23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2006 SALI 6 ‘Kuvayı Milliye Ruhu’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Ankara Şubesi tarafından ‘‘Kuvayı Milliye Ruhu’’ konulu bir konferans düzenleniyor. Kıbrıs Türk Kültür Derneği’nde 18 Mayıs günü saat 15.00’te gerçekleştirilecek olan konferansa emekli Tümgeneral Osman Özbek konuşmacı olarak katılacak. HABERLER Aşıran Amerikalı doktor mu? Dr. Spock Dr. Doğramacı davasında karar kesinleştiğine göre geriye bir tek olasılık kalıyor SALI ORHAN BURSALI Eski Tas Eski Hamam Bu iş böyledir. Yıllardır ekonominin gidişatını belirleyen ‘‘döngü’’, yasasını sürdürüyor. 50 milyarlar mertebesinde Türkiye’ye akarak dövizi baskılayıp sabitleyen, yüksek cari açığı finanse eden sıcak para, Türkiye’de ekonomiksiyasi risklerin giderek arttığını, yüksek kazançlar elde edemeyeceğini hissedince kaçmaya başladı! Dövize talep, kurları yukarı çekti.. Burada bahsettiğimiz, ‘‘kontrollü bir devalüasyon’’u, ‘‘bizim hükümet’’ değil, ama dışarısı gerçekleştirdi.. Uluslararası ve ulusal gelişmelere göre, bu devalüasyon artabilir de. İktidar, ekonomide yeteneksiz.. Ekonomideki gelişmeyi belirlemede sıfır.. Ekonomide inişleri çıkışları, büyümeyi küçülmeyi, enflasyonu krizleri belirleyen esas güç, hem dışarısı.. Ekmeğimiz küçülecek mi? Nasıl, ne zaman emekli olacağız? Hangi malları satacağız? Kıbrıs’ın ne kadarını vereceğiz? Milli gelirimiz ne kadar gerileyecek veya ilerleyecek? Yüzde kaç zam yapacağız.. hepsine dışarısı karar veriyor! Fırtınalı okyanusta bir tekne Türkiye, dümende de ‘‘Allah Kerim!’’ İktidar, iktidarsız! Bu da doğal, çünkü hepsi tüccar! Üretici değil, tüccar! Alıcısatıcı.. Aracıtefecikomisyoncu.. Üreticilik ise başka bir meslek, başka bir mezhep ve meşrep işi.. Yaratıcılık işi, risk işi, yürek işi, beyin işi, planlama işi.. ‘‘Siyasi iktidar’’ın aklı ile piyasanın aklı arasında zerre kadar bir fark yok.. ??? Piyasanın devalüasyonu, eğer devam ederse, 12 bin dolarlık milli gelir palavraları atanların, bir erken seçim baskını yapmazlarsa eğer, 2007’de ipliklerini erkenden pazara çıkartacak. Piyasa, ucuz döviz ortadan kalkınca ithalata öyle sıcak bakamayacak.. İthalat hız kesince, üretimi etkileyecek. Çünkü üretim, hammadde ve ara malları ve gerekli makine techizatına bağlı olarak artıyordu.. Bu durum, orta vadede ihracatı da etkileyecek.. derken büyüme rakamları aşağı çekilecek.. Enflasyon başını kaldıracak... Çalışan kesim daha da ezilmeye başlayacak. Büyük kriz beklenmese bile, ekonomi, eğer sıcak para daha büyük oranlarda kaçarsa, daralacak. İşsizlik daha ciddi boyutlara ulaşacak.. Büyümesi, tamamen dış koşullara, dış borç alımına, sıcak para hücumuna bağlı bir ülkenin bu kaderi kaçınılmazdır. Biz sokaktaki insanlar olarak bu gerçeği, bu kısır döngüyü öğrenmişsek, kocca okumuş iktisatçılar, kocca hükümetin Amerikalarda okumuş parlak çocukları, Türkiye hazinesini yıllarca yönetmiş kocca insanlar neden, niye uyarı görevlerini yapmazlar? ??? Ekonomideki yapısal dönüşüm diye yıllarca tepinenlerin kafasında olan sadece, devletmillet mallarının satılmasıydı, özelleştirmeydi.. Türkiye’nin uluslararası piyasaların istediği biçimde ‘‘yapısal’’ değişikliklerin gerçekleştirilmesiydi.. Ama iktidarda ve iktidarların yağdanlıkları arasında, tek bir kişi bile çıkmadı ve sormadı: ‘‘Yahu tamam, ekonomide yapısal değişimler yapalım, bir dizi özelleştirme de yapalım, ama ekonominin kaderini dışarıya tam bağımlı olmaktan ve ithalata bağımlı bir ekonomik büyümeden nasıl kurtulalım; alıcı değil satıcı, dış ticarette sürekli büyük eksiler veren değil artıya geçen bir ülke nasıl oluruz?’’ Egemen sınıflar, yani ülkeyi yönetenler ve düzenin ekonomistleri, sınıfta kalmış durumdadır. ??? Salt dış piyasanın düdüğüne göre hareket edildiği ve ülkede ekonomik yapı değişikliği ulusal yararlara göre gerçekleştirilmediği sürece, Bu ülkede gerçek demokrasi yerleşemez ve olamaz, Bu ülke, dış ve iç kaynaklı siyasi etnik ve intikam hesaplarından kurtulamaz; Bu ülke AB’ye giremez, AB karşısında ulusal çıkarları koruyamaz, liberallerimiz dışarının istediği hemen her konuda taviz verilmesini ister durur.. Türkiye, öğrenen bir ülke değil.. Türkiye’nin iktidar ve piyasa destekçisi yazaraydın takımı da iyi öğrenci, üretici, yaratıcı değil, tıpkı gelir geçer siyasi takımlar gibi kolaycı ve ezberci.. Neden ülke çapında, kamuoyu oluşturucuları, kapana girdiğimiz ekonomik döngüyü nasıl kırabileceğimiz, ithalata değil de iç üretime bağımlı bir ekonomik büyümeyi nasıl gerçekleştirebileceğimiz konusunda bir tartışma açmaz? Serseri kurşun can aldı ? SIV AS (AA) Sıvas’ın Gümüşdere beldesinde Şükrü Ç. ile Türkan Budak’ın açık havada yapılan nişan töreni sırasında, havaya ateş açıldı. Bu sırada töreni izleyen ve alandaki boş kovanları toplayan ilköğretim okulu 3. sınıf öğrencisi O.S’nin (9), kalbine saçma isabet etti. Küçük çocuk olay yerinde yaşamını yitirdi. Olayla ilgili damat adayı Şükrü Ç. ile N.D, S.D. ve Ş.K’nin gözaltına alındığı bildirildi. E Tophane Meydanı Çeşmesi açıldı ? İstanbul Haber Servisi Sabancı Grubu markalarından Saka Su tarafından restore ettirilen Tophane Meydan Çeşmesi açıldı. Törende konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Tophane Çeşmesi’nin Türkiye’deki 3. büyük meydan çeşmesi olduğunu, birer kültürel miras olan bu eserleri 2010’da kültür başkenti seçilen İstanbul’da öne çıkarılması gereken unsurlar olarak gördüğünü söyledi. Çeşmenin restorasyonunda, 15 mimar ve 4 hat sanatı ustası görev aldı, 740 metrekare kurşun, 40 metrekare 23 ayar altın varak ve 20 adet aydınlatma armatürü kullanıldı. ğer olayın hakkını vererek bir özetini yapmaya kalksam, bir kitap yazmam gerekir; aslında bu konuda bir kitap yazılsa hem iyi olur hem de iyi bir mizah kitabı olur. Ben özetin özetini yaparak bir gazete yazısına sığdırmaya çalışacağım. Prof. Dr. İhsan Doğramacı 1952 yılında ‘Annenin Kitabı’ adlı bir çocuk kitabı yazdı. Bu kitap, ilk baskısı 1946 yılında yapılmış Amerikalı Dr. Spock’un yazdığı ‘Baby and Child Care’ adlı kitaba çok benziyordu. Benzerliğe önce Uğur Mumcu dikkat çekti (1981). Prof. Hasan Yazıcı ise bir yazısında benzerliğin bu kadarını ‘aşırma’ya benzetti. Prof. Doğramacı, Prof. Yazıcı’yı ‘‘kişisel haklarına saldırı’’ gerekçesiyle mahkemeye verdi ve aşırma yapmadığını ileri sürdü (yıl 2000). 6 yıl süren, 3 yargıç değiştirilen, 3 ayrı bilirkişi raporuyla görülen dava sonunda Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin Hasan Yazıcı’yı 10 bin YTL manevi tazminat ödemeye mahkum eden kararını onayladı. (Gerekçesini henüz açıklamadı.) Bu iş nasıl oldu? 1946 yılında yazılan Dr. Spock’un kitabı ile 1952’de yazılan Dr. İhsan Doğramacı’nın kitabı arasındaki benzerlikler ortada iken mahkemeler neden aşırma yapıldığını söyleyeni mahkum etti? Hasan Yazıcı Antalya ve Lara için Ankara’dalar ? ANTALYA (AA) Antalya’da bazı sivil toplum örgütleri ve meslek odalarınca kurulan Lara’yı Kurtarma Komitesi, Lara Kent Parkı tahsisinin iptali için bugün saat 12.00’de Ankara’da ‘‘Antalya ve Lara için Ankara’dayız’’ eylemi düzenleyecek. 11 otobüsle Ankara’ya hareket eden komite TBMM’de grubu bulunan partileri de ziyaret edecek. URASI TÜRKİYE Mİ? B İşin sırrı, Prof. Doğramacı’nın ‘çocuk bakımı’ konusundaki bilgisi mi, herkesi çocuk yerine koyması mı, yoksa ‘‘Burası Türkiye’’ mi? Dava sürerken (ve bizler bir yazı yazabilmek için davanın bitmesini beklerken) Vatan gazetesinde Devrim Sevimay imzasıyla İhsan Doğramacı ile yapılmış bir söyleşi yayımlanır. Konuşma sırasında laf lafı açar ve sonunda Benjamin Spock meselesi açılır. Doğramacı kendisine ne söylediyse muhabir fikrini şu şekilde açıklar: ‘‘Doğramacı bu kitabı 1943’te yazmış. Spock ise 1946’da. Eğer Doğramacı’yı aşırmakla suçlayan tarafın elinde başka bir gerçek varsa onu da bu köşede yayımlamaya hazırım. Fakat tüm hakikat bundan ibaret ise sanırız şu Spock meselesine artık nokta koymak gerekiyor.’’ Prof. Yazıcı bunun üzerine TBMM kütüphanesinde bir araştırmaya girişir. MEB Basın Yayın ve Derleme Müdürlüğü’nün 19391948 tarihli Türkiye Bibliyografyası’nın fotokopisini çektirir. Söz konusu belgede ‘‘Doğramacı, Dr. İhsan’’ adının yanında bir tek kitabın adı vardır: ‘‘Müzmin İdiopatik Steatorrhee’’. Yayın tarihi: 1940. Prof. Yazıcı, Vatan yazarına belgeyi yollayınca kendisinden şu epostayı alır: ‘‘(Doğramacı) Kitabın kapağını faksladı. ‘Yeni Matbaa 1943’ yazıyor. Aklım iyice karıştı. merikalı çocuk uzmanının kitabı ile Doğramacı’nın ‘Çocuk Bakımı’ kitapları arasında önemli benzerlikler vardı. Önce Uğur Mumcu’nun gündeme getirdiği benzerliği Prof. Hasan Yazıcı ‘aşırma’ya benzetmişti. Doğramacı, Yazıcı’yı mahkemeye verdi. 6 yıl süren davanın sonunda varılan kesin hüküm, Doğramacı’nın aşırma yapmadığı yolunda. Geriye tek olasılık kalıyor. Doğramacı’nın kitabı Dr. Spock’un kitabı Bilginize...’’ OMİK Mİ, TRAJİKOMİK Mİ? K İşi bilenlere ‘komik’ görünen bu bilgi, nedense işi en iyi bilen Hasan Yazıcı’ya ‘trajikomik’ görünür ve olayın başka bir kanıtını bizzat İhsan Doğramacı’nın kitabından bulup çıkarır: Doğramacı 1952 yılında yayımlanan kitabının ilk baskısında ‘‘Spock’un ünlü eserinden şekil bakımından yararlandığını’’ ileri sürmektedir. Hatta bu bilgi, Hasan Yazıcı davasında Doğramacı’nın avukatları tarafından aşırma iddiasına karşılık ‘‘yeterli atıf verme’’ olarak gösterilmiştir. Böylece Doğramacı’nın avukatları dava boyunca, Doğramacı’nın yazdığı kitapta Spock’a atıf yaptığını, dolayısıyla ‘aşırma’ sayılmayacağını ileri sürerken Prof. Doğramacı bir gazeteciye kendi kitabının daha eski tarihli (1943) olduğunu söylemektedir. Sonuçta kitaplar arasındaki benzerlikler ortada iken Türk mahkemesi Prof. Doğramacı’nın aşırma yapmadığına karar verdiğine ve Yargıtay’ın onaylaması ile bu düşünce kesin karar haline geldiğine göre geriye bir tek olasılık kalıyor: Dr. Spock, Dr. Doğramacı’dan aşırma yaptı. A İhsan Doğramacı Dr. Spock Türkçe biliyor muydu? K Müdür başvuruları ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı genelgeye göre, eğitim kurumlarında müdür ve müdür yardımcısı olarak atanacakları belirleyecek ve 30 Haziran’da yapılacak sınavın başvuruları, 22 Mayıs2 Haziran tarihleri arasında yapılacak. Sınavla ilgili şartlar www.meb.gov.tr ve sinavlar.meb.gov.tr adreslerindeki ekılavuzda yer alırken başvuru işlemleri merkez teşkilatına bağlı okul ve illerde okul müdürlüklerince belirtilen tarihler arasında internet aracılığıyla gerçekleştirilecek. esin kararın açıklandığı gün, Prof. Dr. Hasan Yazıcı ile konunun ayrıntılarını konuştuk. Yanımızda avukatı Aydın Aybay da vardı. Hepimizin boynu, gözleri örtülü ‘‘Adalet Hanım’’ın kılıcı karşısında kıldan inceydi elbette... İki kitap arasında neredeyse satır satır denebilecek benzerlikler olduğu ortadaydı. Buna karşılık Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin onayı ile kesin karar haline gelen sav da ortadaydı: İhsan Doğramacı aşırma yapmamıştı. Öyleyse aşırmayı Dr. Spock mu yapmıştı? Fakat acaba nasıl yapmıştı? Dr. Spock’un kitabını yazdığı sırada henüz Doğramacı’nın kitabı yazılmamıştı. Ortada bir gazeteciye fakslanmış (ancak dava sırasında delil olarak ileri sürülmemiş) bir kitap kapağı vardı sadece. Kimsenin görmediği bu kitabı Dr. Spock görmüş olsa bile, nasıl okuyabilmişti? Çünkü Doğramacı’nın faksladığı kitap kapağında ‘‘Yeni Matbaa 1943’’ yazıyorsa kitap Türkçe yayımlanmış demekti. Dr. Spock, Türkçe biliyor muydu? Son mahkeme kararı Türk bilim dünyasını işte bu tür sorularla karşı karşıya bıraktı. Öte yandan başka bir tartışma daha alttan alta gelişiyor: Dr. Doğramacı’nın Dr. Spock’tan veya Dr. Spock’un Dr. Doğramacı’dan aşırma yapmış olması o kadar önemli mi? Bir anlamda değil, çünkü üniversitelerimizde yabancılardan ve birbirlerinden kopya çeken birçok bilim adamı var. Bunlara bir kişi daha eklenmiş veya çıkarılmış ne fark eder? Asıl önemli olan, mahkemeden böyle bir karar çıkmış olması. Hasan Yazıcı bilim dünyasından sonra adaletin de bozulmaya başlamadığına inanmak için önümüzdeki günlerde ‘‘karar düzeltilmesi’’ yoluna başvurmaya hazırlanıyor. obursali?cumhuriyet.com.tr. İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI SUSTURAMAZLAR, BİRLİK VE DAYANIŞMAMIZI GÖSTERME ZAMANI GELDİ Bakan Çiçek: Cumhuriyet’e saldırıyı tasvip etmemiz mümkün değil Cumhuriyetimize kastedenler Cumhuriyet gazetemize saldırıyorlar. Ey Cumhuriyet Okurları. Bu hain saldırılara karşı çıktığımızı ve gazetemize desteğimizi göstermek için 17 Mayıs Çarşamba günü 12:30’da Cumhuriyet gazetemizin önünde toplanıyoruz. Yılmadığımızı, yıldıramayacaklarını, bu Cumhuriyeti yıkamayacaklarını, gösterelim şunlara. Sen Gelmezsen Bir Eksiğiz! Bugün değilse ne zaman... ‘Hükümet olarak kınıyoruz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hekim açığını gerekçe gösteren hükümet, yabancı doktorlara Türkiye’de çalışma izni vermek için harekete geçti. Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılan yasa tasarısına göre, yabancı hekim, hemşire ve ebeler Türkiye’de çalışabilecek. Türkiye’de hastane yapan bir yabancı, hastanede görev yapacak personeli de ülkesinden getirebilecek. Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek bir soru üzerine gazetemize yönelik saldırıları hükümet olarak kınadıklarını söyledi. Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Çiçek, toplantıda Sağlık Hizmetleri Temel Yasası Tasarısı’nın da aralarında bulunduğu bazı yasa tasarılarının imzaya açıldığını söyledi. Çiçek tasarıyla, Yeşil Kart’la tedavi hizmetleri kapsamının genişletildiğini ve diş tedavi giderlerinin de karşılanacağını anlattı. Tasarıyla getirilen bir diğer önemli düzenlemenin de yabancı hekime Türkiye’de çalışma izni verilmesi olduğunu söyleyen Çiçek, yabancı hekimlerin, diplomalarının YÖK tarafından onaylanması kaydıyla Türkiye’de çalışmalarına olanak tanınacağını belirtti. Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılan tasarı yasalaşırsa yabancı doktor, hemşire ve ebeler, Türkiye’de çalışabilecek. Türkiye’de hastane yapan bir yabancı, hastanede görev yapacak personelini de ülkesinden getirebilecek. Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan hükümet sözcüsü, gazetemize yönelik bombalı saldırıların kurulda gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine hükümet olarak saldırıları kınadıklarını söyledi. Çiçek, şunları kaydetti: ‘‘İster Cumhuriyet, ister başka basın yayın organı, nereye olursa olsun bu tür saldırıları tasvip etmemiz mümkün değil. Bunların niye yapıldığı tecrübeyle sabittir. Böyle bir saldırı söz konusu olduğunda bunu kınamak adına şahsen aradım, genel yayın yönetmeni de dahil olmak üzere. Diğer arkadaşlarımız da geçmiş olsun dileklerini iletmiştir. Dolayısıyla hükümet olarak bizim arzumuz, bir an evvel bu işin arkasında kim varsa bunların güvenlik birimlerimizce ortaya çıkarılması ve faillerin yakalanmasıdır. Bu konuda da zaten açıklama yapıldı. Bir defa daha bu tür olayları tasvip etmediğimizi, kınadığımızı kamuoyu önünde de açıklarız.’’ 17 Mayıs 2006 Çarşamba Saat: 12.30 13.00 CUMHURİYET OKURLARI VE AYDINLIK İNSANLAR; GAZETEMİZ ÖNÜNDE TOPLANIP SALDIRILARI LANETLİYOR, GAZETEMİZE DESTEK VERİYORUZ. Adres: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 ŞİŞLİ www.cumok.org CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle