19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MAYIS 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Değer Tugay Yazgan: ‘‘Cumhuriyet’e atılan bombaların ve Danıştay’a sıkılan kurşunların Başbakan’a atılan domates kadar değeri yok!’’ Ya ğ m u r E k i m Eleştirinin sınırı tartışılıyormuş... ‘‘Daha sonra kınayacaksan her türlü kışkırtma serbesttir!’’ FRANSA, Ermeni soykırım iddialarını yalanlamayı suç sayan yasa tasarısının görüşülmesini sonbahara bıraktı. Özellikle Fransız sosyalistlerinin Ermeni diasporasına gösterdiği bu ilginin nedeni nedir? Fransa’daki Ermeni oyları mı yoksa tarihi bir borç mu? Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden siyaset bilimci Prof. Dr. Nurşen Mazıcı’nın Pozitif Yayınları’ndan çıkan ve 1919 1921 yıllarını kapsayan ‘‘Ermenistan Sorunu’’ kitabına bakınca bir borç üstelik emperyalist bir borç olduğu anlaşılıyor. Fransız sosyalistlerine de emperyalizmin borazanlığı doğrusu pek güzel yakışıyor! Mazıcı, kitabında bir rapordan söz ediyor. Raporu; 1926 yılında Dr. Herbert Adams Gibbons hazırlamış; 2 Haziran 1926’da dönemin ABD PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Fransa niçin soykırım yasası çıkarıyor? Oykırım olmasın diye! Baykal’ınki Geçenlerde televizyonlardan biri meşhur türbanlı Merve Kavakçı’nın Meclis’e getiriliş görüntülerini yayımladı. Kavakçı’nın yanında üç koruması vardı; Nazlı Ilıcak, Mehmet Ali Şahin ve Abdüllatif Şener. Şahin şimdi Başbakan Yardımcısı, Şener de Deniz Baykal’ın Cumhurbaşkanı adayı! Başkanı’na vermiş. Hani; Lozan Antlaşması’nı reddeden ABD var ya işte onun başkanına. Adams adındaki adam Ermenileri savunduğu raporunda her bir şeyi anlatıyor. Birinci Dünya Savaşı’nda 200 binden fazla Ermeni Fransız, Rus ve İtalyan ordularına katılıyor. Rusya savaştan çekilince Kafkasya’da Ermenilerin başına bir Fransız komutan geçiyor. İtilaf Devletleri’nin Kafkas 1. Ordu müfrezesi komutanı Tuğgeneral Kalitine bakın ne diyor: ‘‘Ermeni lejyonu Sarıkamış operasyonunun başlangıcında düşmanla (Türkler) göğüs göğüse savaştı ve onları acımasız biçimde cezalandırdı. Bu savaşlar Sarıkamış’ta büyük bir zaferle sonuçlandı. Sarıkamış’ta verdikleri mükemmel hizmet için Fransa Ermenilere teşekkür etmekten büyük mutluluk duyarım.’’ Fransızlar Ermenileri bir güzel kullanmışlar. Tabii bu arada Fransa’daki Ermeniler de kendilerini Fransızlara kullandırtmışlar. Adams’ın raporundan: ‘‘Ağustos 1914’te savaş başladığında Paris’teki Ermeni öğrencileri Fransız ordusunda yer almak için hemen askere yazıldılar. Özellikle aileleri Türkiye’de oturan Ermeni gençlerinden 900’ü yabancı lejyonunda yer aldı ve savaştı. Yalnızca 55’i ölürken geride kalanlara, savaşta gösterdikleri başarıdan dolayı bir ya da daha fazla cesaret madalyası verildi.’’ Fransız emperyalizmi, Türkleri öldürdüğü için cesaret madalyası ile ödüllendirdiği fakat ortada bıraktığı Ermenilerin torunlarına şimdi ‘‘sosyalist’’ kılıf içinde borcunu ödemeye çalışıyor. Hepsi bu! Kırılma Noktası Başbakan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, dinci teröristler tarafından katledilen Danıştay yargıcı Mustafa Yücel Özbilgin’in Kocatepe Camisi’ndeki cenaze namazında halkın kendilerine ve orada bulunan hükümet üyelerine gösterdiği tepkiler karşısında ‘‘infial’’e kapılmışlar. Halka öğüt veriyorlar, halkı ‘‘terbiyeye davet’’ ediyorlar. ‘‘Eleştirilere evet, ama hakarete hayır!’’, ‘‘Türk milletine hakaret yakışmaz!’’ diyorlar. Her şeyi en iyi kendilerinin bildiğini, doğru olanı yalnızca kendilerinin yaptığını sanıyorlar. Sen vatandaşa, ‘‘Ananı da al git!’’ diyeceksin, ‘‘Şeyini şey ettiğimin şeyi!’’ diyeceksin; yargıya, ‘‘Efendi!’’ diye başlayan sözler edeceksin, bu dediklerin aşağılama, hakaret olmayacak, tam tersine Türk milletine yakışır davranışlar olacak, ama halk sana tepki gösterince ‘‘infial’’e kapılacaksın. Oysa asıl ‘‘infial’’ içinde olan Başbakan’ın ve TBMM Başkanı’nın öğüt verip ‘‘terbiyeye davet’’ etmek istediği halktır. Halk uzun zamandır hükümetin pişirip pişirip yeniden önüne sürdüğü ‘‘türban’’ konusundan, ‘‘imam hatip liseleri’’ konusundan, ‘‘laikliğin yeni yorumlamalarından’’, bürokrasinin dinci kadrolarla doldurulmasından boğulma noktasına gelmiştir. Halk kör değildir, laikliğin altının nasıl oyulduğunu görmektedir; kadınlar, hükümet üyelerinin türbanlı eşlerini, türbanlı kızlarını gördükçe kendi kızlarının geleceğinden endişe duymaktadırlar. Duydukları endişe, kadınları bayrak sopasını kapıp cami avlusunda Bakan kovalama noktasına getirmiştir. Halk, istenilen yere yönlendirilecek, dur deyince duracak, git deyince gidecek bir koyun sürüsü değildir. İnsanların sabırlarının taştığı bir çizgi vardır, bu çizgiyi zorlamamak gerekir. Hükümet, uzunca bir zamandır bu çizgiyi zorlamak, halkın sabrını taşırmak için elinden geleni yapmıştır. İşin tuhafı hâlâ da yapmaktadır. ??? Laikliğin en güçlü kalelerinden biri olan gazetemiz, dinci çevreler tarafından her zaman bir ‘‘fesatlık kaynağı’’ olarak görülmüş, fakat ‘‘Tehlikenin farkında mısınız?’’ kampanyasıyla birlikte güncel boy hedefi durumuna gelmiştir. Bombalanmıştır. Aslında hükümetin kendini toparlaması, ‘‘Biz ne yapıyoruz?’’ diye sorması için bir olanak olan bu olay Başbakan tarafından bir ‘‘Geçmiş olsun!’’ mesajına bile layık görülmeyecek ölçüde küçümsenmiştir. Nitekim Cumhuriyet’e ‘‘Allahüekber...’’ diye bağırarak bomba atan teröristler, birkaç gün sonra Danıştay’a saldırmışlar, bir yargıcı öldürüp üç yargıcı da yaralamışlardır. Aymazlık bu olayda da sürmüştür. TBMM Başkanı basının önüne çıkıp, ‘‘Bu olayla türban arasında bir ilişki kurulamaz’’ türünden sözler etmiştir; üstelik de Danıştay yargıçlarına ateş eden katilin, ‘‘Bunu Danıştay’ın türban kararı nedeniyle yaptım!’’ demesine karşın. Geçen haftaki ‘‘Kimdi O Gençler’’ başlıklı yazımda, ‘‘Terörün psikososyal nedenleri üzerine kafa yoran uzmanlar şiddet eylemlerine girişen insanların kafaca, toplumun belirli düşünsel/siyasal genel ortamından beslendiklerini, eylemlerinin bu belirli ortamda destek bulabilecekleri kanısının onlara cesaret verdiği konusunda birleşiyorlar’’ diye yazmıştım. Bu, Cumhuriyet’e ve Danıştay’a saldıran teröristler için de geçerlidir. Üzerlerinden, daha sonra ‘‘İmam Hatip Liseleri’’ nedeniyle YÖK’e karşı saldırı düzenleyeceklerine ilişkin bilgiler de çıkmıştır, ‘‘düşünsel/ siyasal genel ortamdan beslenme’’ dediğim budur. ??? Dincilikle laiklik arasındaki çatışma, beklenen ‘‘kırılma noktası’’na gelmiştir. Kocatepe Camisi’nde tanık olunanlar da gelinen noktanın somut yansımalarıdır. Bu noktadan sonra işler, AKP açısından eskisi gibi yürüyemeyecektir. Gün, kafayı iki elin arasına alıp düşünme günüdür. Macun, tüpünden bir kez çıktı mı, gerisin geriye sokulması olanaksızdır çünkü. [email protected] SESSİZ SEDASIZ (!) Osmanlı’nın torunları yetiştiriliyor DANIŞTAY’I basarak türban karşıtı kararları nedeniyle Danıştay 2. Daire üyelerini topluca katletmek isteyen; bir yargıcı öldürüp dört yargıcı yaralayan saldırgan ‘‘Biz Osmanlı’nın torunuyuz’’ diyor. Laik ve demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde monarşi ve şeriata dayalı Osmanlı’nın torunu olmak ne demektir? Bu sorunun Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com yanıtını İstanbul’daki Florya Tevfik Ercan Anadolu Lisesi öğrencilerini özel eğitim programı ile ‘‘Osmanlı’nın torunları’’ olarak yetiştirdiği anlaşılan Florya Tevfik Ercan Anadolu Lisesi yöneticileri verebilir mi acaba? Neydi Akif Kökçe: ‘‘Atatürk; ‘Cumhuriyeti bizler kurduk, sizler yaşatacaksınız’ mı demişti yoksa ‘Cumhuriyeti bizler kurduk, bunlar batıracak, sizler seyredeceksiniz’ mi demişti?’’ Vakit değil, beş vakit kışkırt bülteni! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Yine o avukat... ‘‘Vakitsiz vedanla, bizi kör kuyularda merdivensiz bıraktın...’’ Geçen pazar Trabzon’da kalbine yenik düşen arkadaşımız avukat Derviş Parlak için, eşi Betül ile oğlu Fırat böyle yazmışlardı gazetemizdeki ilanlarında... (16 Mayıs 2006) Aslında, sadece onların değil; kentlerine, semtlerine, çevreye, yaşama haklarına sahip çıkmak için ‘‘hukuk devletine güvenen’’ nice kişilerin ve kurumların da ‘‘merdiveni’’ gibiydi Derviş... Talan düzeninin kör kuyularından, adaletin aydınlığına ulaşmak için çareyi ‘‘yargı’’ya başvurmakta görenlerin ‘‘gözüpek’’ merdiveni... Şimdi, 1980’lerin ünlü ‘‘Park Otel’’inden, günümüzün en acımasız rant saldırılarına kadar, toplumsal değerlerin gasp edilmesine karşı kentlilik ve yurttaşlık bilinci içinde ‘‘davacı’’ olmuş niceleri, Derviş Parlak’ın özverili hukuk mücadelesiyle elde etBu nedenle, hukukun gereği yerine gelmeyen kimi davalarda, siyasi baskıların da etkisi olduğunu ‘‘cesur’’ca anlatan, hatta yazan bir avukattı Derviş Parlak... Kamu yararı ve toplumsal haklarla bütünleşmiş bir ulusal çıkar anlayışı ise sadece kentin ve çevrenin savunulmasında değil, ülkenin ve cumhuriyetin tüm değerlerinin korunarak gelecek kuşaklara aktarılmasında da önde gelen güvencelerimizden... Derviş bu nedenle aynı zamanda bir kültür ve demokrasi neferi; laikliğin bilinçli savunucusu; tarihsel ve doğal mirasın bekçisi ve Anadolu uygarlıkları ile ulusal kimlik arasındaki bağı yaşam felsefesi yapmış bir ‘‘Türkiye aydını’’ydı... ‘Dava’sını sürdüreceğiz Geçen salı günü Zincirlikuyu Camisi’nden aynı mezarlıktaki sonsuzluğa uğurlarken çevredeki yapılaşmaya baktım... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN Tam karşıda Fatih Sultan Mehtikleri kazanımlarında ‘‘yurtsever avukat’’larını daha bir derinden met Vakfiyesi’nden gelen kamuya ait ‘‘Okmeydanı’’ tepelerini anacaklar... yasadışı işgal etmiş sayısız apartIşıklar içinde yatsın... mandan oluşan ‘‘hukuk dışı’’ kent Türkiye aydını... dokusu... Affedilmeyi bekliyor... Av. Derviş Parlak, kısa süren Diğer taraflarda ise Zincirlikuömrünün yoğun meslek yıllarına, yuMaslak yönünde sıralanan ve Türkiye’de özellikle imar rantıy her biri şehircilik kurallarını açıkla yaratılan tahribatı, ‘‘hukukun ça çiğneyerek yükselen ‘‘altyapıüstünlüğü’’yle azaltabilmenin eş sız’’ şımarık gökdelenler... Milsiz değerdeki deneyimlerini sığ yon dolarlı müşterileri bekliyordırdı. Dava dosyaları, bu konuda lar... mutlaka kitaplaşması gereken en Derviş’i bunların arasında dinzengin arşivlerden birini oluştu lenmeye bırakırken, 10 yıl önceruyor... ki bir gazete manşetini anımsaKentin geleceğini karartma pa dım. hasına, çevre ve kültür değerleriDragos’un eşsiz doğal peyzajıni gözden çıkaran ‘‘ayrıcalıklı i nı paramparça eden ‘‘yasadışı mar izinleri’’ne karşı duyarlı mü apartman izinleri’’ne karşı semt vekkilleri adına kazandığı dava sakinlerinin hukuk mücadelesini ların hemen tümünde, güvendiği yürütürken, ‘‘yine o avukat’’ diye iki dayanak vardı. başlık atılmış ve denilmişti ki: Birincisi; ‘‘yargının bağımsızlı ‘‘Park Otel için mahkemeden yığı’’... kım kararı çıkartan avukat Derİkincisi de ‘‘kamu yararı’’ ile viş Parlak, şimdi de Dragos’taki ‘‘toplumsal ve ulusal çıkarlar’’ yüksek binaları gözüne kestirdi...’’ kavramlarının temel hukuk ilke (4 Aralık 1996Sabah) lerimiz arasında yer alması... İşte o avukat, şimdi yattığı yeÖzellikle dar ve kişisel ‘‘men rin çevresini gözüne kestiremefaat’’ların kollanmasından doğan yecek kadar yorgun ve dalgın... yağma uygulamalarını sorgulaHuzur içinde dinlenebilmesi yabilmenin yegâne güvencesi; için ‘‘davası’’nı bıraktığı yerden aynı yağmanın ardındaki siyaset sürdüreceğiz... ten, yargının etkilenmemesi... ekinci?cumhuriyet.com.tr HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Mayıs www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Şişmanlama korkusu. 1 2/ Yumurta 2 akı ve pudra 3 şekeriyle yapılan bir tür 4 kuru pasta... 5 Halk dilinde 6 tarladaki seb7 zeye verilen ad. 3/ Bir Av 8 rupa ülkesi 9 nin başkenti... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Telefon sözü. 4/ Alman faşisti... Kü 1 P İ S K O P O S K O L İ K çük mağara. 5/ Muğ 2 A T E A T U laAntalya ili sını 3 S A D M E 4 T R E Y O N L rında bir çay... Hatay yöresinde incirden 5 Ö R E N K A B A K A K yapılan rakıya veri 6 R E B E K H E V E S N A len ad. 6/ Adları sıfat 7 yapan bir yapım e 8 D İ K İ L İ T A Ş ki... Diyarbakır’ın 9 İ N İ Ş M A Z I eski adı. 7/ Oylumlu... Akdeniz Bölgesi’nde bir akarsu. 8/ Oğul, evlat... Hattatların kâğıt cilalamakta kullandıkları özel bir bileşim. 9/ Rüzgâr korkusu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ En küçük izci kuruluşu... Vücuttaki AIDS virüsünü saptamakta kullanılan test. 2/ Kötü, çirkin... Gümüşhane’nin bir ilçesi. 3/ Çanakkale’nin, peyniriyle ünlü bir ilçesi... Düşünce. 4/ Ev giysileri ve sabahlık yapımında kullanılan dökümlü bir kumaş... İlaç. 5/ Kâfi gelmeyen... Anadolu halklarının en eski ama tanrıçası. 6/ Bir nota... Anlaşma, uyuşma. 7/ Düz ve geniş arazi... ABD’nin bir eyaleti. 8/ Mobilyalarda kullanılan, silindir biçimli kalın yastık... Tanrı. 9/ Düşünülenin tersini söyleyerek yapılan ince alay... Hintİran dil grubuna verilen ad. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle