Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Başbakan Erdoğan, izi kaybolan KEY hesabının hak sahiplerine ödeneceğini vaat etti 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Konut kesintileri ödenecek ? ‘‘Nema’’ olarak adlandırılan zorunlu tasarruf ödemelerinin haziran ayında tamamlanacağını anlatan Başbakan Erdoğan, Bakanlar Kurulu’nun aldığı bir kararla 19871995 yılları arasında çalışanların ücretlerinden zorla kesilen ve nereye gittiği bile belli olmayan KEY kesintilerinin ödeneceğini belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çalışanların ücretlerinden 19871995 yılları arasında kesilen Konut Edindirme Yardımı (KEY) kesintilerinin faiziyle birlikte geri ödeneceğini ya da aynı miktarda Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ hissesi verileceğini açıkladı. 2005 yılında 438 bin otomobil, 2 milyon 107 bin buzdolabı, 1 milyon 830 bin çamaşır makinesi, 629 bin bulaşık makinesi ve 622 bin adet fırın satışının gerçekleştiğini belirten Erdoğan, ‘‘Hormonlu büyüme diyorlar. Bunlar doğal hormon’’ dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan, dün partisinin grup toplantısında, ekonomideki gelişmeleri değerlendirdi. Kamuoyunda ‘‘nema’’ olarak adlandırılan zorunlu tasarruf ödemelerinin haziran ayında tamamlanacağını anlatan Erdoğan, Bakanlar Kurulu’nun aldığı bir kararla 1987 1995 yılları arasında çalışanların ücretlerinden zorla kesilen ve nereye gittiği bile belli olmayan KEY kesintilerinin ödeneceğini belirtti. Böylelikle 19 yıllık bir sorunu ortadan kaldıracaklarını kaydeden Erdoğan, söz konusu yıllar arasında Emlak Bankası’na yatırılan paranın bir kısmının belli olmadığını söyledi. Erdoğan, hazırlanan yasa taslağının en kısa sürede Bakanlar Kurulu’nca onaylanarak TBMM’ye sevk edileceğini söyledi. Yapılan çalışmanın, 19871995 arasında adlarına KEY yatırılmış yaklaşık 6 milyon çalışanı kapsadığına işaret eden Erdoğan, ‘‘Taa 1987’den itibaren iktidarda olanlar, bunun hesabını verecekler. Bundan sonra gelenler, bunun hesabını bu millete vermelidirler’’ dedi. Türkiye’nin 7.6 oranı ile dünyanın en hızlı ve en sağlıklı büyüyen ekonomileri arasında yerini aldığını belirten Erdoğan, özel sektörün büyümenin lokomotifi olduğunu belirtti. TÜPRAŞ ve ‘Ulusal Sermaye’ TÜPRAŞ’ın özelleştirilmesi süreci bir hukuk skandalı haline dönüştürülmüş durumda. Neoliberal ideoloji bir yandan IMF programının koşullandırmalarıyla, bir yandan da ‘‘küreselleşen dünyanın mantığı gereği’’ gibi aldatmacalarla Türkiye’nin en stratejik işletmelerinin özel sermaye gruplarına devrini gereğinde hukuk ilkelerini de hiçe sayarak gerçekleştirmeyi amaçlamakta. Bu arada Cumhuriyet gazetesinde geçen hafta içinde konuyla ilgili olarak yayımlanmış bazı yazılarda ‘‘TÜPRAŞ’ın ulusal sermayeye satılmasına karşı olunmamalı’’ görüşünün savunulduğunu üzüntüyle okudum. Söz konusu yazıların önemli yanlışlar içerdiği ve gazetemizin temel ilkelerine de ters düştüğü kanısındayım. TÜPRAŞ’ın özelleştirilmesinde ‘‘ulusal’’ sermaye kavramını üç ayrı noktadan tartışmak istiyorum. ??? I TÜPRAŞ, dikey ve yatay sanayi bağlantılarıyla ekonomimizin can damarıdır. Türkiye’nin yıllık rafinaj üretiminin yüzde 86’sını gerçekleştiren ve yarattığı katma değer ile tek başına milli gelirin yüzde 3’ünden fazlasını üretmekte olan TÜPRAŞ, aynı zamanda Ortadoğu ve Güney Asya’ya teknoloji ihraç etmekte olan bir sanayi devidir. Kendisine ait ham petrol depolama tesisleri Türkiye toplamının yarısından fazladır. Böylesi bir stratejik konumda bulunan bir işletmenin, özü itibarıyla tekelci piyasaların gündelik kârzarar hesaplarıyla değil, sosyal fayda ve sosyal hizmet ilkesiyle çalıştırılması esastır. Bu nedenle, TÜPRAŞ’ta öncelikle kâr elde etme amacıyla çalışacak olan özel sermayenin ‘‘ulusal’’ ya da ‘‘uluslararası’’ nitelikte olması önemli bir ayrıcalık göstermez. Sonuçta her türlü biçimiyle özel sermaye, ‘‘kâr amacıyla’’ çalışacaktır ve kâr elde etmek için ‘‘ne gerekirse onu yapacaktır’’. Piyasa koşullarının dalgalanmaları altında, temel amaç olarak kâr elde etme güdüsüne dayalı işletmecilik anlayışı her zaman ‘‘ulusal çıkarlar’’ ile uyuşmayabilir ve sosyal fayda ilkeleriyle çelişebilir. Bunun örnekleri gerek Türkiye’de gerekse dünyada çoktur. II Kaldı ki çağımızda bir ‘‘küreselleşme’’ olgusundan sıkça söz edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında, özel sermayenin ulusal ya da uluslararası olmasının da çok önemli bir kriter olmadığı çok açıktır. Kaldı ki TÜPRAŞ’ın ihale sürecinde yüzde 51 hissesinin ana ortağı olan kuruluşun da ne kadar ‘‘ulusal’’ bir anlaşmaya imza atmış olduğu tartışmalıdır. Kamuoyunda TÜPRAŞ’ın ana hissedarının Koç Şirketi olduğu, Shell’in sembolik olarak çok düşük bir ortaklık payına sahip olduğu imajı yaygınlaştırılmak istenmektedir. Oysa ilgili tarafların (Koç ve Shell) aralarında imzaladıkları Ortak Girişim Anlaşması Shell grubuna çok geniş imtiyazlar tanımaktadır. Bu imtiyazlar sayesinde Shell, TÜPRAŞ’ın pazarlama, ihracat ve kâr payının dağıtımı gibi stratejik kararlarında belirleyici bir konumdadır. Bu satış ile TÜPRAŞ’ta alınacak en stratejik kararlarda esas belirleyici olanın Shell grubu olduğu ve Koç’un da özelleştirmenin aracısı konumunda olduğu açıkça görülmektedir. Diğer yandan, özelleştirme uygulamalarını ‘‘ulusal’’ sermaye kavramı ile yorumlamaya çalışmak ne derece doğrudur? Örneğin ‘‘ulusal sermaye’’nin unsurları nasıl tanımlanmaktadır? Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan her özel sermaye girişimi ‘‘ulusal’’ olarak tanımlanacak ise, geçmiş dönemlerde Cumhuriyet gazetesinde de çok sık eleştirilen ve çoğunlukla ‘‘yeşil’’ sermaye kavramıyla tanımlanmaya çalışılan şirketler de ‘‘ulusal sermaye’’ kavramı içinde yer alacak mıdır? Türkiye kaynaklı her şirket ulusal sermaye içinde yer almayacak ise buradaki iktisadi ya da siyasi kriter nedir? Öte yandan, şu ya da bu kriter ile ‘‘ulusal’’ niteliğe sahip bir özel sermaye grubunun piyasanın değişen koşulları altında dahi ileride de bu konumunu muhafaza edeceğini kim garanti edebilir? Ülkemizde, örneğin ‘‘ulusal’’ sermayenin niyetleri açısından, POAŞ’ta ve Erdemir’de sürmekte olan yabancı ortak arayışlarının sunmakta olduğu dersler yeterince öğretici değil midir? III Son olarak, TÜPRAŞ’ın ihalesinde hukuka aykırı bir durum var ise, bu aykırılık şu ya da bu nedenle hoş görülemez. ‘‘Hukuka aykırı ama neyse ki ulusal sermayeye satıldı’’ görüşüyle hukuk kurallarının çiğnenmesine göz yumulamaz. Gerçekten günümüzde de buna benzer gerekçelerle, örneğin, ‘‘kamu yararı yoktur’’ ya da ‘‘fiilen uygulanması mümkün değildir’’ denilerek birçok yargı kararı uygulanmamaktadır. Ne yazık ki bugünkü iktidar tarafından da bu durum olağan bir hale getirilmiştir. Nitekim, söz konusu yürütmeyi durdurma kararının uygulanmaması artık bir hukuk sorunu olmaktan öteye hukukun üstünlüğü ilkesinin benimsendiği Türkiye’nin sorunu haline gelmiştir. Oysa anayasamızda yargı kararlarının, başta Büyük Millet Meclisi olmak üzere, bütün kurumlar için bağlayıcı olduğu hükmü çok açıktır: ‘‘Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.’’ (madde 138). Geçmişte de ‘‘Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz’’ söylemiyle hukuk çiğnenmiş idi. O günden bu yana süregelen bu anlayış, anayasamızda yer alan ‘‘Türkiye Cumhuriyeti... demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir’’ (madde 2) ilkesinden giderek uzaklaşılmasına neden olmaktadır. ??? Ne hazindir ki Cumhuriyet gazetesinde son günlerde çıkan bazı yazılar ‘‘IMF şantajı altında TÜPRAŞ’ın ulusal sermayeye satılması ehveni şerdir’’ görüşünü öne sürerek TÜPRAŞ emekçisini ve sendikasını bu tür hukuk dışı uygulamalara ortak olmaya çağırmaktadır. Unutmayalım ki, Mustafa Kemal’in de vurguladığı üzere, ‘‘Ehveni şer, şerlerin en kötüsüdür’’!.. ÖDEMELERDE NASIL YOL İZLENECEK? Hak sahipleri, bildirim için tasfiye halindeki Emlak Bankası’na 6 ay içinde başvuracak. Bu süre Bakanlar Kurulu’nca sadece bir defaya mahsus 3 ay uzatılabilecek. Emlak Bankası, hak sahiplerinin neması ile birlikte toplam alacaklarını bildirimi izleyen 2 ay içinde sonuçlandıracak ve ödemelere başlayacak. Hak sahiplerine ödemeler isterlerse nakit, isterlerse Emlak GMYO AŞ hisse senetleri verilerek ödenecek. 1.2 milyar YTL ’yi bulacak 6 milyona yakın çalışanı kapsayan hesapta, 395 milyon YTL ’yi aşkın ana para bulunuyor. Faiziyle birlikte paranın 1.2 milyar YTL ’ye ulaşacağı belirtiliyor. Ancak bu rakam, hükümetin belirleyeceği faizlendirme yöntemine göre değişecek. 216 milyon Avro yatırım yapan OYAK Renault, talebi karşılayabilmek için üretimi arttırdı Bursa’da Clio için 3. vardiya Vestel Şirketler Grubu Üst Yöneticisi (CEO) Ömer Yüngül, geçen hafta düzenlediği toplantıda Vestel Beyaz’ın halka açılacağını söylemişti. ? Gabillet, Renault Grubu içerisinde Türkiye’nin önemine işaret ederek Türkiye’ye duyulan güven sayesinde Bursa fabrikasına, 19932000 yılları arasında 900 milyon Avro, 20002005 yılları arasında da 450 milyon Avro tutarında yatırım yaptıklarını belirtip ‘‘2006 yılında da 150 milyon Avro’luk yatırım planımız var’’ diye konuştu. BURSA (AA) OYAK Renault Genel Müdürü Alain Gabillet, ‘‘Türkiye’ye duyduğumuz güvenin en belirgin göstergesi, zor günlerde bile devam eden yatırımlarımızdır’’ dedi. Gabillet, OYAK Renault Fabrikası’ndaki gezi öncesinde, gazetecilere yaptığı açıklamada, Yeni Clio 3’ün üretimiyle ‘‘yeni doğmuş bir bebekle aynı duyguları taşıdıklarını’’ söyledi. Gabillet, Renault Grubu içerisinde Türkiye’nin önemine işaret ederek ‘‘Clio için 216 milyon Avro yatırım yaptık ve üretim talebini karşılayabilmek için üçüncü vardiyaya geçtik. Yeni yatırımlar yapmaya ve yeni modelleri Türkiye’de üretmeye devam edeceğiz’’ dedi. Gabillet, Türkiye’ye duyulan güven sayesinde Bursa fabrikasına, 19932000 yılları arasında 900 milyon Avro, 20002005 yılları arasında da 450 milyon Avro tutarında yatırım yaptıklarına işaret ederek ‘‘2006 yılında da 150 milyon Avro’luk yatırım planımız var’’ diye konuştu. OYAK Renault Yeni Clio Proje Direktörü Murat Taşdelen, fabrikada düzenlenen toplantıda, Yeni Clio ile OYAK Renault’nun pek çok ‘‘ilk’’e imza attığını söyledi. Vestel Beyaz halka arzı Antalya’dan başlattı ANTALYA (AA) Türkiye’nin hızlı büyüyen şirketleri arasında gösterilen Vestel Beyaz Eşya Ticaret Sanayi AŞ, nisan ayı içinde halka arz edilecek. Halka arz toplantılarının ilkini Antalya’da başlatan ve yatırımcılarla buluşan Vestel Beyaz Eşya Ticaret ve Sanayi AŞ Vestel Beyaz Genel Müdürü Nedim Sezer, Vestel Beyaz Eşya’nın 5 yıl önce 60 milyon dolar cirodan bugün 600 milyon dolar ciroya ulaştığını söyledi. Şirketin mevcut sermayesini 132 milyon YTL’den 190 milyon YTL’ye yükselttiğini belirten Sezer, 58 milyon YTL’yi ise halka arz edeceklerini bildirdi. Halka arzın yüzde 70’inin yurtdışında, yüzde 30’unun da yurtiçinde satışa sunulacağını, yurtiçi satışlarda Zorlu Grubu çalışanlarına yüzde 5’lik bir pay ayrıldığını anlatan Sezer, şöyle konuştu: ‘‘Vestel Beyaz, halka arzını Deniz Yatırım AŞ ile oluşturulacak konsorsiyum aracılığıyla yapacak. Hisselerimiz, 3.12 YTL ile 3.78 YTL ’den halka arz edilecek. 2005 yılında 600 milyon YTL ’lik ciro ve net 50 milyon dolar kâr elde etik. 2006’da 2 milyon 250 bin buzdolabı, 1 milyon 600 bin çamaşır makinesi, 1 milyon pişirici cihazları, 700 bin adet klima üretim hedefimiz var.’’ OYAK Renault’daki tören ve fabrika gezisinde Alain Gabillet, Yeni Clio 3’ün anahtarını, satış için temsili olarak Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar’a teslim etti. (Fotoğraf: AA) Finansbank’ın alınması, Ethniki Bank’ın Atina Borsası’ndaki hisselerini uçurdu Komşunun ağzı kulaklarında Ekonomi Servisi Finansbank hisselerinin yüzde 46’sını ve tüm kurucu hisseleri 2 milyar 774 milyon dolara satın alan Yunanistan’ın 165 yıllık bankası Ethniki Bank’ın (NBG National Bank of Greece / Yunanistan Ulusal Bankası) Atina Borsası’ndaki değeri yükseldi. Finansbank’ın kontrolünü alarak Güneydoğu Avrupa’da liderlik hedefini yapılabilir hale getiren NBG’nin hisseleri, anlaşmanın açıklanmasından sonraki ilk işlem gününde yüzde 2.9 değer kazanarak 39.9 dolara yükseldi. Bu durum, Yunanistan finansal piyasalarında, ekonomisi hızla büyüyen AB adayı Türkiye’ye yatırım yapmanın hayli kazançlı olabileceği yönündeki değerlendirmenin güçlendiğini gösteriyor. Türkiye’ye yatırıma karşı olumlu bakış, anlaşmaya geniş yer ayıran Yunan basınında da gözleniyor. Gazeteler olayı ‘‘tarihi’’ diye nitelendirirken Ethniki Bank’ın, Finansbank’ın hisselerini satın almakla Güneydoğu Avrupa bölgesindeki bankacılık pazarında lider konumuna yükseldiğini yazdılar. Elefterotipia gazetesi birinci sayfadan verdiği haberde, ‘‘Ethniki’nin Güneydoğu Avrupa’nın en büyük bankacılık grubunu oluşturmayı hedeflediğini’’, To Vima tarihi anlaşmanın sıkı pazarlıklardan sonra yapıldığını, Ta Nea olayın, ‘‘Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis’in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yardım eli uzatması ve destek vermesi anlamına geldiğini’’, Kathimerini ve Elefteros Tipos, ‘‘Ethniki’nin Yunan şirketleri için tabu sayılan Türkiye’de bugüne kadar yapılan en büyük yatırımı gerçekleştirdiğini’’, Apoyevmatini de olayın Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde yeni bir başlık açtığını yazdı. Yunanistan hükümet sözcüsü Theodoros Rusopulos da olayın TürkYunan ilişkilerinin geleceğini olumlu etkileyeceğini vurgulayarak anlaşmayı desteklediklerini ve teşvik ettiklerini açıkladı. ARÇELİK GENEL MÜDÜRÜ: Beyaz eşya talebi yüzde 15 daraldı İSTANBUL (AA) Arçelik Genel Müdürü Aka Gündüz Özdemir, ilk 2 ayda beyaz eşya sektörünün en az yüzde 15 küçüldüğünü söyledi. Özdemir, kış aylarında insanların gelirlerinde beklemedikleri oranda bir payı ısınmaya ayırması ve 3 aylık sürede bayramlar dahil 27 işgünü kaybının sektörü olumsuz etkilediğini belirtti. Türkiye’de genelde perakende sektörünün ilk 2 ayda küçüldüğünü ifade eden Özdemir, ‘‘Çünkü olumsuz şartlar herkesi etkiledi. 27 işgününde Türkiye gibi bir coğrafyada insanlar sokağa çıkamadılar, alışveriş yapamadılar ve üstelik daha fazla ısınma parası harcadılar’’ dedi. Sektörün ölçülme boyutlarının farklı olduğuna değinen Özdemir, ‘‘İlk 2 ayda beyaz eşya piyasasının en az yüzde 15 küçüldüğünü söyleyebilirim ama sektör üretmeye devam etmiştir’’ diye konuştu. Aka Gündüz Özdemir, martta sektörün ilk 2 aya göre daha iyi seyrettiğini belirterek bu dönemde firmaların kampanyalara biraz daha ağırlık verebileceğini vurguladı. Fiba Holding’in patronu Hüsnü Özyiğin ile NBG Yönetim Kurulu Başkanı Takis Arapoğlu arasındaki anlaşma Yunanistan’da geniş yankı buldu. Avrupa Konutları’nda ‘önce otur sonra öde’ Ekonomi Servisi Toplu Konut İdaresi’yle (TOKİ) birlikte Özsaya İnşaat ile Güner İnşaat ortak girişimi tarafından, İstanbul Küçükçekmece’de inşa edilen ve 1368 daireden oluşan Avrupa konutlarında ‘önce otur sonra öde’ kampanyası başladı. Kampanyaya göre, konut satış bedelinin azami yüzde 85’ini kredilendirebilecek alıcı, beğendiği dairenin yüzde 15’ini peşin ödeyecek, geri kalanını ise satın aldığı tarihten bir yıl sonraya bırakabilecek. Ücretli çalışanlar için iş kaybı durumunda toplam anaparanın yüzde 20’sinin ödenmiş olması koşuluyla satın aldığı evi satabilmesi ya da yeni bir iş bulabilmesi için altı aylık ilave ödemesiz süre de verilecek. Kampanya Nisan ayında sona erecek. Basın toplantısında konuşan Avrupa Konutları Pazarlama Koordinatörü Ediz Giray, konut sektöründe eşi görülmemiş bir kampanyaya imza attıklarını belirterek ‘‘faizin yüzde 1.8 olması durumunda banka komisyonu, dosya parası, istihbarat, başvuru ve ekspertiz ücretleri gibi masrafların hiçbir uygulamasıyla karşılaşılmıyor’’ dedi. Teslim tarihi Aralık 2006 olan konutlar 133 bin 278 bin YTL arasındaki fiyatlarla satışa sunuluyor. 145.3 MİLYON DOLAR TEKLİF Tarabya Oteli’ne ‘rezidans’ primi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından yapılan ihalede, Emekli Sandığı’na ait Büyük Tarabya Oteli’ne en yüksek teklif 145 milyon 300 bin dolar ile Bayraktarlar Holding’den geldi. Bayraktarlar Holding Başkanı İzzet Bayraktar, Tarabya Oteli’ni ‘‘ya otel, ya rezidans olarak’’ kullanacaklarını belirterek bunun için mevzuat değişikliği gerekip gerekmeyeceği sorusuna ‘‘bakacağız’’ yanıtını verdi. İstanbul Tarabya Oteli’nin ihalesi dün Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nda yapıldı. İhaleye dokuz grup katıldı. Elemesiz ilk ön turda en yüksek teklif 125 milyon dolar olarak çıkarken, elemeli ilk turda Özaltın İnşaat elendi, en yüksek fiyat 130.5 milyon dolara çıktı. Avrupa Konutları Teknik Koordinatörü Ersan Sirmen ve Pazarlama Koordinatörü Ediz Giray toplantı düzenledi. CUMHURİYET 13 K