19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 2006 CUMARTESİ 6 HABERLER Akdeniz’de ‘kimyasal silah’ tatbikatı GÜRSU KUNT ANTALYA Türkiye’nin öncülüğünde ABD, Fransa ve Portekiz’in katılımıyla düzenlenen ‘‘Anadolu Güneşi 06’’ (Anatolian Sun 06) tatbikatının deniz etabı Antalya Körfezi açıklarında, Akdeniz’in uluslararası sularında gerçekleştirildi. Tatbikattan önce gazetecilere bilgi veren Genelkurmay Başkanlığı’ndan Tuğgeneral Tuncer Erinmezler, tatbikatta ABD, Fransa, Portekiz ve Türkiye’nin askeri birimlerinin yanı sıra Türkiye’den 20 devlet kuruluşunun aktif rol aldığını ve çok iyi koordinasyon sağlandığını ifade etti. Kimyasal silah konusunun ne kadar önemli olduğunun İstanbul Atatürk Havalimanı’nda yaşanan yangınla bir kez daha ortaya çıktığına işaret eden Tuğgeneral Erinmezler, ‘‘Bu gemilerle, uçaklarla, küçücük bir tüp ya da malzeme arıyoruz. Dolmakalem mürekkebi gibi bir malzeme çok başka amaçlarla kullanılıyor olabilir. Bu tür malzemeler kötü ellere geçmesin diye kargo ve taşımacılık konusuna çok önem veriyoruz’’ dedi. Tatbikat, dün saat 07.30’da, ABD donanmasına bağlı Nicholas, Fransa’ya ait La MottePicquet, Portekiz deniz kuvvetlerine ait General Pereiradeca ile Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı Barbaros ve Gaziantep firkateynlerinin Antalya Limanı’ndan ayrılmasıyla başladı. Tatbikatta uygulanan senaryo gereği, Antalya Limanı’nın 25 mil açığında seyreden hayali bir ülkeye ait Sea Star adlı ticari geminin kimyasal silah taşıdığı ihbarı alındı. Bunun üzerine şüpheli geminin yerini tespit etmek için açık denizde müttefik ülke deniz karakol uçaklarınca keşif yapıldı. Bu sırada şüpheli gemiden malzeme almaya çalışan şüpheli bir helikopter görüldü. Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait Gaziantep firkateyninden kalkan Seahawk helikopteri, şüpheli helikopterin faaliyetini engelleyerek hayali Leylak Adası’na (Antalya Limanı) inmeye zorladı. Gaziantep firkateyninden ticari gemi kaptanıyla kurulan telsiz bağlantısına rağmen kaptan geminin rotasını değiştirmedi. Bu sırada Türk Hava Kuvvetleri’ne ait iki adet F4 savaş uçağı, gemi üzerinden alçaktan uçuş yaptı. Antalya Körfezi açıklarında gerçekleştirilen tatbikatı, Kitle İmha Silahlarının Yayılmasına Karşı Güvenlik İnisiyatifiPSI organizasyonu içerisinde yer alan 34 ülkeden asker ve sivil gözlemci de Barbaros firkateyninden takip etti. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU ‘‘Türkiye’nin Tamamı’’... Başbakan’ın sözleri köşe yazarı için ister istemez malzeme oluşturuyor. Hem yürütmenin başında, hem de ülkedeki gerilimin en öndeki taraflarından biri olduğu için. Bu kez yine öyle olacak. Başbakan’ın son günlerdeki iki sözünü alt alta koyarak yorumlamaya çalışacağım. Anıtkabir’de ve Kocatepe Camisi’ndeki törenin ardından şöyle dediğini gazetelerde okudum: ‘‘Kocatepe’ye gelenleri Türkiye’nin tamamı olarak nitelendirmek yanlış olur.’’ Kocatepe’deki tören Anıtkabir’deki büyük buluşmanın devamı olduğuna göre bu cümleye Anıtkabir sözünü de eklemek mantıklı olur. Başbakan bu sözlerle herhalde şunu söylemek istedi: Danıştay’daki cinayetin hemen arkasından Anıtkabir’e akın eden, oradan Kocatepe Camisi’nin avlusunu dolduran on binlerin temsil ettiği Türkiye’den daha farklı bir Türkiye ya da Türkiye’ler de vardır. Bu saptama kuşkusuz ki doğrudur. Fakat bu noktada şu soruları sormak gerekiyor: Bu öteki Türkiye ya da Türkiye’leri oluşturan yurttaşlar kimlerdir? Danıştay cinayetini alkışlayanlar mı? Gösterilen tepkiyi aşırı bulanlar mı? Ülkede olup bitenler konusunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir duyarlığa sahip olmayanlar mı? Daha başka deyişlerle: Oh olsuncular mı? Vurdumduymazlar mı? Adam sendeciler mi? Zırcahiller mi? Daha ılımlı, daha serinkanlı yurttaşlar mı? Vb. vb... Görüldüğü gibi bu liste uzar gider. Anıtkabir’de ve Kocatepe Camisi’nde toplanan yurttaşları gördük. Denebilir ki her toplumsal sınıftan ve çoğunluğu kadın, laiklik yandaşı yurttaşlar. Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan temel değerlerin tehlikede olduğunu düşünen, bunun acısını ve öfkesini duyan kimseler. Bu, böyle bir Türkiye... Peki AKP Başkanı ve Başbakan’ın ima ettiği öteki Türkiye ya da Türkiyeler kimlerden oluşuyor? Başbakan’ın bu konudaki değerlendirmesini de bilmeye hakkımız yok mu? ??? Sonraki sözler AKP grup toplantısında söylenmiş. Başbakan buradaki konuşmasında, yukarıdaki sözlerle çelişerek şunları söylüyor: ‘‘ Partimizde ‘öteki’ diye bir ayrım yok. Biz sadece bize oy verenlerin değil, 73 milyonun hükümeti olarak çalışıyoruz.’’ Ne kadar masum ve iyi niyetli görünseler de, bu sözler de bir başka yanlışı içeriyor. Üstelik, sedece Türkiye ve AKP Hükümeti bakımından değil, bütün ülkeler ve hükümetler bakımından... Belki bir tek koalisyon hükümetleri belli bir ölçüde bütün toplumsal çıkarların tamamını temsil edebilir... Onun dışında her hükümet, tüm ülkeyi ilgilendiren bazı temel konular ve değerlere ilişkin ulusal ‘‘mutabakat’’lar dışında, şu ya da bu toplumsal sınıf ya da sınıfların çıkarlarının temsilcisidir. AKP Hükümeti’nin (ve parlamentodaki çoğunluğunun) hangi toplumsal sınıf ve grupların çıkarlarının temsilcisi olduğu gün gibi ortadadır. Bu sınıf ve gruplar arasında işçinin, yoksul köylünün, memurun, esnafın yeri yoktur. AKP varlıklı sınıfların partisidir. Kaldı ki orada da ayrımcılık yapmakta, sermaye içinde de ağırlığını ‘‘İslami’’ kimlikle öne çıkandan yana koymaktadır. AKP bundan başka, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığıyla ilgili temel mutabakatlar konusunda da şaibeli, sabıkalı bir siyasal örgüttür. (Belediyelerinde yapılanların parti bünyesinde bile, belki de korku sonucu, sıkıntı ve kaygı yarattığını basından okuyoruz.) Bu nedenle, AKP adına konuşan birinin, ne Anıtkabir’de ve Kocatepe Camisi’nde laik, yurtsever, cumhuriyetçi değerlerde buluşan (ve belli ki hükümeti korkutmuş olan) on binleri küçümser görünmeye, ne de büyük çoğunluğu yoksulluk ve sıkıntı çeken 73 milyondan söz etmeye hakkı vardır... Bu 73 milyonun tamamı olmasa da büyük çoğunluğu hem Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerine sahip çıkmakta, hem de toplumsal adaleti savunmaktadır. Ankara caddelerini bir anda dolduran on binler, bu bilinçlilik ve mücadele kararlılığının öncü gücüdür. Başbakan’ın korkusu, tedirginliği, bu büyük kitleyi önce karşısına alıp sonra 73 milyon içinde eritmeye çalışması, bunu bilmesinden ve iktidarları süresince ilk kez bu somutlukta karşısında görmesindendir... Asıl sorun ise, 73 milyonun büyük çoğunluğuna öncülük edebilecek bilinç ve enerji birikimine sahip olduğunu kanıtlayan bu kitlenin, bugün ne yazık ki örgütlü bir güç olamayışındadır... Atatürk Havalimanı C Terminali Kargo bölümündeki yangın alanına dün ilk kez girilebildi Dolarlar külleriyle doğacak CİLVEGÖZÜ Sınırları zorlayan TIR kuyruğu MEHMET ALİ SOLAK ANTAKYA Irak’a ihracat yapan firmaların Habur Sınır Kapısı’nda başlatılan yeni bina çalışmasıyla birlikte, Hatay’ın Reyhanlı ilçesine bağlı Cilvegözü Sınır Kapısı’na yönelmeleriyle 8 kilometreye varan TIR kuyruğu TürkiyeSuriye sınır kapılarını zorlamaya başladı. TIR kuyruğu, ihracatçıları olduğu kadar nakliyeciler ile yöneticileri de sıkıntıya soktu. Sorunun her geçen gün artması üzerine Antakya Ticaret ve Sanayi Odası’nda bir araya gelen yetkililer, Cilvegözü Sınır Kapısı’nda yaşanan güvenlik sorunu, personel yetersizliği ile aktarma sorunlarını masaya yatırdı. ABİA SINIR KAPISI Daha önce günde yaklaşık 80 TIR’ın girişçıkış yaptığı Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan son günlerde 200 TIR girişçıkış yapmasına karşın, yığılmaların ardı arkası kesilmiyor. 5 gün boyunca boş olmasına karşın sınır kapısından çıkamayan TIR sürücüleri, aktarmanın Suriye’nin Babel el Hawa Sınır Kapısı’nda değil de, Suriye’nin Irak’a açılan Rabia Sınır Kapısı’nda yapılması halinde sorunun çözüleceğini belirtiyorlar. Aktarma işleminin Babel el Hawa Sınır Kapısı’nda yapılmasında ısrar edenlerin, AKP hükümetine yakınlığıyla bilinen İl Genel Meclisi Başkanı Mahmut Narin’in yakınları olduğu iddia edilirken konuya ilişkin acil yapılan toplantıda aktarma işini sorun yapmanın bazı ihracatçılara haksızlık olacağı savunuldu. Toplandıta Reyhanlı Kaymakamı Ünal Çakıcı, Türk araçlarının Irak’a götürdükleri emtianın Suriye tarafında Babel el Hawa’da Suriye araçlarına aktarma yapılarak Irak’a götürülmesinin önemli zaman kaybına neden olduğuna dair sürekli şikâyet aldıklarını belirtti. Cilvegözü Gümrük Müdür Yardımcısı Mehmet Han ise, Suriye tarafının da aynı hızla çalışması halinde var olan araç kuyruğunun sadece iki günde eritilebileceğini öne sürdü. İstanbul Haber Servisi İstanbul Valisi Muammer Güler, Atatürk Havalimanı’ndaki yangını ‘‘son yılların en büyük yangınlarından biri’’ diye nitelendirerek lokal bir başlangıç olmaması nedeniyle yangına ilk müdahalenin yapılamadığını söyledi. Güler, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ekiplerinin yaptığı ölçümler sonucu hiçbir radyoaktif sızıntıya rastlanmadığını belirtti. Atatürk Havalimanı C Terminali Kargo bölümünde 24 Mayıs Çarşamba günü çıkan yangının ardından soğutma çalışmaları dün de sürdü. Vali Güler, Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Barış Tozar ile incelemelerde bulundu. Daha sonra VIP Salonu’nda basın toplantısı düzenleyen Güler, Bakır köy Cumhuriyet Başsavcısı ve diğer birimlerin incelemelerini sürdürdüğünü, yangının çıkış nedeninin henüz tespit edilemediğini ancak ilk tetkiklerin olayın sabotaj olmadığını gösterdiğini söyledi. Büyük hasara yol açan yangında 3 kargo şirketine ait antrepoların da bulunduğu yaklaşık 22 bin metrekarelik alanın tamamen yandığını ifade eden Güler, yangının elektrik kablolarının ısınması veya oradaki bir kaynak faaliyeti sırasında çıktığı ihtimali üzerinde durduklarını anlattı. Yangın alanına ilk kez girilebildiğine dikkat çeken Güler, şu bilgileri verdi: ‘‘Yangın sırasında oluşan büyük ısının içeride hiçbir şeyi sağlam bırakmayacağı yönünde tespit $ ler var. İçeride bu ısıya dayanıklı kasa var mıdır, onlar daha sonra tespit edilecek. İçerisinde kıymetli madenler de olabilir. Bunların bir kısmı yanma ile zarar göremeyecek madenlerdir ama onların dışında banknot, kıymetli kâğıtlar büyük oranda zarar görmüştür. Bunların tespiti yapılacaktır.’’ Kargo bölümündeki henüz ne olduğu anlaşılmayan 15 milyon doların, küllerine ulaşılsa dahi Amerikan Merkez Bankası (FED) tarafından yenilenebileceği düşünülüyor. Yine ulaşılamayan kilolarca altın ve gümüşün yanı sıra İngiliz Sigorta şirketi Loyd’s of London’a gönderilmek istenen 15 milyon doların ne olduğu bilinmiyor. FED’in 24 Aralık 2003’te işada mı Atilla İmirlioğlu’nun Ankara’da Modern Çarşı yangınında hasar gören 3 bin 400 dolarını yenilemesi, havalimanı yangınında da aynı beklentiye neden oldu. TALYAN PİLOT Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyannis, yangın nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerini iletti. 1. Körfez Savaşı sırasında görev aldığını söyleyen uçakların baş pilotu İtalyan Salvatone De Palma, ‘‘Su bombası atan bir pilot olarak çok mutluyum. Benim için savaş sırasında bomba atmaktansa, su bombası atarak insan hayatı kurtarmak çok önemli’’ dedi. İ DANIŞTAY ‘İçkili yer’ genelgesine geçit yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, İçişleri Bakanlığı’nın, ‘‘içkili yer bölgesi tespiti’’ne ilişkin genelgesinin yürütmesinin durdurulması kararına yapılan itirazı reddetti. Danıştay 8. Dairesi, Ankara Barosu Başkanlığı’nın genelgenin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açtığı davada yürütmeyi durdurma kararı vermişti. İçişleri Bakanlığı’nın, dairenin kararına itiraz etmesi üzerine dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na geldi. Kurul, İçişleri Bakanlığı’nın itirazını yerinde görmedi ve reddetti. Bu aşamadan sonra Danıştay 8. Dairesi, genelgenin iptal istemini esastan karara bağlayacak. Genelgede içkili yerlerin kentin bir bölgesinde toplanması öngörülmüştü. Kamuoyunun tepkisi üzerine genelge yargıya taşınmıştı. Danıştay 8. Dairesi, yürütmeyi durdurma kararında, ‘‘genelgede getirilen kısıtlamalarla içkili yer bölgelerinin tecrit anlamında şehir yaşamının dışına itilmesi sonucu çıkarılabileceğinden genelgede içerik yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı’’nı ifade etmişti. R ‘Hocaların Hocası’na son görev ‘‘Hocaların Hocası’’, çok sayıda öğretim üyesi ve hukukçu yetiştiren Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar (96) ailesi ve sevenleri tarafından dün son yolculuğuna uğurlandı. Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar’ın cenazesi Marmara Üniversitesi (MÜ) Göztepe Kampusu’ndaki törenin ardından Levent Camii’nde öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Kaynar için MÜ Dr. İbrahim Üzümcü Kültür Merkezi’nde tören düzenlendi. MÜ Rektörü Prof. Dr. Tunç Erem, Kaynar’ın ‘‘Türk bilim dünyasının seçkin, adı Atatürk denince akla ilk gelen isim, bir kültür adamı, bir canlı kütüphane, insan yetiştirmeyi sanat haline getirmiş usta’’ olduğunu vurguladı. Törende Prof. Dr. İsmet Giritli ile Kaynar’ın öğrencilerinden Nuri Çevik de birer konuşma yaptı. Törenlere Kaynar’ın eşi Yıldız Kaynar, oğlu Yavuz Kaynar, kızı Fatma Aydın, damadı Vedat Aydın, torunları Nilüfer ve Bülent Aydın, eski Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayhan Alkış’ın da aralarında bulunduğu akademisyenler katıldı. (GÖKÇE UYGUN) (Fotoğraf: AA) ataolb?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 513 85 95 ZAMAN KAYBI AKP’li Gülseren Topuz’un önerisi haftaya TBMM’de görüşülecek İlkokul mezununa ehliyet yolu AYŞE SAYIN Çınar Konutları’nın temeli atıldı ? Haber Merkezi YapımC İnşaat Turizm Emlak Pazarlama AŞ’nin Gebze Yenikent’te Emlak Bankası Mutlukent yerleşim alanı ve milli park alanının merkezinde inşa ettiği son projesi Çınar Konutları’nın temeli atıldı. Çınarkent Konut Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu üyesi Alev Coşkun’un kumanda düğmesine basmasıyla temele ilk beton verildi. Tüm sitenin 36 ayda teslim edilmesi planlanıyor. Ayrıntılı bilgi www.cinarkonutlari.com adresli internet sitesinden alınabilir. ANKARA Karayolları Trafik Yasası’nda sürücü belgesi almak için 8 yıllık ilköğretim okulunu bitirme zorunluluğu, 5 yıllık ilkokul mezunlarının ‘‘mağdur olduğu’’ gerekçesiyle değiştiriliyor. AKP İstanbul Milletvekli Gülseren Topuz’un verdiği ve gelecek hafta TBMM İçişleri Komisyonu’nda görüşülecek yasa önerisiyle, 5 yıllık ilko kul mezunlarına da yasa yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde başvurmaları koşuluyla sürücü belgesi verilmesinin yolu açılıyor. Halen uygulanmakta olan Karayolları Trafik Yasası’na göre sürücü belgesi alabilmek için sekiz yıllık ilköğretimi bitirmiş olma koşulu aranıyor. Bu nedenle sekiz yıllık ilköğretim uygulamasından önce 5 yıllık ilkokulu bitirenler sürücü belgesi alamıyorlar. Karayolları Trafik Kanunu Yasası’nda yapılan düzenlemeyle ilkokul mezunlarına da sürücü belgesi alma hakkı tanınıyor. Ancak kapsamlı olan yasanın bu yıl Meclis tatile girmeden önce yasalaşması zor görünüyor. Geçmişteki yasa hükümlerine göre halen çok sayıda ilkokul mezununun sürücü belgesi sahibi olduğunu söyleyen Topuz, bu konuda kendisine de çok sayıda başvuru olduğunu belirtti. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle