19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2006 SALI 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Zafer Diper, vahşet ‘üçleme’sinin son oyununu sunuyor YAZI ODASI SELİM İLERİ Bizim Tiyatro 25 yaşında Yirmi beş yıl, bir tiyatronun yaşamında önemli bir süredir. Topluluğun toplumla bütünleştiğini gösterir. ‘Kurumlaşma’ gerçekleşmiştir. Ancak, bizim ülkemizde ‘kurumlaşma’yı sağlamak için, tiyatroda ‘delikanlıca’ çabaların hiç durmamacasına sürmesi gerekir. 2006’da kuruluşunun 25. yılını kutlayan Bizim Tiyatro ve kurucusu, genel sanat yönetmeni, baş oyuncusu Zafer Diper, hep ‘delikanlı’ kalmıştır bu yüzden. Zafer Diper’in adını ilk kez 1981’de kurulan Bizim Tiyatro’nun ilk oyunu olan ‘Hamlet’ nedeniyle bellemiş olmalıyım. Bizim Tiyatro’nun serüveni bu iddialı ‘çıkış’la başlamıştı. Üsküdar Sunar Tiyatrosu’nda... Ne ki, seyircinin tiyatroya aklıyla ve yüreğiyle bağlandığı 1960’larda, araya giren tüm sıkıyönetimli ‘engelleme’ dönemlerine karşın, tiyatroseyirci ilişkisinin canlı tutulabildiği 1970’lerde değil de, insanların yılgınlıklarını kendi içlerine kapanarak yaşadıkları, sanatsal üretimde ‘otosansür’ün, ‘sansür’ mekanizmalarının çalışmasına gerek bırakmadığı, seyircinin tiyatrodan koparak televizyonun getirdiği evcilliğe sığındığı, dahası, tiyatro yapmayı gitgide daha masraflı kılan ‘enflasyon’ canavarının azdığı bir aşamada başlamıştı bu serüven. Üstelik, topluluğun yönünü belirleyen anlayış, ‘toplumcueytişimsel bir yaklaşımla sanatsal etkinlikler üretebilmek’ti. Bizim Tiyatro’nun önünde çetin bir yol vardı... ‘Yargı’ 1986’da ‘Yargı’ geldi gündeme. ‘Yargı’, daha önce kalabalık kadrolu oyunlar sunan Bizim Tiyatro’nun ilk ‘tek kişilik oyun’uydu. Görsel düzeyde minimalist bir anlayışla sahnelenen ‘Yargı’da, Zafer Diper, seyirciyi aralıksız doksan dakika boyunca tek başına sahneye bağlama gücünü sınıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nın son döneminde Almanların bir manastır hücresine kilitleyerek terk ettikleri esir Rus subaylarının, açlıktan ölmemek için kura yoluyla belirlenen sıraya göre birbirlerini yemiş olmaları, yazar Barry Collins’i, sağ kalan tek subayı sahnede canlandırmaya yöneltmişti. Oyunda, bu ‘son’ subayın, işlenmiş olan insanlık suçundan dolayı yargılanışı canlandırılır. Korkunç bir deneyimdir suçun nasıl işlendiğini anlatmak ve anlatılanı izlemek; sahne ile salon arasındaki iletişimin ‘dehşet yüklü’ bir ‘yabancılaşma’ yoluyla sağlandığı, belki de yalnızca bu oyuna özgü bir deneyim... Vukhov’un öyküsünü ‘beyninin süzgecinden geçirerek’ anlatırken başarılı bir dramatik oyuncu İstanbul’un İlk Vapurları (1) Fatma Âliye Hanım ismini, birkaç edebiyatsever dışında, bugün kimse hatırlamıyor. Oysa tarihini, kültürünü gerçekten seven, önemseyen bir ülkede yaşasaydı, Fatma Âliye Hanım birçok açıdan yeni kuşakları ilgilendirecekti. 1862’de doğup 1936’da ölen yazarımız, kadın romancılarımızın ilklerindendi. Tarihçi ve devlet adamı Cevdet Paşa’nın kızıydı. 1898’de yayımlanan Udî romanında Fatma Âliye, OsmanlıTürk toplumunun pek alışık olmadığı bir öneriyi gündeme getiriyordu: Muhafazakâr bir cemiyette bile kadın mutlaka çalışmalıdır! Musikiyi çok seven bir baba, kızına ut çalmasını öğretiyor. Mutsuz geçen bir evlilikten sonra yapayalnız kalan genç hanım, musiki muallimesi olarak hayatını tek başına kazanabiliyor... Fatma Âliye Hanım’ın dileği, ne yazık ki döneminde anlaşılamayacak, sonra da bitmez tükenmez unutkanlıklarımız arasında iyilikle anılmadan yitip gidecekti... Gerek Yunan, gerekse Balkan harplerinde var gücüyle topluma hizmet vermek isteyen Fatma Âliye; Meşrutiyet’ten sonra siyasal hücumların hedefi olan Cevdet Paşa’yı ‘gerçek’ portresiyle betimlemeyi Cevdet Paşa Zamanı’nda denemiş. Fakat bu eser yarım kalmış. Şirketi Hayriye konusunda hemen hemen ilk bilgilerimiz, o zamanlar kimselerin ilgilenmediği bu monografiden. ??? Devrin sadaret müşteşarı Keçecizade Fuad Paşa ile, o yılların adliye nâzırı Cevdet Paşa, Bursa’dayken boş saatlerini değerlendirmek amacıyla bir çalışmaya girişirler: Avrupa’da değişik örnekleri görülen şirketleri bizde de halka tanıtmak isteğindedirler. Kurulacak şirket, Boğaziçi’nde taşımacılığı kolaylaştıracak bir vapur şirketidir. Boğaziçi’nin o güne kadarki taşıt araçları hayli ilkeldir. Dahası, bazı dönemlerde Beykoz inanılır gibi değil ama ‘sürgün’ yeri olarak tercih edilmiştir. Boğaziçi’nin iki yakasındaki köylere gidip gelmek başlı başına bir sorun. Tanzimat’tan sonra yabancı bir işletme iki vapur çalıştırmışsa da, tutucu çevrelerin şimşeklerini üstüne çekmiş. Fuad ve Cevdet Paşa’lar Bursa’daki kaplıcalardan dönüşte hazırladıkları layihayı padişahın onayından geçirirler ve şirket kurulur. Hissesi 3000 kuruştan 2000 hisse çıkartılır. 100’ünü padişah, 50’sini valide sultan alırlar. Sadrazam Mustafa Reşit Paşa, serasker Mehmet Ali, Tophane Müşiri Fethi, Yusuf Kâmil, Girit Valisi Mustafa Paşa, Mısırlı Zeynep Hanım, sarraflardan Abraham, Kevork, Mıgırdıç, İsak ve Miseyani anonim şirketin diğer ortaklarıdır. İtibarlı kişilerden de 10’ar 20’şer hisse alanlar çıkar. İlk imtiyaz süresi 25 yıldır. ??? Londra’ya 6 vapur için sipariş verilir. 1854’te vapurlar çalışmaya başlar. Vapurlara numara verilmektedir. Çok geçmeden Boğaziçi’nden Haliç’e törel değerler taşıyan yeni bir vapur edebiyatı başlar. Bu edebiyat, günümüzde hüzünlü yansımalarla, Eser Tutel’in kalemiyle varlığını koruyor. Şirketi Hayriye, Londra’da başlattığı vapur yapımlarını, başka ülkelerle sürdürür. Tersaneler bizde de kurulur; Hasköy’deki fabrika hızla gelişir. Vapurlar İstanbul’un simgeleri arasında yer alır. Her birinin ayrı bir hikâyesi, ayrı bir kişiliği vardır. Sözgelimi, 37 numaradan 46 numaraya kadar olanlar, vefakâr kaptanlarıyla anılırlar. Çünkü bu vapurların kaptan köşkleri, yalnızca alabanda ve ön tarafları kapalı olduğundan, pek korunaklı değildir. Arkaları, yanları açıktır. Kış mevsiminin fırtınalı, yağmurlu günlerinde kaptanlar gocuklar, muşambalar, çizmelerle işbaşı yaparlar. Büyük hikâyecimiz Sait Faik’e sorarsanız, ileriki yıllarda Adalar’a işleyen vapurlarda da aynı sıkıntıları ‘‘projektörcü’’ çekecektir... Öneriler: Kitap / Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam, Suraiya Faroqhi, Elif Kılıç’ın çevirisi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1997. ? 2006’da 25. yaşını kutlayan Bizim Tiyatro, şubat ayında Zafer Diper’in tek başına sunduğu yeni bir oyunu getirdi sahnelerine. ‘Özkıyım’, yine Diper’in yorumuyla sergilenen ‘Yargı’ ve ‘Ölüm Uykudaydı’ yapımlarıyla birlikte, insanın insana uyguladığı vahşetin boyutlarını inceleyen bir’tek kişilik oyun’lar ‘üçleme’si oluşturuyor. Halk Bankası’nın 68. yılı luk dizgesi yakalayan Diper, Avni Dilligil Tiyatro Ödülü’nü alır; ‘Yargı’ ise sürer ve 15. gösterim yılına ulaşır. Üsküdar Sunar Tiyatrosu’ndaki serüven altı yıl sonra noktalandığında pek çok özel tiyatro gibi salonsuzluk, parasızlık sorunları yaşanmaya başlanmıştır. Toplum, hızlı ‘köşe dönme’ peşinde 90’lı yıllara koşmaktadır. Savaşın dehşeti, işkencenin ‘vahşet’ ile eşanlamlı olduğu, insanlık onurunun çiğnenmesi pek umurunda değildir artık insanlarımızın; daha doğrusu, artık sorunlarla yüzleşmeyi değil, sorunları unutmayı istemektedirler. ‘Bireysel’ kurtuluş özlemi, toplumca esenliğe çıkma umuduna baskın çıkmaktadır. Salonsuz Bizim Tiyatro işte böyle bir toplumsal iklimde Ankara’da, AST’ta, ‘Nâzım’la giriyor 198667 tiyatro dönemine. Zafer Diper’in düzenlemesiyle sunulan ‘Nâzım’, büyük ozanın şiiri üstüne 12 Eylül döneminde yapılan ilk sahne çalışmasıdır. Ancak, seyirci uzaklaşmıştır tiyatrodan. Toplu satışlar da olmasa... İstanbul’a dönen Bizim Tiyatro, Baro Han, İTÜ Maden Fakültesi, Küçük Sahne, Capitol, Aksanat, Muammer Karaca Tiyatrosu salonlarından geçip Barış Manço Kültür Merkezi’ne taşınırken, yapımların sayısı da çoğalıyor. ‘Ölüm Uykudaydı’ Yirmi beş yılda sahnelenen otuzu aşkın yetişkin ve çocuk oyunundan önemli bir bölümünün Zafer Diper tarafından sahneye uyarlanmış olması, üçünün Nâzım’ın metinlerine da yandırılması, üçünün ise ‘insanın işkence karşısındaki duruşu’nun dramatize edildiği ‘tek kişilik oyun’ özelliği taşıması dikkat çekiyor. Zafer Diper, ‘Yargı’da yansıttığı insanlık durumunun benzerlerini 2000 yılında ‘Ölüm Uykudaydı’, 2006’da da ‘Özkıyım’ yapımlarındaki yorumlarıyla bugüne getiriyor. ‘Ölüm Uykudaydı’, uzun bir tutsaklık süreci içinde işkencenin nesnesi ve tanığı olmuş ilerici aydın Mauricio Varella’nın canlandırdığı karabasan ortamını sahneye getirirken, ‘Özkıyım’, ‘68 kuşağının yaşantısından bugüne gelen sinemacı Karl Schmitt’in öyküsünü anlatıyor. İşkencenin düşünceden ve bedenden silinmeyecek izlerinin yaşama eylemini nasıl zora koştuğunu ve insanı ‘özkıyım’ noktasına getirebileceğini algılayan Schmitt’i, ardından bırakacağı veda kasetini hazırlama süreci içinde izleriz. Bu kasette yalnız Schmitt’in değil, benzer deneyimlerden geçerek ‘son’a ulaşmış tanıdık ya da tanıdık olmayan başka insanların görüntüleri ve öyküleri de vardır. Meddahlık anlayışının çok ötesine giderek, ‘anlatma’ ile ‘canlandırma’yı ‘iç içe kılan’, ‘canlandırılan’ kişilerin sayısı artsa da yer yer ‘içselleştirme’nin uç boyutlarına ulaşan bir ‘tek kişilik oyunculuk’; üç beş parçayı geçmeyen sahne gereçlerine çok çeşitli işlevler yüklenmesi; oyunlar nerede geçerse geçsin, dekorsuz ‘uzam’da hep bir ‘hücreye tıkılmışlık’ duygusunun yaratılması; yalın bir ışık kullanımı yoluyla sahnelerin birbirine eklemlenmesi; perde arası olmayan, sahnedeki bunaltıcı yaşantıyı seyirciye de geçirmeyi amaçlayan bir gösterim anlayışı. Bizim Tiyatro’nun yirmi beş yıllık tarihi içinde üç kez (‘Yargı’, ‘Ölüm Uykudaydı’, ‘Özkıyım’) gündeme getirilen bu biçem ile seyircinin savaş, sömürü, işkence karşısında duyarlı olması amaçlanıyor. Soğuk Savaş sonrası dönemin bozbulanık ortamında bu duyarlılığa belki her zamandan çok gereksinme var. Bizim Tiyatro delikanlılık görevini yapıyor... Yine de üç ayrı oyunun içeriğinin, birbirine çok benzeyen ‘anlatım biçimleri’ yoluyla sunulması, ‘yineleme’ duygusu yarattığı gibi, ‘kanıksanma’ tehlikesini de getiriyor. Biz mideye gülle gibi oturan bir ‘Zafer Diper Üçlemesi’ olarak nitelendirelim bu ürünleri... Nice yaşlara, nice oyunlara... Resim koleksiyonu ‘halk’la buluşuyor H alk Bankası, 68. kuruluş yıldönümünde ‘Resim Koleksiyonu’ndan seçkin bir yapıt dizisini sanatseverlerle ilk kez buluşturuyor. 23 Mayıs tarihinde gerçekleştirilecek kuruluş yıldönümü resepsiyonu kapsamında açılacak sergi, 24 Mayıs6 Haziran tarihleri arasında 15 gün süreyle halka açık olacak. Ankara Resim Heykel Müzesi’nde açılacak ‘‘1800’lerden Günümüze Zamanın Belleği’’ başlıklı sergi 19. yüzyıldan başlayarak çağdaş Türk resmine uzanan dönemden en ünlü yapıtlar ve ustalarla resim tarihimizden önemli dönemeçleri yansıtırken sadece Halk Bankası resim koleksiyonunun gelişimini sunmakla kalmayıp resim tarihimizi geniş bir açıyla değerlendirme fırsatı da veriyor. Sanat danışmanlığını Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Prof. Dr. Hasan Pekmezci, Öğretim Görevlisi Dilek Şener ve sanat tarihçisi Hasan Mutlu’nun üstlendiği sergide yaklaşık 900 yapıt bulunuyor. Bunların arasında sergide, Süleyman Seyit, Halil Paşa, Kaymakam Remzi, Hoca Ali Rıza, Osman Asaf, Üsküdarlı Cevat, Şevket Dağ, Mehmet Ali Laga, Hikmet Onat, İbrahim Çallı, Ali Rıza Beyazıt, Feyhaman Duran gibi ustaların yapıtları da yer alıyor. (0 312 310 20 9495) Esas No: 2005/138 Mahkememizin 2.5.2006 gün ve 2005/138 Esas, 2006/119 sayılı kararının hüküm kısmında: Hüküm: Kadıköy ilçesi, Göztepe mahallesi yeşilbahar sokakta kain 104 pafta, 414 ada, 31 parsel sayılı taşınmazda bahçeli kargir apartmanın 4/54 arsa paylı, 6. kat 14 no’lu dairenin davalı Mehmet Mahzar Hikmet Orbay tarafından davalı Seval Çetin’e intikaline ilişkin 29.11.2001 tarih ve 11160 yevmiye no’lu tasarrufun davacının İstanbul 7. İcra Müdürlüğü’nün 2002/9825 sayılı icra takip dosyasındaki alacak ve ferilerini karşılayacak miktar ile sınırlı olmak üzere iptaline, 1.142.10.YTL. ilam harcından daha evvelce tahsil edilen 162,00.YTL. peşin harcın mahsubu ile bakiye 980,10.YTl. ilam harcının davalılardan tahsiline. Davacı taraf için Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesap ve takdir edilen 2.172,00.YTl. vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, Davacı tarafından yapılan 652,87.YTl. yargılama giderinin davalılardan alınarak tarafa verilmesine, Dair, kanunyolu açık olmak üzere gelen taraf vekillerinin yüzüne karşı karar verildi. 2.5.2006 İş bu hüküm aşağıda isim ve adresi yazılı davalıya ilanın gazetede yayınlandığı tarihten itibaren 7 gün sonra tebliği edilmiş sayılacağı, bu tarihten itibaren davalı tarafından 30 gün içerisinde kanuni yollarına başvurulmadığı taktirde kesinleşeceği karar yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 11.5.2006 Basın: 23152 KADIKÖY 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ’NDEN Dosya No: 2006/208 Esas Satılmasına karar verilen gayrimenkullerin cinsi, kıymeti, evsafı: 1. Taşınmaz: Tapu Kaydı: Muğla ili, Merkez ilçesi, Orta Mahalle, Karamuğla Sokağı’nda kain tapunun, 57 ada, 17 no’lu parselinde kayıtlı 166,05 m2 miktarlı arsa vasıflı taşınmazdır. Hali Hazır Durumu: Satışa konu taşınmaz 166,05 m2 alana sahip olup, Muğla Koruma imar planı içindedir. Parsel içinde Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 254 Envanter no ile Sivil Mimarlık Örneği yapı olarak tescillenen yapı bulunmaktadır. Parselin tamamı borçlu Hasan Harput’a aittir. Parselin içinde bulunan ana yapı zemin ve 1. kattan ana binaya bitişik olan ek yapı ise Bodrum, Zemin ve Çatı katından oluşmaktadır. Binanın tamamı 1 konut olarak tasarlanmış olup toplam 210 m2 kullanım alanı vardır. bina 5060 yıllık eski bina olmasına rağmen 1980 yılında restorasyon geçirmiş, oldukça bakımlı durumdadır. Eski Muğla Mimarisi’ne uygun şekilde yapılmış binanın duvarları ve avlu duvarları taş duvar olarak yapılmış, evde kullanılan tüm doğrama, korkuluk, yer ve tavan kaplamaları, çatı ve iç kapılar, dolaplar ve iç merdiven tamamen ahşap malzeme ile yapılmıştır. binanın çatısı da ahşap üzere alaturka kiremit kaplıdır. bina parsel içinde yaklaşık 80 m2lik alanı kaplamakta olup yaklaşık 85 m2 alanlı iç avlusu bulunmaktadır. binanın tüm duvarları kireç badanalıdır. Evin bodrum katında depo, zemin katında mutfak bulunmaktadır. binanın tüm duvarları kireç badanalıdır. Evin bodrum katında depo, zemin katında mutfak, 1 oda, 1 salon, üst katta 2 yatak odası, 1 banyo, 1 wc ve çatı arasında 1 yatak odası bulunmaktadır. Binanın elektrik, su, kalorifer tesisatı olup konut olarak kullanılır durumdadır. İmar durumu: Muğla Koruma İmar Planı içindedir. Muhammen Bedeli: Arsanın bulunduğu mevkii binanın yapım özellikleri ve mevcut piyasa koşulları göz önüne alınarak parselin arsa ve bina değeri 301.425,00.YTL ederlidir. 2. Taşınmaz: Tapu Kaydı: Muğla ili, Merkez ilçesi, Orhaniye mahallesi, Karasörcüler sokak’ta kain tapunun, 156 ada, 4 no’lu parselinde kayıtlı 103,62 m2 miktarlı Kargir Oto tamirhanesi vasıflı taşınmazdır. Halihazır durumu: satışa konu taşınmaz 103,62 m2 alana sahip olup, Muğla onaylı imar planına göre zemin katı ticaret, üst katları konut olmak üzere 3 kat yapılanma izni bulunmaktadır. Parselin tapudaki vasfı kargir oto tamirhanesi olmasına rağmen parsel içinde zemin katı dükkan, üst katı 1 konuttan oluşan 2 katlı betonarme yapı bulunmaktadır. Parselin tamamı borçlu Cemil Harput’a aittir. binanın zemin katındaki işyerinin asma katı bulunmakta ve asma katı ile birlikte 136 m2 alana sahiptir. Dükkanın doğramaları alüminyum, yer döşemeleri seramiktir. dükkan kaloriferli olup, elektrik ve su tesisatı mevcut kullanılır durumdadır. 1. katta bulunan konut yaklaşık 75 m2 alana sahip olup, 2 oda, 1 salon, 1 mutfak, 1 wc ve 1 banyodan oluşmaktadır. Dairenin yol cephesinde 1.00 m. genişliğinde balkon bulunmaktadır. Dairenin iç kapı doğramaları ve pencere doğramaları ahşaptır. Dairenin taban döşemesi mozaik olup elektrik, su kalorifer tesisatı mevcut ve kullanılır durumdadır. Binanın üzeri çatı örtülüdür. Satışa konu iki katlı bina yaklaşık 30 yıllıktır. İmar durumu: Meskun (Altı Tic. Üstü Konut) bitişik nizam 3 kata imarlıdır. Muhammen Bedeli: İşyerinin bulunduğu mevkii binanın yapım özellikleri ve mevcut piyasa koşulları göz önüne alınarak işyerinin arsa ve bina değeri 165.337,50.YTL ederlidir. Satış şartları: Satışa çıkarılan taşınmazların 1. satışı 1. Taşınmaz 04.07.2006 günü saat 14.3014.40’a kadar / 2. Taşınmaz 04.07.2006 günü saat: 14.4514.55’e kadar 1 Taşınmazların satışı Muğla 1. İcra MüdürlüğüMuğla AdliyesiMuğla adresinde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 14.07.2006 günü aynı yer ve aynı saatler arasında ikinci artırmaya çıkarılacaktır. ikinci artırmada ise rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve tahmin edilen kıymetin %40’ını ve satış masraflarını geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhale pulu, harç ve masrafları ile katma değer vergisi alıcıya aittir. Taşınmazın aynından doğan birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. Tellaliye resmi ve 1/2 tapu devir harcı, malı satılana aittir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içerisinde ödenmezse İİK nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve gecikme faizinden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. Bu fark varsa öncelikle yatırılan teminattan tahsil edilir. 5 Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için Muğla 1. İcra Müdürlüğü’nde açık masrafı gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/208 satış sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 01.05.2006 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Not: İşbu taşınmaz satış ilanı, tebligat yapılamayan tüm taraflara (Haciz koyduran, takyidatı olan, alacaklı, borçlulara, 3. şahıslara) ilanen tebligat yerine geçerlidir. Basın: 23269 MUĞLA 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2005/336 Davacı Sabriye Cafer tarafından, davalı Zakir Mehmet Cafer aleyhine açılan gaiplik davasında: Sabriye ve Cafer'den olma 01.05.1934 Bulgaristan doğumlu, Apt, 2 D2530 Bathgate Avenue Bronx, New York 10458 USA'da ikamet adresi bildirilen Zakir Mehmet Cafer'in davacının öz amcası olduğu, ABD ülkesinde yerinin tesbit edilemediği, adli ve ticari kayıtlarda da bulunamadığı, 1993 yılında New York eyaletinde sürücü belgesini yenilediğini, doktor arkadaşı Hüseyin Bekirov'un en son olarak amcasını 15.11. 2001 tarihinde bir cafede gördüğünü, bunun dışında bilgisi olmadığını, muris amacasının Zakir Mehmet Cafer'in evli olmayıp, çocukları da bulunmamakta olduğunu ve yeğenleri olarak kendisinden başka mirasçısının olmadığını, sağ gözüktüğü, kendisinden haber alınamadığından gaipliğine karar verilmesi için 2005/336 Esas sayılı dosya ile dava açılmıştır. Davacı amcası Zakir Mehmet Cafer hakkında gaipliğine karar verilmesi istenildiğinden; Sağ olup olmadığının, ölü olup olmadığının bilenlerin, adı geçen hakkında bilgisi bulunanların ilanın yayınlandığı tarihten itibaren 6 ay içersinde mahkememizin 2005/336 Esas sayılı dosyasına başvurmaları, TMK 32 ve devamı maddeleri gereğince duyurulur. 11.4.2006. (Basın: 17158) BAKIRKÖY 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'DEN CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle