19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 MAYIS 2006 PERŞEMBE 4 HABERLER Komadan çıkamayan Bülent Ecevit’in tedavisi yaşam destek ünitesine bağlı olarak sürdürülüyor DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Ferhan Şensoy’un Şiiri Pazar günü, Ferhan Şensoy kardeşimden bir telefon geldi. Bana faks ile bir şiirini göndereceğini söylüyordu. Aldım okudum, karanlık bir ortamda günüm aydınlandı. O kadar etkilendim ki, sizinle paylaşmamazlık edemedim. Şimdi söz Ferhan’ın: FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA üstümüzden her an uçak geçiyor herkes uçuyor hiç uçmayan da var onlar uçaklara bakıyor kuş olmayı düşlüyor uçmayı özlüyorlar sabah elimi yaktı gasta ekmekçi’yi yazmış usta söylemenin kalfasıyım ustalıkta gözüm yok öz söyleyen hastasıyım niçin yeganedir koskoca yüzyılımızda fazıl hüsnü dağlarca ovalarken dilimizi hüsnü dağlarca ovalarca doksanüç yaşın kutlu olsun usta bu kadar siste pusta cumhuriyet cumhuriyete kuluçka Ferhan Şensoy Umutlar azalıyor Hastane önünde bekleyen Avukat Şenal Sarıhan’ın, ‘‘Cumhuriyet kadınları olarak Rahşan Ecevit’e geçmiş olsun dileklerimizi iletin’’ sözleri üzerine Zeki Sezer, ‘‘Ecevit’i insanımızın duaları yaşatacak’’ karşılığını verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde (GATA), geçirdiği beyin ameliyatının ardından uyutulma işlemi pazartesi günü sona erdirilen eski Başbakan Bülent Ecevit komadan çıkamıyor. Hastaneden yapılan yazılı açıklamada, Ecevit’in tedavisinin yaşam destek ünitesine bağlı olarak sürdürüldüğü duyuruldu. GATA’dan dün sabah saat 10.00’da yapılan yazılı açıklamada, şöyle denildi: ‘‘Sayın Bülent Ecevit’in koma durumu devam etmektedir. Yaşam destek ünitesine bağlı olarak solunum ve dolaşım fonk siyonları stabil olup, anestezisiyoloji yoğun bakım ünitesinde genel destek tedavi ve bakımı sürdürülmektedir.’’ Hastane önünde bekleyen partililerin yanına gelerek Ecevit’in sağlık durumu hakkında bilgi veren DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Ecevit’in geçmişte çok büyük zorlukları aştığını, bunu da aşacağını umduğunu söyledi. Sezer, ‘‘Sayın Ecevit, bize umutlu olmayı öğretti’’ dedi. Ecevit’in Danıştay’a yapılan saldırıda yaşamını yitiren Mustafa Yücel Özbilgin’in cenaze törenine giderek Türkiye’yi geriye götürmeye çalışanlara kar şı mesaj verdiğini anlatan Sezer, ‘‘Türkiye geriye götürülemez. Sayın Ecevit, içinde bulunduğu bu durumu aşacak, Türkiye de içinde bulunduğu durumu aşacak’’ diye konuştu. Ecevit’in sağlık durumunun aynı olduğunu ifade eden Sezer, ‘‘Düne (salı) göre daha kötü değil. Bu bile bir umut bizim için’’ dedi. Hastane önünde bekleyen Avukat Şenal Sarıhan’ın, ‘‘Cumhuriyet kadınları olarak Sayın Rahşan Ecevit’e geçmiş olsun dileklerimizi iletin’’ sözleri üzerine Zeki Sezer, ‘‘Sayın Ecevit’i insanımızın duaları yaşatacak’’ karşılığını verdi. Washington Times, AKP tarafından dışlanan Alevilerin laiklik endişelerinin arttığı yorumunu yaptı Aleviler Atatürk’e sadık kaldı WASHINGTON (ANKA) Son dönemde Türk hükümeti ve AKP’ye yönelik ağır eleştirileriyle dikkat çeken Washington Times gazetesi, Türkiye’deki Alevilerin sorunlarını, ‘‘Türkiye’de Alevilerin kuşkuları artıyor’’ başlığıyla duyurdu. Washington Times gazetesi, Tunceli kaynaklı, Nicholas Birch imzalı haberinde, Alevilerin cemevleri ve zorunlu din dersine ilişkin şikâyetleri üzerinde durdu. Gazete, ‘‘uzak ve yoksul’’ olarak nitelendirdiği Tunceli’nin, Doğu’daki diğer ‘‘kırsal’’ kentlere benzemediğini, kadınların türban takmadığını kaydetti. Tunceli’nin asıl özelliğinin Alevi halkının kimliğinden kaynaklandığını belirten gazete, ‘‘Osmanlı İmparatorluğu sırasında baskı altın Sayın Özkök Ne Diyor? Laik Cumhuriyete karşı, şeriatçı sivil darbe girişiminin son eylemleri karşısında tepkilerinde çok cevval olmayan kamuoyunun silkinişinin, Genelkurmay Başkanı Sayın Özkök’ü neden çok sevindirdiğini izan sahibi herkes kolaylıkla anlar. Özkök’ün başında bulunduğu kurum, laiklik konusunda çok duyarlıdır ve zaman zaman bu duyarlılığının doğurduğu tepkileri de, son çare olarak dile getirmiştir. Yanlış anlaşılmak istemem! Ne Kenan Evren Bey’in, son tahlilde AKP’nin önünü açmış olan girişimleri, TSK’nin bu konuda duyarlı olmadığı anlamına gelir, ne de benim TSK’nin son çare olarak yaptığı müdahaleleri saymam bunlardan sevinç duyduğum anlamına... Darbeler sorun çözseydi, her on yılda bir açık veya örtülü biçimde bunları yaşamış olan Türkiye bu noktada bulunmazdı. Tabii başka bir yanlışa da düşmemek gerek. Demokrasiyi çiğneyen yalnızca askeri darbeler değil, kimi zaman devlet erkini ellerinde tutanların bunu rejimi yıkmak için kullanmaları sonucunda, demokrasi askeri darbeden önce can veriyor veya komaya giriyor. ??? Ama durum ne olursa olsun, askeri darbenin çare olmadığı ortadadır. Bu sütunda askeri darbeyi laikliğin güvencesi olarak görenleri kaç kez Kenan Evren Bey örneği ile uyarmaya çalıştım. Doğrusu yaşadığımız bunca olaya karşın, askerin de, bir zamanlar Latin Amerika ülkeleri misali, darbe heveslisi olmadığını söylemek gerek. Bu durumda laikliğin ve demokrasinin güvencesi, sivil bilinçtir. Sanırım bu noktaya, asker sivil kimsenin itirazı yoktur. Tabii ki, sivil darbenin girişimcileri için laikliğin her türlü güvencesi, hasmane harekettir, çünkü onları amaçlarından alıkoyar. Sivil darbenin önemli ölçüde yol aldığı bir sırada, işlenen menfur cinayet karşısında, kamuoyunun gösterdiği haklı tepki, tabii ki, darbenin girişimcileri tarafından çok kötü karşılandı. Ama izan sahibi her demokrat sivil tepkiden sevinç duydu. Herkes gördü ki, sivil toplum rejimini korumakta kararlıydı. Rejimi bu yolla korumak isteyen herkes bu tepkiden memnuniyet duyarken, aynı zamanda tepkinin güvence olması için süreklilik niteliğini taşıması gerektiğini de vurguladı. Her demokrat bunu vurgulamalıydı da... Sayın Özkök de bunu yaptı. Her izan sahibi insan bunu anlayabilirdi. Başbakan Erdoğan anlamadı ve kızdı. Başbakan neden bu kadar sinirli ve kızgın?.. KP milletvekilleri arasında bir tek Alevinin bulunmadığını belirten gazete, Alevilerin ‘‘Türkiye’nin gerçek ikinci sınıf vatandaşları’’ olduğunu ileri sürdü. Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu’nun Alevileri Sünni olarak gördüğü yorumunu yapan gazete, en büyük şikâyet konusunun cemevlerinin ibadethane olarak görülmemesi olduğunu belirtti. A da olan Aleviler, Mustafa Kemal Atatürk’ün 20’li yıllarda gerçekleştirdiği devrime sadık kaldılar’’ yorumunu yaptı. Ancak Alevilerin uzun bir süreden beri ‘‘Türkiye’deki laikliğin niteliği’’ konusunda kuşku duyduğunu savunan gazete, bu kuşkuların artık ‘‘eyleme dönüşmeye başladığını’’ iddia etti. Alevi bir gazetecinin, Alevilerin isteklerini daha fazla dile getirmeye yönelmesini AKP’nin seçim zaferine bağlayan görüşlerine de yer veren gazete, bu çerçevede AKP milletvekilleri arasın da Alevi bulunmadığı, Alevilerin ‘‘Türkiye’nin gerçek ikinci sınıf vatandaşları’’ olduğu iddialarını da yansıttı. Washington Times’e konuşan Prof. Dr. İzzettin Doğan ise zorunlu din dersleri nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı’nı mahkemeye verdiğini anlatırken, ‘‘Başka bir seçeneğim yoktu. En azından önceki hükümetlerle konuşabiliyorduk. Mevcut hükümet ile tüm temaslar yok oldu’’ dedi. Alevilerin şikâyetlerini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürdüklerine dikkat çeken gazete, AİHM’nin geçen ay çocukları zorunlu din eğitiminden muaf tutulmasını isteyen bir ailenin lehinde ‘‘tarihi’’ bir karar verdiğini kaydetti. Ancak yargının söz konusu kararı yeniden aksi yönde değiştirdiği haberde yer almadı. Gazete, Alevilerin en büyük şikâyetinin cemevleri ile ilgili olduğunu anlatırken Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun açıklamalarına yer verdi. Gazete, Bardakoğlu’nun ‘‘Her inanç grubu bizim ortağımız’’ dedikten sonra, ‘‘Alevilerin asıl Sünni oldu ğu’’nu savunduğuna dikkat çekti. Bardakoğlu, ‘‘Cemevlerine karşı değiliz, ancak camilerin bir alternatifi değil. Alevilerin semahları olabilir, ancak oruç da tutmalılar’’ şeklinde konuştu. Ancak Bardakoğlu yaptığı açıklamada, sözlerinin yanlış çevrildiğini belirterek Alevilerin Sünni olduğu yönünde ifade kullanmadığını söyledi. Bardakoğlu, cemevleriyle ilgili soruya da, ‘‘Cemevleri kültürel zenginliğimizdir, yaşatılmalıdır’’ yanıtını verdiğini kaydetti. Gazete, Alevilerin cemevlerini ibadet yeri olarak kullanmalarına karşı çıkılmasından duydukları rahatsızlığa değinirken, ‘‘Var olan az sayıda cemevi, özel bağışlar sayesinde var oluyor. Oysa Sünni camiler ve din adamları, devlet tarafından finanse ediliyor’’ dedi. B AŞKANLIK ISITILIYOR İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN İ STANBUL Erdoğan’ın fikri Özal’ın zikri mi? ? AKP’nin kuruluşunun perde arkası mimarlarından olan Korkut Özal, kritik dönemeçlerde ortaya çıkarak önemli açıklamalarda bulunuyor. Korkut Özal, son olarak Erdoğan’ın cumhurbaşkanı değil, Türkiye’nin ilk başkanı olmayı hedeflediğini söyleyerek yeni bir tartışma başlattı. MİYASE İLKNUR Aldıkaçtı toprağa verildi İstanbul Haber Servisi 1982 Anayasası’nın mimarı Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı’nın cenazesi dün Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampusu’nda düzenlenen törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. Aldıkaçtı için düzenlenen törende konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süheyl Batum, Aldıkaçtı’nın yeniden üniversitede olmaktan ve öğrencileriyle bir arada bulunmaktan çok mutlu olduğunu anlatırken Galatasaraylı olduğunu da vurguladı. Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr.Cumhur Özakman ve Aldıkaçtı’nın torunları Eda Kehale ve Aslı Kehale’nin duygu dolu konuşmalar yaptığı törene Aldıkaçtı’nın kızları Sibel Özalp ve Lale Akıncı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, hukukçular ve Aldıkaçtı’nın öğrencileri katıldı. asirmen?cumhuriyet.com.tr KONYA’DA ‘KÜF OPERASYONU İBDAC’ye ağır darbe: 17 gözaltı KONYA (Cumhuriyet) Konya’da şeriatçı terör örgütü İBDAC’ye yönelik düzenlenen ‘‘Küf operasyonu’’nda örgütü toparlamaya çalışan 17 kişi gözaltına alındı. Yaklaşık 350 polisin katılımıyla dün sabah Konya ve ilçelerinde eşzamanlı operasyonlar yapıldı. İBDAC’ye yönelik operasyonlarda toplam 17 kişi gözaltına alındı. Zanlılardan A.A (34), A.E. (30), N.Ş. (36), A.E. (37) ve F.T’nin (26) geçmiş yıllarda örgüt adına faaliyet göstermek suçundan yakalanarak haklarında işlem yapıldığı öğrenildi. Söz konusu kişilerin, ‘‘kendiliğinden zuhur diyalektiği’’ne göre örgütü toparlamaya ve Konya’da açtıkları bekar evleri ve çay ocaklarında örgüte eleman kazandırmaya çalıştıkları iddia edildi. Bu kişilerin örgüte gelir sağlamak için silah ticareti yaptıkları, zorla çek senet imzalattıkları, adam kaçırdıkları ve otomobil hırsızlığı yaptıkları da öne sürüldü. A.A’nın, Selçuk Üniversitesi öğrencisi olduğu ve kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı davranmaktan uzaklaştırma ve disiplin cezaları aldığı belirtildi. V .G’nin evinin önünde İstanbul’dan çalındığı tespit edilen 2004 model BMW marka otomobil bulundu. Operasyonda, 3 kuru sıkı tabanca, bir av tüfeği ve çok sayıda belge ele geçirildi. Bu 5 kişinin yanı sıra S.E. (23), A.S. (26), A.B. (20), E.U. (35), K.Y. (21), İ.G. (29), M.G. (26), Ş.U. (35), V .G. (31), K.I. (29), Y.D. (34) ve T.Ş’nin (30) Terörle Mücadele Şubesi’nde sorgulandığı belirtildi. Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ve Danıştay üyelerine yapılan saldırının Cumhurbaşkanlığı seçimiyle bağlantılı olduğu iddialarının havada uçuştuğu bir dönemde, eski bakanlardan ve merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kardeşi Korkut Özal yine sahneye çıktı ve her kritik dönemde olduğu gibi yine ilginç bir iddia ortaya attı. Korkut Özal’a göre Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin 11. Cumhurbaşkanı olmak yerine halkoyuyla seçilmiş ilk başkanı olmayı hedefliyor. Eski açıklamalarında ‘‘Ben Tayyip Bey’in yerinde olsam’’ diye söze başlayan Korkut Özal, bu kez ‘‘Tayip Bey başkanlığı hedefliyor’’ diyerek kesin hüküm ifade ediyor. Korkut Özal, daha önce de Genelkurmay Başbakanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün görev süresinin 1 yıl uzatılması tavsiyesinde bulunmuştu. Bu tavsiyeden sonra da Özkök’ün cumhurbaşkanı olması konusunda AKP’ye çağrı yapan Özal, Hamas liderinin Türkiye ziyaretini de Başbakan olmadan önce Tayyip Erdoğan’ın ABD’ye ziyaretiyle eşdeğer tutmuştu. [email protected] Çizerimiz Musa Kart’a dava açan Başbakan Erdoğan’a Yargıtay’dan yanıt Başbakan üzerindeki etkisi ne? Her konuşmasıyla tartışma yaratan Korkut Özal, hangi sıfatla ikide bir ortaya çıkıp hükümete tavsiyelerde bulunuyor, kimi zaman da Erdoğan adına konuşuyordu? AKP ilişkisi, Başbakan üzerindeki etkisi neydi? Bu yetkiyi kendisinde nasıl görüyordu? Korkut Özal, basında Tayyip Erdoğan’ın akıl hocası ve gizli danışmanı olarak lanse edildi. İşin garibi, AKP ve Erdoğan’dan bu konuda uzun bir süre sessizliğini korudu. Kimsi kalkıp da ‘‘Korkut Özal kendi fikrini söylemiştir, kendisi ne danışmanımızdır ne akıl hocamız’’ türünden bir açıklama yapmadı. Taa ki Özal’ın ‘‘Ben olsam Özkök’ün görev süresini 1 yıl daha uzatırım’’ sözleri çeşitli çevrelerde rahatsızlık uyandırıncaya kadar. O zaman Erdoğan, bir dış gezi sırasında gazetecilere ‘‘Kendisi akıl hocamız değildir, akıl hocasına ihtiyacımız yok. Sadece dostumuzdur, ara sıra istişarede bulunuyoruz, hepsi o kadar’’ açıklaması yapma gereği duydu. Ancak Başbakan’ın bu açıklamasına karşın Korkut Özal, hükümet adına konuşmaya devam etti. Kimse de kendisini sustturmadı. Bu durumda Korkut Özal’ın AKP üzerinde önemli bir etkisi olduğu ve netameli konularda hükümetin söyleyemediklerini söyleyerek siyasi tansiyonu ölçen bir görevi olduğu düşüncesi akla geliyor. ‘Kedi sevimli bir yaratıktır’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ? Karikatür çizilerek yapılan siyasi eleştirilerin basın sevilen ve arzulanan bir şey değil Yargıtay’ın, çizerimiz Musa özgürlüğü ve düşünceyi açıklama özgürlüğüne aykırı dir, ancak toplumun gelişmesi için Kart’ın kedi şeklinde betimlediği gereklidir.’’ olmadığı vurgulanan Yargıtay kararında ‘‘Görüş ve Başbakan Tayyip Erdoğan’a 5 bin Karikatür çizilerek yapılan siyaYTL ödemesine ilişkin kararı boz düşünceler abartılı, incitici, aykırı, rahatsız edici, belli si eleştirilerin basın özgürlüğü ve ölçüde alaycı olabilir. Basın yoluyla bu hakların ma gerekçesi belli olurken Başdüşünceyi açıklama özgürlüğüne bakan Erdoğan’a hukuk ve kariaykırı olmadığı vurgulanan kararkullanılması demokrasinin gereğidir’’ denildi. katür dersi verildi. da, ‘‘Görüş ve düşünceler abartıGazetemizde, çizerimiz Musa Kart tara nı oybirliğiyle bozmuştu. Dairenin bozma lı, incitici, aykırı, rahatsız edici, belli ölçüde fından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı kararının gerekçesi belli oldu. alaycı olabilir. Basın yoluyla bu hakların kulkedi şeklinde betimleyen bir karikatürün lanılması demokrasinin gereğidir’’ denildi. yayımlanması nedeniyle Başbakan, ‘‘kişilik ‘Eleştiri toplum için gerekli’ İmam hatip liseleri konusunun sürekli tarKararda, basın özgürlüğünün anayasa ve tışılmakta olup zaman zaman ülke gündehaklarına saldırıda bulunulduğu’’ gerekçesiyle 10 bin YTL tutarında manevi tazmi Basın Yasası ile güvence altına alındığı mini işgal ettiği anlatılan kararda şöyle denat istemiyle dava açmıştı. Ankara 8. Asli anımsatılarak şöyle denildi: ‘‘Siyasi yönü nildi: ‘‘Diğer taraftan karikatürist olan daye Hukuk Mahkemesi, bu istemi kabul ede ve konumu itibarıyla her konuda herkesin valının bir sanatçı duygusallığı ve duyarlılırek gazetemiz, Musa Kart ve sorumlu ya davacı gibi düşünmesi zorunlu değildir. Bu ğı taşıdığı düşünüldüğünde, bir kediyi aşazıişleri müdürümüz Mehmet Sucu’nun or anlamda davacının eleştiriye açık olması ge ğılama aracı olarak kullanmayacağının da taklaşa 5 bin YTL manevi tazminatı Erdo rektiği belirgindir. Mizah inceliğiyle hicve kabulü gerekir. Kaldı ki onlar, bugün tüm dünğan’a ödemesine karar vermişti. Yargıtay 4. der ve eleştirilerde bulunur. Eleştiri ise doğ yada birçok insanın evlerini ve yaşamlarını Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararı ruyu bulmanın yollarından biridir. Eleştiri paylaştığı sevimli varlıklardır.’’ CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle