23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 NİSAN 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr ÇAĞRIŞIMLAR AYŞE EMEL MESCİ 15 Tayfun Türkili yaşamını yitirdi ? Kültür Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda idare amirliği, basın ve halkla ilişkiler bürosu şefliği ve oyun yazarlığı yapan, radyo ve televizyon için skeçleriyle de tanınan tiyatro adamı Tayfun Türkili, önceki gece yaşamını yitirdi. Türkili’nin cenazesi bugün 10.30’da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde yapılacak törenin ardından Kasımpaşa Büyük Camii’de kılınacak öğle namazından sonra Kulaksız Mezarlığı’na defnedilecek. 1948 doğumlu sanatçı, Şehir Tiyatroları’nda 28 yıl çeşitli görevler aldı. ‘Bir Pazar Sabahı’, ‘Dokuz Canlı’, ‘Naaşı Muhteremler’ Türkili’nin yazdığı oyunlardan bazıları. Repliklerin sınırında ‘‘Teknoloji, tiyatroyu bir havai fişek gösterisine veya panayır eğlencesine dönüştürmeye çalışmıştır. Şimdi oyuncuların seyirci karşısına geri dönüşüne şahit oluyoruz. Bugün, repliklerin sahneye geri geldiğini görüyoruz. Tiyatro artık kitle iletişimini reddetti ve kendine özgü sınırlarını kabul etti.’’ Victor Hugo Rascian Banda’nın kaleme aldığı 27 Mart Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirisi’nde yer alan bu satırlar, önceki yazımda da belirttiğim gibi, tiyatroda metnin yerinin ve tarihsel süreç içinde sahnenin/oyuncunun ifade araçlarının ele alınıp tartışılmasını gerektiriyor. Yazarın yeri Böyle bir tartışmanın, tiyatronun izleyebileceği gelişim çizgilerinin konuşulması ve bizde fazlasıyla kenara itilmiş düşünselliğin biraz daha işin içine katılması anlamında yararlı olacağına inanıyorum. Ama önce, yanlış anlaşılmalara izin vermemek için kendi bakışımla ilgili birkaç kısa açıklama yapmayı gerekli buluyorum: 1 Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak yönetmenlik kurumu tiyatroda tartışılmaz bir ağırlık kazansa da, yenilenme girişimlerinde tiyatro yazımı önemini hep korumuştur. Dram sanatının bilim, bilim düşüncesi, felsefe, edebiyat alanlarındaki genel yönelişlerle deyim yerindeyse dirsek temasını kuran (veya kurması gereken) kişi hâlâ oyun yazarıdır. 2 Dolayısıyla genel sahneleme anlayışındaki tüm değişimlere, söz dışındaki ifade araçlarının kazandığı öneme karşın, oyun yazarı dram sanatındaki merkezi yerini korumuştur ve korumaya da devam etmektedir. 3 Bence metin olarakiyi bir oyun, hâlâ yazarın söyleyecek dişe dokunur bir sözü olmasıyla belirlenmektedir. Şiir ve tiyatro Yuri Lyubimov’un yönetmenliğindeki Taganka Theatre’dan MEDEA adlı oyun. den çok, oluşuma açık, yönetmenle, oyuncularla ve en önemlisi seyircinin tepkileriyle, imgelemiyle ilerleyen, dolayısıyla sürekli yeniden üretilebilen bir metni yeğliyor. 20. yüzyıldan itibaren şiirin tiyatro sahnesinde edindiği ayrıcalıklı konumun, oyun olarak kaleme alınmamış şiir metinlerinin çok başarılı sahne uygulamalarına kapı açan malzemeler olabilmelerinin altında böyle bir bakış yatıyor. Bu tiyatro anlayışının, yani gerçek sanat eserinin izleyicinin imgeleminde sürmesi gerektiğini varsayarak tiyatro yapan anlayışın, sadece repliklerle yetinemeyeceği, daha doğrusu mutlaka kendi ‘‘sözsüz replikler’’ini, satır aralarını oluşturmaya çalışacağı çok açık. Bu da çeşitli ifade araçlarının öne çıkarılmasını, çok çeşitli sanat dallarından, farklı disiplinlerden, yeri geldiğinde teknolojiden yardım alınmasını gerektirmektedir. Sahicilik sınırları ‘Miraçname’ British Museum’da ? Kültür Servisi British Museum 18 Mayıs 2 Eylül tarihleri arasında ‘Word into Art Modern Ortadoğu’nun Sanatçıları’ adlı sergiye ev sahipliği yapıyor. Toplam 75 sanatçının katıldığı sergide Türkiye’den Erol Akyavaş’ın yapıtlarına yer verildi. Sergi Kutsal Metin, ‘Edebiyat ve Sanat’, ‘Sözcüğün Yapısını Sökmek’ ve ‘Kimlik, Tarih ve Politika’ başlıklı dört bölümden oluşuyor. Erol Akyavaş’ın 1987 yılında Galeri Nev editörlüğünde gerçekleştirdiği ve British Museum’un geçen aylarda satın alarak daimi koleksiyonuna dahil ettiği ‘Miraçname’ dizisi serginin ‘Kutsal Metin’ bölümünde yer alıyor. 20. yüzyıldan itibaren şiirin tiyatro sahnesinde edindiği ayrıcalıklı konumun, oyun olarak kaleme alınmamış şiir metinlerinin çok başarılı sahne uygulamalarına kapı açan malzemeler olabilmelerinin altında böyle bir bakış yatıyor. Bu tiyatro anlayışının, yani gerçek sanat eserinin izleyicinin imgeleminde sürmesi gerektiğini varsayarak tiyatro yapan anlayışın, sadece repliklerle yetinemeyeceği, daha doğrusu mutlaka kendi ‘‘sözsüz replikler’’ini, satır aralarını oluşturmaya çalışacağı çok açık. Bu da çeşitli ifade araçlarının öne çıkarılmasını, çok çeşitli sanat dallarından, farklı disiplinlerden, yeri geldiğinde teknolojiden yardım alınmasını gerektirmektedir. sel ifade araçları arasında yerine oturtan en az yüz yıllık bir akım da vardır ve tiyatroya çok önemli kazanımlar sağlamış bu akımın günümüzün eleştirilen ‘‘postmodern’’ yönelişleriyle ilgisi yoktur. 20. yüzyıl başlarından itibaren, bazı yaratıcı sanatçılar sahnedeki ‘‘hikâye anlatma biçimi’’ni değiştirmeye, sahneyi yeniden ‘‘teatralleştirme’’ye uğraşıyorlar. Meyerhold’un başını çektiği, ama yakın tarihin çığır açıcı tüm tiyatro insanlarının da şu veya bu ölçüde dahil edilebileceği bu çizginin ana kaygısını, yazılı metni çeşitli anlatım olanaklarıyla zenginleştirilmiş bir sahne metnine dönüştürmek oluşturuyor. Bu çaba, her oyunla birlikte söz/sahne dengesinin yeniden kurulmasını gerektiriyor. Düz bir çizgi halinde ve genellikle kronolojik sırada ilerleyen klasik anlatı örgüsünün, yeri geldiğinde şiirsel denebilecek bir bakışla parçalanmasını, oluşan çatlaklardan çağrışımların esintisinin sahneye taşınmasını öne çıkarıyor. Böyle bir bakış haliyle ‘‘kapalı metinler’’den çok ‘‘açık metinler’’e yönelmek istiyor; yani oyun yazarının kafasında başlayan, gelişen ve biten bir metin Rascian Banda’nın günümüz ti yatrosundaki bir eğilime yönelik eleştirisine katılmamak mümkün değil: Gerçekten de sahneyi bir ‘‘enstalasyon’’ çerçevesi gibi gören; teknoloji destekli ‘‘soğuk resimler’’ ile tiyatronun en önemli kozunu oluşturan oyuncuseyirci arasındaki sıcak ilişkiye darbe indiren bu eğilim, yönetmenin öznelliğini abarta abarta anlaşılmazlığı baş tacı ediyor. Ama bu bağlamda ‘‘repliklerin sahneye geri gelişi’’ne alkış tutarken, şunu da unutmamak gerekiyor: Dünya tiyatrosunda sözü o erişilmez tahtından indiren, daha doğrusu diğer sahne Tiyatronun kendine özgü sınırlarını belirleyen, seyircisiyle kurduğu doğrudan ilişkinin sahiciliği ve bu ilişki içinde ‘‘söz’’ünü aktarırken, esinleyebileceği tüm çağrışım kanallarını, tüm yan yolları açmaya yönelik kurgulardır. Dolayısıyla burada kullanılan araçlar açısından genel sınırlardan değil, her oyunun ve o oyuna yönelik her yeni okumanın kendi içinde yarattığı dünyanın sınırlarından, oluşturulan ‘‘oyun alanı’’nın sahiciliğini sağlayan sınırlardan söz edilebilir. Yoksa, dünya tiyatrosu replik sınırlarını aşalı en az yüz yıl geçmiştir... Unutmayalım, Stanislavski, Meyerhold’u Moskova Sanat Tiyatrosu’na yeniden davet edip, dram sanatını yenilemekte kullanılabilecek olanakları araştırmak üzere bir laboratuvar/stüdyo kurdurduğunda, yıl 1905’ti... Hem dünya hem de tiyatro devrimlere gebeydi. aemelmesci@yahoo.fr Bilgi, Nemo Festivali’ne katıldı ? Kültür Servisi İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı ile Fotoğraf ve Video Bölümü öğrencileri Fransa’da düzenlenen ‘Festival Nemo’ya katıldılar. 70 dakikalık bir seçki ile katılan öğrencilerin işleri festivalin ‘Focus’ bölümünde gösterildi. Avrupa’da deneysel sinema ve hareketli görüntü sanatı alanında düzenlenen en saygın festivallerden biri olan ‘Festival Nemo’ya katılacak yapıtlar, çoğunlukla deneysel sinema, hareketli grafikler, interaktif enstalasyon, iki boyutlu ve üç boyutlu animasyon, müzik videosu, multimedya tasarımı ile performans sanatı alanlarından seçiliyor. Behçet Necatigil 90 yaşında ? Kültür Servisi Türkiye Yazarlar Sendikası, şiirimizin büyük ustası Behçet Necatigil’i doğumunun 90. yıldönümünde bir etkinlikle anıyor. Hilmi Yavuz, Haydar Ergülen, Turgay Kantürk ve Ayşe Sarısayın’ın konuşmacı olarak katılacakları anma toplantısında Orhan Aydın ve Mehmet Ulay, Necatigil şiirlerinden bir dinleti sunacaklar. Bugün Tünel’deki Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek etkinlik saat 18.30’da başlayacak. Fazıl Say’ın ilk bale yapıtı Patara Kültür Servisi Fazıl Say’ın ilk bale yapıtı olan ‘Patara’nın dünya ilkgösterimi, ‘2006 Mozart Yılı’ kutlamaları kapsamında 2 Şubat’ta Viyana Bale Merkezi’nde yapıldı. Antalya’nın Kalkan ilçesi yakınlarındaki tarihi Patara bölgesinde bestelendiği için ismi ‘Patara’ olarak belirlenen yapıt, kullanılan enstrümanlar nedeniyle Doğu’yla Batı’nın bileşimi niteliğini taşıyor. Bestecinin, Batı enstrümanları olarak piyanoya ve ses olarak sopranoya yer verdiği yapıtta, Doğu enstrümanları olarak da kudüm ve ney kullanıldı. Bugün saat 20.00’de CRR sahnesindeki yorumu bir dörtlü düzenlemesi olacak. Konserde Fazıl Say’a neyde Celalettin Biçer, sopranoda Burcu Soysev, kudüm ve bendirde Aykut Köselerli eşlik ediyor. Kendi bestesi Patara’nın dışında Say, konserinde Mozart’tan yapıtlar da seslendirecek. Konserin bilet fiyatları 21.00 ve 13.00 YTL olarak belirlenmiş olup Biletix, AKM ve CRR gişelerinden temin edilebilir. Klasik Avangard Oda Orkestrası’nın konseri bugün Modern müziğin ustaları Kültür Servisi ‘23. Uluslararası Ankara ne sahip. Repertuvarı, 16.19. yüzyıl Belarus Müzik Festivali’nde modern müziğin usta yo müziği, Rus klasikleri, 20. yüzyıl Rus avangard rumcuları Klasik Avangard Oda Orkestrası müziği, çağdaş bestecilerin eserleri ve yabancı Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi Kon bestecilerin eski çağ müziğine kadar uzanıyor. Bunun yanında, çağdaş Belarus ve ser Salonu’nda saat 20.30’daki konyabancı besteciler topluluk için özel serlerinde iki Türk bestecinin, Neyapıtlar da besteledi. Her yıl ellinin jat Başeğmezler ile Ayşe Önder’in lasik yapıtlarını da çalacak. Konser progAvangard Oda üzerinde konser veren topluluk düzenli olarak ulusal televizyon programında Rus ve Alman bestecilerin Orkestrası iki ramlarına katılmakta. eserleri de yer alıyor. Klasik Avangard Oda OrkestraKlasik Avangard Oda Orkestrası, Türk besteci Nejat 1989 yılında halen topluluğun lide Başeğmezler ve sı’nın sanat yönetmeni ve orkestra ri olan Vladimir Baidov tarafından Ayşe Önder’in şefi Vladimir Baidov, müzik eğitimine viyolonsel ve kontrbasla başkuruldu. Topluluk, ulusal ve uluslayapıtlarını da layarak orkestra şefliği eğitimi de rarası yarışmalarda ödül kazanmış çalacak. aldı. Kishinyov Uluslararası Kontrolan 15 müzisyenden oluşuyor. bas Yarışması (1988) Birincilik Hem Belarus’ta hem de dışarıda kısa bir süre içinde tanınan topluluk, evrensel Ödülü de dahil olmak üzere, katıldığı birçok yayapısı, yüksek performans düzeyi ve esnekliği rışmada ödüller alan Baidov, 1989’da Klasik nedeniyle farklı üslup ve okullardan gelen bes Avangard Oda Orkestrası’nı kurdu. 2001 yılıntecilerin eserlerini mümkün olan en kısa zaman dan bu yana Belarus Devlet Oda Orkestrası’nın da hazırlayıp icra edebilme olanağına ve yetisi sanat yönetmenidir. Doğuş Çocuk’tan konser ? Kültür Servisi 63 yetenekli çocuktan kurulu ‘Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’ bugün kendi yaşıtlarına Maslak TİM’de 11.00 ve ve 15.00’te konser verecek. ‘23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ kutlamaları çerçevesinde düzenlenen konserlerin ilki 811 yaş grubu çocuklara, ikincisi de 1114 yaş grubu çocuklara yönelik düzenleniyor. İstanbul’daki birçok davetli okuldan 3 bin öğrencinin katılacağı konserlerde Şef Rengim Gökmen, klasik müziği, senfoni orkestrasını oluşturan yetenekleri ve müzik aletlerini anlatacak. Öğrenciler arasından o anda seçilecek 6 çocuk ise aynı zamanda Rengim Gökmen ile birlikte bir orkestrayı yönetmenin inceliklerini de esprili bir şekilde öğrenme fırsatı bulacaklar. (0 533 486 71 50) K Fazıl Say bu akşam CRR’de. HINIS SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2004/07 Esas / 2006/10 Karar Mahkememizin yukarıda esas numarası yazılı dava dosyasının davacısı Hınıs Suvaran Köyü'nde Ali Yusuf Taliboğlu vekili Av. Ayhan Yürekseven, davalılar Hınıs Suvaran köyünden, Mehmet Çakal, mirasçıları aleyhine ikame etmiş olduğu terekeye temsilci tayini davasının mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda; açılan davanın kabulü ile, Musa oğlu 1295 doğumlu 1931 ölüm tarihli muris Mehmet çakal'ın terekesine mirasçısı Ali Yusuf Talipoğlu'nun temsilci olarak atanmasına karar verildiği, ancak mahkememiz kararı aşağıda açık kimlikleri yazılı Hınıs ilçesi Suvaran köyü nüfusuna kayıtlı Mustafa Talipoğlu mirasçıları: Gevez Çakal (Aba), Ali Kemal Taliboğlu, Sıttı Çakal (Hanoğlu), Ali Cemal Talipoğlu, Ali Abbas Talipoğlu, M. Ali Talipoğlu, Ali Talip Talipoğlu. Ölü Gevez Aba mirasçıları: Makbule Aba (Nakay), Cemil Aba, Haydar Aba, Zöhriye Aba (Güzel), Niyazi Aba, Musa Aba, Gülistan Aba (Özdemir). Ölü Gevez Aba mirasçısı ölü Haydar Aba mirasçıları: Sıdıka Aba, Hurinaz Aba (Ağyüz), Zeynel Aba, Yadigar Aba, Aynur Aba, Murat Aba, ölü Gevez Aba mirasçısı ölü Delal Aba (Demir) mirasçıları: İhsan Demir, Çirağ Demir, Perişan Demir, Zeytun Demir, Demir Şahin, Adiliye Demir (Küçükşahin), Doğan Demir, Zemihan Demir, Ölü İbrahim Çakal mirasçıları: İpek Çakal (Oğuz), Gülli Çakal (Özden), Musa Çakal, Memet Çakal, Cemal Talip, Hasan Çakal, Gazi Çakal. Ölü İbrahim mirasçısı ölü Rındi Çakal (Hanoğlu) mirasçıları: eşi Yusuf Hanoğlu, çocukları Hupriye Hanoğlu (Karataş), Sabriye Hanoğlu (Kızılgöz), Düriye Hanoğlu, Kalip Hanoğlu, Alihan Hanoğlu, Memet Hanoğlu, Nuriye Hanoğlu, İmam Hanoğlu, Hüsnü Cemal Hanoğlu ve Meryem Hanoğlu'nun tüm araştırmalara rağmen açık adresleri tespit edilemediğinden, mahkememiz kararının ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla; Yukarıda isimleri yazılı bulunan şahısların ilan tarihinden itibaren 8 gün içerisinde mahkememiz kararını temyiz etmedikleri takdirde kararın kendilerine tebliğ edilmiş sayılacağının hususu davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 9568 Dosya No: 2005/758 Davacı Ahmet Şahbaz tarafından mahkememizde açılan Gaiplik davasının yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara kararı gereğince: Giresun İli Görele İlçesi Yeniköy Köyü nüfusuna kayıtlı Ahmet ve Günay oğlu İstanbul 28.03.1974 doğumlu Mehmet Şahbaz'ın 20.08. 1995 tarihinden bugüne kadar kendisinden hiçbir haber alınamadığı ve kendisinin ölmüş olmasının muhtemel olması nedeniyle gaiplik kararı verilmesi talep edilmekle anılan kişi hakkında bilgi ve görgüsü bulunanların mahkememizin 2005/758 esas sayılı dava dosyasına ilan tarihinden itibaren 6 ay içinde müracaat etmeleri hususu MK'nun 31 vd. maddeleri gereğince ilan olunur. Basın: 17274 GÖRELE ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle