19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 ARALIK 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR Erdoğan Okyay’ın hazırladığı kitap, SevdaCenap And Vakfı’ndan çıktı 17 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Doğramacı’ya armağan kitap ? SevdaCenap And Vakfı 2005 Onur Ödülü’nü alan İhsan Doğramacı’nın yaşamını, kişiliğini, yapıtlarını ve hizmetlerini özetleyen ‘İhsan Doğramacı ve Çağdaş Üniversite’ başlıklı armağan kitabını vakfın yönetim kurulu üyesi olan müzik eğitimcisi Erdoğan Okyay hazırladı. Kültür Servisi 1989 yılından beri SevdaCenap And Vakfı’nın her yıl, Türk müzik yaşamına olağanüstü katkıda bulunmuş seçkin bir besteci, yorumcu veya müzik eğitimcisine verildiği Vakıf Onur Ödülü Altın Madalyası “Türkiye ve Ankara’nın çoksesli müzik hayatına ve müzik sanatının öğretiminin yaygınlaştırılmasına büyük katkıları” nedeniyle 2005 yılında ilk kez müzik branşı dışından bir kişiye, Prof. Dr. İhsan Doğramacı’ya verilmişti. Her yıl, yılın madalya sahibinin, yaşamını, kişiliğini, yapıtlarını ve hizmetlerini özetleyen bir “Armağan Kitap” da yıl içinde hazırlanarak, bir sonraki ödül töreninde müzikseverlere sunuluyor. İşte bu geleneğin uzantısı olarak Erdoğan Okyay tarafından hazırlanan “İhsan Doğramacı ve Çağdaş Üniversite” başlıklı armağan kitabı, SevdaCenap And Müzik Vakfı Yayınları Vakıf Onur Ödülü Altın Madalyası Sahipleri Dizisi’nin 18. kitabı olarak raflardaki yerini aldı. SevdaCenap And Müzik Vakfı Yönetim Kurulu üyesi olan müzik eğitimcisi Erdoğan Okyay, kitabın sonsözünde, Doğramacı’nın 91 yılı geride bırakan yaşamına sığdırdıklarının ciltleri dolduracak hacimde ve çeşitlilikte olması nedeniyle, armağan kitabında onun yaşamında önemli bir yer tutan pek çok konuya ancak başlıklar halinde değinebildiğini ya da hiç değinemediğini, ancak tüm bu çeşitlilik içinde tutarlı ve tutkulu bir çizginin, Doğramacı’nın yaşamını yönlendiren bir plan, bir idealin dikkati çektiğini ve bu kitapta Doğramacı’nın bu yönünü, bilim ve sanatın kucaklaştığı “Çağdaş Üniversite” idealini tanıtmak istediğini belirtiyor. Cumhuriyetimizin üniversite tarihinde fikirleri, eylemleri ve örnek eserleriyle yer almış İhsan Doğramacı’nın, çağdaş üniversite uğraşı ve müzik sanatı öğretiminin yeniden yapılanmasına katkısının anlatıldığı kitapta, Hacettepe sırtlarında başlayan üniversite reform projesini adım adım Türk üniversite sistemine nasıl yerleştirdiği, bu uğurda verdiği sabırlı ve inatçı savaşım ve ortaya çıkardığı örnek yapıtlar ele alınıyor. (www.andmuzikvakfi.com) Güzel Havaları Özlüyorum... İnişli çıkışlı, acılı sancılı, bol kavgalı ilerliyor günler... Kötü haberler, güzel haberleri gölgelerken tek dileğim, Türkiye’nin içindeki binlerce Türkiye görüntüsünün hiç ama hiçbirinin şiddetten nasibini almaması... Ne göze görünen açık şiddetten, ne de göze görülmeyen gizli şiddetten... Kötü haberlerin tutsağı da olsak, ben güzel haberlere yöneleceğim bugün... ğin gelişmesi için başta devlet, kültür bakanlıkları olmak üzere kurumlar seferber olur. Bizde, unutun böyle şeyleri! Onlar kendi yağlarıyla kavruluyor. Bireyler olarak en azından onlara kulak verebiliriz... Öyleyse, haydi konsere! Erkek ve etek Geçen haftanın güzel haberlerinden biri, yazılarından dolayı hem İpek Çalışlar’ın hem de Ahmet Altan’ın beraatları... (Ayrıntılar için bakınız Oral Çalışlar’ın yazısı, 29 Aralık) Bence her iki yazı için dava açılmış olması bile utanç vericiydi! İpek Çalışlar’ın beraatıyla ilgili gelen kutlamalar arasında, feminist ve barış aktivisti arkadaşım Gönül Dinçer’in, her sözüne katıldığım mesajından birkaç satırı sizlerle paylaşmak istiyorum: “İpek Çalışlar’a karşı açılan dava, aslında tam bir erkek egemen anlayışı yansıtıyordu. Konusu Atatürk’e hakaret kılıfı altında, bir erkeğin hangi nedenle olursa olsun kadın kılığına girmesini alçaltıcı bularak, kadınları ve kılıklarını aşağılayan, kadınlara hakaret eden erkek egemen anlayışı sergiliyordu. Hani şu Meclis’te birbirine hakaret etmek isteyen erkeklerin sık sık kullandıkları ‘Sen en iyisi etek giy!’ ifadesindeki kadınları aşağılayan tutum... İpek’in beraatını, aynı zamanda bu erkek egemen anlayışa karşı verilmiş bir karar olarak görüyor ve çifte sevinç duyuyorum.” Aziz Nesin’in yaş günü 20 Aralık, Aziz Nesin’in yaş günüydü. Ona, özellikle şimdi ne çok gereksinimimiz olduğunu bir kez daha düşünmeden edemedim. İzmir Balçova Belediyesi’nin düzenlediği “Aziz Nesin 91 Yaşında” başlıklı toplantıya katıldığımda, doğrusu bunca kalabalık ve bunca coşkulu, dikkatli bir dinleyici topluluğu beklemiyordum. Yüceltilen, Aziz Nesin’in kişiliğinde, her tür haksızlığa ve gericiliğe direnen, aydınlık, ileriye dönük zihniyetti. (Teşekkürler Belediye Başkanı Mehmet Ali Calkaya ve Kültür Müdürü Tuğrul Keskin.) Gerek orada, gerek dönüşümden sonra aldığım tepkiler, umutsuzluğa düşmek yerine, güç birliğinin ne denli kaçınılmaz olduğunu gösteriyordu. Aziz Nesin bugün hayatta olsaydı eğer, ölesiye çalışmayı ve üretmeyi sürdürür ama belki de bu güç birliğini sağlayabilirdi... Kesin olan, düşünce platformunda açtığı tartışmalarla, kimilerini öfkeden çılgına çevirirken, 301. maddeden bol bol nasibini alır, ama yine de çoğunluğun rehavet, miskinlik, bıkkınlık içinde boş vermişliğe, vurdumduymazlığa terk edilişini engellerdi! Nice yıllara, nice geleceklere Aziz Bey! Kadının adına tahammülsüzlük Hükümetin kadına, kadının görünümüne ve görünmesine, kadının sesine tahammülsüzlüğünü biliyorduk. Şimdi buna bir de kadının adı eklendi. (Sevgili Duygu Asena’yı anmadan edemiyorum.) Günlerdir mimarlar, mühendisler, şehir plancıları, çeşitli meslek kuruluşları, sinsi sinsi planlanan, çalışmaları süren bir komplo için öfkeli. Bugüne dek “Nefise Akçelik Tüneli” diye bilinen, Karadeniz Sahil Yolu’nun bir parçası olan ve önümüzdeki yıl başında açılacak olan tünelin adı değiştirilmek isteniyor. Türkiye’nin en uzun tüneli olacak bu tünel, bugüne dek hep “Nefise Akçelik Tüneli” diye bilindi, projelere öyle geçti. (Nefise Akçelik Karadeniz Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği’nin ilk kadın öğrencisiydi. Türkiye’nin her yerinde sayısız işe imza attı. 20 yılı aşkın bir süre, 2003 yılında ölünceye dek bu tünel için çalıştı.) Şimdi AKP’liler, Nefise Akçelik Ordulu değildi, tünelin adı “Ordu Tüneli” olsun diye diretiyor. Bu yalnız, hasta bir bölgecilik zihniyetini değil, hastalıklı bir erkek egemen zihniyeti de ortaya koyuyor: Kadınların mühendis olarak çalıştırılmak istenmemesine tanık olmuştuk. Şimdi çalışan kadın mühendisler bari örnek olmasın, emekleri bilinmesin, hatırlanmasın, adları duyulmasın, hiç olmazsa görünmesin istiyorlar! Ne yapıp yapıp, bu isim değişikliğine engel olmalıyız! www.zeyneporal.com faks: 0 212 257 16 50 Çağdaş genç besteciler Geçen haftanın en güzel anlarından biri Gürer Aykal yönetiminde Borusan Filarmoni Orkestrası’nın “Yılbaşı” konserinde İlhan Mimaroğlu’nun bestesini dinlemekti... Dinlerken, çağdaş bestecilerin ne amansız bir mücadele vermek zorunda kaldıkları bir kez daha iliklerime işledi. Düşünsenize, çağdaş besteciler Mozart’lar, Beethoven’ler , Çaykovski’lerle rekabet etmek zorundalar! Rakipleri, onlar ve diğerleri! Bu dehşet verici, “ürkütücü rekabet” saplantısını içime yerleştiren, özellikle genç Türk bestecilerin sonsuz çabası. Önümüzdeki hafta (26 Aralık Salı, Enka Oditoryumu’nda) heyecan verici bir konser var: Mustafa Tınç’ın projesi: Türkiye’nin yetiştirdiği genç, çağdaş müzik bestecilerinin eserlerinden oluşan bir konser... Adlarını duydunuz mu, kaçınız duydu, müziklerini hiç dinlediniz mi? Bilmiyorum... Konserde eserleri çalınacak besteciler Ahmet Altınel, Onur Türkmen, Mustafa Tınç, Turgut Pöğün ve Hasan Uçarsu... Bildiğim, onlar çok genç yaşlarına karşın yıllardır çoksesli müzik besteliyor, eserler üretiyor, dünya platformunda daha çok söz sahibi oluyor, dünya iletişim ağlarında yerlerini alıyor, ulusal ya da uluslararası yarışmalarda ödüller kazanıyorlar. Dünyanın her yerinde, çağdaş çoksesli müzi CUMHURİYET 17 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle