Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 NİSAN 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İsrailli yazar Amos Oz, Ortadoğu’daki çözümün Çekoslovakya tarzı ayrılıktan geçtiğini söyledi 9 ‘Tek seçenek boşanmak’ ÖZGÜR ULUSOY İsrailli yazar ve barış eylemcisi Amos Oz’un, yalın, bir o kadar da büyüleyici üslubuyla ilk kez Kudüs’te, ‘‘My Michael’’ adlı eserini aldığımda tanışmıştım. Oz, otobiyografik romanı ‘‘Aşk ve Karanlık’’ın tanıtımı için geldiği İstanbul’da yaptığımız söyleşide de son derece yalındı. Kitabında öfkenin hiç yeri olmadığını söyleyen Oz, konuşurken de hoşgörü yayıyordu. İsrail’de Şimdi Barış Hareketi’nin kurucularından Oz, barış sürecine ilişkin sorularımızı yanıtladı. İsrail’de Olmert, Şaron’un başlattığı ‘‘tek taraflı’’ politikayı sürdürmekte kararlı. İsrailli solcular bunu destekliyor. Diyalog kurmadan, karşınızdakini muhatap almadan barışa ulaşabilir misiniz? AMOS OZ Ortağınız olmadan barış yapamazsınız. Arapların bir deyişi vardır: Tek elle, el çırpamazsınız. Olmert, tek taraflı çekilmeden söz ettiğinde, barışı kastetmiyor. Batı Şeria’daki İsrail işgalini sona erdirmekten söz ediyor. Barış için İsrail’in ortağa ihtiyacı var. Eğer, Hamas, İsrail’in egemen bir ulus olarak var olma hakkını tanırsa, bu ortak Hamas da olabilir. Ama önce Hamas’ın bir karar vermesi gerekir. Sizi tanımayan, varlığınızı kabul etmeyen birisiyle masaya oturamazsınız. ARIŞ İÇİN İKİ EL ŞART’ ‘B İsrail, işgale tamamen son vermezse barış sağlanabilir mi? Olmert, Batı Şeria’nın her santimetresinden çekileceğini söyleseydi bile Hamas’ın bunu barış olarak kabul edeceğini sanmıyorum. Yani şu anda masada olan konu barış değil, bu çok üzücü ama öyle. Şu anda İsrail’in çekilmesi ya da çekilmemesinden söz edilebilir. Bence, Batı Şeria’nın büyük bölümünden çekilirse, bu doğru yönde atılmış bir adımdır. Çözüm değildir. İki el olmadan çözüm olamaz. Tabii ki, Filistinlilerle görüşmek için yeni bir girişim şansı varsa, bu tek taraflı çekilmeye yeğdir. Belki İsrail komşu Arap hükümetleriyle bir anlaşmaya varmaya çalışabilir ve bu anlaşma Filistin’de referanduma götürülebilir. Bunu ben de desteklerim. Tek taraflı çekilme yalnızca ikinci iyi seçenek değil, üstelik de son çare. RITISH GO HOME B Terörü kınamak terörü durdurmaya yetmiyor. Sizce, işgal tamamen sona ermeden, terörün tam anlamıyla önüne geçmek mümkün olabilir mi? İşgale karşı Filistin direnişini haklı bulabilirim, bu direniş silahlı bile olsa. Ancak, ayrım gözetmeksizin her türlü aracı kullanan bir direnişi haklı bulmam mümkün değil. Okul otobüsünü havaya uçurmak meşru bir direniş değildir. İkinci Dünya Savaşı’nda da direniş vardı. Ancak bu orduya karşı bir direnişti, sivillere karşı değil. İşgal sürse bile meşru direnişin ahlaki sınırları vardır. Benim çocukluğum, Filistin’de, Kudüs’te İngiliz işgali altında geçti. Ben de İngilizlere taş atıyordum. ‘‘British go home’’ (İngilizler defolun) diye bağırıyordum. Küçük bir çocukken bildiğim bütün İngilizce buydu. Bir ‘‘Yes’’ (evet) diyebiliyordum, bir de British go home. Bu meşru A mos Oz, ‘‘2 devletli çözüm işlemeye başladığında ne İsrail’de ne Filistin’de sokaklara dökülüp dans edecek insanlar’’ diyor. Ancak Oz’a göre iki taraf da gerçekçi çözümün bu olduğunu biliyor. ‘‘Çekler ve Slovaklar artık bir aile olamayacaklarına karar verip evlerini ayırdılar’’ diyen Amos Oz’a göre ütopik çözümler kiç melodramlarda olabilir ancak. (FOTOĞRAF: UĞUR DEMİR) O z’un 2 devletli çözümdeki Kudüs tasviri de şöyle: ‘‘Bir gün İsrail’in başkenti Batı Kudüs’te, Filistin’in başkenti de Doğu Kudüs’te olacak. Filistin’de İsrail Büyükelçiliği, İsrail’de Filistin Büyükelçiliği olacak. Belki elçilikten elçiliğe yarım saatte yürüyeceksiniz.’’ kün görüyor musunuz? Görünebilir bir gelecekte hayır. Kanlı bir çatışmaya dahil olan 2 ulusun balayı yatağına atlayıp bir çift olmalarını bekleyemezsiniz. Beklememiz gereken Çekoslavakya’daki gibi adil bir boşanma olmalı. Çekler ve Slovaklar artık bir aile olamayacaklarına karar verip evlerini ayırdılar. Gerçekçi çözüm budur. Ütopik çözümler melodramlarda olur, gerçek yaşamda değil. Boşanmaktan başka bir seçenek yok. Bölünmüş bir Kudüs fikrini de kabul ediyorsunuz. Elbette. Sevinerek değil, ama evet. Beğensek de beğenmesek de Kudüs şu anda zaten bölünmüş durumda. Bu gerçek. Bir gün İsrail’in başkenti Batı Kudüs’te, Filistin’in başkenti de Doğu Kudüs’te olacak. Filistin’de İsrail Büyükelçiliği, İsrail’de Filistin Büyükelçiliği olacak. Belki elçilikten elçiliğe yarım saatte yürüyeceksiniz, çünkü birbirlerine çok yakın olacaklar. ORLA DEMOKRASİ OLMAZ’ ‘Z Bölgede artık yeni bir komşunuz var. ABD. İsrail’in stratejik ortağı Amerika Birleşik Devletleri, Irak işgalinden sonra artık komşusu da oldu. Yeni komşunuz hakkındaki düşünceleriniz nedir? ABD’nin Ortadoğu’daki politikasından hoşnut değilim. Bence Amerika’nın Ortadoğu için uygulayacağı doğru politika, Arap ülkelerinde demokrasiyi ve sivil toplumu güçlendirmek ve teşvik etmek için Marshall Planı’na eşdeğer bir politika olmalıdır. Bence bu Irak’ın işgalinden çok daha etkili olurdu. Silah doğrultularak demokrasi kurabileceğinizi sanmıyorum. Ortadoğu’daki Amerikan politikası çok belli ki, kendi amacına bile ulaşmıyor. Ortadoğu’da demokrasiyi güçlendirmiyor. Amerika’nın farklı bir yol denemesini, Marshall Planı’nı uygulamasını umuyorum. Ortadoğu için bir Marshall Planı’nın tek aktörü de olmamalıdır Birleşik Devletler. Avrupa, zengin Arap ülkeleri gibi parası, elinde aracı olan başka ülkeler de katılmalıdır bu sürece. Yani Amerikalılar bana kulak verirse, Ortadoğu’da daha farklı bir politika izlerler. Ama beni dinleyeceklerinden kuşkuluyum. Göstericilerin arasına dalan bir araç 1 kişiyi yaraladı. Şoförün çıkmasına izin vermeyen göstericiler aracı ters çevirdiler. Şoförü göstericilerin elinden polis kurtardı. Fransa’da İş Yasası’na karşı protestoların günlüğü ‘Yasa çekilene dek eylem’ MUSTAFA SUPHİ YILMAZ bir direnişti. Bir noktayı daha vurgulamak istiyorum: Hamas, İsrail işgalini sona erdirmek için savaşmıyor, İsrail’i bitirmek için savaşıyor. Bu meşru değildir. İsrail’le Filistin arasında görünebilir gelecekte, kalıcı bir barış mümkün mü? Önce iyi haberi vereyim. Çünkü dünyanın bizim yaşadığımız bölgesinden sürekli kötü haberler alıp duruyorsunuzdur. İyi haber şu: İsrailli Yahudilerin büyük çoğunluğu ve inanıyorum ki Filistinli Arapların da büyük bölümü, günün sonunda 2 ayrı devletin olacağını artık biliyor. Mutlular mı? Hayır. 2 devletli çözüm işlemeye başladığında ne İsrail’de ne Filistin’de sokaklara dökülüp dans edecek insanlar. İki tarafta da güçlü, yürekli bir önderlik 2 devletli çözüme dayalı bir barış olabilir. Bu mümkün. Bir takvim veremem. Kehanette bulunmak zor. Peygamberler diyarından geldiğimden, kehanet işinde çok fazla rekabet var. Ama barış gelecek. 40 yıldır barış için mücadele ediyorum, barış eylemcisiyim. Benim yaşamım için 40 yıl uzun bir süre, tarihte ise bir saniye gibi. Tek devletli ütopik bir çözümü müm İlk İş Yasası’na karşı, 28 Mart’ta yapılan büyük eyleme okulum Jussieu’nün korteji ile gitmeye karar verdim. Fotoğrafçı arkadaşım Paula ile yağmurlu ilkbahar sabahı kampusun önünde buluştuk. Önceki eylemlerde yaşanan tatsız olaylara karşı kurulan SO’ya ben de katılmaya karar verdim. Isınmak için plastik bardaklarda dağıtılan çorbadan nasibimizi aldıktan sonra korteji oluşturduk ve sağanak yağmur altında sloganlarımız ve pankartlarımızla yola koyulduk. UNEF’in kortejinin önünde yerimizi alıp beklemeye koyulduk. Sırılsıklam olmuş insanların doldurduğu meydan, sendikaların bayrakları ve balonları ile rengârenk dalgalanıyordu. Renkli kostümlere bürünmüş tiyatro öğrencileri, yemek ve içecek satan eylem fırsatçıları, bağıra bağıra şarkı söyleyen liseli gençler, eski toprak sendikalı işçiler ve hatta Türk Maoist komünistler tam bir uyuşmazlık, ama fikir birliğiyle ile bir araya gelmişlerdi. 3 MİLYON MEYDANLARDA ‘Arabuluculuk parmak sallamakla olmaz’ Yardım edebilen her ülkenin yardım etmesi gerektiğini söylediniz. Türkiye nasıl bir rol üstlenebilir? Türkiye özel bir rol üstlenebilir. Çünkü Müslüman bir ülke, İslami bir hükümeti var. Bazıları bu İslami hükümetin Türkiye’yi ortaçağa döndüreceğinden endişe ediyordu... Sizce böyle bir tehlike var mı? Şimdi etrafa baktığımda, size baktığımda gördüğüm bu değil. Şimdiye kadar böyle bir şey olmadı. Geleceği, daha derindeki prosedürleri bilemem. Ama şimdilik korkulan olmadı. Bir anlamda Türkiye pek çok Müslüman ülke için model. Bazı Filistinli arkadaşlarım bugünlerde bana ‘‘Hamas’tan korkma. Kabul, İslamcı bir örgüt, ama Türkiye’ye bir bak’’ diyorlar. İnşallah. Türkiye’de olanlar Filistin’de olursa ne iyi. Türkiye tabii ki cennet değil, ama bir model. Üstelik Türkiye iki tarafın da güvenini kazanabilir. Çünkü iki taraftan da saygı görüyor. Ancak Türkiye’nin arabulucu olabilmesi için iki tarafla da empati kurması gerekir. Artık, İsrail yanlısı olmakla Filistin yanlısı olmak arasında bir seçim yapmak gerekmiyor. Hem İsraillilerin, hem Filistinlilerin empatiye ihtiyacı var. İki taraf da kanıyor. Ve siz, siz derken yalnızca hükümeti kastetmiyorum, medyayı da kastediyorum, İsrail ve Filistin’e empati ve anlayışla yaklaşırsanız, o zaman arabuluculuğunuz kabul görür. Türkiye’nin empatiden yoksun mu olduğunu düşünüyorsunuz? Türk basınını sürekli takip etmiyorum ama sıklıkla duyduğum şey, hem hükümetin hem de medyanın empati yerine parmak gösterdiği. Bazen İsrail’e, bazen Filistin’e çıkıyor bu parmak. Parmak sallama politikası yardımcı olmuyor. Aksine insanları daha inatçı kılıyor. Anne babalar olarak da çok tecrübe etmişizdir. Çocuklarınıza parmak sallarsanız, daha da inatçı olurlar. İsrail gergin. Çünkü tehlikeli bir ortamda toprak vermesi, kapsamlı ödünler vermesi gerekiyor. Bu ödünleri de verecek. Ancak bu süreçte İsrail’in ihtiyacı olan şey yüreklendirmedir, birtakım sıfatlarla çağrılma değil. Eğer İsrail’e isim takarsanız o zaman ‘‘Ödüne ne gerek var, zaten bizden nefret etmiyorlar mı?’’ denecektir. Üç saat süren yürüyüşte Paris’i güneyden kuzeye geçtik. Kortejin içinde bizimle ilerleyen kamyonetimizden sloganlar ve Fransa genelinden haberler yükseliyordu. Bastille tarafına geldiğimizde sendikalardan gelen en güzel haber, yürüyüşlere toplam 3 milyon kişinin katılmasıydı. Her yer sloganlarla inliyordu. Yürüyüş dört saati doldurmuş, Republique Meydanı’na varmıştık ve agresif gençlerin meydanın ortasında toplandığını fark ettik. SO grubu olarak kortejimizin sol tarafına ikinci bir etten duvar ördük. Yorgun ve sırılsıklam bir halde eve dönerken 23 Mart’taki eyleme göre ne kadar güçlendiğimizi fark ettim. 29 Mart’ta öğrencileri bir araya getirmek ve morallerini yükseltmek için kampusta oyunlar ve konserler düzenledik. 7 Mart’tan beri süren işgal artık dördüncü haftasına ulaşmış, işgalciler artık yorulmaya başlamışlardı. Perşembe sabahı altıda okulun duvarları arasında buluştuğumuzda etrafta dolaşan tedirginlik ve yorgunluk her taraflarından belli oluyordu. Aralarına sızmaya çalışan işgal karşıtı öğrencilerden olmadığımı sorular sorarak anlamaya çalıştılar. Saat yediye kadar okulun bütün çıkışlarını kapatıp, zincirleyip, masa sandalye ne bulduysak sağlamca yerleştirip tekrar toplandık. Sonra küçük gruplar halinde çıkışlara yerleşip beklemeye koyulduk. Sakin geçen bir günün ardından yığdığımız eşyaları yerlerine koyup ertesi gün buluşmak üzere kampustan ayrıldık. Cuma günü de erkenden kalkıp gittim ve okulun ön cephesinde nöbet tutmaya başladım. Kampusa girmek isteyen insanlara cevap vermekle geçen saatler, ısrarcı insanların bizimle barikat arkasından tartışmaları, tebrik etmeye gelenler, hatta röportaj yapmaya gelen gazetecilerle dolu geçti gün. Günün en güzel haberi, Jussieu genel kurulundan çıkan, ikinci büyük eyleme kadar işgalin devamı kararıydı. Akşamüstü uykusuzluktan çökmüş bir halde eve dönerken Jussieu’den başka bir grubun Gare de Lyon’u işgal etmeye gittiğini öğrendim. Kampustaki duruşumuzu korurken dışarıda eylemler yapmaya başlamıştık. Dörtyol ağızlarında, şehirler arası yollarda, otobüs ve tren garlarında günlük hayatın akışını kesmek; medyatize olmak ve sesimizi duyurmak için en güçlü yollardan biriydi. Cuma gecesi Chirac’ın CPE kontratını da kapsayan kanunu, kabul etmesi bu tür eylemlerin artmasına yardımcı oldu. Pazar günü Villepin’den sonra yeni bir kanunla ortaya çıkan Sarkozy ve onun yeni ‘‘atılabilir göçmenlik’’ yasasına karşı yapılan konserde Republique’te buluştum arkadaşlarımla. Fransa genelinde 4 Nisan’da yapılan yürüyüşte, agresif ‘‘kırıcı’’ gruplarının sayısı iyice azalmıştı. Sendikalarla görüşmelere başlamış olan hükümete CGT sendikası 17 Nisan’a kadar CPE kontratını kaldırmaları için süre tanıdı. Perşembe sabahı itibarıyla halka açık mekânların işgali devam ediyor. On işgal haberi aldım ve aralarında bir havayolu da var. Yıllardır suskun ve tepkisiz Fransız gençliği sonunda uyandı, ne istediğini biliyor. Yolumuz açık, devam edeceğiz. ÇEV ÇAĞDAŞ EĞİTİM V AKFI 2006 TÜRKİYE’SİNDE KÜRESELLEŞME ve ULUSAL EGEMENLİK SEMPOZYUMU (8 Nisan 2006 – Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu – Beşiktaş İst.) AÇILIŞ KONUŞMALARI ( 10:00 – 10:30) Gülseven Yaşer Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı E. Org. Şener Eruygur Çağdaş Eğitim Vakfı Başkan Yardımcısı 1. OTURUM KÜRESELLEŞME VE ULUSAL EGEMENLİK 10:30 – 13:00 Oturum Başkanı – E. Org. Çetin Doğan Prof. Dr. Mehmet Aydın (Veya temsilcisi) Devlet Bakanı Tuncay Özkan Kanal Türk Genel Yayın Yönetmeni Dr. Erol Mütercimler Öğretim Üyesi Yazar Cengiz Özakıncı Araştırmacı Yazar Prof. Dr. Nur Serter İÜ Öğretim Üyesi 2. OTURUM KÜRESELLEŞME ULUSAL EGEMENLİK VE EĞİTİM 14:00 – 17:00 Oturum Başkanı – Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu Ahmet Sönmez: MEB Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi Mustafa Gazalcı : TBMM Eğitim Komisyonu Üyesi Prof. Dr.Mahmut Adem : Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Gülseven Yaşer: Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı TARTIŞMA Hasan Hüseyin 79 Yaşında... “kör olasın demiyorum, kör olma da gör beni!” Geleneksel Hasan Hüseyin’i Anma Etkinliği’nde buluşuyoruz. Gürün Yardımlaşma Derneği Program: Açılış konuşması Onur Konuğu Konuşmacı Şiir Dinletisi Sinevizyon Sunum Müzik dinletileri : : : : Prof. Dr. Nurettin Sözen Azime Korkmazgil Erdoğan Alkan Necmi Aykar ACI KAYBIMIZ Değerli opera sanatçısı, sevgili arkadaşımız BAŞSAĞLIĞI Baromuz üyelerinden Avukat SEBAHATTİN OKUR (1949...) 04/04/2006 tarihinde vefat etmiştir. Tüm meslektaşlarımıza ve ailesine başsağlığı dileriz. ÖMER YILMAZ’ı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Anısı kalplerimizde, sesi kulaklarımızda sonsuza dek yaşayacak. Opera Solistleri Derneği ADD GELİBOLU ŞUBESİ’NİN AYDINLANMA ÇAĞRISI Büyük önder Kemal Atatürk’ün doğumunun 125. yıldönmü onuruna MERSİN BAROSU BAŞKANLIĞI BOLU CUMOK ÇAĞRISI : Şenay Erdoğan : Tozan Alkan, Sadık Gürbüz, Leyla, Fatih Korkmaz, Kemal Kaplan, Grup Yorum Yer ve tarih : Atatürk Kültür Merkezi 9 Nisan 2006 Pazar günü Saat : 19.00 Katkı sunan kişi ve kurumlar: Ahmet YOLDAR, Kemal AKAR, Turab SATILMIŞ, Battal KILIÇ, Sivas Dayanışma Derneği, Divriği Kültür Derneği, Kangal Dernekler Federasyonu, Zara Der, İmranlı Der, Şarkışla Kültür ve Dayanışma Derneği, Ulaş Kültür Derneği, Yön FM, Anadolu’nun Sesi Radyosu, Barış Radyo, Özgür Radyo, Yaşam Radyo, Cem RdTV, Su TV 9 Nisan 2006 Pazar Saat: 10.00 TANIŞMA “Ne kadar çok elimiz varmış meğer İlkin, senin elinle tutuşan benimki Sonra çocuklarınki Gençlerinki Tekel işçilerininki Sonra, ellerin elleri... Ne kadar çok elimiz oldu, baksana Tutuşa tutuşa Bir orman yangını gibi” Yer Tarih Saat İletişim : : : : Bolu Halkevi (üst kat) 09 Nisan 2006 (Pazar) 10.00 215 13 87 “ULUSAL BAĞIMSIZLIK AYDINLANMA DEVRİMİ” paneline katılımcılar: Oturum Başkanı :Prof. Dr. Coşkun Özdemir İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neclâ Arat İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Şükran Soner Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Sayın yurttaşlarımıza, Cumhuriyet aydınlanmasını yaşayan gençlerimize, bayanlarımıza saygı ile duyurulur. Tarih : 9 Nisan 2006 Pazar günü Saat : 14.30 Yer : Atatürk Kız Meslek Lisesi Salonu İrtibat Tel: (0 535) 399 90 97 EROL AKYAV AŞ 8 Özgün Litografi (65x55 cm.) “MİRAÇNAME” Dizisi 21/100 Deluxe Edition SATILIK Tel: 0 716 532 65 62 Nüfus hüviyet cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. CAN KAYA KÜNTAY Nüfus hüviyet cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. FİKRET GÜZEL www.cumok.org eposta: istanbul?cumok.org CUMHURİYET 09 K