19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 MAYIS 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 İnceden Attila Aşut: ‘‘Cumhuriyet gazetesinin reklamı inceleniyor. Hükümet, Cumhuriyet’e gözdağı vermek istiyor; farkında mısınız!’’ Ya ğ m u r E k i m Danıştay saldırısının altından ne çıkmış... ‘‘Senaryo çetesi!’’ GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Bush: ‘Türkiye’yi komünizmden biz kurtardık’ Bakalım sizden kim kurtaracak! Korku Ertuğrul Sevimbike: ‘‘Deniz Baykal, CHP’yi sağa açacak. Demek ki hala iktidar olmaktan korkuyor.’’ ABD Başkanı George W. Bush, Türkiye’yi komünizmden ABD’nin kurtardığını açıkladı. Bu açıklama, yakın tarihimizin karanlık geçmişine kelimenin tam anlamıyla projektör tutan bir itiraftır. ABD, suçüstü yakalanmıştır. Bülent Esinoğlu, ABD’nin kurtarıcılığını bakın nasıl anlatıyor: ‘‘Türkiye’nin il ve ilçe merkezlerinin hemen hepsine komünizmle mücadele dernekleri ve ilim yayma cemiyetleri kurmuşlardı. Genellikle kökten dincilerden oluşan bu derneklerin anti laik ve anti komünist önderleri vardı. İddia ediyorum bugün kritik noktalardaki kişiler araştırılsa bunların geçmişlerinde komünizm ile mücadele dernekleri görülecektir. Tabii ki yurt dışında eğitilenler hariç. O yıllarda sivil toplum lafı yoktu. Cemaatler ve cemiyetler vardı. Amerikan ’Bizim başkan’ etkinliği derinleştikçe ihanet yuvalarının adı da kibarlaştırılıp başkalaştırılmıştır. Birdenbire Amerikan dayatmalarının adı demokratik örgütlenmeler olarak kamuya takdim edilmiştir. Şimdi bunlar nafakalarını Soroz’dan temin etmektedirler. O yıllarda Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’na girmekten zor bela kurtulmuş. Mustafa Kemal’in devrimleri sayesinde ayakta durmaya çalışıyor. Kedine çağdaş bir dünya kurmaya çabalıyor. İşte tam bu sırada Batı’nın güvenliğini sağlamak için yürümekte olan devrimlerini durduruyor. Etiket olarak komünizm ile mücadele derneği gibi görünen aslında ortaçağın ideolojisinin bütün özelliklerini taşıyan kurumlara göz yumuyor. Yani laikliğin gelişmesini ve kurumlaşmasını durduruyor. Ortaçağın kalıntılarını tasfiye etmeye çalışan Türkiye, emperyalizmin irtica ile yaptığı işbirliği yüzünden bunu bir türlü başaramamaktadır. İran’ı demokratik olmamak ile suçlayan Amerika bilmektedir ki bugün Türkiye’deki cami sayısı İran’ın iki katıdır. Amerika ile ilişkiler tarihi Amerika’nın Türkiye’ye yaptığı şantajlar tarihidir ve bunun içinde 12 Eylül ‘kan banyosu’ da vardır. Bush ‘Türkiye’yi komünizmden kurtardık’ derken gerçekte söylemek istediği ‘Türkiye’yi Kemalizm’den kurtardık. Çağdaşlaşmasının önünü kestik’tir.’’ Konuş ‘‘bizim başkan’’ konuş; ilk fırsatta ‘‘bizim çocuklar’’ı da anlat bize! CHP’nin Öncelik Sorunları Geçen hafta Özbilgin cinayetiyle ilgili olarak tüm saptırmalara karşın failin ‘‘belli, hem de besbelli’’ olduğunu dile getirmiştim. Hükümet ise bu katliamı ‘‘BalıkesirBandırma, yaz çiz aldırma’’ yoluyla Susurluk’a kadar götürüp getirdi, uydurduğu çetenin içine vatanseverler, solcular, milliyetçiler, hatta biraz da Atatürkçüler serpiştirdi. Sonra da bu balon uçuşa geçmeden patladı gitti. Garip katilimiz ise içeride aksatmadan beş vakit namaz kılıp ‘‘Vallahi billahi ben yaptım, türban için yaptım’’ diye diye çırpınıyor, yine de kendini dinletemiyor. ??? Dolayısıyla gündem artık yine adım adım işleyen kum saatine, Cumhurbaşkanlığı’na kadar uzanan balçıklı mayınlı virajlarla yüklü ağır ve ince yola dayanıyor. Ufukta bir CHP Kurultayı görünüyor mu? Hayır. Önümüzdeki denklemin tek bilinmeyeni ‘‘Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce erken seçim var mı yok mu’’ sorusu. RTE her ne kadar bu konuda taviz vermeyeceğini söylüyorsa da kamuoyu ve ‘‘kurumsal’’ baskıların olayı nereye taşıyacağı bilinmez. Diyelim ki AKP birden restleri gördü ve ‘‘baskın erken seçim’’ ilan etti. Mühim olan erken seçim mi, yoksa bu seçimden CHP ve solun egemen çıkması mı? Herhalde ikincisi! Aksi takdirde, RTE sonbahar yağmurlarından yüzde 45’le birinci partinin lideri olarak çıkarsa, o zaman Çankaya’ya Erman Toroğlu’nun Telegol’e çıktığı gibi çıkar. Herhalde sol bunu hedeflemiyor! ??? Demek ortaya şu sonuç çıkıyor: CHP 1992’den beri yaptığı hataları tekrarlamamalı, onlardan ders aldığını kanıtlamalı. Yoksa her seferinde yaptığı gibi ‘‘taviz vermez’’ rollere bürünüp, solun diğer oluşumlarını küçümserse hiçbir yere varamaz ve Atatürkçü güçlerin belki son kredisinin de boşa harcanmasına neden olur. Herkes artık şunu görsün: Yıl 1995 değil! Sosyal demokrat güçler ellerindeki sermayeyi yiyip bitirdiler. İslamcılar tüm bakanlıkları, belediyelerin dörtte üçünü ve devlet memurluklarının uzanabildikleri her noktasını istedikleri kıvama soktular. Bu ülke artık solun o gelenekselleşmiş intiharlarından birini kaldıramaz! Konumuz şu anda inanın CHP’nin demokratikleşmesi filan değil! Halkın kursağında kalmış bu mütevazı ve doğal taleplerin bir başka bahara sarktığını çok iyi biliyoruz. Konumuz CHP’nin olası bir erken seçimden nasıl birinci parti olarak çıkacağının hesabını yapmak, solda ittifakların geçmiş inatlar ışığında engelleneceği senaryoları savuşturabilmek. CHP, ‘‘herkesin ve tüm kurumların Cumhuriyet değerlerini savunmasının artık kaçınılmaz olduğunu’’ vurguluyor. Tabii ki haklı. 2. Cumhuriyetçi medya, aynen RTE ve İslamcılar gibi CHP’yi ‘‘laiklik korkusu üstünden politik çıkar sağlamak’’la suçluyorlar. Onlar da tabii ki haksız! Cumhuriyet’in ‘‘Tehlikenin Farkında mısınız?’’ reklamı hakkında utanmadan soruşturma açılabilen bir ortamda, herkesin rengi fazlasıyla belli oldu! İyi de CHP, en azından söylemde iyi bir muhalefet rotası götürürken neden birden üst üste hayal kırıklıkları yarattı? ‘‘Abdüllatif Şener Çankaya’ya’’ cümlesinin, CHP tabanından onay görecek elle tutulur bir yanı var mı? Demokrasinin kalesinde CHP ‘‘ehvenişer’’i mi arayacak? CHP Genel Başkanı, ‘‘Bizim sorunumuz türbanla değil’’ deyip, bir de bunun üstüne kendi milletvekili Arıtman’ı tekzip ederek, Emine Erdoğan imajının Türkiye’ye zarar vermediğini söyleyip türbanı aklayabilir mi? Atatürk’ün koltuğunda oturan insan, çağdaş ilerici Türk kadınını özendirmek, yüceltmek durumunda değil midir? CHP’nin merkez sağdan en az yüzde 10 laik oylar alması gerektiğini yıllardır vurgulayanların en ön saflarında yer aldım. İyi de bu CHP’nin kendisinin sağa kayması ve sağ siyasiler transfer etmesi anlamına gelmiyor ki! Laik sağın başıboş oylarını toparlamak anlamına geliyor. Ayrıca CHP, solun diğer oluşum ve isimlerine ‘‘koltuk arayan güçsüz insanlar’’ diye bakma hatasına tekrar düşerse, yaşayacağımız hüsranı dile getirmek bile istemiyorum. email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 Suçlular Akif Kökçe: ‘‘Rektöre hapis, Danıştay üyelerine kurşun, Büyükelçiye fırça. Artık görevini yapmamak değil yapmak suç!’’ SESSİZ SEDASIZ (!) Camide siyaset; camiden kovmak ADANA’NIN Seyhan ilçesinin Güzelyalı mahallesinde, İller Bankası’nın yanındaki camiye gidiyor. Cuma namazı kılacak. Namazdan önce imam, Cuma hutbesi için yerini alıyor ve İstanbul’un fethi üzerine birkaç kelime ettikten sonra ‘‘Kendine laikçi diyenler’’ diyerek konuyu güncel olaylara getirip siyasetin tam göbeğine giriyor. İmam, Almanya’da türbanıyla büyükelçiliğe giremeyen ‘‘genç kızımız’’a kadar gidiyor. İmam öyle ‘‘güzel’’ konuşuyor ki Başbakan duysa, Adana’dan Ankara’ya tayin eder; devletin bir dairesine umum müdür vekili yapar! Neyse efendim... Cemaatin içinden bir kişi imamın sözlerine daha fazla dayanamıyor ve ‘‘Yazıklar olsun hocam, benim nenem’’ diye sesini yükseltiyor fakat çevresindekiler tarafından susturuluyor. Birkaç kişi, ‘‘Çık dışarı’’ diye bağırarak, imama itiraz eden kişiyi camiden kovuyor. Cemaat öyle ‘‘güzel’’ tepki veriyor ki Başbakan duysa, bir şiir okuyup ağlamaya başlar! Olayları izleyen kişi, ‘‘Şaşırdım kaldım. Ne yapacağımı bilemedim. Camiden kovulan kişiye destek verseydim; olay çıkması muhtemeldi. Türkiye nereye gidiyor’’ demekten kendini alamıyor. Türkiye’nin bir yere gittiği yok; sürükleniyor! Fırça Erol İşisağ: ‘‘İstanbul’un trafik sıkışıklığını nasıl çözeceksiniz diye sorarsam, Başbakan’dan alacağım cevabı biliyorum: Otomobil alırken bana mı sordun!’’ İrtica, İrticayı Arıyor! ALPASLAN BERKTAY Cumhuriyet gazetesi günlerce irticaya karşı uyardı. Cumhurbaşkanı Sezer, ‘‘En büyük tehlike irticadır ve devletin içine sızmaktadır’’ dedi. Bu yüzden gerici medya ve politikacıların çirkin saldırılarına uğradı. Doğru atış, hedefini bulmuştu; ‘‘Nerede irtica? Listesini versin!’’ dediler. Hemen arkasından, irtica, tekbir sesleriyle Cumhuriyet gazetesine üç bombalı saldırıda bulundu. Konuşması gerekenlerin kimi sustu, kimi ‘‘Vah.. vah..’’ dedi. Ya da baskın basanındır deyip üste çıkmaya kalktılar. İrtica, bu kez, suskunluk, ilgisizlik ortamında Danıştay’ı bastı. Kendine ‘‘Allah’ın askeri’’ diyen bir katil, bir Danıştay üyesini şehit edip üçünü de yaraladı. Bastığı oda, şeriatın türban bayrağına karşı laik Cumhuriyetn yasalarını korumakla görevli olan bölümdü ve saldırı, türbanın kişiliğinde laik Cumhuriyete yapılmıştı. Cumhuriyet şehidi Mustafa Yücel Özbilgin’in cenaze törenindeki çok büyük kalabalığa ve en üst düzeydeki katılıma karşın devletin Başbakan’ı sırra kadem basmış, sudan bir bahane ile bir yere kaçmıştı. Tıpta bunun adına, olsa olsa, ‘‘suçluluk kompleksi’’ denilebilirdi. Kocatepe Camisi’ndeki on binler, oraya gelmeyi göze alabilen AKP’li bakan ve yöneticilere, ömürleri boyunca unutamayacakları bir ders verdiler. İrtica, bilimsel eğitimin yerine kaderci, bilim dışı ortaçağ dünya görüşünü okullara soktu, devletin içini imamlarla, mollalarla doldurdu. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin başında, açıkça ‘‘Ben laik değilim’’ diyebilen, Cumhurbaşkanı Sezer’e ‘‘Cumhuriyet gibi konuşuyorsunuz’’ diye çıkışıp Cumhuriyet gazetesini hedef tahtasına oturtan... Washington Times’ın ‘‘İslamofaşist dikta hazırlığında’’ dediği bir Başbakan ve onunla birlikte, laik TBMM’nin başında ‘‘İnadına türban!’’ diye direnebilen, ‘‘Laiklik görüşülmelidir!’’ diyebilen bir Meclis Başkanı! Minarelerden süngüleriyle, müminlerden askerleriyle sefer eyleyen Başbakan’ın ardında, gazayı Cumhuriyet gazetesine ve Danıştay’a karşı sürdüren bir ‘‘Allah’ın askeri’’! İmam ve cemaati! Şimdi bir soru: Bu saldırıları acaba kim azmettirdi? Ve Başbakan cenazeden niçin kaçtı? Daha da ötede bir soru: İmamdan başbakan olur da imamdan cumhurbaşkanı olmaz mı? Gözler, laikliğin, aklın, bilimin kalesi Çankaya’da... ‘‘Türkiye’yi pazarlıyorum’’ diyebilen Başbakan’ın gözü yukarılarda.. ‘‘Lider olunmaz, lider doğulur’’ deyip arkasından, ‘‘ABD’deki gibi başkanlık sistemi uygun olur’’ diye ekliyor. Yükseklik hastalığı baş döndürür! Hırslı ve çapsız olmanın sorunları vardır. Ata binmeye kalkar, attan düşer, bağırırsınız. Trencilik oynamaya kalkarsınız, tren devrilir, 60 can ölür. En hakiki mürşit, bilim değil, şeriattır! Çankaya’ya şeriat yaraşır. Emine Hanım’ın türbanı, şeriatın yeşil bayrağı olup Çankaya’ya çıkacak! Ortaçağ İslam cumhuriyeti kurulacak! İmamdan cumhurbaşkanı olacak! İmam bildiğini okuyacak! Akılcılığa meydan okuyan akılbilim düşmanı babayiğitler için ne demekmiş bilim, ne demekmiş akıl, ne demekmiş Atatürk? Hayatta en hakiki mürşit bilim değil, şeriat! RTE’nin dramı: Bir yanda bilim çağı, öbür yanda ortaçağ.. Ortada Tayyip, ne yapsın? İp cambazlığı, akrobasi nereye dek? Binbirsurat Oyunu Kocatepe Camisi’nde bozuldu! Deve hendek atlar mı? Şeriat Çankaya’ya çıkar mı? Ve baştaki soru: Nerede irtica? Aynaya bakın. Alın size irtica! ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 30 Mayıs www.mumtazarikan.com Mahkememizin 2005/879 esas ve 2006/417 karar sayılı ilamı ile 19.04.2005 tarihinde Amasya ili, Merzifon ilçesi, Alıcık köyü, cilt no: 20, hane no: 25’te nüfusa kayıtlı Halil ve Fatma kızı Karamağara köyü, 09.10.1970 doğumlu Seçkin Köse tarafından ayrı yerde nüfusa kayıtlı Kamil ve Zehra oğlu, Alıcık 01.01.1966 doğumlu Veli Köse aleyhine açılan davanın kabülü ile, tarafların boşanmaları hususunda açılan, Hildesheim Sulh Mahkemesi (Aile Mahkemesi)nin 07.01.2005 tarih ve 38 F 38079/94 sayılı ilamı ile açılan ve 01.03.2005 tarihinde kesinleşen boşanma davasının tenfizine, ilişkin ilamın davalı Veli Köse’ye yapılan araştırmalara rağmen, tebliğ adresi tesbit edilemediğinden, ilanın tebliğine, ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde temyiz yoluna başvurmadığı taktirde, kesinleşeceği hususu ilanen tebliğ olunur. (Basın: 23526) ANTALYA 1. AİLE MAHKEMESİ’NDEN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kırmızı ka 1 buklu ve portakal kadar iri 2 bir mandali 3 na cinsi. 2/ 4 İçin için öf5 kelenmek. 3/ ‘‘Bir neşe 6 say bu ciha 7 nın baharını’’ 8 (Nedim)... İçinde bula 9 şık yıkanan musluk 1 2 3 4 5 6 7 8 9 teknesi. 4/ Köylerde 1 F A N G R İ İ P hekimlik yapan kim 2 A R A B A Ş I İ se... Tarımda kulla 3 L A V F A R İ L nılan azotlu gübre. 5/ 4 Y L A T A L O Uzun omuz atkısı... 5 A N U B İ S E T Eski Mısır’da güneş 6 N A N N A R T tanrısı. 6/ Akım şid7 O D E G Z A M A deti birimi kiloamA F E T perin kısa yazılışı... 8 S A A T S K İ N K K İ Malezya halkına öz 9 gü bir tür öldürücü delilik. 7/ İri bir hıyar türü... Balık yakalamakta kullanılan, ucu iğneli kurşun parçası. 8/ Bir kimseye çalıştığı yerce verilen tatil... Bir tür taze ve tuzsuz beyaz peynir. 9/ Kalabalık yerlerde birine sürtünerek doyum sağlamayı amaçlayan ve ‘‘fordculuk’’ da denen cinsel sapıklık. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yumurta verimi yüksek bir tavuk ırkı. 2/ Alkolsüz içecek, meşrubat... Bir şeyi kiraya veren. 3/ Osmanlılar döneminde Avusturya’ya verilen ad... Yunan rakısı. 4/ Rütbesiz asker... Merkür gezegenine verilen bir başka ad. 5/ ‘‘Her kalbi dolduran aile zile her sineden ’’ (Yahya Kemal)... Kemiklerin yuvarlak ucu... Japon lirik dramı. 6/ Meyve şekeri. 7/ Buyurucu... Posta paketi. 8/ Binek hayvanlarının sırtındaki oturmalık... Ceviz. 9/ Kurnaz, açıkgöz... Tehlike işareti. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle