11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 MART 2006 PAZARTESİ 4 HABERLER Avrupa Komisyonu: Türkiye programın gerisinde. Tarım Bakanlığı: Deli danayla mücadele masraflı 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Tarımda ‘uyum’ zor Erdoğan’dan Genç’e dava ? ANKARA (ANKA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir televizyon programında kendisi için ‘‘Benim kaderimi tayin edecek insanlar akli melekelerden yoksunsa o zaman def olsun gitsinler buradan’’ diyen eski milletvekili ve TBMM Başkanvekili Kamer Genç için 20 bin YTL ’lik manevi tazminat davası açtı. Dilekçede, televizyondan milyonlarca kişiye ulaşan Genç’in, ‘‘Erdoğan’ın toplum önünde küçük düşürülmesine, şahsiyet haklarının ağır surette ihlal edilmesine ve Erdoğan’ın toplumun kin ve nefret duygularına maruz kalmasına’’ sebebiyet verdiği ve bu durumun Erdoğan’ın ‘‘manevi şahsiyetinde telafisi güç zararlar meydan getirdiği’’ öne sürüldü. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Komisyonu’nun yayımladığı ‘‘Türkiye 2005 İlerleme Raporu’’nda ‘‘Türkiye tarımsal reform programında geri gitmektedir’’ denilirken; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, ‘‘Türkiye, gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı alanında, bu konudaki hazırlıkları erken bir safhada olsa dahi belli bir ilerleme kaydetmiştir’’ diye savunma yaptı. Anavatan Partisi İstanbul Milletvekili Emin Şirin, Avrupa Komisyonu’nun yayımladığı ‘‘Türkiye 2005 İlerleme Raporu’’nda yer alan ‘‘Türkiye’nin tarımsal reform programında geri gittiği, ortak tarım politikasına aykırı dav Gençler ve Politika... ‘‘Öncelikle sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Ben Ali Geyikçi. 19 yaşında. Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği öğrencisi bir gencim. 20 Şubat 2006 tarihli yazınızı okudum. Size ben de karşılaştığım sorunları anlatmak istiyorum. Türkiye’nin sorunlarıyla ilgilenmeye çalışıyorum elimden geldiğince ama bunları tartışacak, konuşacak bir insanı çok çok zor bulabiliyorum. Arkadaşlarımla sohbetlerimde bu konuları açtığımda ‘Ben anlamam bu işlerden’ diyorlar, yeni tanıştığım bir arkadaşıma ‘sen’ yerine ‘siz’; ‘hoş geldin’ yerine ‘hoş geldiniz’ diyorum, en azından ilk başlarda. Bana dediklari şu, ‘Ali, Meclis’te değiliz. Bırak bu ağızları’. Meclis TV’yi izliyorum, bana hayretle bakıyorlar. Gazete okurken, diğerleri gibi spor bölümünü değil, köşe yazılarını, manşetleri okuyorum; ‘Başka işin yok mu? Canın mı sıkılıyor senin?’ diyorlar. Bana arkadaş çevrenden kaynaklanıyor diyebilirsiniz fakat Atam’ın gençliği bu halde! Büyük çoğunluğu birbirinden farklı değil. Türkiye’de siyasi partiler de bizlere önem vermiyor ya da bizlerin farkına varmıyorlar. Belki de içine düştükleri çıkar kaygılarından dolayı bizleri düşünmüyorlar bile. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’ne gönül vermiş birisiyim. İyi de olsa, kötü de olsa CHP’liyim. Kötüyse düzeltmek benim işim, iyi ise daha iyi hale getirmek gene benim işim. Çünkü gönül verdim bu partiye. Ama CHP’de gençlere bugün gerçek değerini vermiyorlar. Lütfen bunu köşenizde dile getirin. Bu millet genç bir nüfusa sahip, bunu değerlendirmeliler, gençlerin birçoğu nereye oy vereceklerini bilmiyorlar, kararsızlar. Atatürkçü kesimin, CHP’nin gençlere sahip çıkması gerekiyor, sahip çıkılmadığında da gençler tarikatların kucağına itilmiş oluyor ve Cumhuriyet düşmanı olarak yetişiyorlar. ...TV’ler bir garip halde, tartışma programları gece geç saatlerde, herhalde özellikle gençler izleyemesin diye. Neyse, çok uzattım lafı ama biz gençlere sahip çıkın!! Özellikle CHP Genel Başkanı’na sesleniyorum, bizi yalnız bırakmayın!!! Atamın partisi Atamın gençliğine sahip çıksın!!!’’ Ali Geyikçi en önemli konulardan birisine, gençlik ve politika’ya değiniyor, tutumunu açıklıyor ve duruma çare bulunmasını istiyor. Yeterince yalın ve açık. İzlenime dayalı saptamalarına göre: Gençler toplumsal sorunlara ilgisiz ve kayıtsız. Buradan kaynaklanan apolitik bir tavırları var. Siyasal parti seçimleri açısından kararsız. Siyasal partiler de gençliğe karşı ilgisiz ve kayıtsız. Kendi haline bırakılan gençler tarikatların kucağına itiliyor. Prof. İbrahim Armağan’ın araştırmasında 2004 tarihli önemli değerlendirmeler var: 1825 yaş grubunun siyasal eğilimlerinde, yüzde 33.75 kararsız yüzde 10.08 AKP yüzde 15.50 CHP yüzde 13.23 GP yüzde 14.65 SHP yüzde 2.62 MHP yüzde 1.51 DSP yüzde 3.11 DYP yüzde 0.98 ANAP olarak bulunmuştur. Bu tabloda en anlamlı sonuç, gençlerin üçte birinin kararsız oluşudur.. Solda CHP ve SHP ayrı oylarla yerlerini alırken, sağda Genç Parti ve AKP ilk sıraları almaktadır. İzmir’de sınırlı denek arasında yapılan çalışma elbette bütünü temsil gücüne sahip değilse de gençlerin apolitize edilmesinde başarılı olunduğu görülmektedir. Siyasal partilerin gençlere dönük politikalarının olmayışı, gençlerin önünü açmalarındaki yetersizlik, her şeyin üstündeki ilgisizlik ve duyarsızlık toplumun geleceğini olumsuz etkileyecek düzeydedir. Bu durumun bütün toplum için hangi tehlikeleri gösterdiği yeterince açıktır. Siyasal erke yansımayan, yönetime giremeyen hiçbir güç, toplumun geleceğinde etkili olamayacaktır. Bu durumu bugünden görmek bile çok geç kalmış sayılmalıdır. Yarınları biçimlendiren bugünler değil mi? email: erdalatak?superonline.com erdalatak?gmail.com www.erdalatabek.com ? Avrupa Komisyonu’nun yayımladığı Türkiye 2005 İlerleme Raporu’nda, ‘‘Türkiye’nin tarımsal reform programında geri gittiği, ortak tarım politikasına aykırı davrandığı, gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı alanlarında ilerlemediği, Türk Gıda Kanunu’nun AB müktesebatı ile aynı çizgide olmadığı’’ saptamaları yapıldı. randığı, gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı alanlarında ilerlemediği, Türk Gıda Kanunu’nun AB müktesebatı ile aynı çizgide olmadığı’’ benzeri eleştirilere dikkat çekerek bir soru önergesi verdi. Tarım ve Köyişleri Bakan Vekili olarak önergeyi yanıtlayan Bayındırlık ve İskân Bakanı Nafiz Özak, gıda güvenliği politikası konusundaki sorulara şu yanıtı verdi: ‘‘Mevcut ulusal gıda kontrol sisteminin daha etkin uluslararası kabul gören yaklaşımlarla uyumlu hale getirilmesi ve çiftlikten sofraya gıda güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ülke genelinde gıda kontrol hizmetleri mevcut idari ve teknik altyapısıyla yoğun olarak sürdürülmektedir. Türkiye gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı alanında, bu konudaki hazırlıkları erken bir safhada olsa dahi belli bir ilerleme kaydetmiştir. Veterinerlik başlığı altında yer alan 3 ana konu başlığı, hayvan sağlığı, hayvan refahı ve halk sağlığı çalışmalarıdır. Bu konularda bahse konu ilerleme raporunu kapsayan dönem içinde çalışmalar yapılmış olmakla birlikte bunlar, sonuçlanmamış olması nedeniyle rapora yansımamıştır.’’ ‘Deli dana öncelikli değil’ Özak, Gıda Yasası’nın revize edilmesi çalışmalarının sürdürüldüğünü, son bir yılda 660 gıda mühendisi istihdamının sağlandığını bildirdi. Deli dana hastalığı konusunda ‘‘AB’nin uyguladığı 30 ayın üzerinde kesime giden hayvanların tamamının taranması yönteminin çok masraflı olması ve ülkede daha öncelikli hastalıklar bulunması nedeniyle uygulanmadığını’’ vurgulayan Özak, ‘‘Ancak, yapılan risk değerlendirmesinde tespit edilen gruplardan alınan örnekler test edilmektedir. AB’de hayvan hastalıkları ile mücadele çalışmalarında kullanılmak üzere devletin ayırdığı bütçenin yanında çiftçinin de katkısı ile oluşturulmuş ayrı fonlar bulunmakta ve tazminatlar ve hastalık kontrol çalışmalarında bu bütçe kullanılmaktadır’’ açıklamasını yaptı. Talat Paşa Harekâtı ? ESKİŞEHİR (AA) BerlinTalat Paşa Harekâtı Eskişehir Yürütme Kurulu üyeleri, Almanya Federal Meclisi’nin aldığı Ermeni katliamı kararını protesto etmek amacıyla imza kampanyası başlattı. Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi Ali Akyüz, Hamamyolu Caddesi’nde yaptığı açıklamada, ‘‘Ermeni soykırımı yalanını püskürtmek üzere’’ büyük bir eylem planı yaptıklarını belirterek düzenledikleri kampanyayla Avrupa ve ABD’de yaşayan 5 milyon Türk’ü konuya duyarlı kılacaklarını söyledi. M ‘Yabancıya devir sakıncalı’ AYIN TEMİZLEME ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin, TürkiyeSuriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesiyle ilgili yapişletdevret modeline göre hazırlanan ihaleyi kazanan firmanın, bu toprakların işletme hakkını da 49 yıllığına elde edeceğine dikkat çekti. Yetkin, ‘‘İhaleyi kazanabilecek yabancı sermayeye 49 yıllığına bu toprakların devredilmesi sakıncalı’’ dedi. Yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye ile Suriye sınırında yer alan mayınlı arazilerin temizlenmesiyle ilgili çalışmaların ihale aşamasına geldiğini anımsatan Yetkin, ‘‘İhale aşamasında, şartnamenin yapişletdevret adı verilen model esas alınarak hazırlandığını ve buna göre ihaleyi kazanan firmanın, bu toprakların işletme hakkını 49 yıllığına elde edeceğini’’ belirtti. TAYAD’dan F tipi eylemi Sultanahmet Meydanı’nda toplanan Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Yardımlaşma Derneği (TAYAD) üyesi bir grup, ‘‘F’’ tipi cezaevlerini protesto etti. Yaklaşık 50 kişiden oluşan gruptakiler, ‘‘F’’ tipi cezaevlerini protesto amacıyla pankart açarak sloganlar attılar. Hücre şeklinde yapılan tahta kabinin içine giren bir gösterici, ‘‘F’’ tipi cezaevinde bulunan mahkumların gönderdiği bazı mektupları okudu. (Fotoğraf: AA) ‘Topraklar büyük önem taşıyor’ Söz konusu toprakların son derece verimli bir ovada yer aldığını belirten Yetkin, açıklamasında şu görüşleri kaydetti: ‘‘Bu bölge, GAP çerçevesinde yapılması planlanan sulama kanallarıyla sulanacak ve önümüzdeki yıllarda çok daha büyük bir değer kazanacaktır. Bundan da öte, yıllardır tarıma kapalı olduğu için kimyasal ilaç ve gübre ile kirletilmemiş bu topraklar organik tarıma son derece uygun özellik taşımaktadır. Bölgede tarımla uğraşanların büyük bir bölümü topraksız ya da az topraklı köylülerden oluşmaktadır. Kıbrıs’ın iki katı büyüklükte olduğu belirlenen tarıma açılacak bu araziler, yörede tarımla uğraşan insanların gelir düzeyini arttıracak ve gelir farklılıklarını azaltacak yönde kullanılması büyük önem taşımaktadır.’’ Bu toprakların, Suriye ve Irak sınırında olduğunu kaydeden Yetkin, ileri teknoloji gerekeceği için ihalenin yabancı bir firma tarafından kazanılabileceğini ya da ihaleyi kazanacak yerli firmanın kendisine yabancı ortak alacağını söyledi. Yetkin, böylesine önemli bir sınır bölgesinde, önümüzdeki dönemde gelişebilecek uluslararası çatışmalar da göz önüne alındığında, yabancı sermayeye bu toprakların devredilmesinin sakıncalı olduğunu kaydetti. Unakıtan’dan internetle yanıt Maliye Bakanı, hakkındaki yolsuzluk iddialarına yanıt vermek için kurduğu sitede sadece kendisini öven haberlere yer veriyor İLHAN TAŞCI DYP’de ders başı ? ANKARA (ANKA) DYP, ‘‘Sibirya soğukları’’ nedeniyle ara verdiği Siyaset Okulu’nu bahar ile birlikte yeniden başlatıyor. Siyaset Okulu’nun ikinci dönemi bugün Genel Başkan Mehmet Ağar tarafından açılacak. Bir hafta sürecek programa 170 civarında DYP’li kadın katılacak. Akademisyenler, siyasiler ve ünlü gazetecilerin ders vereceği programa katılan kadınlar, eğitimin sonunda 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i ziyaret edecek. DYP yönetimi, kadınların ardından parti gençliğini Siyaset Okulu’na alacak. Maliye Bakanı Unakıtan. ANKARA Hakkında TBMM Başkanlığı’na üçüncü kez gensoru önergesi verilen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, hakkındaki iddialara kendi adını taşıyan internet sitesinden yanıt veriyor. ‘‘kemalunakitan.com.tr’’ adlı internet sitesinde, ‘‘iddialar cevaplar’’ başlıklı bölüme son olarak kızı Zeynep Unakıtan’ın Telsim Genel Müdürü ile yaptığı görüşmeyi değerlendirdi. Görüşmenin yapıldığı belgeyle ortaya çıkmasına karşın Unakıtan iddiayı, ‘‘şerefsizce ve haysiyetsizce’’ yürütülen kampanya olarak nitelendirdi. Unakıtan hakkındaki iddiaların ulusal basının yanı sıra ‘‘kemalabi. com’’ adlı internet sitesinde de yayımlanmaya başlaması üzerine Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da adını taşıyan internet sitesinde kendisini savundu. 1 Mart 2006 tarihinde yayına başlayan siteye bugüne değin 399 kişi girdi. Unakıtan sitede, gümrük müfettişlerince düzenlenen hayali ihracata ilişkin raporların yanı sıra ‘‘Kuşadası Limanı İhalesi’’, oğluna ait AB Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ’nin mısır ithalatı, TÜPRAŞ’ın yüzde 1.476’lık hissesinin satışına kadar birçok iddiaya yanıt vermeye çalışıyor. Bakanlık sitesine link Unakıtan’ın Türkçe ve İngilizce özgeçmişine de yer verilen sitede, ‘‘Konuşmalar, Basında Unakıtan, Özelleştirme’’ gibi ana başlıklar yer alıyor. Si teden Maliye Bakanlığı’nın resmi internet sitesine de bağlantı olanağı sağlandı. Sitede en dikkat çeken konuyu ise ‘‘Basında Unakıtan’’ başlıklı bölüm oluşturdu. Bu bölümde, yalnızca 11 adet habere yer verilirken, tamamının Maliye Bakanı’na övgü içerikli olması dikkat çekti. Kızı Zeynep Unakıtan’ın Telsim’in Vodafone tarafından alınmasına aracılık ettiği iddiasına ise ‘‘Bu habere konu olan iftira, bir kimse hakkında şerefsizce ve haysiyetsizce yürütülebilecek bu tür bir kampanyanın hangi boyutlara ulaşabileceğinin açık bir göstergesidir’’ yanıtını verildi. Unakıtan’ın sitesinde oğlu Abdullah Unakıtan hakkındaki iddialar ve lojman skandalına ise hiç değinilmiyor. AB, Türk adaletini ‘çözemedi’ ? BRÜKSEL (ANKA) Avrupa Komisyonu, ‘‘son derece karmaşık’’ bir konu olduğu gerekçesiyle Adalet ve Temel Halklar başlığıyla ilgili taramayı sonbahara erteledi. Komisyon, kararı açıklarken ertelemenin teknik olduğunu belirterek ‘‘Bu son derece karmaşık ve zor bir konu. Taramayı sonbahara ertelemek, taraflar kendilerini daha iyi hazırlamaları için ek bir süre kazandıracaktır’’ dedi. Öte yandan AB Daimi Temsilciler Komitesi COREPER, Türkiye ve Hırvatistan ile katılım müzakerelerinin bilim ve araştırma başlığında resmen başlatılması konusunda prensip kararı aldı. Çetinkaya okurlarıyla buluştu Hakkâri’de diyaliz doktoru olmadığı için 9. böbrek hastası ölürken Şemdinli’ye hangi güvenlik güçlerinin gireceği tartışması devam ediyordu. Arada bir yarış vardı. Anlaşılan para ve imkân da vardı. Hastaneye kaynak yoktu, ama onlara bol bol vardı. Jandarma Genel Komutanlığı, TBMM Şemdinli Olaylarını Araştırma Komisyonuna gönderdiği raporda; polisin yetkisinde olan yerler dahil Türkiye’nin her tarafından istihbarat yapabileceğini ifade etti. Bu tartışma nasıl başladı? Bir süre önce Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, Şemdinli olaylarını yorumlarken Jandarmanın Şemdinli’de kendilerinden habersiz istihbarat yapmasının mümkün olmadığını ifade etmişti. Uzun, valinin, emniyet istihbarat örgütünün ve MİT’in bilgisi dışında Jandarmanın Şemdinli’ye gitmesinin şaibeli oluşuna dikkat çekerken bombalamanın da PKK tarafından gerçekleştirildiği iddiasını güvenilir bulmadığını söylemişti. Anadolu Ajansı Baykal’ı Sansür Etti mi? Jandarma Genel Komutanlığı da cevap olarak ‘‘Bizim yetkimiz dahilindedir, istediğimiz yere gideriz’’ cevabını verdi. Tabii bu açıklamanın değerlendirecek pek çok yönü bulunuyor. Birinci yönü: Hani Şemdinli olayları, yöresel ve münferit bir olaydı? Komutanlığın açıklaması bu işin hiç de yöresel olmadığının itirafı sayılamaz mı? ??? Jandarma Genel Komutanlığı TBMM Komisyonu’na yolladığı açıklamada şunları söylüyor: ‘‘Jandarma Teşkilatı’nın istihbarat toplama yetkisi, 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun Ek 5. maddesine ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun ek 7. maddesinin birinci fıkrasına dayanmaktadır.’’ Gerçekten Jandarmanın böyle bir yetkisinin olup olmadığını sorduğumuz hukukçular şuna dikkat çektiler: 2803 sayılı Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanunu’nun Ek. 5. maddesi Jandarmaya sadece kendi sorumluluk alanında yetki tanıyor. Başka bir yetkisi olamaz. Son günlerde bazı valilerin de Jandarmaya şehirlerde yetki veren kararnameler imzalamaları tartışmaya açıldı. Bu yolla Jandarmanın mali suçlarda denetim yetkisi de alarak şirketlerin yasalara uygun davranıp davranamayacağını denetleyebileceği ifade edildi. Şemdinli olaylarının ardından başlayan bu yeni gelişme işadamları tarafından eleştirildi. ??? CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da Jandarmanın böyle bir talepte bulunmasını yadırgadığını ifade etti: ‘‘Şirketlerin yasaya uygun davranıp davranmadıklarıyla ilgili inceleme ve denetleme yetkisi bellidir. Hangi ihtiyaçla böyle bir teklif ortaya atıldı bilmiyorum. İnsanların ve kuruluşların yasaların çizdiği çerçeve içinde çalışması demokratik, hukuk devletinin bir ilkesidir.’’ Deniz Baykal’ın İzmir’de başka konuları da kapsayan açıklamasının Jandarma ile ilgili bölümü Anadolu Ajansı’nın bülteninde yer almadı. Neden acaba? Jandarma, konusunda Anadolu Ajansı bir sansür ihtiyacı mı hissetti? İlginç ??? Daha da ilginç olanı, Jandarmanın, mali polisin denetim yetkilerini de kullanmak istemesi. Jandarma, ülkemizin kırlık bölgelerinde, polisin olmadığı yerlerde güvenliği sağlamakla yükümlü bir güvenlik örgütü. İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Şehirlerde istihbarat yetkisini kullanmaya neden bu kadar istekli? Hiç uzmanlık alanına girmeyen mali denetim yetkisini neden elinde tutmaya bu kadar eğilim gösteriyor? Şirketlerin mali denetimi, özel uzmanlık isteyen bir iş. Jandarmanın bu konuda nasıl bir birikimi bulunuyor ki, ‘‘Verin bana şunları bir halledeyim’’ diyebiliyor. Yoksa şunu mu demek istiyor: Bu sivil denetimcilere güven olmaz, ancak buradaki yolsuzlukları biz ortaya çıkarabiliriz. Askeri darbelerde de benzer gerekçeler öne sürülmedi mi? Siviller bu işi yapamazlar, gelip biz yapalım diyerek yönetimlere el konulmadı mı? Sonra ne oldu? Her şey eskisinden daha mı iyi oldu? Yolsuzluklar mı sona erdi, yoksa Türkiye bir refah devleti haline mi geldi? 12 Eylül askeri darbesi gerçekleştiğinde Türkiye ile Yunanistan ekonomik olarak aynı düzeydeydi. Darbe hem ekonomik alanda hem de demokratik alanda Türkiye’yi Yunanistan’ın birkaç kat daha gerisine itti. ??? Çözümü ancak demokrasinin içinde bulabiliriz. En kötü demokrasinin en iyi darbeden daha iyi olduğunu yaşadığımız son 40 yılda anlamadık mı? Anadolu Ajansı, Deniz Baykal’ı neden sansür etti? Merak ediyorum. ? BURSA (Cumhuriyet) Yazarımız Hikmet Çetinkaya ve Prof. Dr. Türkan Saylan, ‘‘Bursa 4. Kitap Fuarı’’ndaki ‘‘Cumhuriyet Kitap Kulübü’’ standında dün okurlarıyla buluşarak kitaplarını imzaladı. Yurttaşların büyük ilgi gösterdiği Çetinkaya ve Saylan, kitaplarını imzaladıkları okurlarıyla zaman zaman sohbet etti. 170 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla gerçekleştirilen fuar, 12 Mart’ta sona erecek. Konferans, söyleşi, panel, şiir dinletisi ve okuma saati gibi 65 kültür ve edebiyat etkinliğinin yer alacağı fuara, 147 yazar, sanatçı, bilim adamı, gazeteci ve politikacı konuşmacı olarak katılacak. Otobüse molotofkokteyli ? İstanbul Haber Servisi İETT’nin YenibosnaMecidiyeköy hattında çalışan otobüsüne dün bir grup tarafından molotofkokteyliyle saldırı düzenlendi. Yolcular yara almadan kurtulurken İETT otobüsünde maddi hasar oluştu. Sloganlar atan yüzleri maskeli bir grup, akşam saatlerinde araba lastikleriyle barikat kurarak Halıcıoğlu kavşağı yakınlarında yolu trafiğe kapadı. Grup Mecidiyeköy’den Yenibosna’ya gitmekte olan İETT otobüse de molotofkokteylleri attı. Çok sayıda yolcu panik halinde kendini dışarı atarken eylemciler kaçtı. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle