18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 NİSAN 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ Hıristiyanların yaşadığı bölgede tarihi ve kültürel doku korunuyor, eski ve yeni ilginç bir sentez oluşturuyor 9 Tüm görkemiyle eski Şam uriye’nin başkenti Şam, ikiye bölünmüş bir şehir gibi duruyor. Kent çıplak tepelerin yamaçlarından ovaya doğru uzanıyor. Eğlence mekânlarının da bulunduğu Kasiyon Dağı’ndan aşağıya uzanan geniş araziler üzerindeki apartmanlar ve sitelerin çevresinde iki üç katlı çok güzel villalar yer alıyor. Yeni Şam’ın geliştiği bölgelerde büyük otel zincirlerinin halkaları bulunuyor. Şam, diğer Arap ülkelerinin başkentlerine oranla daha yeşil bir dokuyu barındırıyor. Sheraton Oteli’nde sabaha kadar diskotekten gelen gürültüye tahammül edemiyorsanız, modern kentin doğusunda tüm görkemiyle duran eski Şam’daki butik oteller sizi bekliyor. Zaten kentin çekiciliği de antikacı vitrinlerindeki gümüş gerdanlıkları andıran bu bölgeden başlıyor. Vilayet konağının yanı başından yukarıya doğru ilerlediğinizde kentin eski dokusunun, dahası açık bir müze havasının egemen olduğu bölgeye giriliyor. S Hamidiye Çarşısı ski Şam, Hamidiye Çarşısı ve Emevi Camii’nden Bab Touma’ya kadar uzanıyor. Eski evlerin daracık sokakların oluşturduğu, tokmaklı ahşap kapıların nahit taşlı evlerin üzerinde gümüş bir hızma gibi durduğu bu bölgede, kimi konutlar kabaltı olarak tanımlanan kubbeli ancak karanlık koridorlarla birbirine bağlanıyor. Yüzlerce eski evin bulunduğu bu bölge 1800’li yılların yaşamını resmediyor. E Gazetemiz yazarı Hikmet Çetinkaya Türk ve Suriyeli iki öğrenciyle Bab Touma’daki Hıristiyan mahallesinde... Arap toplumu İZLENİMLER: HİKMET ÇETİNKAYA Suriye’de Beşar Esad, babasının gölgesiyle mi savaşıyor? Suriye’de tek adam egemenliği var: Beşar Esad. Kamışlı’daki Kürtlerin başkaldırmasının arkasında muhafazakâr Baasçıların olduğu konuşuluyor Şam’da... Elbet bunu açık açık söylemiyorlar... 250 üyeli Suriye Parlamentosu’nda 8 parti bulunuyor.. Aralarında Komünist Partisi de var... Ama parlamentoya egemen olan parti Esat’ın Baas’ı... Bass içinde yenilikçiler ve muhafazakârlar çekişiyor... Suriye’de siyaset konuşmak tehlikeli. ABD’ye ve İsrail’e küfretmek ise özgürlük... Peki, Kürtleri salt muhafazakâr Baasçılar mı kışkırtıyor? Bir aydın ‘‘hayır’’ deyip ekliyor: ‘‘ABD yanlıları da olabilir, CIA’nın bölgedeki ajanları da...’’ Suriye’de Ermeni ve Hıristiyan nüfus ilgi çekici bir renkliliği oluşturuyor... Beyrut, Amman ve Şam... Birbirleriyle özdeşleşen üç kent... Doku aynı, renk aynı... Suriye’de ABD’den ve İsrail’den nefret ediliyor... Şam’da dolaşırken 68’li yıllara gidiyorum... Suriye’ye kaçış ve Filistin’deki El Fetih kampları... Yüzlerce 68’li Türk genci Filistin kamplarında eğitim gördü, İsrail’e karşı savaştı... 1973 yılında Bora Gözen, Cafer Topçu, Kerim Öztürk ve on bir 68’li Türk genci, Lübnan’daki Nahr El Bared kampında yaşamını yitirdi... İsrail komandoları kampı basmıştı. Çok kan aktı. Çok ölü verdi kamp. Hıristiyan mahallesindeki kafelerin birinde oturuyoruz... Konumuz, Suriye’de siyasi havanın nasıl estiği... Sosyalizm liberalizme kayarken, İslamcı hareket ivme kazanıyor bölgede... Türkiye ise yakından izleniyor... Bir gazeteci, ‘‘Sizdeki ılımlı İslam modeli çok iyi’’ diyor. Ben ‘‘Ne demek’’ diye soruyorum. Suriyeli gazeteci: ‘‘Tayyip Erdoğan ılımlı İslamı temsil etmiyor mu? Batı ve ABD onu öyle görüyor...’’ Gazeteci, ‘‘ama’’ deyip ekliyor: ‘‘Türkiye’nin İsrail’le ilişkileri bizim canımızı sıkıyor.’’ Bu sırada Lübnan’ın önemli isimlerinden Velid Canbulad’ın sözleri aklıma geliyor: ‘‘Emperyalizme karşı çıkan Mustafa Kemal Atatürk’tür. Türkiye’yi parçalamak istediler, Kemal Paşa bunu önledi. Oyun tutmadı 1920’lerde. Şimdi Irak, arkadan hangi Ortadoğu ülkesi gelecek? Arap dünyasında sosyalizm yaşanmadı. Milliyetçilik ve Baasçılık... Baasçılık yenildi, şimdi yerini İslamcılık aldı. Batı gerici İslamı Arap dünyasına karşı kullandı. Usame bin Ladin’i onlar yönetti. İşgal altındaki Şehadet operasyonlarını ne kınıyorum ne de destekliyorum. Şunu söylüyorum ben: Büyük Ortadoğu Projesi emperyalisttir. Sorunumuz çok. Diktatörlükten nasıl kurtulur Arap dünyası, demokrasi nasıl gelişir? Arap toplumu Irak’ın işgaline karşı çıkmadı. Oysa Türkiye’de gösteriler yapıldı. Neden? Hem laik hem de demokratik bir yapı var Türkiye’de. Bu yapıya sahip çıkın...’’ Suriye’de İslamcı rüzgârlar esiyor... Lübnan İlerici Sosyalist Parti lideri Velid Canbulad, Arap toplumunu uyarıyor.., Diktatörlerin devrilmesini, demokrasinin yaşama geçmesini istiyor. Sıcak bir Şam akşamı... Binbir Gece Meyhanesi’nde ut çalınıyor... Masalarda Suriye rakısı... Mezeler, balıklar, salatalar... Bir genç kadın, eşiyle birlikte Arap müziğinde oynuyor... Saat gece yarısını çoktan geçmiş... Dondurma izdihamı... aşta Hamidiye Çarşısı olmak üzere Suriye’de alışveriş merkezlerinde pazarlık yapmak ciddi bir önem kazanıyor. Araplar alışverişte satış rakamını ilk etapta çok yüksek tutuyor ancak pazarlığın sonunda ilk fiyatın neredeyse yarısının altında bir rakamla mal satıyor. Esnaf, Türklere bir nebze olsun daha insaflı davranmaya çalışıyor. Hemen hemen her sokakta bir künefecinin bulunduğu bu şehirde, Arapların tatlıya düşkünlüğünü çarpıcı biçimde dışavuran manzaralara da rastlanıyor. Çarşıda her zaman en çok müşteriyi çektiği belirtilen Bakdash dondurmacısı mahşeri bir kalabalığı barındırıyor. Tezgâhtarlar dövme dondurmayı dev külahlara avuçlarıyla dolduruyor ve fıstığa bandıktan sonra adeta birbirilerini ezen müşterilere ulaştırmaya çalışıyor. Genç kızlar kızıl bir ateşi andıran dudakları, sürmeye bulanmış kapkara gözleriyle dondurmaya odaklandıklarında, yanaklarındaki benler gamzelerine dokunuyor!.. İLK DURAK HAMİDİYE ÇARŞISI Sultan Abdülhamit tarafından yaptırılan tarihi Hamidiye Çarşısı, Şam’a gidenlerin ilk duraklarından biri oluyor. İstanbul’daki Kapalı Çarşı’dan çok daha geniş koridorlara sahip olan ve her meslek alanında üretim ve satış yapılan binlerce dükkânın bulunduğu bu çarşının arka kesimlerindeki salaş dükkânlarda ise eskiye ait ne varsa göze çarpıyor. Özellikle dokumaya yönelik el sanatlarının ilginç örnekleri köhne duvarları ve derme çatma vitrinleri süslüyor. Hamidiye Çarşısı sabahın erken saatinden akşamın ilerleyen dönemlerine kadar on binlerce insanı konuk ediyor. Her ulustan turistlere rastlanılan bu çarşıda, neredeyse tamamı işlemeli kadın giysileri, başörtüleri, boncuklu ayakkabılar, deve derisinden terlikler, her boyuttaki nargileler, bakır ve gümüş el sanatı ürünleri, ziynet eşyaları, sedef tavlalar, Hint işi sehpa, masa, yatak örtüleri başta olmak üzere aklınıza ne gelirse büyük ilgi görüyor. Bu bölge hem mimarisi hem de keşmekeşiyle İstanbul Mahmut Paşa, Tahtakale ve Eminönü’yle çok büyük benzerlikler gösteriyor. B Hamidiye Çarşısı’ndaki Bakdash dondurmacısının mahşeri bir kalabalığı var. MASA BULMAK OLANAKSIZ... Ancak günün her saatinde tıka basa müşteriyle dolu olan bu dondurmacıda oturacak bir masa bulmak hiçbir zaman olanaklı olmuyor. Devasa çarşının doğu çıkışına ulaşıldığında tüm görkemiyle Emevi Camii kalabalıkları karşılıyor. Cami, Hıristiyanların yaşadığı Bab Touma bölgesinde yer alıyor. Hamidiye Çarşısı’ndaki alışveriş yorgunluğu genellikle Emevi Camii’nin tam arkasındaki Al Nawfara Kahvesi’nde atılıyor. Mısır’daki Necip Mahfuz Kahvesi’ni andıran 400 yıllık bu mekân, Rabat ailesinin dördüncü kuşaktan torunu Muhammed Yamin tarafından işletiliyor. Kömür ateşinde çay ve kahve verilen bu mekân, aslında adını yanındaki küçük havuzdan alıyor. Yamin, ‘‘Dedemiz bize bir tarih bıraktı, onu yaşatmaya çalışıyoruz. Onun yaktığı kömür hiç sönmez burada!’’ diyor... Arkadaşımız Mehmet Faraç, Al Nawfara Kahvesi’nde Diyarbakır kökenli Şevin (solda) ile Mardinli Gülcan’la Türkiye’yi konuşuyor. Eyvan’da Arap yemeği ski Şam evlerinin en güzelleri restoran olarak hizmet veriyor. Mardin ve Urfa bölgesindeki yapıların mimarisinde, cumbalı, eyvanlı, hayatlı ve çardaklı bu evlerde Suriye’ye özgü enfes yemekler ve mezeler parmak ısırtıyor. Bazen eski bir teypten Suriye’nin efsanevi sanatçısı Semira Tevfik’in yürek yakan sesi duyuluyor... Bir Osmanlı yapısı olan Bab Al Atik restoranının göz kamaştıran mimarisinde yenilen yemekler damaklarda unutulmaz tatlar bırakıyor. Bab Touma’daki Binbir Gece restoranında ise akşamları Ziyad Kattar adlı sanatçı uduyla birlikte Arap müziğinin en güzel örneklerini sunuyor, konukları eğlendiriyor. ‘‘Ya Mustafa... ya Mustafa...’’ nidaları tarihi eyvanın tömbeki kokan duvarlarında çınlıyor... Tıka basa dolu bu restoranlar otantik mekânlara meraklı turistlerin akınına uğruyor. Eski Şam, Hamidiye Çarşısı ve Emevi Camii’nden Bab Touma’ya kadar uzanıyor. Eski evlerin daracık sokakların oluşturduğu, tokmaklı ahşap kapıların nahit taşlı ev E lerin üzerinde gümüş bir hızma gibi durduğu bu bölgede, kimi konutlar kabaltı olarak tanımlanan kubbeli ancak karanlık koridorlarla birbirine bağlanıyor. Yüzlerce eski evin bulunduğu bu bölge, 1800’li yılların yaşamını resmediyor. HER YERDE ESAD... Halep’te olduğu gibi Şam’da da kamu binaları, meydanlar, işyerleri, otomobiller ve hatta hurdalıkların girişlerini bile Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile geçtiğimiz yıllarda ölen babası Hafız Esad’ın resimleri süslüyor. Bazı yerlerde babaoğul Esadlarla birlikte Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın resminin olması da dikkat çekiyor. Türkiye’de Atatürk anıtlarını eleştirme cüretini gösteren yobazların Suriye’de insanı bıktıran bu görüntüleri kesinlikle görmesi gerekiyor. Şam’da elektronik aletler, cep telefonları, parfüm gibi Avrupa ve Asya ülkelerinden gelen birçok malzeme Türkiye’ye oranla yüzde 40 daha ucuza satılıyor. Kent, Halep’e oranla sosyal yaşam açı sından daha modern bir görüntü veriyor. Ancak Halep’te göze çarpan zenginlik Şam’da çok daha büyük boyutlarda sergileniyor. İnşaatlarda Halep’te olduğu gibi eskiyi andıracak malzemeler kullanılmıyor. Kentin restoranları, gece kulüpleri ve barları genç kızların istilası altında bulunuyor. En çok dikkat çeken unsurlardan biri de çok deneyimli bir televizyoncunun en çok 200300 dolar maaş aldığı ülkede son model araçların nasıl bu kadar çok elde edilebildiği konusu. Ülkenin Arap yerlilerindeki bu zenginlik, aslında Hıristiyan kökenli işadamlarından da kaynaklanıyor. Şam’daki Kürtler çok refah içinde yaşamıyor. Hele 1920 sonrası ataları bu ülkeye kaçan Türklerin durumu hiç de iç acıcı görünmüyor. Hepsi Türkiye’de yaşıyormuşçasına Güneydoğu aksanıyla Türkçe konuşuyor ancak yoksullukları üzerlerinden dökülüyor. Kentin varoşlarında yaşayan Türk kökenlilerin, ülkelerinden uzun yıllardır uzak olmalarına karşın hem konuşma hem de yaşam kültürlerini nasıl bu denli koruyabildikleri anlaşılamıyor. OTANTİK MEKÂN Eski Suriye resimleri ve gravürlerin süslediği duvarlara nargile dumanının sindiği bu otantik mekânda fotoğraf çekerken Türkçe konuştuğumuzu gören iki Suriyeli kız bizi masalarına davet ediyor. Ailesi Diyarbakır’dan göç eden Şevin (gece) ile Mardin’den göç eden Gülcan, Kürtçe konuşarak Türkiye’yi çok merak ettiklerini, vatanlarını görmek istediklerini söylüyor. Al Nawfara’da Ebu Şadi adında 65 yaşındaki bir sanatçı, akşamları kahvehanenin ortasındaki tahtına kurularak cahiliye döneminden öyküler anlatıyor. Nawfara’ya gelen turistler için Şadi’nin anlattıkları, Binbir Gece Masallarını andırıyor. Emevi Camii’nin sağ tarafında antika satıcıların arkasındaki Bab Şarki kesiminde ise kilim ve halılar, eski eşyalar ahşap, mermer ve taşla inşa edilen çoğu 200 yıllık eski Şam evlerinde satışa sunuluyor. YA R I N : E M E V İ C A M İ İ ’ N D E Ş İ İ AY İ N İ CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle