27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 NİSAN 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER AKP’li milletvekilleri, yasa tasarısının bazı maddelerinin değiştirilmesini istiyor POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 5 TMY’ye rötuş hazırlığı EMİNE KAPLAN Kör Milliyetçilik Değil Sosyalist Tavır... Sonunda olacağı buydu. Yıllardır konuşulup tartışılan, yazılıp çizilen ‘‘kamusal alan ve laiklik’’, TBMM Başkanı Bülent Arınç tarafından, 23 Nisan özel oturumunda açık seçik gündeme getirildi: ‘‘Kamusal alan ve laikliği tartışalım!’’ Türkiye laik demokratik Cumhuriyet’in 82. yılında neden tartışacak laikliği ve demokrasiyi? Arınç’a göre laiklik farklı yorumlanıyormuş da onun için!.. Meclis Başkanı konuşmasında hızını alamıyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e yükleniyor, kurumların saltanatından söz ediyor... Bülent Arınç, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in, onun Meclisi’nin ‘‘Osmanlı’nın devamı olduğunu’’ söylüyor... Laik demokratik Cumhuriyet’in işlevinden habersiz bir Meclis başkanı, hilafete karşı olan ‘‘Ulusal egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’’ anlayışını içine sindiremiyor... Baştan söyledim, olacağı buydu... AKP’li Meclis başkanı laik demokratik Cumhuriyet’e kafa tutuyor; sıkmabaşı özgürlüğün simgesi ve dini inancı olarak gösteriyor... Benim aymaz aydınlarım, bakalım Arınç’ın konuşmasını nasıl değerlendirecekler? Aslında biliyorum nasıl değerlendireceklerini! Arınç’ın konuşmasına alkış tutacaklar. Hele ‘‘kurumların saltanatı’’ sözünü ‘‘Oh be.. Çankaya’ya, askerlere nasıl kafa tuttu’’ diye değerlendirecekler. 1980 öncesi İran’daki solcular, sosyalistler gibi bizimkiler... Tehlikenin farkında değiller!.. Tarikat kuşatması altındaki Türkiye’de AKP iktidarıyla birlikte ‘‘Ilımlı İslam’’a doğru adım adım gidiyorlar... ??? Tüm bu olumsuzluklar karşısında ‘‘Vatan elden gidiyor’’ ya da ‘‘Yandık.. din pazarlamacıları her yerde örgütleniyor’’ diye panikleyenlerden, kurtuluşu ‘‘Asker gelsin iş bitsin’’ şeklinde görenlerden değilim... Siyasi misyonum yok, salt gazeteciyim... Olup bitenleri okurlara yansıtmak benim görevim!.. Ama biliyorum ki oyun fazla sürmeyecek. Emperyalizmin ağababalarının, Soros fonundan ‘‘ham yapanların’’, ‘‘din pazarlamacılarının’’ yedikleri, içtikleri boğazlarında kalacak... Bu ülkede Türkler, Kürtler, Lazlar, Çerkezler tüm kışkırtmalara karşın ‘‘ulusal egemenliği’’ koruyup kollayacaklar, dindarlar da ibadetlerini yapacaklar... Cumhuriyet’in Başyazarı İlhan Selçuk’un dün yazdığı gibi tehlikenin büyüklüğüne karşın, tam bu coğrafyada çağdaş, demokratik, özgürlükçü güç bu gözdağını göğüsleyecek niteliktedir... Bir hafta arayla iki kez Ege’ye geldim. Bursa’dan Manisa’ya, İzmir’den Denizli’ye uzandım. Bafa Gölü kıyısında Serçin Köyü’ndeki balıkçılarla konuştum... Pazar günü İzmir TÜYAP Fuarı’ndaydım. Cumhuriyet Kitap Kulübü standında çocuklar, gençler, orta yaşlılar el ele, yürek yüreğeydi. Hepsi demokrasiden, özgürlükten yana bir tavır sergiliyordu. Onlar barışın, kardeşliğin bahar çiçekleri gibiydi. Mutlu oldum!.. Yine Gediz ve Söke Ovası’nda köylüler olup bitenlerin, yani tehlikenin farkındaydı. Kurtuluşun reçetesinin ‘‘Sosyalist tavır’’ olduğunu söylerlerken ‘‘kör milliyetçiliğin’’, bir başka deyişle ‘‘ırkçılığın’’ mücadele biçimi olamayacağının altını çiziyorlardı... ??? Ege bana iyi geliyor... Yarımada’da İyonya Denizi’nin maviliklerinde kayboluyorum. Alaçatı’da soluklanıp oradan Çeşme’ye, dağ yolundan Karaburun’a inerken Suat Taşer’i, Şükran Kurdakul’u, Necati Cumalı’yı anımsıyorum... Bilir misiniz.. ilk yıldızlar karanlık basmadan doğar buralarda, hafif çiçek kokuları gibi uçar içiniz... Türkülerin iki gözü iki çeşmedir Ege’de; boynu bükük, yaşmaklı bir hayal, bir korku, bir şüphe akar suyun sesinde... Unutulmaya kalkan bir treni anımsar yolcular, eski istasyona bakan penceresinden... Bilirim.. yalnızlık üşütür insanı... Uykuları kaçırır en ufak bir düşünce... Homeros’tan bu yana bir uyanış sergilenir Ege’de düşünceden ve özgürlükten yana... ANKARA Terörle Mücadele Yasa Tasarısı’nın (TMY) temel hak ve özgürlükleri kısıtladığını düşünen AKP’li milletvekilleri, tasarı üzerinde değişiklik yapılmasını istiyor. AKP yönetiminin bu doğrultuda, terörün finansmanı, gözaltına alınan kişinin 24 saat avukatıyla görüştürülmemesi ve terörün tanımıyla ilgili maddelerde değişiklik yapabileceği belirtildi. TMY Tasarısı, yarın İçişleri Komisyonu’nda görüşülecek. Tasarının esas komisyon olan Adalet Komisyonu’nda ise ge ? AKP içindeki bazı milletvekilleri tasarının temel hak ve özgürlükleri kısıtladığını bildirince, parti yönetiminin terörün finansmanı, gözaltına alınan kişinin 24 saat avukatıyla görüştürülmemesi ve terörün tanımıyla ilgili maddelerde değişiklik yapabileceği belirtildi. lecek hafta ele alınması bekleniyor. AKP içinde özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi milletvekillerinin tasarıya tepki gösterdiği, hükümetin bu nedenle tasarıda rötuş yapabileceği belirtiliyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da parti yöneticilerine, ‘‘Tasarı üzerinde çalışın, eğer değişiklik gerekiyorsa komisyonda yapın’’ dediği öğrenildi. Tasarıyı inceleyen hukukçu milletvekilleri, bazı maddelerin değiştirilmesi gerektiğini belirtiyor. Tasarının ‘‘terör suçu’’ olarak sayılan suç fiilleriyle ilgili 2. maddesinin kapsamını geniş bulan milletvekilleri, söz konusu maddeden Türk Ceza Yasası’nın 316. maddeyle ilgili ibarenin çıkarılmasını istiyor. ‘‘Suç için anlaşma’’ başlıklı 316. madde, TCY’nin 4. kısmının ‘‘devletin güvenliğine karşı suçlar’’ ile ‘‘anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar’’ başlıklı 4. ve 5. bölümlerinde yer alan suçlardan herhangi birini elverişli araçlarla işlemek üzere iki veya daha fazla kişi anlaşırlarsa 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verilmesini öngörüyor. Hukukçu milletvekilleri, söz konusu maddeyle ‘‘düşmanla işbirliği yapmak, devlete karşı savaşa tahrik, temel milli yararlara karşı hareket, yabancı devlet aleyhine asker toplama, düş man devlete maddi ve mali yardım’’ ile ‘‘Cumhurbaşkanına fiili saldırı’’ suçlarının da ‘‘terör suçu’’ kapsamına alındığına, bu biçimde kapsamın genişletildiğine dikkat çekiyorlar. Tasarının ‘‘terörün finansmanı’’ başlıklı 8. maddesine de itiraz ediliyor. ‘‘Her kim tümüyle veya kısmen terör suçlarının işlenmesinde kullanılacağını bilerek ve isteyerek doğrudan veya dolaylı olarak fon sağlar veya toplarsa hakkında 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur’’ hükmünü düzenleyen maddedeki ‘‘dolaylı’’ sözcüğünün çıkarılması isteniyor. ŞERİAT PROPAGANDASI YAPIYORLAR İrticacılar İstanbul sokaklarında İstanbul Haber Servisi Sarıklı, sakallı, asalı ve cüppeli cemaat üyeleri, dün Kartal ve Maltepe’de yine kahvelere girerek yurttaşları ‘‘İslama davet ederek’’ ‘‘Boş zamanlarınızı kahvehanelerde değil, camilerde geçirin’’ diye propaganda yaptılar. Yurttaşlar, ‘‘Laik bir ülkede kahveleri dolaşıp televizyonları da kapattırarak yapılan bu faaliyet, irticanın ayak sesleri değil de nedir? Bu uyarılar yapıldığı zaman rahatsız olanlar, bu gelişmeleri iyi izlesinler’’ dediler. İslam dinini yaymak adına çalıştığını belirten ve kamuoyunda ‘‘Tebliğciler’’ olarak tanınan sakallı ve sarıklı cemaat üyeleri, sosyete mekânı lüks barlardan kenar mahallelerin kahvehanelerine dek İstanbul’un birçok semtinde faaliyet gösteriyorlar. Söz konusu kişiler İslami terminolojiye göre, ‘‘Kuran’ın anlatılmasından İslam dininin açıklamalarına ve yine İslam dinine davete dek uzanan bir propaganda sürecini’’ yürütüyorlar. Tebliğcilerin düşüncesine göre, her Müslüman aynı zamanda tebliğle de yükümlü bulunuyor. Tebliğciler ise amaçlarını ‘‘Hıristiyan misyonerliğine, alkol ve uyuşturucuya karşı vatandaşı uyarmak’’ olarak açıklıyor. Nişantaşı ve Etiler gibi lüks semtlerde barlara ve gece kulüplerine giren sarıklı, cüppeli grupların insanları İslama daveti iddiası birçok kez basında yer almış, ancak bazı köşe yazarları, bu bilgilerin gerçeği yansıtmadığını düşündüklerini yazarak söz konusu bilgileri ‘‘şehir efsanesi’’ olarak nitelendirmişti. Cumhuriyet’e ulaşan bilgilere göre, ‘‘Tebliğciler’’ birçok semtte faaliyetlerini arttırıyorlar. TAYAD’dan AB temsilciliğinde eylem İstanbul Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TAYAD) üyeleri, F tipi hapishanelerdeki tecrit uygulamalarını AB İstanbul Temsilciliği önünde protesto ettiler. Burada konuşan dernek başkanı Mehmet Güvel, AB ülkelerinin, 19 Aralık ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ndan itibaren yaptıkları açıklamalarla Adalet Bakanlığı’na destek verdiğini hatırlatarak ‘‘F tipi cezaevleri Avrupa standartlarında olabilir ama ‘insanlık’ standartlarına uygun değildir. F tipleri insanı insanlıktan çıkarma politikalarının sistemli olarak uygulandığı alanlardır. Bu nedenle tecritten, ölümlerden, sakatlıklardan AB ülkeleri sorumludur’’ diye konuştu. Açıklamadan sonra TAYAD’lılar hazırladıkları metni AB temsilciliğine teslim ettiler. (Fotoğraf: ATAKAN ADALI) hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 CUMHURİYET 05 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle