23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MAYIS 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başbakan Erdoğan, Danıştay saldırısının arkasından ‘ihanet çetesinin’ çıktığını söyledi 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Gerilimde taraf değiliz’ Sosyal patlama endişesi ? ADANA (AA) Türkİş Genel Başkanı Salih Kılıç, yüzde 12’ye çıkan işsizliğin çalışanlar üzerinde de baskı unsuru oluşturduğunu söyledi. Kılıç, enflasyonla mücadele edilirken işçi, memur, köylü, çiftçi ve esnafın durumunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade ederek ‘‘Türkiye’nin en büyük kuruluşlarından biri tarafından kurulan vakfın yetkilisi ‘Türkiye sosyal tedbirlere ağırlık vermezse, sosyal patlama olabileceği’ endişesini açıkça dile getiriyor. Ben de bu görüşe katılıyorum’’ dedi. Saptırmaca... Ne yapılmak isteniyor, Danıştay’a ve Cumhuriyet’e yapılan saldırılar nereye çekilmek isteniyor? Kuzey Kıbrıs’taki ‘‘milliyetçi yapılanma’’dan ‘‘Türk İntikam Tugayı’’na, Veli Küçük’ten İbrahim Şa hin’e, Korkut Eken’e dek uzanan ‘‘Susurluk Çetesi’’ ilişkileri ortaya dökülüyor... Katil avukat Alparslan Arslan üç arkadaşıyla birlikte tutuklanıp cezaevine konuldu, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’in ise sorgusu sürüyor... Dün sabah eski bir istihbarat yetkilisiyle konuşurken şöyle dedi: ‘‘Belli merkezlerden, özellikle Zaman, Yeni Şafak ve Vakit gibi gazetelerden yapılan bilgi akışı değil, dezenformasyondur. Melih Aşık’ın da Milliyet’te yazdığı gibi azmettirici koltuğuna birtakım çetelerin, mafyanın, emekli askerlerin oturtulması çabası öne çıkıyor. Ne yazık ki kimi medya kuruluşları da bundan etkileniyor. Adı geçen kişilerden bazılarının bir dönem Fethullah Gülen’le de bağlantıları vardı. Susurluk Çetesi ortaya çıktığında bu bağlantılar ortaya dökülmüştü. Haluk Kırcı’yı İstanbul’da polis gözaltına aldığında Fethullahçı polisler kaçırmamış mıydı? Yine Haluk Kırcı polis tarafından aranırken (Susurluk sonrası) Nazlı Ilıcak’ın televizyondaki tartışma programına telefonla katılmamış mıydı?’’ ??? Cumhuriyet gazetesine ve Danıştay’a yapılan saldırıların ‘‘laik Cumhuriyet’’e değil, AKP hükümetine olduğu yolundaki senaryolarla ‘‘derin devlet’’ ya da ‘‘Gladio’’ gibi kamuoyunun duyarlı olduğu konular öne çıkarılarak kafalar karıştırılmaya başlanıyor... Önce şunu belirteyim: ‘‘Suikastın ve bombalamanın arkasında asker ya da sivil kim ya da kimler varsa mutlaka ortaya çıkarılsın!’’ Burada kilit isim, tutuklanan Alparslan Arslan’dır... Avukat Arslan’ın kimliği bellidir: ‘‘Milliyetçimukaddesatçı.’’ Hedef gösterici ise ‘‘Vakit’’ gazetesidir... Dün Hürriyet gazetesinde yer alan Toygun Attila’nın ‘‘Ergenekon yapılanması’’ başlıklı haberini birlikte okuyalım: ‘‘İddialara göre bu ilişki yumağı devlet içinde var olduğu iddia edilen ‘Ergenekon’ yapısındaki kişileri işaret ediyor. Saldırıların ardında olduğu iddia edilen ve çeteyle bağları araştırılan emekli paşanın ise D.S. olduğu öne sürüldü. İddialara göre D.S’nin ismi geçen pazar İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun da katıldığı güvenlik zirvesinde ortaya atıldı. Ancak Emniyet’teki üst düzey yetkililerin, deliller oluşmadan paşa hakkında işlem yapmanın yanlış olduğunu söylediği iddia edildi.’’ Haberde adı geçen emekli General D.S. acaba Doğu Silâhçıoğlu mu? Eğer Doğu Silâhçıoğlu bu işin arkasındaysa neden bilgisine başvurulmuyor? Doğu Paşa aynı zamanda Cumhuriyet yazarıdır. Açık adresi bellidir. Emekli olduğu için de Genelkurmay’dan izin alınmasına gerek yok... İşin içine salt Doğu Silâhçıoğlu değil, İlhan Selçuk da çekilmek isteniyor... Polis içindeki ‘‘Fethullahçı yapılanmanın’’ bu olayda bir ‘‘öç alma’’ işlevi var mı, sorusu da ister istemez aklıma geliyor... İlhan Selçuk ve Doğu Silâhçıoğlu’na dinci basın bir haftadır yoğun biçimde saldırıyor... Fethullah Gülen’in müritleri, ‘‘Cumhuriyet’’i yerli ‘‘Pravda’’ olarak hedef gösterip din bezirgânlarını, milliyetçimukaddesatçı zorbaları kışkırtıyor... İlhan Selçuk’u ‘‘cuntacı’’, Doğu Silahçıoğlu’nu ‘‘çağdaş yobaz’’ diye suçlayan müritler, neredeyse ‘‘Danıştay saldırısının ardında İlhan Selçuk da var’’ diyecekler... Oyun böyle oynanıyor... Kamuoyunun duyarlı olduğu ‘‘derin devlet’’, ‘‘Susurluk’’ öne çıkarılıyor... ??? Bir önemli nokta daha var... O da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir hafta önce bir gazeteye yaptığı açıklama. Erdoğan şöyle demişti: ‘‘Birtakım bilgiler var. Bu ülke, Necip Hablemitoğlu cinayetini yaşamış, sonrasında her şey örtbas edilmiş bir ülke. Bazı derin noktalara doğru yol alan bir komplo olabilir.’’ Sayın Erdoğan!.. Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 tarihinde Ankara’da evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürüldüğünde Başbakan Abdullah Gül, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu değil miydi? Daha sonra siz başbakan oldunuz... Aradan üç buçuk yıl geçti. Tüm olanaklar elinizde olduğu halde bugüne dek ‘‘derin noktaları’’ neden ortaya çıkaramadınız ya da çıkarmadınız? Son saldırı olaylarıyla ilgili olarak dün yaptığınız açıklamada “katilin gerçek yüzüyle yüzleşmekten kaçanlar” olduğunu söylediniz. Siz, katilin gerçek yüzünü eğer biliyorsanız kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapmaktan niçin kaçınıyorsunuz? ??? Umarım, Danıştay ve Cumhuriyet’e yönelik saldırılar da ‘‘çetemafyaderin devlet’’ denilip tıpkı Susurluk ve Şemdinli’de olduğu gibi ‘‘sumenaltı’’ edilmeyerek olayın başaktörleri ortaya çıkarılır!.. Erdoğan’a Danıştay brifingi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Ankara Valisi Kemal Önal ve Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz ile birlikte Başbakan Tayyip Erdoğan’a Danıştay’a yönelik saldırıyla ilgili yürütülen soruşturma konusunda bilgi verdi. Erdoğan, Devlet Bakanı Ali Babacan, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonu Başkanı Musa Sıvacıoğlu ile de görüştü. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Danıştay’a yapılan saldırıyı ‘‘kanlı komplo’’ olarak nitelendirirken, bunun arkasından ihanet çetesinin çıktığını söyledi. Çetenin hedefinin ülkenin istikrarı olduğunu anlatan Erdoğan, hiçbir gerilimin tarafı olmadıklarını, oy versin ya da vermesin 73 milyonun hükümeti olduklarını kaydetti. Erdoğan, partisinin grup toplantısında Danıştay’a yönelik saldırıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bu süreçte ‘‘Kocatepe, Türkiye değil. Danıştay’a yapılan saldırı, hükümete yapıldı. Baykal da komplonun içinde’’ diyerek gerilimi tırmandıran Erdoğan’ın söylemindeki değişiklik dikkat çekti. AKP’ye oy versin ya da vermesin 73 milyon yurttaşın huzur ve güvenliğini sağlamak KATİLİN GERÇEK YÜZÜ NE? Danıştay saldırısında ilişkiler yumağı henüz netleşmemişken Erdoğan, “katilin gerçek yüzüyle yüzleşmekten kaçanlar olduğunu” söyleyerek yeni soru işaretlerine neden oldu. Cumhuriyet’in bombalanmasına ilişkin tek kelime yorum yapmayan Erdoğan, çete olarak nitelendirdiği saldırganların hedefinin ülkenin istikrarı olduğunu savundu. için çalıştıklarını belirten Erdoğan, literatürlerinde ‘‘öteki’’ diye bir kavram olmadığını söyledi. Erdoğan, ‘‘Hiçbir gerilimin tarafı değiliz, olmayacağız. Her konuda uzlaşı arayışı içinde olduk, aklın yolunu takip ettik. Yolumuza bu şekilde devam edeceğiz’’ dedi. Cumhuriyetin değerlerine, demokrasinin ilkelerine, adalete ve hukuka yürekten bağlı olduklarını kaydeden Erdoğan, Türkiye’nin kamplaşmacı ve ayrıştırıcı nifak siyasetinden çok şey kaybettiğini belirtti. Danıştay’a yapılan saldırının ardından ihanet çetesinin çıktığını söyleyen Erdoğan, şu görüşleri dile getirdi: ‘‘Bu çetenin hedefi Türkiye’de istikrardır, huzurdur, gelişmedir, kalkınmadır. Bu saldırı ülkemize gittikçe güçlenen demokratik süreci esas almıştır. Terörle, şiddetle karanlık emeller peşinde koşanlar bir kez daha karanlık yüzleriyle gösterdiler ki provokatörlerin maşa olarak kullandıkları tetikçiler toplumun vicdanını hedef almaktadırlar.’’ İsim vermeden CHP lideri Deniz Baykal’ı eleştiren Erdoğan, bazı siyasi aktörlerin bu provokasyonlar karşısında durumdan vazife çıkararak siyasetin meşru dilini terk ettiğini söyledi. Erdoğan, ‘‘Katilin gerçek yüzüyle yüzleşmekten kaçanların olduğunu görüyoruz. Bu akla zarar reaksiyonlar yanlış olmuştur. Karanlık odakların provokatif diliyle konuşmak birşey kazandırmaz’’ dedi. Erdoğan, ayaküstü beyanların, aceleci yorumların sahiplerinin şimdiden mahcup olduklarını savundu. Danıştay’a yapılan saldırının açık bir provokasyon olduğunu kaydeden Erdoğan, çetenin çökertildiğini ve adalete teslim edildiğini belirtti. Erdoğan, erken seçim beklentilerine de, ‘‘Bizden erken seçim kararı bekleyenler, boşuna heveslenmesinler’’ sözleriyle yanıt verdi. ‘73 milyon tek bilek olmalı’ Erdoğan, İçişleri Bakanlığı’ndaki valiler toplantısında da benzer açıklamalar yaptı. Danıştay’a saldırıya değinen Erdoğan, ‘‘Türkiye’de hâlâ istikrarın devamından rahatsız olan şer şebekeleri, karanlık çeteler var. Ancak bu çete oluşumlarına karşı 73 milyon vatandaşımız tek yürek, tek bilek olmak durumundadır’’ dedi. DENİZ BAYKAL: ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART ‘Hükümet suçluluk telaşında’ ? Baykal, Danıştay’a saldırının Susurluk’la ilişkilendirilmesini “senaryo” olarak nitelendirdi. Baykal’a göre senaryonun yazarları ise hükümet üyeleri. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Danıştay’a yönelik saldırının henüz hukuki hiçbir kanıt ortaya konulmadan ‘‘Susurluk’la ilişkilendirilme’’ girişiminin altında hükümetin ‘‘suçluluk telaşıyla olayı çarpıtma çabasının yattığını’’ vurguladı. Baykal, parti meclisi toplantısı öncesinde Danıştay saldırısına ilişkin soruları yanıtladı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘‘uzlaşma’’ çağrısını inandırıcı bulmayan Baykal, Danıştay’ın türban kararına yönelik tepkiye bizzat Başbakan ve hükümet üyelerinin öncülük ettiğini belirtti. Baykal, şimdi olayın niteliğini unutturmak için başka senaryonun uygulamaya konulduğunu ifade etti. Bu senaryonun yazarının ‘‘hükümet üyeleri’’ olduğunu vurgulayan Baykal, olaydan sonra ‘‘sürpriz gelişmeler olacağını, önemli açıklamalar yapacağını’’ söyleyen Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in açıklamasını beklediklerini ifade etti. Olayın Susurluk ve derin devlet bağlantısının ön plana çıkarıldığını kaydeden Baykal, ‘‘Susurluk ve derin devlet ilişkileri içinde olanlarla, bizzat bu cinayeti işleyen kişi arasındaki bağlantının sağlam şekilde ortaya konulmasını kamuoyu bekliyor. Şeytan taşlayarak hukuki iddiayı kanıtlama imkânı yoktur” dedi. Türkiye’de cumhuriyet ve temel ilkelerine karşı cinayeti göze alabilecek çevreler bulunduğunu, bunun en somut örneğinin Hizbullah olduğunu kaydeden Baykal, ‘‘Şimdi o zihniyette olan bir insanın niçin bu cinayeti işlediğini açıkça söylemesi karşısında hükümetteki telaş niye?’’ dedi. Hükümetin olayın gerçek yüzünü görmeme anlayışı sergilediğini kaydeden Baykal, ‘‘Hükümet büyük bir telaş içinde bütün imkân ve gücüyle, bu olayı çarpıtma ve saptırma gayreti içine girmiştir’’ görüşünü kaydetti. Baykal, ‘‘emekli asker ve subayların’’ olayların içinde yer almasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de Alparslan Arslan ile eski asker Muzaffer Tekin arasındaki bağlantının hukuki dayanaklarıyla ispatlanmadığını vurgulayarak ortada sadece hükümetin ‘‘ıvır zıvır açıklamalar’’ olduğunu ifade etti. Baykal, hükümet üyelerinin şimdi laiklik söylemlerini arttıracağına dikkat çekerek, Başbakan’ın, Vakit’i son gezisinde listeden çıkarmasının nedeninin de bu olduğunu söyledi. Veli Küçük: Hedef gösteriliyorum ? Haber Merkezi Danıştay saldırısıyla bağlantısı olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan eski subay Muzaffer Tekin’le çekilmiş çeşitli fotoğrafları, basın yayın organlarında yayımlanan emekli tuğgeneral Veli Küçük, NTV’ye yaptığı açıklamada, saldırıyla ilgisi olmadığını ve hedef gösterilmek istendiğini söyledi. Küçük, ‘‘Tahkikatın akabinde Türk milletine gerekli açıklamayı yapacağım. Türk kamuoyu olayın nereye görürülmek istendiğini açık ve net olarak anlamaktadır’’ dedi. musakart@yahoo.com Pepe: 810 alternatif var ? ANKARA (AA) Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, nükleer enerji santralının Sinop’ta kurulmasının henüz kesinleşmediğini, bu konuda 810 alternatif olduğunu söyledi. Pepe, Türkiye’nin enerji konusunda yüzde 70 oranında dışa bağımlı olduğunu ifade etti. Pepe, nükleer enerji santralı kurulması halinde, uranyum ihtiyacının karşılanması konusunda dışa bağımlı olunmayacağını savundu. Pepe, Türkiye’nin uranyum kaynaklarına sahip olduğunu kaydetti. Baykal: Sinei millet kolay değil CHP lideri, parti meclisinde ‘1 milyon kişi Meclis önüne gelirse sinei millete dönülür. Aksi takdirde Meclis’i CHP’siz bırakmanın bedeli ağır olur’ değerlendirmesini yaptı AYŞE SAYIN Araştırma görevlisine darp ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) EğitimSen 5 No’lu Şube, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Abdurrahman Saygılı’nın Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusu’nun girişinde sivil polisler tarafından darp edildiğini belirtti. Saygılı’nın kampus girişinde bir sivil polis tarafından itilerek kimliğini göstermesinin istendiği, bir başka sivil polis tarafından da darp edildiği belirtildi. EğitimSen, Saygılı’nın Adli Tıp’tan rapor aldığını açıkladı. ANKARA CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, son dönemde yaptığı ‘‘sinei millet’’ çıkışına, parti meclisinde (PM) açıklık getirdi. Sinei millet kararının ciddi sonuçları olacağına dikkat çeken Baykal, ‘‘Bu üçbeş kişinin isteğiyle olmaz, eğer 1 milyon kişi Meclis’in önüne gelir, ‘dön’ derse o zaman sinei millete dönülür. Aksi takdirde Meclis’i CHP’siz bırakmanın bedeli ağır olur’’ değerlendirmesini yaptı. CHP PM ilk kez Eskişehir yolundaki yeni genel merkez binasında toplandı. Edinilen bilgiye göre toplantıda Baykal, cumhurbaşkanlığı seçimi, erken seçim tartışmaları ve kendisinin yaptığı ‘‘sinei millet’’ açıklamalarını değerlendirdi. ‘Rejimi yıkmak istiyor’ Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bir erken seçime gitmesi gerektiğini, ancak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı hırsının buna engel olduğunu belirten Baykal, ‘‘Başbakan’ın derdi keşke sadece cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturup eşiyle birlikte yurtdışı gezilerine çıkmak olsa sorun değil. Öyle bir anlayışta olsalar eşinin türbanlı olması da önemli değil. Ama asıl hedefleri, bu makamı kullanarak kurumlarıyla birlikte rejimi yık mak’’ değerlendirmesini yaptı. Toplantıda İstanbul Milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu, Baykal’a bir süre önce yaptığı ‘‘sinei millet’’ açıklamasını anımsatıp ‘‘Halktan sinei millet konusunda çok talep ve sorular geliyor. Bu konuda tutumumuz ne olacak’’ sorusunu yöneltti. Baykal, sinei millet kararının hiç de ‘‘kolay olmadığını’’ ifade etti. ‘Bizden hesap sorarlar’ CHP sinei millete dönse bile AKP’nin diğer parti ve milletvekilleriyle ‘‘yoluna devam edebileceğini’’ belirten Baykal, şu değerlendirmelerde bulundu: ‘‘O zaman bunun bedelini CHP öder. Bugün sinei millete dönün di yenler, yarın CHP Meclis’i bıraktı diye hesap sorar. O nedenle sinenin bu düşünceye sahip çıkması lazım. Meclis’in önünde 1 milyon kişi gelir, ‘Artık seçim istiyoruz, cumhurbaşkanlığı makamını bu zihniyete bırakmayalım’ çağrısı yaparsa, o zaman irade oluşmuştur, bunu yaparsınız. Ama bu oluşmadan, sine kendi hakkına sahip çıkmadan böyle bir potansiyel oluşmadan, böyle bir şey yapmak sonuç vermeyebilir. Daha seçime 1.5 yıla yakın zaman var. Meclis’i CHP’siz bırakmanın bedeli ağır olur. Bu nedenle, kamuoyuna çağrıda bulunanların yönlendirmesiyle yola devam etmek yerine onları bizim yönlendirip bilgilendirmemiz lazım.’’ M hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 UMCU, ‘KURŞUNLAR REJİME DEĞİL, HÜKÜMETE’ DİYEN ERDOĞAN’I ELEŞTİRDİ: İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MEZUNLARI DERNEĞİ, DEMOKRATİK DAYANIŞMA DERNEĞİ Hükümet rejimin parçası değil mi? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Danıştay saldırısından sonra ‘‘Bu kurşunlar rejime değil, hükümete sıkılmıştır’’ dediğine dikkat çekerken ‘‘Bunu söyleyen bir kişinin, bir dakika bile bu ülkede başbakanlık yapmaya hakkı bulunmadığını’’ söyledi. Mumcu, grup toplantısında iktidarın ve ana muhalefetin, hizipçi ve çağdışı olduğunu savundu. TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın, Danıştay’a saldırının ardından ‘‘İşin içinde türban olsaydı, katil aleyhte oy kullananı vurur muydu?’’ dediğini vurgulayan Mumcu, bunun bilinç altının açığa çıkması olduğunu söyledi. Mumcu, kafaların arkasındakinin ‘‘Katil belki bizden değildir, sizdendir’’ anlayışı olduğunu vurguladı. Erdoğan’ın, ‘‘Bu kurşunlar rejime değil, hükümete sıkılmıştır’’ sözlerine dikkat çeken Mumcu, ‘‘Rejim ile hükümet arasında ayırım gözetiyor. Hükümet demokratik rejimin bir parçası, anayasal düzenin bir parçası değil mi?’’ görüşünü dile getirdi. Kamplaşma konusunda uyarılarda bulunan Mumcu, ‘‘Kamplaşma psikolojisi büyüdükçe, iktidar ve ana muhalefet kârlı çıkacaktır. Ey millet; bu oyunu siz bozabilirsiniz’’ dedi. Mumcu, TÜPRAŞ konusundaki yargı kararına da dikkat çekti. Mumcu, ‘‘Ofer efendinin cebine konan 750 milyon konusunda yargı, iptal kararı verdi, ancak para geri gelmeyecek. Namı diğer Kemal Dibo, ‘Ofer’i, Kofer’i tanımam’ diyordu, yalanı ortaya çıktı. Ne Kemal Dibo’yu, ne Başbakan’ı Yüce Divan’dan hiçbir şey kurtaramayacaktır’’ dedi. AYDINLANMA SÖYLEŞİLERİ Yıl: 7, No: 9 Konu 27 MAYIS’IN ÖNEMİ Yönetmen TANJU ERDEM E. Amiral Konuşmacılar Dr. ALEV COŞKUN 27 Mayıs Kurucu Meclis Üyesi NUMAN ESİN 27 Mayıs Milli Birlik Komitesi Üyesi 1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı Başkanı Gün: 27 Mayıs 2006 Cumartesi, Saat: 10.3013.00 Yer: Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi Dereboyu Caddesi, Dere Çıkmazı, No: 1 Ortaköy İletişim: İÜ Mezunları Derneği (Fatoş Taştan) 0212 238 03 21 Aydınlık Yarınlar Özlemi İçindeki Tüm Yurttaşlarımız Davetlidir. Giriş Serbest ve Ücretsizdir. CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle