27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 TEMMUZ 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA B KAYA ÖZSEZGİN KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 15 Hoca Ali Rıza’nın geçen yıl bulunan resmi, diğer yapıtlarından çok farklı bir natürmort ilinmeyen bir tablo üzerine Y ayıncı Selman Pınar’ın aile terekesinden kalan parçalar arasında, Hoca Ali Rıza’nın küçük boyutlu bir natürmortunun bulunduğuna ilişkin bir yazı, Haziran 2005’te bir yayın organında yer almış, ancak bu yayın organının seslendiği sınırlı çevre nedeniyle hak ettiği yankıyı bulamamıştı. Dönemin Mason Locası’na kayıtlı olduğu bilinen Hoca Ali Rıza’nın, sonradan imzalamaktan kaçındığı böyle bir resimle (mukavva üzerine yağlıboya, arkası mühürlü, 35x24 cm.) masonluğa girişin törensel sürecini tablosuna aktarmış olduğu anlaşılıyor. mum, kafatası ve açık bir kitabın bulunduğu bu resim, Londra’da Thames Hudson yayınevinin ‘‘Free Masonry’’ adıyla yayımladığı kitapta, Mason gelenekleriyle ilgili locaya alınacak aday üyelerin bir süre kalmakla yükümlü oldukları ‘‘tefekkür odası’’ (Chambre de réflexion, Dunkel Kamer) imgesiyle örtüşünce, konu aydınlanmış oldu. Mason Locası’na kaydı yapılacak üyeler için, kendiyle baş başa kalarak bir tür nefis muhasebesi yapma olanağı veren böyle bir süreçten geçmiş olması muhtemel olan Hoca Ali Rıza da, sonradan imzalamaktan kaçındığı böyle bir resimle (mukavva üzerine yağlıboya, arkası mühürlü, 35x24 cm.) söz konusu törensel süreci, tablosuna aktarmış oluyordu böylece. Ailesinde çok sayıda Mason üyenin bulunduğu Selman Pınar’ın dedesi, Pınar dünyaya gelmeden vefat etmiş, resim de Selman Pınar’ın babası sosyolog ve bilim adamı Mehmet İzzet’e geçmişti. İçeriği nedeniyle, söz konusu tablonun Mason locasının temellükü altında bulunmasının doğru olacağını düşünen Pınar, bir süre önce tabloyu locaya satmak istemiş, bir yazıyla loca yönetimine başvurmuş, ancak bu girişiminden bir sonuç alamamıştı. ‘Tefekkür’ odasının resmi Hoca Ali Rıza’nın (18581930) bütün bir yaşamı doğup büyüdüğü, hayatını noktaladığı semte adamış bir ressam olmasından ve hocalığından kaynaklanan yaygın bir ünü var çağdaş sanatımızda. Desen ağırlıklı çalışmaları, geleneksel yaşam ve doğa sevgisini, içtenlikli bir anlatım çerçevesinde işleyip kendine özgü bir çizgiye taşır. Daha öğrencilik yıllarında kendi çabasıyla edindiği bu anlatımla, sanat emeğinin yerel içerikli bir disiplin örneğini oluşturur. Onu, bu özelliğinden dolayı, pek çoğu dışarda çalışma olanağı bulmuş asker kökenli çağdaşlarından oldukça farklı bir konumda görmek gerekir. Yayıncı dostumuz Selman Pınar’ın aile terekesinden kalan parçalar arasında, Hoca Ali Rıza’nın küçük boyutlu bir natürmortunun bulunduğuna ilişkin bir yazı, daha önce bir yayın organında yer almış (‘‘Tesviye’’, 64, Haziran 2005), ancak bu yayın organının seslendiği sınırlı çevre nedeniyle hak ettiği yankıyı bulamamıştı. Dönemin Mason Locası’na kayıtlı olduğu bilinmekle beraber, bu yağlıboya tablonun Hoca ile ilişkilendirilmesi hakkında birtakım kuşkuların bulunması nedeniyle piyasaya sürülmesinde de engeller çıkmıştı. Selman Pınar’ın dedesi İsmail Hakkı’nın yakın dostu, kızlarının resim hocası olması nedeniyle, onun birçok imzalı fotoğrafı ve desenleri arasında yer alan bu imzasız tabloya, konusunun uzaklığı dolayısıyla önceleri bir anlam verememişti, Selman Pınar. Masa üzerinde yanan bir Kuşkusuz bizi ilgilendiren, bu konudan çok, Hoca Ali Rıza’nın bilinen titiz tekniğini yansıtan ve koleksiyonlara geçmiş resimlerinden konusu itibarıyla farklı bir türe giren bu tablo nun kendisidir. İncelediğimiz fotoğraflardan edindiğimiz izlenime göre Pınar’ın dedesiyle, yakın bir dostluk bağı kurmuş olan Hoca Ali Rıza, ailenin konağına sık sık gidip gelmekte ve resimlerinden birkaçını ailenin üyelerine armağan etmekte idi. Loca’ya üyelik kaydının yapılacağı sırada, Hoca öteki resimlerine de belli ölçülerde yansımış olan derin ‘‘tefekkür’’ bilincini bu tabloyu yaparken daha derinden yaşadığı ve önüne oturduğu masanın üzerindekilerden etkilendiği tablosunda, bu yönünü yeniden renge ve çizgiye aktarmış oluyordu. Loca üyeliğinin dışarıya duyurulmasından kaçınılmış olmalı ki, resimde imzasını kullanmak istememişti büyük bir olasılıkla. ‘‘Free Masonry’’ kitabında yer alan tefekkür odası konulu fotoğrafla Hoca Ali Rıza’nın sözünü ettiğimiz tablosunun, ele alınan konu yönünden örtüşüyor olması, 2000 yılında Mason Locası tarafından Topkapı Sarayı girişinde düzenlenen ve Türk mason sanatçıları kapsayan sergide ona da yer verilmiş olmasıyla belgelenen üyelik aşamasında Hoca’nın bu olguyu bizzat yaşamış olduğu sonucu çıkmaktadır. ‘All the King’s Men’ ilk kez Toronto’da ? Kültür Servisi ‘All the King’s Men’in dünya ilkgösterimi, 716 Eylül tarihleri arasında düzenlenen Toronto Film Festivali’nde yapılacak. Robert Penn Warren tarafından yazılan ve Pulitzer Ödülü kazanmış bir roman olan ‘All the King’s Men’den uyarlanan filmi ‘Schindler’s List / Schindler’in Listesi’nin Oscar ödüllü senaristi Steven Zaillian yeniden uyarlayıp yönetti. Filmde, Sean Penn, Jude Law, Kate Winslet, Patricia Clarkson, James Gandolfini, Mark Ruffalo ve Anthony Hopkins gibi oyuncular görev aldı. Sean Penn, romanın 1949 yılında yapılan ilk film uyarlamasında Broderick Crawford’un oynadığı karizmatik politikacı ‘Patron’ Willie Stark rolünü canlandırıyor. Film, 22 Eylül’de ABD’de gösterime girecek. Karlovy Vary sonuçlandı ? Kültür Servisi Çek Cumhuriyeti’nde 30 Haziran 8 Temmuz tarihleri arasında yapılan 41.” Karlovy Vary Film Festivali” sonuçlandı. Yarışmanın büyük ödülü olan Kristal Küreyi, ABD’li yönetmen Laurie Collyer’in bir uyuşturucu bağımlısının kızıyla ilişkisini anlatan “Sherrybaby” filmi kazandı. Aynı filmdeki rolüyle Maggie Gyllenhael da en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. En iyi yönetmen ödülünü “Reprise” ile Norveçli yönetmen Joachim Trier, en iyi erkek oyuncu ödülünü ise “Several People, Little Time” filmindeki rolü ile Polonyalı oyuncu Andrzej Hudziak kazandı. Seçici kurul başkanlığını eleştirmen Atilla Dorsay’ın yaptığı FIPRESCI (Uluslararası Film Eleştirmenleri) ödülünü ise festivalin adından en çok söz ettiren filmlerinden olan Finli Aku Louhimies’in “Frozen City” adlı filmi aldı. Beşiktaş Çağdaş’ta baskı resim sergisi K ültür Servisi İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi’nden (IMOGA) derlenen geniş bir seçki, 31 Temmuz’a dek Beşiktaş Çağdaş’ta. Sergide, iz bırakmış sanatçılarımızın özgün baskı çalışmaları yer alıyor. Elif Naci, Nurullah Berk, Zühtü Müridoğlu, Cihat Burak, Bedri Rahmi Eyuboğlu gibi sanatçılarımızın yapıtlarının yanında, 130 sanatçıdan 287 özgün baskı yapıtın yer aldığı bu sergide Mürşide İçmeli, Mustafa Aslıer, Nevide Gökaydın, Nevzat Akoral, Hayati Misman, Burhan Uygur, Hüsamettin Koçan, Mehmet Güleryüz’ün de aralarında olduğu çağdaş adlardan da önemli örnekler sunuluyor. Süleyman Saim Tekcan’ın temelini attığı ve 10. yılında uluslararası boyutta çalışmalarla büyüyen özgün baskı atölyesi, kendi koleksiyonunu da oluşturarak 2004 yılından bu yana IMOGA adıyla dünya ölçülerinde bir baskı resim müzesi ve atölyesi konumuna geldi. Kıymet Giray, IMOGA için kaleme aldığı yazısında şöyle diyor: ‘‘...Bir özgün baskı resim müzesi olan, yıllarını bu sanat alanının gelişimine adayan sanatçı Süleyman Saim Tekcan’ın kurduğu IMOGA, kendi türü içinde önemli ve tek örnek olarak karşımıza çıkar. (...) Saim Tekcan, serigrafi tekniğinde geçirdiği araştırmaların ulaştığı özgün sistemi kendi yapıtlarının üretiminin ötesine taşıyacaktır. 1974 yılında kurduğu atölye, özgün baskı resim tekniklerinin gelişim serüveninin sanatçılarla paylaşıldığı bir ortama dönüşecektir.’’ (0 212 351 93 90) Türkçe Yunan tragedyası ? ATİNA (ANKA) Yunanistan’ın en önemli tragedya ustalarından Aiskhylos’un MÖ 472’de yazdığı Persler yapıtı, bugünlerde Atina’da yeni bir tartışmanın merkezine oturdu. Yunanlılarla Perslerin savaşını anlatan tragedyanın sahnelenmesi sırasında oyuncuların hem Türkçe hem de Yunanca konuşması, Yunanistan’da bazı kesimlerin eleştirisine neden oldu. Tartışmalara değinen Financial Times gazetesi, tragedyanın sahneye konulması sırasında sahnenin kırmızı bir çizgiyle ikiye ayrıldığını ve çizginin her iki yanına da yedişer erkekten oluşan koronun yerleştiğini belirtti. Gazete, koronun bazı üyelerinin Yunanca, bazı üyelerinin de Türkçe konuştuğuna dikkat çekti. Söz konusu yapımın Türkiye ve Yunanistan arasındaki nadir kültürel işbirliklerinden olduğu belirtilen haberde, tragedyanın Yunan yönetmeni Theodoros Terzopoulos’un ‘‘Köprüler kurmaya inanıyorum’’ dediği aktarıldı. Yapıtı Türkiye’de de sahnelediklerini belirten Terzopoulos, bu gösteride, Persler’in ilk kez Türkçe olarak sahnelendiğini söyledi. Haberde, yapıtın Yunanistan’da sahnelenmesinin de tartışmalardan uzak olmadığı, tragedyanın resepsiyonunun verildiği gün salondaki elektriklerin kesilmesinin Terzopoulos tarafından şüpheyle karşılandığı ve sabotaj şüphelerini doğurduğu belirtildi. Kahire’nin Zabaleen’i... ültür Servisi Herman Huber’in ‘Kahire’nin Zabaleen’i’ adlı sergisi 27 Temmuz’a kadar Fotoğrafevi Koç Allianz Galerisi’nde görülebilir. Kahire’nin Zabaleen topluluğu, çoğunlukla kabile içinde evlilik yapan ve genel Müslüman toplum bağlamında Kıpti olan, kalıtsal olarak çöp toplayıcılıkla geçinen insanlardan oluşuyor. Zabaleen sözcüğü, Balkanlar’daki Çingenelerin uğraşlarıyla ilişkilendirilmiş terimler gibi, ekonomik ve toplumsal bir unvan olarak birçok şekilde bir kimliği tanımlıyor ve Arapçada çöp toplayıcılar için kullanılan terimden geliyor. Dünyada bütün K toplumlardaki dışlanmış insan toplulukları gibi, meslekleriyle, inançlarıyla ve toplumsal duruşlarıyla, topluma diğer vatandaşlarla eşit düzeyde katılımdan kısıtlanmışlar. Nüfusu yaklaşık 25 bin olan topluluk, otuz yılı biraz aşkın bir süredir oturdukları, doğu otoyolu ve Muqattam Tepeleri arasındaki ince bir kara parçasına sıkıştırılmış. Muqattam uçurumlarının alt kısımlarındaki yerleri ve fiziksel olarak kent yaşamına katılmalarını önleyen büyük otoyol, aynı zamanda bu ayrımın bir göstergesi. Yaşamları, nüfusu 22 milyonun üzerinde olan Kahire metropolünün atıklarını toplama göreviyle sınırlanmış durumda. DEVLET TİYATROLARI Pavarotti ameliyat oldu ? Kültür Servisi Dünyanın en ünlü tenoru olan İtalyan Luciano Pavarotti, pankreas kanserinden dolayı ameliyat geçirdi. Sanatçı, İngiltere’deki turnesi için New York’tan ayrılmadan önce sağlık kontrolü yaptırdı. Yapılan tahlillerde pankreasta bulunan kitle, cerrahi müdahale ile alındı. 70 yaşındaki sanatçı, turne konserlerini iptal etti. Düzeltme: Dün bu sayfada yayımlanan “Türkan Saylan Kuzguncuk’ta” başlıklı haberde adı geçen soprano Hilda Doster’in soyadı “Lostar” olacaktır. Düzeltir, özür dileriz. Acar, kendini sanatçı yaptı ESRA YAZDIÇ ANKARA Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın mayıs ayında ‘‘Devlet Tiyatroları (DT) Görev ve Çalışma Yönergesi’’nde yaptığı değişiklikle dikkatleri üzerine toplayan DT Genel Müdür Vekili Mine Acar, Sanat Yönetim Kurulu Başkanı olarak kendi kendisinin reji asistanlığına geçişini onayladı. Acar’ın, DT Genel Müdürlüğü’ne asaleten atanmasının yolunu açan, DT Görev ve Çalışma Yönergesi değişikliği ‘‘meyvelerini’’ vermeye başladı. ‘‘Sözleşmeli Personelden Sanatkâr ve Memurların Görev ve Sorumlulukları ile Göreve Alınma Esasları’’ bölümünde yer alan 17. ve 18. maddelerdeki değişikliğin ardından, A Kadrosu’nda görev alabilecek olan Acar, başkanı olduğu Sanat Kurulu kararı ile kendi kadrosunu reji asistanlığına yükseltti. Acar, B Kadrosu’nda yer alan ve başdramaturg olarak görev yapan Osman Özkan’ı da rejisör yardımcılığına getirdi. B Kadrosu’nda, dramaturg ve başrealizatör olarak çalışanların, A Kadrosu olarak tanımlanan sanatçı kadrosuna geçişine zemin hazırlanan yönerge değişikliği, böylece uygulamaya geçmiş oldu. CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle