14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 2007 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Hıfzı Topuz Sabahattin Ali’yi anlatıyor: DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Başı öne hiç eğilmedi ki... HİKMET ALTINKAYNAK ‘Bana Düşlerini Anlat’ Bir şiir kitabına ne kadar yakışan bir ad! Cevat Çapan’ın yeni yayımlanan toplu şiirler kitabı bu adı taşıyor. Çünkü gerçekleşebilir ve gerçekleşemez düşlerimizdir hayatı yaşanır kılan. Şairler de yazdıklarıyla düşlerimizi zenginleştirenler değil mi? Her şairin bir yurdu, coğrafyası vardır. Kimisi için çocukluğunun geçtiği yerlerdir bu coğrafya, kimisi için dağı taşı, insanıyla bütün bir ülke. Cevat Çapan, şiirinin yurdunu bütün yeryüzü kılabilmiş ender şairlerden biridir. Erzincan’ın Pekeriç’ini de, Londra tiyatrolarını da, “Çin’den Peru’ya” bütün bir yeryüzünü şiirinin yurdu kılabilmiştir. Yeryüzünün her köşesini, aynı sahicilikle kendi evi, kendi diline dönüştürüp, şiire dökebilmiştir. Kitabın girişinde bir önsözü bulunan, günümüz İngiliz romancılarından A. S. Byatt’ın yazısından da kolayca görülebileceği gibi, Batılı birine Doğu’yu, Doğulu birine de Batı’yı kolaylıkla sevdirebilen, çünkü bütün kültürlerin özündeki temel insani duyarlıkları ve birikimi kavramış ve paylaşılır kılabilmiş bir şairdir Cevat Çapan. Yılların içinden süzülüp gelmiş yaşam deneyimiyle kültür birikimini, içinde yaşama sevinciyle hüznü ustalıkla harmanlayan, yalınlıkla derinliği buluşturan, çok sayıda mutlu rastlantının ortaya çıkardığı bir şair kişiliktir. “Bana Düşlerini Anlat” diyor ama, bir düşler sağanağı da diyebiliriz onun şiiri için. Yalın görünümlü olmalarına karşın kişisel, toplumsal ya da tarihsel pek çok öykünün iç içe geçtiği, birbiriyle ilintilendiği, buluşup uzaklaştığı bir olaylar ve düşler sağanağı... Şairin dünyasından fışkırıp bütün hayatları, sanatları, bütün güzel, heyecan verici serüvenleri kucaklayan bir şiir. Sonunda sana sığınıyorum, ey şiir, rüzgârları, fırtınaları yararlı kılan. Yaşarken, güzel adlar koydum çocuklarıma: Nigar, Leyla, Alişan. Cevat Çapan’ın şiirlerinde anlattığı hikâyeler, ne denli kişisel görünürse görünsün, içlerine bütün insanlığın hikâyesinin bir yerlerden sızdığı görülür. Tarihle düşlerin karıştığı hikâyelerdir bunlar. Annesinin, babasının, dayısının hikâyelerine, dünyanın öte ucundaki başka insanların serüvenlerinin karıştığı bir yeryüzü destanıdır. Yüksekten uçan ama ayakları yerden kesilmeyen bir şiirdir. Güçlü gerçekçiliği ve duyarlık eğitimiyle maddi dünya ile yaratı dünyasını birbirinden ayırmadan bir arada koruyabilmeyi başarmıştır. Gerçeklik duygusuyla güzellik duygusu yan yana, bir aradadır. Lirik şiir yazmasına karşın, şiirde lirik söyleyişle mizahı, ironik tonu da ustalıkla birleştirir. Düşler sağanağından, yaşam parçalarından kurduğu şiir dünyası kusursuz bir bütünlük oluşturur. Cevat Çapan’ın biz okurlara anlattığı düşler, aynı zamanda hepimizin geçmiş ve gelecek düşleri. Kuşaklar boyu paylaşılacak, paylaşıldıkça büyüyecek düşler... İstersen bana düşlerini anlat, istersen sus sabahın sisli alacasında yollara düşerken tökezlediğin, dağ yamacındaki çiçekleri kokla ve başla gene de anlatmaya suyunu içmeye eğildiğin o keklik pınarını, uykulu kanatlarıyla havalanan kuşları... turgay@fisekci.com Pera’dan görülmeye değer bir sergi Kültür Servisi Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, grafik tasarımının ustaları Ivan Chermayeff ile Tom Geismar’ın yapıtlarını ve Millet Kütüphanesi’nin kurucusu Ali Emiri Efendi’nin kitap, ferman, berat ve hatlarından seçkin örnekleri sergiliyor. Serginin dünkü açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Ivan Chermayeff, Tom Geismar, reklam ve grafik tasarım dünyasının önde gelenleri ve sanatseverler katıldı. Pera Müzesi’nin 3. katında ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Sergi Salonu’ndaki, 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı ilk Türk dili sözlüğü “Divanü lügat itTürk”ün günümüze ulaşan tek nüshasının da aralarında bulunduğu “Millet Yazma Eser Kütüphanesi’nden Bir Seçme; Ali Emiri Efendi ve Dünyası, Fermanlar, Beratlar, Hatlar, Kitaplar” sergisi 1 Temmuz’a kadar sürecek. Pera Müzesi’nin 4. katındaki, grafik tasarımının dünyaca ünlü iki büyük ustası Ivan Chermayeff ve Tom Geismar’ın, aralarında “Mobil, Xerox, Pan American, Koç Holding ve Pera Müzesi” amblem ve logolarının da yer aldığı çalışmalarından oluşan “Chermayeff & Geismar: Son 50 Yılın Amblem, Logo ve Tasarımları”sergisi ile müzenin 5. katındaki Ivan Chermayeff’in sanatsal çalışmalarından oluşan “Ivan Chermayeff: Kolajlar ve Küçük Heykeller” sergisi ise 25 Mart’a kadar açık kalacak. www.peramuzesi.org.tr www.planpr.com sta gazeteci, kültür adamı, romancı Hıfzı Topuz’un 34 ay kadar önce çıkan kitabı “Başın Öne Eğilmesin”i (1) yeni okuyabildim. Geçte olsa iyi ki okumuşum, birçok acı gerçeği bu romandan öğrenme olanağına kavuştum. Öğrendiğim gerçeklerin büyük bir bölümü Sabahattin Ali, bir bölümü de “40 Karanlığı”nda yaşayan aydınlar, siyasetçiler ve basın dünyasıyla ilgili… Cumhuriyet edebiyatının önde gelen öykücü ve romancılarından Sabahattin Ali, ne büyük üzüntüdür ki katledilen ilk yazarlarımızdan biri oldu. Neden katledildi? Suçu neydi? Tetiği kim çekti, arkasında kimler vardı? Zaman zaman edebiyat ortamına gelir, tartışılır. Hıfzı Topuz’un belgesel nitelikte kaleme aldığı yapıtı, Sabahattin Ali’nin 41 yıllık yaşamöyküsünü anlatırken bu sorulara da yanıt veriyor. KARANLIĞI’ Anımsanacağı gibi Soğuk Savaş Dönemi, II. Dünya Savaşı, Türkiye’yi de birçok bakımdan etkiledi. Bu nedenle Attila İlhan, “Tutuklunun Günlüğü” adlı kitabının ‘40 Karanlığı’ başlığını taşıyan şiirinde durumu dizelere şöyle döktü: “Ne haydut bir akşamdı/nâzım hapiste dinamo sürgün”. Bu iki dize Soğuk Savaş Dönemi’nin sanki özeti gibidir. Adını Sabahattin Ali’nin “Hapishane Şarkısı” şiirinin bir dizesinden alan Başın Öne Eğilmesin de bu şiirin öteki dizeleriyle birlikte ‘40 Karanlığı’nı bir tablo gibi ortaya koyuyor. Kitaba dönersek Başın Öne Eğilmesin, Sabahattin Ali’nin öldürülme olayıyla başlıyor, tüm yaşamı bir anı/roman kurgusu içinde ele alınarak gelişiyor ve başa dönülerek o dramatik sonuç sergilenerek bitiriliyor. İşte ‘40 Karanlığı’ bu… Hıfzı Topuz derinliğine bir arşiv çalışmasıyla Sabahattin Ali’nin önce Nâzım Hikmet, Mehmet Ali Aybar’la olan akrabalık U ‘40 ? Usta gazeteci, kültür adamı, romancı Hıfzı Topuz’un 34 ay kadar önce çıkan kitabı “Başın Öne Eğilmesin”de Sabahattin Ali’yi çok başarılı çizdiğini düşünüyorum. Aşklarını, korkularını, korkusuzluğunu da anlatıyor. Bu nedenle, bugüne kadar yazılan Sabahattin Ali kitaplarının dışında bir yapıt ortaya koyuyor. larını ortaya koyuyor; ardından çocukluk, gençlik, hapishane, aşk, yazı dünyası, siyaset çevresi, iş yaşamıyla ilgili her şeyi ayrıntılarıyla bir bir anlatıyor. Yazar, bunu Sabahattin Ali ile ölümünden üç buçuk ay önce Rasih Nuri İleri’nin evinde gizlendiği günlerde, bir akşam yemeğinde birlikte olması ve bunu kendine bağlayan bir olay olarak görmesiyle açıklıyor. Öte yandan Sabahattin Ali’nin birçok yakını sonradan Hıfzı Topuz’un da dostu oluyor. Örneğin Abidin Dino, Zekeriya Sertel, Niyazi Ağırnaslı, Pertev Naili Boratav, Hayrünisa Boratav, Aziz Nesin, VâNu’lar, Melih Cevdet Anday, Mehmet Ali Aybar, Mücap Ofluoğlu, Kemal Bekir, Faruk Sayar ve kızı Filiz Ali… Hıfzı Topuz’un Sabahattin Ali’yi çok başarılı çizdiğini düşünüyorum. Aşklarını olduğu kadar, korkularını, korkusuzluğunu da anlatıyor. Bu nedenle, bugüne kadar yazılan Sabahattin Ali kitaplarının dışında bir yapıt ortaya koyuyor. Sabahattin Ali’yle ilgili bu kitaptan öğrendiğim gerçeklere birkaç örnek: Konya’da öğretmenken aleyhinde tanıklık edenlerden birinin, hepimizin çok iyi tanıdığı bir yazar olması… Tan Olayı’na karışanların içindeki, bugüne kadar bilinmeyen birçok ünlü kişi… Saat saat “Tan ve Görüşler Olayı”… Vali’nin bu olaylar karşısındaki tutumu… En ince noktasına kadar, Nâzım Hikmet’in kaçırılması… Sabahattin Ali’yi öldüren Ali Ertekin’in mahkemede söyledikleri, katilin ardında kimlerin olduğu gibi birçok karanlıkta kalan nokta da bu romanda gün yüzüne çıkıyor. E KADARI KURGU? Elbette şu söylenebilir: Bu romanın ne kadarı gerçek, ne kadarı kurgu? Bunun yanıtını herhalde yazarından başkası bilemez. Ama okurun da duyumsadığı, kendi bilgi dünyası çerçevesinde oluşturduğu birtakım yargılar vardır. Bunun için de kendi adıma birçok gerçeği bu romandan öğrendiğimi söyleyebiliyorum. Yapıtlarıyla günümüzde yaşayan, gelecekte de yaşayacak olan, Türk edebiyatının seçkin bir yazarının genç denilebilecek bir yaşta yaşamını yitirmesi, toplum için büyük bir kayıptır. Üstelik katledene gereken cezanın verilmemiş olması da utanç vericidir. Hıfzı Topuz’un engin bilgisiyle ördüğü anı romanı, her dönemde okunabilecek ve dersler çıkarılabilecek değerli bir yapıt. Edebiyatı sevenler kadar tüm siyasetçilerin de okumasını dilerim. Aydınlık bir Türkiye için… (1) Hıfzı Topuz / Başın Öne Eğilmesin, Remzi Kitabevi, 4. baskı, Ekim 2006 N Paris’ten önce İstanbul’da Kültür Servisi Paris’te, Cité de la Musique ve Playel gösteri merkezinde 23 27 Şubat arasında ‘İstanbul’ başlıklı bir müzik etkinliği yapılacak. Ayvalık’taki Karagöz Sanat Evi işbirliğiyle düzenlenen etkinlik öncesinde, 25 28 Ocak günleri de Fransız gazeteciler, etkinliğe katılacak Türk sanatçı ve topluluklarla İstanbul’da bir araya gelecekler. Eliane Azoulay (Télérama), Jérôme Bonnet (Télérama), Bertrand Dicale (Le Figaro), Hamid Si Amer (Cité de la Musique & Salle Playel basın ataşesi) ve sanat danışmanı Kenan Öztürk’e, İstanbul’daki Fransız gazetecileri de katılacaklar. 25 Ocak’ta Önder Focan’ın Jazz Cafe’deki konserini izleyen gazeteciler ertesi gün Erkan Oğur ve İsmail Demircioğlu ile çalgı yapım atölyesinde buluştuktan sonra, akşam Selim Sesler Topluluğu’nun konserini izleyecekler. 27 Ocak Cumartesi “Kalan Müzik”i ziyaret edecek olan basın mensupları, aynı gün ilerleyen saatlerde Önder Focan ve müzisyenleriyle Nardis Jazz Club’da bir araya gelecek ve ardından saat 20.00’de Techno Roman Project konserini izleyerek, stüdyoda toplulukla buluşacaklar. Son gün olan 28 Ocak’ta ise, saat 15.00’te “Mevlana ÂşıklarıTopluluğu”nun Galata Mevlevihanesi’ndeki ayinine katılacak ve topluluğun sorumlusu Hasan Dede ile görüşecekler. Fransız gazeteciler aynı gün saat 20.00’de de “Kardeş Türküler” ile bir araya gelme olanağı bulacaklar. (Karagöz Sanat Evi, Cumhuriyet Cad. No. 78, 10400 Ayvalık 0 266 312 65 61 / 00 33 6 08 07 16 28 www.cafeturc.com) Memet Fuat Ödülleri Kültür Servisi 19 Aralık 2002 tarihinde yitirdiğimiz Memet Fuat’ın anısına düzenlenen “Memet Fuat Eleştiri/İnceleme, Deneme ve Yayıncılık Ödülleri”nin üçüncüsü Memet Fuat’ın 81. doğum günü olan 16 Şubat 2007 Cuma günü sahiplerini bulacak. Memet Fuat’ın anısını yaşatmak için konulan ödül, bu çok yönlü edebiyat adamının yazın yaşamı boyunca en fazla önem verdiği üç alanı içeriyor: Eleştiri, inceleme ile deneme ve yayıncılık. Ödüllerin Seçici Kurulu Cevat Çapan, Eray Canberk, Konur Ertop, Nurdan Gürbilek, Uğur Kökden, Hasan Kuruyazıcı ve Yurdanur Salman’dan oluşuyor. Eleştiri ve inceleme ile deneme ve yayıncılık alanlarındaki çalışmaları desteklemek, yüreklendirmek ve başarıları ödüllendirmek amacını taşıyan “Memet Fuat Ödülleri” ödül töreni, bu yıl da İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Dolapdere Kampusu’nda BS2 Salonu’nda gerçekleşecek. İstanbul Devlet Opera ve Bale sanatçılarından genç yetenekler Deniz Kılınç, Arkın Zirek, İlke Kodal ve Ediz Ergüç’ün dans gösterisi ile saat 19.00’da başlayacak törende, Öğr. Gör. Yusuf Çotuksöken, Prof. Dr. Fatma Akerson, Yrd. Doç. Dr. Nesrin Kaya, Öğr. Gör. Fundagül Apak ve Öğr. Gör. Önder Yeral’ın katılacağı “Üniversitelerdeki Türkçe Eğitiminde Deneme ve Eleştiri Türlerinin Ele Alınışı” başlıklı bir de panel yapılacak. Yarışmada “Eleştiri/İnceleme” ve “Deneme” ödüllerinin tutarı, ayrı ayrı 5 bin YTL olurken “Yayıncılık Ödülü”nü kazanan çalışma ise bir heykelcikle ödüllendirilecek. “Eleştiri/İnceleme” ödülünü İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, “Deneme” ödülünü ise Adam Yayınları destekliyor. (0212 288 62 63 / 0216 325 18 85) YKY’den yeni karar ? Kültür Servisi Yapı Kredi Yayınları (YKY), geçen günlerde, Genel Yayın Yönetmeni Raşit Çavaş’ın kurum adına kaleme aldığı açıklamada, internetteki ‘şiir siteleri’nin yanlış buldukları uygulamaları ve bu nedenle aldıkları önlemleri basına ve kamuoyuna duyurmuştu. Yayınevinin, telif haklarına sahip olduğu şairlerin yapıtlarının internet sitelerinde yer alması konusunda yaptığı en son açıklamada, üç şartın göz önüne alınacağı belirtiliyor. Bu şartlar ise şöyle: 1 Şiirlerin çevresinde ticari amaçlı hiçbir reklam malzemesi ya da site reklamı olmaması, 2 Şiirlerin metinlerinin orijinalliğinin ve değiştirilmemiş olduğunun YKY tarafından denetlenmesi, 3 Çok uzun şiirler hariç olmak üzere, tanıtım amacıyla en fazla 10 şiir örneği verilmesi. ŞİŞLİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO: 2005/602 ŞİŞLİ 3. ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİ’NDEN Davacı Serap Genç tarafından açılan Gaiplik davasının yapılan açık yargılamasında verilen ara kararı uyarınca; CUMHURİYET MAH. İZZETPAŞA SOKAK PARS APT. N: 44, D. 2, ŞİŞLİ/İSTANBUL adresinde ikamet eden Muhteşem Tahir ve Havva’dan olma 02.09.1951 doğumlu İstanbul ili, Beyoğlu ilçesi, Kadımehmet Mah., Cilt: 19, Hane: 848, BSN: 11, TC: Vatandaşlık No: 48499252586’da nüfusa kayıtlı bulunan ve 2000 yılı Haziran ayında evden ayrılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan TAHİR YALÇIN GENÇ’in Gaipliğine karar verilmesi istenilmiştir. Gaipliği istenilen bu kişi hakkında bilgisi bulunan kimselerin ilan tarihinden itibaren, 6 aylık süre içerisinde mahkememize bilgi vermeleri hususu, T.M.K.’nun 33/2. maddesi uyarınca İLANEN DUYURULUR. 27/12/2006. Basın: 2649 Kalbinizi Koruyun TÜRK KALP V AKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/İstanbul Tel: (212) 212 07 07 (pbx) (10 hat) Faks: (212) 212 68 35 CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle