşmada, “Türkiye’deki geri dönüşüme bakacak olursak, Avrupa’da yüzde 70 iken Türkiye’de yalnızca yüzde 35. Ümit ediyorum ki bu rakamlar artırılarak tüm ülkenin faydalanabileceği hale getirilecektir’’ dedi. İstanbul’da bazı sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileriyle bir araya gelen Wolfo witz, “Türkiye’deki asıl çalışma ortağımız elbette hükümettir, ama sivil toplumun da gelişmeye büyük bir katkı yaptığını düşünüyorum’’ diye konuştu. 3 boyutlu masaüstü ve daha fazla güvenlik içeren sisteme geçiş, kullanıcıları zorlayacak Microsoft, Vista ile korsana savaş açıyor NECDET ÇALIŞKAN BİLİŞİM KOBİ’LERİ Para önemli değil, yeter ki proje olsun Ekonomi Servisi Türkiye Bilişim Vakfı (TBV), TÜBİTAK ve TAGES işbirliğiyle, bilişim alanındaki KOBİ’lerin 7. Çerçeve Programı’ndan pay almaları amacıyla düzenlenen ve 27 ülkeden 450 bilişim firmasının bir araya geldiği “Avrupa Bilgi ve İletişim Teknolojileri Araştırma ve Teknoloji Geliştirme Konferansı” başladı. Konferansta Türkiye’den 44 KOBİ ve 16 proje fikrinin, 9 milyar Avro’su bilişime ayrılan 50 milyar Avro bütçeli 7. Çerçeve Program’a katılımınının sağlanması hedefleniyor. “‘Projem var ama para bulamıyorum, bir para olsa ben ortalığı yakarım’ lafı doğru değil” diyen TBV Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı, şöyle devam etti: “TÜBİTAK’ta da para var AB’de de. Kaldı ki başka fonlarda da, Dünya Bankası’nda da para var. Yani yeter ki ortada proje olsun, bu proje iyi tanıtılabilsin, proje ortağı bulunsun. Türk insanının yaratıcı olduğu konusunda kesinlikle hemfikirim. Ama bunu bir ürüne, servise dönüştürme konusunda bilgi ve deneyim eksikliğinin de büyük olduğunu düşünüyorum.’’ TÜBİTAK Başkanvekili Prof. Nüket Yetiş de, 1 milyar YTL’lik bütçelerinden sanayideki ArGe faaliyetleri için bu yıl 200 milyon YTL’nin üzerinde pay ayırdıklarını, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın ayırdığı kaynakla birlikte bu miktarın 300 milyon YTL’ye ulaşacağını bildirdi. Microsoft’un yaklaşık 4 yıldır beklenen yeni işletim sistemi Windows Vista bugün tüm dünyayla birlikte Türkiye’de de satışa sunuldu. İstanbul’da geçen hafta düzenlenen Microsoft Zirvesi’nde, 2007 Office System ile birlikte tanıtımı yapılan Windows Vista, 3 boyutlu masaüstü, daha fazla güvenlik ve arama motoru gibi özelliklerine karşın mevcut bilgisayar kullanıcılarının donanımlarının yükseltmesini gerektirebilecek. Vista’nın yeniliklerinden birinin “arama” olduğunu belirten Microsoft Türkiye Windows Masaüstü Ürün Müdürü Halil Gökoğlu, “Vista’nın her menüsüne arama motoru entegre edildi. Hem bilgisayar, hem internetteki, hem de şirket ? Windows’un yeni işletim sistemi 65 dolardan başlayan fiyatlarla piyasaya çıktı. Vista’ya milyar dolarlar harcayan Microsoft, korsana karşı güvenlik önlemlerini artırıyor. içindeki bilgiye ulaşmak kolaylaşıyor” dedi. Vista’nın bilgisayarların çalınması durumunda bilgilerin şifrelenmesini sağlayan veri güvenliği, çocuklar için geliştirilen ebeveyn denetimi, Internet Explorer 7 ile artan güvenlik önlemleri gibi özellikleri de barındırdığını belirten Gökoğlu, “Bu yıl Türkiye’de satılacak 3 milyon PC’nin yüzde 80’inde Vista olacağını düşünüyoruz” dedi. Korsan yazılım kullanma oranının Türkiye’de çok yüksek olduğunun altını çizen Gökoğlu, “Geçen yıl satılan 2.5 milyon bilgisayarın 2.1 milyonundaki işletim sistemi lisanslı satıldı. Ancak Türkiye’deki 7 milyon bilgisayardaki işletim sisteminin yüzde 55’i yasal, yüzde 45’i ise kopya. ABD’de Windows’un lisanslı kullanım oranı yüzde 75. Kuzey Avrupa’da ise bu oran yüzde 97’leri buluyor” diye konuştu. Vista’nın ilk göze çarpan özelliği Microsoft’un en büyük rakiplerinden olan Google ile rekabet etmesi beklenen “arama motoru” 2007 Office’de ise dosyaların bilgisayarda kapladığı alan yüzde 60’a yakın küçülürken kullanıcı belgelerini doğrudan pdf formatına dönüştürebiliyor. Windows Vista’ya geçebilmek için bilgisayarın şu özelliklere sahip olması gerekiyor: En az 800MHz1 işlemci, 512 MB sistem belleği, DirectX 9 uyumlu bir grafik işlemci. Bireysel kullanıcılara yönelik satışa bugün başlanan 6 farklı sürümü olan Windows Vista paketleri 65 dolar ile 400 dolar arasında değişiyor. 2007 Office System’in fiyatı 150 ile 500 dolar arasında. Microsoft’un şu ana kadar en pahalı projesi olan Vista ve 2007 Office yaklaşık 20 milyar dolara maloldu. Vista’dan bu yıl elde edilmesi beklenen gelir ise 16 milyar dolar. M A L İ Y E Son günlerde Maliye Bakanlığıında VEDOP meselesi tüm gözlerin Maliye Bakanlığı’na ve Maliye müfettişlerine çevrilmesine yol açtı. Medyaya yansıma biçimi ile işlemlerin kişiler tarafından yapıldığı ve kişileri ilgilendirdiği halde Maliye Teftiş Kurulu haksız bir eleştiriye muhatap oldu ve Maliye Bakanlığı’nın itibarı yönünden hiç de iyi olmadı. 1879 yılında kurulan, 125 yılı aşan geçmişi olan Maliye Teftiş Kurulu toplum yararını her şeyin üstünde tutan, doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık ve ada Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U zel, Osman Birsen, Selçuk Demiralp, Ertuğrul Kumcuoğlu, Salih Yardımcı, Doğan Cansızlar, M.Akif Hamzaçebi, Mahfi Eğilmez, Şaban Erdikler, Adnan Nas, Ahmet Ertürk, şair Cemal Süreya ve burada sayamadığımız nice Maliye müfettişleri. Yüksek niteliklerle donanan üstatmuavin ilişkisi sayesinde bir anlamda maliye sanatçısı olan Maliye müfettişleri herkese, her kesime, her iktidara lazımdır. Tarihinden gelen gelenekleri ile kamu yararı dışında bir yarar gözetmeyen Maliye Teftiş Kurulu’nu, Maliye müfettişliğini korumamız ve yıpratmamamız gerekir. Eğer üyeleri arasında kusurlu veya suçlu olan varsa zaten cezasını çeker; ama neyin yapılıp yapılmadığı henüz belli değilken koskaca bir kurulu töhmet altında bırakmak, kamuoyunda eleştiri konusu yapmak kimseye yarar sağlamaz. Eğer tarafsız ve sağlam bir kurulun denetim ve teftişi istenmiyorsa, serbestçe hareket etmenin bir engeli olarak görülüyorsa o zaman iş başka, hesap başka. Maliye Teftiş Kurulu, Hesap Uzmanları Kurulu, gelirler kontrolörleri gibi ülkeye çok faydalı olan kurum ve kurullara sahip çıkalım, onları yıpratmayalım. Çünkü ülkemizin onlara ihtiyacı var. Maliye Müfettişleri Yıpratılmamalı let ilkelerini benimseyen, hiçbir politik etki altında kalmayan, kamu yararını kişisel yarardan üstün tutan, yüksek nitelikli Maliye müfettişlerinden oluşmaktadır. Maliye müfettişlerinin, kamu malının, parasının, gelir ve giderlerinin söz konusu olduğu her yerde ve her işte görev ve yetkileri vardır. Bu nedenle kendilerine “Maliye Bakanlığı Müfettişi” yerine “Maliye Müfettişi” unvanı verilmiştir. Maliye Bakanlığı’nın denetim şemasında Maliye müfettişlerinin çok önemli yeri vardır. Ustaçırak ilişkisi içinde “üstatlık” kavramını ilk kullanan ve buradan tüm kurum ve kuruluşlarda yaygınlaşmasına öncülük eden bu kuruldur. Maliye müfettişleri, fakültelerinde çok başarılı öğrenciler arasından sınavla seçilen muavinlik mesleği ile göreve başlarlar. Üç yıllık eğitim ve görev sonunda yeterlilik sınavı vererek Maliye müfettişi unvanı kazanırlar. Hizmet içi eğitimin yanında kıdem sırasına göre bir yıllık eğitim için yurtdışına gönderilirler. Bugüne kadar Maliye müfettişlerinden 72’si ABD’de, 7’si İngiltere’de, 5’i Fransa’da master derecesi, 9’u yurtiçi doktara derecesi almıştır. 1 kişi rektör (ODTÜ), 3 kişi profesör; 3 kişi doçent unvanı alarak akademik yaşama katılmışlardır. Yakın tarihimizden günümüze gelinceye kadar ünlü Maliye müfettişlerinden bazılarının isimlerini okuyunca, Maliye müfettişlerinin bürokrasiye, siyasete, özel sektöre devamlı adam yetiştirdiğini ve bir anlamda okul olduğu anlaşılacaktır. Bazı aklımıza gelen isimleri sayalım; Ferit Melen, Ziya Müezzinoğlu, Kemal Kurdaş, Kemal Cantürk, Mesut Erez, Adnan Başer Kafaoğlu, İsmail Hakkı Batuk, Cafer Tayyar Sadıklar, Cahit Eren, Yavuz Canevi, Erhan Işıl, Sümer Oral, Tevfik Altınok, İlhan Evliyaoğlu, Zekeriya Temi Yasa TPAO’yu çökertiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Petrolİş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, çokuluslu petrol şirketlerinin lehine Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nı (TPAO) çökerten Petrol Yasası’nın Cumhurbaşkanı’nca TBMM’ye geri gönderilmesini istedi. Çokuluslu petrol şirketlerinin yalnızca bir ülkenin enerji kaynaklarına yönelik strateji geliştirmediklerini ifade eden Öztaşkın, Irak’taki gelişmeler, ardından Kıbrıs Rum yönetiminin Akdeniz’deki petrol kaynakları için Lübnan ile gizli anlaşma imzalamasının tümüyle bölgeyi kapsayan bir stratejinin geliştirildiğini ortaya koyduğunu aktardı. Öztaşkın, “Son çıkarılan petrol yasası, etkisizleştirilmiş TPAO’ya son darbeyi vuruyor. Daha da etkisizleştirilen TPAO’dan küresel çokuluslu şirketlerle sözde serbestleşme adı altında rekabet etmesi isteniyor. TPAO’dan, bu yapısıyla sadece hampetrol arama ve sondaj çalışma faaliyetlerini sürdürerek güçlü ve etkili bir şirket olması beklenemez” dedi. pamukm?superonline.com CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle