25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2006 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Memleketimden İnsan Manzaraları... İki haber, ikisi de bu hafta gazetelerde çıktı. Birinci haber İzmir’den geliyor. Üç yıl önce Moskova Sirki tarafından, İzmir Hayvanat Bahçesi’ne hediye edilen yaşlı aslan Golyad’ın, “Allah” diye kükrediği ve bunun üzerine diğer aslanların da zikre başladıkları duyulduğundan, birdenbire hayvanat bahçesi tekkeye dönüşmüş ve kuyruklar oluşmuş. Her ne kadar hayvanat bahçesi yetkilileri böyle bir şeyin olmadığını, olamayacağını anlatmaya çalışmışlarsa da, ziyaretçileri ikna edememişler. İkna edememek bir yana, bir de inanmış ziyaretçiler tarafından terslenmişler: Siz ne inançsız insanlarsınız yahu! İlk bakışta, gerçekliğine inanmanın güç olduğu, hınzır bir muhabirin düş gücünün ürettiği, gazetecilik deyimiyle “asparagas” gibi görünen bir haber... Ama normalde inanılmaz gibi görünen olaylar, artık günümüz Türkiyesi’nde o kadar “umuru adiyeden” oldu ki insan okuyunca ne şaşırıyor ne de yadırgıyor. Öyle ya! Alanında iyi eğitim görmüş, iyi yetişmiş varsayılan teknik konuda görevli bir THY mensubunun, RJ 100 uçaklarından kurtulmanın şerefine, Atatürk Havalimanı apronunda yatırıp deve kestiği bir dönemde, cahillerin bu tür safsataya inanmasına şaşacak ne var?.. ??? Bu tür olaylara elli yıl önce rastlanmıyordu, şimdilerde sıkça karşılaşıyoruz böyle haberlerle. Bunlar Tayyip Erdoğan Türkiyesi’ni yansıtmaktadır ve sayıları gittikçe arttığından artık hiçbiri münferit olaylar olarak kabul edilemezler. Ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları için dahi “Ulemaya danışmışlar mı?” diyen Tayyip Bey, Türkiye’yi AB’ye sokmaya aday Başbakan rolündedir. Onu iteleyip kakalayan, kapıda bekleten Avrupalılara da kızıyoruz. Benim kızgınlığım AB’nin Tayyip diyarını kabul etmemesinden değil, doğru gerekçeler söylenmeyip, hep bir şeyler tırtıklanmasından kaynaklanıyor. Yoksa biri kalkıp, “Yaa sizi alalım da, Brüksel’de AB binası önünde deve kesin, Brüksel Hayvanat Bahçesi’ni tekkeye çevirin öyle mi” dese ne yanıt verebiliriz? Yukarıda anlattıklarım, Türkiye’nin bir yüzü, Tayyip yüzü. Ama Türkiye’nin başka, Atatürk’ten kalan bir öbür yüzü daha var. Onu da görmezsek tablo yarım kalacak. ??? Salı günkü Sabah gazetesinin bildirdiğine göre, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahi’si Anabilim Dalı Başkanı ve Acıbadem Sağlık Grubu Beyin Cerrahisi Departman Sorumlusu Prof. Dr. Necmettin Pamir, ABD’de 68 yıl önce kurulan ve tüm dünyada sadece 100 üyesi bulunan “Amerikan Beyin Cerrahisi Akademisi” üyeliğine seçilmiş. Daha önce bu seçkin akademinin üyeliğine Gazi Yaşargil Zürih’te çalıştığı 1975 yılında getirilmişti. Prof. Dr. Necmettin Pamir’i 19 yıl önce, bel fıtığı ameliyatım dolayısıyla tanımıştım. Ameliyat olacağımı öğrenen, aynı zamanda Cumhuriyet yazarı olan rahmetli Prof. Dr. Hüsnü Göksel, Hemen karar vermeyin, ben çevremde bir araştırma yapayım, demişti. Konuşmamızdan üç gün sonra telefonla arayıp hiç aklımdan çıkmayan şu sözleri söylemişti: Çok isabetli bir seçim olmuş, gönül rahatlığıyla kendisine teslim olabilirsiniz, bu genç arkadaş, dünyanın hangi ülkesinde, hangi seçkin hastanesinde olursa olsun, bulunduğu kliniğin şefi olacak yetkinlikte birisi... Doğrusu Türkiye’den bu standartta bir tıp insanı, bir cerrah çıkmasını çok yadırgamadım. Çünkü ülkemizde, bu çapta doktorlar vardı. Necmettin Bey tek örnek değildi. Ama bizim sorunumuz, bir bütün oluşturamamak, o doktorların düzeyinde hastaneler, klinikler meydana getirememekti. 19 yıl önce, Marmara Üniversitesi’ndeki ameliyatımda, o sırada doçent olan Necmettin Pamir’in bunu da gerçekleştirdiğini yaşayarak öğrendim. Ameliyat öncesi hazırlık, ameliyat, ameliyat sonrası bakım, kısacası her şey en üst dünya standartlarındaydı. Daha sonraki bir karşılaşmamızda, Sayın Pamir, O günler bir şey değil, şimdi çok geliştik, bir de şimdi gelip görün, diyordu. İşte Prof. Dr. Necmettin Pamir de, “memleketimden bir insan manzarası”. Türkiye’nin iki yüzü de birbiri kadar gerçek. Kenan Evren Camisi’nin İmamı Bir gazete haberi: Kırıkkale’nin Sulakyurt ilçesine bağlı eski adı Ortaköy olan Talipoğlu Köyü’ne 1984’te dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in talimatıyla yaptırılan camiye ilk kez imam atandı. Kadrosuzluk nedeniyle atama yapılmayan köye ilk kez atanan imam Ömer Göken, görevine başladı. Köye imam olarak gelmekten mutlu olduğunu belirten Ömer Göken, “Kenan Evren Camisi’ndeki görevime başlarken, köylülerin bana karşı hal ve hareketlerinden yıllardır imam hasreti çektiklerini çok iyi anlıyorum. Ayrıca Kenan Evren Camisi’nde görev yapmaktan mutluluk duyuyorum” dedi. Köy Muhtarı Nihat Arslan ise yıllarca muhtarlıkla birlikte imamlık yaptığını, cüppeyi ise gelen imama teslim ettiğini belirtirken, “Allah’a şükür, köyümüz şimdi bir imama kavuştu. İmam olmadığından bana imamlık görevi vermişlerdi. Yeni imamın gelmesiyle çok mutluyum” diye konuştu. Köylüler ise yıllardır cenazelerini kaldırmak için çevre köy ve kasabalardan imam getirmek zorunda kaldıklarını belirtirlerken, “Çoğu zaman cenazemizin 2 3 gün beklediğini biliriz” dedi. ??? Bu haberin yayımlandığı gün Türkmenistan lideri Niyazov’un ölüm haberi gazetelerin önemli haberlerindendi. Niyazov’un ülkesinde yaptığı ilginçlikler gazetelerin sayfalarını süslüyordu. Annesini meclis kararıyla milli kahraman ilan etmişti. Kendi akrabalarının adlarını ay ve günlere vermişti. Kendini peygamber ilan etmek istemiş, sonradan vazgeçmişti. Altından heykelini diktirmiş, yazdığı kitabı anayasa olarak kabul ettirmişti. Canlı yayında bakanları kovmuştu. Baleyi ve operayı yasaklamış, kütüphaneleri kapatmıştı. Fotoğraflarını paralara bastırmış, beyaz saçlarını boyatınca eski paraların tümünü piyasadan toplatmış ve siyah saçlı fotoğraflarının olduğu paraları dağıttırmıştı. Daha neler neler yapmıştı… Bazıları böyle diyordu ama MHP’ye yakın Yeniçağ gazetesi ise Türkmenbaşı’nı başka türlü değerlendiriyordu: “Büyük Türkçüyü kaybettik. Sovyet zulmü altında ezilen Türkmenleri yeniden milli benliğine kavuşturup kısa sürede ayağa kaldıran büyük lider, Türkmenhistan Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu. Türklüğe, Türkçeye büyük önem veren, 21 Ocak 2000’de TürkmenTürk Kardeşlik Bayramı ilan eden Türkmenbaşı, Türkiye’ye şöyle seslenmişti: ‘Türkiye Orta Asya’yı ihmal etti. Avrupa’nın kapısını çalacağınıza Doğu’ya yönelin, onlar kapınızı çalsınlar’…” ??? Allah gecinden versin Kenan Evren de bu dünyayı terk edip gittiğinde arkasından neler yazılacak merak ediyorum. “Ülkemizin dört bir yanını, Alevi köylerini bile camilerle donatıp, ülkemizde Sünni Müslümanlığın gelişip kök salmasına büyük katkılarda bulunduğu” söylenerek mi anılacak? “Adını camilere, okullara verdiğimiz bu büyük asker, öyle değiştirilemez bir anayasa yaptı ki, 23 yıldır çok partili sistem altında yaşayan Türkiye’nin gelmiş geçmiş politikacıları onun yaptığı anayasanın yerine yenisini koymaya cesaret edemediler” mi denilecek? “Onlarca genci darağacına yolladı, bütün partileri kapattı, Meclis’in kapısına kilit vurdu, ne mutlu onun gibi bir liderimiz olduğuna” değerlendirmeleri mi yapılacak? Daha hangi övgüler düzülecek? Türkiye’de Meclis feshedip parti kapatan bir cunta liderinin adının bir camiye verilmiş olmasını, kaderimizin garip bir cilvesi olarak sayıyorum. Kenan Evren liseleri, salonları aslında bizim nasıl bir rejim altında yaşadığımızın da ipuçlarını veriyor. Dünyada darbeyle Meclis fesheden bir cunta lideri acaba hangi demokratik sistemde el üstünde tutulmaya devam eder? Bu acaba bize özgü bir durum mu? Biz darbecisini seven özel bir demokrasiye mi sahibiz? Kırıkkale’nin Sulakyurt ilçesinin adı değişen köyüne 22 yıl sonra atanan imamın en çok şu sözlerini kayda geçirmek faydalı olacaktır: “Kenan Evren Camisi’nde görev yapmaktan mutluluk duyuyorum.” Gerçekten büyük mutluluk… Ben en çok Niyazov’un şarkıcıların playback yaparak arkadan bant çalmalarını yasaklamasını sevdim. Böylece bütün Türkmenistan onun sayesinde canlı müziğe doymuştur… Acaba Türkmenistan’da kaç tane Niyazov camisi vardı? Kenan Evren camisi de yok muydu? Herkes sonunda ölüyor. Hayat böyle bir şey… Onların da ağabeyiablası var... ? ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Çukurova Üniversitesi öğrencilerinin oluşturduğu Çukur Grubu ve Liseli Genç Umut, yeni yılda yoksul öğrencileri sevindirmek amacıyla “Zengin çocukların Noel Baba’sı varsa yoksul çocukların da ağabeyleri, ablaları var” sloganıyla oyuncak toplama kampanyası başlattı. Her gün fakültelerin önünde ve öğle saatlerinde üniversite yemekhanesi önünde ellerindeki yardım kutularıyla oyuncak toplayan öğrenciler, 29 Aralık Cuma günü Şakirpaşa Halkevi’nde düzenleyecekleri çocuk şenliğiyle oyuncakları çocuklara dağıtacak. asirmen?cumhuriyet.com.tr CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle