14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 MART 2006 CUMARTESİ 6 HABERLER Türban kararında yargıyı eleştirenler Şemdinli iddianamesinde tam tersi tavır içindeler AKP’nin yargı çifte standardı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP iktidarı, yargı kararlarını ‘‘kendine göre’’ yorumluyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, türban ile ilgili kararlarda yargıyı kıyasıya eleştirirken Şemdinli iddianamesinde tam tersi bir tavır sergiliyor. Başbakan Erdoğan, AİHM’nin Leyla Şahin davasında aldığı ‘‘türban siyasi simge’’ kararının ardından mahkemeyi ağır bir dille suçlamıştı. Mahkemelerin insanların inançları üzerinde söz söyleme haklarının olmadığını savunan Erdoğan, ‘‘Bu konuda ancak ulemanın söz söyleme hakkı vardır. Eğer dinde bu konuyla ilgili emredici bir hüküm varsa buna saygı duymalısınız’’ demişti. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU ‘Mugalata’ OsmanlıcaTürkçe sözlüklerde ‘‘mugalata’’ sözcüğünün açıklaması şöyle: Yanıltmak için, yanıltacak yolda söz söyleme. ‘‘Mugalata’’, yanlış, kurala uymayan söz anlamındaki Arapça ‘‘galat’’ sözcüğünden türetilmiş. Ben henüz çok da ‘‘eski’’ biri değilim 68 kuşağının, bilemediniz 60 yıllar Türkiyesi’nin delikanlılarındanım. Fakat ‘‘mugalata’’ sözcüğünü bilirim. Birbirimize, yeri geldiğinde ‘‘mugalata yapma’’, ‘‘mugalata yapıyorsun’’ dediğimizi anımsarım... Bugünün kuşakları bu sözcüğü bilmezler. Bunun gibi, pek çok sözcüğü (ve kavramı) bilmedikleri gibi. (Gerçi, tam karşılığı sayılamazsa da, Frenkçe demagoji sözcüğü günümüzde ‘‘mugalata’’ yerine kullanılabilir, kullanılıyor da. Rahmetli Tahsin Saraç’ın çok değerli FransızcaTürkçe sözlüğünde demagojinin mükemmel bir açıklaması var: (Laf ebeliği, lafa boğmak, vb...) Sözcüğün bilinmiyor ya da kullanılmıyor olması, kavramın ortadan kalkmış olmasını gerektirmiyor. Günümüz Türkiyesi’nde ‘‘mugalata’’ yapmanın, yani yanıltıcı yolda, yanıltmak için söz söylemenin, bir konuyu ve kavramı saptırmak için lafa boğmanın, laf ebeliği yapmanın örneklerine, iktidardaki parti yöneticilerinin ve en başta da Başbakan’ın konuşmalarında sıkça rastlıyoruz. ‘‘Ulema’’ kavramına değindiğim ‘‘ukala’’ başlıklı bir yazımda bunu örneklemiştim ve ‘‘muhatap’’larımdan çıt çıkmamıştı... Fakat aynı iktidar kadrosu içinde ‘‘mugalata’’nın öyle bir ‘‘usta’’sı var ki eline kimse su dökemez... Bu ‘‘mugalata’’ ustası, Türkiye’de ulusal eğitimin gelmiş geçmiş en büyük talihsizliği olarak günümüzde Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunu işgal etmekte olan kişidir. ??? ‘‘Mugalata’’ yapmanın çok parlak bir örneğini, yıllar önce, bugünkü iktidar kadrosunun ağabeylerinden, bir dönemin Refah Partili milletvekillerinden Şevki Yılmaz adlı kişi vermişti... Bu ‘‘zat’’ın, bir TV programında, Reha Muhtar’la ‘‘diyalog’’larını unutamam... Reha Muhtar, bu kişinin etkili olduğu, şimdi adını anımsamadığım bir kamu kuruluşunda ‘‘Yılmaz’’ soyadlıların göze batacak ölçüde artmış olmasının nedenini sorduğunda aldığı yanıt aşağı yukarı şöyleydi: Türkiye’de kırk bin köy muhtarı var Sayın Muhtar, ben size bunun nedenini soruyor muyum... Reha Muhtar gibi gerçekten çok zeki (ve canı isterse ‘‘mugalata’’nın da dik âlâsını da yapabilecek bir kişinin) bu eşsiz ‘‘mugalata’’ örneği karşısında ağzının nasıl açık kaldığı ve söyleyecek söz bulamadığı şu andaymış gibi gözlerimin önünde... ??? Günümüzde ulusal eğitimden sorumlu olan kişi, ağızları açık bırakacak ‘‘mugalata’’ örneklerini birbiri arkasına sıralıyor. Bunları burada yinelemeye tek bir sütun değil sütunlar yetmez. Kısa süre önce, öğretmenlerin ücret azlığından yakınmalarını, ‘‘Olmadan vermek Allah’a mahsus’’ özdeyişi ile yanıtlamıştı... Şimdi de, ‘‘evrim kuramı’’ da ‘‘kuram’’ olduğuna göre, biyoloji kitaplarında ‘‘yaradılış kuramı’’ ile birlikte okutulmasında sakınca yok diye buyurmakta ve üstelik bunu ‘‘düşünce özgürlüğü’’nün gereği olarak savunuyor görünmekte... Lafı uzatmaya ne gerek ne de yerim var. Evrim kuramının (ya da Newton’ın, Galileo’nun, Einsteın’ın ‘‘kuram’’larının) kuram oluşuyla Yaradılış Kuramı arasındaki benzerlik ilişkisi, Reha Muhtar’ın muhtarlığıyla köy muhtarları arasındaki benzerlik ilişkisi gibi bir şeydir. Ve bu benzerlik ilişkisini kuran kişi, binlerce, yüz binlerce, milyonlarca kez maalesef, günümüz Türkiyesi’nde ulusal eğitimin tepesinde bulunmaktadır... ??? ‘‘Ulemacı’’, ‘‘yumurtacı’’, ‘‘mugalatacı’’... Böyle kişiler her yerde ve her zaman vardır ve olacak... Çok yazık olan, bu gibi kimselerin bugün bu ülkeyi yönetmekte oluşlarıdır... ‘ŞEMDİNLİ İDDİANAMESİ ORDU İLE AKP ARASINDAKİ ÇATLAĞIN GÖSTERGESİ’ Dış Haberler Servisi Amerikan New York Times gazetesi, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın adının Şemdinli iddianamesinde yer almasını ‘‘laik ordu ile İslami eğilimli hükümetin arasındaki çatlağın göstergesi’’ olarak yorumladı. Orgeneral Büyükanıt olayının dünya basındaki yankıları sürüyor. Savcı Ferhat Sarıkaya’nın, Büyükanıt’ın Güneydoğu’da çete faaliyetlerinden sorumlu olduğu yönünde iddialarda bulunduğu belirtilen haberde, Büyükanıt’ın sivil mahkemede yargılanasözleriyle dile getirmişti. Erdoğan’ın yargıya karşı bu sert tutumu, Şemdinli iddianamesinin ardından yumuşadı. Erdoğan, iddianameyle ilgili partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ‘‘Biz hükümet olarak, Cumhuriyetin tüm kurumlarını aynı hassasiyetle sahipleniriz’’ dedi. Konuyla ilgili Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in açıklamasına atıf yapan Erdoğan, ‘‘Her kurumun yedeği olabilir ama ordunun ve yargının yedeği yoktur. Ortada henüz oluşmuş bir yargı kararı yokken, tamamen spekülasyonmayacağına da dikkat çekildi. Gazete, yine de savcının iddialarının yaklaşık 20 yıl süren PKK ile mücadele sürecinde ordunun rolü konusunda tartışmaları alevlendirdiğini belirtti. Haberde, Türkiye’de bir süre öncesine kadar böylesine üst düzey bir askeri yetkili hakkında bu tür savların gündeme gelmesinin hayal bile edilemez olduğu da kaydedildi. Gazete bu durumun ‘‘Avrupa Birliği’ne hazırlanan Türkiye’de daha büyük bir demokrasi yönünde atılan adımların göstergesi olduğu’’ yorumunu yaptı. ratikleşme eğilimine ters bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın ardında negatif özgürlükler vardır. Bu anlayış bildiğiniz gibi otoriter rejimlerin felsefesidir. Halbuki Türkiye giderek demokratikleşen bireyin toplumun haklarının daha da genişletilmesine yönelik bir yönelim içerisindedir. Bu Türkiye’nin yönelişine ters bir karardır. Bu kararın düzeltilmesi gerekmektedir’’ ifadelerini kullanmıştı. AİHM’nin Leyla Şahin davasında aldığı ‘‘Türban siyasi simge’’ kararına da sert eleştiriler yönelten Gül, ‘‘Kimin ayrımcılığı, kimin yasakçılığı savunduğu, kimin çağdaş olma yolunda çalıştığı görülmektedir. Çağdaşlık, demokrasi, şeffaflık, hesap verilebilirlik, hukukun üstünlüğü, en bireysel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınmasıdır. Bu olay turnusol kâğıdı gibi herkesin görüşünü ortaya koyuyor. Hükümet yasakları kaldırmakta kararlıdır’’ demişti. ‘GÜL DE U DÖNÜŞÜ YAPTI’ Yargıyı bu derece sert ifadelerle eleştiren Gül, Şemdinli iddianamesinin ardından ise tavrını değiştirdi. Gül bu sefer de şunları söyledi: ‘‘Bütün bunları hepimiz bir ders olarak alalım ve sonuna kadar güvenebileceğimiz, sonuna kadar bizi acıtsa bile acısını duyacağımız bir güveni tesis etmeliyiz. Şimdi yargıya herkesin güvenmesi gerekir. Teorik olarak söylüyorum. Böyle olması gerekir. Hani atalarımızın söylediği bir söz vardır. ‘Şeriatın kestiği parmak acımaz’ diye. Yani öyle bir şey var ki yargıya sevsin sevmesin herkesin tam inanması tam güvenmesi gerekir.’’ lara dayalı olarak ordu ve yargı gibi kurumlarımızı yıpratmak, kimsenin hakkı değildir’’ görüşünü dile getirmişti. ‘TÜRBAN DİYANET’İN İŞİ’ Erdoğan Danıştay’ın Aytaç Kılınç adlı bir öğretmenin okula gidiş gelişinde de türban takmasının sakıncalı olduğuna ilişkin kararının ardından da Türk yargısını eleştirmişti. Hâkimlere seslenen Erdoğan, tepkisini ‘‘Efendi, bu senin işin değil, Diyanet’in işi’’ ‘DANIŞTAY’I ELEŞTİRMİŞTİ’ Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise, Erdoğan’ın sert tepki gösterdiği türbanlı öğretmen konusunda Danıştay’ı ‘‘antidemokratik karar almakla’’ suçlamıştı. Gül, kararı eleştirirken, ‘‘Hayretle karşılıyorum. Hayretler içerisinde kaldık. Bu karar Türkiye’nin demok BURSA HURŞİT TOLON Albay Aydın Yeşil’e tahliye B URSA (Cumhuriyet) Bursa’da düzenlenen Çağrı operasyonunda PKK itirafçılarının kurduğu çeteyle işbirliği yapmakla suçlanan Bursa İl Jandarma Komutanı Albay Aydın Yeşil’in de tutukluluğuna yapılan itiraz kabul edildi. Yeşil’in serbest kalması bekleniyor. Çağrı Operasyonu’nun yaklaşık yedi ay önce başladığı öğrenildi. Operasyonunun her aşamasını İçişleri Bakanlığı, MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü uzmanlarının koordineli olarak yürüttüğü, Genelkurmay Başkanlığı’nın da haberdar edildiği belirtildi. Maliye Bakanlığı’nın başlattığı soruşturmanın ilk bulgulara göre, çetenin yaklaşık 300 trilyon liralık nakit akışına ulaştığı, çok büyük çapta tefecilik yaptığı belirlendi. Yetkililer, şimdiye kadar 16 kişinin tutuklandığı operasyonun boyutlarının daha da genişleyebileceği bildirdiler. Albay Aydın Yeşil’den çok, uzman çavuş Taşkın Akgün’ün, PKK ile bağlantısı olan ve çete yöneticileriyle içlidışlı olduğu iddia edildi.Gözaltına alınan eski Emniyet Amiri Ömür Şen’in, çete lideri Ahmet Karakaş’la birlikte gece kulüplerini basıp haraç istediği gerekçesiyle soruşturma geçirip açığa alındığı da öğrenildi. Öte yandan, operasyon kapsamında tutuklanan itirafçı Ahmet Karakaş’ın, Bursa’ya gelen Leyla Zana’nın Bursa gezisinin masraflarını üstlendiği ve Zana ile sık sık görüştüğü de iddia edildi. Operasyon çerçevesinde bir emniyet amiri ile iki polisin de tutuklandığı öğrenildi. ‘Bu iş tutmadı’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a yöneltilen suçlamaların, Türk milletinin, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) karşı duyduğu güveni sarsmaya ve Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığı’nı engellemeye yönelik olduğunu söyledi.Tolon, İzmir’de bazı sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek oluşturduğu ‘‘Ulusal Uyanış Platformu’’nun ilke ve amaçlarının açıklandığı toplantıya onur konuğu olarak katıldı. Tolon, olayın hukuktan öte siyasal bir girişim olduğunu vurguladı. Tolon, iddianamedeki suçlamaların tamamen TSK’ye yönelik güveni zedeleme ve Büyükanıt’ın önünü kesme çabalarından kaynaklandığını söyledi. Tolon, ‘‘Türk Silahlı Kuvvetleri’nin halkın gönlünde var olan yerini, birtakım suni olaylarla, halkın duyduğu güven duygusunu engellemek istiyorlar. Ama gördüğünüz gibi bu işte tam tersi tecelli etmiştir. Çünkü ordu ile milleti birbirinden ayırmaya kimsenin gücü yetemez. Bu Avrupa Birliği de olsa. Dolayısıyla bu iş tutmamıştır’’ dedi. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Haberleşme üyesi Dr. İlknur Güntürkün Kalıpçı, Büyükanıt’a destek için bir imza kampanyası başlattı. Kampanyaya Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ da destek verdi. Bu arada Türk Kadınlar Birliği İzmir şubeleri de Büyükanıt’a destek verdi. Şehit Jandarma er Yunus Emre, Gaziantep’te toprağa verildi. Baba Muhittin Çelik teröre lanet okudu. (AA) PKK pusu kurdu: 2 şehit ŞIRNAK (Cumhuriyet) Şırnak’ta PKK militanlarının kurduğu pusu sonucu bir üsteğmen ile bir er şehit oldu, 5 güvenlik görevlisi hafif yaralandı. Önceki gün akşam saatlerinde Gabar Dağı eteklerinde arazi arama tarama faaliyetleri yürüten güvenlik güçleri, PKK militanlarınca pusuya düşürüldü. Saldırıda Jandarma Üsteğmen Hakan Özcan (27) ve Jandarma Er Yunus Emre Çelik (21) şehit oldu. 5 güvenlik görevlisi ise hafif yaralandı. Yaralılar Diyarbakır Asker Hastanesi’nde tedavi altına alırken, cenazeler için 7. Kolordu Komutanlığı’nda düzenlenen tören düzenlendi. ataol b?cumhuriyet.com.tr. Faks: (0212) 513 85 95 SAMANDIRA AKSU VE ÇELİK VAN’DA Zorunlu göçe soruşturma istemi İ stanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği (İHD), İstanbul Samandıra’da kan davası nedeniyle 60 kişilik Bingöllü Gökçen ailesinin ‘‘bir ay içinde İstanbul’u terk etmesi’’ne ilişkin kararla ilgili Kartal Kaymakamı, Samandıra Belediye Başkanı ve Kartal Jandarma Komutanı hakkında soruşturma başlatılması için İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. Samandıra’da bir kişinin ölümüyle sonuçlanan kazadan sonra Karslı Nama ailesi ile Bingöllü Gökçen ailesi arasında kan davası başladı. Kan davasına sona erdirmek için yapılan görüşmelerde kazaya neden olan Gökçen ailesinin İstanbul’u terk etmesine karar verildi. İHD, kararla ilgili hazırlanan protokolün altında imzası bulunan Kartal Kaymakamı Hasan Bağcı, Kartal İlçe Jandarma Komutanı İhsan Baykal ve Samandıra Belediye Başkanı Yusuf Büyük hakkında gerekli idare ve cezai soruşturmanın yapılmasını, sorumluların cezalandırılmasını istedi. İçişleri Bakanlığı’na soruşturma başlatılması için yazılı başvuruda bulunan İHD Genel Başkanı Yusuf Alataş, kamu görevlilerinin; 60 kişilik aileye ait bütün taşınmaz malların tasfiyesini ve kişilerin kamu görevlerinden zorla ayrılmasını öngören bir belgenin düzenlenmesine aracılık etmesinin ve taraflarla birlikte bu belgeye imza atmasının, hukuk devleti ilkesi ve insan hakları ile bağdaşmadığını belirtti. TBMM İçişleri Komisyonu, Nüfus Hizmetleri Yasa Tasarısı’nda değişiklikler yaptı ‘Dedikodulara inanmayın’ YUSUF ZİYA CANSEVER Sahte oya MERNİS’le önlem EMİNE KAPLAN ANKARA TBMM İçişleri Alt Komisyonu’nda, Nüfus Hizmetleri Yasa Tasarısı’nda yapılan değişiklikle sahte ve mükerrer oy kullanımının önlenmesi için seçmen listelerinin Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) nüfus bilgilerine göre oluşturulması öngörüldü. Para karşılığı yabancılarla sahte evlilikler yapılmasının önüne geçilmesi için muhtarların nikâh kıyma yetkisini sınırlandıran düzenleme benimsendi. TBMM İçişleri Alt Komisyonu, Nüfus Hizmetleri Yasa Tasarısı üzerindeki çalışmalarını sürdürüyor. Tasarı üzerinde yapılan çalışmalar sırasında yapılan değişiklikler ve ortaya konan görüşler şöyle: ? Tasarının ‘‘bildirimle yü ? Seçimlerde sahte ya da mükerrer oyun önlenmesi için seçmen listeleri, MERNİS nüfus bilgilerine göre belirlenecek. Yabancılarla sahte evliliklerin engellenmesi için muhtarların nikâh kıyma yetkisi sınırlandırılacak. Eşlerden birinin yabancı olması durumunda nikâh işlemini nüfus müdürleri gerçekleştirecek. kümlü diğer görevliler’’ başlıklı maddesinde, ‘‘kamu ve özel kurum sorumluları’’ ibaresi, ‘‘kamu veya özel kurumlar’’ olarak değiştirildi. Yeni madde, ‘‘Kamu veya özel kurumların iş verecekleri kişilerden nüfus cüzdanı istemekle, nüfusta kayıtlı olmadıklarını anladıkları kişilerin beyana dayalı kimlik ve adreslerini nüfus müdürlüklerine bildirmekle yükümlüdürler’’ olarak düzenlendi. Değişikliğin ‘‘Bazı kötü niyetli kişiler sevmedikleri kişileri işten attırmak için ilgili kişinin nüfus cüzdanı bilgilerinin doğru olmadığı konusunda asılsız ihbarlar yapabiliyor. Düzenlemeyle kurumlar sorumlu tutuluyor’’ gerekçesiyle yapıldığı belirtildi. ? Tasarının ‘‘evlendirme yetkisi’’ başlıklı maddesiyle muhtarların evlendirme yetkisi sınırlandırıldı. Buna göre, eşlerden birinin yabancı olması durumunda evlendirmeye yalnızca il ve ilçe belediye başkanları ile evlendirme memurlukları ve nüfus müdürlükleri yetkili olacak. İçişle ri Bakanlığı yetkilileri, ‘‘Bazı muhtarların para karşılığında yabancılarla anlaşmalı evlilikleri gerçekleştirdiği ortaya çıktı. Bu düzenlemeyle, muhtarların bu yetkisi elinden alınıyor’’ dediler. ? Nüfus kayıt örneklerinin geçerlilik süresi 30 günden 180 güne çıkarıldı. İçişleri Bakanlığı’na, bu süreyi 30 güne kadar kısaltma yetkisi verildi. ? Kimlik numarasının kullanılacağı yerlere vergi kimlik kartı ile sürücü belgesi de eklendi. ?Seçimlerde mükerrer ve sahte oy kullanımının engellenmesi için seçmen listelerinin oluşturulması, nüfus sayımı veya tespiti, aile ve yaşamsal istatistiklerin oluşturulmasında MERNİS nüfus bilgileri kullanılacak. Böylece, seçimler sırasında mükerrer ya da sahte oy kullanımının önüne geçilmesi amaçlanıyor. V AN Van’da önceki gün meydana gelen canlı bomba saldırısında yaralanan 19 kişiden 8’inin tedavisi sürerken 3’ünün durumunun ağır olduğu bildirildi. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, kentte 3 canlı bombanın eylem hazırlığında olduğu yönündeki haberleri ‘‘dedikodu’’ olarak nitelerken polis noktaları ve jandarma birliklerine söz konusu kişilerin fotoğrafları dağıtıldı. Belediye trafik aracına yönelik canlı bomba saldırısında yaşamını yitiren Belediye Zabıta Trafik Şube Müdürlüğü’nde görevli Enver Tanrıtanır ile Volkan Demir’in cenazeleri önceki gün toprağa verildi. Saldırıda yaralanarak hastaneye kaldırılan 19 kişiden 11’i de taburcu edildi. Tedavisi süren yaralılardan trafik zabıta memurları Erdal Arpa, Mehmet Şafi Aslan ile Zeliha Çağlayan’ın sağlık durumlarının ciddiyetini koruduğu belirtildi. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik dün tedavileri devam eden yurttaşları ziyaret etti. Aksu, saldırının kim ve hangi örgüt tarafından düzenlendiğini bütün yönleriyle araştırdıklarını ifade etti. Aksu, bir gazetecinin Van’a giren 3 canlı bombanın bulunduğu, basında bazı fotoğrafların yayımlandığını anımsatması üzerine ‘‘Bu söylentiden, dedikodudan başka bir şey değildir. Güvenlik güçlerimizin elinde elbette çok fotoğraflar vardır. Bunları bulup basıyorsunuz’’ dedi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle