13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 2006 CUMARTESİ 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Norah Jones’un yalnızca üyesi olduğu ‘The Little Willies’ ilk albümüyle eskinin izinde SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Onun istediği ilk günlerin içtenliğiydi orah Jones’un üyesi olduğu ‘The Little Willies’ ilk albümünde sadece folk, blues klasiklerini yorumlamakla kalmamış, kendilerine ait 4 yeni parçaya da yer vermiş. Klasik ‘country’ girişli ‘Roly Poly’yle başlayan albümde Norah Jones’u eski bir kayıtta dinler gibi oluyoruz. Sakın ola ki ‘The Little Willies’in sıkıcı country havaları çaldığını düşünmeyin. Onların yorumlarında blues’un tadı kaçınılmaz bir şekilde yer alırken, 60’ların ve 70’lerin rock tavrını da bulabiliyoruz. APTÜLKADİR ELÇİOĞLU Norah Jones, müzikal anlamda aynı dili konuştuğu arkadaşlarıyla ‘The Little Willies’ topluluğunu kurdu. Bugünlerde çıkan aynı isimdeki ilk albümlerinde de Willie Nelson, Kris Kristofferson ve Townes Van Zandt gibi ünlü folk müzisyenlerinin izlerini sürüyorlar. Her şey bundan 3 yıl öncesine dayanıyor. 23 Şubat 2003’te düzenlenen 45’inci Grammy Ödülleri töreninde ‘Yılın Albümü’ dahil sekiz ödül kazanan Norah Jones, New York’ta verdikleri bir konserin ertesinde dinlenirken basçısı Lee Alexander ve davulcusu Dan Rieser’a dönen Jones; ‘‘Bir topluluk kuralım mı?’’ diye soracaktı. Norah Jones’un aklında olan tipik bir bar grubu kurmaktı. Amacı yolun başındaki samimiliği yakalayabilmekti. Grammy’ler ve artan plak satışlarıyla imrenilecek bir şöhret yakalarken yorgun düşmüştü. Bu hayhuyun içinde müziğinden taviz vermek ve onu var eden alçak gönüllülüğü yitirmek de vardı. Lee Alexander ve Dan Raiser’in yanına aynı kafa yapısında olan Jim Campilongo (elektro gitar) ile Richard Julian; (gitarvokal) da alarak ‘The Little Willies’i kurdular. Onların müzikal birikiminin yol başlarında yer alan Amerika Folk Müziği’nin izlerini sürecekleri bu toplulukla Hank Williams, Willie Nelson, Townes Van Zandt ve Kris Kristofferson gibi ustaların unutulmaz klasiklerini yorumlayacaklardı. ‘Bir topluluk kuralım mı?’ ‘The Little Willies’le bir topluluk elemanı olan Norah Jones, vokalistliği de gitarist Richard Julian’la paylaşıyordu. Bir yanda solo kariyeriyle kitlelerin önüne çıkarken, ‘The Little Willies’le aynı kafadaki insanlarla paylaşım içine girmeyi yeğliyordu. Bu paylaşım öyle dolu sürdü ki, nihayetinde bir albüm çıkarma fikri gelişti. Böyle olunca da insanlar ‘‘Norah Jones topluluk kurmuş’’ ya da ‘‘Norah Jones’un grubu The Litttle Willies’’ demeye başlayacaktı. İşte bu Norah Jones’u oldukça rahatsız ediyordu. Verdiği röportajlarda üstüne basa basa ‘‘Bu benim grubum değil, ben The Little Willlies’in elemanıyım’’ dese de bu değişmiyordu. Norah Jones’un elemanı olduğu ‘The Little Willies’ ilk albümünde sadece folk, blues klasiklerini yorumlamakla kalmamış, kendilerine ait 4 yeni parçaya da yer vermiş. Klasik ‘country’ girişli ‘Roly Poly’yle başlayan albümde Norah Jones’u eski bir kayıtta dinler gibi oluyoruz. Güney Rock’a ufaktan bir selam niteliğinde olan ‘I’ll Never Get Out’ ile konuk müzisyen Jon Dryden’in orguyla yarattığı lezzete tanık oluyoruz. Hank Williams’a ait olan bu klasik parçada Jim Campilonge’in gitarının sololarıyla 60’lara uzanmanın keyfini de unutmayalım. Kris Kristofferson’un ‘Best Of All Possible Worlds’, Townes van Zendt’in ‘No Place To Fall’, Willie Nelson’un ‘Gotta Get Drunk’ ile ‘Nightlife’ gibi unutulmaz klasiklerinin yer aldığı albümde topluluğun imzasını taşıyan ‘Roll On’, ‘It’s Not You It’s Me’, ‘Easy As The Rain’ ve ‘Lou Reed’ adlı parçalar da uyumlu bir birleşim oluşturmuş. Albümde bazı parçalarda solo vokali gitarist Richard Julian üstlenmiş. Norah Jones’un geri vokaldeki katılımı niceliksel olarak bir zamanların Dylan Baez birlikteliğini hatırlatırken, tek başına vokallerinde de eski bayan blues üstatlarının birikimini görüyoruz. Öyle ki Norah Jones’un Janis Joplin’i sansasyonel amaçla üretilen efsanelerin ötesinde özümsemiş olduğunu farkediyoruz. Dünyanın gördüğü en içten ve harika beyaz bayan blues vokali Joplin’in kariyerinden çok önceleri, 1963 ve 1965 arasında kaydettiği, fakat ölümünden sonra ‘Janis’ isimli ikili albümünün ikinci plağında yayımlanan folk klasiklerini dinlemiş olanlar ‘The Little Willies’deki Norah Jones yorumunun temellerini de daha iyi görebilecek. Sakın ola ki ‘The Little Willies’in sıkıcı country havaları çaldığını düşünmeyin. Onların yorumlarında blues’ın tadı kaçınılmaz bir şekilde yer alırken, 60’ların ve 70’lerin rock tavrını da bulabiliyoruz. ‘Genç Yetenekler’ İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası geçen günlerde çok yararlı ve önemli bir etkinliği gerçekleştirdi. Bu olayın baş mimarı, her şeyden önce müzik dünyamızda adı tanınan Yusuf Güler Aksöz idi. Bu usta sanatçı önce viyolonist ve İDSO’nun başkemancısı (konzertmeister) olarak, sonra da orkestra şefi olarak sayısız başarı kazanmıştır. Yusuf Güler Aksöz İstanbul doğumlu bir sanatçı. 1948 yılında Belediye Konservatuvarı’na yazılmış ve o zamanın usta eğitmenleri Ali Sezin, Ekrem Zeki Ün ve Orhan Borar’ın öğrencisi olarak aynı konservatuvarın yüksek bölümünü birincilikle bitirmiş. 1961 yılında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’na girdikten sonra kazandığı bir burs ile İngiltere’de, Londra Kraliyet Müzik Akademisi’nin oda müziği ve keman bölümlerinde master yapmış. ??? Ayrıca birkaç sınav verdikten sonra, başkemancılık görevine başlayan sanatçı yurtiçi, yurtdışı konserler verdi ve Ankara, İstanbul, İzmir’de tanındı. 1975 yılında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nda (İDSO) çalışmaya başladı. 1980 yılından bu yana, kemancı olmanın yanı sıra orkestra şefliği çalışmalarına da yöneldi ve konuk şef olarak konserlere katıldı. Yusuf Güler Aksöz, 1987 yılında Yunanistan’da Atina Ulusal Senfoni Orkestrası’nı yönetti. Ayrıca Japonya’da Tokyo’da düzenlenen Dünya Orkestrası konserine katıldı ve başkemancı görevini üstlendi. 1988 yılında İDSO Müdürlüğü’ne getirildi ve iki yıl bu görevi yaptı. 1976 1993 yılları arasında İstanbul’da, Mimar Sinan Üniversitesi’nde keman öğretmenliği görevini sürdürdü. Sanatçı halen İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nda başkemancı olarak görev yapmaktadır. ‘‘Genç Yetenekler’’ başlığını taşıyan, izlediğimiz konserde, orkestra şefi olarak çok önemli bir görev üstlenen Yusuf Güler Aksöz’ün yönettiği bu etkinliğe katılan, genç yetenek niteliğindeki genç sanatçılar şunlardı: Selin Gürol (klarnet), Veriko Cumburidze (keman), Hasan Gökçe Yorgun (keman), Arslan Büyükkaya (keman), Bayram Karamenderes (piyano). ??? Programı oluşturan besteler ve solistler: C.M. von Weber (Klarnet Konçertosu), B.B. Kabalevksi (19041987/Keman Konçertosu), C. SaintSaens ‘‘Intro ve Rondo Capriccioso’’, M. Bruch (18381920)/1. Keman Konçertosu, E. Grieg (18431907) ‘‘Piyano Konçertosu La Min. Op. 16’’. Selin Gürol, 1990 İstanbul doğumlu, klarnet dersleri aldı. Esas isteği yurtdışında master yapmak. Veriko Cumburidze, 1996 yılında Adana’da doğdu. Keman çalmaya olan eğilimi, keman sanatçısı olan annesinden keman dersleri almasına yol açtı. 2002 yılında Selahattin Yunkuş ile çalışmaya başladı. Sonra Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na yarı zamanlı konumunda sınıf atlayarak girdi. Mersin’de 2004 Uluslararası Müzik Festivali’nde ‘‘Genç Yetenekler’’ bölümünde bir resital verdi. Ayrıca, Mersin ‘‘1. Ulusal Gülden Turalı Keman Yarışması’’nda kendi yaş dalında birincilik ödülü kazandı. 1992 yılında Mersin’de doğan ve keman çalan Hasan Gökçe Yorgun özellikle üstün yeteneği ile dikkat çekti. 10 yaşında İstanbul’da ‘‘Genç Kuşak Solistleri’’ yarışmasında birinci oldu. 1989 yılında İzmir’de doğan Arslan Büyükkaya keman çalışmalarını Mehpare Karamenderes ile sürdürmektedir. Halen, Antalya Devlet Konservatuvarı Keman Bölümü öğrencisidir. 1989 yılında Bulgaristan’da doğan Bayram Karamenderes özellikle piyano çalmaya olan eğilimini göstererek ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelmiştir. N V andi’ den yeni albüm Kültür Servisi Türk müzikseverlerin yakından tanıdığı Yunanlı sanatçı Despina Vandi’nin yeni albümü ‘The Garden of Eden’ (Cennet Bahçesi) çıktı. Dünyaca ünlü şarkı yazarı ve yapımca Phoebus’un yayımladığı albümde 15 şarkı bulunuyor. Sanatçı albümün Türkiye’deki baskısında bir sürpriz yaparak ‘Come Along Now vs Gia’, ‘I Believe It’ ve ‘C’est La Vie’ olmak üzere üç şarkı eklemiş. Pasion Turca’nın desteğiyle Türk müzikseverlerine kazandırılan albüm Mega Müzik etiketiyle satışa sunuldu. ‘Gia’ (Ya) adlı albümüyle 2002’de Yunanistan’da büyük başarı kazanan Vandi, aynı albümüyle Türkiye’de de altın plak satışına ulaştı. ‘Gia’ adlı şarkısı Ministry of Sound etiketiyle tüm dünyada satışa sunulan Vandi, Monte Carlo’da yapılan 14. Dünya Müzik Ödülleri’nde aynı albümle En Çok Satan Yunanlı Şarkıcı ödülünü aldı. BASİDAV BASİSENLİLER DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA VAKFI 31 ARALIK 2005 TARİHLİ BİLANÇOSU ? FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ’nde 12.00’de ‘Toplayıcılar ve Ben’, 14.00’te ‘Rakushka’, 16.00’da ‘Kadınlar Vardır’. ? İSTANBUL MODERN’de 12.00’de ‘34 Taksi’, 13.00’te ‘Kameranın Ardındaki Kadın: Bilge Olgaç’ adlı filmler gösterilecek. (0 212 334 87 49) F LMMOR da BUG N Basın:11543 CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle