27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2006 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Şemdinli’den Şişli’ye Terör Dehşeti!.. Türkiye’de bugün, ‘‘halk egemenliği’’ yerine ‘‘inanç egemenliği’’nin geçerli kılınması istenmektedir. ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’’ ve ‘‘Cumhuriyet’’ bu nedenle sistemli saldırıların hedefi haline gelmiştir. PENCERE Başbakan’a Bak!.. Şaştım kaldım.. Gerçekte bugün bir başka konuyu ele alacaktım; ama, RTE’nin açıklamasını okuyunca vazgeçtim, Başbakan üzerine yazmayı yeğledim... Cumhuriyet’e 6 günde 3 bomba atıldı.. Erdoğan gazetecilere ne demiş: AKP’ye de bu kadar saldırı oluyor, parti binaları bombalanıyor. AKP de bu saldırıların karşısındadır; ancak neden AKP saldırıya uğrayınca Genel Başkanı aranıp ‘Geçmiş olsun, sorumlular bulunsun’ denmez?.. Hay Allah!.. Vah vah.. ? Yurttaş saldırıya uğramış, karakola başvuruyor.. Komiser: Ne yapalım, diyor, ben de saldırıya uğruyorum, polislerimi de dövüyorlar, sen o sıralarda ne yapıyordun?.. Evi soyulan yurttaş savcıya koşuyor.. Savcı: Eh, diyor, benim evim de soyuldu, sen o zaman neredeydin?.. Terör saldırısıyla karşı karşıya bulunan yurttaşa Vali Bey diyor ki: Geçenlerde bana da ateş ettiler, senin kılın kıpırdadı mı?.. Böyle bir devlet düşünülebilir mi?.. ? Başbakan’a bak sen!.. Başbakanlığının farkında değil!.. Bu devletin hükümetinin başında bulunduğunun bilincinde değil!.. RTE’nin mantığı parti başkanlığından öteye terfi edememiş; bu ülkenin Başbakanı bu ülkenin (insanlar bir yana) iğnesinden ipliğinden bile sorumlu olduğunu algılayamamış... Ne diyor: Cumhuriyet’e boş verin canım, bu ülkede parti binaları bile bombalanıyor!.. Bu tutum dinci teröristleri körüklemez mi?.. ? Kaç günden beri dinci gazetelere bakıyorum, içlerinde Fethullahçı ‘Zaman’ın ayakları suya erdi; ötekiler Cumhuriyet’e saldırmakta birbirleriyle yarış ediyorlar.. Bir gazetenin altı günde üç kez bombalanması ne demek?.. Vız geliyor bunlara... Cumhuriyet’e ve Cumhuriyetçilere bu gazetelerde saldırı üstüne saldırı büsbütün yoğunlaştı... Azgınlaştılar... ? Dinci iktidar bu azgınlığın kaynağıdır; bir süredir şeriatçılar laik Cumhuriyetin defterini dürmek hırsıyla kendilerinden geçtiler... Cumhuriyet’e bomba mı atıldı?.. Hem de 6 günde 3 bomba mı atıldı?.. Ne güzel... Bunlar da veryansın ediyorlar Cumhuriyet’e... Ne garip?.. Başbakan RTE de bunların yanında... Değil mi!.. Bombaları Kim Attı? ‘Cumhuriyet’e atılan üç bombayı bir rastlantı saymayın! Meczubun biri coşmuş bu işi yapmış!.. Hep böyle söylemediler mi? Ne zaman bir gericilik olayı olsa böyle yorumlamadılar mı? Meczuplar!.. Hani yanlış da değil.. çılgınca davranışlara girişmek akıllı işi mi? Ama konuyu saptırmaya kalkışmak da tehlikeli bir tutum oluyor... Cumhuriyet rejimini ortadan kaldırmak, ülkeyi şeriat düzenine sokmak için yıllardır çaba harcayanları görmekten kaçınmak... Bir bomba ile Uğur Mumcu arabasının içinde parçalandı... Bir bomba ile Ahmet Taner Kışlalı evinin önündeki otomobil içinde öldürüldü... Bahriye Üçok postayla gelen bir paketi açarken bomba ile kıyıldı. Muammer Aksoy, Cavit Orhan Tütengil çapraz ateşle kurban edildi. Hepsi de Cumhuriyet yazarları... Gece yarısında Cumhuriyet’e bomba attılar. Sonra bir daha!.. Derken güpegündüz, hem de emniyet görevlilerinin de bulunduğu bir anda, bir daha!.. Bütün bunların anlamı ne? Anlamayan mı kaldı? Atatürk’ün gazetesini susturmak, gerçekleri yazmayı, yanlışların üstüne gitmeyi ve rejimin tehlikede olduğunu bildirmeyi bombayla önlemek isteyenler var. ??? Neden ‘Cumhuriyet’? Neden ‘Cumhuriyet’ sütunlarında düşüncelerini açıklayanlar? Her kanlı olaydan sonra sorulan bir soru: Niye hep sizlere yapılıyor bu kanlı saldırılar?.. Hiç bilmiyorlarmış, anlamıyorlarmış gibi? Atatürk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne kadar sürüp gelen bir karşı devrim eylemi var. Gizli açık biçimde sürdürülen bir çeşit savaş... Cumhuriyet bu savaşın ön yerinde olduğu için... 23 Nisan Bayramı’nda yapılan konuşmaları anımsayın! Başbakanı, Meclis Başkanı, yirmi iki yaşındaki ‘‘Çocuk’’u ile neler söylemediler? Biz bir gün yetişeceğiz, her şeyi elde edeceğiz. Meclis Başkanı, Başbakan, elden geldiğince gizli tutmaya çalıştıkları hesapları, niyetleri apaçık sergilemediler mi? Onlara bakılırsa, Türkiye’de seksen yıldır sürüp giden rejim değiştirilmeliydi! Çankaya’sı, Anayasa’sı ile Türkiye tepetaklak edilmeliydi... Şimdi bir de soranlar var; soruyorlar: Atatürk’ün kurduğu ‘Cumhuriyet’ gazetesine kim bomba attı? ‘Cumhuriyet’ yazarlarını kimler öldürdü? İşin içinde, ardında kimler var? Bakın nerdeyse bir hafta geçti geçiyor, Cumhuriyet’in bombalanması olayında Başbakan ve Meclis Başkanı niye suspus! ‘Cumhuriyet’ yazarlarının katilleri nasıl bulunmadıysa, ‘Cumhuriyet’e bomba atarak susturmak isteyenler de bulunmayacak? ‘‘Tehlikeyi görmemek’’ kör olmaktır! Ya da bile bile gözlere perde çekmektir... O. Doğu SİLÂHÇIOĞLU B ölücülerin yakın zaman öncesinde Şemdinli’de, gericilerin Şişli’de ortaya koyduğu silahlı bombalı saldırılar; yurdumuzun nasıl bir karanlık ortama sürüklenmek istendiğini açıkça göstermektedir. Türkiye’yi baştan başa kat eden, küçük yerleşim birimlerinden büyük şehirlere ulaşan terörün ideolojik kökü farklı olsa da, hedefi birdir: Bu hedef ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’’dir... Terörle kitleleri yıldırarak amacına ulaşmak isteyenler; Şemdinli’den Şişli’ye kadar uzanan bir coğrafyada aydınlanma ışığının sönmesini düşlemektedirler. Girişilen eylemlerde kullanılan yöntemler hep aynıdır. Her yerde karşımıza çıkan silahlı bombalı saldırılardır. Karanlıktan yardım umanlar, aydınlanma ışığının yurdun dört bir yanına ulaşmaması için çaba harcamaktadırlar. İnsan beynini tutsak alan karanlığın sürmesi için uğraşmaktadırlar... İnsan beyninin işlevini yok eden karanlığı düşman bilen Atatürk, bunu yıllar öncesinden görmüştür... Seslenmektedir: ‘‘Asıl düşman; insanlarımızı örten ortaçağ karanlığıdır. Ve aklımızın süngüleriyle ortadan kaldırılacaktır. Asıl savaş, halkı özgür direklerde sapasağlam tutan bir vatan için yurdumun güneş girmemiş evlerinde karanlığa karşı kazanılacaktır...’’ Karanlıktan beslenen bölücüler ve gericiler, yurdun en uzak, en tenha köşelerinden, en yoğun şehir merkezlerine kadar her yerde varlık göstermektedirler. Eylemleri çifte amaçlıdır: Hedef alınan kitleleri yıldırmak ve beklenti içinde olan yandaş kitleleri umutlandırmak... Bu suretle dayandıkları desteğin sürekliliğini sağlamayı amaçlamaktadırlar... çıkarmış, yurdunun üstüne çöken karanlığın örtüsünü yırtıp atmıştır. Bu büyük insan Atatürk’tür... Atatürk bu tehdit ve tehlikeyi çok önceden algılamıştır: ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’nin en tehlikeli düşmanı, siyasal düşünceye dönüşen irtica, yobazlık ve şeriat bağnazlığıdır...’’ Türkiye’de ‘‘Cumhuriyet’’; aydınlanma ışığını yurdun dört bir yanına ulaştıran bir gazetedir. ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’’ ile özdeşleşmiş kurumsal bir abidedir. ‘‘Cumhuriyet’’, ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’’ni oluşturan tüm değerlerin savunucusudur. ‘‘Cumhuriyet’’; Türkiye’de 83 yıldır aydınlığın, çağdaşlığın, demokrasinin, laikliğin, özgürlüğün simgesi olmuştur. Yazarlarıyla, çalışanlarıyla, okurlarıyla, ‘‘Atatürk İlke ve Devrimleri’’ yolunda koşmuştur. Bu değerleri hedef alan her ideolojinin karşısında durmuştur. O nedenle ‘‘Türkiye Cumhuriyeti karşıtları’’ ile ‘‘Cumhuriyet karşıtları’’ birlikte yan yana saf tutmuştur... Özgürlükler ve basın Bugün, bölücü/ayrılıkçı hareketin; siyasal İslamın tehdidi altında olan Türkiye’de, gerçekleri söyleyenleri susturmak isteyenlerin, özgürlüğü yok etmek isteyenlerin çabası ‘‘Cumhuriyet’’e yönelmiştir. ‘‘Cumhuriyet’’e yönelik saldırılar, günlerdir ‘‘Tehlikenin farkında mısınız?’’ diye başlık atan ‘‘Cumhuriyet’’in, kaygılarında ne derece haklı olduğunu göstermiştir. Bu girişimler, Türkiye’de özgür iradenin oluşması yönünde en büyük engeldir. Ama tümü sonuçsuz kalacaktır. Aydınlanma ışığı gün gelecek o saldırganların da gözlerini açacak, onlar da gerçeğin ayırdına varacaklardır. Beyinleri çağdışı ideolojilerle şekillenmiş olanlar; akıllarını başkalarının aracılığıyla kullananlar bir gün tutsağı oldukları karanlık düşüncelerden kurtarılacaklar, düşüncelerinde özgürlüğe kavuşturulacaklardır... Özgür düşünce; özgür toplum ve özgür kamuoyunun temelidir. Basında özgür kalabilmeyi başarabilen ‘‘Cumhuriyet’’, hiç kuşku yok ki, bu ülkede özgür düşüncenin doğması, özgür iradenin oluşması ve onun yaşatılması yolunda girişmiş olduğu mücadeleyi kararlılıkla sürdürecektir!.. Duyarlı yurttaşların tepkisi Bu arada ‘‘Cumhuriyet’’e yönelik bombalı saldırılar karşısında duyarlı yurttaşların tepki dolu eylemleri ve söylemleri sürerken; toplumsal tepki ve eleştirilerle her karşılaştığında, kişisel kimliği yerine kurumsal kimliğini ön plana çıkararak saygı beklediğini ifade eden Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, yurt taş kimliğiyle olsun, siyasal yönetici kimliğiyle olsun, ‘‘Cumhuriyet’’in uğradığı saldırılar karşısında hiçbir tepki ortaya koymamış, günlerdir suskun kalmıştır. Nihayet bir soru karşısında verdiği yanıt ‘‘Cumhuriyet’e düzenlenen saldırı tasvip edilemez’’ şeklinde olmuştur. Bu yanıt, ‘‘suç teşkil eden bir fiili övmenin suç olduğu’’ Türkiye’de, verilebilecek en son yanıttır. Bu yanıtın içi boştur. Bu yanıtta eylemcilere ve onların terörle beslenen ideolojilerine karşı hiçbir çıkış yoktur. Böyle bir ifadenin söylenmesi, söylenmemesinden daha kötü olmuştur. ‘Türkiye Cumhuriyeti’ ve ‘Cumhuriyet’ Yasama, yürütme, yargı erki dışında dördüncü bir kuvvet olarak görev yapan basın, Türkiye’de özgür iradeyi oluşturan ve yansıtan kurumsallaşmış bir yapıdır. Bu yapıda nitelikleri anayasa ile belirlenmiş ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’’nden yana olanlar; ırksal yaklaşımlarla şekillenmiş, ayrımcılığa yönelmiş dar kapsamlı sığ milliyetçiliğin ya da siyasal İslamın hedefi olan ümmetçiliğin Türkiye’yi götüreceği tehlikeli noktayı ortaya koymalı ve Türkiye’nin resmini gerçek boyutlarıyla kamuoyuna yansıtmalıdırlar; ulus tümlüğünün, ülke bütünlüğünün ve halk egemenliğinin ardında durmalıdırlar. ‘İnanç egemenliği’ Türkiye’de bugün, ‘‘halk egemenliği’’ yerine ‘‘inanç egemenliği’’ nin geçerli kılınması istenmektedir. ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’’ ve ‘‘Cumhuriyet’’ bu nedenle sistemli saldırıların hedefi haline gelmiştir. Türkiye’de bir kısım basın, özgür kamuoyunun oluşması için faaliyet göstermek yerine, kamuoyunun ideolojik yaklaşımlarla şekillendirilmesi için çaba harcamaktadır. Ne acıdır ki bir kısım basın, ‘‘Türkiye Cumhuriyeti’’ne ve ‘‘Cumhuriyet’’ e yönelik saldırılara karşı çıkmamaktadır. Türk toplumu maruz kaldığı yönlendirmeyle, içinde bulunduğu zorlukları algılayamaz konuma sokulmaktadır. Toplumun tepki verme refleksleri giderek yok olmaktadır. Toplum; oluşturulan bir sanal resimle koşullandırılmakta, kamuoyu yanıltılmaktadır. Amaç, ulusal iradeye giden yolda, ulusal direncin ortadan kaldırılmasıdır. Özgür düşünce ortamının karartılmasıdır... Özgür düşünce; özgür toplum ve özgür kamuoyu demektir. Basında özgür kalemleri kırmayı, özgür sesleri susturmayı, aydınlık ekranları karartmayı hedefleyen girişimler, özgür iradenin oluşması yönünde en büyük engeldir! Bugün Türkiye’nin üzerine örtülmek istenen simsiyah bir perdedir!.. Yurdumuzun üstünde duran bir karanlık gölgedir!.. Yaşamın gerçeğinde yok edilmedikçe o siyah perde ve durdukça üzerimizde o kapkaranlık gölge; aydınlığın ışığı vurmayacaktır yüzümüze... Aydınlanma ışığı ve toplum İnsanoğlunun bilgi toplumu olma evresine ulaştığı üçüncü binyılda ne hazindir ki, Türkiye’de karanlıkta olanların aydınlığa kavuşması için uğraş veren kişi, kurum ve kuruluşlar, bizzat karanlıkta yaşayanların silahlı, bombalı saldırılarına hedef olmaktadırlar!... Karanlıkta yaşayan; aydınlanma ışığından uzak olan toplumlar gün gelecek bu çağdışı yaşamdan kurtarılacaklardır. Bu, evrensel tarihin kaçınılmaz bir gerçeğidir. Bugün aydınlanma ışığının parladığı ülkeler, geçmişte karanlığın tutsağı olmuşlar, ama sonradan bir ışık yaratmayı başarmışlardır. O ışık kendiliğinden doğmamış; o ışığa kavuşmak için derin acılar yaşamışlardır. Aydınlanma ışığı yalnızca bir ülkede kan ve gözyaşı dökülmeden parlamıştır. Bir büyük insan, içinde bulunduğu karanlıklardan halkını çekip 68'LİLER ADD CUMOK ORTAK ÇAĞRISI Yurttaşlar.. Bu ülkenin aydınlık insanları... Cumhuriyet Devrimine kastedenler, Cumhuriyet Gazetesine bomba yağdırıyorlar. ABD ve AB emperyalizmi ile işbirlikçileri büyük sevinç içinde izliyorlar. Ya sizler ne yapıyorsunuz? Bu ülkede, “Çılgın Türk”lerin yaşadığını ne zaman göstereceksiniz? Harekete geçmek için son Kaleniz Cumhuriyet’in de düşmesini mi bekliyorsunuz? Bugün değilse ne zaman ayağa kalkacaksınız? Gün direnişimizi, kazanma azmimizi, birlik ve dayanışmamızı gösterme günüdür. Haydi dostlar görev başına! Yaşasın Bağımsız, Demokratik ve Aydınlık Türkiye. 68'liler Birliği Vakfı ADD Genel Merkezi CUMOK NOT: 17 Mayıs Çarşamba saat 12.30'da İstanbul'da Şişli'de, Gazetemizin önünde, tüm Türkiye'de Gazetemizin büroları önünde, büro bulunmayan yerlerde Atatürk Anıtlarında toplanıp basın bildirilerimizi hep birlikte okuyacağız. CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle