23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 2006 PERŞEMBE 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr TürkMusevi Cemaati Sinema Grubu’nca düzenlenen Kara Kare Film Günleri başlıyor OYUN DÖRT GÜN SAHNELENECEK Karanlık tarih yinelenmesin! ASLI SELÇUK İkinci Dünya Savaşı ve soykırımla ilgili insanlık dışı gerçekleri ele alan, bu dönemde yaşanan acıları etkileyici bir anlatımla sergileyen 12 uzun metraj ve belgesel 24 27 Nisan tarihlerinde İstanbullu izleyiciyle buluşuyor. Türk Musevi Cemaati Sinema Grubu’nca düzenlenen Kara Kare Film Günleri, Cinebonus GMall Maçka sinemalarında yapılıyor. Costa Gavras’ın, arıtma teknisyeni SS subayı Kurt Gerstein’ın gaz odaları gerçeğini anlayınca dehşete kapılışını ve bu tüyler ürpertici gerçeği dünyanın önüne sermeyi görev bilişini anlattığı ‘‘Amen’’, 2. Dünya Savaşı’na tanık olan insanlığın sessizliğini, tarihte görülmemiş bir kıyımı vurguluyor, acılarla dolu yakın geçmişi anımsatıyor. Bizi dinler üstüne titizce düşünmeye; sorumluluğa, iyi ve kötü kavramlarına yönelik sorular sormaya çağırıyor, salt seyirci kalmamak gerektiğinin de altını çiziyor. 12 uzun metraj film Radu Mihaileanu’nun ‘‘Hayat Treni’’, soykırımı kara komedi olarak işlemesiyle öteki filmlerden ayrılıyor. Yahudi komşularının Almanlarca katledildiğini öğrenen köyün sakinleri dâhice bir plan yaparlar: Bir Nazi treni yapıp bir kısmı Naziler, bir kısmı da Yahudi tutuklular gibi davranarak Almanları atlatacak, böylece Kutsal Toprakları’na geri dönebileceklerdir. Bu trajikomik film insanı güldürürken birden hüzünlendiriyor da. Soykırımı anlatan belgeseller Louis Malle, ‘‘Hoşçakalın Çocuklar’’da Fransız taşrasında rahiplerin yönettiği yatılı okulda okuyan iki çocuğun, Fransız Julien’le okul görevlilerince Almanlardan saklanan Yahudi Jean’ın dostluklarını duyarlı, etkileyici bir anlatımla yansıtıyor. ‘‘Ayaklanma’’ (Jon Avnet) 1943’te Varşova Gettosu’ndaki Yahudilerin ayaklanmasına yol açan olayları ele alıyor: Gettoya tıkıştırılan 350 bin sivilden yaşamda kalabilmeyi başaran 40 bin kişinin bir bölümü kendi yazgılarını belirlemek amacıyla Nazilere karşı ilk kez silahlı direnişe geçer; kadınlar ve erkekler uysalca trenlere binmek yerine yaşamları için savaşırlar. ‘‘Gri Bölge’’ de (Tim Blake Nelson), 1944’te Auschwitz toplama kampında bir grup Macar Yahudisinin başlattığı isyanı konu alıyor. Nazi doktor Joseph Mengele’nin kampa baş patolog atadığı Dr. Miklos Nyiszli’nin gerçek öyküsünü izliyoruz. Nobel ödüllü ünlü Macar yazar Imre Kertesz’in kamplarda yaşadıklarını kaleme aldığı ‘‘Kadersizlik’’ adlı romanından Lajos Koltai’nin çektiği dram, Auschwitz’in başka bir yüzünü yansıtıyor. Bu korkunç kamptaki yaşamını günlük var oluşla bağdaştırarak ayakta kalabilen Amen ara Kare Film Günleri, bizi insanlık tarihinin, içinde yaşadıkları toplumu davranışlarıyla hiç tedirgin etmemiş sivil bir yurttaşlar öbeğinin dehşet veren bir ayrımcılıkla yok edildiği en karanlık dönemine taşıyarak düşünmeye, kendimizle hesaplaşmaya, tarihsel etiği sorgulamaya yöneltiyor. K Budapeşteli genç Yahudi Gyuri’nin öyküsü bugüne dek yapılmış soykırım filmlerinden sayısız yönüyle ayrılıyor. Bu trajik dönemi değişik bir bakışla yansıtan filmde Gyuri bu cehennemin olumlu sayılabilecek yönlerini, tutuklular arasındaki dayanışmayı, yaşama sarılma güdüsünü algılayacaktır. ‘‘Schindler’in Listesi’’, Nazi partisi üyesi, karaborsacı, silah imalatçısı Oscar Schindler’in 1200 Yahudiyi kurtarma savaşımını sert, gerçekçi bir dille yansıtıyor. Steven Spielberg, kimi zaman bir insanın olayların akışını değiştirebileceğini, sıradan insanların sıra dışı bir dirençle zorlukların üstesinden gelerek, kurtuluşa ulaşmalarını anlatıyor. ‘‘Çöküş’’ (Oliver Hirschbiegel), Adolf Hitler’in Berlin halkını nasıl kaderine bıraktığını, çocukları, kadınları, yaşlıları nasıl gözden çıkardığını gözler önüne seriyor. İnsanlığın yitirildiği, en kötü, en kirli, en uç noktaları başarıyla anlatan yapım, Hitler ve adamlarının tedirgin edici bir portresini çiziyor. Kara Kare Film Günleri’nde bu vurucu uzun metrajların yanı sıra önemli belgeseller de var. ‘‘Ataşlar’’da (Elliot Berlin, Joe Fab), ABD’nin Whitwell kasabasının çocukları soykırımı öğrenirken altı milyon kurbanın sayısını kavramakta güçlük çekince, savaşta Yahudi komşularıyla dayanışan Norveçlilerin yaka ataşlarından esinlenerek yaşamını yitiren her bir ruhu anmak için altı milyon ataş toplamaya girişirler. ‘‘Nazi Tıbbı’’ (John Michalczyk), Auschwitz ve Majdanek kamplarından kurtulmayı başaranların açıklamaları ışığında Nazilerin ırkçı kuramına, etik olmayan tıbbi deneylerine odaklanan bir belgesel. ‘‘Saklambaç’’ta (Menachem Daum, Oren Rudavski) soykırımdan kurtulmuş bir çiftin oğlu, koyu dindar çocuklarını, babasını Almanlardan saklayan çiftçi ailesini bulmak üzere kökenlerinin bulunduğu Polonya’ya götürür. Savaş bittikten sonra ölüm kamplarından sağ çıkan Yahudiler, ‘‘Yersiz İnsanlar Kampları’’nda yaşamak zorunda kalırlar. ‘‘St. Ottilien’deki Mucize’’ (John Michalczyk) ise bu kamplardaki sığınmacılara gizlice yiyecek taşıyan iki Amerikalı askerin, Edward Herman’la Robert Hilliard’ın gerçek öyküsü. Kara Kare Film Günleri, bizi insanlık tarihinin, içinde yaşadıkları toplumu davranışlarıyla hiç tedirgin etmemiş sivil bir yurttaşlar öbeğinin dehşet veren bir ayrımcılıkla yok edildiği en karanlık dönemine taşıyarak düşünmeye, kendimizle hesaplaşmaya, tarihsel etiği sorgulamaya yöneltiyor. (Bilgi: Cinebonus GMall Maçka, Tel: 0212 232 44 40, www.cinebonus.com.tr) Azizname Kadıköy’de!.. AYKUT KÜÇÜKKAYA FAZIL SAY’DAN BALE MÜZİĞİ aranti Mini Bank Uluslararası Çocuk Filmleri Festivali’nin üçüncüsü 21 24 Nisan tarihleri arasında yapılacak Küçük Köstebeğin Hazinesi ‘G Bir deniz masalı MUHSİNE HELİMOĞLU YAVUZ Haydi çocuklar sinemaya... Kültür Servisi Garanti Bankası ile Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) işbirliğiyle gerçekleştirilen ‘Garanti Mini Bank Uluslararası Çocuk Filmleri Festivali’nin üçüncüsü 21 24 Nisan tarihleri arasında yapılacak. Festival filmleri; Cinebonus Maçka GMall ve Kadıköy Cinebonus Tepe Nautilus ile Fransız Kültür Merkezi sinemalarında gösterilecek. Festivalin ‘Hayvanlar Âlemi’ bölümünde gösterilecek filmler şöyle: ‘Çıngırak’, ‘Çizgi Hayvanlar Krallığı’, ‘Küçük Köstebeğin Hazinesi’, ‘Miyop Yılan’, ‘Gri Kuş’, ‘Üzgün Köpek’, ‘Ormanın Derinliklerinde’. ‘Minik Öyküler’ bölümünde Estonya, Çek Cumhuriyeti ve Amerika Birleşik Devletleri’nden neşeli kısa filmler minikleri bekliyor. ‘Uzun Öyküler’de gösterilecek filmler de şöyle: ‘Dört Kafadar’, ‘Kardanadam ve Tavşan’, ‘Dikenli Çit’, ‘Dünya Keşfedilmeyi Bekliyor’. Mini Bank 3. Uluslararası Çocuk Filmleri Festivali’nin ‘Şarkılı Filmler’ bölümünde müzik eşliğinde anlatılan öyküler var: ‘Ekmeğin Öyküsü’, ‘Kamyon’ ve ‘Tren’. Meksika, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nden minik sinema dâhilerinin yaptığı kısa metraj filmlerse festivalin ‘Ben Kendim Yapabilirim’ bölümünde minik izleyicilerle buluşacak. ‘Eva Saks’la ‘Çocuk Olmanın Sırları’ bölümünde ‘Renkli Oyun’, ‘Pasta’, ‘Yaşasın Zelda’nın Z’si’, ‘Yaşasın Pam’in P’si’, ‘Elmanın İki Yarısı’, ‘İki İnatçı Keçi’, ‘Enerji’ adlı filmler yer alıyor. ‘Miniklere Masallar’ bölümünde, ‘Büyükbabadan Kar Masalları’, ‘Eğrelti Otunun Gizemi’ , ‘Fındıkkıran ve Fareler Fındıkkır an ve Fareler Kralı Kralı’, ‘Kahraman Fare’ ve ‘Harikalar Sirki’ gösterilecek. ‘Kazananlar ve Kaybedenler’, ‘Uçak ‘Çizgi Kahramanların Maceraları’ Kalkıyor’ ve ‘Winky’nin Atı’ adlı filmbölümünde ‘Black Mor Adası’, ‘Kral ve ler yer alıyor. Kuş’, ‘Kirikou ve Cadı’, ‘Köpek, GeKylie Minogue ile Robbie Williams’ın neral ve Kuşlar’, ‘Sihirli Atlıka seslendirdiği ‘Sihirli Atlıkarınca’ filrınca’ miniklerle buluşacak film minin de miniklerle buluşacağı festivaller. de, bir de ‘Filmimin Hikâyesi’ başlıklı ‘Çocukların Dünyasına Sine öykü yarışması var. masal Yolculuklar’ bölümünde Çocukların hayallerindeki filmin öykü‘Belleville’de Randevu’, ‘Ma sünü yazarak katılacakları yarışmada seğazadaki Kaçaklar’, ‘Mavi çilen 50 öykünün yazarları, 22 Nisan CuKuş’, ‘Eric Böcekler Diyarında’, martesi günü yapılacak festival açılışındaki ‘Ödül Töreni’nde armağan kitaplarını alacaklar. Uluslararası Çocuk Seçici Kurulu’nu oluşturan ve yaşları 9 11 arasında değişen Fransız, İngiliz, İtalyan, Alman ve Türk çocukları ise, yazar Sevin Okyay yöneticiliğinde ‘Bir Seçici Kurul Üyesi Nasıl Olunur?’ konulu atölye çalışmasına katılacaklar. Ayrıca, Ezel Akay ve Ali Murat Erkorkmaz ’ın katılacağı atölye çalışmaları da yapılacak. Emelia Fazıl Say ‘‘Patara’’ adlı bale müziğinde, seslerle tablolar yaratıyor. Önce usul usul, belli belirsiz, küçük bir bebek gibi, çıkardığı seslerle kendi kendine oynayan dalgaların sesleri yayıldı salona. Dingin, sessiz bir Akdeniz akşamının günbatımı gibiydi. Ona uzaktan uzağa, şarkılarıyla bir denizkızı eşlik ediyordu. Güzeldi denizkızının sesi, mitolojideki ‘‘Sirenler’’ gibi dinleyenleri büyüleyip kendine çekiyordu. Bu şarkılar önce hüzünlüydü. Neyin eşliğinde bu hüzün iyice görünür hale geliyor ve yoğunlaşıyordu. Sanki, Andersen’in denizkızı, sevdiği ve onun uğruna deniz dibindeki sarayını terk edip karaya çıktığı prense, aşk acılarını anlatıyordu. Derken derken, gecenin ilerlemiş saatlerinde, prens de ona karşılık Fazıl Say vermiş olmalı ki denizkızının sevinçli küçük kahkahaları duyulmaya başladı. Piyano bu sevinci katılımıyla çoğaltırken birdenbire yanda duran kudüm ve bendir ustası, önündeki rüzgâr çanından bir avuç yıldız tozu alıp piyanodan yükselen deniz dalgalarının üstüne serperek gümüşten ışıklı bir yakamoz yarattı, sonra da yumuşacık dokunuşlarla bendirini, herkesi ‘‘lal ü ebkem’’ bırakan bu tabloya ortak etti. Giderek, gün sabaha devriliyor ve denizkızının sarayına dönme vakti yaklaşıyor olmalı ki yine salonu hüzünlü sesler sardı. Denizkızının derinden derine duyulan inlemeleri sustu ve piyano başladığı gibi yine o belli belirsiz, ruhumuzda gümüş ağlar ören seslerle tab loyu sonlandırdı. Dört kişilik bu orkestranın yarattığı tablodaki fırça vuruşlarını, piyanodaki Say, sağ elinin yumuşacık hareketleriyle yöneterek, aynı zamanda düşsel bir orkestra şefliği yapıyordu. Yalnız burada oldukça ilgiye değer bir nokta vardı ki, bana sanatın ve halk anlatılarının evrenselliğini bir kere daha düşündürdü. Çünkü denizkızı, Anadolu gibi dertleniyor, hüzünlerini ve sevinçlerini Anadolu gi Aziz Nesin’in dünya görüşü, yurduna ve insanlarına karşı düşündükleri ile yaşadıklarını öykülerle tasarlayan ve sahneye koyan Yücel Erten’in ‘‘Azizname’’si Kadıköy’de İstanbullularla buluşuyor... Tiyatro Seyirlik, eseri nisan ayının son günlerinde dört oyunla Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde tiyatroseverlere sahneleyecek. Yönetmen Erten, 1995’te Aziz Nesin’e 80. doğum günü armağanı olarak hazırlamış Azizname’yi. Aziz Nesin’in çeşitli eserlerinden yapılan derlemenin sahnede şarkı ve dans düzeni içinde akıp gittiği oyun Ankara Devlet Tiyatroları’nca ilk kez sahnelendiğinde ünlü yazar aramızdan ayrılmış... Azizname, bugünlerde İstanbul’da ilk kez sahneleniyor. Başka bir anlamda Tiyatro Seyirlik, Aziz Nesin’in 90. yaşını Kadıköy’de Caddebostan Kültür Merkezi Sahnesi’nde kutluyor. Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında sahnelenen Azizname için yönetmen Yücel Erten şunları söylüyor: ‘‘Öyle anlıyorum ki Azizname, taşıdığı içeriğin karakterine büründü. Her türlü aksaklık, zorluk ya da engele karşın, kendini savunan, dik duran, kediler gibi her atlayışta ayaklarının üzerine düşen bir oyun oldu. Kendisine ait bitmeyen bir enerji taşıyor, zamana aldırmıyor, koşullara yenik düşmüyor. Ben bu gücün Aziz Nesin’den ve onun hayranlık uyandıran direncinden, yorulmazlığından geldiğine inanıyorum.’’ 20, 25, 26 ve 29 Nisan tarihlerinde Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) sahnelenecek Azizname’de Hüseyin Avni Danyal, Serhat Nalbantoğlu, Özgür Ozan, İdil Fırat, Mahir İpek, Levent Beceren, Derya Artemel, Erkan Bektaş rol alıyor. Oyunun müziğinde Turgay Erdener, koreografisinde Salima Sökmen, ışık tasarımında Seyhun Ayaş’ın imzaları var. Elif Yalçın da piyanosu ile eşlik ediyor. (0 216 467 36 00 3 hat) Chirac’tan Sipahioğlu’na ödül ? Haber Merkezi Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, dünyanın 3. büyük fotoğraf ajansı, ‘‘SipaPress’’in kurucusu Gökşin Sipahioğlu’na ‘‘Legion d’honneur’’ ödülü verecek. Gazeteciliğe 1951 yılında İstanbul’da başlayan Sipahioğlu, uluslararası alanda foto röportajlarıyla ün yapmasının ardından Paris’te kurduğu SipaPress’i dünyaca ünlü basın kuruluşlarına fotoğraf servisi yaparak yüzlerce fotoğrafçı ve gazetecinin çalıştığı dev bir basın kurumuna dönüştürdü. Sipahioğlu, 1994’te ‘‘Fransa Sanat ve Edebiyat Şövalyesi’’, 2004’te ‘‘Fransa Sanat ve Edebiyat Kumandanlığı’’ nişanlarına layık görülmüştü. PEN’den Duygu Asena adına ödül ? Haber Merkezi Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) Türkiye Merkezi, Duygu Asena adına ödül verileceğini açıkladı. PEN, Duygu Asena’nın 60. doğum günü dolayısıyla tören düzenledi. Tören, Nebil Özgentürk’ün, Duygu Asena’nın 1980’lerden bugüne gazetecilik yaşamını yansıtan ‘‘Bir Duygu Yolculuğu’’ belgeseliyle başladı. Törende konuşan merkezin başkanı Vecdi Sayar, ‘‘Duygu Asena’nın adını sonsuza kadar sürdürecek bir ödül yaratmaya karar verdik’’ diye konuştu. Kütüphaneler devrediliyor ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı galeriler, müzeler, kütüphaneler, kültür merkezleri ile danışma bürolarının belediyelere, halk kütüphaneleri ile arkeolojik eser bulunan müzelerin il özel idarelerine devredilmesine ilişkin yasa tasarısı, TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Tasarıya göre, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası’nda tanımlanan ören yerleri ve ulusal nitelikli müzeler ile yazma eser kütüphaneleri bakanlık bünyesinde kalacak. bi seslendiriyordu. Tam bu noktada da Fazıl Say, kendi deyişiyle ‘‘Tıpkı Mozart gibi Doğu ve Batı kültürleri arasında, köprüler kurmaya yöneliyor’’ ve bunu da olağanüstü bir duyarlılıkla gerçekleştiriyordu. ‘‘Patara’’nın, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’ndaki ilkdinletisinden çıkan herkes, biliyorum ki oradan bir tablo ve bir masalla ayrıldı. Ey Ahmet’in oğlu... Sen çok yaşa e mi.. Çok yaşa ve yarattığın eserlerinle dünyamızı daha bir yaşanılır kıl. Bizim Pataramızı, bize sanatsal bir şölen olarak bir kez daha kazandırdığın için sağ ol. Sağ ol, emeğin yüreğin ve duyarlılıkların için... İstanbul Barok Festival Haftası ? Kültür Servisi 12. Uluslararası İstanbul Barok Festivali Haftası, Doç. Leyla Pınar’ın bugün saat 20.00’de Cathedrale Saint Esprit İstanbul Katedrali’nde vereceği org resitaliyle sürüyor. Pınar, besteci Alper Maral’ın 2006 Mozart yılı için yazdığı org parçasının ilkseslendirilişini yapacak. Festival, Tülay Uyar (soprano) ve Pınar’ın (org) 22 Nisan günü saat 16.30’da Saint Antuan Kilisesi’nde vereceği Mozart konseriyle sona erecek. Sanatçılara Keysudar Sever yönetimindeki Üsküdar Amerikan Kız Koleji Korosu eşlik edecek. Lions Tiyatro Ödülleri açıklanacak ? Kültür Servisi Lions Kulüplerinin, altı yıldır verdiği Tiyatro Ödülleri’ni bu yıl kazananlar bugün açıklanacak. İstanbul’da sahnelenen 62 oyunu izleyen ve değerlendiren ‘Halk Jürisi’, çoğunluğu Lions Kulüp üyeleri dışındaki farklı yaş ve toplum kesimlerinden gelen tiyatro izleyicilerinden oluşuyor. Bu yıl, 19 performans ve tasarım kategorisinde verilecek ödüllere ek olarak, 4 teşvik ödülü ile Selim Naşit Özcan, Vasıf Öngören ve Asaf Çiğiltepe adına verilecek 3 de özel ödül bulunuyor. CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle