Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 NİSAN 2006 CUMARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y Y Y Y Y Y 14 13 17 14 21 20 21 23 18 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y PB PB PB Y Y Y PB Y 23 23 20 20 21 20 22 20 21 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB B B B PB PB Y 24 22 22 25 19 22 15 15 15 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve batı kesimleri çok bulutlu, Marmara, Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu’nun batısı, Batı Karadeniz, Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu Anadolu’nun kuzeyi sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler parçalı az bulutlu geçecek. Yağışlar Trakya ile Kuzey Ege’nin iç kesimlerinde yer yer etkili olacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo K 3 Helsinki K 4 Stockholm Y 6 Londra PB 13 Amsterdam Y 10 Brüksel Y 11 Paris PB 14 Bonn Y 10 Münih PB 14 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB B B B B PB B B Y 15 13 22 14 14 14 18 19 16 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y Y PB Y PB Y Y B B 8 17 2 24 17 22 21 32 26 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada İşte bu son soru var ya, bu son soru; RTE’nin kimi ulusal sorunları nasıl devraldığını ve nerelere götürdüğünü ibretle izleyenlerin kafasında bir olasılığın giderek güçlenmesine neden oluyor. Kaynak, Başbakan. Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı, iktidara gelir gelmez kendine özgü iki önemli kural açıkladı. 80 yıllık Cumhuriyet ülkeye hiçbir şey kazandırmamıştır’a benzer birtakım gevezeliklerde bulundu. Demokratik düzene geçtiğimizden beri gelen giden hükümetler ulusal sorunların hiçbirini çözümleyememişti ve şimdi ulus bu görevi AKP iktidarına, tabii başbakan olduğu için RTE’ye yüklemişti. Öyleyse ilk başta otuzkırk yıllık Kıbrıs sorununu bir hamlede çözmeliydi. Ele güne dosta düşmana ilan eyledi: Çözümsüzlük çözüm değildir! Kıbrıs davası bu sloganla elden çıktı, gidiyor. Son demecinde RTE; ‘‘Demokratik bir yaşam sürmek istiyorsanız kaçmaya göçmeye, elde silah dolaşmaya gerek yok. Silahsız bir şekilde masaya gelirsin, her şeyi konuşursun’’ dedi. Ne demeye geliyor bu sözler? Her dalda uzman, imam hatiplerde imamsal hitabet öğrenmiş bir Başbakan’ın dili sürçmeyeceğine göre: Demokratik Toplum Partisi aracılığıyla PKK’ye silahı bırak, dağdan in, gel masaya, demokratik düzende alacağın konumu konuşalım mı demek istiyor? Nereden bakılırsa bakılsın, bu sözler kafalarda Başbakan’ın PKK sorununu çözmek için ulusal gerçeklere aykırı düşecek formüller aradığı izlenimini silemeyecek. Sonuç: RTE, 30 yıldır süren PKK terörünü bilinen bir sloganı ikinci kez işleterek çözmeye hazırlanıyor: Çözümsüzlük çözüm değildir! Bu Başbakan ile neden olmasın? ??? Bu slogana kamuoyunu, halkı uyutacağını sandığı gerekçeler de bulabilir. Artık şehit vermemek, terörün ekonomiye yıllardır yüklediği zararlardan sıyrılmak, bölgeyi ve halkı kalkındırmak.. falan filan... Hükümetin ulusal bir davayı PKK’ye teslim olarak çözme sürecine girdiğine hayıflanırken... Başbakan’ın Yalanlama Bürosu Müdürü Akif Beki, ani bir atakla (telaşla) sahneye girdi. RTE’nin çözümsüzlük çözüm değildir sloganına ön hazırlıkları yapan konuşmasından ikiiki buçuk saat sonra AA muhabiri oldu Beki; sordu soruyu kendisi yanıtladı. Üstelik, ‘‘Başbakan anayasal düzen içerisinde demokratik siyasetin nasıl olması gerektiğini ortaya koymuştur’’ diyerek bir de demokrasi dersi verdi. Verdi ama, inandırıcı olmadı. Dün böyyük gazeteler Beki’yi çevir kazı yanmasın anlamında anlamış olacaklar ki, RTE’nin sözlerini öne aldılar, ‘‘Silahı bırak masaya gel’’ manşetleriyle yansıttılar. Avrupa Parlamentosu’nun Osman Baydemir gibi Tempo dergisinde ‘‘Kürtler ile Türkler bir arada yaşayamazlar’’ diyen, Kürt aydınının PKK’yi lanetlemeyeceğini söyleyen fanatik ve ayrımcı bir Kürt milliyetçisini terör örgütünü kınamaya davet etmesine de fazla kulak asmayın. Kuşku yok; RTE’nin PKK ile masaya oturma önerisi daha güçlü biçimde, elbette inandırıcı biçimde yalanlanmazsa Batı destek vermekte gecikmeyecek. RTE, sonuçları Misakı Milli sınırlarını, üniter devlet kavramını tehdit eden; altında kalacağı, ne yazık ki ülke olarak altında kalacağımız sonuçlar doğuracak çoook tehlikeli bir oyun başlatıyor. Bu oyunu hayırlara vesile olur diye yorumlayabilir misiniz? Başsavcı Ok, AKP’den Van savcısına kadar pek çok kesime eleştiriler yöneltti GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Yargıya nüfuz ettiler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, yargıya intikal eden Şemdinli olaylarıyla ilgili Meclis’in araştırma yapmasını ‘‘yanlış’’ olarak değerlendirerek sert eleştiriler yöneltti. ‘‘Siyasetin, hâlâ güncelliğini koruyan (Şemdinli) olayda hâkimlere alenen iddianamenin iadesi yolunu göstermesi üzüntü vericidir’’ diye konuşan Ok’un konuşmasında, ‘‘Hele orada alınan ifadenin bir adli belgede aynen (Şemdinli iddianamesi) yer alması ise, düşündürücü olmaktan öte kaygı vericidir’’ ifadelerini kullanması dikkat çekti. Başsavcı Ok, şeriatçı tehdide karşı toplumsal güvencenin zayıflatıldığını vurgulayarak, ‘‘İrticaya yol ve geçit verilemez’’ dedi. Ok, ‘‘Laik devletin tarafsızlığını çok ciddi olarak sorgulatan, tarafımızdan da takip edilen laiklik ilkesinin reddettiği icraat ve faaliyetlerden sorumluluğun, sadece idareye ait olduğunu hukuka kabul ettirmede zorlanırız’’ diyerek, AKP’yi uyardı. Adalet Bakanlığı’nın bugüne değin görülmediği kadar yargıya nüfuz ettiğine dikkat çeken Ok, kimi kurumların gözden düşürülmesi için gerilim ortamı yaratılmasına da tepki gösterdi. Yargıtay Başsavcılığı’nın Onur Günü nedeniyle Yargıtay Konferans Salonu’nda tören düzenlendi. Törene, iktidar temsilcilerinden hiç kimsenin katılmaması dikkat çekti. Ok, konuşmasında, başta iktidar olmak üzere birçok kesime sert eleştiriler yöneltti. Ok’un konuşmasında öne çıkan bölümler şöyle: İrticaya geçit verilemez da yansıyan ve şiddetli eleştirilere konu olan, tarafımızdan da takip edilen laiklik ilkesinin reddettiği icraat ve faaliyetlerden sorumluluğun, sadece idareye ait olduğunu hukuka kabul ettirmede zorlanacağımızı ifade etmek isterim. Güdümlü yargı isteniyor AB müzakereleri öncesinde diğer alanlarda yapılan reformlar yanında ısrarla önerilmesine rağmen yargı reformuna teşebbüs dahi edilmemesi, siyasi iktidarın niyetini, yani müdahale ve siyasallaşmaya açık sistemin devamını arzuladığını göstermektedir. Anayasa değişikliğindeki öneriler dikkate alındığında, yargıyı siyasallaşmaya daha da açık hale getirmek düşüncesinin hâkimiyetini sürdürdüğünü anlamaktayız. Kural olarak kendi adına denetim yapan kurumlara üye seç her şeye hâkim görüntü verdiği, yakın geçmişte görülmediği kadar yargıya nüfuz ettiği yadsınamaz. Yüksek Kurul’un bu görüntüyü kırması ve bakanlıktan bağımsız olduğu izlenimini edindirmesi son derece önemlidir. DTP’ye kapatma sinyali Partilerden, kendi içlerinde olmayan demokrasiyi ülkede gerçekleştirmeleri beklenmemelidir. Dernek ve benzeri örgütlenmeler kadar siyasi oluşumların da amacı etnisite olmamalıdır. Bu çağda, bu coğrafyada, bu iklimde yapılmaması gereken, ırkçılık, şiddete ve teröre övgüdür. Ayrılıkçı etnik şiddet ve terörden temel alan, teröre ve teröriste destek veren, bölücü ve parçalayıcı etnik terörü sahiplenen siyasi partilere değil Türkiye, hiçbir ülke demokrasisinin hoşgörü bu anlama gelecek ifadeleri kullanmaktan kaçınılmalıdır. Yargı ve yardımcı kurumlar delillerin kullanılması ve değerlendirilmesinde çok ama çok dikkatli olunmalıdır. Aksine davranış yargı üzerinde kuşku çağrıştırır ki, kuşkuyu yenmekle görevli yargıyı haklı eleştirilerin hedefi yapar. Van savcısına uyarı Savcılar, temel görevleri arasında son derece önemli yeri olan toplum adına ve kamu yararına hareket ettiklerini, işlevlerini; adil, tarafsız, tutarlı ve bağımsız bir şekilde yerine getirmek zorunda olduklarını hiç unutmamalıdırlar. Yargı olumsuz koşullara rağmen, bağımsızlığını ve tarafsızlığını sorgulatacak davranış ve tutum içinde olduğu izlenimi vermemelidir. Hele siyasallaşmayı çağrıştırması, politik güç dahil her kesimi rahatsız etmelidir. Adli otoritelerin, siyasi ve idari otoritelere yakın görünmesi bile adalete zarar verir. Adalet hiçbir kuşkuyu kaldırmaz; lekeyi ise reddeder. Başbakan’a tepki Devlet kurumları arasındaki gerginlik ve çekişme önemli bir sorun. Gerginlik ve çatışmanın hizmet ve görev kalitesini düşüreceği ve kurumlara olan güveni sarsacağında kuşku yoktur. Bu yola, kimi kurumların gözden düşürülerek avantaj sağlamak ve takip edilen hedefleri gerçekleştirmek için başvuruluyorsa derhal terk edilmesi gereken son derece tehlikeli bir tutumdur. Ne erkler çatışmalı ne de kurumlar. Meclis Komisyonu Şemdinli’yi araştıramaz Siyasetin, hâlâ güncelliğini koruyan (Şemdinli) olayda hâkimlere alenen iddianamenin iadesi yolunu göstermesi üzüntü vericidir. Siyasallaşmaya açık bu sistemde bunun son olacağını umut etmek boş bir iyimserliktir. Yaşamakta olduğumuz olaylara baktığımızda, eleştiri, yorum, bildiri ve beyanların mahkemelere müdahale boyutuna ulaştığını, daha kötüsü bu yolun gerekli olduğu, hâkime yol göstermenin görev sayıldığı kanaatinin oluştuğunu görmekteyiz. Yargıya intikal eden bir olayda Meclis araştırması yapılmasının yanlışlığını özellikle ifade etmek istiyorum. Hele orada alınan ifadenin bir adli belgede aynen (Şemdinli iddianamesi) yer alması ise, düşündürücü olmaktan öte kaygı vericidir. Reform değil geriye gidiş Siyasal erkin yargı reformunu ağzına bile almadığını, basına yansıyan projelerin ise yargı reformu olmadığını hatta geriye gidişin hebercisi olduğunu görmekteyiz. Yargıda reform için zihniyet reformuna öncelikle ihtiyaç olduğu bilinmelidir. Türkiye Başsavcılığı Yargıtay Başsavcılığı’na ülke başsavcılığı kimliği ve statüsü kazandırmada zorunluluk olduğunu anlatmaya artık gerek yoktur. Her türlü müdahaleleri sonuçsuz bırakacak, kaygılara yer vermeyecek, etkili ve tarafsız bir soruşturma yapılabilmesinin yolu tüm savcıların adli ve idari yönden bağımsız ülke başsavcısına bağlanmasıdır. Af adaleti yaralıyor Af anayasada yer almıştır. Elbette bunun takdiri Meclis’e aittir. Ancak, affın suç ve ceza politikalarını etkisiz kılan, ceza adaletini bozan, suça ve suçluluğa teşvik edici yönü bir yana, cezalandırma yetkisini bireyden alan devlete, dolayısıyla adalete güven duygusunu aşındıran olumsuzlukların başında geldiği hiç hatırdan çıkarılmamalıdır. Erdoğan’a gerilim uyarısı Türkiyemizi gerilimler ülkesi, çatışan değerler ülkesi olmaktan çıkarmalıyız. Siyasetçinin, özellikle politik gücün tavrı belirleyicidir. Gerilimlerin en tehlikelisi politik güç kaynaklı olanlarıdır. Zira uzlaşma ortamları yaratmak, gerilimleri azaltmak, hatta bitirmek görevi önce siyasi güce düşen görevlerdendir. Uzlaşma kültürü, dışlamayı ve yok saymayı reddeder, kazanmayı hedefler. KAYA, KOMİSYONA BİLGİ VERDİ ‘PKK, olayı üstümüze yıktı’ AYŞE SAYIN Dogma ve ideolojiye kısmen dahi olsa yer veren eğitim, sadece bağnazlığa ve radikalizme götürür ki, bu da kamplaşma, gerginlik ve kavga demektir. Tarikatların, cemaatlerin kök saldığı, kanaat önderlerinin etkinliğini arttırdığı bir toplum, modern ve çağdaş bir toplum olamaz. Bu sosyal ortamda Cumhuriyetin temellerinden hayati öneme sahip laikliği muhafaza etmenin imkânsızlığı da ortadır. Zira şeriatçı tehdide karşı toplumsal güvence zayıflatılmaktadır. AKP’ye uyarı Gül’ün yanı sıra İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, basından sorumlu Devlet Bakanı Beşir Atalay, Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner alanlarıyla ilgili gelişmeleri aktardılar, görüşlerini paylaştılar. Brifing yazılmamak üzere verildiği için bu söze uymak durumundayız. Şu kadarını vurgulamakla yetinelim; çok yeni bir durum yok, hükümet medyanın biraz daha duyarlı davranmasını istiyor, önümüzdeki dönemde TMYK ile medya arasında daha iyi ilişkilerin ve diyaloğun olması hedefleniyor. Bir de terörün seyriyle ilgili teknik bilgiler verildi, o kadar! Biz kendi değerlendirmelerimize ve gözlemlerimize geçelim... AKP döneminde medya hükümet ilişkileri öncekilerden daha farklı bir süreç izliyor. İktidarın ilk 3 yılı genel olarak, AKP ne yaptıysa güzeldir, her adımı reformdur havasında yansıdı. Bunda temel pay elbette medyanın. Son dönemde kimi olumsuzluklar öne çıkmaya başlayınca AKP suçluyu buldu: Medya... Terörle mücadele konusundaki haberciliğin özelliğine ve hassasiyetine biz de inanıyoruz. Bu konuda daha bilinçli davranılmalı. Ne var ki, hükümetin bir bütün olarak medyaya bakışını da gözden geçirmesi gerekiyor. ??? Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere hükümetin terör konusundaki tedirginliğini ve bu tedirginliğe dayalı çözüm arayışlarını dikkatle izliyoruz. Temel söylem şu: Terörü demokrasi içinde çözeceğiz! Bu söyleme şu soruyla karşılık verelim: Demokrasi içinde çözülmesin diyen mi var? Bize göre yok... O zaman hükümetin bu tedirginliği neden? Ortada sanki şöyle bir durum var: AKP, iktidara geldiğinde terör sindirilmiş, gündemin alt sıralarına düşmüştü. Tıpkı ekonomik program gibi terörle mücadele programında da göreceli olarak olumlu bir noktaya gelinmişti. AKP , bu sürecin rantını yedi ama, gereğini yapmadı. Şimdi bu durumun ortaya çıkmasını engelleme ve terör sürecinin AKP’yi yıpratmasını önleme arayışındalar! ??? Zararın neresinden dönülürse kârdır. Bu anlayışa dayanarak soralım: Acaba AKP; terörle mücadelede hata yapıldığını, terörün hortlamaması için gerekli önlemleri almadığını kabul ediyor mu? Son bir hafta içindeki gelişmeler, bize bu sorunun yanıtının hayır olduğunu gösteriyor. Kamuoyuyla paylaşırpaylaşmaz ayrı konu; ancak AKP hükümetinin öncelikle ‘‘Ben nerede hata yaptım’’ sorusuna yanıt araması gerekiyor. Bunu yapmadan, medyadan da sorumluluk isteyip, terörün önüne geçmeyi planlıyorlarsa, işimiz zor! AKP’li bakanlara ve partinin sorumlu yöneticilerine aynı anda ayrı ayrı yerlerde şu soruyu sorsak: Terörle mücadele için ne yapmak gerekiyor? Sanırım, başbakanın ve yardımcılarının ‘‘demokrasi’’ söylemlerini yineledikten sonra, her biri farklı yöne sapacaktır! Her şeyden önce AKP’nin netleşmesi gerekiyor. Demokrasi de; salt siyasi partileri iktidarda tutmak için değil, toplumun barış içinde yaşaması için vardır! Hükümet salt birinci işlevini düşünüyorsa, demokrasiye en çok o zarar verir! ankcum?cumhuriyet.com.tr Nuri Ok, Yargıtay Başsavcılığı’nın Onur Günü’nde konuştu. menin mantığı anlaşılabilir. Fakat, kendisinin kimi tasarruflarını denetleyenleri, yine kendisinin seçmesi isteği, bağımsız denetime rıza göstermeme, dolayısıyla güdümlülük ve bağımlılık isteğinin örtülü ifadesinden başka bir şey değildir. Yargıya görülmemiş nufüz sü sürekli olmaz, uzun süre yaşama şansı da verilemez. Orgeneral Büyükanıt’ı suçlamak yanlıştı ŞUBELERE ÖZEL GÜVENLİK ANKARA TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonu’nun cezaevinde ifadesine başvurduğu Şemdinli olaylarının sanığı Astsubay Ali Kaya, ‘‘bu işten tertemiz çıkacaklarını’’ belirterek ‘‘Sonuçta bizim çıkmamız önemli, bizim nezdimizde silahlı kuvvetlerin temizlenmesi, silahlı kuvvetlerin nezdinde Türkiye Cumhuriyeti’nin temizlenmesi gerekiyor’’ dedi. Komisyon’un Şemdinli olaylarının tutuklu sanıkları Ali Kaya ve PKK itirafçısı Veysel Ateş’le yaptığı görüşmenin tutanaklarını Cumhuriyet ele geçirdi. Ali Kaya, komisyona yaptığı açıklamada, bütün olayların arkasında PKK’nin olduğunu söyledi. Kaya, kitabevi bombalanan Seferi Yılmaz’ın, örgüt üyeleri ile yaptığı görüşmeleri, yapılan telefon dinleme kayıtlarını komisyon üyelerine delil olarak sundu. Kaya, PKK’nin planı doğrultusunda olayın kendi üzerlerine yıkıldığını savundu. Kaya’nın, önemli açıklamalaır özetle şöyle: BOMBALAR BİZİM DEĞİL: El bombalarının benzerliği var efendim. Yani aracımızda, bizde MKE el bombası var. Bizde Alman el bombası yok. İŞ YÜZDE 7080 ÇÖZÜLDÜ: Şu anda bize göre yüzde 7080, şu andaki mevcut delillerle çözülmüş durumda, bu işi bizim yapmadığımız. Ben bu konuda kesinlikle iddia ediyorum, bütün patlamaları PKK’nin yaptığı bir gün ortaya çıkacak. BAŞBAKAN YANILTILDI: Başbakanımıza olayın ertesi günü bir açıklama yaptı. Bu işi sanki biz yaptık diye Başbakanımıza lanse edip yanılttılar. Komisyona kendisini ‘‘resmi haber elemanı’’ olarak tanıtan Veysel Ateş ise ‘‘Kötü niyetim olsaydı Seferi Yılmaz şoförün camını kırarken ben, yoğurttan kıl çekmiş gibi vururdum’’ savunmasını yaptı. Cumhuriyet irticayı reddetmiştir. Bugün de yarın da yol ve geçit verilemez. Devlet, toplum ve birey olarak bizlere düşen görev aydınlanma sürecinden ödün vermemektedir. Laiklik, devletin dinler karşısında nötr olması ve eşit mesafede bulunmasını da gerektirir. Hele devletin misyonerlik yapmasına hiç izin vermez. Laik devletin tarafsılığını çok ciddi olarak sorgulatan, kimileri medyaya Yargının gözbebeği olan HSYK’nin mahkemelerin bağımsızlığı, hâkim teminatı ve siyasallaşma konularında değerlendirme yaptığı, kendisini de sorguladığını biliyoruz. Adalet Bakanlığı’nın yargıda İddianame suçlayıcı belgedir. Kural olarak savunmaları alınamayan, dolayısıyla haklarında dava açılmayan şüphelilerin, iddiaya konu suça iştirak ettiğine dair delil varsa sadece tespit yapılabilir. Dava açılmayan veya açılamayanların fiillerine, suç iddiasına konu olayın açıklanması sırasında değinilmesinde zorunluluk bulunması halinde ise suçlayıcı veya 5 bin asker asli göreve ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Savunma Bakanlığı, 20 askerlik dairesi ve 543 askerlik şubesinin koruma hizmetlerini özelleştiriyor. Bu kapsamda toplam 5 bin askerin asli görevlerine dönmesi planlanıyor. İlk aşamada 19 ildeki askerlik daire başkanlığı ve 21 ilçedeki askerlik şubesi için ihale gerçekleştirildi. Milli Savunma Bakanlığı, askerlik şubelerinin koruma görevini özel firmalara devretme kararı aldı. Mevcut personelin daha işlevsel kullanılması için proje aşama aşama bütün askerlik şubelerine yaygınlaştırılacak. Uygulamanın ilk aşamasında Ankara İç Tedarik Bölge Başkanlığı 20 Mart’ta ihale açtı. İhaleyi Seç ve Er Doğan adlı iki güvenlik şirketi kazandı. İhaleyle, 6 ildeki 13 askerlik daire başkanlığı mesai saatleri içinde, 13 ile bağlı 21 ilçedeki askerlik şubesi ise 24 saat esasına göre özel güvenlik elemanlarınca korunacak. Diyarbakır Askerlik Dairesi’ne bağlı Silvan, Cizre, Kulp, Ömerli, Silopi, Bozova, Hilvan, Çüngüş ve Baykan askerlik şubelerinde 21 özel güvenlikçi; Kocaeli, Malatya, İstanbul, Trabzon, Aydın, Bursa, İzmir, Adana, Afyon, Erzurum, Kayseri ve Konya Askerlik Dairesi’ne bağlı askerlik şubelerinde de 56 özel güvenlikçi 365 gün 24 saat görev yapacak. Projenin Türkiye geneline yayılmasıyla toplam 20 askerlik daire başkanlığı ve 534 askerlik şubesinin korunması özel güvenliğe teslim edilecek. Böylece 5 binin üzerinde asker koruma hizmetinden çekilmiş olacak. ODADAN EĞİTİME DESTEK TASARI MECLİS’E SUNULDU Konya’ya yeni üniversite Haber Merkezi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) üyesi odaların üniversite kurarak eğitime destek verme çabalarına Konya Ticaret Odası da katıldı. Konya Ticaret Odası eğitim ve sağlık konularında eğitim verecek olan üniversite için Konya Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı’nı kurdu. Vakfın amacının, ‘‘Konya Ticaret Üniversitesi’’ kurmak olduğu açıklandı. Vakıf, üniversite için bina ve yerleşke arayışına başladı. Konya Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Üzülmez, bina ve arsa için yetkilendirilirken Vakfın Yönetim Kurulu ise şu isimlerden oluştu: Rıfat Hisarcıklıoğlu, Hüseyin Üzülmez, Murtaza Çelikel, Hatice Mendi, Mustafa Temiz, Ertuğrul Uslu,Veli Öncan, Naci Atalay, Mustafa Büyükeğen,Ahmet Şekeroğlu, Cemalettin Yılmaz. Kavakçı’ya vatandaşlık yolu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümetin TBMM’ye sevk ettiği Vatandaşlık Yasa Tasarısı’yla, milletvekili seçildiği sırada ABD yurttaşı olduğu ortaya çıkınca Türk vatandaşlığından çıkarılan Merve Kavakçı’ya yeniden vatandaşlık yolu açılıyor. Tasarı yasalaşırsa askerlik yapmayı reddeden ‘‘vicdani retçiler’’ de vatandaşlıktan çıkarılmayacak. Tasarıya göre, yabancı bir devlet vatandaşlığını kazananlar, yurtdışında bulunup da yurt savunmasına katılmak için yapılacak çağrıya icabet etmeyenler, milli güvenlik ve kamu düzeni açısından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak kaydıyla, Türkiye’de ikamet etme şartı aranmaksızın Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden Türk vatandaşlığına alınabilecek. CUMHURİYET 08 K