27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 2006 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B PB PB B PB B PB PB 17 19 16 20 22 22 24 21 12 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y PB PB PB Y B 12 11 10 7 16 16 15 12 23 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B Y Y Y Y Y Y K 22 23 16 24 15 17 12 14 8 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, İç Anadolu’nun doğusu, Orta ve Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Kahramanmaraş çevreleri yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı kuzey ve iç bölgelerde biraz azalacak diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB Y PB Y PB PB Y Y Y 12 6 10 17 18 19 19 19 20 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y PB Y Y Y Y Y Y 22 24 28 23 23 20 22 21 20 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm B Y Y Y Y Y Y B PB 12 37 23 37 16 27 10 27 20 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Bakalım söylediklerine TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın. Örneğin Türkiye’de rejim tartışması olmadığını öne süren sözlerine. Arınç, taşıdığı sıfatın ağırlığıyla değişik bir şeyler söyledi ve manşetlerde yer aldı. Ama karşı irdelemelere önce düne kadar bağlı olduğu ve bugün içinde bulunduğu siyasal partilerin Türkiye’de rejimsel sıkıntıların başlıca nedeni olduğunu anımsamak veya anımsatmakla başlamalı... ve sonra Meclis Başkanlığı görevine başladığından beri yansızlığı bırakmış, taraflı görüş ve davranışlarıyla dikkatleri çeken Bülent Arınç’ın kimi yorumlarını konu almalı. Arınç bir itirafta bulunuyor; ‘‘Meclis çatısı altında çıkarılan kanunlar tartışılırken her meselenin rejim tartışmasına çekilmesi her geçen gün artmaktadır’’ diyor. İlk bakışta çıkan sonuç; ülkede rejim sıkıntıları tartışılıyor ve bu tartışmalar giderek yoğunlaşıyor. Bir yandan Millet Meclisi’nin rejimin yüce temsilcisi olduğunu söylüyor. Diğer yandan ‘‘o çatı’’ altında, tabii isim vermiyor ama besbelli ana muhalefetin Meclis’te rejimsel kaygıları dile getirmesini eleştiriyor. ??? Son dört yıla kadar Türkiye’de rejimsel tartışmalar yoğunlaşmadı da 2002’de AKP iktidara geldiğinden beri bu tartışmalar neden birden yoğunluk kazandı? Laiklik ilkesi 2002’ye değin bugün olduğu ölçüde tartışma konusu olmadı ama, AKP liderlerinin, başta RTE’nin, Arınç’ın, Gül’ün benimsedikleri ılımlı İslam söylemleri; laikliğin gereğinden saptırıldığı yargısını pekiştirdi. Arınç arkasına önüne bakarsa görecek: Rejim üzerine yoğunlaşan tartışmanın kaynağı AKP. Necmettin Erbakan’ın siyasette var olduğundan beri inatla söyleyip gerçekleştirmek istediğini bugün Erbakan’la birlikte ‘o yollarda’ yürüyen Arınç yineliyor: ‘‘Laiklik maddesi ilelebet var olacaktır’’ diyor; velakin bu söylemi dünden bugüne eski partileri MSP’li, RP’li, SP’li ve AKP’li aklıyla yeniden yorumlamak koşuluyla! Örnek mi? Erbakan, böyle âciz olmadığı günlerde laikliğin yeniden tarif edilmesini Arınç gibi demokrasi gereği zorunlu olduğunu savunurken... ‘‘çok değil’’ derdi. ‘‘Batı’da ne kadarsa laiklik bizde de o kadar olsun!’’ ‘‘Hoca’’ Avrupa Birliği’ne (Ortak Pazar’a) karşı İslam Ortak Pazarı ister; şeriat özlemiyle kıvranırken, Batılı laikliğin savunucusu kesilirdi. Tartışalım diye tutturduğu laikliği, adı var ama anlamsız bir sözcüğe dönüştürmekti amacı. Erbakan, bir yüzü doğuya, bir yüzü batıya dönük siyaseti sürgiti olan bugünkülere devretti! ??? AKP kafasına göre laikliğin tarifi, yorumu yapılacak olursa... Türkiye’nin başına gelebilecekleri tahmin edebiliyor musunuz? Amaç; günün koşullarına ve ‘‘toplum yapımıza uygun olarak laiklikle ilgili yorum farklılıklarının kaldırılmasını’’ istiyor. Ne ki, Bay Arınç’ın çok üst perdeden her kuruma laf ettiği konuşmasında öne sürdüğü eleştirilere, örneğin nasıl laiklik sorusuna açıklık ve öneri getiren tek bir cümleye rastlanmıyor. Buyuruyor ki; ‘‘Bir Meclis başkanı mesaj vermek için konuşur’’muş. Acaba diyorum; Arınç, AKP oylarıyla (yüzde 34) Millet Meclisi Başkanı olmasa, her hedefe ateş eden söylemleri gazetelerde kaç satırla yer alırdı? Fırsat bu fırsat; Meclis Başkanlığı gibi bir koltukta otururken etkili etkisiz, anlamlı anlamsız konuş Arınç, konuş! Türkiye hancı, siyasetçiler de yolcu olduktan sonra, hangi siyasetçi konuşmaktan yoruldu ki... ABD ile ‘ucu açık’ anlaşma ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY uzmanı Prof. Hüseyin Pazarcı, anlaşmanın her türlü yeni isteme açık olduğu, Dışişleri’nin de uygulamada devre dışı kalabileceği görüşünde. Türkiye adına Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Ali Tuygan, ABD adına da Büyükelçi Eric Edelman arasında, 14 Haziran 2005 tarihinde imzalanan, önceki hafta TBMM Dışişleri Komisyonu’ndan geçen anlaşmanın tam adı şöyle: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşma. Anlaşmanın birinci sayfasında temel hedef olarak şunlar vurgulanıyor: Kitle imha silahları (KİS) ve füze fırlatma sistemleri ile bunlarla bağlantılı çift kullanımlı malzemeler ve teknolojinin yayılmasının önlenmesi. Bu tür silahların yapımında kullanılan malzemelerin daha kaynağında saptanıp silahın yapılacağı ülkeye gönderilmesinin engellenmesi. Çift kullanımlı (hem silah yapımında hem sivil üretimde kullanılan) malzemelerin kontrol edilmesi. Bu tür malzemeleri taşıyanların endişe uyandırması halinde denetimi. İki ülke arasında işbirliği için gerekli olan her türlü malzeme, hizmet, veritabanı, bilgisayar yazılımı, araçgereç ve teknolojinin ABD tarafından Türkiye’ye verilmesi. Anlaşma iki ülkenin bu temel hedef doğrultusunda işbirliğini öngörüyor. İşbirliğinin sürdürülmesinde yeni hedefler ve gerekler ortaya çıktığında uygulama anlaşmasının yapılmasını da hükme bağlıyor. Bu durumu düzenleyen ‘‘İşbirliğinin Kapsamı’’ bölümünün c maddesi aynen şöyle: ‘‘Taraflar veya tarafların bakanlıkları ya da kurumları, kendi eşgüdüm makamlarıyla irtibat halinde, bu anlaşmanın amaçlarının yerine getirilmesine yönelik uygulama anlaşmaları veya düzenlemeler ya pabilirler. Bu tür uygulama anlaşmaları veya düzenlemeler çerçevesinde sağlanan herhangi bir yardıma ve bağlantılı bütün faaliyetler ile personele, bu anlaşmanın hükümleri uygulanır.’’ Çerçevesi çok geniş tutulan bu anlaşmanın uygulanmasında ve yorumlanmasında herhangi bir uyuşmazlık çıkarsa tarafların birbirine danışması yoluyla çözüm bulunacak. Anlaşmanın sü Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşma imzalanmıştır. Söz konusu anlaşma ile ABD tarafınca, ihracat kontrolü alanında lisans ve uygulayıcı kurumlarımıza, kitle imha silahları üretiminde kullanılabilecek hassas teknoloji ihtiva eden çift kullanımlı malzemelerin tespit edilebilmesine imkân verecek uzmanlık ve teknik donanımın verilmesi öngörül söz ediyor. Yine açıklamada denetimin Türkiye’de olduğu vurgulanıyor, ama anlaşma ‘‘eşgüdüm’’den söz ediyor! Prof. Pazarcı: Riskli Devletler hukuku alanında kitapları bulunan, uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Hüseyin Pazarcı, Cumhuriyet’in istemi üzerine anlaşmanın tam metnini inceledi ve satırbaşlarıyla şu değerlendirmeleri yaptı: Bu anlaşmanın ucu bir hayli açık. Takdir yetkisi daha çok ABD’nin elinde. Bir ülkeye kendi ülkenizde herhangi bir konuyu, olayı izleme yetkisi verdiniz mi, bu durum beraberinde pek çok riski de getirir. İşbirliğinin kapsamını çizen bölümün c maddesinde yeni uygulama anlaşmalarının ve düzenlemelerin yapılabileceği vurgulanıyor. Uygulama anlaşmaları bu tür anlaşmaların en kritik noktalarından biridir. Güçlü olan içine çok geniş, kapsamlı istemler koyabilir. İki ülke arasındaki eşgüdüm mekanizmalarının değişebileceği belirtiliyor. Bu, Dışişleri Bakanlığı’nın devre dışı kalabileceği anlamına geliyor. Egemen devlet başka bir devletle ilişkisini mutlaka Dışişleri makamından geçirir. Yorumda ve uygulamada anlaşmazlık çıkarsa bunun karşılıklı görüşme ile çözümünde kazanan çoğunlukla güçlü devlet tarafıdır. ABD, örneğin ben malzemelerimi bir gemiyle getirdim, orada her şey yerleşik. Gemi sizin limanda ya da göstereceğiniz yerde dursun, denetimi bununla yapayım, diyebilir! KİS’lerin yayılmasını önleyen 3 anlaşma var. Türkiye tümüne taraf. Bu anlaşmalar gereği yükümlülüğümüzü yerini getiriyoruz. ABD ile ayrı bir işbirliği yapmanın gereği sorgulanmaya muhtaç. Anlaşma eli verip kolu kaptırmayla sonuçlanacak, suiistimale açık, riskli hükümler içeriyor. resi de, içeriği gibi, gerektiğinde uzatmaya açık. Buna ilişkin bölüm aynen şöyle: ‘‘Anlaşma 3 yıl yürürlükte kalacak ve bu sürecin hitamında, taraflardan biri diğerine anlaşmanın sona erdirilmesi için 6 ay önceden yazılı bildirimde bulunmadıkça bir yıllık sürelerle otomatik olarak uzatılacaktır.’’ Dışişleri: Benzer anlaşmalar var Dışişleri Bakanlığı Sözcüğü Namık Tan, Cumhuriyet’in anlaşmaya ilişkin sorusuna ‘‘yazılı’’ yanıt vermek istediklerini söyledi. Dışişleri’nin bu konudaki yazılı yanıtı şöyle: ‘‘Kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesine yönelik uluslararası düzenlemelerin tümüne taraf olan ülkemizin gümrüklerde uygulamakta olduğu denetimin daha etkin bir hale getirilmesi için gerekli teknolojik desteğin sağlanabilmesi amacıyla ABD ile Türkiye arasında Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesi Amaçlarına Yönelik mektedir. Sistemin işletilmesi ve denetimi ulusal makamlarımızda gerçekleştirilecek olup ABD’nin bu alandaki katkısı, sistemin kurulmasına yönelik bedelsiz teknik yardım ve cihazlara ilişkin eğitimi sağlamakla sınırlı kalmaktadır. ABD ile aynı kapsamda anlaşma imzalayan çok sayıda ülke bulunmaktadır.’’ Dışişleri’nin açıklamasında anlaşmanın adındaki farklılık dikkat çekici. Orijinal metinde sadece ‘‘yayılmanın önlenmesi’’ denerek yoruma açık bir genişlik var. Dışişleri ise anlaşma başlığında KİS’lerin yayılmasını önlemeye gönderme yapıyor. Anlaşmanın adı 14 Aralık 2005’te Dışişleri’nin yaptığı açıklamadaki gibi değiştirildi. Ancak bu değişikliğin ABD’nin onaylamasından sonra yürürlüğe gireceği vurgulandı. 17 Şubat’ta da ABD, değişikliği onayladı. Bu durum da anlaşmanın kapsamıyla ilgili tartışmayı güçlendiriyor. Dışişleri sadece araçgereç ve teknoloji alımından söz ederken anlaşma metninde personelden tabanına selam veren açıklamaları, uygulamaları vardı. Son dönemde bunun daha ileri gittiğini söyleyebiliriz. Hatta, yerine göre AKP üst yönetimini de eleştiren, böylece parti tabanına ‘‘İyi ki Meclis’te Arınç var’’ dedirten bir gidiş söz konusu! Arınç, önceki hafta Peygamber’in doğum günü kutlamasında şunu söylemişti: ‘‘Bugün herkesle barış içinde olmak lazım. Sayın Başbakan’a sesleniyorum, bugün DTP dahil bütün partilere bir gül ver...’’ Anlaşılan Arınç gülü, Peygamber’in doğum gününe, dikenini de Meclis’in doğum gününe sakladı; devlete ve devlet kurumlarına tadına vara vara batırdı! Öyle bir diken ki, dinleyenin tüyleri bile diken diken olur, konuşmanın ardından şunu sorma gereği duyar: Acaba bu konuşan kişi, ana muhalefetin en azılı üyesi mi? Hükümetin yapamadıklarını bir bir sıralayıp ağır biçimde eleştiriyor da... ??? Arınç’ın TBMM’nin kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı konuşmada dile getirdiği sorunların ilk çözüm yeri neresi? Hükümet! Hükümet kim? AKP... Arınç’ı oraya kim getirdi? AKP... Tablo çarpık gibi duruyor ama, değil. Bize göre, AKP koalisyonu içindeki yelpazede şöyle bir gidiş söz konusu: 1 Arınç, ne pahasına olursa olsun TBMM Başkanı olmak istiyordu. Parti içinde kendisini orada görmek istemeyen ağır toplar olsa bile... Başardı. 2 Arınç, TBMM Başkanlığı’ndan Cumhurbaşkanlığı’na sıçramayı planlıyordu. Şu aşamada bunun olmayacağını gördü. Cumhurbaşkanı olma fırsatını eline geçiren kimse, bunu başkasına bırakmadı. Özal ve Demirel örneğinde olduğu gibi. 3 Bu gelişmeden sonra Arınç, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası partinin başına geçmeyi planladı. ANAP, DYP örneğinde olduğu gibi parti liderleri Köşk’e çıkınca, parti dağılıyor. Arınç bu bağlamda öne çıkmayı yeğledi. 4 Öne çıkmanın gereği olarak TBMM Başkanlığı’nın ağırlığını ve dokunulmazlığını kullanıp her şeyi yapmaya başladı. Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın HSYK tarafından meslekten uzaklaştırılmasına en ağır eleştirileri yöneltti. Bir anlamda HSYK’ye saldırmayı dahi göze aldı. ??? Arınç, devlet çarkının kırılması gereken dişlilerini tek tek sıralarken içeriğinin AKP’leştirilmesi gereken kavramlar için de şu tanımı kullandı: Yeniden tarif edelim. Bunların başında laiklik geliyor. Arınç’ın ataları da aynı şeyi yapardı. Yok edemeyecekleri bir kavram öne çıkınca ‘‘Tarifini yeniden yapalım’’ derlerdi. Bir anlamda tarif, tahribin yeni adı oldu! Tahrip edelim demiyorlar, tarif edelim diyorlar. Arınç’ın konuşmasına CHP sıralarından alkış gelmedi. Meclis başkanlarının temel işlevi, Meclis’e bir bütünlük içinde seslenmektir. Kendi Meclisini bile bölen bir başkanın, Türkiye’ye bir bütün olarak seslenebilmesi çok zor! ankcum?cumhuriyet.com.tr Karikatürün Notu ? Baştarafı 1. Sayfada daki çizgilere bakınız. AB domuz olarak çizilmiş, emzirilmeyen ülkemiz ise bir kuzu... Domuzun yavrularının arasına giremiyor, çekiniyor. Karikatür uluslararası bir dildir. Aklı birazcık işleyen herkes tarafından okunabilir, anlaşılabilir, hissedilebilir. Ya okuyamayan geri zekâlıya ne demeli?.. Türban, peçe, çarşaf gibi tesettür araçları Müslümanlığın şartı olmayan giysilerdir. Türbanı bir siyasal silah gibi kullanmak isteyen çıkarcı takımı, birkaç gün önce bu köşede çıkan karikatürü bahane ederek bana ve Cumhuriyet’e saldırmaya yeltendi. Karikatür neydi? Kafasına türban takarak AB’ye girmeyi düşleyen ve sınırsız ödün vererek “Hıristiyan kulübünden” medet umanların çizimiydi... Ama, İslamdan yana bir karikatürü tersine yorumlayacak kadar zekâ yoksunu olanlara ne demeli!.. Bugün tekrar yayımlanan yukarıdaki karikatürümün gerçeğini zaman haklı çıkarmıştır. Başına türban sararak AB yoluna düşen zavallıların hali pür melalini de zaman gösterecek!.. Turhan SELÇUK UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ ATAMASI IŞIL ÖZGENTÜRK Fotoğraf: AA Sezer ve HSYK’nin yetkisine tırpan ile mümkündür. Nükleer enerji yüksek sermaye, yenilenebilir enerjiler ise yoğun insan emeği gerektiriyor. Almanya örneğinde de görüyoruz ki, 2002 yılında nükleer enerji sektöründe yaklaşık 30.000 insan çalışırken yalnızca rüzgâr enerjisinde çalışan insan sayısı 53.000’i geçiyordu. Genel enerji üretimindeki payı düşük olmasına rağmen, tüm yenilenebilir enerji dalında çalışan toplam insan sayısı 120.000 civarındaydı. Yenilenebilir enerji sektöründe çalışan insan sayısı her gün artıyor. Yenilenebilir enerji sektörü daha da gelişirse, dünya çapında milyonlarca insana iş imkânı sağlanabilir. Nükleer enerjiye alternatif güneş, rüzgâr, su ve organik atıklardan elde edilecek enerji tüm ihtiyacı karşılar.’’ Not: Bu bilgiler 2017 yılına kadar ülkesindeki atom reaktörlerini temizlemeyi hedefleyen Almanya’da, parlamentoya sunulmuştur. Kısaltılarak buraya alınmıştır. isilozgenturk@superonline. com Nükleer hakkında çok şey ? Baştarafı Arka Sayfada olan nükleer enerji, yarattığı nükleer atıklarla dünya tarihinin çok uzun bir dönemine bela olacak bir miras bırakıyor. Son yıllarda, atom bombası geliştiren ve imal eden ülkeler, başlangıçta sivil amaçlar taşıyan atom programı yürütüyorlardı. Fakat bu sivil programlar, çoğunlukla askeri amaçları gizlemeye yarıyordu. Sivil programlar yoluyla bu devletler, gerekli teknolojilere ve atom bombası yapmak için gerekli bilgi birikimine ulaştılar. Nükleer teknoloji ihracı ve nükleer teknolojinin yaygınlık kazanması, nükleer silahların yayılması riskini de önemli ölçüde arttırıyor. Nükleer enerji dünyadaki iklim değişikliklerini durduramaz. Nükleer enerji sektörü, nükleer santralların kömür, petrol ve doğalgazın yerine geçemeyeceğini kabul ediyor. Dünya iklimindeki olumsuz gelişmeleri durdurmanın çaresi başka.. dünya iklimini korumak sadece yenilenebilir enerji ve bununla bağlantılı olarak enerjinin etkin kullanımı ve enerji tasarrufu İkitelli’de korkutan yangın İkitelli’deki 6 katlı bir iş merkezinde, Saf Kimya adlı firmaya ait depoda yangın çıktı. Kimyasal maddeler bulunan depoda başlayan yangın, kısa sürede bütün binaya ve çevredeki işyerlerine sıçradı. Yangın itfaiyenin yoğun çabasıyla geç saatlerde kontrol altına alınırken, bir itfaiye eri ile 2 yurttaş yaralandı. Yangında ilk kez “Koca Yusuf” adı verilen kurtarma robotu kullanıldı. 21 kişi ve kuruluşa TBMM Üstün Hizmet Ödülü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Bülent Arınç, aralarında Güler Sabancı, Neşet Ertaş, İbrahim Bodur,Abdülkadir Konukoğlu ve Şakir Eczacıbaşı ile dondurma üreten MADO’nun da bulunduğu 27 kişi ve kuruluşa TBMM Üstün Hizmet Ödülü verileceğini açıkladı. TBMM Başkanı Arınç, Başkanlık Divanı toplantısından sonra, Kültür Sanat ve Yayın Kurulu tarafından belirlenen ödül listesini TBMM Başkanlık Divanı’nın onayladığını açıkladı. Arınç, ödüllerin 2 Mayıs Salı günü Meclis’te düzenlenecek Ödül alan kişi ve kuruluşlar şöyle: ‘‘Güler Sabancı, Oral Baytok, Recai Gizer, Mehmet Erdemoğlu, Ömer Duruk, Zehra Emine Kadıköylüoğlu, Cemil Özgür, Ahmet Eren, İzzet G. Sabancı Ş. Eczacıbaşı N. Ertaş Baysal Vakfı, İbrahim Bodur, Hacı Ali Akın, Abdülkadir Konukoğlu, Mehmet Tekerlek, Süheyla Tahanoğlu, Prof. Dr. Sabahaddin Zaim, Şakir Eczacıbaşı, Salih İşgören, MADO (Kahramanmaraş Yaşar Dondurma ve Gıda Maddeleri AŞ), Hacı Boydak, Refik Altaş, Neşet Ertaş,Ahmet Çalık, Prof. Dr. Metin Sözen, Zeynel Abidin Erdem, Kazım Yılmaz, Şevket Yardımcı.’’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluşu ve işleyişi hakkındaki yasa ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Yasası’nda değişiklik yapan yasa tasarısı Meclis’e sevk edildi. Tasarıyla, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk ve Ceza bölümlerine yapılacak atamalarda Cumhurbaşkanı ile HSYK devre dışı bırakılıyor. TBMM’ye dün sevk edilen tasarıda, Uyuşmazlık Mahkemesi’ne yapılacak atamalarda Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın ihraç kararıyla tartışma konusu olan HSYK devre dışı bırakılıyor. Tasarıda, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk ve Ceza Bölümü’ne ‘‘Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ile Danıştay Genel Kurulu’nca kendi daire başkan ve üyeleri arasında göstereceği iki kat aday arasından iki asıl, iki yedek üyenin HSYK tarafından; Askeri Yargıtay Genel Kurulu’nca gösterilecek iki kat aday arasından asil ve yedek üyenin cumhurbaşkanı tarafından’’ seçilmesine ilişkin hüküm kaldırıldı. Yeni düzenlemeye göre üyeler doğrudan ilgili mahkemelerin kurulları tarafından seçilecek. Vekâlet sistemi Tasarıyla ayrıca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne de vekâlet sistemi getiriliyor. Buna göre Uyuşmazlık Mahkemesi başkanlığının boş veya başkanın özürlü, izinli olması hallerinde başkanı ait görev ve yetkilerin Anayasa Mahkemesi’nce seçilecek başkanvekili tarafından kullanılabileceği hükme bağlanıyor. Düzenlemeye göre başkanvekili de başkan gibi 4 yıllığına seçilecek. Tasarıyla getirilen bir başka düzenlemeye göre de mevcut yasadaki başkan ve üye seçiminin 4 yıllık dönemin bittiği temmuz ayında yapılması zorunluluğu kaldırılıyor. Buna göre dört yılın hesabında göreve başlama tarihi esas alınacak. Görev süresi dolacak olanların yerine, bu sürenin sona ereceği tarihten önceki iki ay içinde; yaş haddi nedeniyle emeklilik halinde ilgilinin emekliye ayrılacağı tarihten önceki iki ay içinde; görev süresi dolmadan boşalan yerlere ise boşalma tarihinden itibaren iki ay içinde seçim yapılacağı hükmü getiriliyor. Rize’de rüşvete suçüstü ? RİZE (Cumhuriyet) Rize İl Çevre ve Orman Müdürlüğü’nde ÇED ve Planlama Şube Müdürü olarak görev yapan ŞÖ’ye rüşvet alırken suçüstü düzenlendi. İddialara göre işadamı Numan K. (39) işyeri için gerekli olan ÇED raporunu almak için ŞÖ’ye başvurdu. Ancak ŞÖ’nün rüşvet istediğini öne süren Numan K., suç duyurusunda bulundu. İşadamının seri numaraları alınmış bin YTL’yi ŞÖ’ye verdiği anda polis ekipleri suçüstü yaptı. Yeni bir siyasi parti kuruldu ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Müdafaai Hukuk Hareketi Partisi (MHHP) kuruldu. İçişleri Bakanlığı’na 92 kişilik kurucunun imzasıyla başvurusu yapan MHHP’nin Kurucu Genel Başkanı ise Avukat Kadir Kartal oldu.‘‘Paşaların Partisi’’ olarak yansıtılan parti, bin 500 kişiyle ilk toplantısını gerçekleştirmişti. Emekli generallerin içinde yer aldığı Yeniden Müdafaai Hukuk Hareketi Derneği’nin (YMHHD) bir yansıması olarak siyasi kulvara giren partinin lideri Kartal, Öcalan Davası’nda şehit yakınlarının avukatlarından biri olarak görev yaparken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da savunmasını üstlenmişti. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle