27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 2006 PAZAR 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN Gözaltı süresi bugün sona erecek olan zanlıların savcılığa sevk edilmeleri bekleniyor Mektup Sevgili, 12 Aralık günü, İTÜ’nün Maçka binası, Mustafa Kemal Amfisi’nde bu kuruluş bünyesinde yer alan MİAM’ın, (Müzik İleri Araştırmalar Merkezi) İlhan Mimaroğlu’na onur ödülü verdiğini daha önce bir yazımda yazmıştım. Bu sade ve anlamlı törende bir konuşma yapan müzik adamı ve İlhan Mimaroğlu’nun dostu İlhan Usmanbaş, kendisine yazdığı mektubu sahnede bizimle paylaştı. Şimdi içeriği ve biçemiyle beni çok etkileyen bu mektubu ben de seninle paylaşmak istiyorum burada. “Sevgili İlhan, Senin mektupların gibi zekâ dolu olmayacak bu benim mektubum kuşkusuz. Uzun zamandır da yazışmayı bırakmıştık zaten, belki kendimizi tekrarlamaktan bıktığımız için, belki de ne diyeceğimizi önceden biliyor olmaktan. Ama sen hiçbir zaman, kendini tekrarlamadın ki. Ne ‘Günsüz Günce’de, ne ‘Ertesi Günce’ de, ne ‘Agony’ de, ne ‘Criminal Record’da... Daha sayayım mı? İşte, New York’u tanımak isteyene Manhattan’ın şık mağazalarını değil, sokak aralarında ellerine fırça alanların yaptıkları ilginç boyamalardan derlediğin kitap, Yapı Kredi Yayınları’ndan. Bir şeyin tersini değil, görünmeyen, bilinmeyen yüzünü göstermektir senin yapmak istediğin her zaman. Çalışmalarında insanı şaşırtan da budur çoğun. Criminal Record, 1989’da çıkmış olan CD’n, hem suçlu plak demek, hem suç kaydı demek. Bundaki ilk eser, dördüncü yaylı dördül, bir şarkıcı ile birlikte bir beşli gruptur aslında. Bu müzik caz söyleyişiyle Nâzım Hikmet’in şiirlerini olabilecek en yumuşak çizgilerle, hem umutlu hem umutsuz çizgilerle sergiliyor bize. Bu eserini derslerimde kullanıyorum sık sık. Anlatması zor olanın örneği olarak. Ya da Bowery Bum. Ona ne demeli? Gerilmiş bir lastikten çıkan sesin elektronik ile müthiş çoğalışı. Çeşitleme tekniğini bundan daha iyi anlatan bir örnek olabilir mi? ??? Bu örnekler bana senin yıllarca önceki bir düşünceni hatırlattı. Biliyor musun, ta Ankara Bahçelievler’de karşılıklı evlerde oturduğumuz zamanları, hani birlikte çalmak için yazdığın klarinet – viyolonsel parçalarını çalıştığımız günleri, 1950’lerin ortalarında ekonomisi giderek bozulan günleri: ‘Enflasyonla mücadele edeceğim, kiracımın kirasını arttırmayacağım, ancak böyle savaşılır enflasyonla’ diyordun. Bu davranışının bir şaka olmadığını gene yıllar sonra, 1997’de, Pan Yayıncılık’ta yayımladığın ‘Yokistan Tasarısı’ adlı anayasa taslağında gördüm. Minicik bir kitapçık. Vatandaşlığa girişten, sonunda yok oluş koşullarına kadar bir bir açıkladığın yaşamın bütün aşamalarını. O zaman aklıma geldi senin bir hukukçu da olduğun, Ankara Hukuk Fakültesi mezunu. Gene de, ancak bir müzikçinin düşünebileceği bir anayasa çıkmıştı ortaya. Bilmem daha sonra işine yaradı mı hukukçu olmak. Mektuplarının birinde bana yazmıştın: ‘Çok mutluyum.. geçen sene çıkmış olan bir plağım dört adet sattı’ diye. Hukukçu olman telif haklarını kovuşturmak için işe yaramıştır, değil mi? Ne olursa olsun, bugünkü dünyamızda bizim yapımızdaki bestecilerin böyle saçma sapan sıkıntıları olmadığını biliyoruz. Üstelik bundan şikâyet ettiğini de hiç hatırlamıyorum. Biz besteciler, sanki başka bir dünyada yaşıyoruz diye düşünüyorsun sen de, değil mi? Eh işte, arada sırada bugün burada yaptığımız tören gibi, birileri uzaklardan bizlere bir selam gönderirse, gözümüz yaşararak değil, ama içten bir gülümsemeyle ‘Sağ olun’ deriz ancak. Ben ve Atıfet, senin ve Güngör’ün gözlerinden öpüyoruz. İlhan’’ ??? Diğer ülke insanlarından farklı olarak, biz Türkler İlhan Mimaroğlu’nu, tartışması, savaşımı, hırçınlığı hiç örselenmemiş, zeki, kendine özgü taklidi imkânsız biçemli bir yazar olarak da tanırız. Kitaplarıyla, gazetelerdeki köşe yazılarıyla, yıllarca zekâmızı zorlamış, bizi hem düşündürmüş, hem aydınlatmış, hem de hınzırca tebessüm etmeye mucbur bırakmış olan İlhan Mimaroğlu, o törene gelemedi, yerine eşi Güngör Mimaroğlu katıldı geceye. Gelememe nedeni sağlık değil, uçaklardaki sigara yasağıydı. Bana kalırsa, o kadar saat sigara içmeye dayanamamak değildi sorunu. Ama o aptal yasaklara her zaman karşıydı ve boyun eğmekten hoşlanmıyordu. Ben de o gecenin anısına, kendisine Ferhan Şensoy’un, bir bölümünde uçakta, kimseye çaktırmadan hınzırca sigara içmenin yöntemlerini anlatan, “Hacı Komünist” kitabını göndereceğim. Kim bilir, tümünü beğeneceğini umduğum kitaptan öğrendikleriyle İlhan Bey belki daha rahat yapar bundan sonra uzun uçak yolculuklarını. Yine de pek sanmadığımı da söyleyeyim. Çünkü gizli gizli sigara içmek onu yine de kesmeyecektir. Onun derdi sigara değil, yasağa kafa tutmak sanırım. ‘Kolon’ da yanlış gözaltı ? Kolon operasyonu soruşturması çerçevesinde eski Kocaeli milletvekili Ekşi, isim benzerliği nedeniyle gözaltına alındığının anlaşılması üzerine serbest bırakıldı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık Bakanlığı, AKP’li Ankara Anakent Belediyesi ve Bayındırlık Bakanlığı ihalelerini kapsayan Kolon operasyonu soruşturması yanlış gözaltılara sahne oldu. Operasyon çerçevesinde eski Kocaeli milletvekili ve Anavatan Partisi MYK üyesi Sefer Ekşi isim benzerliği nedeniyle gözaltına alındığının anlaşılması üzerine serbest bırakıldı. Kamu ihalelerini kendi aralarında paylaştıkları iddiasına dönük başlatılan Kolon operasyonu kapsamında gözaltına alınan 52 şüphelinin, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, ihaleye fesat karıştırmak, kamu görevlilerine rüşvet vermek ve rüşvet almak” suçlamasıyla emniyetteki sorguları sürüyor. Soruşturmada, kamu kurum ve kuruluşlarınca çıkılan ihalelerin şartnamelerini almalarına karşın bazı şirketlerin ihalelere girmediği saptandı. Emniyet birimleri, bu şirketlerin neden ihalelere katılmadıklarını araştırdı. Buna göre, bazı şirketlere ihalelere girmemeleri yönünde şebeke tarafından baskı uygulandı. Bir müteahhidin ihaleye girmemesi yönünde baskı gördüğü ve bu nedenle alabileceği ihaleye katılamadığı ihbarı üzerine harekete geçen polis, operasyon öncesinde teknik izleme başlatmıştı. Bu çerçevede, gözaltına alınan şüphelilerin telefon görüşmeleri dinlemeye alındı. Bir şüphelinin bir kişiyle sık sık yaptığı görüşmeler dikkat çekti. Teknik izlemeyi yapanlarca sık sık görüşülen kişinin müteahhit veya işadamı olduğu kuşkusu üzerinde duruldu. Zanlının emniyetteki sorgusu sırasında bu telefon görüşmesindeki kişinin kim olduğunun sorulması üzerine “diş hekimim” yanıtını verdiği öğrenildi. Eski Bayındırlık Bakanı Koray Aydın’ın gözaltına alınan eski Müsteşar Yardımcısı Sedat Aban’ın da Kırıkkale’deki bir ihale kapsamında sorgulandığı öğrenildi. Eski Kocaeli milletvekili ve Anavatan Partisi MYK üyesi Sefer Ekşi de operasyon kapsamında Kocaeli’nde gözaltına alınmış, ancak daha sonra serbest bırakılmıştı. Zanlıların bugün adliyeye sevk edilecekleri belirtildi. “Tarı adlı vapurun, Tadla adı o zaman,/İngiliz İdaresi, çıkarmış koca ferman,/ Demişler; hapsi boylar KEMAL’e katılanlar,/Ya sürgün, ya idamdır, emre karşı duranlar./ Buna rağmen Kelosman, demiş burada kalınmaz,/Bu cânım anavatan düşmana bırakılmaz. Katılmalıyım ben de Mustafa Kemalime,/Tahammül edilemez bu ağır mezâlime...” Muzaffer Erkeller’in “Ailemin Masalı” adlı manzum kitabı, ailenin İstanbul’dan Anadolu’ya kaçışlarını bu sözlerle anlatıyor. Muzaffer Bey’in babası Kel Osman, Osmanlı İmparatorluğu’nun son taharri memurlarından. Yetkin bir güvenlikçi. Anadolu’da direniş başlayınca İstanbul’dan Ankara’ya silah gönderen ekip içinde yer alıyor. Bir süre sonra da Anadolu’ya kaçmaya ve Kurtuluş Savaşı’na katılmaya karar veriyor. Beş küçük çocuğu ve eşiyle birlikte 1920 yılında İstanbul’dan Samsun’a vapurla yola çıkı Kel Osman’ın Oğlu Muzaffer... yor. Sonrasını şöyle anlatıyor Muzaffer Erkeller: “Toparlamış bizleri, binmiş Tadla vapura,/Kafasında birtakım planlar kura kura.../ Kolay değil o günler, yedi başla yolculuk,/Samsun’a doğru yola, çıkmışlar çoluk çocuk.../ Tasarlanan şekilde çıkılmış artık yola,/Denilmiş bu yolculuk, haydi hayırlı ola…” ??? Kel Osman ve ailesi sonunda Samsun’a Tadla adlı gemiyle ulaşmışlar. Gelin görün ki, bu kez de başlarına başka bir dert gelmiş; “Samsun’a çıkar çıkmaz toprakları öpmüşler/Allah’a hep beraber candan şükür etmişler, Babam da ihtiyaten mevcudu bir yoklamış,/Sağa sola koşturmuş, şaşırıp afallamış./ Yedi kişiden biri, Mevhibe yok ortada,/Kül gibi olmuş rengi babamın bu fartada, Hemen gemiye dönse, belki tevkif ederler,/Dönmese nasıl olur? Onsuz nasıl giderler?/ Bir kayıkçı bularak, demiş gayret aslanım,/Hemen sarıl küreğe, demiş yanık çok canım,/ Aceleden, telaştan yavrum kalmış gemide,/Ana kardeş ağlaşır, şuracıkta, beride.../ Allah büyük ne ise, Mevhibe kamarada,/Kıvrılmış biçarecik otururmuş kenarda,/ Artık nasıl olduysa babam tutmuş kolundan,/Atlamışlar kayığa güvertenin solundan...” Kel Osman ailesiyle birlikte önce memleketi olan Ürgüp’e gitmiş, oradan da Ankara’ya. “Samsun mutasarrıfı babamla arkadaşmış,/Bizlerin yanına o iki jandarma katmış,/ Baba ocağı olan Ürgüp’e yol alınmış,/Birkaç ay bu yollarda, hanlarda konaklanmış.” ??? Kel Osman Kurtuluş Savaşı Ankara’sının ilk emniyet müdürlerinden. Daha sonra Uşak’ta reji müdürlüğü yaparken Atatürk’le Latife Hanım’ı orada karşılamış… Osman Bey sonra İstanbul’a atanmış ve genç yaşta yaşamını yitirmiş. Bu öyküde Kurtuluş Savaşı günlerinin Ankara’sı da var, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki İstanbul da. Aynı zamanda Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş dönemini yaşayan ailenin sıkıntıları, sevinçlerini de görüyoruz. Babanın genç yaşta ölmesi, onları çok zor durumda bırakmış. Çocuklar okumuşlar, kendilerini yetiştirmişler. ??? Muzaffer Erkeller, 19201970 yılla rını anlatan bu aile öyküsünü yeni tamamladı. Bu öykü aslında bir yakın tarih öyküsü. Bu öykü hiçbirimize yabancı değil. Çekilen acılar, katlanılan fedakârlıklar ve de bir ülkenin yeniden kuruluşu. Kitabın yazarı 1918 İstanbul doğumlu Muzaffer Bey, İpek Çalışlar ve Dr. Feza Yüksel’in babası, Mualla Hanım’ın eşi. Ben bu ailenin fertlerinin çoğunu tanıdım. Gemide unutulan Mevhibe’yi geçen yıl 91 yaşında yitirdik. 96 yaşındaki Behice Hanım o ilk yolculuğun yaşayan canlı tanıklarından. Ondan Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki Anadolu’ya ilişkin değişik öyküler dinledim. ??? Ankara’nın ilk emniyet müdürlerinden Kel Osman’ın oğlu Muzaffer Erkeller’in manzum anıları “Ailemin Masalı” bizi bildiğimiz, bilmediğimiz ayrıntılı, şiirsel bir tarih yolculuğuna çıkarıyor. Yaşadığımız bugünkü Türkiye’nin hangi yollardan geçerek bugünlere ulaştığına tanıklık ediyor… Masallar hep sürecek… TAYAD Tecrit için açlık grevi İstanbul Haber Servisi Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) üyeleri, F tipi cezaevlerindeki tutukluların yaşadığı sorunlara ve tecrit uygulamalarına son verilmesi için Taksim, Bakırköy ve Kadıköy meydanlarında 1 günlük açlık grevine girdiler. TAYAD’lılar adına açıklama yapan Aysu Baykal, 6 yıl önce hapishanelerde yapılan operasyonun bir katliam operasyonu olduğunu belirterek “Tecridin kaldırılması için ölüm orucu eylemini sürdüren 122 insan hayatını kaybetti” dedi. Öteyandan İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, 17 Aralık tarihinde Diyarbakır’ın Yolboyu Pirinçlik köyünde, jandarmaya ait kabloları çaldığı iddiasıyla gözaltına alınan 16 yaşındaki Şemsettin Yavuzkaplan’ın jandarma tarafından şiddete maruz kaldığı gerekçesiyle yaşamını yitirdiğini iddia etti. TERÖR ÖRGÜTÜ asirmen?cumhuriyet.com.tr Erdoğan kuyumculara kızdı ? İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da açılışını yaptığı Kuyumcukent’e hâlâ taşınmayanların bulunduğunu belirterek “Kusura bakmasınlar, çeke çeke buraya getireceğiz. Ne gerekiyorsa yaparız. Elektriğini, suyunu, her şeyini keseriz ama buraya getiririz’’ dedi. Kuyumcukent’in açılışında taşınmayan esnafa çağrıda bulunan Erdoğan, “Böyle bir tesis, böyle bir yatırım, kusura bakmasınlar, yüzde 30 kapasite ile çalışırsa, bu ülkeye ihanet olur. Hem yerin var, hem gelmiyorsun. Yahu arkadaş gelsene. Ayıp’’ diye konuştu. Genelev tehdidi DİYARBAKIR (Cumhuriyet) PKK’nin Irak’taki kampından kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan Ö.A’nın savcılıkta verdiği ifade, örgüt içinde yaşanan insanlık dışı uygulamaları bir kez daha gözler önüne serdi. Ö.A’nın Diyarbakır 4 No’lu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılanmasına dün devam edildi. Üniversite 1. sınıf öğrencisiyken örgüte katılan Ö.A., savcılıkta verdiği ifadede, yıllarca örgütten kaçmak için fırsat kolladığını söyledi. Örgütten kaçanların Irak’taki bir genelevde çalıştırılacağını duyunca kaçma cesaretini yitirdiğini anlatan Ö.A “Ancak kaçmayı kafaya koymuştum. Bir şekilde ailemle irtibata geçtim. Ailemle Musul’da buluştuk ve 7 yıldır uzak olduğum ülkeme geri dönme fırsatı buldum’’ dedi. Sarıkamış şehitleri anıldı ? SARIKAMIŞ (AA) OsmanlıRus Savaşı sırasında, 92 yıl önce Sarıkamış Harekâtı’na katılan ve Allahüekber Dağları’nda donarak şehit düşen 90 bin asker anıldı. Kars’ın Sarıkamış ilçesindeki Toprak Otel’de düzenlenen anma törenine katılan TBMM Başkanı Bülent Arınç, “Bizim tarihimizde zaferler kadar acılar da büyük yer tutar’’ dedi. Anma törenindeki konuşması sırasında gözyaşlarını tutamayan Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç da Sarıkamış’ta Mehmetçiğin 15 gün süren bir ayrılık yürüyüşü olduğunu anımsatarak bu ayrılık yürüyüşünün bir türküde, “Dalında yandı gülüm, Mehmedini aldı anam, bir beyaz ölüm’’ diye ifade edildiğine dikkat çekti. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle