21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B B B A A A A B 30 32 30 32 34 35 39 35 25 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB Y Y A A A PB A 26 26 24 25 32 31 30 28 33 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A A A A A A A A Y 33 30 39 40 36 38 31 29 26 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzeydoğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Doğu Karadeniz ile Kars, Ardahan çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgâr kuzey ve doğu, yurdun güneydoğu kesimlerinde güney ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 22 18 25 16 23 23 24 28 30 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y Y Y Y Y B A Y 29 33 35 32 33 30 31 33 29 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y PB Y PB A Y Y A A 26 39 26 42 33 34 30 36 38 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu AÇI MÜMTAZ SOYSAL Ciddiyetsizlikler DİL ne tuhaf: Aynı sözcük, ufacık bir eklentiyle hayli değişik bir anlam kazanabiliyor. Örneğin, ‘‘ciddilik’’ ve ‘‘ciddiyet’’ sözcüklerini alın: İkisi de Arapçadan gelen ‘‘ciddi’’ sıfatıyla yapılmış iki ‘‘isim’’; biri Türkçeleştirilmiş olsa da, ilk bakışta aynı anlama gelirlermiş gibi. Ama, ‘‘Durumun ciddiliğini görmek gerekir; çünkü devlet ciddiyetini yitirmek üzere’’ deyince bir ‘‘nüans’’, yani ‘‘ayırtı’’, bir ‘‘ince fark’’ oluşmuyor mu? ‘‘Durumun ciddiliği’’, tehlike içeren vahim bir durumu anlatıyor, ‘‘devlet ciddiyetinin kaybı’’ ise, devlete yakışmayan bir niteliği öne çıkarmakta. Evet, devlet ciddiyetini yitirmek üzeredir. Ciddiyetini yitiren devletin vatandaşlarının ve başkalarının gözünde nasıl ve niçin ‘‘aciz’’leşeceğini ayrıca belirtmeye gerek var mı? ıbrıs davasındaki ciddiyet kaybına bakın: Resmen tanıdığınız bir devletin ‘‘işgaliniz altında tabi otorite’’ olduğunu söyleyen siyasal nitelikli bir ‘‘yargı’’ kararı çıkıyor, siz de bu sonuca isyan etmeyip karara uyuyorsunuz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Loizidu kararındaki durum buydu. Ankara, o konuda haklı çıkabileceği bir hukuk kavgasını göze alamadı. Siyasal niteliğini ileri sürerek kararı uygulamamak, kimilerince korkulanın aksine, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden çıkarılmasına kadar gitmezdi; çünkü, işin özüne bakarsanız, başta İngiltere olmak üzere Konsey üyelerinin çoğu bu ‘‘siyasal’’ niteliği bilmekteydiler ve işi ‘‘çıkarma’’ aşamasına vardıramazlardı. Bu ciddiyet kaybı, KsenidesArestis davasındaki yeni ciddiyetsizlikler de eklenince Türkiye’yi çok daha ‘‘ciddi’’, yani ‘‘vahim’’ başka durumlara sürüklemiştir: Yine ‘‘işgalci’’ sıfatıyla ‘‘davalı’’ sayılmak, sonucu azıcık erteletme uğruna KKTC’ye bir ‘‘tazmin komisyonu’’ kurdurmak, oraya yabancı uyruklu iki üye almak ve söz konusu mülk arazisinin Osmanlı vakfı olduğu Gazimağusa mahkemesince hükme bağlandığı halde, ‘‘davacı madam komisyona başvurursa kendisine 460 bin Kıbrıs Lirası ödenebileceğini’’ açıklamak, ne Türkiye Cumhuriyeti’nde devlet ciddiyeti bırakmıştır, ne de tanıdığı KKTC’de. ay Kretschner, geçen gün bu sütunda yazılanı doğruladı ve merkezdeki amirlerinin söylediklerini tekrarlamakta gecikmedi: Şemdinli kararının çabuk verilmesinden memnunmuş, ama arkası getirilmeliymiş. Neyi ima ettiği belli. Bu sözün Brüksel’de edilmesi başka şeydir, bir büyükelçice bulunduğu başkentte edilmesi başka. Aslında bir diplomat böyle bir söz ederse, hangi ülkede ederse etsin, derhal ‘‘istenmeyen kişi’’ ilan edilir ve o ülkeyi terk eder. Buna ses çıkarmamak ciddiyetsizlik değildir de nedir? Hem öyle bir ciddiyetsizliktir ki, dışta saygınlık yitirici sonuçları, başka ciddiyetsizliklerden de ciddi olur. Merkez çark etti Beş gün önce ‘faizler sabit kalacak’ kararı veren Para Politikası Kurulu, dövizin hafta içindeki yükselişinin ardından faizleri 2.25 puan arttırdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Beş gün önce yaptığı olağan toplantıda kısa vadeli faizleri sabit tutan ve bundan sonra faizlerin artma olasılığının sabit kalma olasılığına göre daha az olduğunu bildiren Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, dün yaptığı olağanüstü toplantısında, geri adım atarak faizleri 2.25 puan arttırdı. Böylece Banka’nın kısa vadeli faizleri yüzde 17.25’e yükseldi. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun dün yaptığı bu ayın ikinci olağanüstü toplantısında faiz arttırımına gerekçe olarak mali piyasalardaki aşırı hareketliliğin enflasyondaki orta vadeli düşüş sürecine etkisi gösterildi. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın Amerika’dan tele konferans sistemiyle katıldığı toplantıdan sonra yapılan açıklamada, Türkiye’nin yurtdışındaki mali hareketlilikten yurtdışında yerleşik yatırımcıları nedeniyle daha çok etkilendiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi: ‘‘Merkez Bankası bu hareketliliğin enflasyondaki orta vadeli düşüş sürecine engel olmasına izin vermeyecektir. Bu doğrultuda, Merkez Bankası para politikası kararlarının etkinliğini güçlendirmek amacıyla açık piyasa işlemleri yoluyla gecelik para piyasasındaki YTL likiditesini azaltmak için depo alım ihalesine başlayacaktır.Ayrıca döviz likiditesinde daralma olduğu tespiti yapılmış, Merkez Bankası’nın elindeki araçlar ve mekanizmalar yoluyla döviz likiditesinin sağlanması yolunda Merkez Bankası idare merkezinin etkili bir şekilde müdahalesine kurulun tam desteği ifade edilmiştir. Öte yandan, orta vadeli enflasyon bekleyişlerini düzeltmek amacıyla Para Politikası Kurulu politika faizlerini gözden geçirmiş ve güçlü bir parasal sıkıştırmaya daha gidilmesine karar vermiştir.’’ Para Politikası Kurulu’nun, 20 Haziran Salı günkü toplantısından sonra yaptığı açıklamada, kısa vadeli faizlerin sabit tutulmasına gerekçe olarak ‘‘Son toplantının yapıldığı 7 Haziran 2006 tarihinden bu yana orta vadeli enflasyon görünümünde önemli bir değişiklik olmaması ve para politikasının kontrolü dışındaki unsurların enflasyona geçmişte yapmış olduğu olumsuz etkilerin önümüzdeki dönemde azalma olasılığının bulunması’’ gösterilmişti. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY K B Uzmanlar, faiz arttırım kararının durgunluk getireceği uyarısında bulundu Kutan, Erdoğan’ı eleştirdi İstanbul Haber Servisi Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın AB müzakerelerine ilişkin ‘‘Bu konularda biz diklenmeyeceğiz ama dik duracağız’’ söylemini eleştirerek ‘‘ABD ve AB karşısında ne zaman dik durabildiniz?’’ dedi. Partisinin İstanbul İl Divan Kurulu toplantısına katılan Kutan, Türkiye’de, açlık, yokluk ve yolsuzluk bulunduğunu söyledi. Kutan, siyasette yaşananlara değinerek Mesut Yılmaz’ın aklanmadığını, ‘‘Rahşan Ecevit affından yararlanarak cezasının ertelendiğini’’ vurguladı. Karar, işsizliği arttıracak FATMA KOŞAR / ŞEHRİBAN KIRAÇ AKP hükümeti bir ay önce başlayan tatsız gidişi dalga geçerek izledi; zaten dalgalı kur uygulanıyordu, dalgalı kur da dalgalanırdı... Bu da geçici bir süreçti. Nedeni mi? Tabii ki dış etkenler. Hiç olumsuz bir gelişme meydana gelir de, bunun iç etkeni olur mu? Olmaz tabii... Mutlaka dıştan gelen bir etkendir. Aradan geçen zaman diliminde özellikle ABD ve Japonya’dan gelen haberlere dünyanın öteki ülkeleri büyük ölçüde ayak uydurdu, yoluna devam ediyor. Biz ise ayak uydurmak yerine demeç uydurmayı yeğledik, bugüne geldik... ??? Gelinen noktanın özeti şu: 9 Mayıs 2006 günü 1.34 olan dolar, 23 Haziran günü 1.76’ya çıktı. YTL, 1.5 ayda yüzde 30 değer yitirdi. Bu, yüzde 30 devalüasyon demek... AKP hükümeti bugüne dek ekonominin bütün rakamlarıyla oynayarak kamuoyunu sözcüğün tam anlamıyla kandırdı. Enflasyon mu? Genişlet sepeti... Akaryakıtla, gaz lambasını aynı kefeye koy, düşür düşürebildiğin kadar... Büyüme mi? Emir ver, Türkiye İstatistik Kurumu’na... Rakamların kimini bölsün, kimini çarpsın; büyüme hedefin üstüne çıksın... Kişi başına düşen gelir mi? Yine emir ver hesaplayanlara... Doların en düşük seviyesiyle kayıt içi kayıt dışı tüm harcamaları harmanla, çıksın 5 bin doların üstüne. Bütçe dengesi mi? Hizaya getir harcamaları... Kimi sanal, kimi banal bir dizi kalemi yan yana getir... Sağlık harcamalarını, yatırımları kısabildiğin kadar kıs, bütçe denk gelsin. Hatta fazla bile versin. Bugüne dek, sadece Maliye Bakanı’nın keyfi denkti; görünen o ki, o da kalmadı! Yabancı sermaye mi? Her şeyi bu potanın içine koy... Türkiye’de tarla, ev almak isteyenlerin getirdiği parayı yabancı sermayeden say. Devletin altın yumurtlayan tavuklarını sattıktan sonra gelen parayı yabancı sermaye say. Borsadaki sıcak oyunları aynı fırına koy. İşte size çığ gibi büyüyen yabancı sermaye! ??? AKP’nin temel yanılgılarından biri şu: Rakamları, milletvekili yönetir gibi yönetebileceğini sanıyor! Bugüne dek pek çok devlet kurumunu da kullanarak IMF’yle Türkiye’ye karşı giriştiği belli pazarlıklarda ortaklık kurarak bir ölçüde rakamlara hükmetti. Artık o devir geçti. Şimdi rakamlar hükümete hükmediyor! Son sözümüz medyaya... Pembenin pek çok tonu vardır. Güzel de bir renktir... Çingene pembesi, tozpembe, standart pembe... Bunlara bir ton daha ekleyebiliriz: Medya pembesi! Hükümetin istemleri doğrultusunda bugüne kadar her şey pembe gösterildi. Her hükümete standart sürelerle kredi verilir; 100 gün, 500 gün... Ötesi artık krediye girmez, vere vere veresiye olur. Hükümet 1000 günü de geçti; hâlâ ekonomideki başarısızlığın faturasını AKP’ye kesmemek için olağanüstü çaba harcanıyor. Başbakan da Antalya’dan medyanın desteğinin devam etmesini istiyor. Pes... ankcum?cumhuriyet.com.tr BANKACILAR BUGÜN OLAĞANÜSTÜ TOPLANIYOR Piyasalarda yaşanan şok gelişmeler Merkez Bankası’ndan sonra bankacıları da harekete geçirdi. Dün olağanüstü toplanan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’ndan sonra bugün’de Bankalar Birliği olağan üstü toplanacak. Bankacılar yapacakları toplantıda yeni faiz ve kur düzeyinde sektörün geleceğini masaya yatıracak. Kurlardaki ani artış karşısında yatırımcı davranışı bankacılar tarafından yakından izleniyor. Hükümetin, devlet iç borçlanma senetleri faiz kazançlarında stopajı yüzde 15’ten yüzde 10’a çekme kararı, bankacıların da hesaplarını gözden geçirmesine neden olurken, Bankalar Birliği yönetiminin bugünkü toplantısında, hükümete iletilecek görüşlerin belirlenmesi de bekleniyor. laşması. Faiz arttırımı sıcak para çıkışını engellemeyecektir. Burada da iki neden ön planda: Japonya’da da faizlerin yükseleceği beklentisi var ve Merkez Bankası’nın yeni yönetiminin Batı tarafından benimsenmemesi. Merkez Bankası hemen hükümetle yakın ilişkisini bitirmeli. Faiz aracıyla oynamak riski arttırır. Bu karar kredi faizlerini de yükseltecek ve yatırımları olumsuz yönde etkileyecektir. Kurları ise aşağı çekmesi mümkün değil. Prof. Erdoğan Alkin: Enflasyonu mutlaka yükseltecektir. Kurlara etkisi ise dışarıdaki gelişmelere bağlı. Kurlar bir süre yatay gidebilir. Burada belirleyici olan FED’in faizi ne kadar arttıracağı. Çünkü piyasalar 0.25 oranında bir artışı satın aldı. Arttırım bu rakamı geçerse şok etki yaratabilir. FED’in kararını beklemek gerekiyor. Mumcu’dan Yılmaz’a yanıt Haber Merkezi Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, siyasete dönme sinyali veren Mesut Yılmaz’ın kendisine rakip olup olmayacağı sorusunu yanıtlarken ‘‘Neden olmasın. Siyaset, varım diyen her delikanlıya açık’’ yanıtını verdi. Konya’nın Akşehir ilçesindeki Yörük ve Türkmen Şöleni’ne katılan Erkan Mumcu, Mesut Yılmaz’ın kendisi için ciddi bir rakip olacağını düşünüp düşünmediği sorusuna, ‘‘Why not (Neden olmasın) yani. Siyaset herkese açık. Beni dedikodu yapmaya zorluyorsunuz. Bu bir hizmet yarışı” diye yanıtladı. Keçeli: Sağın lideri Ağar’dır İstanbul Haber Servisi Partisinin İstanbul İl Gençlik Kolları Kongresi’nda konuşan DYP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Keçeli, merkez sağda lider arayışlarını eleştirerek ‘‘Merkez sağın lideri, Mehmet Ağar’dır.Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu TOBB’nin Genel Başkanı,Ağar’ın elini havaya kaldırarak herkese gösteriyor. Bu ne demek? Bu, merkez sağda Ağar var demektir’’ dedi. Eski bakanlardan İsmet Sezgin ise ‘‘Merkez sağın tek adresi DYP’dir. DYP’yi yeniden iktidar şahlanışı içinde görüyorum’’ diye konuştu. Merkez Bankası, ABD Doları’nın 1.70 YTL seviyesine tutunmasının ardından ‘‘piyasaya müdahale sinyallerini’’ vermeyi sürdürüyor. Dünkü faiz arttırım kararına paralel yapılan değerlendirme, piyasa uzmanlarınca, Merkez’in dövize çok daha sert müdahalelerde bulunabileceğinin ‘‘açık ifadesi’’ olarak yorumlandı. Ancak Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun aldığı kararların sıcak para çıkışı ve kurlar üzerindeki etkisinin ‘‘günlerle sınırlı kalabileceği’’ belirtiliyor. Uzmanların değerlendirmeleri şöyle: Prof. Türkel Minibaş: Merkez Bankası’nın aldığı bu karar, aslında beklentileri doğrular nitelikte. Bunun bir nedeni FED’in (Amerikan Merkez Bankası) faizleri arttıracağına kesin gözüyle bakılması ve Türkiye’den para çıkışını önleme çabası. Ayrıca hükümet, kurların aşağı çekilmesiyle piyasadaki paniği önlemek isterken Merkez Bankası’nın hükümetin güdümünde olmadığı izlenimini yaratmayı hedefliyor. Ancak bu karar, bugün piyasalarda iyimser bir hava yaratsa dahi, gerek yerli gerek yabancı yatırımcı Türkiye’yi riskli ve istikrarsız buluyor. Bu yaklaşımın kesinlikle seçim gündemiyle ilişkisi olmadığını düşünüyorum. Bunun nedeni AKP hükümetinin güvenilirliğini yitirmesi ve Batı nezdinde tercih edilir olmaktan uzak Yılmaz: Hükümet, Şemdinli’nin içinde ? Baştarafı 1. Sayfada ‘Hedefler değişmedi’ Güven: Çiller için engel yok ANKARA (ANKA) Mesut Yılmaz’ın ‘‘Siyasete dönebilirim’’ sürprizi, Tansu Çiller cephesini de hareketlendirdi. Çiller’e yakın kaynaklar, Çiller’in önümüzdeki günlerde Ankara’ya gelebileceği tahmininde bulunurken eski grup başkanvekili Turhan Güven, ‘‘Sayın Çiller’in dönmesine engel bir hal yok, derhal dönmesi gerekir’’ dedi. Çiller’in 3 Kasım sonrasında sorumluluğu üstlenerek görevden ayrıldığını anımsatan Güven, Türkiye’nin sıkıntılarını giderecek insanlara gereksinim duyduğun, bunların başında da Çiller’in geldiğini savundu. Gündüz Fındıkçıoğlu: (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Baş İktisatçı ve Araştırma Yöneticisi) Merkez, kuru yukarı doğru bırakmayacağı konusunda kararlılığını gösterdi. Rezervlerimi kullanırım mesajı verdi, döviz piyasasına alım müdahalesinden sonra faizi arttırdı. Bu açıdan çok olumlu buluyorum. İlk etkisi pozitif olacaktır. Ancak 29 Haziran’da FED kararı ve haziran ayı enflasyonunun açıklanmasıyla beraber 1 hafta sonra bu önlemin etkisini yitirdiğini görebiliriz. Prof. Erinç Yeldan: Bu kadar büyük hacimli finansal sermaye hareketleri karşısında artık Merkez Bankası’nın faizi birkaç puan daha yukarı çekerek ya da döviz satış ihaleleriyle döviz likiditesi sağlamaya yönelik hareketlerinin reel bir etkisi çok sınırlı olacaktır. Kaldı ki Merkez Bankası bu 60 milyar dolar rezervi yüksek maliyetle borçlanarak sağlamıştı. Şimdi Erdoğan, Antalya’da ekonomiyi değerlendirdi bunu bir anda elinden çıkarması geçmiş dönemdeki ucuz döviz yüksek faiz politikasının Türkiye ekonomisindeki yükünü de ortaya çıkarmaktadır. Zafer Çağlayan: (Ankara atılacağını söyledi. Bu hareketliEMİNE KAPLAN Sanayi Odası Başkanı) Burada liğin gelişmiş ve gelişmekte olan belki birkaç kere daha kura müANTALYA Başbakan Recep ülkelerde de yaşandığına dikkat dahale ve faiz arttırımı olabilir. Tayyip Erdoğan, Antalya kam çeken Erdoğan, ‘‘Şimdi bu küreBurada Merkez Bankası’nın pında Ekonomi Koordinasyon sel dalgalanma karşısında hem olaylar olduktan sonra değil, olKurulu’nu topladı. Yaklaşık 8 sa Maliye hem de para politikası madan önce önlemlerini alması at süren toplantıdan yeni bir karar alanındaki gerekli ayarlamalar gerekiyordu. Faizlerin yükselçıkmadı. Başbakan Erdoğan, dal yapılmaktadır” dedi. mesi Türkiye’de önümüzdeki galanmanın normale döneceğini Küresel dalgalanma karşısında günlerde ekonominin küçülmeve göstergelerin bir süre sonra hem maliye hem de para politikasini ve işsizliği beraberinde gedengeye oturacağını söyledi. sı alanındaki gerekli ayarlamalatirecektir. Bunları da göz önünToplantı sonrasında açıklama rın yapıldığını kaydeden Başbade tutmak gerekiyor. yapan Erdoğan, ekonomideki ha kan Tayyip Erdoğan, hedeflerde Tanıl Küçük: (İstanbul Sareketliliği çok yakından takip et bir değişiklik olmadığını, ödeneknayi Odası Başkanı) Faiz arttırıtiklerini, gerekli yerde ve gerekti lerin aşılmasına asla izin verilmemı kısa vadeli tedbirler. Dışarıği zaman adımların atıldığını ve yeceğini bildirdi. nın tabii ki etkisi var ama içeriyi de unutmamak gerekiyor. Dün akşam Habertürk’te gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yılmaz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidar olur olmaz CHP ile anlaşarak kendilerine hesap sormaya kalktığını ileri süren Yılmaz, şunları kaydetti: ‘‘Bana kötülük yapmak isterken iyilik yaptılar. Beni akladılar. Anayasa Mahkemesi Meclis’e hukuk dersi verdi. Başbakan artık hesap soracak değil, hesap verecek konumdadır. Ben onun söylediği gibi çamura bulaşmış olsam, bugün yeniden siyasete dönemezdim.’’ Yılmaz, hiçbir partiye girmeyeceğini ve hiçbir liderin koltuğunda ‘‘boş da olsa’’ gözü bulunmadığını belirtirken Türkiye açısından endişeleri bulunduğu için siyasete dönme kararı aldığını söyledi. Yılmaz, Türkiye’nin merkezde yeni bir oluşuma ihtiyaç duyduğunu belirtirken bu konuyla ilgili görüşmeler yapacağını ifade etti. Merkez sağ ve merkez sol arasında önemli farkların kalmadığını ileri süren Yılmaz, yüzde 50’lik bir kitleye hitap edebilecek yeni bir oluşum için çalışmalar yapacağını söyledi. Şemdinli olaylarını ve Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt hakkındaki iddianameyi ‘‘komplo’’ olarak nitelendiren Yılmaz, şöyle konuştu: ‘‘Savcının üzerine olayı yıkıp ellerini yıkamaya kalkışmışlardır. Ben başından beri hükümetin bu işin içinde olduğunu düşünüyorum. Siyasi hesapları olan bir komploydu. Bütün meselenin özeti hukuk devletidir. Siz terörle mücadeleyi bile hukuk devleti içinde yürütebilecek bir devletseniz hiçbir zaman Susurluk olmaz, Şemdinli olmaz.’’ Türkiye’ye tuzak kuruluyor Yılmaz, Türkiye’ye karşı tuzak kurulduğunu düşündüğünü kaydetti. Türkiye’de hukuk devleti isteniyorsa insan hakları ve laikliğin korunması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, ‘‘Demokrasi bizim için araçtır diyen, insanların bunu böyle gördüklerinden ciddi kuşkum var. Türkiye’ye karşı tuzaklar kurulduğunu düşünüyorum. Bu tuzaklar netice vermez ama bizi geciktirir. Rejim tartışmasıyla senelerimiz kaybolur.’’ Mesut Yılmaz, hükümetin Avrupa Birliği konusundaki politikasının özellikle Kıbrıs bağlamında tutarsız olduğunu dile getirdi. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle