21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ 6 HABERLER KadıZapsu ilişkisinin araştırılmasına yönelik ‘engellemeler’ müfettişleri isyan ettirdi Maliye’de Zapsu tepkisi İLHAN TAŞCI ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu ile El Kaide finansörü Yasin Kadı ilişkilerinin de mercek altına alındığı araştırmanın ‘‘bitirtilmesi’’, maliye müfettişliğini isyan ettirdi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın ‘‘oluruyla’’ araştırma bitmeden bitmiş gibi rapor düzenlenmesi istemi üzerine ‘‘kanunsuz emir veriyorsunuz’’ raporu düzenlendi. Raporda, MASAK Başkanlığı’nın Unakıtan’ın oluruyla 10 günde incelemelerin tamamlanması istemi ‘‘kanunsuz emir’’ olarak değerlendirildi. Maliye Bakanı Unakıtan, ZapsuKadı ilişkisinin yer aldığı raporun sumenaltı edilmeyip savcılığa gönderildiğini açıklarken savcılığa giden raporun ta ? Bakan Unakıtan’ın ‘‘oluruyla’’ araştırma bitmeden bitmiş gibi rapor düzenlenmesi istemi üzerine müfettişlerce ‘‘kanunsuz emir veriyorsunuz’’ raporu düzenlendi. mamlanmadan gönderildiği, bu nedenle perde gerisinde sert tartışma ve krizler zinciri yaşandığı ortaya çıktı. Yaşananlar, maliye müfettişliğince hazırlanan resmi raporlara da yansıdı. Yapılan araştırmalar sonucunda ulaşılan ilk bilgileri içeren rapordan hareketle ‘‘kara para aklama suçunun işlenmediği’’ gerekçesiyle rapor MASAK tarafından maliye müfettişliğine iade edildi. İade edilen raporda, Kadı’nın sahibi olduğu Caravan şirketinin hesabına 19972001 yılları arasında toplam 11 trilyon 314 milyar lira yatırılırken aynı dönemde şirket cirosunun 658 milyar lira olduğu saptaması yer alıyordu. MASAK Başkanlığı, maliye müfettişliğine Bakan Unakıtan’ın oluruyla müfettişliğin görevlendirme süresinin bittiği, araştırmanın tamamlandığı belirtilerek ellerindeki incelemeyi 10 gün içerisinde bitirmeleri emrini verdi. MASAK Başkanlığı’nın bu emri üzerine düzenlenen raporda, verilen emrin kanunsuzluğu ve yasadışılığı ayrıntılı olarak irdelendi. 25 Mart 2005 tarihli raporda, MASAK’ın kara para aklama suçunun işlendiği belirlemesinin raporda olmadığı savına karşılık ‘‘araştırılan kişilerin hesaplarında işlem gören ve bir kısmının her hangi bir ticari faaliyetten kaynaklanmadığı düşünülen bu paraların, bazı şahıs veya şirket hesapları kullanılarak yasal mali sisteme sokulduğu, Kara Paranın Önlenmesi Yasası’nda sayılan öncül suçlardan elde edilip edilmediğinin ilgili başsavcılıkça araştırılması gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır’’ değerlendirmesi yapıldı. Bu gerekçeyle MASAK’ın raporu iade etmesi de eleştirildi. MASAK’ın gerekçe göstermediği ve kamu yararı da ortaya koymadan incelemenin sonuçlandırılmasını istemesi eleştirilen raporda, yazılı isteme karşın uzman görevlendirilip ek süre verilmesi gerekirken 10 gün içerisinde incelemenin tamamlanmasının istenmesinin fiilen ve hukuken mümkün olmadığı, yasaya aykırı olduğu vurgulandı. Raporda verilen emrin ‘‘kanunsuzluğu’’ savı da yer aldı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener rakamlara müdahaleyi savundu. ‘Ekonomi tıkırında’!!! 9. Kalkınma Planı görüşmeleri kamuoyuna yeterince yansımadı. Plan, iktidarın dünyaya nasıl ‘‘pembe bir gözlük’’le baktığını ve rakamları hayalindeki pembe tabloya uyduruverdiğini gösteriyordu. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda plan görüşülürken iktidarın katılımı çok düşüktü. CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin, ‘‘Önceki dönemlerde ‘plan’ kavramı yerine ‘pilav’ kavramı ön plana çıkmıştı. Boş koltuklar, hükümetin plana ne kadar önem verdiğinin göstergesidir’’ sözleriyle buna tepki gösterdi. CHP’li üyeler, Başbakan’ın talimatıyla kişi başına gelirin 10 bin 99 dolara çekilmesinin, planın tartışılmasını anlamsız kıldığını vurguladı. CHP İstanbul Milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu, ‘‘bürokratların yıllarca çalıştığını, bir rakam çıkardığını, ancak bu rakamın bir talimatla değiştirildiğini’’ söylerken bunu ‘‘ufuksuzluk’’ olarak nitelendirdi. AKP’liler ‘‘Bu ufuktur, hedefi yüksek tutmanın ne mahzuru var’’ diye laf atınca, Kumkumoğlu ‘‘Buna ufuk diyorsan... Bakanın gözüne bakıyorsun, bu ufuksuzluktur’’ karşılığını verdi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, rakamlara müdahaleyi savundu. Şener, ‘‘DPT hazırladığı çalışmayı öncelikle YPK’ye sunar. Bu kurulda Başbakan ve 7 bakan vardır. Bu toplantıda da bazı rakamlar değişmiştir. Bu rakamların değişip değişmeme yetkisi o safhalarda DPT’ye ait değildir. İlgili kurulun üyelerine aittir’’ dedi. CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu da planda 2013 yılı için ortalama dolar kurunun 1,436 YTL olarak öngörülmesine tepki gösterdi: ‘‘Buna siz de inanmıyorsunuz, ben de...’’ Son birkaç günde yaşananlar, iktidarın döviz kuruyla ilgili görüşünün ne kadar ‘‘gerçekçi’’ (!) olduğunu kanıtladı. Rakamlar ne derse desin, iktidar gönlündekine inanıyor. Timur Selçuk’un ünlü şarkısını dinlemenin zamanıdır: ‘‘Ekonomi tıkırında.’’ BİLDİK MANZARALAR DTP kongresinde Öcalan sloganları ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Demokratik Toplum Partisi (DTP) 1. Olağan Kongresi, PKK ve Abdullah Öcalan lehine atılan sloganlar altında gerçekleştirildi. İstiklal Marşı’nın okunmadığı, Atatürk posteri yerine örgüt flamaları ve Öcalan resimlerinin bulunduğu kongrede konuşan DTP Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, ‘‘PKK ile toplum arasındaki engellerin kaldırılmasını’’ istedi. DTP’nin olağan kongresi, Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda gerçekleştirildi. Tüzük değişiklikleri ile eşbaşkanlık sisteminden genel başkanlık sistemine geçildiği kongrede, 701 delege, genel başkan ve parti meclisini belirlemek üzere oy kullandı. Salonu dolduran partililer DTP yöneticilerinin salona girişlerine kadar Kürtçe parçalar eşliğinde halaylar çekti. Kongre salonu DTP’nin amblemini barındıran sarıkırmızıyeşil renklere bürünürken salonda Atatürk’ün posterine yer verilmemesi ve İstiklal Marşı okunmaması dikkat çekti. Buna karşılık bazı partililerin Abdullah Öcalan’ın resimlerini ve örgütün bayrak ve flamalarını taşıdığı gözlendi. Seçimlerde tek aday olan Ahmet Türk, 686 delegenin oyunu alarak DTP’nin Genel Başkanlığı’na seçildi. 15 oy geçersiz sayıldı. Seçimlerde 60 kişiden oluşan parti meclisi ile 11 kişiden oluşan merkez disiplin kurulu üyeleri de belirlendi. Bakanların piton avı Trabzon’daki Meydan Parkı’nda “Tecriti kaldırmak için öldüler” yazılı pankart açan 9 kişilik TAYAD’lı gruba linç girişiminde bulunuldu. Bazı TAYAD’lılar saldırı sırasında yaralanırken polis olaylara müdahale etmekte zorlandı. Basın açıklaması yapmak isteyen TAYAD’lılar zırhlı araçla kurtarıldı Trabzon’da yine linç girişimi AHMET ŞEFİK TRABZON Trabzon’da F tipi cezaevlerine ve ölüm oruçlarına dikkat çekmek amacıyla açıklama yapmak isteyen Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Yardımlaşma Derneği (TAYAD) üyeleri ile bir grup arasında çıkan tartışma önce kavgaya, ardından linç girişimine dönüştü. TAYAD’lı gruptan yaralananların olduğu olaylar polis tarafından güçlükle önlendi. TAYAD’lı 9 kişi olay yerinden zırhlı araçla uzaklaştırıldı. Geçen yıl bazı grupların saldırısının ardından TAYAD’lılar Trabzon’da her hafta F tipi cezaevlerine ve ölüm oruçlarına dikkat çekmek için basın açıklaması yapmaya başladı. Geçen yılın nisan ayından itibaren de herhangi bir müdahale ile karşılaşmayan TAYAD’lılara dün yine müdahale edildi. Dün öğle saatlerinde daha önceki olayların ardından basın açıklamalarına kapatılan Meydan Parkı’nda toplanan TAYAD’lı lar, ‘‘Tecridi kaldırmak için öldüler’’ yazılı pankart açtılar. Basın açıklaması yapan grup, ardından sloganlar atmaya başladı. Bu sırada parktaki başka bir grupla TAYAD’lılar arasında tartışma çıktı. TAYAD’lılara ‘‘Neden Türk bayrağı açmıyorsunuz’’ diye soran grup kalabalıklaşırken araya sivil polisler girdi. Gerginliğin artması üzerine grup, TAYAD’lıları linç etmek istedi. Bazı TAYAD’lılar yaralanırken, polis olaylara müdahale etmekte zorlandı. Atatürk Orman Çiftliği’nden esrarengiz bir biçimde kaybolan piton cinsi yılan, herkesi heyecanlandırdı. Bu heyecan, bakan ve milletvekillerine de yansıdı. Genel kurul salonundan çıkan Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’yi yakalayan gazeteciler, ‘‘Sayın Bakan, piton olayı ne oldu, yakalayabildiniz mi’’ diye sordular. Pepe, ‘‘Ben pitonun doğal yaşamından sorumluyum’’ diyerek arkasından gelen İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’yu işaret etti: ‘‘Sayın Aksu, teknik takipten sorumlu, ona sorun.’’ Pepe’nin yanına gelen Aksu, teknik takiple ilgili bir açıklama yapmadı, ama piton konulu bir fıkra anlattı: ‘‘Bir ağa, günün birinde Afrika’ya safariye gitmiş. Dönüşünde marabalarına maceralarını anlatmış. ‘Cipe atladık, epeyce bir ilerledik, önümüze bir zebra çıktı’ demiş. Marabalar, ‘Ağam, zebra ne ola ki’ diye sormuşlar. Ağa, ‘Yahu bizim eşek yok mu, onun çizgili pijama giydiğini düşünün’ demiş. Ağa yine anlatmaya devam etmiş: ‘Bir süre sonra da karşımıza büyük bir zürafa çıktı.’ Marabalar, yine merakla ‘Ağam, zürafa ne ola ki’’ diye sormuşlar. Ağa, ‘Yahu bizim eşek yok mu, onun boynunu iyice uzatın, üzerine de böyle benekler koyun. İşte zürafa öyle bir şey’ demiş. Ağa, yine sürdürmüş maceralarını anlatmayı. ‘Bir süre sonra önümüze kocaman bir piton çıktı’ demiş. Marabalar daha da meraklanmışlar. ‘Ağam, bu piton nasıl bir şey ola ki’ diye sormuşlar. Ağa, bu sefer eşeğin ‘bir organından’ yola çıkarak pitonu tarif etmiş.’’ Pepe, Aksu’nun fıkrasından sonra konuyu AOÇ’de kaybolan pitona getirdi: ‘‘Biz de yakında piton için safariye çıkarız artık.’’ Dini kurallar çerçevesinde yönetilen İran’da halkın rejimden bıktığı gözleniyor Karabağ bağımsız olunca... TBMM’de 80’e yakın parlamentolararası dostluk grubu var. ABD’den Endonezya’ya, Irak’tan Moğolistan’a kadar. AKP Grubu, bir süre önce SırbistanKaradağ ile dostluk grubu kurmak için harekete geçti. Bunun için Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı görevlendirildi. Grubun oluşturulabilmesi için 10 kurucu üye gerekiyordu. Kurucu başkanlığı üstlenen Kızılcıklı, AKP, CHP ve ANAP’lı milletvekilleri arasından grupta üye olabileceğini düşündüğü isimlerden oluşan bir liste hazırladı, hatta bir terslik olursa diye de yedek üyeleri bile kafasında belirledi. Sonra, bu çalışmalarının ‘‘beyhudeliğini’’ gördü. Kızılcıklı, kendisi liste hazırlarken yaşanan ‘‘hızlı’’ değişimi şöyle anlattı: ‘‘Tam listeyi gruba verecektim ki Karadağ’ın bağımsızlık için referandum yaptığını ve bağımsızlığına kavuştuğunu öğrendim. Hemen grubu aradım. ‘Ya dostluk grubu için bir liste hazırlamıştım, ama ne yapacağız şimdi? Sırbistan ve Karadağ ayrılmış, Karadağ ayrı bir devlet olmuş. Sırbistan ile mi, yoksa Karadağ ile mi dostluk grubu kuracağız’ dedim.’’ Parti grubu, Kızılcıklı’ya şöyle bir yanıt verdi: ‘‘Biraz bekleyelim, gelişmeleri izleyelim.’’ Kızılcıklı, şimdi grubun kararını bekliyor, ama gönlü Karadağ ile dostluk grubu kurulmasından yana... Rejimin halk desteği zayıf umeyni ve Hamaney resimleri her yerde: Resmi kurumlar,duvarlar vb. Cumhurbaşkanı (Ahmedinejad) resmi ise hiç yok. Bu da gücün kimin elinde olduğunu gösteriyor. İran bundan önceki Cumhurbaşkanı, reformcu Hatemi döneminde soluk almış. Rahatlama toplumda hissediliyor. İran’da barışçı değişimin önü mollalar tarafından kapatılmış denebilir. Cumhurbaşkanlığı seçimine katılım bu nedenle düşük olmuş, halkın yarısı seçimlerde oy vermemiş. Çok kişiye sordum, konuştum. Azeri Türkçesiyle, ‘‘Humeyni mi yahşi, Pehlevi mi yahşi’’ diye sordum. Çok büyük çoğunlukla ‘‘Pehlevi’’ yanıtını aldım. Pehlevi dönemi daha iyi bulunuyor. ‘‘Humeyni iyiydi, ama çevresi kötüydü’’ diyenler var. Rafsancani’nin serveti dillerde. Halk Humeyni’yi sadelik yönünden beğendiği gibi Ahmedinejat’ı da beğeniyorlar. Rafsancani güvenilir isim.Geçtiğimiz aylarda bir büyük gazetede, tanınmış bir gazeteci birkaç gün H ? Mollaların baskıcı rejimi İran’da halk üzerinde ters tepmeye başladı. Bilinenin aksine, ülkeye bir saldırı durumunda milliyetçi kenetlenme yaşanmaz. İranlılar özgürlük peşinde. ABD de bunu iyi biliyor... lük İran gezisinin izlenimlerini yazmıştı. Batı ile yaşanan nükleer enerji tartışmasında, halkın sokağa döküldüğünü, Ahmedinejad’ın etrafında kenetlendiğini, bu kavganın İran’da çimento gibi birleştiricilik etkisi yarattığını yazmıştı. O gazeteci daha çok resmi yetkililerle görüşmüşe benziyor. Amerika’yı geleceğine inanılan mehdiyi bekler gibi bekleyenler var. Halk bu rejimden bıkmış, yönetimin halk desteği zayıf. ‘‘Amerika gelirse özgürlük gelecek ama petrol gidecek, ondan sonra 30 yıl da Amerika’dan kurtulmak için uğraşacaksınız’’ diyorum, ama bunu umursadıkları yok. İran’a giderken, ‘‘Irak gibi Kürt, Sünni, Şii bölünmesi burada yok, Şiiliğin bütünleştiriciliği var, dış saldırı milliyetçi kenetlenmeye yol açar’’ diye düşünüyordum, ama dönerken bu kanım değişmişti. Molla rejiminin temeli zayıf, Amerika’nın da bunun istihbaratını yapacağı açık. Amerika saldırırsa ve rejimin askeri direncini kırarsa, Bağdat’ta karşılandığı gibi sevinç gösterileriyle karşılanacaktır. oşgörülü İran’ yalanı İran, nükleer enerji tartışmasıyla son aylarda uluslararası gündemin ilk sıralarında. O nedenle basınımızda da İran’a ilgi yüksek. Son günlerde bir başka büyük gazete, bayan muhabirini İran’a göndererek İran’lı yetkililerle görüştürmüş. Manşetten verilmiş görüşmede İran Cumhurbaşkanı yardımcısı diyor ki, ‘‘İran’da başını açabilirsin. Şimdi siz başörtüsünü takmasanız hiç kimse size hayır demez. Bizim inancımıza aykırı diyebilirler.O nedenle kullanmanız daha iyi olur.’’ Manşetin altında verilen fotoğrafta ise, bayan muhabir, yetkilinin yanında ‘‘başörtülü olarak’’ görünüyor. İranlı yöneticiler, Türk gazetecilere ‘‘hoşgörülü ve bütünleşmiş bir İran’’ resmi çizmeye çalışıyorlar ama gerçek öyle değil. İran’da (evlerin içi dışında) başı açık tek bir kadın yok, izin verilmiyor, din polisi tutukluyor. NTV muhabirinin iki ay önce İran’da sokaktaki gençlerle yaptığı giyim kuşamla ilgili ayaküstü söyleşiler ise sokağın manzarasını doğru çizebiliyordu. Taksiciler halkın ortalamasını yansıtır. O nedenle taksicilerin değerlendirmeleri her ülkede önemli. Onların yorumunu başka kişilerden de teyit ettim. Çekinmeden konuşuyorlar. Türkiye’de 1999 ve 2002 seçimlerini hatırlayalım. 1999’da taksiciler seçimden hemen önceki günlerde Ecevit ve Bahçeli, 2002 seçiminden önce de Erdoğan diyorlardı. Onların tercihi seçimin sonucuydu. Mayıs ayında, yönetim yanlısı bir dergide yayınlanan bir karikatürde Azerilerin hamam böceğine benzetilmesi Tebriz’de isyana neden olmuş, kamu binaları ateşe ‘H verilmiş, resmi açıklamaya göre 20 resmi olmayan açıklamalara göre 54 kişi ölmüştü. Genel olarak İran’da (Şiilikte) ve İran Türklerinde bir isyan geleneği var. 1906’da İran’a meşrutiyeti getiren ayaklanmayı Tebriz’de Azeriler başlatmış, isyana sonra İsfahan,Tahran gibi diğer kentler de katılarak mutlakiyetten meşrutiyete geçilmişti.1906, aradan yüz yıl geçti. Şimdi 2006’dayız. Azeriler, Azerbaycan eyaletleri ve Azerilerin yaşadığı yerler, şimdi de Molla totalitarizmine karşı ‘‘antimolla devrimi’’ başlatabilecek potansiyeli taşıyorlar. ABD’nin, Azerilere yönelik bir radyoyu yakınlarda yayına sokması, Azerileri etkilemek için diğer propaganda yöntemlerine ağırlık vermeye başlaması boşuna değil. Tebriz olaylarından sonra Ahmedinecad’ın ABD’yi suçlaması da! ‘AKP’li Freidman’lar!.. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Kamu Borç Finansmanı ve Yönetimi Tasarısı görüşülürken CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’lilere John Perkins’in ‘‘Bir Ekonomi Tetikçisinin İtirafları’’ kitabını okumalarını önerdi. AKP’li Halil Aydoğan, ‘‘Biz onları okuduk, yenisini yazıyoruz’’ karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu, ‘‘Eğer o kitabı okuyup da onu aşacak tarzda bir kitap yazıyorsanız herhalde parlamenterlik gibi kıytırık bir görevi yapmazsınız’’ dedi. Bunun üzerine bir süre ‘‘kıytırık’’ atışması yaşandı. Kılıçdaroğlu, AKP’lilere ‘‘O kitabı okuduğunuza inanmıyorum’’ diye seslendi. Aydoğan’ın ısrarlı olması üzerine yazarını sordu. Ancak Aydoğan, ‘‘hatırlayamadı’’. Bunun üzerine CHP’liler Nobel ödüllü ekonomist Milton Freidman’ı anımsatarak ‘‘AKP’li Freidman olabilir’’, ‘‘Acaba bu kaçıncı Freidman’’ diye laf attılar... Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan BİTTİ CUMHURİYET 06 K [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle