17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 NİSAN 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Bakanlar Kurulu’na sunulan Konut Edindirme Yardımı hesapları 2007’nin ikinci yarısına kadar tasfiye edilecek 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER KEY ödemeleri seçim öncesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ), Konut Edindirme Yardımı (KEY) hesaplarının tasfiyesi için 1 yıl önce hazırlayıp Başbakanlık’a gönderdiği yasa taslağı, ilgili kurumlarla yapılan çalışmalar sonucunda, Bakanlar Kurulu’nun imzasına açıldı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önceki günkü açıklamaları sonrası yeniden gündeme gelen taslağın bu yıl içinde yasalaşması halinde, 56 milyon kişiyi ilgilendirdiği tahmin edilen KEY hesaplarında ödemeler en erken 2007 yılının ikinci çeyreğinde gerçekleşecek. 1 Ocak 1987’de yürürlüğe giren 3320 sayılı kanun uyarınca, 31 Aralık 1995’e kadar, işverenler, istihdam ettikleri kişiler için KEY hesabına para yatırmıştı. KEY hesabına yapılan işveren kesintileri, 1 Ocak 1996’da sona erdirilmişti. Yeni tasarıda, KEY hesaplarının tasfiyesinde hak sahipleri Kadın Eli Dünya Demokrasi Hareketi’nin İstanbul’da yapılan 4. kongresini uzaktan da olsa izlemeye çalıştım. ABD eksenli de olsa ‘‘Demokrasiyi geliştirmek: Adalet, çoğulculuk ve katılım. 21. yüzyılda demokrasinin karşılaştığı güçlüklerle yüzleşme’’ amaçlı, dünya çapında etkin sivil toplum örgütlenme ağının gündemi önemli. Önce ‘‘Demokrasinin önündeki engeller: Dünya demokrasi hareketinin rolü’’ başlıklı basın panelini izledim. Demokrasinin yerleşik varsayıldığı gelişmiş ABD, AB ülkeleri dışında kalan dünya ülkelerinde demokrasiyi yayma savında, muhalefet hareketlerinin başında olmuş STK’lerin üst düzey temsilcilerinin dili, toplantıyı izleyen gazeteci arkadaşlarımın çoğunu rahatsız etti. Hele de gündem Irak gelişmeleri, sözcü örgütün üst düzey yönetiminden ABD’li olunca işin tadı tuzu kaçtı.. ‘‘Irak’ta yaşananlar demokrasinin gelişmesi anlamında kısa dönemde üzüntü verici olsa da, uzun süreli bir Saddam diktatörlüğünün ardından kaçınılmaz bir durum olduğu unutulmamalıydı. Demokrasiyi özümsememiş halkların yaşadığı ülkelerde sancılı geçiş süreçleri olacaktı...’’ Gazeteci arkadaşlarımızdan gelen, ‘‘BushRice çizgisinde demokrasi yaklaşımının sivil toplum örgütlenmesi liderlerine ne ölçüde yakıştığı’’ sorgulaması durumu çok değiştirmedi. Tabii ABD, AB ülkelerinde ideolojisi çizilen ‘‘demokrasi ihracı’’ modeline, hele de Afganistan, Irak örneklerinde yaşandığı üzere askeri güçle, zorla dayatmalara itirazları kabul ediyorlardı. Her ülkenin kendi koşullarında kendi demokrasisini yerleştirmesinin önemi, ihraç edilen modelin kusursuz olmadığı.. gibi gerçekler de görmezlikten gelinmemeliydi... Yine de sponsor kurumlar desteğinde ayakta duran, demokrasi ithali misyonunu üstlenmiş, STK örgütlerinin lider kadrolarının, kendi ülkelerinde çok anlamlı, demokratik mücadele yapıyor olsalar da ABD’nin demokrasi ihracı politikalarına bağımlılıkları kendi adıma fazlası ile gözüme battı. ??? Eski Doğu Bloku ülkelerindeki biçimsel demokrasi adına ufuk açıcı kitlesel muhalefetin öncülüğünü yapmış kimi liderlerin de içinde olduğu delegelerin kimliği üzerinde bu can sıkıcı izlenimim, oluşan önyargımdan sonra katıldığım ‘‘dünya demokrasi hareketinde kadın’’ başlıklı basın panelinde izlenimlerim tam da tersi oldu. İran, Azerbaycan, Nijerya, Ürdün, Ermenistan, Sırbistan, hepsi de muhalefet hareketlerinin içinde çok uzun yıllar savaşım vermiş, biyografyalarından da anlaşılacağı üzere, ABD, AB sivil toplum örgütlenmelerinin, sponsorların desteğinde ayakta kalmış STK’lerin deneyimli lider kadrolarından gelmişlerdi. Ancak tek yanlı ideolojik dayatma, demokrasi ihracı kavramına teslim olmaktan öylesine uzakta, özgür, özgün gerçekçi yaklaşımları var ki... Ben mi kadın olduğum için duygusal bakıyorum, kadın kimliği mi bu kadar belirleyici bir ayırım yaratıyor? İlk sürpriz genel değerlendirme yaptıkları sunuş konuşmalarında, Azerbaycanlı ve Ermenistanlı kadın liderlerin, aralarına Özbek kadınları, örgütlerini de katarak, yıllardır birlikte, dayanışma içinde kendi ülkelerindeki muhalefet hareketini, demokrasi ve kadın hakları savaşımını yürütmeye çalıştıklarını açıklamalarındaydı. İslamcı ülkelerden gelen kadınların, kadın hakları savaşımının ekseninde şeriatın farklı yorumlarına dayalı erkek egemen kültürün dayatmalarına karşı savaşımı görmelerini, laikliği nasıl öne çıkardıklarını dinlemenizi isterdim. Bizim dinci medyanın sözcülerinin insan hakları, kadın hakları, özgürlükleri, demokrasi ile İslamcı yorumları birleştirme çabalarına pabuç bırakmadılar. Çok net bir dille, dini inançlarla savaşmadan, inançları özel yaşam alanında bırakarak, kadın hakları için dinsizlikle bir ilişkisi olmayan laiklik, demokrasi ve bu çerçevelerde oluşturulmuş hukuk düzeni içinde savaşım verilmesi gerektiğini açıkladılar. ??? ABD, Bush politikalarını, dünyaya demokrasi ihracı altında yapılanları kınadılar. Yetmedi, yine ABD eksenli, ‘‘ılımlı İslam’’ adı altında dünyaya pazarlanmak istenen şeriat modeli ya da siyasal İslami hareketin çok tehlikeli bir oyun olduğu görüşünde buluştular. Sadece siyasi İslami radikal hareketlerin değil, Hıristiyanlık adına günümüzde gelişen bağnazlığın da, ABD dahil bütün dünya ülkeleri için tehdit oluşturduğuna değindiler. İnanç, özgürlük adına kimi tuzaklara ilişkin deneyimleri çok ders verici idi: ‘‘Önce kadın ve erkekleri oturma yerlerinde, otobüslerde, eylemlerde, örtünme biçimleri ile okullarda, masum özgürlük istemi gibi göstererek ayırdılar. Sonra farklı, acımasız yorumları ile şeriatı dayattılar...’’ Toplantının çıkışında, özel sohbette, kadın ve erkekler arasındaki bu önemli ayırıma ilişkin gözlemimi paylaştığım Ermeni kadın delegenin yanıtı çok netti: ‘‘Öncelikle yönetimde bugünkü vahşi düzende kadınlar olarak sorumluluğumuz yok. Ayrıca da genetik, kültürel kodlamada erkekler gibi kazanmaya değil, yaşama gerçeklerine bağlanmaya koşullanmışız...’’ soner?cumhuriyet.com.tr ? Yapılacak çalışmalardan sonra Emlak Gayri Menkul Yatırım Ortaklığı 56 milyon olduğu tahmin edilen hak sahipleri ile kişi başına nema ve anapara tutarlarını Resmi Gazete’de ilan edecek. Bu aşamadan sonra kişiler, şirkete başvurarak ödemeleri talep edecek. Hak sahiplerinin Resmi Gazete’de ilanına kadar vatandaşlar bekleyecek. nin belirlenmesi için, ilgili kuruluşlara kaynak sağlanması planlandı. Ayrıca daha önce Emlak Bankası’nın düşük faiz uygulaması nedeniyle nema kaybına uğayan hak sahiplerine yüksek tutarda nema ödenebilmesi için, şirket net atkiflerine bağlı olarak ödeme yapılması öngörüldü. Buna göre, KEY hesaplarının devredildiği Emlak Gayri Menkul Yatırım Ortaklığı’nın (Emlak GMYO) net aktiflerinin yüzde 60’ı, belirlenecek hak sahiplerine anapara ve nema olarak verilecek. Hak sahipleri, anapara ve nemalarını, nakit olarak da alabilecek. TOKİ yetkililerinden alınan bilgiye göre, KEY hesaplarının tasfiyesine ilişkin Bakanlar Kurulu’nun imzasına açılan taslakta, ödemelerin başlayabilmesini sağlamak üzere öncelik hak sahiplerinin belirlenmesine verilecek. Bu arada bu kuruluşlara kaynak sağlanarak hak sahiplerinin belirlenmesi çalışmalarının 6 ayda tamamlanması öngörülüyor. Gerekirse bu süre 3 ay uzatılacak. İlgili kuruluşların KEY hesaplarının tasfiyesi amacıyla yapacakları altyapı harcamalarının tutarı, harcamalar yapıldıkça ortaya çıkacak. İlgili kuruluşlar, hak sahiplerini Tasfiye Halindeki Emlak Bankası’na bildirdikten sonra, 2 ay içinde kişiler bazında anapara ve nema çalışması yapılacak. Ayrıca Emlak GMYO, SPK kurallarına uygun olarak şirket net aktiflerini hesaplayacak. Şirket net aktiflerinin yüzde 61’i anapara ve nema ödemeleri için kullanılacak. Kişi bazında yapılacak değerlendirmelerden sonra, Emlak GMYO, 56 milyon olduğu tahmin edilen hak sahiplerini, kişi başına nema ve anapara tutarlarını Resmi Gazete’de ilan edecek. Bu aşamadan sonra kişiler, şirkete başvurarak ödemeleri talep edecek. Yetkililer hak sahiplerinin Resmi Gazete’de ilanına kadar yurttaşların herhangi bir şey yapmalarına gerek olmadığını vurguladılar. Emekliler veya hak sahiplerinin vârisleri de aynı ödemelerden ya rarlanacak. Hak sahiplerine, sahip olduğu ana para oranında nema verilecek. Diğer taraftan, ilan edilen hak sahipleri içinde bulunmayan vatandaşlar, başvurarak, durumlarının incelenmesini isteyebilecek. Bölüşülecek para 3 milyar YTL KEY hesaplarının ödemesini yapacak kurum olan Emlak GYO Genel Müdürü Feyzullah Yetgin, şirketin 31 Aralık 2005 itibarıyla net aktif değerlerinin toplamının 3 milyar YTL olduğunu bildirdi. Buna göre, bugün itibarıyla KEY hak sahiplerine ödemelere başlansa, Emlak GYO’nun 3 milyar YTL’lik net aktif değerinin yüzde 61’i olan 1.83 milyar YTL ’si anapara ve nema ödemesinde kullanılacak. Bu para, 3 milyon kişiye ödenirse kişi başına ortalama 610 YTL, 6 milyon kişiye ödenirse ortalama 305 YTL düşüyor. TASARI TBMM’DE İstanbul’un gelir vergisi şampiyonları açıklandı. Semahat Arsel ikinci, İbrahim Bodur üçüncü Yabancı yatırıma ‘Ajans’la destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Kurulması Hakkında Tasarı, TBMM’ye sunuldu. Tasarıya göre, ‘‘Türkiye’de yatırım yapılmasını özendirmeye yönelik yatırım destek ve tanıtım stratejilerinin belirlenmesi ve uygulanması’’ amacıyla kurulacak ajans, danışma kurulu, ana hizmet birimleri ile danışma ve yardımcı hizmet birimlerinden oluşacak. Başkanlığını bizzat başbakanın yapacağı danışma kurulunun görevleri arasında ‘‘yatırım destek ve tanıtım stratejisi konusunda öneriler geliştirmek, kurum ve kuruluşların uygulamaya sağlayabileceği katkıları belirlemek’’ konuları da yer alacak. Danışma kurulu, bakan ve özel sektör temsilcilerinden oluşacak. Başbakanlık müsteşarı ile ajans başkanı, kurulun doğal üyesi olacak. Aydın Doğan vergi rekortmeni ? Doğan Holding Başkanı Aydın Doğan, 2005’te de 10 milyon 320 bin 542 YTL vergi ile ilk sıradaki yerini korudu. Turgay Ciner 5 milyon 507 bin 342 YTL ile dördüncü oldu. Ekonomi Servisi İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, 2005 vergilendirme dönemi gelir vergisi rekortmenlerini açıkladı. Doğan Holding Başkanı Aydın Doğan, 2005 yılında da 10 milyon 320 bin 542 YTL tahakkuk eden vergi ile ilk sıradaki yerini korudu. Koç Topluluğu’nun kurucusu Vehbi Koç’un kızı Semahat Sevim Arsel 6 milyon 955 bin 349 YTL ile ikinci, İbrahim Bodur 5 milyon 991 bin 758 YTL ile üçüncü, Turgay Ciner 5 milyon 507 bin 342 YTL ile dördüncü, isminin açıklanmasını istemeyen bir kişi 4 milyon 655 bin 794 YTL ile beşinci, İzzet Bayraktar 4 milyon 429 bin 877 YTL ile altıncı sırada yer aldı. Sabancı Ailesi’nden birçok isim 2005 vergi rekortmenleri listesine de ismini yazdırdı. İlk 20 içinde, Serra Sabancı 4 milyon 111 bin 496 YTL ile 9., Şevket Sabancı 4 milyon 86 bin 102 YTL ile 10., Suzan Sabancı Dinçer, 4 milyon 44 bin 285 YTL ile 11., Çiğdem Sabancı Bilen 4 milyon 2 bin 715 YTL ile 13., Yalçın Sabancı 3 milyon 298 bin 404 YTL ile 15., Ömer Sabancı 2 milyon 846 bin 420 YTL ile 20. sırada yer aldı. Sanatçılarda Mehmet Ali Erbil Mehmet Ali Erbil, sanatçılar listesinde bu yıl da İstanbul gelir vergisi rekortmeni oldu. Erbil, 2 milyon 569 bin 737 YTL tahakkuk eden vergi ile geçen yılki zirve yerini korudu. Mehmet Ali Erbil’i 1 milyon 431 bin 291 YTL vergi ile Cem Yılmaz, 1 milyon 90 bin 755 YTL vergi ile Seda Sayan olarak bilinen Aysel Gürsaçer ve 786 bin 439 YTL vergi ile Sibel Aksüt izledi. Hülya Avşar ise 729.350,06 ile beşinci sırada yer alırken, Gülben Ergen Erdoğan 724.615,07 YTL, Ali Ata Demirer 721.208,08 YTL, Tarkan Tevetoğlu 703.390,09 YTL, İbrahim Tatlıses 660.893,10 YTL, Serdar Ortaç 618.202,11 YTL, Kaan Okan Bayülgen 493.580 12 YTL, Beyazıt Öztürk 459.911 YTL ile onu izlediler. ÖYK kararı beklenirken Bakan Unakıtan iade için harekete geçilmeyeceği mesajını verdi ‘TÜPRAŞ artık kamu niteliğinde değil’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, TÜPRAŞ’ın özelleştirilmesinin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin olarak, ‘‘TÜPRAŞ devir öncesinde olduğu gibi kamu kurumu niteliğini kazanmamıştır. Dolayısıyla bugünkü TÜPRAŞ yönetiminin yürütmeyi durdurma kararından sonra aldıkları kararlar yasaldır’’ açıklamasını yaptı. Maliye Bakanı Unakıtan, CHP İzmit Milletvekili İzzet Çetin’in yazılı önergeyle yönelttiği ‘‘Anayasanın 138. maddesi mahkeme kararlarının yerine getirilmesinin geciktirilemeyeceğini açıkça hükme bağlamıştır. Bugünkü TÜPRAŞ yönetiminin yürütmeyi durdurma kararından sonra aldıkları ya da alacakları karar yasal mıdır’’ sorusuna verdiği yanıtta şunları ifade etti: ‘‘Yürütmenin durdurulması veya iptal kararlarının, dava konusu işlem sonucunda ve bu işleme dayalı olarak özel hukuk alanında yaratılmış sonuçları ya da hak ve yükümlülükleri kendiliğinden ortadan kaldırmayacağı, aleyhinde işlem tesis edilen idarelerce karar gereğinin yerine getirilebilmesini teminen birtakım işlem ve eylemlerde bulunulmasının gerektiği bir gerçektir. Bu nedenle bahse konu yürütmenin durdurulması kararlarının tesis edildiği 02.02.2006 tarihinde TÜPRAŞ, devir öncesinde olduğu gibi kamu kurumu niteliğini kazanmamıştır. Dolayısıyla bugünkü TÜPRAŞ yönetiminin yürütmeyi durdurma kararından sonra aldıkları kararlar yasaldır.’’ BDDK Bilgin’le devam kararı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, boşalan BDDK başkanlığı için Tevfik Bilgin’i önerdiğini ve teklifin Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldığını bildirdi. Şener, düzenlediği basın toplantısında, sorular üzerine kararnamenin, imzalar tamamlandıktan sonra onay için Cumhurbaşkanı’na sunulacağını söyledi. ‘‘Sayın Bilgin’in ismi neden geç açıklandı, itirazlar mı var’’ şeklindeki soru üzerine de Şener, Bilgin ile ilgili herhangi bir tereddüdün bulunmadığını kaydetti. ‘‘BDDK için şeffaflık var ama Merkez Bankası’nda niye şeffaflık yok’’ şeklindeki soru üzerine de Şener, Türkiye’de her şeyin şeffaf olduğunu, atama gerçekleştiğinde herkesin kimin başkan olduğunu bileceğini söyledi. Mısır için Turkcell konsorsiyumu Turkcell, Mısır’da gerçekleştirilecek olan üçüncü GSM ihalesi için Amwal El Khaleej ve Banque Mısır’la konsorsiyum oluşturmak üzere anlaşma imzaladı. Turkcell’den İMKB’ye gönderilen açıklamada, Mısır’da gerçekleştirilecek olan üçüncü GSM ihalesinin ön elemesi için gerekli çalışmaların yapılarak başvuruda bulunulacağının kararlaştırıldığı hatırlatıldı. Konsorsiyumda Turkcell’in yüzde 60, diğer iki firmanın ise yüzde 30’ar eşit paylarının olacağı belirtildi. Turkcell’in söz konusu GSM ihalesiyle ilgili olarak henüz değerlendirme aşamasında olduğu ve ön eleme başvurusuyla ilgili çalışmaların da devam ettiği kaydedildi. Ekonomi Servisi TÜPRAŞ’ta yönetim ve mülkiyet sorununun Danıştay’ın davanın esasına ilişkin kararını vermesinden sonra kesinleşeceği belirtiliyor. Bilindiği gibi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından yapılan açıklamada, Danıştay 13. Dairesi’nin konunun esasına ilişkin davaya 25 Nisan’da bakacağı hatırlatılmıştı. Şu anda TÜPRAŞ yönetimi, ihale sürecinde idarenin gösterdiği bütün koşulları yerine getiren ve ödemeyi gerçekleştiren Koç Topluluğu’nun atadığı Yönetim Kurulu’nda bulunuyor. Bir başka deyişle, pazarlama, ihracat ve kâr dağıtımı gibi tüm stratejik kararlar Koç Topluluğu tarafından alınıyor. Buna karşılık kamu adına ‘‘altın hisse’’yi elinde bulunduran ÖİB’nin de stratejik kararlarda imtiyaz hakkı bulunuyor. TÜPRAŞ’ın ortağı konumunda bulunan Shell’in ise herhangi bir imtiyazı bulunmuyor. Sektörde uluslararası deneyimi olan Shell’in, küçük ortak sıfatı ile ve taraflar arasında yapılan anlaşma çerçevesindeki hakları da yönetimde imtiyazı içermiyor. Nitekim, yeni oluşan ve tamamı Koç Topluluğu tarafından atanan mevcut yönetimde Shell adına bir temsilci yer almıyor. Shell’in şirketin temettü politikasında ve yönetiminde de herhangi bir söz hakkı yok. Piyasa çevrelerine göre ortaklar arasındaki ilişkilerde TÜPRAŞ’ın çıkarları öncelik taşıyor. Örneğin, TÜPRAŞ’ın milli petrol şirketleri ile yaptığı geleneksel ham petrol ikmal anlaşmalarını aynen sürdürüyor. Bunların günün şartlarına göre ye Yönetimde ipler Koç’ta nilenmesi, gerekirse daha uygun kaynaklara yönelinmesi de mümkün. Bu durumda, ancak diğer rakiplerden daha düşük fiyat verdiği takdirde Shell’in ham petrol satma önerisinin değerlendirilebileceği belirtiliyor. Piyasa çevrelerine göre Koç Topluluğu, blok satış öncesi hisselerinin yüzde 49’u halka açık olan TÜPRAŞ’ta şirket kârlılığını, sermayenin tabana yayılması açısından da önemli ve gerekli sayıyor. Bilindiği gibi TÜPRAŞ, blok satış öncesi hisselerinin yüzde 49’u yurtiçi ve yurtdışı borsalarda işlem gören bir şirtetti. Sermaye Piyasası Kanunu’na göre halka açık şirketlerin kâr etmesi, sermayenin tabana yayılması açısından önemli bir unsur sayılıyor. Bu nedenle sosyal hizmet ve faydanın yanında hissedarrlarına karşı sorumluluğunu yerine getirmesi açısından rekabet kurallarına uygun hareket etmesi de TÜPRAŞ’ın önemli bir hedefi sayılıyor. Nitekim TÜPRAŞ, özelleştirme öncesi de bu çerçevede faaliyetini sürdürmekte ve kâr etmekteydi. Kaldı ki, serbest piyasaya geçişle birlikte 2005 başından itibaren bütün dağıtım şirketlerinin ithalat sınırları da kaldırılması sunucu, rekabet koşulları içerisinde çalışmayan bir rafineri şirketinin piyasada var olmasını olanaksız hale getirdi. Bu arada zarar etme pahasına sosyal faaliyette bulunulmasını ülke kaynaklarının yanlış ve verimsiz kullanılması olarak değerlendiren Koç Grubu, kısa süre önce BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile imzaladığı Küresel İlkeler Sözleşmesi ile sosyal sorumluluğunu da kanıtlamıştı. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle